SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 18 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   15   16   17   [18] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 08.09.2015- 23:14


ikna ettimse ne mutlu bana.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.08.2020- 04:29


Kavramları net olarak zihnimize çıkartamadığımızda bu konuda karmaşa yaşandığı doğrudur. ''Diyalektik materyalizm bilimdir.'' ifadesi bu anlamda sıkıntılı bir ifade sayılabilir. Marksizmi, ya da bir başka deyişle marksist felsefeyi diyalektik materyalist felsefe ile eş anlamda kullandığımızda ( ki bazı aydınlar bunu öğreti, bazılarıysa dünya görüşü olarak niteliyorlar) buna sadece bilim demek bana da çok mantıklı gelmiyor. Benim öteden beri kullandığım, marksiszmin hem felsefe, hem bilim ve hem de ideoloji olduğu, bu üç kavramı da içinde barındıran bir dünya görüşü olduğu şeklindedir. Bazı kitaplarda Marksizm için ''bilimsel felsefe'' kavramı da kullanılıyor.

Bu başlıktaki ilk yazımda böyle söylemişim. Biraz karışık bir anlatım olmuş, çok net değil gibi. Ve marksizmin hem bilimsel ve hem de bilim olduğu şeklindeki saptamaları biraz daha netleştirmek gerekiyor, sanırım.

Marksizm bilimsel bir dünya görüşüdür. Böyle bir cümleyle çok karşılaşıyoruz. Bununla ifade edilmek istenen şey, marksizmin doğaya, insana ve topluma bilimsel bir çerçevede yaklaştığıdır. Ama bu cümleyi bu haliyle bıraktığımızda da ''sorunu'' tam olarak ortadan kaldırmış olmayız gibime geliyor. Burada kilit sözcük olan bilimselliği de açmak gerekiyor. Tanım şu; bilimsellik nesnenin oluşturduğu gerçekliğe uygun olmak demektir. Marksizm bilimle, bilimsellikle ilişkilendirildiğinde anlatılmak istenen şey budur. Marksizm ışığını yönelttiği her konuya bilimin, bilimselliğin perspektifinden yaklaşır. Marksizmde bilim dışı dogmaya ve ezberciliğe yer yoktur.  

İkinci bir konu daha var.

Marksizm sadece bilimsel bir niteliğe sahip değildir ve aynı zamanda doğrudan bilim olan yanı da vardır. O doğrudan bilim olan yanı da Marks'ın hem kapitalizmin işleyiş yasalarını ortaya çıkarması ve hem de   tarihsel süreç içinde toplumların nasıl değişip dönüştüğünün yasalarının bulunmasıdır. Marksizmin siyasal hedefinin komünizm yani sınıfsız bir toplum olduğu gerçeğini bilimsel bir çıkarım haline getiren şey de işte Mareks'ın (marksizmin) ortaya koyduğu bu iki temel yasadır ve bunlar doğrudan Marks'la, marksizmle ilişkilidir.

Kısaca marksizmin bilimsel bir dünya görüşü olduğu gerçeğinin altını çizmek   doğru bir saptama/yaklaşım olmakla birlikte ayrıca marksizmin doğrudan bilim olma niteliğini de akılda tutmak gerekiyor. Marksistlerin savunageldiği sosyalizmi bilimsel hale getiren ve diğer ( ütopik)   yaklaşımlardan farklılaştıran niteliği de bu şekilde netleştirmek mümkündür, diye düşünüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.09.2020- 05:37


Konuya bir ekleme yapılacaksa, Marksizm-Leninizm'in bilimsel olan yanı Marksizme ilişkindir ki, onu da bir üstte açıklamaya çalıştık. Leninizm olan yanı ise doğrudan bilim falan değildir. Daha net bir deyişle Marksist siyasetin bilimle bir ilgisi yoktur. Bu yüzden siyasal iktidarın nasıl alınacağı, sosyalizmde ve komünizmde devletin nasıl bir şekil alacağı,, kapitalizmde sınıfsal mücadelenin nasıl olması gerektiği gibi konuların çeşitliliğiyle karşılaşmaktayız. Bu konulardaki yaklaşımların bilimselliği ancak marksizmle ilişkilendirme yönünde olabilir. Bu ilişkilendirme bile ifade edilmeye çalışılanların   tek doğru olabileceği anlamına gelmez.

(Bence) Marksizmi Leninizmden de soyutlamadan bir bütün olarak kavramak demek özellikle siyaset konusunda kesinlikli tavırlardan uzaklaşmak, keskinleşmemek ve bir diğer değişle ''mülayim'' bir tavrı benimsemekten geçmektedir. Bilmediğimiz konularda sanki kavramış ve içselleştirmiş gibi keskin bir tavırla söz etmeye çalışmak ne kadar yanlışsa, bildiğimiz veya öyle sandığımız konularda da üstten bir yaklaşımı gereksizce ve ısrarla sürdürmek de o oranda yanlıştır. Bu tavırların sola bir yararını da beklememek gerek. Bir de...

Evet bir de solcu veya sosyalist olmanın çoğunlukla eksantrik(ayrıksı)   bir tavırdan geçtiği gibi yanlış bir algıya sahibiz. Solcu, sosyalist ve özellikle (nedense) enternasyonalist(!) olmak sanki toplumsal olana, toplumun genellikle benimsediği değerlere karşıtlığı hemen her koşulda ortaya koymak gibi bir tavır olduğunu sanıyoruz. Örnekse Osmanlıdan Cumhuriyete dönüşümü bir türlü benimsememek, ve cumhuriyet kadrolarını, başta Atatürk olmak silah arkadaşlarını, cumhuriyet felsefesini, aydınlanmayı,laikliği, en başta laikliği bir türlü kavrayamamak ve dolayısıyla içselleştirememek ve sosyalist olmanın böyle bir tavra karşıtlıktan, karşıtlığı da geçtim düşmanlıktan geçtiği algısına sahip olmak...-inanılmaz bir şey. Belki yetişme şeklimiz, aile ortamımız veya ilk gençliğimizde içinde bulunduğumuz koşulların bunda bir etkisi vardır ve belki böyle bir etkilenme sürecinden bir türlü kopuş yaşayamıyoruz ama, bilinmeli ki, böyle bir tavrın solla-sosyalist bir tavırla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Solculuk böyle bir tavrı içermez. Böyle bir tavır, sonunda savunulan şey, üretilen gerekçeler ne olursa olsun insanı liberal saflara savurmaktan başka bir işe yaramaz. Yabancısı değiliz, yaşadık bu süreci...Bir dönem kuyrukçu olmayan her siyasal tavrı ulusalcı, neofaşist vb. olarak nitelemenin altında zaten bütün bu yanlışlıklar silsilesi bulunmaktadır. Buralardan da kopabilmeliyiz, kopabilme becerisi gösteremeyenleri de kendi cahillikleriyle baş başa bırakabilmeliyiz...

Sosyalist tavır internet olanaklarıyla sağda solda bulunan birtakım alıntıları çoğu kez de hiç anlamadan, altına üstüne bir şeyler karalayarak aktarmak değildir. Tarihsel değerlere, sınıfsal niteliği ne olursa olsun tarihsel sıçramalara düşmanlık solun yaklaşım tarzı olamaz. Sol tarihsel toplumsal süreçte iyi olan, ilerleme sağlayan ve ufuk açan her dönemi sahiplenir. Sahiplenerek aşmaya çalışır. Tarihin, toplumsal süreç ve değerlerin kavranması da böyle bir tavrı gerekli kılar. Böyle bir temel oluşturmadan solcu olmak veya burjuva kozmopolitizminden farksiz bir enternasyonalist(!) komünizm (!) çığırtkanlığı yapmak sonuçta bir karikatür olmaktan öteye gitmez. Karikatür önemli bir uğraş, küçümsediğim sanılmasın ama bu işi sahiplerine bırakmak gerekmiyor mu? Bizim işimiz, solculuksa ve amaç da sosyalizmse, bence bir kere daha şapkayı öne koymak ve böyleleri için bir eleştiri-özeleştiri sürecini başlatmak gerek, diye düşünüyorum.

Yoksa, yitirilmiş bir kuşağın bir parçası halinde kalmak, orada debelenmek gerçekten üzücü.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.02.2021- 19:24


( Başka bir başlığa yazılmıştı, sanırım bu başlığa da eklemekte yarar var.)

Bir de bu siyasetin bilim olup olmadığı yolunda tartışmalar vardı, özellikle SF'de ve hatta bizim eski forumumuzda... Lenin'i ve Leninizmi biraz da küçümsemek amacıyla bir bilim olmadığı üzerinde durulur ve bu yönde birtakım karalamalar yapılırdı. Lenin'i açıkça karşıya almak pek mümkün olmadığı koşullarda ise görmezlikten gelme alışkanlığı öne çıkardı.   Bilimsel sosyalizm sadece Marks'ın kimi yaklaşımlarına indirgenir, özellikle iktidarın nasıl alınacağı ve öncü partinin nasıl olması gerektiği konularında Lenin'in katkısı anlamsız bir şekilde yok sayılırdı.

Sosyalist siyaset ve Leninizmin siyasi yanı hiç kuşkusuz bilim değildir; bu doğru bir saptama. Leninizmin özellikle siyasi önermelerine de bu açıdan yaklaşılabilir. Ne var ki bu durum, özellikle ve spesifik olarak Leninizme içkin değildir. Her siyasi yaklaşım için geçerlidir, siyasetin kendisi ve işleviyle ilişkilidir. Leninizmin ve sosyalist siyasetin bilimle ilişkisi ancak Marks'a ve Marksizme göndermeyle kurulabilir. Bunun ötesinde doğrudan bilim olarak nitelenmesi hem gereksiz ve hem de anlamsızdır. Marksizmin temelleri, yaklaşımı, yöntemi bilimseldir, bilimdir ama siyaseti için aynı şeyi iddia etmek doğru değildir.

Bilim ve bilimsellik nitelemesi yapılacaksa Marksizm için böyle bir tanımlama yapılabilir. Bilimsel felsefe dediğimiz ve Marksist dünya görüşünün temeli olan felsefe ( diyalektik materyalizm) başlı başına bilimdir, bilimsel bir düşünme yöntemidir. Sosyalizmi ütopik yaklaşımlardan ayıran farklılık da onun bilimsellik ve bilim olma özelliğinden kaynaklanır. Sosyalizmin bilimsel yanı, hem Marks'ın kapitalist çözümlemelerinden ve hem de toplumların tarihsel süreç içinde nasıl ve neden değişip dönüştüklerinin yasalarını ortaya çıkarmasıyla doğrudan ilişkilidir. Marksist sosyalizmi bilimsel bir çıkarım haline getiren de bu iki temel çözümlemelerdir.

Dolayısıyla sosyalist siyasetin bilim olmaması genel anlamda siyasetin bilim olmaması nedeniyledir, sadece sosyalist siyasete veya Leninist siyasete içkin değildir. Şunun da altını çizmek gerekir, sosyalist siyaseti biraz da küçümsemek için ''bilim değildir'' diye nitelemek ne kadar yanlışsa, Marksizmin bilimle ilişkisinin olmadığını iddia etmek aynı şekilde yanlıştır. Spesifik olarak   fizik, kimyayı bilim haline getiren yaklaşım nasıl ki, onun özgün yöntemi ve dayandığı yasalarsa aynı niteliğin Marksizm için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Onun için sosyalist siyaset için kurulabilecek ''bilim değildir'' yaklaşımı Marksizm için iddia edilemez. Daha da ileri gidilebilir ve Marksist felsefe için bile ( diyalektik materyalizm) içerdiği bilimsel düşünebilme yöntemi ( diyalektik) nedeniyle bilimsel olduğu gerçeğini de yadsımamalıyız.

Kısaca bilim ve bilimsellik konuları Marksizmden ve hatta Marksizmle kopmaz bağı olan sosyalist siyasetten soyutlanamaz, soyutlanmamalıdır.

https://www.solpaylasim.com/k8273-lenin-siz-marksizm-ya-da-lenin-in-marksizme-katkilari-.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.08.2022- 02:44


Bilimsel sosyalizm

Marksizmin bir bilim olduğu sözünün doğruluğu toplumda pek kabul görmez; insanlar bunun bir propaganda unsuru olduğunu düşünür. Ancak Marks ve Engels’in kullandığı diyalektik yöntem, bunun tarihe uygulanmasıyla oluşturulan tarihi materyalizm ve kapitalizmin özü olan artı-değer teorisi -diğer yazdıklarını bir kenara bıraksak bile- önemli bilimsel açıklamalardır ve onları tarihin en önemli sosyal bilimcileri yapmaya yeter.

İzge GÜNAL
 
Acaba isminin önüne ‘bilimsel’ sıfatını alan başka bir ideoloji ya da toplumsal yapı var mıdır, bilmiyorum. Daha doğrusu sanmıyorum. Bilimsel milliyetçilik, bilimsel kapitalizm, bilimsel liberalizm… Söylemesi bile komik oluyor. O zaman neden böyle bir tamlama var?

En iyisi baştan başlamak. Biliyorsunuz, Marks ve Engels’in yaşamı bir yandan mücadele, bir yandan da teoriyi oluşturma çalışmalarıyla geçmişti. Sosyalizmin teorik alt yapısını kurarken, doğal olarak eşitlikçi bir toplum amacını yadsımamakla birlikte, özellikle içinde bulundukları toplumsal yapıyı doğru yorumlayamamaktan kaynaklanan ve bu nedenle sorunu çözümsüz hale getirenlerle de uğraşmaları gerekiyordu. Eugen Dühring de bunlardan birisiydi. Marks’la yaptıkları iş bölümünde Dühring’e yanıt verme Engels’e düşmüştü ve o da bunu yaparken Marksizmin temel ilkelerini de içeren kalınca bir kitap yazmıştı: Anti-Dühring. Önce Vorwärts gazetesinde parçalar halinde yayınlandıktan sonra 1878 yılında kitap olarak basılmıştı. Bildiğim kadarıyla ilk kez bu kitapta bir bölümün başlığı olarak ‘Bilimsel Sosyalizm’ tamlaması kullanılmıştı. Sonrasında 1880 yılında Paul Lafargue’ın isteğiyle kitabın üç bölümü bazı eklemelerle Ütopik ve Bilimsel Sosyalizm adıyla Fransızca olarak basıldı.

Engels burada “Sosyalizmi bir bilim yapmak için, onun gerçek bir tabana oturtulması gerekiyordu” dedikten sonra “Bu iki büyük buluşu, materyalist tarih anlayışını ve artı-değer yoluyla kapitalist üretimin sırrının çözümünü, Marks’a borçluyuz. Sosyalizm, bu buluşlarla bir bilim oldu. Bundan sonra iş, onun bütün ayrıntılarını ve ilişkilerini işlemekti” diye ekliyordu. Engels’in kitap boyu vurgusu iki yönlüydü; ilki bilimsel sosyalizmi ütopik sosyalizmden ayırmak, ikincisi de sosyalizmin neden bilim olduğunu göstermek.

Marksizmin bir bilim olduğu sözünün doğruluğu toplumda pek kabul görmez; insanlar bunun bir propaganda unsuru olduğunu düşünür. Ancak Marks ve Engels’in kullandığı diyalektik yöntem, bunun tarihe uygulanmasıyla oluşturulan tarihi materyalizm ve kapitalizmin özü olan artı-değer teorisi -diğer yazdıklarını bir kenara bıraksak bile- önemli bilimsel açıklamalardır ve onları tarihin en önemli sosyal bilimcileri yapmaya yeter. Bir düşünceye ‘bilimsel’ denilmesinin koşulu, bilimsel bir yönteme, deney ve gözleme dayanması, evrensel olmasıdır. Marksist teori bu koşulların tümünü yerine getirir. Marks ve Engels’in doğa bilimlerindeki eşdeğerleri Newton, Darwin veya Kopernik’tir. Ancak onlar bununla kalmamışlar, buluşlarının toplumu eninde sonunda nereye götüreceğini görmüşler ve bunun için gayret sarfetmişlerdir. Tıpkı bulduğu bir molekülün ilaç haline getirilmesi durumunda kimi hastalıkları iyileştireceğini görüp, bunu gerçekleştirmeye çalışan doğa bilimcileri gibi.

Sosyalizm için halâ birtakım katkılara gereksinim yok mu? Elbette var ama bu durumu periyodik cetvelin gelişimine benzetebiliriz. Rus kimyager Dimitri Mendeleyev 1869 yılında elementleri atom ağırlıklarına göre sıraladığında çok önemli bir bilimsel gelişmeye imza atmıştı. Fakat tabloda boşluklar daha doğrusu keşfedilmemiş elementler vardı. Ancak bu elementlerin atom ağırlıklarının ne olması gerektiği tabloya göre söylenebiliyordu. Gerçekten de yıllar içerisinde bu elementler bulunmuş ve tam da Mendeleyev’in öngördüğü özelliklerde olduğu görülmüştü. Sosyalizme de böyle bakılabilir; yani sosyalizm bir tercih değildir, Mendeleyev gibi boşlukların doldurulmasını beklemektedir.
Lenin de yazılarında önceleri “Marksizm yerine ‘bilimsel sosyalizm’ diyorlar. Oysa ülkemizde, Rusya’da, ‘bilimsel sosyalizm’ terimi aslında, açıktan Marksizm karşıtlarının kullandığı bir terimdir” (Bir Gazete Yazarının Notları, 1910)1 sözleriyle karşı dursa da sonraki yıllarda ‘Bilimsel Sosyalizm’ tamlamasını kullanmıştır (Marksizmin Üç Kaynağı, 1913). Bence bugün Türkiye’deki durum 1910 Rusya’sındaki gibi. Kendisini düzenli bir biçimde bilimsel sosyalist olarak tanımlayanlar, sınıf mücadelesini bütünüyle unutmuş, baş çelişkinin deyim yerindeyse ‘ifrata kaçan’ yorumuyla sınıf iş birliğinin en uç örneklerini verebilen, söylemlerinin faşistlerinkine çok benzediği bir noktaya gelen, ulusalcı kesimler. Tam da bu ve benzeri nedenlerle tamlamayı kullanmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum.
Sonuç: Evet, sosyalizm bilimseldir, üstelik tanımlamaya gereksinimi olmayacak kadar.

1Lenin Vİ. Edebiyat ve sanat Üzerine. Aksu E (Çev.), Payel, 2008.

https://gazetemanifesto.com/2022/bilimsel-sosyalizm-495610/



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.08.2022- 06:47


Marksizmin ne olup ne olmadığı konusu özellikle sempatizan kitleler için tam da anlaşılabilir bir konu olmamıştır. Bir yerden duyduğumuz veya okuduğumuz bir tanımlama çoğunlukla derinliğine varmadığımız bir benimseme yöntemi olagelmiştir. Yanlış olabileceği, bir büyük eksikliği içinde barındırabileceğipek de akla gelmez. Hatırlıyorum yazıyaz forumda Marksizmin sadece bir ''eleştiri'' olduğu konusunda gereksiz bir tartışma da yapılmış, ve kendisinin Leninist değil Marksist olduğunu söyleyen birileri inatla bu sözcüğü Marksizme yakıştırabilmişlerdir. Oysa   Marksizm için ''bir eleştiridir'' denilebilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? Dünyayı temellerinden sarsmış bir ideolojiyi, bir felsefeyi, ve bir siyasi ve   bilimsel açıklamalar bütününü ''bir eleştiri'' sözüyle tanımlamak mümkün olabilir mi? Üstelik kendilerini bir marksist olarak tanımlama gereği duyanlar böyle bir basit hataya düşebilirler mi?

Böyle oluyor, böyle oldu. Yıllar da belki hatırı sayılı bir sempatizan kitle için de böyle geçti, böyle geçiyor. Reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte neo-liberal yaklaşımların sola saldırmasının, sola girdi yapmasının da bunda rolü var. Bir de teknolojik gelişmelerin ve özellikle internetin ortaya çıkması zaten okuma-anlama konusunda sıkıntı çeken bireyler üzerinde -üzücü belki-, belki de söylemesi zor, ne diyeyim, kolaycılığa dayalı bir benimseme yöntemi ortaya çıkardı. Daha fazla okuma gereği duymadan, böyle bir alışkanlık edinmeden   internette dolaşan birtakım aforizma türünden cümleleri alarak ve benimseyerek köklü bir anlama yöntemi elde etmiş olamayacağımızı anlamaktan halen çok uzağız. Örnekse ''Marksizm bir eleştiridir'' derken ve marksizmi br eleştiriler bütünüymüş gibi ortaya koyan bir anlayışın aklına eğer böyleyse ve bu kadarsa bütün dünyayı, bütün insanlığı, işçi sınfını, emekçi halkları ve büyük çoğunluğuyla aydınları yüzlerce yıldır nasıl etkiledi ve yaşanan onca olumsuzluklara karşın hala nasıl oluyor da etkilemeye devam ediyor sorusu gelmiyor?

Bir klişeye döndü bende, dışa kapalı bir toplumun içe dönük bireyleriyiz. Kapitalizmin yarattığı onca olumsuzlukları, yokluk ve yoksunlukları da buna ekleyin farklı farklı ve bir yığın olumsuzluk barındıran kişilikler de ortaya çıkarıyor, gibi geliyor bana. Yoksa, bir insan az önce, biraz önce internette bulduğu bir cümleyle sanki pek çok şeyi anlamış, kavramış ve içselleştirmiş gibi konuşup yazmaya çalışır mı? Bu tavrın açıklaması nasıl yapılabilir ki? Adam önyargılar oluşturmuş, şöyle ya da böyle; yaşamında belki de doğru dürüst bir anlama-kavrama sürecinin içinde olmamış ( kendimi de ayrmuyorum, hepimiz aşağı yukarı böyleyiz) ama internetin yani sanal bir dünyanın olanakları ortaya çıkmış, bir anlamda gerçek yaşamda bir türlü üstesinden gelemediği sorunlarının çözümünü bu alanda buluyor ve kendini, egosunu bir şekilde tatmin ederek E.Fromm'un da dediği gibi bir farkındalık yaratmaya çalışarak kendini mutlu etmeye çalışıyor. Evet, yoksa Marsizmin sadece bir eleştiri olduğu konusunda ve üstelik bir Marksst olduğunu da söyleyerek neden inatlaşsın ve bu gereksizlikte ısrar etsin?

Basit bir örnekti ve bu konuda bir yığın örnek de verilebilir? Bir tanıdığım var, sanal dünyada tanıdım ve tam bir prototip bu konuda. Bilmediği konularda sanki pek çok şeyi anlamış, yutmuş gibi bir yazı yazma yöntemi de kullanarak bir şeyler yazıp çiziyor. Detaylarına girmeyeyim, çok uzar bu konu ama bilirsiniz, ara sıra ''Kadıköy'de, NHKM'de rastladığım eski yazıyaz forumdan arkadaşım'' diye tanıtırım onu, hiç bir yazımızı kaçırmaz ve bir şekilde de yanıt vermeye çalışır. O da bir ara ''Lenin demokrasinin sınıfsal bir anlamı var'' demişti diyerek ve bunu   bir tekerlemeye dönüştürerek ve bu söz üzerinde de sürekli tepinerek sanki bir solcumun demokrasi konusunu hiç de ağzımıza almamamız gereken bir kavram-olgu olduğunu ima eder dururdu. Geçmiş zaman kipi kullandığma da bakmayın, halen bu uğrakta durup, ezberlerini sıralamaya devam ediyor. Böyle olunca da aklıma bu ve bunun gibi kişilerin ya gerçekten çok cahil, ya da ajan provakatör veya bir trol oldukları düşüncesi geliyor. Başka türlü olabilir mi? Memleket günlük güneşlik değil ki, birileri sürekli demokrasi diyerek bir zorunluluğun altını çiziyor! Ya da ekim devrimi öncesindeki koşulları yaşamıyoruz ki ya sosyalist devrim ya da monarşi veya faşizme karşı demokrasi ikleminde olalım? Ve üstelik Lenin gibi bir dehanın demokrasi dendiğinde neden başka başka anlamlara da gelebilecek düşünceler belirtmemiş olabilceği akla gelir ki? Ya da gelebilir mi? Faşizmi alt etmek için sosyalizm ve bağlaşıkları yeterli gelmiyorsa düzenle bağlarını bir şekilde sürdüren kitle ve örgütlere de ihtiyaç varken insan neden bu birliktelğe karşı çıkarak örtük bir faşizm yanlısı birey haline gelebilir? Hem solda görünmek ve hem de faşizme koltuk çıkmak için olabilir mi? Başka bir şey aklınıza gelebiiyor mu?

Bir önceki paragrafa dönüp onunla ilişkilendirdiğimde, sanal dünyanın dışa kapalı tolumun içe dönük bireyleri olan bizlerin üzerinde olumsuz bir etki de yaptığnı   akıldan çıkarmamak gerek, diye düşünüyorum. Troller de ajan provokatörler de ya da gerçekten cahillikleri dip yapmış olmasına rağmen kendini solculuğu yemiş yutmuş gibi tanıtmaya ve bu yolla tatmin olmaya çalışan kişiler de hep olacak. Bu gerçekliği sistem bize dayatıyor, evet, bunlar hep olacak,   asıl mesele bu konuda biraz daha duyarlı ve özenli olabilmek ve mümkün olduğunca bu konuda ve bu alandaki şarlatanlıkları da görebilme ve onlara prim vermemektir.

****

Konu Marksizmdi oysa ve nereden nereye geldik. Önceden belli bir hazırlık olmadan sanki konuşuyormuş gibi bir yöntemle klavye başına oturulduğunda böyle oluyor. Konu dallanıp budaklanıyor. Ama yine de çok ilgisiz olmadığını düşünüyorum yazdıklarımın, hatta sosyalizmle, Marksizmle epey de ilişkili olduğu bile söylenebilir; neyse, Marksizmin bir dünya görüşü olduğunu söyleyip işin özüne dönelim.

Evet, marksizm bir dünya görüşüdür ve özetle evrene, dünyaya, topluma ve bireye bütünlüklü bir bakıştır. Marks ve Engels kendisinden önceki görüşleri de kapsayarak, aşmıştır. Bunu yaparken ve kendi söyleyeceklerine de yer açmaya çalışırken doğal olarak kendisinden önceki olanları bir bütünsel eleştireye de tabi tutmuştur. Eleştiri bu sürecin doğal bir parçasıdır, var olanı eleştimeden, eleştiremeden onları kapsam dışında bırakamaz ve kendinize yer açamazsınız. Eleştiri bu nedenle sürecin doğal bir parçasıdır. Süreçte sürekli vardır ama bu durum Marksizmin bir eleştiri olduğu ve sınırlarını eleştirinin kapsadığı sınırlarla ilgili olduğu anlamına gelmez ve dolayısıyla Marksizm için sadece ''bir eleştiridir'' denmez.

Marksizm bilimsel bir ideolojidir. Üstte bu konuda yeterince açıklama İzge Günal tarafından yapılmış. Bilimseldir ve ayrıca üzerinden atlanılmaması gereken yanı da doğrudan bir bilim olduğu yanının da olduğudur. Marksizm bir ideoloji, bir felsefe, bir siyaset ve bir bilim bütünüdür Dünya görüşü dediğimiz bakış da zaten bu bütünlük dolayımı yoluyla olur. Ama bu durum Marksizmle ilgili ideoloji ve siyasetin bir bilim olduğu anlamına gelmez. Marksizmle ilgili olarak ileri sürülen siyasetler, yani bir anlamda Marksist siyaet   bilim değildir. Karıştırılmaması gerekir. Marksizmin doğrudan bilim olan yanı, İzge Günal'ın da açıkladığı gibi toplumların nasıl değişip dönüştüğü ve kapitalizmin de özünün bir sömürü ilişkisine dayandığı gerçeğinde yatar. Siyaset ve ideolojinin bilimsel yanı Marksizmin bu gerçeğine göndermeyle olur ve bu ilişkinin kurulup kurulmamasıyla ilgili olabilir. Yoksa siyaset doğrudan bir bilim falan değildir. ( Siyaetin bir bilim olmaması dolayısıyla ve sadece bu nedenden dolayı bile kuracağımız cümlelerdeki keskinlik payının törpülenmesini gerektirir. Bu bağlamda gereksiz bir keskinliği de içeren cümleler kurmak insanı kendisinin fark edemeyeceği bir şarlatanlık havuzunun su damlası haline dönüştürebiir ki, sanırım hiç birimiz bu duruma düşmek istemeyiz.)

Sonuç şu ki, Marksizm bir dünya görüşüdür. Doğal olarak bir siyasal programı da vardır ve bu program doğal olarak bilimselliği de içerir. Bu bilimsellik de Marksizmin bilim olan yanıyla doğrudan ilintilidir, denilebilir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.10.2022- 05:41


Sonuç şu ki, Marksizm bir dünya görüşüdür. Doğal olarak bir siyasal programı da vardır ve bu program doğal olarak bilimselliği de içerir. Bu bilimsellik de Marksizmin bilim olan yanıyla doğrudan ilintilidir, denilebilir.

Böyle söyleyerek bitirmişim üstteki yazıyı. Marksizm veya sosyalizm bilim mi, sorusunun yanıtını tekrar etmekte yarar var. Şöyle:

Bir kere Marksizm ile sosyalizm kavramlarını çok da gelişigüzel kullanmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu iki kavram arasındaki bilimsellik farkını somutlaştırmakta yarar   var. Bilimsel sosyalizmin bilimselliği, ütopik sosyalizmden farklılığıyla ilişkilidir ki, o da daha önceki (ütopik) sosyalizmden bilimsel temellere sahip olması nedeniyledir. Yani marksist anlamdaki sosyalizm bilimseldir ve bu bilimselliği de Marksizme içkindir; yoksa sosyalist mücadeleye, sosyalist siyasete bilim demek mümkün değildir.

Marksizmin bilimselliği de onun toplumsal tarihe bakışında,kapitalizm çözümlemelerinde ve kapitalizmdeki sınıfların tespitinde yatar. Sosyalizmin bilimselliği   bu tespit ve çözümlemelerine göndermeye ilişkilenebilir, daha ötesine geçmez. Hem siyasal devrim konusu ve hem de devrimden sonraki sürecin nasıl işletileceği konusu kesinlikle bilim falan değildir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.02.2023- 07:20


Marksizmin bilimselliği de onun toplumsal tarihe bakışında,kapitalizm çözümlemelerinde ve kapitalizmdeki sınıfların tespitinde yatar. Sosyalizmin bilimselliği   bu tespit ve çözümlemelerine göndermeye ilişkilenebilir, daha ötesine geçmez. Hem siyasal devrim konusu ve hem de devrimden sonraki sürecin nasıl işletileceği konusu kesinlikle bilim falan değildir. Ve dolayısıyla bilimsel sosyalizmi savundukları iddiasıyla ortaya çıkan sosyalist yapılanmaların birbirlerinden farklı siyasetleri savunmalarının altına yatan neden de budur. ''Sosyalizm bilimse neden farklı farklı sosyalist partiler ve sosyalist yaklaşımlar var?'' sorusunun yanıtı da budur. Bir daha yinelersek bilimsel sosyalizmin bilimselliği Marksizme ilişkin-içkin olan yanıyla ilgilidir, yoksa siyasal devrim için verilecek mücadelenin ne-nasıl olması gerektiği sorusunun yanıtı kesinlikle bilim değildir.

Bilimsel olmayan sosyalizmi savunanlar   bir diğer tanımlamayla ütopyacı sosyalistler de tıpkı bilimsel sosyalizmi savlayanlar gibi daha güzel bir dünya tasavvurunda bulunabilir, ama aralarındaki fark bilimsel sosyalizmin marksist bir zemine oturmasıdır. Ütopiklerin savunageldiği sosyalizm anlayışında böyle bir maddi zemin yoktur ve sadece zihinlerde düşlenen bir yaşam-dünya tasavvuru vardır. Örnekse toplumun nasıl değişip dönüştüğü, sınıfların varlığı ve sınıfsal mücadelenin zorunluluğu ütopik sosyalistlerin benimsedikleri olgular-kavramlar değildir.




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 18 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   15   16   17   [18] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Marksizm ve Bilim Üzerine - 1 / Ayhan Tırıç spartakus 2 5290 15.07.2015- 12:43
Konu Klasör Marksizm-Leninizmin reddi: Post-Marksizm spartakus 0 3655 24.09.2014- 00:10
Konu Klasör Bir Marksizm’den “bin Marksizm”e teori umut 12 9436 16.04.2015- 12:07
Konu Klasör Bilim Sol'dur. melnur 2 4052 13.07.2020- 10:18
Konu Klasör Bilim çok da işe yaramaz! dayanışma 0 2982 06.03.2015- 10:52
Etiketler   Marksizm,   bilim
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS