SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Düzenin Çöküşü ve Birleşik Devrimci Sorumluluk...           (gösterim sayısı: 3.356)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 24.02.2014- 23:41



Düzenin Çöküşü ve Birleşik Devrimci Sorumluluk tartışıldı

Samsun BirGün Okur İnisiyatifi “Düzenin Çöküşü ve Birleşik Devrimci Sorumluluk” adlı paneli düzenledi.

Resim Ekleme


22 Şubat Cumartesi günü düzenlenen panel İsmail Yavuz kolaylaştırıcılığında Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım, Önder İşleyen ve Oğuzhan Müftüoğlu katılımıyla gerçekleştirildi. İlkadım ilçesi Gazi Sahnesinde düzenlenen panele yoğun ilgi vardı.

Haziran Olmasaydı Aralık Olmazdı
İsmail Yavuzun açılış konuşmasıyla başlayan panelde Deniz Yıldırım şunları kaydetti: “17 Aralık, Haziran isyanına tepeden verilmiş bir yanıttır. Bu yanıt bize ikili bir sıkışmayı dayatmaktadır. Türkiye’de düzen siyasetinin parlamenter yollarla temsili demokratik mekanizmalarla muhalefeti, hapsetme ya da yumuşatma girişimleri geçersizleşmiştir. Dolayısıyla sokak üzerinden toplumsal muhalefet ilk kez bu kadar radikalleşme potansiyeli bulmuştur. Sokak kanalındaki bu muhalefetin yeni kanallar açılarak genişletilmesi ihtiyacı var. Siyasal anlamda muhalefeti kuşatamayan düzen içi güçler kendi krizleriyle baş başa kalmıştır. Bunu fark edenler, restorasyon hamlesiyle Aralık’la birlikte, buradaki enerjiyi belirli bir siyasal düzleme hapsetme arayışına girmiştir. Dolayısıyla Aralık tartışmasını Haziransız yapamayız. Haziran olmasaydı Aralık olmazdı.” Yıldırım, Haziran isyanının düzenin restorasyon arayışı içinde eritilmesinin önüne geçebilmek için birleşik bir muhalefet zeminin geliştirilmesinin gerekliliğine değinerek, bunun imkanının her zamankinden daha çok olduğunu, ifade etti.

Yerel Seçimlerde Birleşik Mücadele Zeminleri
Haziran isyanının birleşik bir mücadele ile geliştirilebileceğini ifade eden Önder İşleyen: ise şunları söyledi “Bugün asıl meselemiz, bu her yanı çürümüş ve kendisini ancak giderek faşist doğrultuda gelişen politikalarla ayakta tutabilen iktidar karşısında nasıl daha etkili bir mücadelenin yürütülebilceğidir. Halkın içinde biriken direnme gücü Haziran’da bir patlama noktası olarak ortaya çıktı. Bu potansiyelin geleceğe, uzun süreli bir mücadeleye taşınması nasıl başarılabilecek sorusuna yanıt aramamız gerekir. O yüzden eskisi gibi devam etmenin doğru olmadığı, mümkün de olmadığı bir dönemde birleşik bir muhalefet hareketinin yaratılmasına dönük bir arayışın içinde ancak gerçek anlamda devrimci bir yenilenme de mümkün olabilecektir. Bu ihtiyaç karşısında şimdi, kendini birleşik mücadele arayışının önüne koyan adeta sol içi cepheleşme yaratmaya çalışarak bir şeyin başarılamayacağı ortada. Şimdi, içinden geçtiğimiz yerel seçimlerde halkın birleşik-ortak mücadele ve dayanışma zeminlerini geliştirme noktasında kimi noktalarda ortaya çıkan önemli deneyimler var. Bu deneyim alanları, 30 Mart’ta sandıkla sınırlı olmayan bir iddiaya sahiptir. Hopa’da, Kemalpaşa’da, Avanos’ta, Narlıdere’de, Arsuz’da, Defne’de ve başka yerlerde örgütlü-örgütsüz tüm muhalif kesimlerin aşağıdan ortak iradesine dayanan bu deneyimler bir anlamda Haziran’ın açılan yeni damarları olarak görülebilir. Şimdi önemli olan bu damarları başkaca noktalarda da çoğaltarak, toplumsal muhalefetin tüm kesimlerinin birleşik bir mücadele içindeki koordinasyon ve dayanışmasını güçlendirmek olmalı. Halkın direnme eğilimlerinin düzen dışı kanallara doğru geliştirilmesi ancak böylesine bir anlayışla geliştirilecek direniş ve dayanışma mücadelesinin sonucu olabilir.”

Umut Birleşik Dayanışmada
Konuşmacılardan Oğuzhan Müftüoğlu: “Günün en önemli sorusu şu: bu kadar baskı yaşanıyor, bu kadar akla ziyan gelişmeler var, insanlar neden susuyor? Sokaklar neden boş? İlk olarak toplumda bir tereddüt var. Yaşananlar Cemaat-Akp çatışması olarak görülüyor. Ben bunu doğru bulmuyorum. Akp’nin bu noktaya gelmesinde devletin, polis teşkilatının ve yargının; Akp’nin gücü haline dönüşmesinde cemaat rol oynadı. Bu süreç aslında iktidar bloğunun içerisinde bulunan ABD ile bu iktidar arasındaki ilişkilerden de bağımsız görülemez. Uzun süreden beri AKP’nin yürüttüğü politikalar ABD ile eşgüdüm halinde Ortadoğu projesi doğrultusundaki politikalardır. Sürecin bir yerinde Tayyip Erdoğan’ın kraldan çok kralcı kesilmesi, önünün tamamen açık olduğunu sanıp dizginsiz politikalar izlenmesi, uygulanan politikaların kimi sonuçlarının ABD tarafından görülmesi üzerine; orta doğudaki Arap ülkelerinde radikal işgalci gurupların iktidar olması üzerine kendi tabanına izah etme noktasına güçlük çekmesi gibi nedenlerden bir ayrışma yaşandı. Elbette ki onların kendi aralarındaki çatışmada bir taraf tutmamız söz konusu değil. Bizim koyacağımız hedef bağımsız, düzeni değiştireceğimiz emekten yana bir ülke kurmak.

Hayatımız, özgürlüklerimiz çok büyük bir saldırıyla karşı karşıya. Bunu topluma inandıracak güçlü bir söylemle ortaya çıkmalıyız. Buna inanmadan kimsenin büyük bir örgütlülük içerisine girmesini bekleyemeyiz. Bunun karşısında solun durumunu eleştirmemiz lazım. Solda yaygın bir şekilde sadece kendini bir an için korumaya yönelik, kendini göstermeye yönelik bir anlayış var. Ülkenin kaderini belli etme yolunda etkin bir siyaset arama noktasında uzakta duruyorlar. Kendisi için örgüt anlayışı içindeler.

Esas mesele solda inandırıcı güçlü bir seçenek olmayışı meselesi. Ancak bütün devrimci muhalif kesimlerin birleşmesiyle ortaya çıkacak bir muhalefet hareketi gereklidir. Umut; devrimci, kamucu, çevreci, antikapitalist, antiemperyalist, antifaşist her kesimin bir araya geldiği birleşik dayanışmadadır. Bu kaygıyı gütmeden yapılan siyasetin bir manası yok. Bütün muhalefet birleşerek iktidarın karşısında bu ahlaksızlığın karşısında dikilmeli. Yapılması gereken bu” dedi. Oğuzhan Müftüoğlu, solun uzunca zamandır kendi içe kapananarak 'kendisi için örgütler' haline geldiğini belirtti. Müftüoğlu, "Sol mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir arayışa girmeksizin, kendisini korumayı hani biraz da öteki karşısıda biraz daha güçlü görünmeyi temel alan bir siyasete hapsoldu. Eğer örgütler bunun için olacaksa, hiç olmasınlar. Çünkü devrimcilik bu değil. Devrimcilik her şeyden ülkenin ve halkın kaderine sahip çıkacak bir etkinliğe sahip olmak için mücadele etmektir. O yüzden şimdi bu dar grupçuluğu, rekabatçiliği bir yana bırakacak sol içinde dayanışmayı güçlendirecek, tüm ilerici-devrimci muhalefet kesimlerini birleşik bir mücadele içinde bir araya getirecek bir yol bulmalıyız. Başka bir çıkış yolu yok'.

Birgün



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Rusya İmparatorluğunun Çöküşü... melnur 0 1618 14.12.2019- 07:40
Konu Klasör Düzenin partisi, devletin solcusu, CHP ve HDP... melnur 3 2532 30.03.2019- 07:19
Konu Klasör TKP: İnsanca bir düzenin kurulması yarının değil bugünün acil görevidir... melnur 0 1026 18.03.2022- 00:00
Konu Klasör Yılmaz Güney: Sorumluluk, mücadele ve Umut melnur 8 3314 10.09.2023- 20:24
Konu Klasör Sancar: Depremdeki yıkımda sorumluluk zincirinin başı Cumhurbaşkanı'dır... melnur 0 384 21.02.2023- 21:34
Etiketler   Düzenin,   Çöküşü,   Birleşik,   Devrimci,   Sorumluluk.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS