SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sosyalist Türkiye           (gösterim sayısı: 4.322)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.989
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 25.11.2013- 10:34


Sosyalist Türkiye/Mete Gönenç

Geçen 5 haftadaki yazılarımda, AKP yönetiminde, “ihracata dayalı güçlü ekonomi” hedefi(!) İle montajcılığa dönüşen sanayimizin iflasın eşiğindeki acınası durumunu yazmış, sanayimizin kendi dinamiklerinin bu dövizi temin edemediğini ve ekonomimizin “faiz lobisi”ne(!) her yıl artan ve sonu belirsiz bir şekilde borçlanarak yürüyebildiğini, sırf bu ihtiyacın bile ülkemizi tam bir manda yönetimine soktuğunu anlatmıştım.

Bu sonuçlarda AKP’nin yanlış ve taraflı uygulamalarının, yolsuzluklarının payı büyük olsa da temel sorun, küresel sistemin kendisindedir. Küresel patronlar tarafından benzer politikaları uygulamaya zorlanan birçok gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkenin durumu bizden hiç de farklı değildir. Bu yeni(!) liberal politikalarla, ekonomisi daha iyi duruma gelen tek bir ülke bulunmamaktadır. Mucize ekonomi olarak gösterilen Güney Kore, Finlandiya, Tayvan gibi birkaç ülke ise bu durumlarını liberallerin önerdiğinin tam tersine, büyük ölçüde devletçi ve müdahaleci politikalara borçludurlar. Dünyayı çabuklaştırılmış bir sona götüren küresel sistem, bizim gibi ülkelerin ekonomisini kendisine muhtaç hale getirerek, sistemini “manda yönetimler”le sürdürebilmektedir. Tüm insanlığı kurtarabilecek bilinen toplumların gelişmesi sonucu varılması gereken tek sistem ise “sosyalizm”dir.

Küreselleşen kapitalizmin insanları bencilleştirip, sömürüye, savaşa, yoksulluğa, sevgisizliğe, ilkesizliğe sürüklediği; varlığını ancak ülkeleri ırkçı veya dini faşizmle yöneterek sürdürebildiği iyice anlaşılmıştır. Kapitalist sistem karşısında üretmeye, eşitliğe, insan ve toplum sevgisine, dürüst, onurlu, ilerici, cesur insan yapısına dayanıp, insanların tüm iyi özelliklerini ortaya çıkaran,refah içinde bir toplum yapısı oluşturmayı amaçlayan sosyalist sistem ise -bilindiği gibi SSCB başta olmak üzere- birçok ülkede uygulanmış; 1990’lı yıllarda, bu ülkelerin 20’den fazlasında oluşan karşı devrimlerle kapitalist sisteme dönüş yapılmıştır.

SSCB’de, 1917 yılında sosyalist devrimin gerçekleştirilmesiyle birlikte, üretim araçlarının özel mülkiyetine, dolayısıyla insanın insan tarafından sömürülmesine son verilmiştir. Kapitalist sistemde, tüm ekonomiyi yönlendiren piyasa mekanizmasının yerini demokratik merkezi planlama sistemi almıştır. Tam bir feodal devlet olan Çarlık Rusyası, dünya üretiminin, sadece yüzde 2,5’ine sahipken sosyalistler, üretim mallarında yüzde 12,8, tüketim mallarında yüzde 10,7 gibi devasa büyüme hızlarını yakalayıp, emek verimliliğini yüzde 7,6 artırmıştır. Sosyalistler, sabit rakamlarla, milli gelirde 1928-1937 arasında yüzde 5-5,5; 1950-1955 arasında yüzde 7,6 gibi dünyanın en hızlı, ABD’nin bile 3 katı olan büyüme oranını gerçekleştirerek, ülkede yoksulluğa son vermişlerdir.

Devrim yönetimi, 2. Dünya Savaşı’nda en büyük tahribatı yaşamasına rağmen, sanayi üretim hacmi açısından ve daha da birçok konuda SSCB’yi, ABD’nin ardından dünyanın 2. haline getirmiştir. Eğitim ve sağlık tamamen bedava yapılıp, ülkede okuma yazma oranı yüzde 100’lere çıkmışken her 100 bin kişiye düşen doktor sayısı ABD’den yüzde 12 fazla hale gelmiştir. Birçok alanda dünya birincisi olduğu ile spor ve kültür alanındaki başarıları da herkesin malumudur. Peki, diyalektiğin ve tarihsel gelişimin aksine, bu ülkelerde niçin karşı devrimler oluşmuştur dersiniz? Baktığımızda dünyanın en büyük halk hareketlerinden biriyle oluşup, halkın sahip çıkmasıyla 70 seneden fazla süren bu sistem niçin yıkılmıştır? Üretim araçlarını büyük ölçüde kamulaştıran, sömürüyü ortadan kaldırıp insanın gelişmesi için tüm şartları yaratan bu sistem, niçin halkın ciddi bir karşı çıkışı olmadan ve devrim yaparak yıktığı kapitalist sisteme dönüşmüştür?

Geçmişe baktığımızda, 75 sene emperyalist sistemle beraber yaşamak ve rekabet etmek zorunda kalan sosyalist sistemin, silahlanma ve uzay yarışı için ayırdığı kaynaklar, ihtiyaca dayalı ekonomi gereğii tüketim harcamaları için ayrılması gereken kaynağı ciddi şekilde azaltmıştır. Kâr güdüsüne dayalı emperyalist sistem ise aynı nedenlerle zenginleşmiştir. Bu ve başka nedenlerle halkın tüketim ihtiyacı yeterince karşılanamamamıştır. Ekonomiyi planlarken işin demokratik yanını oldukça ihmal edip, halkının yurtdışına çıkışını bile yasaklamak zorunda kalan sistem, naylon çorap(!) da dahil halkın tüketim ihtiyacını yeterince karşılayamamıştır. Hepsinden önemlisi de karşı devrim sırasında ciddi bir karşı koyuş yaşanmaması, tartışılması gereken önemli noktalar olduğunu göstermektedir. Karşı devrimden sonra bir anda ortaya çıkan irili ufaklı ülkeler ve aniden zenginleşip mafyalaşan bürokrat ve generalleri hatırladığımızda, 75 senelik sistemde, milliyetçilik ve din vb. gibi meselelerin yeterince halledilemeyip, kapitalist sistemde oluşan insan yapısının da fazlaca değiştirilemediği, üzülsek de açıkça gözlemlenmektedir.

Biz sosyalistlerin en büyük silahı, diyalektik düşünce tarzı ve sorunlarımızı eleştiri-özeleştiri mekanizması içinde tartışıp çözmektir. Hal böyleyken dünya sosyalist sisteminin en büyük sıkıntısı da buradan kaynaklanmaktadır. 30 seneyi aşkın zamandır bu geri dönüşümün sistemden veya uygulamadan kaynaklanan sebepleri varsa, eksik veya yanlışları konusunda yapılması gerekenler, ciddi bir şekilde araştırılmamıştır. Tartışılması gereken bir diğer konu ise büyük ölçüde mağaza ve büro işçisine dönüşen, sendikasızlaşan, sendikaları ise soldan uzaklaşan işçi sınıfının durumudur. Örgütlü işçi sınıfının Gezi eylemlerine cılız katılımı üzülsek de bu durumu teyit etmektedir. Yeni devrimler yapması, güçlenmesi gereken dünya sosyalist sistemi de üzülerek söylemek gerekirse bu tartışmanın çok uzağındadır. En iyi ihtimalle, arayışlar, bizlerin bilgisi dışındadır. Küresel patronların bilime ve medyaya koyduğu ambargo, belki de sebeplerden biri ise de çağın şartlarına uygun olarak, kendini geliştirmesi, özeleştirisini yapması gereken sosyalist sisteminin bu durumuna bir bahane olmamalıdır.

Aynı şekilde, ülkemizde de kitlelere sosyalizmi hedef gösterirken, bu başarısızlığı anlatmakta önemli zorluklar çeken sosyalistler, geçmiş dönemde, haksız yere sol adını kullanan silahlı hareketlerin, hatta çoğunlukla sol diye adlandırılan CHP nin yanlışlarıyla da halk nezdinde önemli itibar kaybına uğramış, bu hatalardan soyutlanma ise önemli bir sorun haline gelmiştir. Bilindiği gibi, geçmişte, büyük mücadeleler sonucu, elde ettiğimiz kazanımlarla, avazımız çıktığı kadar yürekten bağırabildiğimiz, büyük bir onurla yazıma başlık koyduğum, en önemli sloganımız, “sosyalist Türkiye”dir. Bu sloganı bile, millici(!) subay ve burjuvalara hoş gözükmek için, 12 Mart’tan önce, bir dönem, Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Ertuğrul Kürkçü gibi, şimdiki konumları belli kişilerin yönetimindeki sol(!) örgütlerin yasakladığı, uzunca bir süre kitlelere doğru hedef gösteremediğimiz ise sanırım hatırlardadır.

Bütün bunlardan sonra, şu unutulmamalıdır ki, çöken ama çökerken dünyayı açlığa, işsizliğe, savaşlara, teröre, büyük çevre felaketlerine sürükleyen kapitalizme son vermek, biz sosyalistlerin görevi ve amacıdır. Tam da benim imzacılarından biri olduğum Sol Cephe’nin çağrısı yapılırken, eleştiriye çok açık ama samimi yazımın, tez-antitez-sentez bağlamında tartışılması en büyük dileğimdir. Diyalektik tartışma yöntemini iyi uyguladığımız takdirde, yaşanası bir dünya yaratmak, sosyalist Türkiye’yi kurmak amacımızı hiçbir güç engelleyemeyecektir. Gücümüz, haklılığımızdan gelmektedir.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/mete-gonenc/sosyalist-turkiye-83110



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kemal Okuyan'ın,''Türkiye ve Sosyalist Devrim: Bir Hayalin mi Peşindeyiz? yazısı üzerine... melnur 1 229 12.11.2023- 15:32
Konu Klasör 14 Mayıs seçimleri, iki sosyalist parti ve iki farklı sosyalist siyaset... melnur 2 521 17.05.2023- 09:03
Konu Klasör Sosyalist devrim mi, sosyalist seçenekler mi? melnur 2 4170 16.01.2017- 21:55
Konu Klasör Türkiye yanıyor... melnur 3 1489 05.08.2021- 04:15
Konu Klasör Seçime giden Türkiye'de ne yapmalı? melnur 1 491 08.03.2023- 01:18
Etiketler   Sosyalist,   Türkiye
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS