SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 17.04.2014- 12:11


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Taksim'in işçi sınıfımız ve sosyalistler açısından yadsınmaz bir önemi var. Gerici siyasal iktidarın bu kepfi, hukuk tanımaz tutumuyla elbette mücadele edilmeli ve Taksin ısrarımız ve kararlılığımız dosta düşmana gösterilmelidir. Ama her yıl aynı kötü senaryolarla karşı karşıya kalmak da düşündürücü. 1 Mayıs'a şunun şurasında 15 gün kaldı. Sendikalar, partiler, meslek odaları bugüne kadar herhangi bir hazırlık yaptılar mı? Bir araya gelip, kürsüden kitleye hangi mesajlar verilecek? Böyle bir şey yok. Böyle bir hazırlık yapılmıyor. Neredeyse kanıksandı bu durum. Her örgüt, her parti, belli bir noktada toplanıyor ve sonra yürüyüşe geçerek, Taksim'de kendisine ayrılan bölümde yerini alıyor. Sonra? Sonrası pek de yok. O süreç kitlenin tüm heyecanını alıp götürüyor zaten. Kürsü konuşmaları kitleye ve topluma belli bir mücadele doğrultusu vermekten uzak. Yorgunluk da başlayınca, bin bir çeşit heyecanlarla başlayan bir gün öylesine sonuçlanıveriyor.

Kısaca 1 Mayıs için sorun sadece siyasi iktidarın gerici ve keyfi kararları değil.   1 Mayıs konusunda düzenleme komitesinin de kürsü konusunda pek çok yanlışı, eksiği, gediği var. Her yıl aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Düzenleme komitesinin bu konulardaki tavrı da şeffaf olmadığı için perde arkasında neler olup bittiğini bir türlü öğrenemiyoruz.




Mehmet Akkaya'nın bugün Aydınlık'ta yazdığı yazıyla sizin yorumunuz örtüşüyor. Yıllardır emekçi halkımız sendika ağalarının düzenlediği 1 Mayıs'larda göstermelik bir şekilde kutlama yaptılar. Her 1 Mayıs sonrası ''daha da kalabalıklaşıyor'' şeklinde hamasette bulunmaktan öte bir söylem geliştirmediler. Sosyalist partiler ise bu duruma hiç itiraz edemediler. 1 Mayıs bu haliyle kanıksanmıştır. Her yıl gerici saldırılarla daha güçsüzleşen ve siyasi yön duygusunu yitiren bir içi sınıfının varlığı bile bu sendika ağalarının aklını başına getirmeye yetmiyor. Üzüntü verici bir durum olduğu aşikar.

Bu yıl da çok farklı olmayacak. Valilik yasak kararında ısrar ederse bu kez çatışmalı bir gün de bizleri bekliyor. Kim kazanacak, kim kaybedecek? Her siyasi oluşum kendine göre bir değerlendirme yapacaktır mutlaka; ama kaybeden yine işçi sınıfımız ve sol olacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 17.04.2014- 20:57


CHP’li milletvekilleri 1 Mayıs için harekete geçti

Resim Ekleme  

AKP’nin 1 Mayıs kutlamaları için Taksim’i yasaklamasının ardından CHP’li milletvekilleri de harekete geçti. Milletvekilleri Taksim çağrısı yaparken CHP’li Sezgin Tanrıkulu da mecliste Taksim Meydanı’nın adının 1 Mayıs Taksim Meydanı olarak değiştirilmesi için yasa teklifi verdi

AKP’nin tüm yasaklamalarına karşı emek örgütleri Taksim çağrısı yaparken CHP’li milletvekilleri de harekete geçti. CHP sözcüsü Haluk Koç, 1 Mayıs kutlamalarının Taksim’de yapılması gerektiğini söyleyerek Hüseyin Avni Mutlu’nun kanunsuz emir verdiğini ifade etti. Gösteri yapma hakkını kullanan kişinin gösteri yapacağı yeri belirleme hakkı olduğunu da savunan Koç, “1 Mayıs kutlamaları Taksim’de yapılmalıdır, yapılacaktır” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da Meclis Başkanlığı’na verdiği bir teklifle mevcut yasadaki “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” ifadesinin “İşçi ve Emekçi Bayram” olarak değiştirilmesini talep etti. Tanrıkulu ayrıca Taksim Meydanı’nın adının da “1 Mayıs Taksim Meydanı” olarak değiştirilmesini talep etti. Tanrıkulu, 1 Mayıs’ın ulusal bayram ve tatil ilan edilmesine rağmen her yıl bayram olarak değil toplantı ve gösteri yürüyüşü olarak değerlendirildiğini vurguladı. Tanrıkulu şöyle konuştu:


Taksim Meydanı, kanlı 1977 1 Mayıs’ıyla beraber işçi bayramının sembolik kutlama alanı haline gelmiş ve 1 Mayıs’la özdeşleşmiştir. Bu nedenle işçiler tüm yasaklama ve engelleme kararlarına rağmen bayramlarını aynı zamanda 1977’nin anma yeri olarak Taksim Meydanı’nda gerçekleştirmek istemektedir. İşçi sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli tedbir alınmaması nedeniyle hemen her gün ölüm ve yaralanma haberlerinin alındığı Türkiye’de en fazla işçiler bayram yapmayı hak etmektedirler. Ancak bu zorlu yaşam koşullarına rağmen İstanbul’da Taksim Meydanı’nda yapılmak istenen kutlamaların engellenmesi çeşitli olaylara sebebiyet vermekte ve işçiler bu özel ve anlamlı günlerinde bile bayram etmekten mahrum kalmaktadırlar.

CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ise düzenlediği basın toplantısında Taksim yasağını eleştirerek “1 Mayıs işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü. Kölelik koşullarına karşı bir direnişin adıdır 1 Mayıs” ifadelerini kullandı.

Sendika.Org



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proleter
Cevap Tarihi: 18.04.2014- 00:00


Resim Ekleme



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Maya
[ Maya ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.04.2014
İleti Sayısı: 7
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Maya
Cevap Tarihi: 18.04.2014- 12:30


bu çok güzel :)

Resim Ekleme




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 18.04.2014- 17:33


1 Mayıs öncesi Taksim Meydanı’nda genişletme bahanesiyle hukuk dışı inşaat

1 Mayıs’a 13 gün kala Taksim Meydanı’nda yol genişletme çalışması yapıldı. Meydanda herhangi bir çalışma yapmak hukuka aykırı

1 Mayıs’a 13 gün kala Taksim Meydanı’nda yol genişletme çalışması yapıldı.   Meydanın Tarlabaşı’na açılan, araçların U dönüşü yaptığı bölümde yaklaşık 8 metreye bir buçuk metre genişliğinde beton kesildi. Cumhuriyet Caddesi’nden meydana girilen bölümde de genişletme yapmak için alan belirlenmiş bulunuyor.

Sendika.Org’a konuşan Avukat Can Atalay, meydan hakkında herhangi bir imar planı olmadığını, yargı kararı nedeniyle meydanda herhangi bir inşaat çalışmasının yapılamayacağını aktardı.

Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

Sendika.org




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 18.04.2014- 17:36


AKP Taksim'e çıkılmaması için fiziki engeller oluşturma peşinde. O da yetmezse evde tutmaya zorlandığını söylediği yüzde elliyi de meydanlara dökmekten çekinmezler.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 18.04.2014- 22:55


Meydan vermiyoruz, meydan okuyoruz!

Gerek egemenler cephesinden gerekse de soldan hiç kimse bu bir yıl yaşanmamış gibi davranarak 1 Mayıs’ı tartışamaz, 1 Mayıs’a ilişkin tutum belirleyemez. Haziran İsyanı’nın damgasını vurmadığı bir 1 Mayıs olabilir mi? Türkiye’nin kalbindeki meydan Taksim artık 1 Mayıs alanı olmanın ötesinde ülke tarihinin gördüğü en büyük halk isyanının da doğduğu yerdir. Taksim, Kızılay… Çürümüş diktatöre “meydan vermeyeceğiz” diyerek halkın zapt ettiği meydanlara sahip çıkmak aynı zamanda düzeni değiştirme iddiasına sahip çıkmaktır

Geçen yılki 1 Mayıs’tan başlayarak bu yılki 1 Mayıs’a kadar yaşadığımız koca bir yıl, ülke tarihinin benzeri görülmemiş tarihsel olaylarına tanıklık ettiğimiz bir dönem oldu. Ve üstelik bu dönem noktalanmış, tamamlanmış değil. Hala canlı, hala dinamik ve hala ezilenler lehine zaferle tamamlanabilecek bir süreç olarak ilerliyor.

Yerel seçim sonuçları Tayyip Erdoğan dahil hiç kimseyi memnun etmedi. Tam da bu yüzden siyasetin hiçbir öznesi yeni bir siyasal proje ortaya koyamıyor, herkes seçim öncesi pozisyonunu ve çizgisini devam ettirmekle meşgul, şimdilik. Yerel seçim sonuçları “beklenen” kırılmayı yaratmadı. Sadece fay hatları üzerindeki gerilimi daha da arttırdı. AKP aynı gerici, yolsuz ve iktidarda kalmak için her şeyi yapabilen tarzını devam ettirecek. Sağa açılma projesi iflas eden CHP’de (her ne kadar cumhurbaşkanlığı seçiminde bir kez daha sağla ortaklaşma denenecek olsa da) ulusalcıların sesi biraz da fazla çıkacak ama kısır muhalefet değişmeyecek. Politikasızlığına rağmen aradan sıyrılarak “en başarılı” parti olan MHP bildiğimiz gibi. Kürt hareketi bir taraftan bekleme/pazarlık sürecini “demokratik özerklik” söylemiyle zorlarken diğer taraftan yeni bir yasal temsiliyet (BDP-HDP birleşmesi) gündemiyle uğraşacak. Devrimci/sosyalist solun tümü son bir yılda yaşanan depremlerden (deneyimlerden) kendi geleceği için etkili sonuçlar çıkarmayı erteleyecek. Ancak sokak, statükocu siyasetin tüm bu iç rutinini bozabilecek en “tehlikeli” güç olarak, burjuva siyasal aktörler için korku salmaya devam edecek.

AKP kaldığı yerden devam ediyor, ancak bu kez daha ürkek bir saldırganlıkla. Seçimlerin hemen ardından halkın gündemini çok yakından ilgilendiren (?!) iki sorunu çözmekle işe başladı; HSYK ve MİT. Aslında bunlar halka sorun çıkarmaktan başka bir işe yaramıyorsa da bu iki sorun da AKP’nin geleceği ile dolaylı, Tayyip Erdoğan’ın geleceği ile doğrudan ilişkili. Şu an onu kaygılandıran en önemli konu, cumhurbaşkanlığına giden yolda Cemaatin bir arıza çıkarmasını engellemek. Ancak seçimlerde verdiği başarı görüntüsüne rağmen eli güçlenmedi ve parti içinde “kaygılı” olanları ikna edemedi. Anayasa Mahkemesi’ne ise öfkesinin iki nedeni var. Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç’ın cumhurbaşkanı adaylığına hazırlandığı/hazırlandırıldığının farkında. İkincisi ise Anayasa Mahkemesi’nin aldığı iki karar planlarını bozabilecek nitelikte. Twitter ve Youtube yasaklarının kaldırılması, her an yeni bir tape bombardımanına maruz kalma riski ile karşı karşıya bırakıyor. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu düzenlemesinin bazı maddelerinin iptali ise HSYK üyelerini işlevsiz hale getirip, Adalet Bakanı’nı HSYK yerine çalıştırma planını bozmuş durumda. 26 HSYK üyesinin 13’ünün cemaatçi olduğu bir yapıda, Cemaat (paralel devlet) üyelerini yargılayıp cezaevine göndermek çok zor olacak. İlk girişim başarısız oldu bile. (Adana’da tutuklanan polisler ve askerler bir üst mahkeme tarafından salıverildi.) Üstelik karşı operasyon bir yana kendisine yönelen tehditleri de hala bertaraf edebilmiş değil. Karşı operasyon için elinde sadece MİT kalmış durumda.

MİT Kanunu’nda yapılacak değişiklik, aslında daha önce Beşir Atalay’ın dediği gibi “fiili durumu yasal” hale getirecek. Yani MİT daha öncede her türlü dinleme/izleme faaliyetini yapıyordu, ülke içinde ve dışında operasyon da yapıyordu, şimdi bunlar yasal hale gelecek, üstelik yine de sorun yaratacak durumlar olursa yasaların ve yargının bulaşamayacağı halde olacak. Örneğin; MİT’in yasadışı dinleme yapması durumunda savcılara verilen resen soruşturma açma yetkisi, şimdi tamamen kaldırılıyor (Eskiden bu madde işletiliyor muydu, elbette işletilmiyordu ama şimdi savcılar da bir risk barındırdığı için kağıt üzerinde bile bu yetkilerinin olmaması gerek). Fethullah’ın dinleyen, operasyon yapan paralelleri varsa Tayyip’in de aynı işlevde MİT’i olacak. Tabii Tayyip’in MİT’i (tıpkı Fethullah’ın Cemaati gibi) sadece Cemaate karşı çalışmayacak, kendi karşısında kim varsa hepsi istihbarat ve operasyon konusu olacak. Hatta Tayyip Erdoğan’ın en yakınındakiler bile. Çünkü AKP’nin içerisinden bile “Erdoğan gitsin, bari AKP kalsın, yoksa AKP’yi de götürecekler” endişesi artık iyice duyulur hale geldi.

Üstelik Tayyip Erdoğan’ın daha çok çalışması lazım (derdi bitmiyor bu adamın). Dertlerinden en azından beş yıl tamamen kurtulmasını sağlayacak en ideal makam cumhurbaşkanlığı şüphesiz. “Tayyip-Emine Köşke, Abdullah- Hayrünnisa Başbakanlık konutuna” (1) formülü şimdilik yürürlüğe girmiş durumda, her ne kadar önümüzdeki dört ayda çok fazla şey değişebilecek olsa da. Bu konuda Erdoğan’ın en büyük avantajı karşısına çıkacak/çıkartılacak adayın AKP karşıtlarının tamamının oyunu alamayacak olması. CHP, MHP ve BDP’nin üzerinde anlaşacağı bir adayı bulmak imkansız. Ancak Tayyip Erdoğan ülke siyasetinde var olduğu sürece de toplumun bölünmüşlüğü/kutuplaşması engellenmek bir yana çok daha köklü bir biçimde artarak devam edecek. Kürtlerin, sosyal-demokratların ve hatta MHP kitlesinin Tayyip Erdoğan kişiliğinde birleştirdikleri AKP karşıtlığının yanında bu kitlelerin birbirlerine karşı olan husumetleri de (tarihsel, kültürel, sosyal,vb) varlığını güçlü bir biçimde sürdürüyor. Tayyip Erdoğan’ın çok övündüğü “bir tek ilin dışında bütün illerde yüzde 20’nin üzerinde oy aldık, biz Türkiye’nin her yerindeyiz” lafzı aslında tek bir şeyi açıklıyor; bütün kutuplaşmalarda AKP kutbun bir tarafında yer almaktadır.

Tayyip Erdoğan’ın yaratmak için özenle uğraştığı bu kutuplaştırmanın, nasıl operasyonel bir hal aldığının en somut kanıtı 1 Mayıs günü yaşanacak. Hak-İş Kayseri’de, Memur-Sen Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda ve Türk-İş Kadıköy Meydanı’nda.

Cemaatin Cihan Sendikalar Konfederasyonu ismiyle kamu sendikaları kurduğu ve “Pak” ismiyle de işçi sendikaları kurmaya başladığı ve Cemaatin bu konuda en güçlü olduğu yerlerden birinin de Kayseri olduğu biliniyor hatta bilinen bir başka şey de Kayseri’nin en büyük sermaye grubu olan Boydakların da Cemaate yakın olduğu. İşte bu noktada “sermayeden ve iktidardan bağımsız” işçi konfederasyonu Hak-İş, Tayyip Erdoğan’ın tetikçiliğini yapıp üstelik üye işçilerini de bu tetikçiliğe ortak edip 1 Mayıs’ı yani işçi sınıfının birlik, mücadele, dayanışma gününü Kayseri’de kutlama kararı almış! (2)

Doğrudan AKP’ye bağlı alt teşkilat konumunda olan Memur-Sen’in 1 Mayıs’ı kutlamak için neden Diyarbakır’ı seçtiği zaten malum. Tayyip Erdoğan, Kürtleri çok sevdiği için (Uludere, Rojava) onlarla bağını çok sıcak tutmak istiyor, olsa gerek!(3)

Türk-İş ise büyük olduğu için en büyük tetikçilik işi ona verilmiş durumda; Taksim’e alternatif Kadıköy. Ne diyor Türk-İş Başkanı Kavlak; “”Meydan öne çıkıyor bizim isteklerimiz, taleplerimiz bir türlü bu nedenle dile gelmiyor. Bu yüzden son dönemde Taksim Meydanı üzerinde ortaya çıkan hassasiyeti de dikkate alarak Kadıköy Meydanı’nda bu mitingi yapma kararı aldık”. Tayyip emir vermiş ama akıldışı sonuçlarını hesaba katmamış. Uydurduğu mazeret, yaptığı işe tekrar mazeret olacak!

Egemenlerin Tayyip Erdoğan nezdinde toplumu kutuplaştırma, kendinden olmayanı düşmanlaştırma siyasetine karşı ezilenler, uyum göstermeyecek, uzlaşma çağrısı yapmayacak, orta yol aramayacaktır. Bunu en somut haliyle geçen yıl Taksim’de kanıtlamışlardı ve hemen ardından Haziran İsyanı’nda. Unutulmamalıdır ki Haziran İsyanı’na giden kıvılcım 1 Mayıs Taksim Meydanı’ndan çakılmıştı. 1 Mayıs bu yıl da DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve tüm devrimcilerle, demokratlarla birlikte Taksim Meydanı’nda kutlanacak. Kızılay Meydanı da Ankaralı devrimcilerin, demokratların 1 Mayıs alanıdır kuşkusuz. Gerek egemenler cephesinden gerekse de sol cenahtan hiç kimse bu bir yıl yaşanmamış gibi davranarak 1 Mayıs’ı tartışamaz, 1 Mayıs’a ilişkin tutum belirleyemez. Haziran İsyanı’nın damgasını vurmadığı bir 1 Mayıs olabilir mi? Ethem’in Kızılay’da can vermesi göz ardı edilebilir mi? Üç milyon insanın ülkenin tüm şehirlerindeki meydanları zapt etmesi tarihsel istisna olarak mı kalacak? AKP’ye, Tayyip Erdoğan’a karşı biriken milyonların öfkesi İçişleri Bakanı’nın, valinin icazeti ile dindirilebilir mi? Bu yıl 1 Mayıs alanları özgürlük ve adalet sloganları ile coşacak!

Geçen yıl 17 Nisan’da bu köşede şunlar yazılıydı:

“1 Mayıs, tarihle geleceğin buluşma noktasıdır. İşçi sınıfının komünden sovyete, oy hakkından 8 saatlik çalışma hakkına kanı ve canıyla yazdığı mücadele tarihiyle işçi sınıfının iktidar mücadelesinin yani sosyalizm hedefinin buluştuğu meydandır 1 Mayıs meydanı. 1 Mayıs, simgelediği tarih ve gelecek dışında bugünün çatışmaları ve devrimci dinamiklerinin de o meydana çıktığı, emeğin sermayeye o meydanda ‘meydan okuduğu’ günüdür.”

Ve yine geçen yıl 1 Mayıs’ın hemen ardından 2 Mayıs’ta ise:

“AKP’nin provokasyon rejimi yüz binlerin sesini bastırmaya yöneliktir. Ancak AKP ve özellikle Tayyip Erdoğan anlayacaktır ki o ses Türkiye’nin her meydanından büyümeye devam edecek. Gelecek yıl Taksim’de buluşmak bir kez daha kaçınılmaz!”

1 Mayıs 2013’ün ardından Taksim’de patlak veren Haziran İsyanı, hem bu kaçınılmazlığı doğrulamış hem de Taksim’in ve 1 Mayıs’ların önemini katbekat artırmıştır. Türkiye’nin kalbindeki meydan Taksim artık 1 Mayıs 1977’nin belleğini taşımanın, 1 Mayıs alanı olmanın ötesinde ülke tarihinin gördüğü en büyük halk isyanının da doğduğu yerdir. Taksim’de patlak veren Haziran İsyanı, “Her yer Taksim her yer direniş” sloganının yayıldığı ülkenin dört bir yanında, halkın zapt ettiği bütün kent meydanlarına basit protestonun değil isyanın, özgürlüğün ve düzeni değiştirme iddiasının damgasını vurmuştur. Çürümüş diktatöre “meydan vermeyeceğiz” diyerek bu meydanlara sahip çıkmak aynı zamanda düzeni değiştirme iddiasına sahip çıkmaktır. Ve 1 Mayıs bu iddianın ileriye taşınacağı en önemli gündür.

1 AKP, mayısın ilk haftası cumhurbaşkanı adayını açıklayacak.

2 Hak-İş’in gerekçesi; “Biz 1 Mayıs’ın Kayseri’de yapılmasını bilerek, tartışarak belirledik. Hak-İş bölgede önemli bir üye sayısına sahip, sanayi açısından gelişmekte olan ve İç Anadolu’da olması dolayısıyla Kayseri 1 Mayıs’ı hak ediyor.”

3 Memur-Sen’in gerekçesi; Beş yıl önce 6 konfederasyonun birlikte karar alarak 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutladıklarını anımsatan Gündoğdu, “Ama konfederasyonlar orada bilhassa DİSK ve KESK, sözlerinin arkasında durmadılar. Çünkü orada Türk-İş Başkanını sözcü seçmiştik ve ona karşı bazı olaylar oldu, istediğimiz verimi çok alamadık”

sendika.org



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 19.04.2014- 03:32


Türkiye'de hakim sınıflar faşist kafadan ve emekçilerin direnişini her ne pahasına olursa olsun kaba kuvvetle ezme zihniyetinden kurtulamayacak gibi görünüyor. BUgün iktidarda olan AKP de, 1 Mayıs 1977 katliamını yapanların, daha sonra Taksim'i yasaklayan 12 Eylül faşistlerinin izindedir. Kafa aynı kafadır. Aradan yıllar geçmiştir. 1 Mayıs 1977'de doğan çocuklar bu yıl 37 yaşında olacak. 1 Mayıs 1977'yi yapanlar da, yaşayanlar da, çoğunlukla hayatta bile değil, en azından sahnede değil, yıllar geçmiş, insanlar değişmiş, bireyler yerlerini başka bireylere bırakmış, ama kafa aynı. Bu ülke faşizmden kurtulamayacak mı?

Bu yılki 1 Mayıs'ın özel bir önemi var. Geçen yıla kadar, hakim sınıflar, kutlayın ama bizim istediğimiz yerde diyorlardı, böylece 1 Mayıs gösterilerinin önemini ve etkisini azaltmak, görkemsiz ve sıradan bir miting haline sokmak istiyorlardı. Halka da, bunların amacı miting değil, anarşi çıkarmak diyordu faşistler. Bu olay AİHM'ye gitti ve AİHM, yalnız miting yapmanın değil, mitingi istediği yerde yapmanın da temel bir hak ve özgürlük olduğuna karar verdi. Bu karar çok önemlidir. Bu kararın üzerine de, 1 Mayıs gösterisinin mutlaka Taksim'de yapılması gerekir. Olması gerektiği gibi. Zincirleri kıra kıra, faşistlerin kafasına vura vura.




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 19.04.2014- 03:40 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör TKP: Yaşasın 1 Mayıs! melnur 3 2916 02.05.2020- 08:43
Konu Klasör Ankara'da 1 Mayıs... melnur 1 3764 01.05.2019- 19:35
Konu Klasör İzmir'de 1 Mayıs... melnur 1 3660 02.05.2019- 11:22
Konu Klasör İstanbul'da 1 Mayıs... melnur 1 4097 01.05.2019- 19:59
Konu Klasör TKP'den 1 Mayıs çağrısı... melnur 2 2796 02.05.2020- 08:59
Etiketler   Mayıs
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS