SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sol nedir, sosyalizm nedir?           (gösterim sayısı: 11.277)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 10.12.2013- 15:15


Türkiye'de solun çok dar bir çevreye sıkıştığını kitleselleşemediğini, 60 sonrasındaki etkinliğine bir türlü ulaşamadığını, sürekli bölünme yaşadığını...sürekli olarak dile getiriyoruz. Nedenlerini de yeri geldiğinde tartışıyoruz. Ama durumun ironik yanı, sorulduğunda çok geniş bir kitlenin de ''sağcıyım'' değil, ''solcuyum'' demeyi tercih etmesidir. En azından bu iyi. Hiç olmazsa toplumda solculuğun ''iyi bir şey'' olduğuna ilişkin yaygın bir kanı da oluşmuş. Baksanıza geçenlerde jöleli arkadaşımız bile başbakan için '' gerçek solcu Erdoğan'dır'' demek gereği hissetmiş! Hatta çoğu kez, solculuğu ağızlarına bile almaması gereken çevrelerden ''gerçek solcu biziz'' şeklinde açıklamaları da duymuşsunuzdur. Peki ama solculuk, sosyalizm nedir? Ne anlama geliyor? Bir kişinin ''solcuyum'' veya ''sosyalistim'' diyebilmesinin asgari bir karşılığı da olmaz mı? Örnekse, ''TürkSolu' çevresinin solcu olduğunu iddia etmesi veya bir liberalin kendini solcu olarak nitelemesini ne kadar ciddiye almak gerek?

Sol en geniş anlamıyla cumhuriyet'ten, aydınlanmadan, bilimden, laiklikten, ''emek siyaseti''nden, kısaca bu doğrultuda bir değişimden yana olmaktır. Buna göre Türkiye'de CHP'si, BDP'si, İP'i vb. hepsi sol bir partidir. Siyaset dilindeki karşılıkları olarak sosyal demokratlar, ''sosyalistler'', komünistler, anarşistler hepsi bu geniş anlamıyla sol kavramının kapsamı dahilindedir. Bu geniş tanımlamayla CHP de, BDP-HDP de,   İP de sol partilerdir. (Sosyalizm'i tırnak içinde kullandım. Gerçekte bilimsel anlamıyla sosyalizm komünizm kavramları tek bir ideolojinin aynı anlamda kullanılan sözcükleridir. Kimileri sosyalizm kavramını daha güzel bir dünyaya evrimsel bir yolla geçilebileceği iddiasının karşılığı olarak kullanıyor. Farklı biçimlerde kullananlar da var. Tırnak işaretinin nedeni bu.) Bilimsel sosyalizmden ( komünizm) söz edeceksek   bu kavramdan anlaşılması gereken Marks-Engels-Lenin çizgisidir.Anarşizm ise sınıfsız ve devletsiz ( otoritesiz) bir dünya tasavvuru çizmesine rağmen, belli bir bütünlükten yoksun olmasına rağmen solun bu genel tanımının içinde sayılmaktadır. Konunun bu yanı elbete daha da açımlanabilir.

Şuraya gelmek istiyorum. Birey ''solcuyum' dedikten sonra solculuk kapsamı içine giren bir doğrultuda neyi savunursa savunsun, öncelikle ''sol düşmanlığı' yapmaktan vazgeçmeli ve bu yöndeki alışkanlıklarını da terketmelidir. Böyle bir konumlanış, böyle bir duruş öncelikle işin doğası gereğidir. Başka türlü olabilir mi? Üstelik solun bu denli etkisiz olduğu bir toplumda ve dinci-faşizmin sürekli olarak toplumu daha da geriye götürücü bir anlayışı kurumsallaştırma çabasındayken... Böyle bir şey olabilir mi? Solcuyuz, ama solculuğumuzun somut hiç bir açılımı yok, sağa yönelik ilkesel bir karşı tavır yok, varsa yoksa sol eleştirileri, solu karalamalar, anlamını bile kavrayamadığımız kavramlarla en geniş anlamıyla da kapsam içinde olan solcu yapıları ötelemek...

Ve hala solcuyuz!!





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 10.12.2013- 18:00


SF'de okumuştum, bir arkadaş sol kavramını sosyalizm olarak görmüş ve '' kürtlerin yanında olmaktır'' diye tanımlamış. Zaman zaman da olsa o forumdaki yazıları takip ettiyseniz, bu yönde bir yığın yanıt da bulabilirsiniz.

Bu mantıktan yola çıkılarak şöyle bir tanım yapılamaz mı: ''sosyalizm çevrecilerle, yeşillerle beraber olmaktır, nükleer santrallara karşı çıkmaktır''   Ya da ''sosyalist olmak cinsiyetçiliğe karşı mücadeleden yana olmaktır.''   şeklinde de tanımlanabilir.

Daha da uzatılabilir:

''Sosyalizm diktatörlüğe karşı çıkmaktır. Demokrat olmaktır.''
''Sosyalizm özgürlükçü olmaktır...''
''Sosyalizm fikir özgürlüğünden yana olmaktır.''
''Sosyalizm kürdün, rum'un ermeni'nin, bu topraklarda yaşayan herkesin kimlik sorunlarına sahip çıkmaktır.''

Doğru mu?En azından yanlış değil.

Ama sosyalizm böyle bir şey de değil.

Bilimsel sosyalizm kapitalizm altında yaşanan bütün olumsuzlukların, sistemin sömürü mekanizmasından kaynaklandığını, sosyalist mücadelenin temelinin sömürü odaklı olduğunu, olması gerektiğinin altını çizer. Adına sınıf mücadelesi dediğimiz bu gerçekliğin önüne de başka hiç bir mücadele biçimini   geçiremez. Kürt sorunu da dahil yukarıda altı çizilenlerin ve buna eklenebilecek onlarca başlığın sosyalist mücadele perspektifinden anlamı ''tali'' oluşlarıdır. Sınıfsal mücadeleye bağlı olarak ele alınmasıdır. Bir sosyalist (parti-örgüt) bu yüzden kuyrukçuluk yapamaz, yapmamalı, bir sosyalist sınıf mücadelesinden soyutlanmış bir çevrecilik anlayışını savunmamalı, bir sosyalist burjuva anlamda diktatörlük-demokrasi karşıtlığına bel bağlamamalı, demokratik mücadeleyi merkeze alan bir siyaseti savunmamalı... Tekrar olacak, bütün bunlar sınıfsal mücadeleden soyutlanarak savunulamaz.

Sosyalizm'in işçi sınıfı öncülüğünde insanlığın kurtuluşunun bilimsel yol haritası olduğu içselleştirilmeden ve özellikle bugünün türkiye'sinde bunun önemi anlaşılmadan yan sokaklara dalıp sınıf mücadelesinden soyutlanmış bir retoriği sınıfsal mücadelenin gereği, olmazsa olmazı olarak nitelersek savunageldiğimizi sandığımız her şey bir gevezelik olmaktan öteye geçemeyecektir.

Sola sosyalizme zarar veren bir gevezelik!






Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.12.2013- 14:17


Toplumda ''sol sağ bitti'' şeklinde bir söyleme çokça rastlanır. Ya da ''sosyalizm geride kalmış bir ideolojidir'' şeklinde başlayan açıklamalara... Reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte, özellikle ülkemizde neo-liberal saldırılar, kılıktan kılığa girerek ekonomik- toplumsal ve ideolojik alanda baskılarını yoğunlaştırdı. Gerici bir siyasi hareket bile ileri demokrat, liberal olarak pazarlandı. Zihinler böyle karartıldı. Böyle bir basınç ''solda'' karşılık kalabilir miydi? Elbette orda da karşılık buldu. Birtakım kerameti kendinden menkul solcular(!) türedi. Onlar da geçmişin toptan reddi üzerinde temellendirdikleri bir retorik üzerinde çalışıyorlar! ''Başka bir sosyalizm''den yola çıkan da var; solculuğa ''özgürlükçülüğü'' eklemeye çalışanları da...

Hepsinin ortak yönü, sol-sosyalizm düşmanlığı. Stalin'den, reel sosyalizmden, Marks-Engels-Lenin'le temelleri atılan bilimsel sosyalizmden ölesiye nefret ediyorlar. Neyi savunduklarını kendileri de bilmiyorlar. Özgürlükçü sol-sosyalizm dediğinde zaten solu ve sosyalizmi anlamamışsın demektir. Daha baştan reddiye içindesin demektir. Neo-liberal saldırıların zihnini esir almasına izin vermişsin demektir. Böyle bir zihinsel yapıyla sola yöneltilen ''eleştiriler'' de eleştiri değildir; bütün sol ve sosyalizm düşmanlarının yaptığı gibi saldırıdır, karalamadır, sola ve sosyalizme kin ve nefret salgılamadır. En masumu yaptığının ne anlama geldiğini fark etmeyendir.

Solcunun, sosyalistin sola ve sosyalizme yönelik eleştirisi ''içerden''dir. İçeden bir dille yapılır. Eleştiriler sol sosyalist ilkelere bağlı olarak gerçekleştirilir. Sola sosyalist düşünceye alan açması, yarar sağlaması perspektifinden yürütülür. Bu konularda özenli davranılır, bu konularda sorumluluk duygusuyla hareket edilir. Bütün bunlar göz önüne alınmadan sürekli sola yükleneceksin, dinci faşizmin giderek daha da kurumlaştığı ülkemizde bu gerçekliği görmezlikten gelerek sola yüklenecek, bir anlamda doğrudan ya da dolaylı AKP'cilik yapacaksın sonra liberal-gerici söylemlere bulanmış bir retorikle sola saldıracaksın ve hala hiç de sıkılmadan kendini solcu-sosyalist olarak nitelemeye kalkacaksın!!

Bu anlayışın da sonuna gelindi artık.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.11.2020- 01:24


''Birey ''solcuyum' dedikten sonra solculuk kapsamı içine giren bir doğrultuda neyi savunursa savunsun, öncelikle ''sol düşmanlığı' yapmaktan vazgeçmeli ve bu yöndeki alışkanlıklarını da terketmelidir. ''

Üstteki bir yorumda böyle söylemişim ve ilginç de bir cümle olmuş. ''Solcuyum'' diyenin ''sol düşmanlığı'' yapması... Böyle bir şey olabilir mi? Bence olabilir, bence oldu; böyle bir süreç de yaşandı ülkede. En genel anlamıyla solculuğu aştığını söyleyen, kendini sosyalist olarak niteleyen kişilerim özellikle Kürt ulusalcılığına biat etmeyen, kuyrukçuluk yapmayan siyasi anlayışları ulusalcılıktan, neo-faşizme, şovenist olmaktan devletçi sol olmaya kadar bir yığın hakaret ve düşmanlık içeren kavramlarla ötekileştirmedi mi; düşmanlaştırmadı mı? Bu tür örneklerin sergilendiği bir süreç gözlerimizin önünde yaşanmadı mı? Ayrıca kuyrukçu olmayan, sistemli bir biatçılık yapmayan ama sonuçta biatçı ve kuyrukçu olmayan sola karşı düşmanlıkta ortaklaşma ve kendini ( bu sözde sol forumlarda) öyle var eden bir başka kerameti kendinden menkul bir solculuk da türemişti.

( Bir parantez açmak istiyorum. Türkiye, uzun yıllar boyunca belki yaşaması gereken ama sonuçları gerçekten sola zarar veren bir süreç yaşadı. Bu sürecin en temel özelliği   Türkiye solunun gerilediği Kürt ulusalcılığının ise yükselişe geçtiği bir momente rastlamasıydı. Sağlı sollu liberalizmin ülkemizde bu kadar etkili olması ve sola bu denli girdi yapmasının nedeni de buydu. Ve hatta Kürt ulusalcılığının sosyalist bir perspektiften liberal bir perspektife kaymasının nedenlerinden biri de buydu. ( En önemli neden bence reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte dünyadaki güç dengelerinin de değişmesi ve liberalizmin kendini en meşru ve geçerli bir ideoloji olarak öne çıkartmasıydı.) Bu süreci göz ardı etmek   ve özellikle ülkemizdeki yansımalarını yorum dışı bırakmak mümkün değil. Türkiye dinamizmi içinde belki bugün aynı konumlanışlardan söz etmek zor; çok şey değişti, değişiyor. Ama bugünü anlamak ve yarınlar için yorumlarda bulunmak mutlaka dün yaşananları kavramakla doğrudan ilgili. Bu yüzden yorumlarımızda ''Kürt ulusalcılığı'' çok öne çıkmakta ve bu kavramı çok kullanmaktayım. Ama bunu yaparken dikkatli bir okurun bu yazı ve yorumlarda eleştirdiğimin çoğunlukla ve doğrudan Kürt ulusalcılığı olmadığı daha çok bu ulusalcı hareket ve perspektife ( sözde sol-sosyalist ve dahi enternasyonal forumlarda) kuyrukçuluk ve yancılık yapanlar olduğunu anlayacaktır. Eleştirilerimin çoğunlukla bu tavra olduğunu belki de sık sık hatırlatmam gerekiyor; bu şekilde belki yapılan yorumların yanlış anlaşılmasının da önüne geçmiş olurum, diye düşünüyorum.)

İşte ilginç bir şekilde sola düşmanlık, böyle bir iklimde gerçekleşti ve düşmanlığın doğrudan içinde bulunanlar da kendini solcu, sosyalist ve enternasyonalist olarak nitelediler. Bu kendini keskin solcu(!) ve keskin komünist(!) olarak niteleyen   arkadaşlarımız sonuçta Kürt ulusalcılığı konusunda ve Türkiye sol-sosyalist hareketine düşmanlık konusunda ortaklaşabiliyordu.

Üstte kullanılan kavramları bu bağlama oturtarak yorumlamakta yarar var.









Bu ileti en son melnur tarafından 04.11.2020- 01:26 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.12.2021- 05:30


Kemal Okuyan'dan:

''... 1917 Rus Ekim Devrimi ile birlikte, eşitliğin sağlanması için gerçekçi ve hayata geçirilebilir bir tarihsel bakış açısına sahip olan Marksizmin kılavuzluğunda insanlık büyük bir kuruluşa yöneldi.

Devrim Partisi’ni işçi sınıfı, Düzen Partisi’ni burjuvazi temsil ediyordu. Sol sosyalizmdi, sağ kapitalizm.

Emek solda, sermaye sağdaydı ve bu tarihsel bir sadeleşmeydi.

Günümüzde 1789’dan beri ilerlemenin sembollerinden olan laiklik ve Cumhuriyetçiliğin mevcut düzende ayaklar altına alınmasının kaynağı da bu sadeleşmedir. Sermayenin olduğu yerde laiklik ve cumhuriyet en fazla bir karikatürdür.

Ve her şeyin başı, sınıfsaldır. Emek-sermaye çelişkisi, işçi sınıfı ile patronlar arasındaki karşıtlık, siyasetin bir dizi başlığından bir tanesi değildir; bütün sorunların üstünde bir belirleyendir.

Sol, işçi sınıfı ile sermayenin uzlaşmayacağını kabullenmek, bu uzlaşmayı şu ya da bu nedenle masaya sürmemektir. Güncel bir ifadeyle sol, işçi ile patronu helalleşmeye zorlamamaktır.

Sol, sermaye düzeninde emekten yana bir ağırlık koyarak “adil bir kapitalizm” yalanına hizmet etmek değil, emekçi sınıfların o düzeni yıkması için mücadeleye örgütlenmesine yardımcı olmaktır.''

https://haber.sol.org.tr/yazar/solculuk-nedir-320339




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.12.2021- 08:25


''Birey ''solcuyum' dedikten sonra solculuk kapsamı içine giren bir doğrultuda neyi savunursa savunsun, öncelikle ''sol düşmanlığı' yapmaktan vazgeçmeli ve bu yöndeki alışkanlıklarını da terketmelidir. ''

Bunu söyledikten sonra birüstte bunu nasıl yorumlamış ve ne söylemişim hatırlamıyorum, üstteki yazıyı da okumadım. Ama bu paragraf ilginç bir yorum olmuş, içinde hem solcu olma iddiasını ve hem de bu iddiayı dillendirenlerin sol düşmanlığını içeriyor. Bir çelişki değil mi, gelişigüzel kurulmuş bir cümle değil mi?

Özellikle SF'nin kapatılması kötü oldu Forumun sosyalist bir forum olduğunu sölemek zordu ama kapatılması kötü oldu. Nicel olarak yoğun oluşları nedeniyle çeşitli düşünceler, ileri sürülüyor ve hakim olanın Kürt ulusalcılığı olmasına rağmen sol-sosyalist olma iddiasına yönelik açıklamalar oralarda geniş yer tutuyordu. Alıntı paragraf da daha çok orada işleniyordu. Bizde de o kadar yoğun olmasa bile buna benzer sözleri savunanlar oluyordu.

Solcu olmak, sosyalist olmak...

Bence böyle bir tanım sadece ne olduğuyla da değil, ne olmadığıyla da ilgili bir anlam taşıyor. Neyi savuduğunuza ilişkin   bir söylem solculuk veya sosyalist olmakla doğrudan ilişkilenmeliydi. Bir dönem, hatta uzunca bir dönem bir solcunun, bir sosyalistin hiç kuşku yok, şiddetle karşı çıkması gereken bir durum solculuk adına savunulur olmuştu. Örnekse, hemen yanı başımızda Irak ve Suriye'nin emperyalizm tarafından işgal edilmesi...Ya doğrudan ya da dolaylı olarak süreci sulandırarak ABD emperyalizminin buralardaki BOP planlarına karşı çıkmamak, konuyu sulandırmaya yönelik işin içine Rusya ve Çin'i karıştırmak böyle bir çabanın sonucuydu. Hiç kuşku yok, bu forumda egemen olan düşüncenin Kürt ulusalcılığı olması kuyrukçu olarak niteleyeceğmiz tiplerde böyle bir ''yanaşmacı'' tavrın oluşmasına yol açıyordu. Solculuk böyle bir tavrı sindirebilir mi? Mümkün değil. Kürt ulusalcılığının siyasal düzlemde aldığı tüm kararlara harfiyen uy, ve sonra o tavra aklı sıra ''enternasyonal komünist''(!) bir kılıf arama çabası içine gir! Yaşandı bunlar. Sadece ortalığın karıştırılmasına yol açmadı ve aynı zamanda kendi zihinlerinin de düzelmeyecek şekilde karışmasına yol açtı.

Başka örnekler de var. Şu demokrasi meselesinin forumlara yansıyış biçimi... Tamam, demokrasi solcular, sosyalistler için de vazceçilmez bir anlayış, bir yönetim tarzı, bir ideolojik tutumdur ama, bu tavır AKP'nin öncülüğünde mi gerçekleştirilmeye çalışılır? Olur mu böyle bir şey? AKP'nin öncülüğü o dönemde neo-liberal bir anlayışın öncülüğü anlamına geliyordu ama, buralarda yer tutmaya çalışanlar bir yandan zimni bir şekilde neo-liberal bir tavır sergiliyor ve diğer yandan yine ''ulusalcılık karşıtlığı/düşmanlığı'' şeklinde yorumlanan bir enternasyonalist tavrı savunduklarını savlarlardı.

Kerameti kendinden menkul bir solculuk da almış başını gitmişti. Adam solun temel ilkelerine karşıt bir yığın şey söylüyor, kulaktan dolma bir yığın ezberi hararetle savunuyor ve sonra da en keskininden solculuk, sosyalistlik iddiasında bulunuyordu.

Kimi marksistler anarşist aşındırmaları sanki Marksizmiş gibi savunuyor ve hiç unutmam, sanki bir ideolog, bir akademisyen ve/veya bir teorisyenmiş gibi devletin sınıfsal niteliğini redederek ve daha pek çok temel ilkenin de üzerini çizerek ''yeni dönemin Marksisti'' pozlarına giriyordu.

Pek çok örnek verilebilir. Bir CHP'liyi, bir TKP'liye tahammül edemiyenler Öcalan'ın Marks ve Lenin için kurduğu cümlelere nedense tahammül gösterebilir ''eleştiri canım'' mealinde bir tavrı ''enternasyonalist komünist'' omakla bağdaştırabiliyorlardı.

Evet, kötü bir dönemdi, rezil bir dönemdi, solculuk adına utanılacak bir dönemdi ve insanın içini yakan en kötü yanı da, TKP düşmanlığını şiar edinilmiş olmasıydı. Aydemir Güler'in sözüydü sanırım, o dönemde TKP düşmanlığı ile sosyalizm düşmanlığı arasındaki mesafen bir hayli kısa olcuğunu söylemişti.

Öyleydi, solculuk, sosyalistlik bir dönem bu sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonal forumlara bu şekilde yansımış ve oralarda egemenlik kurmuştu. Şimdilerde bu yansıma oralarda bu düşünceleri hararetle savunanların zihninde nasıl bir değişim geçirmiştir bilmiyorum ama, sanırım samimiyetle solcu ve sosyalist olduklarını söyleyenler içine düştüleri yanlışlıkların farkına varmışlardır.

Umarım öyledir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 18.12.2021- 06:39


Metin Çulhaoğlu'nun İLERİhaber'deki Sol ve Solculuk: Anlaşmazlık noktaları başlıklı yazısını ayrı bir başlık halinde foruma astık. Bu başlıkla ilgilenenlerin o yazıyı da okumaları ve onun altındaki olası yorumlara da en azından bir göz gezdirmeleri yararlı olacaktır.
https://www.solpaylasim.com/k8423-sol-ve-solculuk-anlasmazlik-noktalari-.html

Yazıdan bir bölüm:

''Sol ve solculuk gibi kavramlarda elde kuyumcu terazisiyle dolaşmanın, kendini solda gören birinin karşısına “O zaman söyle bakalım; üretim araçlarının özel mülkiyeti ile üretimin sosyal karakteri arasındaki çelişki sence nasıl çözülür?” sorusuyla çıkmanın bir anlamı yoktur.''





Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalizm nedir? melnur 51 33328 27.10.2018- 00:42
Konu Klasör demokratik sosyalizm nedir yura 14 20813 21.02.2014- 18:24
Konu Klasör sosyalizm ile reel sosyalizm arasında ne fark var yura 5 14116 23.03.2014- 12:22
Konu Klasör Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm melnur 19 16410 30.08.2013- 00:25
Konu Klasör Sınıf nedir, sınıf bilinci nedir? ayhan 3 11552 19.10.2014- 19:21
Etiketler   Sol,   nedir,   sosyalizm
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS