SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Ahmed Arif hasreti           (gösterim sayısı: 4.450)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 08.06.2014- 22:10


Ahmed Arif hasreti: “Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı”nda…
 
2 Haziran 1991’di ve Ankara’da üçüncü yılımdı. Orhan Kemal’le aynı gün ölmüştü, Nâzım Hikmet’ten bir gün önce. Yılları elbette farklı ama etki alanları aynıydı...

Resim Ekleme
MURAT MERİÇ muratmeric@gmail.com

Manidar bir tarihte, 12 Eylül 1988’de üniversiteye kaydolmak üzere Ankara’ya gittim. Kimya Mühendisliği okuma niyetindeydim. Okudum da. Yapmadım ama. Müzik ağır bastı, oradan ilerledim. Çok dinledim, çok okudum. 16 yaşındaydım ve edebiyat derslerinde öğrendiklerimiz dışındaki şairleri tanımıyordum. Önce Cemal Süreya’yı keşfettim. Şiir okumalarında tersine ilerledim: İkinci Yeni’den sonra Garip’i tanıdım, sonra da toplumcu şairleri… Nâzım Hikmet’i elbette biliyordum ama Attilâ İlhan’ı Ankara’da keşfettim. Ahmed Arif’i de… Pazar günleri Zafer Çarşısı’nın yanında ve Yüksel Caddesi’nde seyyar kitap tezgâhları kurulurdu o yıllarda ve en çok satılan, Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim adlı kitabının (eksiltilmiş) korsan baskısıydı. Aldığımda ne kendisini tanıyordum ne de Ankara’da yaşadığını biliyordum. Öğrendim. Şiirlerini çok sevdim. Zaman zaman Karanfil Sokak’ta ya da Mülkiyeliler’de gördüğümde uzaktan hayran hayran seyrettim onu. Bir kere bir fuarda imza gününe denk geldim. Yıllardan sonra düzenlediği ilk imza günüydü ve âdetim olmamasına rağmen gittim ama kalabalıktan değil kitap imzalatmak, kendisini göremedim bile. Kimi zaman, önümde yürürken, sessiz sessiz takip ettim. Hep konuşmak istedim, hep çekindim. Bir final döneminde, yurda kapanmış, bilmem kaç gün ders çalışmış halde okula gelmişken Cumhuriyet’in ilk sayfasında gördüm cenaze haberini. Sessiz sedasız ölümüne, en çok bundan haberdar olamayışıma üzüldüm. 2 Haziran 1991’di ve Ankara’da üçüncü yılımdı. Orhan Kemal’le aynı gün ölmüştü, Nâzım Hikmet’ten bir gün önce. Yılları elbette farklı ama etki alanları aynı: Bize memleket gerçeğini öğrettiler. Nâzım Hikmet hasreti, Orhan Kemal taşrayı, Ahmed Arif ise “mahpusâne”yi: Demir kapı, kör pencere, taş duvar, zincir… Toplamının “zindan” olduğunu, tütünsüzlüğün zorluğunu, “hayın”lığı ve hasreti onunla bildik.

Sadece şiirleri değil, şiirlerinden yapılan şarkılar da etkiledi o dönemde beni. Bu yazı, Ahmed Arif şiirinden bestelenmiş şarkıları hatırlamak, hatırlatmak için yazıldı. Eksikleri varsa affola…

Terketmedi sevdan beni

Ahmed Arif şiirlerini en çok yorumlayan isim, Rahmi Saltuk. Şirketi Saltuk Plak tarafından yayımlanan iki önemli albüm var. İlki, memlekette basılan son plak olma özelliğini de taşıyan Hasretinden Prangalar Eskittim / Ahmed Arif’in kendi sesinden şiirler… Diğeri, şairin ölümün ardından yayınlanan, şiirlerinden bestelenmiş şarkıların toplandığı Üşüyorum Kapama Gözlerini. Yakın zamanda Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden adıyla farklı bir versiyonu yayınlanan bu albümde, Hasretinden Prangalar Eskittim’e girmeyen kayıtlar ve onun şiirinden değişik sanatçılarca yapılmış besteler var. Ağırlık elbette Rahmi Saltuk’ta.

İki sanatçının buluştuğu tarih, 1976. Terketmedi Sevdan Beni, Rahmi Saltuk’un bir 45’lik plağında karşımıza çıktı ve sonrası geldi: Saltuk, aynı yıl yaptığı Dosttan Dosta 2 albümünde “İçerde”yi besteledi; iki yıl sonra, serinin üçüncü albümünde “Sevdan Beni”yi yeniden yorumladı. 1985 yılında, bu kez yeni bir albüme adını verdi şiir: Terketmedi Sevdan Beni. Bu albümde karşımıza çıkan yeni Ahmed Arif bestesi, “Karam”. 1987 tarihli “Hadi Gülümse”de ise “İçerde”nin farklı bir versiyonu vardı: “Dağlarına Bahar Gelmiş”. Sonrasında, Rahmi Saltuk, o güne kadar çıkmış albümlerini değişik zamanlarda değişik isimlerle yeniden yayınladı ve bu şarkılar her seferinde yeniden gündeme geldi. 80’lerin sonunda, bu kez üç bölümlük yepyeni bir şarkıyla karşımıza çıktı Rahmi Saltuk: Hani Kurşun Sıksan Geceden. Sadece kaset formatında basılan Umut Türküleri – Dosttan Dosta 1 albümündeki tek “yeni” bu değildi: “33 Kurşun” da Saltuk tarafından bestelenmiş, bu albümde seslendirilmişti. Şairin şiirlerini kendi sesinden dinlediğimiz dönemde, hiç bilmediğimiz bu şiirin ortaya çıkması hepimizi çok heyecanlandırmıştı. Şiir, Ocak 1990’da Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış, Refik Durbaş’ın yaptığı Ahmed Arif söyleşisinin başlığı olmuştu. Sonradan bu söyleşi ve “yeni” şiirler Cem Yayınevi tarafından kitaplaştırıldı. Everest Yayınları’nca basılan Yurdum Benim Şahdamarım, oğlu Filinta Önal tarafından derlenen ikinci Ahmed Arif kitabıydı ve bu şiiri de içeriyordu. Yayınlanmış/yayınlanmamış şiirlerin hepsi, 2008’de Metis Yayınları’nca Hasretinden Prangalar Eskittim’in “40. Yıl Özel Basımı”nda toplandı.

Rüya bütün çektiğimiz

Kitabın ilk şiiri, “Sevdan Beni”. Cem Karaca-Dervişan’ın 1977 tarihli şahane albümü Yoksulluk Kader Olamaz’da farklı bir bestesi var bu şiirin: Uzun ve etkileyici. İkinci şiir olan “İçerde” ise Fikret Kızılok tarafından bestelenmiş; 1975’te kurduğu grubu Tehlikeli Madde’yle yaptığı bir 45’lik plakta, “Sevdan Beni” ile birleşerek (sonrasında Funda Arar tarafından da yorumlanan) “Haberin Var mı?” adlı şarkıyı oluşturmuş. “İçerde”, Arkadaş filminde Yılmaz Güney’in canlandırdığı Âzem’in (“a’sı şapkalı”), Melike’ye (Demirağ) okuduğu şiir aynı zamanda. Filmde, o dönem dördüncü baskısına ulaşan kitap da uzun uzun gösterilir.

“Akşam Erken İner Mahpusâneye”, Fuat Saka tarafından bestelenmiş. Bu şiirin, farklı bir besteyle Cem Karaca’nın Töre albümünde karşımıza çıktığını söylemiştim. Karaca’nın, Ahmed Arif’in ölümünden sonra bu şarkıyı konserlerinde bütün ışıkları karartarak onun anısına okuduğuna da bizzat şahit oldum. Töre’de karşımıza çıkan diğer Ahmed Arif şiiri, “33 Kurşun”. Albümün ikinci yüzünün açılış şarkısı olan bu şarkı, ortasında okunan ezan yüzünden tepki toplamıştı. Sonrasında albüme şirket tarafından (adını da analım: Emre Plak) bir sansür uygulandı ve “ezansız” baskılar piyasaya çıktı. Ahmed Arif, Karaca’nın en sevdiği ozan: 1976’da Ses dergisindeki bir soruşturmaya verdiği cevapta Gorki, Lorca ve Brecht’le birlikte anmış adını…

Uzaklaşmayalım: “Ay Karanlık”, Moğollar eşliğinde “sert” bir şarkı haline dönüşürken, “Vay Kurban”ı Dervişan eşliğinde yorumladı Cem Karaca. Tek değil bu: Hüveyda Evis, aynı şiiri Mustafa Budan bestesiyle seslendirdi, son bölümü ise Grup Yorum’un Cemo albümünde “Gün Ola” adıyla karşımıza çıktı. Onur Akın’lı Grup Baran, Topraksız Dağlar / Kuytuda Başak albümünde bu şiirin bir bölümünü “Seni Sevmek Felsefedir” adıyla seslendirdi. “Unutamadığım”, Grup Baran’ın aynı albümünde seslendirdiği bir başka şiir. Sadık Gürbüz ve Cem Karaca, bu şiiri ayrı ayrı bestelemiş. Cem Karaca bestesi, Dervişan eşliğiyle Nem Kaldı’da yayınlanmış. “Kara”, Karaca albümlerinde karşımıza çıkan bir başka Ahmed Arif yorumu. Fehiman Uğurdemir’in bestesi, Edirdahan’la yapılan 1978 tarihli Safinaz’da. Aynı şiiri Grup Ekin de bestelemişti.

“Suskun”un bildiğimiz kadarıyla iki bestesi var. İlki Fikret Kızılok’un Zaman Zaman albümünde yer alan “İki Parça Can”, diğeri Ahmet Kaya’nın Ağlama Bebeğim adlı ilk albümündeki “Suskun”. Bu şarkı, yeni bir düzenlemeyle Yıldızlar ve Yakamoz’a da alınmış ancak şairin ailesinin isteğiyle ve izin alınmadığı gerekçesiyle albümün sonraki baskılarından çıkartıldı.

Yokluğun cehennemin öbür adıdır


“Bu Zindan, Bu Kırgın, Bu Can Pazarı” adlı şiirin, “Duyar mısın, anlayıp sızlar mısın ki?” dizesiyle başlayan son bölümünü Fikret Kızılok besteler ve ilginçtir, Timur Selçuk plak yapar. Plağın üzerinde “Söz: Derleme” yazar. Ahmet Kaya, Ahmed Arif’in   ölümünden sonra yaptığı Başım Belada albümünde “Uy Havar!” adlı şiiri müzik eşliğinde okur. Etkileyici bir yorumdur bu ve “Oy sevmişem ben seni…” dizesi can yakar. “Anadolu”, birden fazla besteye sahip şiirlerden. Fikret Kızılok ve Dalga neredeyse yirmi yıl aralıkla bu şiiri bestelemiş, Dalga’nın yorumu Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek albümünde yayınlanırken Fikret Kızılok’un bir 45’lik plağında seslendirdiği beste, yıllar sonra “Anadoluyum 75” adıyla da dinleyicilere ulaşmıştır. Şiirden yapılmış bir başka beste, uzak diyarlarda, Almanya’da yayınlanmış: Yarınistan’ın 1980 tarihli Vielleicht albümündeki “Dayan”.

“Leylim-Leylim”, Taci Uslu’nun tek albümünden hatırladığımız ve unutamadığımız bir yorum. Kitaba adını veren şiir ise Ahmet Kaya tarafından (önce Ağlama Bebeğim’de, sonra yeni düzenlemesiyle Başım Belada albümünde) seslendirildi. Bu bestenin yarısından sonrası, aynı kitapta yer alan ve bu şiirden sonra gelen “Diyarbekir Kalesinden Notlar”dan alınmış. Hoşça Kal Yarın filminde Deniz Gezmiş’i canlandıran Berhan Şimşek’in hücrede okuduğu şiir aynı zamanda bu.

Kitabın son iki şiiri, “Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebenin Türküsü”, Ahmed Arif’in en çok bestelenen şiirleri. Fuat Saka, ilk şiirin bir kısmını Ayrılık Türküsü’nde yorumladı: “Açar Kan Kırmızı Yediverenler...” Şiirin “Adiloş Bebe”yi anlatan kısmı ise çok popüler. ATTF (Avrupa Türkiyeli Toplumcular Federasyonu) İşçi Korosu’nun 1974 tarihli yorumu, bildiğimiz ilk beste. 70’lerin sonunda fırtınalar kopartan iki bestenin ilki Sadık Gürbüz’e ait. Gürbüz, bu besteyi 1975’te Kara Çarşaflı Gelin filmi için yaptı ve orada seslendirdi. Aynı besteyi, Cem Karaca-Dervişan, Yoksulluk Kader Olamaz’da yorumladı. Şiirin diğer bestesi 1978 tarihli bir Edip Akbayram plağında karşımıza çıktı. Şiir, yıllar sonra Moğollar tarafından bestelendi ve bu yorum, topluluğun 2004 tarihli Yürüdük Durmadan albümünde yer aldı. Ancak farklı bir Adiloş bu: Büyümüş ve bugünkü durumu Can Dündar’ın yazdığı sözlerle anlatılmış. Kitabın diğer “bereketli” şiiri ise “Otuzüç Kurşun”: Değişik bölümleri, tespit edebildiğim kadarıyla, Baran, Rahmi Saltuk, Zülfü Livaneli, Hasret Gültekin, Cem Karaca, Fikret Kızılok, Esin Afşar ve Ciwan Haco tarafından yorumlandı.

Aklımdaki şarkıları, hatırladıklarımı andım, tek cümleyle bitireyim yazıyı: Ahmed Arif, “keşke şu anda yaşasaydı” dediğimiz.

Birgün



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Ahmed Arif şiirleri melnur 19 13969 06.01.2018- 21:20
Konu Klasör Ahmed Arif'in aşk mektupları kitap oluyor melnur 0 4558 19.09.2013- 18:32
Konu Klasör Ahmed Arif; devrimciydi, komünistti, aşıktı... melnur 0 2070 02.06.2019- 19:28
Konu Klasör Arif Doğan: JİTEM'in hala 10 bin elemanı var melnur 2 5990 15.11.2013- 20:30
Etiketler   Ahmed,   Arif,   hasreti
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS