SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
''Gericilik''           (gösterim sayısı: 4.961)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
şibusa
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: şibusa
Konu Tarihi: 26.12.2013- 18:14


"Gericilik"
Metin Çulhaoğlu


Türkiye'de ''gericilik'' dendiğinde solun aklına en başta dinci gericilik ve bağnazlık gelir.

Çok da ölümcül bir yanlış değildir. Ancak, bir gerçeği teslim etmek gerekir: Bu ülkede ''gericilik'' dendiğinde aydınlanmacı, ilerici, solcu, sosyalist insanların aklına din bağlantısı dışında başka hiçbir şey gelmiyorsa, durum biraz sorunludur. Bu sorunlu durumda, Cumhuriyet'in kurucu ideolojisinin halen süren etkilerinin de payının olduğunu kabul etmek durumundayız.

Konuya açıklık getirmek için özellikleri aşağıda örneklenen bir ''ideolojik duruş'' düşünelim:

Bu duruş, ''insanın doğasına'' tarih üstü bir mutlaklık tanımaktadır; demektedir ki ''hangi düzeni getirirseniz getirin, bir türsel varlık olarak insanın doğası değişmez, hep aynı kalır''...”

Der ki ''bütün kusurlarına rağmen piyasa, bir ekonomik varlık (homo economicus) olarak insanın doğal istekleri açısından bulunabilecek en iyi mecradır''...

Devam eder: ''Sosyalizm kitapta, kâğıt üzerinde çok güzel; gelgelelim, pratikte uygulanması hiç mi hiç mümkün değil, çünkü insan doğası...''

''Marksizm ilk şekillendiği dönemin dünyasını ve koşullarını iyi çözümlemiş olsa bile günümüzün yeni gerçeklikleri karşısında...''

''Bugüne kadar tanık olunan sosyalizm denemeleri, temeldeki onca iyi niyete rağmen aslında sadece bir ütopyanın peşinden koşmuştur; hiçbirinin başarıya ulaşma şansı yoktu''...

Hatta çok ''pozitivist''tir: ''Bana sınıfsız-sömürüsüz bir toplumun gerçekleşebileceğine ilişkin tek bir kanıt göster, tamam diyeyim...''

Şimdi, siz böyle bir düşünceye ve onun temsilcisine ''gerici'' diyebilir misiniz?

Kendi adıma, ben diyemem.

Ancak...

Ancak, gericiliğin de tarih önünde bir göreliliği olduğunu unutmamak gerekir. Bu görelilik, tek başına, dün gerici olmayanın bugün gerici olması ya da dün gerici olanın bugün olmaması gibi durumlarla değil, çeşitli eklemlenmelerle ortaya çıkan yeni ideolojik bütünsellikler bağlamında düşünülmelidir.


Örnek: Özellikleri az önce sıralanıp ''gerici diyemeyiz'' sonucuna varılan ideolojik duruşun bir de aşağıdakilerle eklemlenip yeni bir bütünselliğe ulaştığını düşünelim:

''Aydınlanma, beraberinde getirdiği toplum mühendisliğiyle insanlığa iyilikten çok kötülük getirmiştir...''

''Aslında tarih hiçbir iradi zorlamaya gerek bırakmayan bir nesnellikle mecrasında akarken Jakoben müdahalelere maruz kalmış, işler böyle çığırından çıkmıştır...''

''Günümüzün yeni toplum tasavvurları mutlaka ve mutlaka ademi merkezi yapılanmalar üzerine kurulmalı, planlama dahil merkezi olan ne varsa reddedilmelidir...''

''Tarihin itici gücü olarak sınıf mücadeleleri artık miadını doldurmuştur; bugün kimlikler ve kimlik siyasetleri çoğulcu-demokratik bir topluma giden süreçlerin sürükleyici gücüdür...''

''Kamuculuk dedikleri, o foyası ortaya çıkan devletçiliğin ve devlet merkezliliğin bir başka ifadesidir, o kadar...''

''Eğer Türkiye bölgesinde, giderek küresel ölçekte bir güç olmak istiyorsa bana göre önce...''

''Türkiye’de İttihat ve Terakki’nin izinden giden Cumhuriyetçi kadrolar bu topluma bir travma yaşatmış, onu köklerinden koparmış, dini bütün insanlara zulmetmiş, inim inim inletmiştir...''

Ve benzerleri...

Peki, ilk küme ile ikincisi arasında böyle bir bütünleşmeye ne diyeceğiz?

Gerici midir, değil midir?

Tam boy, katıksız gericiliktir.

Bu ideolojik duruşun temsilcileri, ister son derece ''modern'', ister dinle imanla ilişkisiz, hatta ateist olsunlar, günümüzün (''modern'') gericileridir. Hepsine böyle bakmak, buna göre davranmak gerekir.

Buradan bir ''siyasal mesaj'' çıkar mı?

Çıkar: Eğer günümüzde gericilik salt dinsel bağnazlık öğesine indirgenemeyecek yeni bir bütünsellik kazanmışsa, ilericiliğin de parçalara takılıp kalmaması, gericiliğin karşısına kendi bütünselliğiyle çıkması gerekir.

Bu söylenen, günümüz koşullarında Cephe tanımı ve çizgisi için de geçerli sayılmalıdır.



soL






Bu ileti en son melnur tarafından 22.08.2019- 18:01 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.08.2019- 18:22


Gericilik hatta yobazlık dediğimizde çoğumuzun aklına önce dinci bağnazlık geldiği doğrudur. Somutlaştırırsak dinci bağnazlık veya dinci siyasal yaklaşım hiçbir şekilde bir insanın dini veya inancı ile ilişkilendirilemez. Dindar insanla dinciyi, saf, temiz inançlarla dinciliği de birbirine karıştırmamak gerek. Gericilik, bağmazlık ve hatta yobazlık dediğimiz şey, dini bilime, siyasete ve hatta anlama-kavrama anlayışımıza dini ve inancı karıştırmak, dünyayı dinsel argümanlarla açıklamaya çalışmaktır; bunun da dimle, imanla hiçbir ilgisi yoktur.

Bu konuyu dışta tuttuğumuzda M.Çulhaoğlu'nun söyleminde ilginç bir nokta var: Çulhaoğlu gericiliği aynı zamanda sol veya liberal bir anlayış içinde tarihte görülen toplumsal sıçramalara -örnekse Avrupa ve ülkemizdeki Anadolu aydınlanmasına   karşı takınılan düşmanca tutumu örnek olarak göstermektedir. Diğer örnekleri bir kenara bıraksak bile sadece bu tavrın bile gericilik olarak tanımlanmasının hiç de yanlış olduğunu düşünmüyorum. Bu tavrın örneklerine özellikle sol-sosyalist forumlarda çokça rastlamıştık. Halen daha devam etmekte ve özellikle aydınlanmayı sahiplenen sola ve bizatihi Anadolu aydınlanmasına düşmanlık etmeyi   solculuk ve enternasyonalizmmiş gibi göstermeye çalışan kesim ve kişiler olduğunu görebilmek mümkündür.

Eleştiri başka bir şey, yadsıma ise çok daha başka. 23 Cumhuriyet'i, Anadolu Aydınlanması şöyle yapılabilir, böyle kurulabilir, bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülebilir. Ama yadsıma sürecin anlaşılamaması, net bir şekilde bilince çıkartılaması demektir. Böyle bir pozisyonun ne adına olursa olsun, cumhuriyet ve aydınlanma düşmanı dinci gericilikten farkı ne olabilir ki?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.12.2019- 03:39


Cumhurbaşkanı Erdoğan geçenlerde, 6.Din Şurası'nın kapanış konuşmasında ''...Ticaretimizden beşeri münasebetlerimize, eğitim öğretimden evliliğe, temizlikten kılık kıyafete'' yaşamın her alanını düzenleyen bir dine inandıklarını, inananların buna göre yaşaması'' gerektiğinden söz etti.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1710848/barisin-temeli-laiklige-kiymayin.html

İlk kez de söylenmiyor. Erbakan'ın siyaset sahnesine çıkmasından beri bu ve benzeri sözleri çokça duyduk. AKP döneminin farklılığı bu tavrın çok daha görünür hale gelmesi ve muktedir olunduktan sonra uygulama alanı bulmalarıdır.

İlginçtir, sözde sol-sosyalist forumlarda öteden beri bu konularda   sistemli bir karşı çıkışa hiç rastlanmamıştır. Kürt hareketinin yasal temsilcisinin de bu anti-laik tutuma karşı öyle güçlü bir karşı çıkışı hiç olmadı, ben böyle bir siyasal tutuma hiç rastlamadım. Kürt hareketinin sağlı sollu liberallerle birlikte AKP'yi bir demokratik hareket olarak görmeleri, onun cumhuriyet ve aydınlanma karşıtlığı ve hatta 1923'ü bir ''parantez'' olarak görmesi bu ''kutsal ittifak''ın sözde sol-sosyalist forumlardaki savunucuları ve kuyrukçuları tarafından doğrudan veya dolaylı olarak desteklenmesine de yol açmıştır. Şimdi, siyasal İslam için gericilik yorumunda bulunuyoruz da, bu sözde sol-sosyalist forumların keskin solcularını ve dahi ''enternasyonalist komünistleri''ni farklı bir yere mi koyacağız? Bu tavır mı ilerici? Üstelik Kürt hareketi bile değişen koşullara karşı bir ölçüde değişmişken ve AKP'ye karşı tavır almışken, bu anti-laik pratiğe karşı bizim kuyrukçularımız ve Kürt hareketinin içinden sol-sosyalizm düşmanlığını bir görev ve sorumluluk haline getiren ve hala sürdüren enternasyonalistlerimizin(!) neden AKP gibi bir derdi olmaz?

Çünkü anlamıyorlar! Kimileri yalandan komünist, kimilerinin komünistliği sağdan soldan toplanan alıntıların altlarına veya üstlerine bir şeyler karalamakla sınırlı. Anlamadıkları gibi laikliğin öneminin de farkında değiller. Kimileri laikliği hala dinsizlik olarak yorumlarken kimileri ise 1923 kazanımlarıyla ilgili her şeye düşmanlar. ( AKP ile aynı kulvardalar bu yüzden. AKP'yi örnekse ÖDP, TKP ve CHP'ye hep tercih ettiler ve bu çarpık ve karanlık zihinde değişen de hala   hiçbir şey yok.)

İşlenebilir, işlenmelidir; gericilik sadece   dini siyasal ve toplumsal alana uygulamaktan yana olanların boynuna asmak konuyu eksik bırakmaktan başka bir şey değildir. Laiklik gibi solun asla taviz vermemesi gereken bir konuda yıllardır bunca saldırılar varken, bu gerici tavra destek veren veya sessiz kalmayı yeğleyen her siyasal özne de gericidir. Abartısız bir şekilde söylüyorum. Çoğunun ''komünistim'', ''enternasyonalistim'' demesine kanmamak gerek; ne söylediklerini, ne yapmaya çalıştıklarını kendileri de bilmiyor. Laikliği anlayamayan veya önemsemeyen, dahası lakliğe karşı çıkan birinin solcu-sosyalist olabilmesi mümkün değildir. Bu kadar net!

Kısaca gericiliğin bu topraklarda oldukça yaygın   ve hatta solun içine de sızmış olduğunu düşünüyorum.


Ne yazık ki, bu konuda bir hayli eksikliğimiz var.




Bu ileti en son melnur tarafından 12.01.2020- 00:51 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.01.2020- 07:54


Metin Çulhaoğlu'nun yazısını biraz daha dikkatle okuyun, çok uzak değil, AKP'nin iktidar olduğu dönemde bu anlatılanların tipik örneklerini görmedik mi? Sağlı sollu liberalleri ve AKP'ye sürekli destek veren ve Öcalan'ın deyimiyle ''iktidarda tutan'' Kürtleri bir kenara koyuyorum, özellikle Troçkist kanatta bulunan ve bunların forumlara yansıyan uzantıları 'Çulhaoğlu'nun ''tam boy gericilik'' kategorisinin içine girmiyor mu? Yani...

Yanisi şu; gericilik sadece dincilikle ilişlikendirilmemeli, eğer solda olduklarını varsayacaksak bu adamların hem savundukları ve hem de ilişkilendilikleri siyasetler açısından da ''tam boy bir gericilik'' içinde oldukları söylenebilir. Sözde sol-sosyalist forumlara yönelttiğimiz eleştiriler de hep bu boyuttaydı. ''Farklı şeyleri savunduklarını söylemelerine aldanmayın'' diyorduk, ''hem birlikte oldukları   ve hem de karşıt oldukları konusunda aynı noktada yer alıyorlar'' diyorduk. Ve o günkü birliktelik ve karşıtlıklar bütünüyle ülkeyi bu günlere taşıdı. AKP muktedir hale geldi. Devlet ele geçirildi, dinci gericilik hem siyasal ve hem de toplumsal hayata büyük ölçüde yerleşti... ( Yanlışlarını anladıklarını sanmıyorum, hem o zaman ve hem de şimdi ne yaptıklarını, yaptıklarının neye yol açtığını, açacağını hala bilmiyorlar, anlayamıyorlar...)

''...zinayı, livatayı yasallaştırarak, Allah’ın helal kıldığı yaşta evliliği tecavüz sayarak, mutlu yuvaları bozarak gayretullaha dokunmayalım. ''

Bunu söyleyen bir Yıldız Teknik Üniversitesi'nde profesör. Ülkeye demokrasi, özgürlük ve insan hakları geldi ya, çekinmeden üfürüyor. Sekiz, dokuz, on yaşında evliklikler yasallaşsın, bu yaşlarda çocuk evlikleri tecavüzcülük değildir'' demeye getiriyor. Allahın bu yönde emirleri var, bu emirlerden uzaklaştığımız için Elazığ depremi oldu, başımızı musibetlerden kurtaramıyoruz'' demeye getiriyor. Pişkince, utanmadan ve hiç de çekingenlik duymadan.

Buralara nasıl geldik biliyor muyuz?
Hatırlıyor muyuz o günleri?

Hani birileri ''türbana özgürlük'' diyordu, birileri de söyleyenlerin siyasi geçmişlerini hiç sorgulamadan bu söylemin ne kadar özgürlükçü bir retorik olduğunu, artık dünyanın değiştiğini, ''laikçiliğin'' gerçekte özgürlük karşıtlığı olduğu ve solculuğun da dindarlık ve inançlara saygıdan geçtiği...-daha neler neler!

Siyaset üst perdeden depremde ölenlerin şehit olduğunu söylüyor ve kaderden söz ediyorsa, üniversitelerden yükselen ses de   bu vesileyle çocuk evliliklerini savunmaktan başka ne olacaktır?
****
Yine de enseyi karartmamak gerek.
Bu ülkede sağlı sollu gericiliğin bir süreklilik kazanabilmesi mümkün olmayacaktır.
1923 Aydınlanması emin olun bu ülkede ilerici, çağdaş ve yüzü sola dönük kitleler oluşturmuştur ve bunlar da azımsanmayacak bir çoğunluktadır. Ve mutlaka...

Bir gün mutlaka...
Tarihin tekerleğini durdurabilmek mümkün mü?



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Gericilik umut 3 3963 29.12.2014- 10:01
Konu Klasör Gericilik, laiklik ve bir not melnur 0 3461 03.01.2017- 21:02
Konu Klasör Seyreltilmiş gericilik umut 0 3117 10.11.2014- 18:51
Konu Klasör Gericilik her yerde proleter 0 2889 08.04.2014- 19:30
Konu Klasör SF'de bir tartışma:ilericilik gericilik... melnur 28 14576 18.10.2014- 09:18
Etiketler   Gericilik
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS