SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
AKP'nin meşruluğu konusu           (gösterim sayısı: 12.981)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: solcu
Konu Tarihi: 23.05.2014- 15:28


Aydemir Güler AKP'nin meşru olup olmadığı konusunda bir yazı yazmış ve meşruiyetinin sorgulanması gerektiği yorumunda bulunmuş. Ben önceden yorumda bulunayım; AKP meşru değildir.


Bir manşet, bir imza
Aydemir Güler



AKP’nin meşruiyetini sorgulamak... Bu çabanın belirli bir bütünlüğe oturtulması gerektiği açıktı. Çünkü bu basit bir mesele değildi.

Değildi, çünkü AKP basbayağı seçim kazanıyordu.

Seçimin parayla, dinle, devletle, medyayla, dış destekle, barajla yapıldığını biliyor olabiliriz.

Güzel. Adaletten söz edemiyoruz. Ama seçimin bu şekilde tasarlanıp hayata geçiriliyor olması, başlı başına bir siyasi denge sonucudur. Kabaca, siyasi güçleri var ki, böyle bir seçimi uygulayabiliyorlar.

Sonra AKP’nin memleketi demokratikleştirdiği konuşuluyordu. Kimilerine göre...

Evet, sosyalist solun bir bölümü, kemalist kesimler, kimi demokratlar bu tezi reddettiler. Onlara ve bize göre demokratikleşme değil totaliterleşme yaşanıyordu. Ama mesele bizim ne düşündüğümüzde başlayıp bitmiyordu ki. AKP’nin yarattığı dönüşüm Türkiye’ye iyi bir şeymiş gibi uzun süre yutturuldu.

Bu cephelerde uyanıklığını koruyanların bir bölümüyse istikrar kavramına takıldılar. Yalan yanlış seçimlerle memleketi diktatörlüğe götürüyorlardı, ama ekonomi de büyüyordu. Homo economicus olduğunu zanneden halk bir maliyet hesabıyla özgürlüğünü, ya da ne olduğunu, bir işine yarayıp yaramadığını pek de çözemediği demokrasiyi satabilirdi. Milli gelir artıyordu.

Ve başka başlıklar. En etkilisi din olmak üzere... Gerisini siz ekleyin.

Dolayısıyla AKP’nin meşruiyetini sorgulamak kolay iş değil.

İşi kolaylaştıracak veya mümkün hale getirecek tek şey, bu sorgulamayı kuvvetli, sağlam örülmüş bir çerçevenin, bütünlüğün içine yerleştirmektir.

Bütünlük dediysem her mesaj için koskoca kitaplar yazılması gerekmez. Zaten koskoca kitaplar çağrı yapılan kitle tarafından okunmaz. Ama kısacık bir mesajın arkasında, tabir caizse kütüphaneler dolusu kitap, veya daha sade bir ifadeyle siyasi akıl olmalıdır.

Meclis’in terk edilmesi için milletvekillerine çağrı yapan “akıl” hükümetin fişini çekmekten söz ediyor. Bunun karşısına çeşitli argümanlar çıkartılabilir.

Örneğin yasal olarak bu sonucun elde edilme garantisi yoktur, denebilir. Doğrudur.

AKP’nin gidip de yerine bir seçim hükümeti kurulacağının da garantisi yoktur, denebilir. Doğrudur.

Daha çok şey denir. Hepsi kendilerine ait çerçevelerde mantıklı olur.

Bugünlerde insanların, beklenenden çok daha yoğun bir heyecanla imza attıkları metin bu tür akıl yürütmeleri yanıtsız bırakmadığı için bu ilgiyi çekti, bence.

O da özetle şudur: Çekilme çağrısının içine oturduğu çerçeve hukuksal akıl yürütmelerden oluşmamaktadır. Bu çağrı AKP’nin sıkışmasıyla halkın, vicdanın, umudun yeniden dirileceğini varsaymaktadır. Halk, vicdan ve umut yoksa bu çağrı beyhudedir.

Bu çağrı AKP’nin zayıf olduğundan hareket etmektedir. Çağrıyı alıp da AKP’nin seçim değil zafer kazandığı, memleketin normale, fabrika ayarlarına döndüğü iddiası veya saptamasının içine oturtursanız, çok saçma olur.

Bu çağrı, düzenin içerdeki ve dışardaki paydaşlarının, yani geniş anlamıyla egemen güçlerle AKP arasındaki çatlağın küçük olmadığını varsaymaktadır. Ama buradan umudu Amerika’ya bağlamayı çıkartırsanız, imzaya ne gerek var? Emperyalistler aydının, halkın, solun inisiyatif alması halinde bundan hoşnut kalmayacaklardır ki. Tersine bu durumda aydın, halk, sol buharlaşana kadar AKP’ye destek vermeyi tercih edeceklerdir.

Ama bu varsayım, yönetenlerin yönetmekte zorlandıkları anlamında bir bütünlüğün parçasıysa, o zaman çağrı tutarlıdır.

Özetle ne çağrı, ne atılan imza, ne soL’un geçen günkü manşeti bütünlüklerinden kopartılabilir. Kopartılırsa değersizleşir. Kopartılmazsa konu kaç milletvekilinin bu çağrıya icabet edeceği olmaktan çıkar.

Bu süregiden bir mücadeledir. AKP’nin meşruiyeti sorgulanmalıdır.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 23.05.2014- 16:17


Demokrasilerde meşruiyetin kaynağı genel seçimlerdir. Halk kendi iradesiyle ve hiç bir baskıyla karşılaşmadan sandığa gidiyor ve kurallara uygun bir şekilde oy vererek kendini yönetecek iktidarı tayin ediyorsa, o iktidarın meşruiyetini sorgulamak kimsenin haddi olmaması gerekir. Demokrasiye inanıyorsak seçimin ve sandığın meşruiyetini sorgulamaya kalkmak herşeyden önce demokrasiye inanmamak, demokrasi dışı yöntemleri savunmak demektir. Yazar yazısında açıkça ''AKP meru değildir'' diyememesinin nedeni de budur. AKP'yi iktidardan uzaklaştırmak için yapılacak eylemin meşruiyeti de seçim ve sandıktır. Meşru bir iktidarı sandıkta yenemeyenlerin başka bir meşruiyet arayışına girmesi bu noktada meşruiyetsizliktir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 24.05.2014- 13:32


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Demokrasilerde meşruiyetin kaynağı genel seçimlerdir. Halk kendi iradesiyle ve hiç bir baskıyla karşılaşmadan sandığa gidiyor ve kurallara uygun bir şekilde oy vererek kendini yönetecek iktidarı tayin ediyorsa, o iktidarın meşruiyetini sorgulamak kimsenin haddi olmaması gerekir. Demokrasiye inanıyorsak seçimin ve sandığın meşruiyetini sorgulamaya kalkmak herşeyden önce demokrasiye inanmamak, demokrasi dışı yöntemleri savunmak demektir. Yazar yazısında açıkça ''AKP meru değildir'' diyememesinin nedeni de budur. AKP'yi iktidardan uzaklaştırmak için yapılacak eylemin meşruiyeti de seçim ve sandıktır. Meşru bir iktidarı sandıkta yenemeyenlerin başka bir meşruiyet arayışına girmesi bu noktada meşruiyetsizliktir.



Şimdi bu söylediklerinizin anlamı "tek yol devrim" mi demek?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 25.05.2014- 00:38


O kadar basit değil. Bir toplumun kendi kendini yönetebilmesi için o toplumun kendi kendini yönetebilecek kıvama ve yönetebilme becerisini kazanmasına bağlıdır. İşçi sınıfı adına işçi sınıfını yönetmeye kalkmak jakobenist bir tavırdır. Bu yüzden kapitalizm üretici güçleri geliştirmeye devam ederken, halk da demokrasiyi yani kendi kendisini yönetmeyi öğrenmelidir. Söylediklerimi bu şekilde değerlendirin.

Seçim ve sandığın önemi de burada yatmaktadır. Kendi oyuna, kendi haklarına sahip çıkamayan bir halkı sürekli yönetmeye çalışarak sosyalizm kurulamaz. Emperyalizmin dünyada egemenliğini sürdürdüğü bir ortamda üstelik geri bir ülkede, halkın kedi sorunlarına bile sahip çıkamadığı koşullarda demokrasiyi geliştirmekten ve halkın demokrasiye sahip çıkmasından başka bir yola sapılmamalıdır. AKP ne kadar yanlışlıklar içinde olursa olsun, AKP'yi sadece halk devirmelidir, seçimin önemi de burada ortaya çıkıyor.   Halk kendi oyuna bile sahip çıkamayacak kadar yetersizlik içindeyse o ülkede sosyalizmi kurabilmek hayaldir.

Yapılması gereken demokrasiyi geliştirmektir. Halkı bu şekilde eğitmek, bilinçlendirmek ve enternasyonal siyasetlerle yerelliğin, ulusallığın çitlerine karşı çıkmaktır. Ulusal alanda demokrasiyi geliştirmek ve enternasyonal alanda dayanışma ve mücadeleyi güçlendirmek sosyalistlerin mücadele yöntemi haline getirilmelidir. Enternasyonal devrimcilerin devrimci perspektifi budur ve bu olmalıdır. Bu yapılmadığında Sovyetler Birliği'ndeki çıkmazları yeniden yaşamak durumunda kalırız.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 25.05.2014- 04:20


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

O kadar basit değil. Bir toplumun kendi kendini yönetebilmesi için o toplumun kendi kendini yönetebilecek kıvama ve yönetebilme becerisini kazanmasına bağlıdır. İşçi sınıfı adına işçi sınıfını yönetmeye kalkmak jakobenist bir tavırdır. Bu yüzden kapitalizm üretici güçleri geliştirmeye devam ederken, halk da demokrasiyi yani kendi kendisini yönetmeyi öğrenmelidir. Söylediklerimi bu şekilde değerlendirin.

Seçim ve sandığın önemi de burada yatmaktadır. Kendi oyuna, kendi haklarına sahip çıkamayan bir halkı sürekli yönetmeye çalışarak sosyalizm kurulamaz. Emperyalizmin dünyada egemenliğini sürdürdüğü bir ortamda üstelik geri bir ülkede, halkın kedi sorunlarına bile sahip çıkamadığı koşullarda demokrasiyi geliştirmekten ve halkın demokrasiye sahip çıkmasından başka bir yola sapılmamalıdır. AKP ne kadar yanlışlıklar içinde olursa olsun, AKP'yi sadece halk devirmelidir, seçimin önemi de burada ortaya çıkıyor.   Halk kendi oyuna bile sahip çıkamayacak kadar yetersizlik içindeyse o ülkede sosyalizmi kurabilmek hayaldir.

Yapılması gereken demokrasiyi geliştirmektir. Halkı bu şekilde eğitmek, bilinçlendirmek ve enternasyonal siyasetlerle yerelliğin, ulusallığın çitlerine karşı çıkmaktır. Ulusal alanda demokrasiyi geliştirmek ve enternasyonal alanda dayanışma ve mücadeleyi güçlendirmek sosyalistlerin mücadele yöntemi haline getirilmelidir. Enternasyonal devrimcilerin devrimci perspektifi budur ve bu olmalıdır. Bu yapılmadığında Sovyetler Birliği'ndeki çıkmazları yeniden yaşamak durumunda kalırız.




Bu yazdıklarınız Marksist-Leninist görüşler değildir, burjuva- liberal siyaset anlayışıdır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 25.05.2014- 09:10


Size farklı gelen her görüşe ''burjuva-liberal görüş'' deme alışkanlığından kendinizi kurtarmalısınız. Yazdıklarım Marks'ın görüşlerinin Sovyetler Birliği uygulamaları sonrasından da yararlanarak günümüz koşullarına göre yorumlanıştır. Enternasyonal düzeyde komünist toplumda devlet olmayacak ve insanlar kendi kendilerini yöneteceklerse böyle bir devrim insanı temel almalıdır. Daha farklı tipte bir insan yaratılmalıdır, buna kendi kendini yöneten bilinçli insan diyorum. Demokrasinin geliştirilmesinin önemi burada yatmaktadır. Sovyetler Birliği böyle bir deneme yaşamadan sosyalizmi kurmaya kalktığı için başarılı olamadı. Aynı hatalar yapılmamalıdır. Siz buna burjuva liberal görüş adını veriyorsanız, Marks'ın günümüz koşullarında yorumunu siz yapabilirsiniz.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.05.2014- 16:40


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Demokrasilerde meşruiyetin kaynağı genel seçimlerdir. Halk kendi iradesiyle ve hiç bir baskıyla karşılaşmadan sandığa gidiyor ve kurallara uygun bir şekilde oy vererek kendini yönetecek iktidarı tayin ediyorsa, o iktidarın meşruiyetini sorgulamak kimsenin haddi olmaması gerekir. Demokrasiye inanıyorsak seçimin ve sandığın meşruiyetini sorgulamaya kalkmak herşeyden önce demokrasiye inanmamak, demokrasi dışı yöntemleri savunmak demektir. Yazar yazısında açıkça ''AKP meru değildir'' diyememesinin nedeni de budur. AKP'yi iktidardan uzaklaştırmak için yapılacak eylemin meşruiyeti de seçim ve sandıktır. Meşru bir iktidarı sandıkta yenemeyenlerin başka bir meşruiyet arayışına girmesi bu noktada meşruiyetsizliktir.


Burjuva demokrasisini yücelten, seçimleri burjuva demokrasisinin tek meşruiyet seçeneği gören bir kişinin kendini sosyalist-komünist olarak nitelemesi Türkiye'deki sol-sosyalizm algısının ne kadar çarpık bir hale geldiğinin   kanıtından başka bir şey değildir. Seçimlerle iktidara gelen Hitler faşizmi bile bu çarpık mantığa göre meşrudur. Sosyalist olduğu algısı yaratmaya çalışırken savunduklarınızın bunlar olduğunu hiç sanmıyorum. Sanırım, sol-sosyalizm adına Murat Belgeleri, Ufuk Urasları, Cengiz Çandarları fazlaca dinlemişsiniz, ki onlar bile artık AKP için böyle bir yaklaşımda bulunmuyorlar.

Burjuva iktidarlar iktidara nasıl gelirse gelsin, kendi yasalarına aykırı bir tutum almaya başladıklarında meşruiyet zeminlerini yitirirler. Sandık bu yasa dışılığa meşruiyet kazandırmaz. AKP haziran direnişinden bu yana adım adım meşruiyet çizgisinden uzaklaşmış ve o günden bugüne, halka karşı takındığı şiddet ve sebebiyet verdiği ölümlü vakalar bir yana, özellikle 17-25 Aralık olayları karşısındaki tutumuyla da tamamiyle meşruiyet dışına düşmüştür. İktidarını dayandırdığı kurallarla bağını koparmış bir siyasal iktidara nasıl ''meşrudur'' denilebilir? O meşruiyet dışına çıkmış iktidara karşı yapılacak her türlü demokratik eylemler ve kitle gösterileri nasıl meşru olmamak olarak değerlendirilebilir? Anlayan beri gelsin!

AKP meşruiyetini yitirmiştir. AKP'nin bu durumda daha da baskıcı olmaktan başka bir çaresi de yoktur. Kutuplaştırma ve kutuplaşturarak ötekileştirme siyaseti ile kendi toplumunu konsolide ederek varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Dünyada örnekleri vardır, sadece seçim değil, sokak muhalefeti ile de hükümetler siyasi iktidardan uzaklaştırılabilmektedir. Türkiye'de olur olmaz ayrı konu, ama böyle bir muhalefeti meşru olmamakla suçlamak, meşruiyetini yitirmiş bir siyasal iktidarı hala ''meşrudur'' diyerek payanda olmaya çalışmak artık gizliliği kalmamış bir ''kaba AKP'cilik''tir. Sol gösterip sağ vurmaya çalışmaktır.

Bilmiyorum, bu masalları dinleyen kaldı mı?








Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.05.2014- 16:52


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

O kadar basit değil. Bir toplumun kendi kendini yönetebilmesi için o toplumun kendi kendini yönetebilecek kıvama ve yönetebilme becerisini kazanmasına bağlıdır. İşçi sınıfı adına işçi sınıfını yönetmeye kalkmak jakobenist bir tavırdır. Bu yüzden kapitalizm üretici güçleri geliştirmeye devam ederken, halk da demokrasiyi yani kendi kendisini yönetmeyi öğrenmelidir. Söylediklerimi bu şekilde değerlendirin.

Seçim ve sandığın önemi de burada yatmaktadır. Kendi oyuna, kendi haklarına sahip çıkamayan bir halkı sürekli yönetmeye çalışarak sosyalizm kurulamaz. Emperyalizmin dünyada egemenliğini sürdürdüğü bir ortamda üstelik geri bir ülkede, halkın kedi sorunlarına bile sahip çıkamadığı koşullarda demokrasiyi geliştirmekten ve halkın demokrasiye sahip çıkmasından başka bir yola sapılmamalıdır. AKP ne kadar yanlışlıklar içinde olursa olsun, AKP'yi sadece halk devirmelidir, seçimin önemi de burada ortaya çıkıyor.   Halk kendi oyuna bile sahip çıkamayacak kadar yetersizlik içindeyse o ülkede sosyalizmi kurabilmek hayaldir.

Yapılması gereken demokrasiyi geliştirmektir. Halkı bu şekilde eğitmek, bilinçlendirmek ve enternasyonal siyasetlerle yerelliğin, ulusallığın çitlerine karşı çıkmaktır. Ulusal alanda demokrasiyi geliştirmek ve enternasyonal alanda dayanışma ve mücadeleyi güçlendirmek sosyalistlerin mücadele yöntemi haline getirilmelidir. Enternasyonal devrimcilerin devrimci perspektifi budur ve bu olmalıdır. Bu yapılmadığında Sovyetler Birliği'ndeki çıkmazları yeniden yaşamak durumunda kalırız.




Bu kadar söze ne gerek vardı? ''Kapitalizm iyidir hoştur, halkı bilinçlendirir ve kendi sorunlarına sahip çıkmayı öğretir'' deyip geçseydiniz! Böyle söylediğinizde solcu olduğunuz algısını yaratamadığınız için mi, lafı bu kadar dolaştırıp duruyorsunuz?

Kapitalizmi sürekli var eden, her krizden sonra bile tekrar tekrar çevrime sokan şey, onun   kitlelere dayattığı ideolojik basıncıdır. Yoksa mülk sahipleri ile mülksüzler arasındaki bu sınıf mücadelesinde neden hala egemenliğini koruyabilmeyi başarsınlar? Aklınıza gelmiyor mu? Egemen sistemin yürütücüleri sınıfsal çıkarları kapitalizmde olmayan sınıf ve katmanları bu sistemin devam etmesinden yana bir tavır almaya nasıl yöneltebiliyorlar sanıyorsunuz? Böyle bir ideolojik basınç altında hangi halkın sınıfsal bilincine kitlesel olarak ve kendiliğinden sahip olabileceğine inanıyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Olabilseydi, 250 yıllık kapitalizm bugün de ayakta kalabilir miydi? Emperyalizm ve küreselleşme adı altında bütün dünya halklarını bir ahtapot gibi sarabilir, sömürebilir miydi?

''Demokrasiyi geliştirmek'' demek, böyle bir hedefi mücadelenin temel argümanı haline getirmek kapitalizmden, liberalizmden yana tavır koymak demektir. Siyasal devrim perspektifinden uzaklaşmak, ya da yadsımak demektir. Adını ne koyarsanız koyun, isterseniz proleter enternasyonalizm gibi parıltılı bir söylemde bulunun, hiç bir inandırıcılığınız olmaz. Bunun Marksizm'le de, Marksizm Leninizm ile de herhangi bir ilgisi yoktur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.05.2014- 16:57


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Size farklı gelen her görüşe ''burjuva-liberal görüş'' deme alışkanlığından kendinizi kurtarmalısınız. Yazdıklarım Marks'ın görüşlerinin Sovyetler Birliği uygulamaları sonrasından da yararlanarak günümüz koşullarına göre yorumlanıştır. Enternasyonal düzeyde komünist toplumda devlet olmayacak ve insanlar kendi kendilerini yöneteceklerse böyle bir devrim insanı temel almalıdır. Daha farklı tipte bir insan yaratılmalıdır, buna kendi kendini yöneten bilinçli insan diyorum. Demokrasinin geliştirilmesinin önemi burada yatmaktadır. Sovyetler Birliği böyle bir deneme yaşamadan sosyalizmi kurmaya kalktığı için başarılı olamadı. Aynı hatalar yapılmamalıdır. Siz buna burjuva liberal görüş adını veriyorsanız, Marks'ın günümüz koşullarında yorumunu siz yapabilirsiniz.






Yazdıklarınızın Marks ile hiç bir ilgisi bulunmamaktadır. Özellikle SSCB'nin çözülüşünden bu yana, solcu sandığımız birtakım döneklerin sol-sosyalizm adına sempatizan kitlenin kulağına üfürdükleri saçmalıklardır bunlar. Hangi demokrasiden söz ediyorsunuz? Cumhuriyet tarihi boyunca işçi sınıfı hiç bu kadar örgütsüz kılınmış ve bu kadar baskıyla karşılaşmış mıydı? Ülkede her geçen gün gerici/dinci bir faşizm kurumlaşmaya çalışıyor, siz hala ''demokrasi gelecek dertler bitecek'' demeye getiriyorsunuz!

Burjuva-liberal görüş hayli ilerici kalıyor bu saçmasapan düşünceler karşısında!



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör HDP-PKK konusu... melnur 14 6049 15.01.2021- 03:34
Konu Klasör Seçim konusu ve bir kısım sol... melnur 2 3123 07.02.2019- 08:36
Konu Klasör Kavga konusu... umut 0 4571 11.11.2014- 12:15
Konu Klasör Yaziyaz.net konusu... melnur 0 3209 04.11.2013- 22:59
Konu Klasör Yeniden türban konusu... melnur 1 2421 26.02.2019- 12:47
Etiketler   AKPnin,   meşruluğu,   konusu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS