SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 21.05.2014- 22:58


Aydınlar 'Meclis'i Boşaltın' çağrısında kararlı: Boşaltın Meclis'i, baştan başlayalım

Meclisi boşaltın, AKP’yi susturun” başlıklı imza kampanyası sürerken, ilk imzacılar görüşlerini soL ile paylaşarak bir kez daha vekilleri AKP’yi Meclis'te yalnız bırakmaya davet ettiler.

Bayram Uluad

Sol Cephe Türkiye Meclisi'nin de destek verdiği “Meclisi Boşaltın, AKP’yi susturun” çağrısı ile muhalefet vekillerine Meclis'in gayrımeşru olduğu vurgusunu yapmaları hatırlatılırken, vekiller AKP'yi yalnız bırakmaya davet ediliyor.

İmzacıların ortak görüşü; AKP'nin meşruiyet krizini ötelediği alan olarak Meclis'in ivedilikle önemsizleştirilmesi.

Öte yandan muhalefet partilerinden HDP, düzenin meşruiyet problemi yaşamadığını düşünüyor, CHP vekillerinde ise küçük çapta ayrışmalar söz konusu.

Görüşlerini soL ile paylaşan aydınlar tüm muhalefet vekillerine seslenmekte kararlı olduklarını belirtiyorlar. İlk imzacıların kampanya ile ilgili soL'a aktardıkları görüşleri şöyle;


Denetim görevimizi yapıyoruz

“Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ulusal meclisimizin meşruiyetinin temizlenmesi gerektiği kanısındayım. Ülkenin bağımsızlığı ve demokratik yapısının sağlamlaştırılması için oluşturulmuş olan bu kampanyaya bu nedenlerle destek verdim. Unutulmasın ki demokrasi sadece oy vermek değildir. Biz bu yolları kullanarak da demokratik toplum için üzerimize düşen denetim görevimizi gerçekleştiriyoruz. “
Gülsen Tuncer – Tiyatrocu, Sinema oyuncusu

Adeta vahşi kapitalizm

“Maden faciasından ötürü herkes acı içinde. Gözlerim doluyor her seferinde. Bu katliamın esas sorumlusu madenleri denetlemeyen devlettir. Öyle bir hal almışız ki adeta 20. yüzyıldan kalma bir vahşi kapitalizm içindeyiz. Böyle bir durum ancak 19. ve 20. yüzyıldaki ABD'de görünürdü. “
Pınar Kür - Yazar

Sanal milletvekili olmayın
“TBMM de sahnelenmekte olan "Maskeli Balo"ya artık son vermek gerekiyor. Halkın, çalışanların, emeğin sorunları gündemde yok. Dinci sermaye partisinin, onun baskıcı başbakanının özel çalışma bürosu haline gelen TBMM, diktatörlüğün sürdürülmesinin aracı haline getirilemez. AKP ne istiyorsa meclisten sadece o geçiyorsa, halka, emeğe yabancılaşmış bir meclise sahipsek bunun önlenmesi için sorumluluk duyan birilerinin gereğini yapması zorunlu. Milletvekilliğinden topluca çekilmek demokratik direnme hakkını kullanmak demektir.

Ülke çapında sürekli terör estiren bir yönetim anlayışına ‘ne yapalım mecliste çoğunluk onlarda, sayımız yetmiyor’ diyerek diktatörlüğe boyun eğmek zorunluluk değil çaresizliğin, yok oluşun,kağıt üstünde, sanal milletvekilliğinin parçası olmak demektir. “
Ahmet Abakay - ÇGD Başkanı

Bu son çağrıdır
“Bu çağrı milletvekillerine onurlu tutum almaları için yapılmış son çağrıdır. Soma’daki emekçi katliamına sessiz kalarak, muktedirin oldubittilerine onay vererek zedelenmiş gururlarını onarma şansı sunuluyor kendilerine bu çağrıyla. Umarım iyi değerlendirirler. Muktedirin oyuncağı haline gelmiş bir meclisin ülkeyi yönetebilecek "en üst organ" olma vasfı kalmamıştır. Kimsenin kimseyi kandırmaya hakkı yok. Bu komediye de artık son verilmelidir. O nedenle zaten işlevsiz kalmış, toplum gözünde "meşruiyet"ini yitirmiş bir kurumun içinde yer alamaya devam ederek daha fazla "onur zedelenmesi" yaşanmamalı. Milletvekilleri kendilerine bu çağrıyı yapanlara, toplumda bu talebin dillendirilmesine yardımcı oldukları için teşekkür etmeli ve hemen meclisi terk etmelidirler. Türkiye, bu yönetimi hak etmiyor. Toplumun taleplerinin daha gür sesle yankılanması için, eğer demokrasi oyunu sürdürülecekse, meclisin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Çağrı bunun içim önemlidir.

Halkın vekili olduğuna inananlar, gerçekten öyleyseler, işlevsiz bırakılmaya da, sulta yönetimine de itiraz etmeli, meclisi boşaltmalılar.“
Mustafa Kemal Erdemol - Gazeteci

Gidişat değişmiyorsa boşaltın

“Tek tek söz etmeye gerek yok; her şey gözümüzün önünde oluyor ve biz her defasında hayretler içinde kalıyoruz.
Sayın milletvekilleri, eğer gidişatı değiştiremiyorsanız, AKP hükümetinin icraatını destekliyorsunuz demektir ve gelecekte de suça ortak olduğunuz var sayılacaktır. Bir göreve seçilmek nasıl onur ise, istifa etmek de öyle! Hiç bir şey kaybetmezsiniz, inanın, çok şey kazanacaksınız. tarih, sizi onurlu vekiller olarak anacak ve halkın gönlüne taht kuracaksınız!”
Yusuf Taktak - Ressam

Boşaltın Meclis'i, baştan başlayalım
Manzara bu iken, hükümete söyleyecek söz kalmamıştır. Ölülerin üzeri, göz göre duvarla örülürken. Yakınları, arkadaşları, parayla olmazsa tokatla susturulurken. 10 yaşlarında çocuklar bayramlarda seyranlarda göz altına alınıp, gösterilerde vurulurken, hatırlatılacak değer de kalmamıştır. Durum bu noktaya geldiyse muhalefet de görevini yapamamış demektir zaten. Dolayısıyla zaten boşaltın Meclis'i baştan başlayalım!!!!
İskender Giray - Heykeltraş/Ressam



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 22.05.2014- 18:42


Muhalefet, istifa et!..
Renan Bilek



Soma acısı bize bir kez daha göstermiştir ki, insan canının en ufak bir önemi yoktur AKP için para söz konusu olduğunda. Esasen kapitalizmin şiarı değil midir zaten bu? Sayıyla mı verilmiştir sanki işçi dediğin? Biri gider, biri gelir, kazanç çarkı devam eder.

Ne var ki AKP umarsızlığı artık insanlıktan çıkma noktasını geçmiştir bile. Tavşana kaç tazıya tut şeklinde gelişip, hiçbir sonuca ulaşılmayacağı, ulaşılmış gibi görünse bile, olası ceza alacak işbirlikçilerin, kısa sürede paçayı kurtaracakları kamuoyunun genel kanısı halindedir.

Polis şiddetini taçlandıran Başbakan tokatlarını da eklediğinizde, “devlet yetkilisi” ağırlığından fersah fersah uzak, diktatör özentili bir ne oldum delisi Başbakan’a sahiptir memleket.

Soma’daki bu şirketin, oy için dağıtılan kömürlerin satıcısı olduğu, ne kadar üretim yaparsa yapsın, hepsinin devlet tarafından alınacağı garantisinin verildiği ortaya çıkmıştır işte. Trajediye bak!

Madende ne kadar çalışanının olduğunu bilmeyen bir şirket var ortada. İçerde kaç kişi var bilinmiyor. O kadar acı ki, ölüleri sayıyoruz, ‘ölü sayısı’nın üzerine yaralıları ve kurtulanları ekliyoruz, ve devletin, yakını bulunamayan ailelere yaptığı başvuru çağrısının sonucunu bekliyoruz ocaktakilerin ‘sayı’sını bulmak için. Rezalet!.. Vahşet!.. Boyunuz devrilsin sizin. Sayı değil onlar ağalar beyler, insan!.. Can!..

“Sigortasız, kaçak, hatta Suriyeli çalışanlar var” söylentisi, söylentiden öte, ciddi bir şüphedir bu durumda. Ama it iti ısırmayacak, çıkmayacaktır yine bir şey.
Tıpkı Haziran Direnişinde yaralanan ve ölenlerin sorumlularının, bir yıl geçmesine karşın, cezalandırılmadığı gibi. Tıpkı Roboski katliamının sorumlularının elini kolunu sallayarak dolaştığı gibi. Tıpkı Zafer Çağlayan’ın kol saati hakkında yalan söylediği, Erdoğan Bayraktar’ın “yaptığım her şey Başbakan’ın bilgisi dahilinde” diye açıklama yaptığı halde hiçbir şey olmadığı gibi. Haklarında türlü yolsuzluk ispatı olabilecek tapelere, kayıtlara karşın, hakkında şüphe uyananların değil, bunları yayınlayanların, üstelik ‘vatana ihanet’ suçlamasıyla cezalandırılmaya çalışıldığı gibi.

Bir ülkenin Başbakan ve iktidarının, halkın gözünde rezil olması, küçük düşmesi, yaptıklarının hesabının sorulması için daha ne olması gerekmektedir ki? Her fırsatta “edep”ten bahsedenlerin edepsizliklerinin, yolsuzluklarının ve rezilliklerinin deşifre edilmesi için daha ne beklenmektedir?

Başbakan’ın ve AKP yetkililerinin, kendilerini mahkum edebilecek imkan kalmayana kadar istifa etmeyecekleri açıktır. Bu varlıktan nemalanan işbirlikçiler de istememektedir böyle bir şeyi. Garip, acı ve trajik olansa, muhalefet parti ve milletvekillerinin, ellerinde neredeyse yasal ve hukuksal hesap sorma olanağı kalmamış olmasına karşın, yine de, artık AKP kararlarının uygulama alanı haline dönüşmüş Meclis’ten, medet umar gibi koltuklarında oturmalarıdır. Oysa açıktır ki TBMM meşruiyetini kaybetmiştir. AKP iktidarı eylemlerinin noterlik mekanizması haline dönüşmüştür.

Ne yolsuzluk yapan bakanların, ne vatandaşına işkence eden ve öldüren polislerin, ne halkına el kaldıran bir Başbakan’ın, ne avukat kelepçeleten sistemin hesabının sorulamadığı bir Meclis durumundadır artık TBMM. Yerel seçimlerde yapılan yolsuzluk ve haksızlıkların sonucuna ulaşılabilinmiş midir? Peki, HSYK düzenlemesi oylamasına girmeyen muhalefet milletvekilleri bu sorumluluktaki paylarının farkında mıdır?

Soma hakkında yetkililere sorular sorduklarını ispatlamaya çalışan muhalefet milletvekilleri, bu beyhude çabalarıyla tiraji-komik bir duruma ilham kaynağı olduklarının farkında değiller midir?

Kabine ve AKP, memlekette yaşanan bütün bu kepazeliklerinin sorumluluğunu alıp istifa edecek değildirler. Bu kesin. Böyle bir sorumluluk anlayışları olmadığı ortadadır. Peki ya siz muhalefet milletvekilleri?

O mecliste kalmaya devam ederek, memleketin yaralarına merhem, bu rezil gidişe bir çare olduğunuzu gerçekten düşünüyor musunuz? İstifa ettiğiniz taktirde ne olur sanıyorsunuz? Kaos mu? Yaşananlara baksanıza!.. Bu bir ‘kaos’ değil de ‘düzen’ midir sizce?

Sizce bu bir ‘kaos’ ise, zaten istifa etseniz de daha beteri olmaz demektir. İstifa ederseniz, hiç olmazsa onurunuzu kurtarır ve hesap sormak isteyenlere engel olmamış olursunuz.

Yok eğer bu bir ‘düzen’ ise size göre, AKP faşizmine koltuk değneği olmaya devam ettiğiniz her günün hesabı, sizin düzen dediğiniz düzelip de gerçekten düzene girdiği gün, sizlerden de sorulacaktır.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 22.05.2014- 21:00


CHP'sinden MHP'sine, BDP-HDP'sine kadar hiç bir muhalefet partisi toptan istifa gibi bir karar alamaz. Bunların öteden beri yaptıkları sadece cici muhalefettir. Onu bile beceremiyorlar. Toplum nezdinde meşruiyetini yitirmiş bir partiyle mecliste yan yana durarak gerici faşizm olarak nitelendirdikleri sisteme meşruiyet kazandırmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Bunlar mı meclisi terkedecek, bunlar mı aysonları cüzdanlarına giren banknotları terkedecek?

Hiç birinin diğerinden farkı yok. AKP böyle muhalefet bulmuş tadını çıkartıyor. Bir yandan rüşvet talan ekonomisini sürdürüyor, diğer yandan ölülerimiz üzerinden yandaşlarını kayırıyor, kendi burjuvazisini yaratıyor. Bu muhalefet partileri de seyrediyor, onun faşizan uygulamalarına meşruiyet kazandırıyor!

Sabahattin Akkiraz kadar olamıyorlar!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 22.05.2014- 22:02


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış


................................

Sol Cephe Türkiye Meclisi'nin de destek verdiği “Meclisi Boşaltın, AKP’yi susturun” çağrısı ile muhalefet vekillerine Meclis'in gayrımeşru olduğu vurgusunu yapmaları hatırlatılırken, vekiller AKP'yi yalnız bırakmaya davet ediliyor.

İmzacıların ortak görüşü; AKP'nin meşruiyet krizini ötelediği alan olarak Meclis'in ivedilikle önemsizleştirilmesi.




Simdi bu imzacılar Meclisi gayrimeşru görüyorsa ve Meclis'in önemsizleştirilmesini düşünüyorsa, yapacakları tek şey vardır. Seçimi meçimi bırakıp, silaha başvurmak. Yoksa milletvekillerinin istifasıyla yeniden seçim yapılır ve yine bir "gayrimeşru" yapı ortaya çıkar. Tabii "gayrimeşru" lafını laf olsun diye söylemiyorlarsa. Acaba bunu düşünüyorlar mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Gökkağan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Gökkağan
Cevap Tarihi: 22.05.2014- 22:56


Halkın iradesini hiçe sayarak meclisi boşaltacaksın ve seçime girerken Haydi halk iş sen de   bizi meclise geri doldur mu diyecekler:)? Bu Ülke'nin deha insanları olduğu sürece bu halkın sırtı yere gelmez:)




Bu ileti en son Gökkağan tarafından 22.05.2014- 23:07 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Gökkağan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Gökkağan
Cevap Tarihi: 22.05.2014- 22:57


İstifa söylentileri palavradan başka bir şey değil.




Bu ileti en son Gökkağan tarafından 22.05.2014- 23:11 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
şibusa
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: şibusa
Cevap Tarihi: 22.05.2014- 23:48


Halkın iradesini hiçe sayarak meclisi boşaltacaksın ve seçime girerken Haydi halk iş sen de   bizi meclise geri doldur mu diyecekler:)? Bu Ülke'nin deha insanları olduğu sürece bu halkın sırtı yere gelmez:)
Gökkağan







:s



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 23.05.2014- 12:38


‘Kritik dönem’
Metin Çulhaoğlu


“Son derece kritik bir döneme girdik…”

Ne kadar beylik, artık gına getirten bir laf değil mi?

Gerçi öyle, ama ya doğruysa? Ya gerçekten “kritik bir döneme;” girilmişse?

Düzenin kendisini şimdilik bir kenara bırakalım. Bu düzenden şöyle ya da böyle hoşnutsuz, düzene muhalif, kendini en genel anlamda “solda” tanımlayan kesimlerden söz ediyoruz. İşte bu kesimler gerçekten kritik bir döneme girmiştir.

İsterseniz eldeki “verilere” bakalım.

2013 Haziran’ından bu yana yaşananlar, bu arada Berkin’in uğurlanması ve en son Soma protestoları, Haziran’ın soluğunun tükenmediğinin göstergeleridir.

Evet, arada “30 Mart bas geççiliği” de vardır; ama Nisan’ın ilk haftasındaki karamsarlığın ardından o da gerilerde kalmıştır. Haziran, aldığı kontra yumruğun hemen ardından kendini toparlayan bir boksör gibi ringdedir.

En önemlisi ise şudur: Bu ülkede örgütlü, sosyalist sol, kendini “solda” tanımlayan geniş kesimlerle arasındaki mesafeyi daraltabileceği bir konjonktür yakalamıştır. 30 Mart bas geççiliğinin kendini yeniden üretme imkanları bulamayacağı bir konjonktürdür. Başka boyutları da vardır elbette; ama şu an için adamın birinin Cumhurbaşkanlığı iddiasında cisimleşmektedir.

“Ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı olacağım” bir resttir. Eğer niyeti gerçekten buysa blöf yaptığı, aslında elinin zayıf olduğu söylenemez; ama karşı tarafın bu resti görüp gereğini yapması Türkiye’de çok şeyi değiştirecektir.

Geçtiğimiz hafta bir toplantıda soL portal yazarı Atilla Aytekin söylemişti: “Sosyoloji, kültür, genel ortam, hava denilen şeyler, bunları önceleyen siyasal mücadelelerin bir tezahürüdür, bu mücadelelerle yeniden ve yeniden şekillenir…”

İşte, siyasal bir tepki olarak Haziran 2013 başkaldırısı 12 Eylül “sosyolojisini”, “kültürünü”, “havasını” sarsmış, burada ciddi gedikler açmıştı. Etkilerinin sürdüğü görülüyor. Şimdi, önümüzdeki üç ayda sergilenecek performansla bu etkileri kalıcılaştırmak, daha geniş kesimlere yaymak mümkündür.

Ve bunun için uğraşmak gerekmektedir.

* * *

“Yarın devrim olacak” ya da “olabilir” demiyoruz…

Ama şunu diyoruz: Her devrimin yolu, hileli zarlarla oynanan oyunların dışında kalmakla; Anayasa’ya uygundur, hukukidir, meşrudur vb. diye dayatılan deli gömleklerini giymemekle; “ya kaos olursa” gibisinden kaygıları iplememekle döşenir. Çünkü bir ülkenin “yeni” sosyolojisi, kültürü, ortamı ve havası bunlarla, böyle yaparak oluşturulur.

Bu ülkenin devrimci geleneğinde, bir dönemin demokrasisini “Filipin demokrasisi” diye reddedenlerin de önemli yeri vardır.

Şimdi daha iyisi mi var?

Bir dönemin parlamentosuna bakıp “gerici parlamentarizm” kavramına ulaşanlar bir kez daha düşünmeli:

Bundan daha gericisi olabilir mi?

Evet, hepsi “eskidendi”; daha genç kuşaklar bunları bilmez...

Onlar da şunu bilsinler: Bu kritik dönemde parlamentoya bakmadan, kafayı oraya takmadan sokaklarda, alanlarda, işyerlerinde, okullarda yapacaklarınız, bu ülkenin geleceğini belirleyecektir...




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Türk-İş Başkanı istifa etti melnur 0 3871 02.09.2013- 18:04
Konu Klasör Zafer Çağlayan istifa etti toplumcu 7 4710 25.12.2013- 18:58
Konu Klasör Mısır'da katliam; El Baradey istifa etti melnur 0 3443 14.08.2013- 20:59
Konu Klasör Naim Şahin de ‘gol atarak’ AKP’den istifa etti toplumcu 0 4011 25.12.2013- 21:23
Konu Klasör Bolivya'da ABD darbesi: Morales istifa etti melnur 6 2140 22.11.2019- 05:48
Etiketler   Sabahat,   Akkiraz,   milletvekilliğinden,   istifa,   etti
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS