SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Şerefli mağlubiyet kotamızı doldurduk           (gösterim sayısı: 1.556)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 09.05.2014- 14:45


Şerefli mağlubiyet kotamızı doldurduk
Ender Helvacıoğlu


Kitleler hiçbir zaman yenileceği ve ezileceği belli olanın peşinden gitmez. Yenilene acır, onu sevebilir, duygudaşlık kurabilir, yaralarını onarmada yardım edebilir, başını okşayıp sırtını sıvazlayabilir, hatta ağıtlar yakabilir; ama peşinden gitmez.

Kitleler, 1) bıçak kemiğe dayandığı zaman, 2) başarı olasılığı ufukta gözüktüğü zaman harekete geçer ancak.

Buna ister “kitle oportünizmi” deyin, ister “sezgisel gerçekçilik”, olgu budur.

Şunu da bilelim: bu konuda kitleleri kesinlikle kandıramayız; çünkü kitleler başarı olasılığını bizden (bizim gibi ideolojik yükleri olanlardan) çok daha isabetle sezerler. Dolayısıyla devrimci öncü, eğer kitleleri bir eyleme çağırıyorsa, o eylemin başarılabileceğini -en azından- sezdirmek zorundadır.

Buna doğru eylem kuramında “başarı ilkesi” denir.

Örneğin, AKP’nin “mazlumu oynayarak” iktidar olduğu ve iktidarını sürdürdüğü bir şehir efsanesidir. Gerçek tam tersidir. Siyasal İslam ülkeyi yönetmeye “muktedir” olduğunu göstere göstere iktidar olmuştur ve iktidarını (ve kitle desteğini) güç gösterisiyle sürdürmeye çalışmaktadır. “Sağlam irade” sloganı boşuna değil…

Örneğin, polis copu yediğimiz, yerlerde sürüklendiğimiz, kafamızın burnumuzun kırıldığı fotoğrafları öne çıkararak propaganda yaptığını sanıyor bazı arkadaşlar. Ne ilgisi var. Karşı taraf zaten bunları göstermeye, bizi bu pozisyona sokmaya çalışıyor. “Şerefli mağlubiyet” çizgisidir bu!

Babamızdan tokat yerken veya rakip mahallenin bıçkınından yumruk yerken çekilen fotoğraflarımızın yayılmasını ister miyiz? Bu da öyle bir şey...

Kitleler yüzü-gözü dağılanın, yerlerde sürüklenenin peşinden gider mi hiç? Ona sadece acır. Ama binasına veya mahallesine girmeye çalışan polise direnip sokmayanın kitleleri peşinden sürükleme olasılığı vardır.

Devrimci arkadaşlara, 1 Haziran 2013’te Taksim’i kitleler ile birlikte nasıl aldığımız üzerinde düşünmeyi öneririm.

Politika güç ile yapılır, -ne yazık ki- vicdanla değil. Ezerek yapılır; güçsüzlükle ve ezilerek değil. O zaman başarı olasılığımızı, söylediğimizi eyleyebilme yetimizi çok iyi hesap ederek eyleme gireceğiz.

Biliyorum gençler, sizin böyle şeyler söylemeniz zordur. Ben de toyken söyleyemezdim. Ürkeklikle, uzlaşmacılıkla suçlanmaktan korkardım. Artık yaşımı başımı aldım, söyleyebilirim: “Şerefli mağlubiyet” çizgisi devrimci bir strateji değildir. Bunu söyleyebilirim, çünkü beni suçlayabilecek kişilerden çok daha fazla “şerefli mağlubiyet” almışlığım var.

Kısacası, şerefli mağlubiyet kotamı doldurdum. Türkiye solu ise çoktan doldurdu. Hele Haziran’dan sonra…

Eylemsizlik önermiyorum. Yenilgiler de yaşanacaktır. Matematik problemi çözmüyoruz, toplumsal mücadele veriyoruz. Evdeki hesaplar çarşıya uymayabilir, önceden hesap edilemeyecek gelişmeler yaşanabilir. Demek istediğim, mümkün olduğunca güç analizi yapan ve başarı ilkesini gözeten bir eylem çizgisi izlenmesidir. Kurmayın işlevi budur.

Öte yandan kritik bir noktadır bu. İlerlemiş yaşlardaki devrimciler, “başarı ilkesi”ni bahane edip geri çekilebilirler. Düzen içinde “başarı” kazanma yolunu tutabilirler. Bıçak sırtı bir ilkedir “başarı ilkesi”. Olgun devrimcilerin sınandığı noktadır. Lenin bile sınanmıştır. Ekim Devriminin arifesinde yazdığı “Marksizm ve Ayaklanma” başlıklı makalesi bir kurmayın nasıl hesap-kitap yaptığının çok güzel bir örneğidir. Zaten bu sınavdan geçebildiği için “Devrimci Lenin” olabilmiştir.

Biz de sınanıyoruz ve sınanacağız. Şanslıyız. Haziran’ımız var. Söylediğimizi eylemişliğimiz var. Söylediğimizle eylediğimiz arasındaki açıyı kapatmışlığımız var.
Bir iktidar hattı geliştireceğiz; müzmin muhalefet hattı değil. Söylemimiz mazlum edebiyatı olmayacak, muktedirliği arayacak. Cumhurbaşkanlığı seçimine de, Sol Cephe önerisine de bu bakış açısıyla yaklaşacağız.

Dimyat’a pirince gitmenin hattını döşemeye çalışıyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek için evdeki bulguru kaybetmeyeceğimizi de göstermek zorundayız. Çünkü pirince giderken yolda bulgur yemek zorunda olduğumuzu biliyoruz.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Şerefli,   mağlubiyet,   kotamızı,   doldurduk
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS