SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Pınar Kür: Aydınlar gericiliğe karşı koymalı           (gösterim sayısı: 3.775)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 24.04.2014- 16:44


Pınar Kür: Aydınlar gericiliğe karşı koymalı

Resim Ekleme

Edebiyatımızın önemli isimlerinden, yazar Pınar Kür, türbanı bir özgürlük değil, kadını nesneleştiren bir baskı aracı olarak gördüğünü açıklamasının yarattığı tartışmayı ve aydınların tavrını değerlendirdi. Kür, “Eskiden aydınlar bu kadar korkak değillerdi" dedi.

Sinem Burgu - soL

Edebiyatçı ve roman yazarı Pınar Kür, Türkiye aydınlarının çoğunluğu gibi, genellikle gündemde değil. Ancak 8 Nisan’da CNN Türk’te Enver Aysever’in programına konuk olmasının ardından Kür, birden gündeme oturdu – üstelik, pek hoş olmayan biçimde.

Kür’ün programda, porno dergiler için vücudunu sergileyen kadınlarla, “erkek tahrik olur” düşüncesiyle başını kapatan kadınları, kendilerini nesne olarak gördükleri ve erkeklere göre tanımladıkları için benzerlik kurması, hem medya hem sosyal medyada Kür’e karşı yoğun eleştiri ve daha yoğun hakaret kampanyasının tetiklenmesiyle sonuçlandı. Pınar Kür’le sohbetimize de buradan başladık.

‘TÜRBAN ZORBALIĞA BOYUN EĞMEKTİR’
Uzun zamandır, çarşaftan dekolteye, giyim kuşam tarzlarının insanların, burada özel olarak kadınların bireysel tercihleri olduğu doğrusu dile getirilerek, bunun inanç sistemleri ya da yaşam tarzlarıyla, aynı zamanda bir “duruş”un ve konumlanmanın yansıması olduğundan söz edilmesine öfkelenilir oldu. Sizce “örtülen” ya da “açılan” tanımları sadece vücutta tercih edilen yerlerden ibaret midir, yoksa bunun zihniyetle, kadının konumuyla, erkekegemen dünyayla ve düşünsel sistematikle bağı kurulmalı mı?

Elbette bu bağ kurulmalı. Ben bunu söylediğim için ba(ğ)zı çevrelerin saldırısına uğradım. İsteyen örtünür isteyen soyunur, bana ne? Ben kimsenin giyimine karışmıyorum. Bu örtünme - soyunma olayının arkasındaki zihniyetten söz ediyorum. Kadın haklarından söz ediyorum. Erkek egemen dünyada kadının ikinci sınıf insan haline getirilişinin bir örneği olarak ele alıyorum meseleyi. Bu 'sözde tercih'i (soyunmak ya da örtünmek) kadının bir nesneye dönüştürülmesinden de öte, erkeğin isteğine göre yalnızca bir arzu odağı olmayı kabullenmesini eleştiriyorum. Bu tavır kadının özgürlüğünün değil zorbalığa boyun eğmesinin göstergesidir.

Türkiye'de gericilik, gerici düşünce ve konumlanışın tarihine baktığımızda bu konuya yaklaşım olarak özellikle aydınların yaklaşımı eskiden nasıldı, şimdi nasıl, ders almak gereken yerlerden hiç ders alamadı mı Türkiye'de aydınlar, yoksa belleğimiz mi zayıf ya da bu ideolojik bir problem olabilir mi başlı başına?
Eskiden aydınlar bu kadar korkak değillerdi ve aralarında çok daha geniş bir dayanışma vardı. Özellikle 12 Mart ve 12 Eylül’ü yaşamış olan aydınların "muhafazakar" olarak adlandırılan, aslında bal gibi "gerici" olan kesime karşı çok daha dik durması gerekirdi. Oysa, tam tersine (yetmez ama evetçiler örneğinde olduğu gibi) bile bile iktidarla yakınlaştıklarını gördük. Sonradan "vay aldatıldık" saflığına sığınmak birazdan fazla gülünç geliyor bana. Başbakan daha yolun başındayken "Bale bel altı sanatıdır" dememiş miydi? Demokrasinin istendiğinde inilecek bir tramvay olduğunu ifade etmemiş miydi? Buyurun işte! Verdiği sözleri tutuyor! Nihayet yetti mi?

Bugünlerde yaptığınız açıklamalardan sonra aldığınız tepkileri de düşününce, aynı şekilde kültür-sanat alanına iktidarın saldırılarını da düşündüğümüzde kitaplarınızın yasaklandığı günlerle karşılaştırdığınız oluyor mu bugünleri?
Kitaplarım yasaklandığında, sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandığında olay çok daha ciddiydi. Bir kere kişiliğimle değil yazdıklarımla ilgiliydi. Demek o dönemde kitaplara daha çok önem veriliyordu. Hiçbir şekilde aşağılanmadım. Tersine övgüler aldım. Yasak olmayan kitaplarımın satışı arttı. Aydınlar Dilekçesi’ni imzaladığım için üniversiteden kovulduğumun ertesi günü Cağaloğlu'nda daha iyi bir iş buldum. Söylediğim gibi aydınlar arasında bir dayanışma vardı. Artık böyle birşey yok. Televizyonda söylediklerimden dolayı koparılan fırtınanın asıl sebebi sosyal medyanın günümüzde yaygınlaşmış ve anonimleşmiş, insanların ise kabalaşmış olması. Başbakan her ağzını açtığında "ahlaksızlar!, şerefsizler!" diye bağırırsa onun tebaası de aynı dili kullanır elbette. Kof ve gereksiz bir kampanya tabii.

Resim Ekleme

‘YOBAZLARIN TEPKİLERİNİ ANLARIM AMA FEYZİOĞLU’NU ANLAYAMIYORUM’
Sözlerinizden dolayı size oluşan tepkiler sonrasında aydın ve sanatçılardan nasıl tepkiler aldınız? Yaptığınız cesur çıkışın aydın ve sanatçılar arasında aslında bugünlerde çok da ihtiyacımız olan gerçek bir tartışmaya evrilebileceğini düşünüyor musunuz?

Bana e-posta ve telefonla ulaşanlardan aldığım tepkilerin hepsi olumlu, hattâ tanımadığım kişiler sokakta durdurup tebrik ediyorlar beni. Diğerlerine gelince; zaten yandaş basını hiç okumuyorum. Twitter'a yalnızca yasaklandığında girdim bir daha bakmadım. Ama şuradan buradan duyuyorum, övgüden çok hakaret varmış. Okuduklarını, duyduklarını anlamayan kişilerin düşünceleri beni ilgilendirmiyor. Ancak çok şaşırdığım bir tepkiden söz etmeden geçemeyeceğim. Barolar Birliği Başkanı beni kınamış. Ben okumadım, söylediler. Nedenini çok merak ediyorum. Kınamak gibi ağır bir sözcüğün kullanılmasının sebebi ne? Yolsuzluk mu yaptım ben, yoksa hırsızlık mı? Evimden kutu kutu dolarlar mı çıktı? Evladını yeni yitirmiş bir anneyi mitinglerde mi yuhalattım? Devlet Tiyatrolarını kapatmaya mı kalktım? Seçimlere hile mi karıştırdım? Sadece fikrimi söyledim. Ve fikrimi yineliyorum: Evet, örtünmek kadın hakları açısından 'gericiliktir'. Evet, kadının yalnızca bir 'vücut' olarak düşünülmesi, üstelik kendisinin de cinsel nesne olmayı kabullenmesi benim için üzücüdür. Bu açıdan, soyunan da örtünen de aynı zihniyeti taşımaktadır. Yobazlar bu sözlerimi kendi geri kafalarına göre yorumlayabilirler, ama hukuk fakültesini bitirmiş birinin bu çok mantıklı bakışı anlayamaması çok acı. İnsan haklarını ve ifade özgürlüğünü savunması gereken birinin görüşlerimi paylaşmadığını belirtmek için ‘kınamak ‘sözcüğünü kullanmasına akıl erdiremiyorum.

Bir aydın bir programa çıkıp fikirlerini açıkça söylediğinde hedef gösterilebiliyor fakat Orhan Pamuk başka bir ülkenin temsilcisine, Esad'a bir mektup yazıp üstü kapalı bir tehdit imasında bulunduğunda toplumsal bir tepkiyle karşılaşma oranı sizinkinden daha düşük. Orhan pamuk, Elif Şafak gibi Türkiye’de kimi tartışmalarda ilk akla gelen isimler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Orhan Pamuk ve Elif Şafak'ın kendilerini Türk yazarı olarak tanımladıklarını sanmıyorum. Şafak zaten İngilizce yazıyor artık. Onlar Dünya Yazarı! Esad'a gözdağı verirler ama Türkiye'deki kıyımlardan haberleri yoktur. Dünyada onlardan çok daha fazla tanınan ve sevilen Fazıl Say, eğitimin büyük bir kısmını yurt dışında almış olmasına rağmen, Türklüğünden vazgeçmiyor, burada olan bitene seyirci kalmıyor, ülke sorunlarına içten bir eleştirel bakışla yaklaşıyor. Türkiye'de güçlü bir aydın tavrı olsaydı, her şey farklı olurdu. Yine bu tepkilerde kadın - erkek farkının da etkili olduğunu sanıyorum. Ayrıca bana saldıranların Pamuk'un Esad'a yazılan mektubu imzaladığından haberi bile yoktur. Gezi direnişi sırasında birkaç satır çiziktirseydi hepimiz için daha anlamlı olurdu.

Resim Ekleme

KORKUNÇ BİR TASARI
Geçmişte kitapları yasaklanmış olan yazarlardan biri olarak geçirilmeye çalışılan Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) Yasa Tasarısıyla ilgili düşünceniz nedir?

Korkunç bir tasarı! Türkiye'de sanat adına, özellikle de tiyatro, sinema gibi popüler sanatlar adına ne varsa yok edilmek isteniyor. Polisi, yargıyı, basını, kendi emirlerine bağladılar, sıra sanata geldi! Oysa sanatı olmayan bir toplumun insanı ınsan yapan duygu ve düşünce derinliği gelişmez, hayal gücü olmaz, eleştirel bakışı olmaz. Bu böyle giderse toplumumuzun, TV’lerde pek tutunan Game of Thrones’daki gibi sadece yakan yıkan, kafa kopartan, adam boğazlayan; zevkten, incelikten, güzellikten yoksun bir güruha dönüşeceğinden korkuyorum.

Kitaplarınızda odaklandığınız meselelere baktığımızda bugün de hala bu ülkede aynı gündemlerin olması nasıl hissettiriyor?
Sadece ben değil benden önceki pek çok yazarın (Nâzım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Aziz Nesin ve daha nicelerinin) eserlerini okuduğunuzda hep aynı şaşkınlığa uğrarsınız: ya yazarlarımız kehanet ötesi bir öngörüye sahipler, ya da ülkemizde temel sorunlar hiç değişmiyor! Ne yazık ki yazarlar dünyayı değiştiremiyor, ancak insanları etkileyip geliştirerek uzun vadede değişime katkıda bulunuyorlar.

Enver Aysever'in programında Gezi direnişinde 'nefes aldığınızı, temiz hava aldığınızı' söylediniz. Bir de yeni bir roman yazmaya başladığını söylediniz ardından, romanınız da 'nefes aldıran, içeri temiz hava sokan' bir roman mı olacak bu durumda?
Ne yazık ki hayır. Bir çürümüşlük ve çaresizlik öyküsü. 2009 yılında artık tamamen umutsuzluğa kapılıp yazmayı bırakmıştım. Zaten hiçbir şey bir işe yaramıyor diye. Gezi direnişinde aldığım temiz hava, yeniden yazma isteği doğurdu içimde. Yoksa konular aynı.

Sol




Bu ileti en son umut tarafından 24.04.2014- 16:44 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
kaplan
[ tiger ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.04.2014
İleti Sayısı: 5
Konum: Kocaeli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: kaplan
Cevap Tarihi: 24.04.2014- 23:43


Evet artık aydınlar gericilerle değil karşılıklı tartışmalı eleştirmeli.

türban zaten islamın öncesinden var.   Bir aydında çıksın saygı duyuyorum ama ben artık müslüman değilim bu din benim mantığıma uymuyor dese ya.
Ben diyebiliyormuyom? hayır. işimden olurum çünkü bu aralar işsizim
bol keseden yazıyorum.

İslamı redetmekten korktukları için dizayn etmek istiyorlar gibime geliyor.
Ulusal kanalda Atatürkün aslında ne kadar büyük müslüman olduğuna dair
kitapları yollamaya devam ediyor.  



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Eskişehir'de sosyalislerden ortak eylem: Gericiliğe ve faşizme karşı laikliği ve özgürlüğü savunuyoruz... melnur 0 749 25.05.2022- 01:07
Konu Klasör 15 Mayıs 1984: Aydınlar Dilekçesi... melnur 1 2329 16.05.2020- 12:27
Konu Klasör 'Sol kendi seçeneğini kem küm etmeden ortaya koymalı'... melnur 0 1227 15.08.2020- 08:46
Konu Klasör Troçkist Yayınlar melnur 0 8 19.03.2017- 10:49
Konu Klasör 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... melnur 3 4341 08.03.2022- 02:34
Etiketler   Pınar,   Kür:,   Aydınlar,   gericiliğe,   karşı,   koymalı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS