SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Zaman'dan AKP'lilere yanıt           (gösterim sayısı: 7.270)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 12.08.2013- 13:24


Zaman'dan AKP'lilere yanıt: 'Cemaat partileri eskitir'

Gülen Cemaati ile AKP arasındaki gerilim sürüyor. Mehmet Barlas'ın Cemaat'e yönelik "gücünü abartma" mesajından sonra, Zaman yazarlarından Barlas'a seri yanıtlar geldi. Cemaat AKP'ye, "Biz cemaatiz, siz partisiniz. Cemaat partileri eskitir" mesajı veriyor.

Zaman gazetesinden Ali Bulaç, Ekrem Dumanlı, Ali Ünal, Ahmet T. Alkan ve Mümtaz'er Türköne, Sabah gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas'ın Zaman ve Today's Zaman'a yönelttiği eleştirileri köşelerine taşıdı. Cemaat'in yazarları AKP ile gerilimde benzer argümanları kullanarak, Cemaat'in toplumsal bir güç olduğunu, AKP'nin ise bir parti olarak gelip geçici olduğunu ima etti.

Türköne'den 'parti mezarlığı' hatırlatması
Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne dünkü yazısında “Cemaat mi parti mi” diye sordu ve yanıtını Cemaat'ten yana kullandı. Türköne yazısında “Tekke ve zaviyeler kapatılınca, bireylerin toplumsallaşma kanallarının kapılarına birer bekçi konulmuş oldu. Sonuç? Kendi tarihsel ve doğal toplumsal çevresine yabancılaşmış ve bugün kendisini savunmasız gören seçkin azınlıklar dışında bu yasak kimseyi etkilemedi" dedi. AKP'ye de mesaj veren Türköne, "Kaybetmemek kazanmak demek değildir. Böyle bir karşılaşmada, toplum da, onun örgütlü hali olan cemaat de kaybetmez. Kazanamayacak olan ise her zaman partilerdir. Hiçbir siyasetçi kazanamayacağı savaşa girmez. Cemaatler bin yıldır devam eden canlı bir gelenek, öbür tarafta kısa ömürlerinden parti mezarlığına intikal eden çok sayıda siyasî partimiz duruyor” dedi.

Bulaç: Cemaatlerin kararlarda etkili olması haktır

Ali Bulaç, dün bir sosyolog olarak kaleme aldığı Cemaat ya da STK farkeder mi? sorusuna bugün de “Cemaatların alanı” başlığıyla yayımlanan yazısında sürdürdü. Bulaç “Herhangi bir baskı ve çıkar grubu ya da stk gibi eğer cemaatler de vergi verip oy kullanıyorsa karar süreçleri üzerinde etkili olmak isteyebilirler, bu bir haktır” ifadelerini kullandı.

Ünal: Cemaat partileri eskitip varlığını sürdürür

Ali Ünal “Din, cemaatler ve siyaset” başlıklı yazısında, “Cemaatler, tarikatlar, en has ve gevşek dokulu sivil toplum kuruluşları olduğu gibi, varlıklarını Kıyamet’e kadar sürdürecek ve İslâm’ın on dört asırlık tarihinde yüzlerce iktidarı ve siyasî partileri eskittikleri gibi, yine yüzlerce iktidarı ve siyasî partileri eskiterek varlıklarını devam ettireceklerdir” diye yazdı.

Ekrem Dumanlı: Çekilin aradan

Ekrem Dumanlı da “Yahu siz bir çekilin aradan” başlıklı yazısında, “Zerre kadar dava çilesi çekmemiş fitne cambazlarının kurduğu çadır tiyatrosuna gerek yok. Şahsi menfaatleri uğruna belli yerlerde mevzi tutmuş kişilerin yol haritası çıkarmasına da gerek yok. Sosyal gerçekliği olan bir kitle ile siyasi gerçekliği olan bir partinin kendine mahsus iletişim yolları vardır daima. Bazı sorunları bahane ederek egolarını tatmin edenler hem sırtını dayadıkları yapıya hem Türkiye'ye zarar veriyor. Üstelik sakil de kaçıyor. O yüzden işgüzar birilerine, “Siz çekilin aradan kardeşim; riyakârlığın âlemi yok!” demek gerekiyor” dedi.

Alkan: Artık 'kendimizi anlatamadık' demeyelim

Ahmet Turan Alkan ise “Neyse odur” başlıklı yazısında “Yeri gelmişken ilâve edeyim: 'Biz bazı arkadaşlara kendimizi iyi anlatamamışız' gibi bir hüsniniyetle yeni polemikler açılmasını da kendimce pek isâbetli bulmuyorum. Neticede yıllardan beri herkesin gözü önünde ve kamunun denetimi altında çalışıp didinen bir topluluk hakkında bilinmeyen hiçbir şey kalmamıştır” ifadelerini kullandı.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.08.2013- 20:52


Zaman gazetesi son zamanlarda AKP'ye karşı sürekli eleştiri yöneltiyor. Alışıldık bir durum değil. MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması, sonrasında dershanelerin kapatılmasının gündeme gelmesiyle başlayan süreç, özellikle Gezi Dirnişi" sonrasında Erdoğan'ın tutumuna yönelik eleştiriler halen sürüyor. Bugünkü Zaman'da da benzer bir eleştiri vardı ve ZAman bugünkü sayısında "Askeri Alanlarda Betonlaşma Tehlikesi "adı altında, yine benzer bir eleştiriyi gündeme getirerek, AKP'nin bu uygulamasıyla bir "yeşil alan tehlikesi"ne dikkat çekiyordu.

Kuşkusuz bu tür eleştiri ve "atışmalar" AKP ile Cemaat'in arasında uzlaşmaz bir çelişki olduğu şeklinde algılanmamalı. Her ne kadar Zaman'da "Erdoğan'ın nasıl düşeceği" şeklinde yazılara yer verilse de, bu iki yapının birbirine göbekten bağlı olduğu yadsınamaz. Ama yine de insanın içinden, "bu tür atışma ve eleştirilerle cemaat kendini ERdoğan-AKP sonrasına mı hazırlıyor?" sorusunu sordurtmuyor değil.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.08.2013- 21:59


Cemaatten AKP'ye uzun ve sert açıklama

Resim Ekleme

Fethullah Gülen Cemaati'ne bağlı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, son günlerde AKP ile Cemaat arasındaki kavgaya ilişkin uzun bir açıklama yayınladı. Açıklamada Cemaat'in devlet içinde örgütlendiği üstü örtülü biçimde kabul edilirken, siyasi sorumluluğun AKP'de olduğu vurgulandı.

(soL - Haber Merkezi) Fethullah Gülen Cemaati'ne bağlı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, son günlerde iyice su yüzüne çıkan AKP-Cemaat gerilimine ilişkin uzun bir açıklama yaptı.

Açıklamada Cemaat hakkındaki iddialara yanıt verilirken, polis ve yargı içinde örgütlenildiği de üstü örtülü biçimde kabul edildi. Cemaat, yargı ve polisteki kendi elemanlarının AKP tarafından tasfiye edildiğini ve edilmek istendiğini doğruladı. Açıklamada, Gezi Parkı'ndaki olayların Cemaat nedeniyle büyüdüğü iddiası reddedildi, polis şiddetinin bizzat Erdoğan tarafından emredildiği vurgulandı. Cemaat, Kürt sorununun çözümüne karşı olduğu iddialarını da yalanlayarak, KCK operasyonlarına yine bizzat Başbakan'ın arka çıktığını anımsattı.

İşte Cemaat'in o açıklaması:

"Son dönemde giderek artan bir şekilde başta sosyal medyada olmak üzere, Hizmet Hareketi ile ilgili olarak karalama ve yanlış bilgiye dayalı yönlendirme kampanyaları dikkat çekmektedir. Her ne kadar bir iddiayı dile getiren, onu ispatlamakla yükümlü olsa da bu gerçek dışı iddiaları dile getirenler, "böyle şeylerin ispatı olmaz"yaklaşımı ile yanlış tavırlarına devam etmekte ve edecek gözükmektedirler. Hizmet hareketi hakkında kamuoyunu yanıltma ihtimali bulunan bu tür karalamalara cevap vermeyi, Vakfımız zaruri bir görev olarak görmüştür. Öte yandan, bu iddialara ve karalamalara farklı zaman ve zeminlerde cevaplar verilmiş olsa da kamuoyunun şeffaf bilgilendirilmesi ilkesine saygının gereği olarak da bu açıklamayı yapmayı zorunlu görüyoruz.

1. İddia: "Gezi parkı eylemlerinin arkasında Hizmet Hareketi vardı"
Konuyla ilgili gerek Fethullah Gülen Hocaefendi'nin açıklamaları, gerekse Hizmet Hareketi'nin genel tavrı dikkate alındığında bu iddianın asılsız olduğu apaçık görülecektir.

Hizmet Hareketi, insanların şiddete başvurmayan barışçıl protesto hakkına demokrasiye saygının gereği karşı değildir. Ancak, bu tür protestoların istismara açık olmaları sebebiyle Hizmet, kendisine gönül vermiş olanların bu tür protestolara katılmalarını teşvik etmez.

Protestoların tamamen çevreci duyarlılıkla ve barışçıl olduğu ilk günlerde, üstelik Hükümete yakın çevrelerden de olmak üzere toplumun her kesiminden bireylerin katıldığı bu protestoya, Hizmet'e sempati duyan bazı kimselerin çevreci duyarlılıklarla ve kendi şahsi iradeleriyle ilk günlerde olumlu bakmış olmaları, topyekûn Hizmet Hareketi'nin bir tür komplo içinde olduğu anlamına gelmez.

Nitekim eylemcilere çapulcu denmemesi gerektiğini belirttiği konuşmasında Onursal Başkanımız Sayın Fethullah Gülen, masum taleplerle başlayan eylemin daha sonra bazı art niyetli çevreler tarafından istismar edildiğinin ve bazı uluslararası medyanın da olumsuz algılanacak bir tavır içinde olduğunun altını çizmiştir.

Gezi eylemlerinin en başındaki çevre duyarlılığına hak veren ve göstericilere karşı ilk günlerde alınan sert tutumla ilgili her çevreden tepkiler olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "sandık her şey değildir" Başbakan Vekili Bülent Arınç'ın "özür dileriz", Kültür Bakanı Ömer Çelik'in "mesaj alındı", Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın "bütün muhalefeti birleştirdik", Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın New York Times gazetesindeki yazısında Gezi Parkı eylemleri "çoğulculuğun ve demokrasinin bir yansıması" olarak tasvir etmesi ve son olarak AK Parti Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal'ın Gezi olaylarına ilişkin raporundaki "Hükümetin Gezi olayında stratejik hata yaptığı" tespiti Hizmet'in bu konuya yaklaşımından farklı değildir.

Başbakan Erdoğan da, olaylar hala devam ediyorken tepki olarak düzenlediği Kazlıçeşme mitinginin hemen arkasından Türkçe Olimpiyatları'nın kapanış törenine gelmiş ve burada Hizmet Hareketi'ni övmüştür. Pozisyonu itibarı ile her türlü istihbarata sahip olan Sayın Başbakan, "Gezi komplosu'nun arkasında Hizmet Hareketi'nin olduğunu düşünseydi bu övgüleri hiç şüphesiz yapmazdı.

2. İddia: "Gezi Eylemcilerini Hizmet'e yakın savcı ve hâkimler tutuklamayıp salıvermiştir"
Bütün savcı ve hakimler kamu görevlisi olup HSYK'nın yetkilendirme ve denetimine tabidir. Şayet yapılan görevin ifası konusunda yanlışlıklar varsa sorumluluk Adalet Bakanlığı ve HSYK'ya aittir.

Kaldı ki, son dönemde medyada sıklıkla yer alan bazı haber ve yazılar sayesinde Hizmet'e yakın olduğu iddia edilen yargı mensuplarının zaten tasfiye edildiği de kamuoyunun bilgisi dahilindedir.

Üstelik uzun zamandır tutuklu yargılamaları problem olarak gören çevrelerin, şimdi "yargı neden tutuklamıyor" diye şikâyetçi olmaları da büyük bir tutarsızlıktır.

Ergenekon davalarını gayrimeşru hale getirmek için yakın geçmişte vesayetçi çevrelerin dillerine doladığı "Cemaatçi yargı" ithamının şimdi başka çevreler tarafından gündeme getirilmesi ve bunların bir tepki görmemesi de son derece düşündürücüdür.

3. İddia: "Hizmetle bağlantılı polisler, eylemcilerin çadırlarını yakarak ve Gezi eylemlerine sert müdahale ederek eylemlerin büyümesini sağladı"
Kolluk güçleri kamu görevlisi olup İçişleri Bakanlığı'nın yetkilendirme ve denetimine tabidir. Hükümetin emrindeki kolluk kuvvetlerinin yaptıklarının sorumluluğunu bir sivil toplum hareketine mal etmek mantık dışıdır.

Nitekim olayların ilk başladığı andan itibaren bütün müdahale talimatlarının Hükümetten geldiği ve çadırları belediye zabıtasının yaktığı daha sonra ortaya çıkmıştır.

Başbakan Sayın Erdoğan da, Emniyet güçlerine talimatları kendisinin verdiğini ifade etmiş, Emniyet güçlerine destek çıkan açıklamalar yapmış ve nihayet onları olaylardaki performanslarından dolayı ödüllendirmiştir.

4. İddia: "Cemaat Mısır'daki darbeye karşı çıkmıyor"
Türkiye'de yapılmış her darbeden mağdur olmuş bir hareketin darbelere karşı olmaması düşünülemez. Bu yaklaşım ile Hizmet Hareketi'nin kamuoyu nezdindeki itibarının yıpratılmaya çalışıldığı da açıktır. Darbe tehdidi konusunu gündemde tuttuğu için eleştirilen Hizmet Hareketi'nin, darbelere sıcak bakması asla mümkün değildir.

Bu vesile ile tekrar hatırlatmakta fayda bulunmaktadır ki, Mısır'da meşru ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'ye karşı yapılan müdahale bir darbedir ve hiçbir şekilde tasvip edilmesi düşünülemez.

Fethullah Gülen Hocaefendi, Mısır'daki olaylar üzerine bir konuşma yapmış ve açıkça "Demokrasi bir kere daha darbe yedi" demiştir. Hocaefendi, açıklamasında, iktidara gelmesinin üzerinden bir yıl bile geçmeden, "hata yaptı" denilerek Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin, Türkiye'deki 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin benzeri bir darbe ile görevinden uzaklaştırılmasının tarihe kara bir leke olarak geçeceğini açık bir şekilde vurgulamıştır.

Hizmet Hareketi'ne yakın olan medya organlarının hiçbirinin editoryal çizgisinde darbeye sıcak bakan bir üslup olmadığı gibi, bu medya organlarının tüm yayınları net bir şekilde darbe karşıtı olmuştur. Bazı Batılı siyasi çevrelerin Mısır'daki darbe karşısındaki ilkesiz tutumunu da en net bir şekilde söz konusu bu medya organları eleştirmiştir.

5. İddia: "Alternatif iktidara giden yol Pensilvanya'dan geçer. İktidara alternatif arayanlar gidip Gülen ile görüşüyor"
Toplumun her kesiminden insanın saygı duyduğu bir sivil kanaat önderinin insanlar tarafından ziyaret edilmesinin alternatif bir iktidar arayışı olarak sunulması ve böyle bir algı oluşturma çabasına girilmesi hem yanlış hem yanıltıcıdır.

Hayatı boyunca toplumun her kesimiyle diyaloğa açık olmuş ve kapısını herkese açık tutmuş olan Sayın Gülen'in, kendisi ile görüşmek isteyen insanlara sağlığı elverdiği sürece "hayır" demesi misyonuna ve inandığı değerlere terstir. Nitekim toplumun değişik kesimlerinden saygın pek çok isim Sayın Gülen'i ziyaret ettiği gibi, hükümetin birçok üyesi de defalarca kendisi ile görüşmüştür.

Kaldı ki, Sayın Gülen'in insanlarla olan ilişkilerine sadece siyaset perspektiften bakmak ve bu ilişkileri sınırlandırmaya çalışmak son derece yanlıştır.

Yakın geçmişe kadar Hocaefendi'nin Türkiye'de yaşamasını bile hazmedemeyenler bulunmaktaydı. Görünen o ki, şimdi bunlara gurbette ziyaretçilerini hazmedemeyenler de eklenmiş. Unutulmamalı ki, özgür bir insanın en temel demokratik haklarıyla bağdaşmayan bu saygısız tavır bir tür tecrit çabası olarak algılanmaktadır.

6. İddia: "Hizmet, bürokrasi üzerinden vesayet kurmak ve iktidara ortak olmak istiyor"
Demokratik bir sivil toplum hareketi olan Hizmet Hareketi'ni, iktidar üzerinde vesayet kurmak ve iktidara ortak olmakla suçlamak açıkça abesle iştigaldir.

Demokrasilerde, seçimle gelen yönetimler yine ancak seçimle giderler. Bununla birlikte vatandaşların ve sivil toplum aktörlerinin iki seçim arasında her konuda eleştirilerde ve tavsiyelerde bulunmaları, devlet yönetimine karışmak olarak asla görülemez.

Seçilmiş meşru iktidarların her an denetim ve gözetimi, Türkiye'nin üye olmak istediği Avrupa Birliği normları çerçevesinde, katılımcı demokrasinin en tabii bir gereğidir. Toplum, bu hak ve hatta sorumluluğu sivil toplum örgütleri, muhalefet partileri ve özgür ve eleştirel medya aracılığıyla yerine getirir.

Her hangi bir tavsiye veya eleştiride bulunan sivil toplum oluşumlarını, iktidar peşindelermiş gibi sunarak, onlara "siyasete karışma", "öyleyse parti kur", ya da "seçimleri bekle" demek demokratik sistemin ruhu, norm ve değerleriyle bağdaşmaz ve kabul edilemez.

Öte yandan, Hizmet Hareketi'nin prensiplerini ve ideallerini farklı düzeylerde benimseyen, toplumun her kesiminde çok sayıda insanın olması doğaldır. Bunun gibi, demokratik bir ülkede sadece yasal ve meşru vatandaşlık haklarını kullanarak, liyakat ilkesi çerçevesinde bürokrasiye girmiş Hizmet gönüllülerinin olması da doğaldır. Hangi görüşten ve yaşam tarzından olursa olsun vatandaşların cari kanunlar çerçevesinde kendi devletinde görev almasının "devleti ele geçirme", "devlete sızma", "vesayet kurma" veya "paralel iktidar oluşturma" şeklinde sunulmasının iyi niyetle açıklanması mümkün değildir ve üstelik benzer ifadeler Eski Türkiye'ye ait bir bakışı hatırlatmaktadır.

Elbette ki, bürokratlar seçilmiş yöneticilerinin ve amirlerinin (hukuka uygun) emirlerine itaat etmek ve sadece onlardan emir almak durumundadır. Bu yüzden şayet hukuka aykırı şekilde davrandığı ve yöneticilerinin emirlerine uymadığı ileri sürülen bürokratlar varsa, bunlar deliller ışığında yine hukuka uygun şekilde soruşturulmalı ve bir an önce yargıya havale edilmelidir.

Ancak, geçmişten bugüne olageldiği gibi, "vesayet oluşturma" ve "iktidara ortak olma" iftiralarıyla, bürokratik katmanlarda belli toplumsal kesimlerin tasfiye edilmesi ve dışlanması amacı varsa, bu hukuk ve demokrasinin en temel ilkelerine aykırıdır. Halkın iradesiyle seçilmiş iktidarların idari tasarruflarına tabii ki saygılı olunmalıdır; ancak yaygın iddialara göre, insanların Hizmet Hareketi'ne nispet edilerek anayasal bir suç olan fişlenmesi ve sonra da tasfiye edilmesi demokratik değildir.

7. İddia: "Hizmet, Kürt sorununun çözümü sürecine karşı"
Çözüm süreci ile ilgili olarak açık ve net bir şekilde, "Sulh hayırdır, hayır sulhtadır" diyen onursal başkanımız Gülen'in fikir ve tavsiyeleriyle ilham verdiği Hizmet Hareketi çözüm sürecini en başından beri desteklemiştir.

Sayın Gülen'in, hem çözüm sürecinin çok öncesinden, hem de çözüm süreci başladıktan sonra yaptığı açıklamalar çok açıktır, nettir ve hükümetin Kürt sorununun çözümü konusunda bugüne kadar takip ettiği çizginin ilerisindedir. Bunu çeşitli sohbetlerinde ve en son Erbil'de yayımlanan Rudaw gazetesine verdiği röportajda da açıkça ortaya koymuştur. Sözgelimi, zikredilen röportajda Gülen, anadilde eğitim konusunun bir insan hakkı olduğunu ve siyasi pazarlık konusu yapılamayacağını net dille ifade etmiştir.

Öte yandan, çözüm süreciyle ve sürecin sağlıklı yürümesiyle ilgili her türlü samimi tavsiye ve ikazlar da asla çözüm karşıtlığı olarak görülemez/gösterilemez. Bilakis, bunlar sürecin daha sağlıklı bir şekilde işlemesi için yapılan katkılar olarak değerlendirilmelidir.

Vakfımız, Kürt sorunu ile ilgili bugüne kadar Diyarbakır ve Erbil şehirleri de dahil olmak üzere pek çok toplantı yapmıştır. Hizmet gönüllülerinin açmış olduğu okullar, Irak Kürdistan'ında zaten 20 yıldır Kürtçe eğitim yapmaktadır. Türkiye’nin ilk yasal özel Kürtçe televizyonu da yine Hizmet Hareketi'ne gönül vermiş müteşebbisler tarafından açılmıştır.

Hizmet Hareketi’nin somut olarak pozisyonu bu iken, hükümetin net bir şekilde arkasında durduğu KCK davalarının faturasını Hizmet Hareketi'ne mal etmek gibi çarpıtma örnekleri ile topluma yanlış algılar pompalamak büyük bir haksızlıktır.

8. İddia: "Hizmet 7 Şubat'ta Başbakanı tutuklayacaktı"
Bu çok açık ve akl-ı selim hiçbir vicdanın asla kabul edemeyeceği büyük bir iftiradır.

Buna rağmen, hiçbir hukuki dayanağı olmayan, mantık kurgusu zayıf ve tutarsız; uygulanabilirliği ise hukuk sistemimiz gereği sıfır olan bu saçma senaryo "çamur at, izi kalır" mantığıyla art niyetli çevreler tarafından ısrarla tekrar edilmekte ve Hizmet Hareketi'ne açıkça iftira atılmaktadır.

Hizmet Hareketi'ne bu iftirayı atanlar, Başbakan'ı tutuklamakla Hizmet Hareketi'nin ne elde edeceğini ve sadece 9 ay ö ncesindeki seçimlerde yeni anayasa için cansiperane çalışırlarken neden bir anda komplocu oldukları sorusuna bugüne kadar makul, mantıklı ve ikna edici bir cevap verememişlerdir.

Kendisine yakın medya ve sivil toplum örgütleriyle ülkedeki her türlü demokratikleşme çabasını ve derin yapıların ve ilişkilerin ortaya çıkarılmasını destekleyen, Ergenekon soruşturması ve davalarına da bu yüzden destek olan Hizmet Hareketi'ne yakın bazı medya organlarının, KCK bağlantılı MİT soruşturmasını da bu süreçlerle bağlantılı görerek, olumlu bakması, Başbakan'a karşı bir komplonun içinde olunduğu iddiasını asla doğrulamaz.

Şu da çok bilinen bir gerçektir ki, herhangi bir savcı bir yana, Yargıtay başsavcısının bile başbakana ve bakanlara dava açma yetkisi yoktur. Hal böyleyken, "Başbakan tutuklanacaktı" iddiası saçma bir iftiradan öte değer taşımamaktadır.

Hizmet Hareketi'ne gönül verenler, AK Parti'deki hukukçu vekillerin ve yöneticilerin bu art niyetli iftiraların devam etmesine neden göz yumduklarını bir türlü anlayamamakta ve gönül kırgınlığı yaşamaktadırlar.

9. İddia: "Hizmet, seçimlerde bazı parti ve kişiler ile ittifak yapacak"
Hizmet Hareketi, bugüne kadar hiç bir parti ile ittifak yapmadığı gibi bundan sonra da hiç bir parti ya da kişi ile ittifak yapmayacaktır.

Herhangi bir parti ile ittifak yapmak, Hizmet Hareketi'nin, parti siyasetinin üzerinde olması ve gönüllüleri arasında her siyasi görüşten bireyler olması gerçeklerine terstir.

Hizmet Hareketi, siyasi partilerle ittifaklar yapmamakla birlikte, demokrasi, çoğulculuk, insan hakları, inanç özgürlüğü, adalet gibi temel ilkelerine uygun politikaları ve uygulamaları hangi parti tarafından yapılırsa yapılsın, partizan olmadığı için, destekler. Bu sadece demokratik bir hak değil, aynı zamanda ülkeye ve gelecek nesillere karşı sorumluluğun gereğidir. Hareket, tersi durumlarda, yine partizan olmadığı için, siyasetteki uygulamaları eleştirmekten ya da tavsiyede bulunmaktan çekinmez. Bu, ülke menfaatlerini gözeten, prensipler doğrultusunda olan ve siyasi partiler üstü bir yaklaşımdır.

10.İddia: Ayağa düşmüş ve Hükümet tarafından inanıldığına da hiç ihtimal vermediğimiz bir başka iddia ise "Başbakan'ın odasına böceği Hizmet'e yakın çevreler koydu" iddiasıdır.

Devlet içerisindeki kurumlararası mücadelenin bir kurbanı haline getirilmek istendiği aşikar olan Hizmet Hareketi'nin "Başbakan'ı dinlemek" gibi açık bir iftirayla yıpratılmaya çalışılması asla kabul edilemez.

Konusu bariz suç teşkil eden böyle bir iddianın gereğinin yapılmamış ve hala yargı yoluyla aydınlatılmamış olması ise düşündürücüdür. Hizmet Hareketi'ni töhmet altında bırakmaya matuf algı oluşturma çabalarının ifadesi olan beyan ve yazıları kınıyoruz. Sorumluların bulunup ortaya çıkarılması yerine ortalıkta bazı tezviratların dolaşması ve ithamların yapılması başka karanlık amaçların güdüldüğünü akla getirmektedir.
Konunun bütün yönlerinin aydınlatılması, tertipçilerinin bir an önce bulunup ve hak ettiği cezanın verilmesi hükümetin ve yargının sorumluluğundadır.

11. İddia: "Fethullah Gülen neden Türkiye'ye dönmüyor? ABD'de olduğu için ABD etkisinde."
Bu, Sayın Gülen'e yapılan çok açık bir hakaret ve iftiradır. Zaten, bu iftirayı dile getirenlerin çoğu, aynı şeyleri Hocaefendi Türkiye'de yaşıyor iken de, çok eski yıllarda da dile getiriyorlardı.

Bu iddia ve iftiraları dile getirenlerin çoğunluğu zaten aynı zamanda ABD'nin dünyanın her yerine hakim olduğunu da dile getirmektedirler. Sayın Gülen onların anlayışına göre, Türkiye'ye dönse de bu etkiden nasıl kurtulmuş olacaktır? Zaten aynı zihniyet ABD'ye hayatında adımını bile atmamış kişilere de aynı yaftaları ellerinde hiç bir delil olmadan takmaktadır. Hatta ilk kurulduğu zamanlarda AK Parti'ye bile ABD projesi diyenler olmuştur.

Sayın Gülen'in, Türkiye'ye neden dönmediğine dair defalarca açıklamaları olmuş ve Türkiye'ye dönüşünün, "demokratik kazanımları tersine çevirmek için bazı çevreler tarafından kullanılacağı endişesini taşıdığını" dile getirmiş, dolayısıyla "Türkiye'ye dönmeyi çok arzu etmekle birlikte endişelerim izale oluncaya kadar dönmeyi düşünmüyorum" demiştir.

Ayrıca, Türkiye'deki hızlı gündemlerle ve kendisine yönelecek medya ilgisi ve saldırıları ile ilgili açık bir şekilde: "Türkiye'ye ne zaman gelirsem geleyim o gün fırtınayı koparanlar, hortumları meydana getirenler, isnatlarda bulunanlar, idam fermanı kesenler yine aynı şeyleri yapacaklar. Bu yaştan sonra da her zaman aynı şeyleri duyarak yaşamanın zor olacağını düşündüm"   demiştir. Zaten, Gülen, bir başka ülkede de yaşasa, bugünkü tezviratların belki 10 katının başka açıdan yapılacağını tahmin etmek zor değildir.

Yukarıdaki iddiaların bazılarını gündeme getiren ve yazan kişilerin Hizmet Hareketi'ne karşı "bir savcı 3 polisle hizmeti terör örgütü ve çete kapsamına sokarız, bitiririz" gibi karanlık niyetleri ifade ediyor olmaları, buna ilave olarak dershanelerin kapatılma düşüncesini "Cemaata had bildirme"olarak gündeme getirmeleri ve Hizmete gönül verdiğini düşündükleri kişilerin bürokrasiden tasfiye edildiğini ifade etmeleri ne acıdır ki derin devlet refleksi ve post modern darbe dönemi planlarını hatırlatmaktadır.

Hizmet hareketi her zaman tüm faaliyetlerini hukuk ve meşruiyet alanında sürdürmüştür. Milletimizin fedakârlığı ile açılmış ve büyük hizmetlere vesile olmuş bu kurumların had bildirmek için kapatılması iddiası hiçbir aklıselim ve vicdan sahibinin kabul edebileceği bir durum değildir.

Sonuç olarak; İnsanlığa hizmet sevdası ile yola çıkan fedakar gönüllülerden oluşan ve faaliyet gösterdiği 150 kadar ülkede gerek yetkililerden ve gerekse de o ülkelerin insanlarından çok olumlu tepkiler alan Hizmet Hareketi, bugüne kadar hiç bir yerde, hukuka, demokrasiye ve insan haklarına zıt hiç bir tavrın içerisinde olmamıştır, olamaz. Hizmet Hareketi, insanlardan oluştuğu ve insanın olduğu her yerde hatanın olması da tabii olduğu için, Hareket, hatalarının tespit edilmesine ve yapıcı eleştiriler getirilmesine sonuna kadar açık olmakla kalmaz, bunları dile getirenlere samimiyetle teşekkür eder. Ancak, yanlış ve yanlı bilgilendirmeye dayalı karalama kampanyalarına sessiz kalınması mümkün değildir. Bu duyurunun amacı, yapıcı eleştirilerin önünü kesmek değil aksine daha sağlıklı bir tartışma ortamına katkı sağlamaktır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur."

http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/cemaatten-akpye-uzun-ve-sert-aciklama-haberi-77963




Bu ileti en son melnur tarafından 13.08.2013- 22:23 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.08.2013- 13:06


Cemaat-AKP gerilimi: Ha koptu ha kopacak mı?

Resim Ekleme

Ama şu an için AKP ile cemaatin ipleri koparması için ideolojik-siyasal bir neden yok. Açıklamaya bakın. Herhangi bir farklı görüşe rastladınız mı? Ortada güç ve çıkar ekseninde bir gerilim var, işin siyasi ve ideolojik kısmını solcu aydınlar yaratıyor!

Kemal Okuyan -soL

Hizmette sınır yok

Gülen cemaati, kendilerinin adlandırmasıyla Hizmet Hareketi, son günlerde gazeteciler arasında süren atışmayı resmiyete dökerek AKP ile yaşadığı gerilimle ilgili uzun bir açıklama yaptı.

soL gazetesi, cemaat-hükümet gerilimine özel olarak ilgi gösteren, bu gerilimi kaşıyan bir yayın organı değil. Bu gerilim üzerine siyaset inşa edilmesini doğru bulmadığımız gibi, "cemaat" edebiyatının AKP iktidarını çoğu kez aklamak anlamına geldiğini de söyledik. Siyaset somut, açık, algılanabilir bir düzlemde yapılmalıydı, siyasi iktidar kavramını flulaştıran, siyaseti komplolar denizinde kaybeden yaklaşımlardan uzak durulmalıydı.

Bütün bunlar elbette cemaati, onun örgütlülüğünü ve özellikle son 15 yıldır Türkiye'nin siyaset ve ekonomisindeki yerini yok saymamız anlamına gelmiyordu. Yalnızca cemaati her şeye muktedir, Türkiye siyasetini istediği gibi dizayn eden bir güç olarak yansıtmanın saçmalığını, cemaatle AKP arasındaki çıkar ortaklığının yüzeysel olmadığını, Türkiye'nin geleceğini bu iki ortak arasındaki ilişkilerin bozulmasına bağlayanların bu ülkeye haksızlık ettiğini hatırlatıyorduk.

İlişkiler bozulabilir. Bu ancak bir sonuç olabilir. Cemaat açısından bir muhakemenin sonucu...

Cemaat, Erdoğan'ın artık misyon taşıyamayacağını, fazla yıprandığını düşünüp farklı arayışlara girebilir. Yoksa, sadece ve sadece güç ve çıkar kavgası üzerinden cemaat ve AKP yollarını ayıramaz. İsteseler de olmaz.

Çünkü, AKP iktidarı bu kadar sağlam değil!

Türkiye'nin geleceğini AKP-cemaat geriliminin belirleyeceğini sananlar halkı ve belki de kendi güçlerini hafife alıyor. Cemaat şu an için AKP'siz yapamaz, AKP de cemaatsiz hükümet edemez.

Dolayısıyla bu gerilim, açık bir hesaplaşmaya dönüşmeden uzlaşmayla sonuçlanabilir. Geçici olur, güven vermez ama bir anlaşma elbette mümkündür. Cemaat, kendisine karşı güç gösterisi yapan Erdoğan'a, "tamam bitmediğini kanıtladın, işi tadında bırak, biz de sana yardım edelim" diyebilir.

Erdoğan'ın yardıma gereksindiği açık. Akıl gitti, stratejik düşünce gitti. Cemaat bunu kısmen sağlıyordu.

Yok, Erdoğan cemaate "ben size mahkum değilim"demeye devam ederse, o zaman cemaat açısından bunun anlamı, "intikam saati geldi çattı"olmaz. Kinle değil, hesap yaparak hareket ederler. Burnunun ucunu göremeyen birine destek olup, kendilerini bütünüyle riske atmazlar. Başka bir gelecek arayışına yönelirler.
Yaşayacak ve anlayacağız.

Ama şu an için AKP ile cemaatin ipleri koparması için ideolojik-siyasal bir neden yok. Açıklamaya bakın. Herhangi bir farklı görüşe rastladınız mı? Ortada güç ve çıkar ekseninde bir gerilim var, işin siyasi ve ideolojik kısmını solcu aydınlar yaratıyor!

Ve her defasında bir heyecan, bir heyecan...

Buna ne gerek var! Memleketin kaderini bu iki güç mü belirleyecek? Böyle bir algının gerçek hayatta karşılığı yok.

Bir de..."Cemaat Erdoğan'ı 7 Şubat'ta tutuklayacaktı" iddiasına verilen yanıt var. Neden yapalım ki türünden bir yanıt. Çok dikkatle okudum o bölümü, nasıl tutuklayabiliriz ki diye sorulmuyor. Neden yapalım ki denmiş. Tutuklamaya muktediriz anlamına gelir bu...İlginç olsa gerek. Demek ki, böyle bir güce sahip olduğunu inkar etmek istememiş "Hizmet"

http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/cemaat-akp-gerilimi-ha-koptu-ha-kopacak-mi-haberi-78006




Bu ileti en son melnur tarafından 14.08.2013- 13:11 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.08.2013- 10:42


Gülen'den AKP'ye 'dış politika' eleştirisi

Resim Ekleme


The Atlantic dergisine demeç veren Fethullah Gülen Türkiye'nin dış politikasıyla ilgili 'Türkiye'nin bölgede iyi ilişkiler kurması dünyanın çıkarına. Ancak Şu anda bunun gerçekleştiğini düşünmüyorum" dedi.

Aylık yayın yapan The Atlantic dergisi muhabiri Jamie Tarabay, Fethullah Gülen’le bir söyleşi yaptı. AKP-Cemaat geriliminin yansımalarının da su yüzüne çıktığı söyleşide, Gülen Türk dış politikasını eleştirdi.

Gülen, "Türkiye'nin politikalarını ve dünyadaki yerini nasıl buluyorsunuz" sorusu üzerine şunları söyledi:

"Türkiye, Avrupa Birliği ile üyelik görüşmeleri sürdürüyor. Türkiye'nin bir parçası Avrupa'da diğer kısmı Asya'da ve bazen Orta Doğu'da kabul ediliyor. Bu siyasi ve coğrafi olarak çok önemli. Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle ilişkisi demokrasi hedefine ulaşabilmesi ve bunu geliştirme yolunda çok önemli. Ayrıca Türkiye'nin bölgede daha aktif bir rol üstlenmesi için bazı dinamiklerden yararlanması gerekiyor. Tarihsel bağları ve görünümü nedeniyle Türkiye'nin olumlu bir algısı var. Türkiye bu algıları korumak için dikkatli olmalı. İyi ilişkiler, etki ve sevgi hedeflere ulaşmada birleştirici olabilir. Türkiye şu anda bunu yapıyor mu? Bu tartışılması gereken bir soru. Türkiye'nin bölgede iyi diplomatik ilişkiler geliştirmesi Avrupa'nın ABD'nin ve dünyanın çıkarınadır. Ama ben şu anda Türkiye'nin buna yönelik yapacaklarını gerçekleştirdiğini düşünmüyorum."

http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/gulenden-akpye-dis-politika-elestirisi-haberi-78045





Bu ileti en son melnur tarafından 15.08.2013- 10:44 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.08.2013- 16:53


Hüseyin Gülerce'den Erdoğan'a cevap

Gülen cemaatinin önde gelen isimlerinden Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, cemaat adına Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından yapılan açıklamayı ele aldı.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın açıklamasına yönelik “Söz konusu iddialar, çoğunlukla sosyal medyada yer alan ve herkesin duyduğu-bildiği şeyler değil, abuk sabuk dedikodulardan ibaret. Bunlara cevap vermeye değmezdi” eleştirisine katılmanın mümkün olmadığını bildiren Gülerce'nin sözleri Erdoğan'a cevap niteliğindeydi.

Gülerce yazısında şu ifadeleri kullandı:

"Vakfın açıklamasına; “söz konusu iddialar, çoğunlukla sosyal medyada yer alan ve herkesin duyduğu-bildiği şeyler değil, abuk sabuk dedikodulardan ibaret. Bunlara cevap vermeye değmezdi” eleştirisini getirenler oldu. Bu eleştiriye katılmak mümkün değil. İki sebepten; birincisi, çamur at izi kalsın gerçeği. Ayyuka çıkmış, fısıltı gazetelerine manşet olmuş iddialar, iftiralar ve karalamalar karşısında sustuğunuzda, bunları doğrulamış gibi olursunuz. Sükût ikrardan gelir, diye buna deniyor. İkincisi, suskunluk; hem iktidar hem de Hizmet Hareketi içindeki hasbi ve makul büyük çoğunluğu, bir süre sonra üzüntü ve tedirginliğe sürükler. İnsanlar, “ne oluyoruz, neden bir şey yapılmıyor, bu iftira, dedikodu ve karalamalara, bu fitneye dur denmesi gerekmez mi?” diye kaygılarını dile getirirler…

...Verilen cevap, gerçekten önümüzdeki dönemde sıklıkla hatırlatılması gereken bir demokrasi ayarı"

Erdoğan Cemaat'in açıklaması ile ilgili şu yorumu yapmıştı:

"Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklamasını ben de gazetelerde okudum. Ona yönelik cevabi pozisyonda olmak istemem. Böyle bir şeyin gazeteler vasıtasıyla olmasını doğru bulmuyorum. Bu şeylerin medya vasıtasıyla yapılması yanlıştır. Başka bir şey söylemiyorum"

http://haber.sol.org.tr/medya/huseyin-gulerceden-erdogana-cevap-haberi-78127




Bu ileti en son melnur tarafından 16.08.2013- 16:54 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Paris ne yana düşer, Silvan ne yana… dayanışma 0 3400 16.11.2015- 17:06
Konu Klasör Bir kavram var ki o bir yana diğerleri bir yana melnur 0 2819 10.12.2016- 15:48
Konu Klasör Türkiye yanıyor... melnur 3 1471 05.08.2021- 04:15
Konu Klasör AKP ve yanılgılarımız! melnur 19 10537 24.04.2019- 20:20
Konu Klasör Meşruiyet bizden yana umut 0 3103 27.04.2014- 11:18
Etiketler   Zamandan,   AKPlilere,   yanıt
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS