SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
İmralı tutanakları           (gösterim sayısı: 4.415)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: abbas
Konu Tarihi: 28.08.2014- 15:37


İmralı tutanakları 1: Bakan'a söyleyin 50 yasa çıkaracak

Resim Ekleme

-Aydınlık, Türkiye’yi gerici-bölücü ittifakının nasıl böldüğünü gösteren açılım tutanaklarına ulaştı. Tutanaklar, açılımın perde arkasında nelerin döndüğünü gösterir nitelikte

-Tutanaklarda, Abdullah Öcalan, BDP aracılığıyla hükümete açılım yasalarını çıkarması yönünde telkinlerde bulunuyor. Öcalan’ın kullandığı ifadeler ise talimat verir şekilde

-Beşir Atalay’a ‘Bakan’a söyleyin gerekirse 50 yasa çıkaracaklar’ mesajı gönderen Öcalan ‘PKK yasadan yararlanıp meşrulaşırmış, tabi ki öyle olacak’ diyerek hedeflerinden birini itiraf ediyor

Açılım adı altında İmralı’yla yürütülen pazarlıklar bugüne kadar halktan gizlendi. Bugüne kadar gizlenen ve bölünme yasalarına temel oluşturan görüşmelerin tutanaklarını açıklamaya başlıyoruz.

İmralı’ya giden önce BDP ve HDP kuruluşundan sonra da bu partinin heyetlerinin tuttuğu 4 tutanak, şu heyetlerin şu tarihlerdeki görüşmelerine ait:

- 3 Nisan 2013 tarihindeki 4’üncü görüşme: Heyette BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder yer aldı
- 14 Nisan 2013 tarihindeki 5’inci görüşme: Heyette Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder yer aldı
- 24 Haziran 2013 tarihindeki 7’nci görüşme: Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı
- 17 Ağustos 2013 tarihindeki 9’uncu görüşme: Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı

Tutanakların başlığında BDP/HDP heyeti “Önder Apo” ifadesini kullanırken, tutanaklara göre heyettekiler Öcalan’a “Başkanım” sözleriyle hitap ediyor.

Öcalan’ın gülme, kızma gibi tepkileri de tutanağa geçirilmiş. Tutanaklarda, bazı isimler kısaltmasıyla verilirken, Öcalan’ın Hükümete yönelik tutum, Suriye, açılım, CHP’yle ilişki gibi birçok konuda heyete verdiği talimatlarn da kayıt altına alınmış.

İşte o tutanaklar:

NOT: Arabaşlıklar tarafımızdan atılmıştır
Akil İnsanlar Heyeti’ne atama yaptı

BDP Heyeti: Akil İnsanlar Heyeti’ne dair Sn. Başbakan’ın yaklaşımları dar oldu. Bir ikna heyeti olarak görüyorlar. Biz isim önerilerimizi sunduk. Burada sizinle tartışmaları gerekiyordu.

Abdullah Öcalan: Evet, sanırım 49 kişi olacak ama öyle dedikleri gibi dar olmaz, bunlar tıkanmalara karşı da devreye girecek, sürecin sonuna kadar rol oynayacaklar. Öyle olur zaten.

Heyet: Sanırım 63 kişi olacak diye açıkladılar. Biz yola çıkarken yapıldı açıklama.
Öcalan: Öyle mi oldu. Niye 7 bölge 7’şer kişi değil mi? Bunların görevi önemlidir. Akil insanların devreye girmesi kabul edildi. Önemlidir bu.
(...)
Bu Akil İnsanlar Komisyonu’nda kadınlar kimler olabilirdi başka?
Heyet: NÜ.’yü önermiştik almamışlar. ZT (Zübeyde Teker-Aydınlık)’yi önerdik, alınmış.
Öcalan: Onu ben de söylemiştim.
(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

‘MİT’le ‘İkinci aşamayı parlamento çağrısı başlatır’ dedik’
Öcalan: En önemli konuya geliyorum: Parlamento çağrısı. Bu konuya dair çok tartışma yürüttük. Sonuçta “ikinci aşamanın başlangıcı bu parlamento çağrısıyla olacak” dedik. (MİT Heyetiyle yaptığı görüşmeyi kastediyor-Aydınlık) (...) Bu çağrı ikinci aşamayı başlatacak. Nedir bu aşama? Yasal, anayasal sürecin öne çıktığı bir aşamadır. Bu yeterli mi?
Heyet: Başkanım TBMM’de böyle bir mekanizma yok. Meclis’in “karar” şeklinde bir tasarruf mekanizması yok iç tüzükte. Ya bir kanun çıkarır ya da bir komisyon kurar. Ötesi bağlayıcı olmaz.

Öcalan: Ya, 3’te 2 çoğunlukla Meclis bir karar alırsa nasıl bağlayıcılığı olmaz. Anayasa bile değişir bu çoğunlukla. Hukuku tam bilerek konuşmalısınız.
Heyet: Yasa yaparsa bağlar ama karar dediğimiz şey bir temenni gibi olur. Bir yol bulmaya çalışalım, belki Meclis Başkanı da bir yol önerir. Kendisi de Meclis’in önümüzdeki dönem açılışında böyle bir şey yapabilir. Dört parti ortak bir önerge ile ancak Meclis’ten bir kınama ya da başka bir temenni kararı alabilir, bu da oturuma geçilmeden önce oluyor, bunun da bağlayıcılığı yok ama...

‘TBMM 15 gün tatil yapsın’
Öcalan: Peki, böyle bir şey meşruiyet sağlamaz mı?
Heyet: Meşruiyet sağlar tabi ki Başkanım ama yasalar karşısında bağlayıcı olmaz bu karar yine de. Meclis bu yaz Temmuz’la birlikte kapanacak, Ekim’de açılacak ayrıca.
Sayın Çiçek bu yaz fazla tatil yapılmayacağını söyledi, Meclis’i çalıştırma gibi bir yaklaşımları var.
Öcalan: Tabi. Tatil kısa olmalı. Belki 15 gün falan. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz, Meclis de buna göre çalışmalı.
(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

‘Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu önemlidir’
Öcalan: ... parlamentoda “Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu” kuracaklar. Bu da önemlidir. İsimle ilgili sıkıntı çıkarmayacağız, ama hakikat komisyonu gibi çalışır, onun ön hazırlığı gibi ya da. Çünkü tartıştık; sorun olmamalı! MHP karşı çıkabilir. CHP gelse iyi olur. İkna etmeye çalışın, gelmezlerse ne yapalım! “Demokratikleşmenin bütün maddelerini gündeme alacak bir komisyondur” deyin CHP’ye. İşte 16 madde falan açıkladılar, bunların hepsi bu komisyonun gündeme alacağı konulardır.

‘Bağımsızlık düşüncesinden vazgeçmedim’

Öcalan: Basına yanlış şeyler yansıdı. (21 Mart 2013 tarihli Nevruz mesajı ile ilgili-Aydınlık) “Öcalan bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten bilmem neden vazgeçti” dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. Benim temel görüşüm şudur: Silahlı çatışmaya son verme, sıkı sıkıya yasal demokratik mücadeleye sarılma ile olur. Bu, “yasa çıktı, çıkmadı” tartışması da mesele değil. Bunların hepsi demokratik siyaset aşamasının birer parçasıdır sadece. Anayasal çoğunluk (330) ile Meclis bir çağrı yapabilir sanırım. (Biraz kızarak) Beni şaşırtmayın. “Tarihi çatışma sürecini sona erdirdik” dediysem “barış oldu” demiyorum. Legal siyasete evrensel bağlılıktan ve mücadeleden söz ediyorum. Hiçbir şeyden vazgeçmedim. Ben sadece, “demokratik Türkiye olmadan bunların hiçbiri olmaz, zamanı da değil, arabayı atın önüne koymayın” diyorum. Önce demokratik Türkiye olmalı.
(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

‘Adalet Bakanı’na selam söyle’
Öcalan: Çekilme başlarsa bunlar olabilir, belki gelenler olabilir.
(S.’ye dönerek (Selahattin Demirtaş kastediliyor-Aydınlık)) Adalet Bakanı’yla görüşün. Ölüm sınırında olan mahkumlar var. Bana mektuplar geliyor; Şakran Cezaevi’nde ve Tekirdağ’da sürecin canına okumak isteyen görevliler var. Zaten yasal çerçevesi oluşturuldu.
Hasta mahkumlarda Adalet Bakanı çok seri davranmak zorunda.
Kendisine selam söyle. “KCK tutuklularına dönük baskılar aslında süreci sabote etmeye dönük provokasyonlardır” dersiniz. Sizde olan cezaevi ile ilgili bilgileri de bu kapsamda aktarırsınız.
(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

‘Beşir Atalayla net konuşun, ‘biter’ deyin’
Heyet: Bu defa arkadaşları çok da rahat görmedik, gelişmelerden dolayı kaygılar artmıştı.
Öcalan: Neden?
Heyet: Bu son dönem yaşanan gelişmeler nedeniyle. Özellikle hükümetin tutumu, size yaklaşımları, koruculuk meselesi, yeni karakolların inşası, tutuklu arkadaşların bırakılmaması, sizinle iletişimin sağlıklı olmaması, kısaca ikinci aşamaya dair umutların belirmemiş olması nedeniyle kaygılarda artış olduğunu gözlemledik.

Öcalan: Dün bir AKP’li söylemiş, Mahir midir nedir işte. Tek bir kişi kalmayana kadar çekilme sürecek, ondan sonra bu adımlar atılabilir falan. İşte bu yaklaşım felaket getirir, ahmak mıdır nedir? Bizim milyonlarca sempatizanımız var sınırların içinde. Çekilme dediğin, “son kişi kalıncaya kadar” dersen kendini kandırırsın sadece. İstesek gerilla halkın içine bile karışır, bunları nasıl tespit edeceksin, söylediğinin karşılığı yok, bunun farkında değil.

‘Çıkış yavaşlatılma’ talimatı Öcalan’dan gitmiş
Öcalan: Bir gazetede okudum, yeni korucu kadrolarından söz ediyordu. Hatta korucu köyleri, bölgeleri falan oluşturmak istiyorlar diye. Bunun anlamı bu işe dinamit koymaktır. İşte bu anlayış her şeyi bitirir. Çıkış yavaşlatılmalı demiş olmamın sebebi de bunlardır. Yeni tepeleri ele geçirmekle falan olmaz. Bu tür şeylere dikkat edilmelidir. Yanılmıyorsam mektupta da ‘izleme kurulları oluşmalı, gerillanın boşalttığı yerleri bunlar doldurmalı’ diye yazmıştım. Köye dönüşler akın akın olmalı. Bunlar kendiliğinden olur diye düşünmüştüm. Özellikle köye dönüşlerle ilgili siz de bir gündem açamadınız. AKP, geri çekilmeyi böyle anlıyorsa olmaz. Gerilla geri çekilirken yerine AKP’yi koyuyorlar. Bu yürümez, Bakanla net konuşun “biter” deyin. Yeni karakollar falan olmaz.
(24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağından)

‘Anayasa’ya yansıyacak kaçış yok’

Öcalan: Stratejik Önderlik demek en az Başbakan, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı demektir. Bunu bana siz dayattınız. Daracık yerde bunları yapmam mucizedir.
Halklarımızın hatırı için yaptım. Sizlerin ricası üzerine yaptım. Ben kendim dayatmadım. Eski heyetin ricası oldu, şuralara birkaç not yaz dedi. Ben de kaçmadım, rolümü oynadım. Eğer sağ kalabilirsem 40 yıllık bir savaşın onurlu bir barışı nasıl olacak bunları tartışın işte. Ardından bunların demokratik sözleşmeye dair paketi olacak. Tartışma olanakları artmıştır. Bunun stratejik tarafı da benim. Bu yıl olmazsa gelecek yıl anayasaya da yansıyacak, kaçış yok.
(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

Paket Öcalan’ın onayına sunulmuş
BDP Heyetinin, 17 Ağustos 2013 tarihli dokuzuncu ziyaretinde çarpıcı bir ayrıntı göze çarptı. Buna göre, BDP heyeti, hükümetin hazırladığı paketin Öcalan’ın onayına sunulacağını şu sözlerle açıkladı: “Hükümetin bazı bakanlarıyla 15 gün kadar önce görüştük. İkinci aşamaya dair ciddiyet görmediğimizi belirttik. Sert bir şekilde eleştirilerimiz oldu. Paketi biz henüz göremedik, kendileri çalışıp tamamladıktan sonra bizimle ve sizinle paylaşacaklarını ilettiler, yakın zamanda bekliyoruz artık.”

‘Gerekirse 50 yasa çıkaracaklar’

Öcalan: 100 yıllık sorunu çözüyoruz, kolay mı! Bakanla görüşüp söyleyin, gerekirse 50 yasa çıkaracaklar.

Yasallık niye yanlış olsun? Bilmem PKK yasadan yararlanıp meşrulaşırmış, evet tabi ki öyle olacak. Amacımız bu yasadışılığı bitirmek değil midir? Bizi herhalde çocuk yerine koyuyorlar. Böyle yürümez, kör dövüş devam eder, yazık olur. Anlamıyorlar bunlar.
Özal, Erbakan bana dediler ki her türlü yasal tedbire hazırız, orduyla görüştüğümüzde de aynısını söylediler.

Anlayamadım gitti, bu AKP niye bu kadar diretiyor? Siz de geçmişi AKP’ye anlatın biraz. Geçmişten beri devlet bize söz veriyordu, yasallık için.
Ama yasa olmaz diyorlarsa, aldatmaca vardır. Bu son tavrım da bundan dolayıdır. Kandil’dekiler aya mı gidecek, Endonezya’ya mı, Finlandiya’ya mı? Nereye gidecek, bir teki bile silah bırakmaz böyle olursa. (24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağından)

8 Komisyon önerisi
...Sizin AKP ile geliştireceğiniz diyalog, bizim devletle varacağımız sonucu bekliyor. Dün ve bugün vardığımız mutabakatı hükümet onaylarsa ve Kandil’e yazdığım mektup size verilirse ‘fiilen ikinci aşamaya geçilmiştir’ diyebiliriz. 8 ana başlık sundum (BDP’lilerin duyurduğu 8 komisyon önerisini kastediyor-Aydınlık) bunlar derinleştirmek istediğim konulardır.

‘BDP / Kandik sıkı dursun’
(...) Şimdi ikinci aşama için çatışmasızlık gerekliydi, 1 Haziran kararımda ısrarcıyım. ‘Adım adım süreç gelişir’ dedik. Bu konuda ‘Öcalan’ın kendi iradesi vardır’ dersiniz.
Bu devam de edecek ama asıl önem verdiği 2. aşamadır. Bu mektuptan sonra 2. aşamaya geçmek gerekir. (...) Şimdi devletin yanıtını bekleyeceğim. Ne zamana kadar yanıt gelir. (...) Siz ve Kandil sıkı duracaksınız, mektuptan haberdar oldunuz, 8 başlığı sayacağım, mektup yarın akşam ki toplantınıza yetişir. İçeriği de onaylanırsa süreç yürür. (24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağından)




Bu ileti en son abbas tarafından 28.08.2014- 15:38 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 28.08.2014- 15:41


Öcalan’ın sözlerini MİT yetkilisi onaylıyor

Öcalan: AKP şimdi tek taraflı paket hazırlıyor, bunun en nihai sonucu çatışmadır. Tayyip Bey’e işte böyle yaparsan devlet taviz vermiş olur, PKK’yi tasfiye etmek mümkünken, birkaç da bombalama yaparsan olur deniyor. Bu tam bir tuzaktır, 20 yıldır bu sürecin içindeyim, biliyorum.

Sn. Başbakan, çözümü değil çözümsüzlüğü, barışı değil, silahsızlanmayı değil, büyük savaşı dayatmış olursun.

(...) Türk-Kürt savaşını dayatıyorlar. Normalde düşününce bu köy yakmalar, faili meçhuller falan Türk milliyetçisiyim diyenlerin yapmaması gereken şeyler. Amed zindanında yapılan insanlık dışı şeyler. Oraya bakın, orada sınırsız bir Kürt düşmanlığı, karşılığında da sınırsız bir Türk düşmanlığı yaratmak vardır. Hakikat komisyonları biraz da bunun için lazımdır. Öldür ama niye bu insanlık dışı yöntemi kullanıyorsun, amaç nefret uyandırmak.

Kurşuna diz bunun bile bir mantığı vardır. Ama onurunu kırıyor, jiteme, gladioya, paralel devlete kadar dayanır ucu. Geldiğimiz nokta tavşana kaç-tazıya tut, iti ite kırdırma politikası. Heyetle görüşme yaptığım sırada bile Hakkari’de köylü katliamı yaptılar, heyet bile şaşırdı.

Tayyip Erdoğan'ı ikinci Mursi'ye çevirirler
MİT Yetkilisi: Heyet görüşürken tersinden de yaptılar, Malatya savcısı Müsteşara soruşturma açtı. (Suriye’de düşürülen Türk jeti ile ilgili soruşturma çerçevesinde Malatya Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da dahil edilmesiyle ilgili-Aydınlık)

Öcalan: Evet, 33 asker olayına kadar böyledir. Sonuç olarak birileri 100 yıllık bu vekaleten savaşı istiyor. AKP’ye gelişleri ise ilginç, AKP’nin içi biraz karışıktır. 2012’de bitirecektik ortaya MİT çıktı diyalog kurdu. Bizim de diyalogumuz elde kaldı. Sizin ve Kandil’in raporlarında belirttiği şikayetler, Reyhanlı olayı, Gezi olayları ve daha bilmediğimiz yüzlerce olay, hükümete bak işte terörle başarılı mücadele varken ne diye görüşüyorsun dediler. Sn. Beşir Atalay’a söyleyin net tavır koymalıdır.

(...) Beşir Bey’in bilmesi lazım. O’nunla periyodik, derinlikli, toplantılarımız önemle, titizlikle planlanmalı, kararlar hayata geçirilmeli.

Sn. Erdoğan’ı ikinci bir Mursi’ye çevirirler. Paralel devlet devrede ama boşa çıkarabiliriz.
Tek taraflı uyduruk demokrasi paketi yerine üzerinde birlikte çalışılmış, düzenlenmiş bir paket olmalı. BDP’nin rolü burada çok önemlidir. Birlikte tartışıp, uzlaşıp, karar alıp can siperane savunulur, TBMM de birlikte çıkarılır.
(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

‘İstesek gerilla halkın içinde saklanır’

Öcalan: Yasalar çıkarsa ikinci aşama bitmiş olur. Bu arada geri çekilme de paralel yürür. Karşılıklı siz bize, biz size öneriler yaparız. AKP şunu bilmeli, kısmen gerilla içeride kalsa bile bu yanıltmasın. İstesek gerilla halkın içinde bile saklanır. Buna kafayı çok takmasınlar, önemli olan çatışmasızlıktır. KCK operasyonları olursa siyaseten siz, gerilla operasyonları olursa gerilla cevap verir. Proje yasalaşırsa normalleşme aşamasına geçilir. İçeride dışarıda kimse kalmaz. Öyle genel af olmayabilir.

Meclis bir yolunu bulmak zorundadır. Yönetici-militan ayrımı yapmadan bir yolunu bulmak zorunda. Hasta tutuklular hemen bırakılmalıdır. Biz nasıl elimizdekileri hemen bıraktıysak bakan bey de olumlu yaklaşmalı. Soracak bir şey var mı?

‘Benimle oynayanla siz de oyun oynayın’
Heyet: Başkanım ben yine de parlamento takvimini hatırlatmak istiyorum. Sizler bir proje üzerinde çalışıyorsunuz ve Ekim 15’ten söz ediyorsunuz, ancak parlamento zaten 1 Temmuz’da tatile girip 1 Ekim’de açılacak. Açıldıktan sonra da çok kısa bir süremiz kalacak, sonrasında kasım aralık ayları bütçe tartışmaları, Ocak’tan itibaren de seçim süreci başlıyor ve sonraki üç yılın tamamı seçimlerle geçecek.

Dolayısıyla hükümet herhangi bir adım atmazsa çok zaman kaybetmiş olacağız ve Kürtler açısından ciddi riskler ortaya çıkabilir. Bütün bunları da hesaplamamız gerekiyor.
Öcalan: Devlet bunu hükümetin oyunu için bir fırsata çevirirse Ekim 15’ten sonra savaş tarzınızı belirlersiniz. Ben zaten burada bitmişim demektir. Benle oyun oynayanla siz de oyununuzu oynarsınız. Bakın Taksim’e katılsaydınız bile hükümet giderdi, PKK şimdi belki 50 bin kişidir, umarım böyle olmaz, oyun olursa eliniz serbesttir. (...) Tarihsel kardeşlik bizim dediğimiz şekilde olur ancak. Çıkışta basına yazarsınız. Öyle savaş tehdidi gibi şeyler olmasın, yanlış anlaşılır. Siz zaten benden daha iyi formüle ediyorsunuz.
(24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağından)

‘Biz de KCK’yı hayata geçiririz’
Öcalan: Biz de KCK’yi tek taraflı olarak hayata geçiririz. Yasaları, anayasası var. 1 Eylül’den itibaren biz de bunu yaparız. Birkaç gün bekleriz ilerleme olmazsa AKP’nin tek taraflı paketine karşılık biz de KCK’nin tek taraflı paketini hayata geçiririz.

Bu da giderek savaş demektir. Burada hemen pratik bir öneri yapacağım. Sayın yetkili de getirdi bazı şikayetler. Şehitliklerin açılması, gerillanın görüntü vermesi, yol kesmeler, adam kaçırmalar, asayiş birimleri, buna karşılık gerillanın boşalttığı alanlarda köylüler birbirini öldürmeye başladı, karakollar, HES’ler, korucular falan.

‘İzleme kurulları oluşturulmalı’
30 yıllık gerilla deneyimi çekilirken geride izleme kurulu bırakmalıydı. Biz bunu inşa etmeliyiz. Kürt, Türk AKP’li fark etmez. (17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

‘Hepimizin siyaset hakkı var’

Öcalan: Sn. Beşir Bey’in bilmesi lazım, kendimizi asla tasfiye etmeyeceğiz. Cemil’den gerillaya kadar herkese siyaset hakkı, kimine şimdi, kimine 5 ay sonra olur. 1 Eylül dediğimiz süre de budur. Ya stratejik çözeceğiz, ya da oyalamayı bırakacağız. Her çatışmanın bir barışı vardır. İstiklal savaşı 2 yıl sürdü, şahadetleri de bundan azdır. Aşiret kavgası değil bu, kaldı ki onda bile bir barış antlaşması olur. Biz buna İmralı barışı diyelim, ya da tarihi Kürt-Türk ittifakı diyelim. (17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

‘Dönüş Yasası çıkar, Ergenekon da buna dahil olur’

Öcalan: Tek taraflı paket kesinlikle olmaz. Sayın yetkili de bunu söyler. İzleme komitesinin parlamento ayağı da olabilir. KCK, Ergenekon, hukuk komedisi, trajedisi ile de ilgilenebilir. Çok önemli iki şeydir. Bunları çözümlemezsek Başbakanı da götürür. Okudum işte İlker Başbuğ’la ilgili Başbakan da konuşmuş. Af maf demeyeceğim, bu hatalı cezalardan nasıl dönülür. Bunun dışında da geri dönüş yasası olabilir. (...) Şimdi paketin bir parçası da olabilir dönüş yasası. Buna Ergenekon da dahil olur. (...) 221. madde olmaz. Ya bu madde değişir ve ek yapılır ya da ayrı bir yasa olur. (...) Yüzde 7’den yüksek baraj olmaz, AKP’nin de bizim de ihtiyacımız yok. Neden korkuyorlar. (17 Ağustos 2013 tarihli
görüşme tutanağından)

Ceyhun Bozkurt



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 28.08.2014- 15:41


Resim Ekleme

Resim Ekleme

Resim Ekleme




Bu ileti en son abbas tarafından 28.08.2014- 15:42 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 30.08.2014- 18:05


İmralı tutanakları 2: Özerkliği MİT'le planladık

Resim Ekleme

Abdullah Öcalan'ın BDP/HDP heyetleriyle yaptığı görüşmelerde, Suriye'deki özerk/kanton bölgelerin MİT heyetiyle planlandığı tutunaklarda gözler önüne seriliyor

Öcalan, BDP'lilere, Suriye'deki duruma dair MİT heyetiyle konuşacağını, bazı kararlar alacaklarını ve yeni Suriye'de PYD'nin başat rol oynayacağını söylüyor

Aydınlık'ın ulaştığı, Türkiye gündemine bomba gibi düşen İmralı tutanaklarını yayımlamaya devam ediyoruz.

Tutanaklarda, Abdullah Öcalan'ın BDP'lilere, Suriye konusunda da çarpıcı bilgiler verdiği ortaya çıktı. Öcalan, MİT heyetiyle Suriye üzerinde çalıştıklarını belirterek "Yeni oluşacak Suriye'de bizimkiler başat rol oynayacaklar. Orada özerk bölgeler olur, Kürtler, Aleviler hatta Araplar için de özerk bölgeler olacak gibi. İsviçre gibi özerk bölgeler" ifadelerini kullanmış.

PKK'nın Suriye kolu PYD, bu yılın başında 21 Ocak'ta Cizire'de, 27 Ocak'ta Kobani'de ve 29 Ocak'ta Kilis'in karşısına düşen Afrin'de özerk bölge kantonu ilan etti. Aydınlık'ın ele geçirdiği İmralı tutanakları, özerklik ilanının 5 ay öncesinde Abdullah Öcalan'ın Cizire, Afrin ve Kobani'de özerklik, kanton modeli önerdiğini de gösterdi.

İşte tutanaklarda yer alan ve Suriye'deki planlamanın iç yüzünü gösteren ilgili bölümler:

TUTANAKLAR VE HEYETTEKİLER

* 3 Nisan 2013 tarihindeki 4'üncü görüşme: Heyette BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder yer aldı

* 14 Nisan 2013 tarihindeki 5'inci görüşme: Heyette Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder yer aldı

* 24 Haziran 2013 tarihindeki 7'nci görüşme:-Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı

* 17 Ağustos 2013 tarihindeki 9'uncu görüşme: Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı

NOT: Ara başlıklar tarafımızdan atılmıştır:

'KANDİL SÖYLEDİKLERİMDEN YOLA ÇIKARAK BELLİ NOKTAYA GELDİ'

Kandil de askeri çizgiyi uygulayamıyor. Düşünüyor ama uygulayamıyor. "Bağlıyız" diyorlar; bağlılık sadece kendilerini güçlendirir aslında. Bakın Suriye'de olaylar başladığında Kandil'in herhangi bir kararı var mıydı? Her iki cepheye katılmadan, HPG'yi de orada özgün örgütleme kararları var mıydı? Eminim yoktu ama benim daha önceki, iki yıl önce söylediklerimden yola çıkarak belli noktaya getirdiler. Aslında Kandil'in bu konuda yaptığı fazla bir şey yok, fazla da yaratıcı olamadılar. Oradaki halkımız bana bağlıdır, onlar bu noktaya gelmesinde başat rol oynadılar.

'HATAY'A DOĞRU İLERLEME OLABİLİR'

Haseke için söylüyorum: Çok önemlidir. Orayı ÖSO ya da Baas'a asla bırakmasınlar. Ele geçirirlerse katliam yaparlar. Haseke elden giderse sorumluluk onlardadır. Haseke için de bir öz savunma oluşmalı; sadece Kürtleri değil, oradaki Araplar ve Süryaniler dahil herkesin savunması yapılmalı. Sonra Hatay'a, Afrin'e doğru ilerleme olabilir.

'MİT'LE KARAR ALACAĞIZ, ÖZERKLİK OLACAK'

Zaten önümüzdeki günlerde Suriye'deki duruma dair heyetle (Kendisiyle düzenli bir şekilde görüşen MİT Heyeti'ni kastediyor-Aydınlık) konuşacağız, bazı kararlar alacağız herhalde. Yeni oluşacak Suriye'de bizimkiler başat rol oynayacaklar. Orada özerk bölgeler olur, Kürtler, Aleviler hatta Araplar için de özerk bölgeler olacak gibi. İsviçre gibi özerk bölgeler.

(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'KOBANİ, AFRİN, CİZİR'DE GEÇİCİ YÖNETİM OLUR, KANTON GİBİ'

Öcalan: Suriye'ye geçecektim. Dün heyetle tartıştım. Herhalde hayata geçer, MGK'da da tartışacaklar. Müslim geldi, bunu stratejik önemde görüyorlar, ben de önemli görüyorum. Bundan sonra şöyle olacak, bakın İsa Hüso'yu öldürdüler, Resulayn'a operasyon var, Suudi, Mısır'ı ve Nusra'yı destekliyor, Türkiye ile karşı karşıya gelmeleri olasıdır. Türkiye'nin Nusra'yı desteklemesi facia olur, herhalde desteklemiyorlar.

El Kaide saldırıları bitirilmeli, bitmezse facia olur. Orada Konseyin denetimi olur, geçici yönetim olur, kanton gibi, sonra da seçimler yapılır. Kobani, Afrin, El Cezir gibi bölgeler olur.

KCK'nin buraya müdahilliğiyle ilgili şöyle bir şey düşündük (MİT Heyeti ile mi düşünüldü?-Aydınlık). Burada doğrudan bizden bir arkadaşın üslenmesi olabilir.

Kamışlo, Efrin vb. de askeri değil siyasi üslenmeleri olur. Ama çok sıkı bir güvenlikleri olmalı, öldürülebilirler. İntizamlı bir kale gibi, şahsi değil kurul olarak çalışırlar. Bazıları falan gitti oraya ama onlar askeridir. KCK'den kim olabilir baksınlar, kadınlardan oraya uygun olan bir arkadaş iyidir.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'SURİYE İÇİN HEYETLE (MİT) ÇALIŞIYORUZ'

Orada ayrıca eşbaşkan Asiye var. Kongra-Gel'in ağırlıklı çalışmaları oraya doğru kayar. Orada her şeye hâkim olacak, Türkiye, Suriye, ÖSO, PYD, KDP, YPG ile görüşmeler yapacak. Biz de Suriye için ortak proje açısından heyetle çalışıyoruz. Kapı da insani yardım için açık olacak. Olmazsa teslim olmak yok, sayı 50 bine çıkar, her köyün savunmasını yapar, savaşırlar. El Kaide falan vahşidir, çoluk çocuk kadın falan dinlemezler. Üçüncü yolun temsilcisi olarak Suriye Demokratik Birliği'ni oluştururlar, ÖSO'yla da görüşürler, Cenevre Konferansı'na da giderler. Biz de heyetle görüşürüz. Demokratik Suriye çözümüne böyle gidilir. Rusya, İran'la da görüşülür ama temel stratejik ittifak Türkiye iledir. Türkiye'ye öneriyoruz bunu. Sayın yetkili de bilsin artık onlar karar verirler. Barzani'den daha ilkeli bir ilişki olabilir. Zaten 900 km'lik sınır var, ekonomik, sosyal ilişkiler çok iyi gelişir. 900 km'lik sınır dostluk sınırı olur.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'SALİH MÜSLİM TOYLUK

YAPMASIN ÖZERKLİK İSTESİN'


Salih Müslim'e selam söyleyin o da toyluk yapmasın. Bayrağı indirdik, özerklik niyetimiz yok falan ne gerek var. Ya bayrağı asma ya da böyle yapma. Özerklik niye istemesin, isteyecek tabi. (2013 yılı Temmuz ayında Ceylanpınar'ın karşı tarafına PYD bayrağı asılınca Türk kamuoyu büyük tepki göstermiş, bunun üzerine PYD, bayrağı indirmek zorunda kalmıştı. Salih Müslim de konuyla ilgili açıklamasında "Özerklik gibi bir niyetlerinin olmadığını" söylemişti. Öcalan bu olaya 1 ay sonra tepki vermiş oluyor-Aydınlık) Pratik deneyimlerinizi biraz Salih Müslim'le paylaşın. Türkiye'ye gelip gidebilir. Kapılar da açılır. Eski Suriye'yi kimse kuramaz artık, biz de böyle bir Suriye'de yaşamayız. Abdulhalim Haddam vardı, yanılmıyorsam Paris'te yaşıyor, onunla da görüşülebilir. Ayrıca Mustafa Atlas vardı, eğer bir çizgileri, partileri varsa dikkate alınabilirler.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'SALİH MÜSLİM'LE GÖRÜŞMEDİM'

Heyet: Başkanım Salih Müslim'in de geldiği falan yazıldı?

Öcalan: Yok öyle bir şey olmadı, ama belki ileride o da gelebilir.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

ANKARA, PYD'DEN MUHALEFETLE HAREKET ETMESİNİ İSTEMİŞ!

Heyet: Suriye'de savaş ağırlıklı olarak Kürdistan'a Rojava'ya kaydırılmak isteniyor. Şam'da Halep'te zorlanan muhalifler ve özellikle radikal dinci gruplar Kürdistan'da üstlenebilmek için saldırıyorlar, İsa Hüso (Aracına konulan bombanın patlaması sonucu öldürülen PYD'nin eski eşbaşkanlarından Kürt Yüksek Konseyi üyesi-Aydınlık) suikastını biliyorsunuzdur?

Öcalan: Evet duydum, tanışıyoruz. Nasıl olmuş?

Heyet: Rejim ve KDP işi olabilir deniyor. Yine Salih Müslim'in Türkiye ve İran ziyaretleri oldu.

Öcalan: Ne diyorlarmış PYD'ye.

Heyet: Türkiye PYD'nin Suriye muhalefetiyle birlikte hareket etmesini istiyor.

'SURİYE'DE HOMOJEN YAŞAM MÜMKÜN DEĞİL'

Öcalan: Şimdi tabi devlet kendisini çatışmaya zorlayan durumların farkında değil, Reyhanlı gibi Kamışlo, Resulayn'a doğru aynı şeyleri kaydırmak istiyorlar. Bunu kararlaştırmışlar. KDP de Türkiye ve Suriye üzerinden hamle yapmak, El Partiyi hâkim kılmak istiyor, Suriye rejiminin de hesabına gelir bu.

Semelka hududunun kapatılması, peşmergenin yığılması falan, çok ciddi uyarmaları gerekir. Misliyle karşılık veririz denmeli. İsa Hüso olayı Sakine Cansız katliamı gibidir. Dedikleri gibi de olmuş olabilir belki. Araştırıp çıkarmalılar. Ailesine ve halkımıza başsağlığı diliyorum. Rojava'dakiler ilkeli yaklaşmalı, İsveç (Tutanaklarda İsveç olarak geçiyor, ancak İsviçre örneğini vermesi yüksek ihtimal-Aydınlık) gibi kantonlar, demokratik özerk bölgeler olur.

Hangi rejim olursa olsun, özerk yönetimler olacak artık. Başka çözüm yok, Suriye'de öyle homojen bir yapı ve yaşam mümkün değil artık. Salih bu çerçevede yaklaşmalı. Sizin de burada "Hükümet adım at" kampanyanıza bir anlam veremedim. (17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'SINIRLARI ESNEKLEŞTİRİN'

Buradan hemen konferanslara geçiyorum:

1. Diyarbakır merkezlidir. Hizbullah, Burkay, murkay, kim istiyorsa gelir. Son aşamaya kadar görevini sürdürür bu konferans.

2. Ankara merkezli HDK'nın yapacağıdır. Ortaya çıkacak sol boşluğu çok iyi değerlendirmeleri gerekir. Yapamayanlar olursa genç sosyalist arkadaşları da katsınlar mutlaka.

3. Avrupa'da yapılacak olandır, çerçevesini belirtmiştim zaten.

'SINIR ESNEK OLUR'

4. Hewler (Erbil) merkezli olanıdır. Çok önemlidir. Misakı Milli çerçevesinde yaklaşmalıdırlar. Suriye'dekiler de katılır; Araplar, Türkmenler, Süryaniler kim varsa. Sınırların değişiminden falan söz etmiyorum. İşte Zübeyir demişti; Hollanda-Belçika sınırı gibi esnek olur.

(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

SURİYE SINIRI BRÜKSEL GİBİ OLUR

(Misak-ı Milli Komisyonu'nun kurulmasını önerdiği konuşmasında-Aydınlık) Aslında bu bir Türk-Kürt misakıdır ve birlikte kurtuluştur. Meclis bu misakı onayladı. Kürtler bölünmeyecekti ama ayırdılar. Bu sınırları değiştirmek artık öyle kolay değil ama sınırları faydaya çevirebiliriz. Ekonomik birlik, kardeşlik sınırına dönüştür. Suriye sınırı Brüksel gibi olur.

Heyet: Evet, Kürt bölgelerindeki bütün kapılar kapalı. Arap bölgelerindeki kapıları açık tuttular. Davutoğlu da kapıları yakın zamanda açmayı düşündüklerini söylemiş, zaten süreç gereği de böyle olacak demiş.

Öcalan: Kandil de bunu anlamalı. Tarihi bir ittifak doğuyor. Bütün Kürtler Türkiye ile sağlam bir ittifak kuracak. Ermeniler zaten bundan rahatsızlar. Misak-ı Milli Komisyonu bunu tartışacak. Türk-Kürt birliği olmadan kimse bölgede sağlam kalamaz. Ta Hititlerden beri bu ittifak vardır. Türkiye'deki Kürt sorununun çözümü eşittir Irak ve Suriye'deki hatta İran'daki sorunun çözümüdür. Bunun sonrası Ortadoğu demokratik ittifakıdır.

(24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağından)

SURİYE'DE 40 BİN KİŞİLİK BİR GÜÇ İSTEDİ

Heyet: Sizin Suriye hakkında serzenişlerinizi Kandil'le paylaştık. Ta Tunus baharı başladığında meselenin Suriye'ye ve tüm Ortadoğu'ya olası yansımalarını hesapladıklarını, onunla eş zamanlı bir pratik geliştirdiklerini, sizin demokratik özerklik perspektifi temelli yaklaşımınızı hiç elden bırakmadıklarını, alan özgünlüğü bahsinde çok başarılı yürüdüklerini, şu anda 10 bine yakın bir gücün orada bulunduğunu, bunun çok kısa bir zaman içerisinde 20 binli rakamlara doğru evirilebileceğini aktardılar.

Öcalan: Tabi 30 bin de olabilir, 40 bin de olabilir. Peki, Haseke konusunda söylediklerimi aktardın mı? Ne düşünüyorlar?

Heyet: Aktardım. (...) İşin doğrusu Haseke'ye dikkat çekmemek için biraz temkinli yol almaya çalıştıkları izlenimini edindim.

Öcalan: Haseke'ye ilişkin biz bir şey yapamazsak faşistler yapacak. Aradaki şeritleri, kemerleri bir cephe şeklinde geliştirmek gerekiyor. Suriye'deki yurtseverler, mezhepler hepsi bu cepheye girecek. Demokratik Suriye temelinde olacak.

(14 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'PYD KENDİ ORDU GÜCÜNÜ ARTIRACAK'

Öcalan: Ayrıca DTK Rojava'ya yardım konusunda utanç verici bir liyakat gösterdi. Kamyonlarla yardım gönderdiler. S. ve B. bana 'biz dilenci değil devrimciyiz' dediler. Bir de size özel aktarımlarım olacak, uygun görürseniz bir dahaki sefere S. Bey'e ya da P. Hanım'a söyleyeyim size aktarsınlar diyor.

Öcalan: Bu B. ile S.'ye cevaben bir şeyler söyleyeyim.

Heyet: Eleştirileri size değil Başkanım bizedir.

Öcalan: Öyle mi? S. ve B.'ye iletin; Suriye'deki uluslararası güçler iki kampı ayrı ayrı silahlandıracaklar. Biz kendi çıkarlarımız doğrultusunda gerekirse iki tarafla da ayrı ayrı taktik ittifaklar geliştirebiliriz. Süreç Suriye'de PYD çizgisinin doğruluğunu kanıtlamıştır.

Suriye'de çözüm PYD çizgisidir, herkes bunu daha iyi anlıyor artık. PYD çizgisi demokratiktir. Kendi ordu güçlerini artıracaklar, ideolojik olarak güçlenecekler.

Ayrıca her açıdan BDP'den daha güçlüdürler, nedir öyle BDP yardım falan bekliyorlar. Öz imkânlarıyla savaş ekonomisi uygulayacaklar. Bizim Türkiye ile uzlaşmamız gelişirse Suriye'ye de yansır. Benim adıma bir perspektif halinde Suriye'ye bir mektup yazsınlar. Selamlarımı da iletiyorum.

(24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağından)

Ceyhun Bozkurt



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 30.08.2014- 18:08


İmralı tutanakları 3: Kemal'e selam söyleyin

Resim Ekleme

'Ulusalcılar CHP'yi aşağıya çekiyor'

Öcalan, heyette yer alan Selahattin Demirtaş'a geçmişte örgütten ayrılan ve PKK'nın ölüm listesindeki Osman Öcalan ile Nizamettin Taş'ı hatırlatarak 'siz de bana Osman-Botan gibi mi yaparsınız, ama ben tedbirliyim' diyerek sert bir mesaj veriyor

Abdullah Öcalan'ın BDP/HDP heyetiyle yaptığı görüşmelerin tutanaklarında, CHP'deki Ulusalcılardan rahatsızlığını da dile getirdi. CHP'ye sosyal demokrasi tavsiyesi yapan Öcalan 'Ulusalcılar CHP'yi aşağıya çekiyor' mesajı gönderdi

İmralı Cezaevi'ndeki PKK'nın hükümlü lideri Abdullah Öcalan'ın BDP/HDP heyetleriyle yaptığı görüşmelerin tutanaklarında CHP ve BDP/HDP'ye yönelik çarpıcı mesajlar yer aldı.

Öcalan, BDP heyetiyle yaptığı görüşmelerinde, CHP ile ilgili çarpıcı ifadeler kullanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu kastederek "Kemal'e selamımı söyleyin" diyen Öcalan, CHP'nin ulusalcı milletvekillerinden rahatsız olduğunu dolaylı yoldan ifade ediyor. Tutanaklarda dikkat çeken bir bölüm de CHP'li vekil A.H.'nin BDP'liler aracılığıyla Abdullah Öcalan'a selam göndermesi ve kişisel olarak CHP'nin açılım sürecine katılması gerektiği mesajını iletmesi.

'KÜRTLERDE İLK DEFA ÖNDERLİK ÇIKIYOR'

Tutanaklarda dikkat çekici bir bölüm de Öcalan'ın Selahattin Demirtaş'a yönelik kullandığı ifadeler. Son dönemlerde öne çıkan, tabanda etkisi olan ve HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı olan Selahattin Demirtaş'a yönelik "Önderlik dersi" vermeye çalışıyor. Dikkat çeken Öcalan'ın bunu yaparken örgütten ayrılan ve PKK'nın ölüm listesine giren Osman Öcalan ve Botan kod adlı Nizamettin Taş ile Kuzey Irak'ta bir operasyonla yakalanan Şemdin Sakık örneklerini vermesi.

Öcalan'ın Demirtaş'a bu uyarıları yaparken ilginç bir şekilde "Çocuklarınızı seviyorsunuz tamam ama onları böyle tehlikelere açık halde bırakarak nasıl sahip çıkarsınız" ifadelerini kullanıyor. Öcalan, Pervin Buldan'ı da eski Mısır Kraliçesi Nefertiti'ye benzetiyor.

TUTANAKLAR VE HEYETTEKİLER

- 3 Nisan 2013 tarihindeki 4'üncü görüşme: Heyette BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder yer aldı.

- 14 Nisan 2013 tarihindeki 5'inci görüşme: Heyette Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder yer aldı.

- 24 Haziran 2013 tarihindeki 7'nci görüşme: Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı.

- 17 Ağustos 2013 tarihindeki 9'uncu görüşme: Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı.

İşte İmralı Tutanakları'nda Öcalan'ın çarpıcı ifadeleri:

Heyet: Tabi sizin buradaki yeriniz kadar sağlık durumunuz da önemli, sağlık ekibi, yeterli tıbbi donanım falan da olmalı.

Öcalan: Şimdi benim durumum Başbakan gibidir. Düşünün birkaç gün ortadan kayboldu, haber alınamadı, herkesin aklına ilk olarak sağlık durumu geldi. Yeni yerim iyidir ama 24 saatte her şey değişebilir. Bu Kürtlerde ilk defa bir Önderlik çıkıyor. Benim hep şu sözüm vardı; keşke biri çıksa da Önderliği devretsem. Osman, Şemdin, Çürükkaya bir günlük paşalık yüzünden devletini satarlar. Bir kadın için Kürdistan'ı satarlar. Gelin bir gün bunun altına girin, çatlarsınız, çok ağırdır. Devlet de beni 15 yıldır sınıyor. Artık diyoruz ki sen Kürtleri böyle güdemezsin, biz de devleti böyle taşıyamayız. Barışmak, demokratikleşmek, normalleşmek. Son 300 yıllık hikâyedir.

'OSMAN-BOTAN GİBİ Mİ YAPARSINIZ'

Öcalan: Ben nasıl bu işe girdim, (Demirtaş'a dönerek) son bölümde sizinle ilgili de değineceğim. (Gülerek) tabi siz de bana Osman-Botan gibi mi yaparsınız, ama ben tedbirliyim. Önderlik iddianız varsa ki isteğiniz, hevesiniz var, o halde donanımlı olmalısınız. Toplumsal sorunlara çözümler bulmalısınız. Çocuklarınızı seviyorsunuz tamam ama onları böyle tehlikelere açık halde bırakarak nasıl sahip çıkarsınız. İsminizi Selahaddin Eyyübi'den almışsınız, O'nun Nureddin Zengibar'la çekişmeleri, uzlaşmaları vardır. (Gülerek) İlginçtir abinizin adı da Nurettin'dir. İyi niyetlisiniz, kaçak dövüşmüyorsunuz, çok ilginçti o spiker size sorular soruyor, dersiniz, Şirin Payzın Hanım, Öcalan da sizi takip ediyor. Bazı şeyleri merak ediyorlar benimle ilgili olarak. Sizi ölçüp biçmeye, sizi sahneye çıkarmaya çalışıyorlar, sizin de buna hazırlıklı olmanız lazım, donanımlı olmanız lazım. Pervin Hanım da iyi konuşuyor ama daha hazırlıklı olmalısınız.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

MHP KARŞI ÇIKABİLİR, CHP GELSE İYİ OLUR

Öcalan: ... Parlamentoda "Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu" kuracaklar. Bu da önemlidir. İsimle ilgili sıkıntı çıkarmayacağız, ama hakikat komisyonu gibi çalışır, onun ön hazırlığı gibi ya da. Çünkü tartıştık; sorun olmamalı!

MHP karşı çıkabilir. CHP gelse iyi olur. İkna etmeye çalışın, gelmezlerse ne yapalım! "Demokratikleşmenin bütün maddelerini gündeme alacak bir komisyondur" deyin CHP'ye. İşte 16 madde falan açıkladılar, bunların hepsi bu komisyonun gündeme alacağı konulardır. (Öcalan'ın kastettiği 16 madde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 26 Mart 2013 tarihinde partisinin CHP Grup Toplantısı'nda açıkladığı "Demokrasi Paketi"nin maddeleri-Aydınlık)

(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

HF İLE CHP'Yİ 'YOL AYRIMINA GETİRME' GÖRÜŞMELERİ

Heyet: Sayın Başkan, Meclis'te komisyon kurulması sürecini izlemişsinizdir. Hükümet tıkanmıştı. Ulusalcıların ve kendi içlerindeki tepkilerin ağırlığıyla içine fenni gübre gibi her yere "terör" kelimesini serpiştirdiği bir ucube komisyon önerisi yaptı. Gerek Adalet Bakanı'yla yaptığımız görüşmelerde, gerekse HF (MİT Müsteşarı Hakan Fidan kastediliyor-Aydınlık) ile yaptığımız görüşmede, CHP'nin geçmişte verip unuttuğu böyle bir araştırma komisyonu önerisi olduğunu, eğer bunu güncellersek CHP'nin bir yol ayrımına geleceğini, önergesine sahip çıkması durumunda sürece katılmış olacağını, reddetmesi durumunda siyaseten beş paralık duruma düşeceğini önerdik. AKP başlangıçta bunun önemini kavrayamadı. Sıkıştıklarında bunu hatırladılar ve alelacele uyguladılar. Gelinen noktada AKP'nin önerisinden daha sağlıklı bir dil ve içeriğe sahip bir komisyon kurulma aşamasına gelindi. 4. yargı paketinde de çok nispi bir olumlu düzeltme yaklaşımı geliştirdiler. Yeterli değildir ama önemsiz de değildir.

ÖCALAN'A SELAM GÖNDEREN CHP'Lİ A.H.

Heyet: Başkanım, komisyon kurulmadan bir gün önce CHP'den vekil A.H. ile görüştük. Size selamı var. Newroz'da okunan mesajınızı çok beğenmiş. Derli toplu bir metin olduğunu söyledi. Yalnız 'daha çok Ortadoğu'ya ilişkin belirlemeler var. Eksik olan AB konusunda bir görüşte belirtilseydi iyi olurdu' dedi. Bireysel olarak CHP'nin sürecin içerisinde olması gerektiğini düşünüyor.

(CHP'de doğrudan ismi A, soyismi de H ile başlayan milletvekili yok. Ancak A.H. sıralamasına göre iki isimli bazı milletvekilleri var. Bunlar Isparta Milletvekili Ali Haydar Önen, İstanbul Milletvekili ve CHP TBMM Grup Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Samsun Milletvekili ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Haluk Koç bulunuyor-Aydınlık)

'CHP MUTLAKA SÜRECE GİRMELİDİR'

Öcalan: CHP'nin iyi bir sosyal demokrat parti olmasının ne kadar önemli olduğunu ben biliyorum onlar bilmiyorlar. A. Bey ve Kemal'e (Kılıçdaroğlu) selamlarımla beraber deyin ki 'Öcalan'ın Kemalizm eleştirisi yapıcıdır. Kemalizm güncellenerek faydalı olabilir. Ulusalcılar CHP'yi aşağıya çekiyorlar. Onlara deyin ki Öcalan'a destek verseydiniz, AKP'nin hegemonik yapıdan kurtulmak için komisyon önemli bir şanstır. Bu şansı kaçırmayın. Komisyona mutlaka üye vermeliler. Ayrıca deyin ki akil insanları Öcalan'la görüştüler. Bu kadar büyütmesinler. AKP'nin diktatörleşmesine izin vermeyeceğiz. Ama onlar katılırlarsa bu daha hızlı olur. Bu şansı kaçırmasınlar her iki komisyona da yavaş yavaş girmeliler. Ankara konferansında özellikle kadınlarla ortaklaşabilirler.

Heyet: Kendi tabanları da onları çok eleştiriyor. HDK'nın en son Dersim ve Erzincan'da yaptığı halk toplantılarında gençliklerinin CHP'nin sürece katılmaması konusunda eleştirileri var.

Öcalan: Evet, bunları onlara anlatmalısınız. Tekrar görüşmelisiniz. CHP mutlaka sürece girmelidir.

(14 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'YAŞANTINIZ NEFERTİTİ'Yİ HATIRLATIYOR'

Öcalan: (Pervin Buldan'a hitaben) Ben sizin için de aslında, ne övmeyi ne de yermeyi düşündüm. İhtiyacınız yok aslında. Ama yine de şahsınıza ilişkin bir şeyler söyleyeceğim.

Politika yapmak çalışmak istiyorsunuz belli. Çalışıyorsunuz da. Yararlı olacağınızı düşünüyorum. Her türlü görevde yer alabilirsiniz. Bizim kadın politikamız önemli. Kadına yaklaşımımız önemlidir. Kadınları sever sayarım. Saygı duyarım, değerlidirler. Kadınlara karşı bir prensibimiz var. Sizin yaşantınız bana tarihi olarak Mitani-Mısır firavunları döneminde yaşayan Nefertiti'yi anımsatıyor. O dönem başkent Serekaniye'dir, Nefertiti'nin eşi de öldürülüyor. O da çok güçlü bir kadın. Savaş Buldan da talihsiz bir şekilde vahşice öldürüldü. Dehak misali Kürtlerin de en akıllı ve cesur insanlarını öldürdüler. Kürt gençlerinin başını (beynini) bu şekilde yediler. Bunu, vekalet savaşını durdurmalıyız, zaten buradan yola çıkarak bu tezleri geliştirdim. Bu tarihsel bir diyalektiktir.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'BU KADAR ÇABAM ERDOĞAN'I KURTARDI'

Öcalan: Şimdi sizin bütün aktarımlarınıza karşılık iki önerme yapmış oldum. İzleme kurulu ve paket. İlerleme kolay olmuyor. İlerleme işte budur. Gerisi lafı güzaftır. Bu devlet Türk ve Kürt'ün dışında herkesin devleti olmuş. Paralel devlet aygıtı devleti ele geçirip Kürt-Türk boğazlaşması yarattı. Birbirimizi boğazladık, yaktık, bu devlet kimin öyleyse? Kim bu hale getirdi? Yine ciddi bir engel çıkar mı acaba? Bak işte Mısır'ı haşat ettiler. Dün de heyete söyledim, bu kadar çabam öncelikle Erdoğan'ı kurtardı. Beşir Bey'in bilmesi lazım. 1920-24'lerden sonra yaşananlar batının bugün Mısır'daki tezgâhları gibidir. Bunun için biraz büyük düşünmek gerek. Boş-dolu vakitlerinde bununla uğraşmalısın. Önderlik etmenize karşı değilim ama hazırlıklı olmalısınız.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'ÖNDERLİK NASIL OLUR SİZE ANLATAYIM'

Öcalan: Bireysel durumlarınızla ilgili biraz anlattım zaten, Selahaddin Eyyübi, Nureddin Zengibar meselesini. Benim kişilere yaklaşımım geneldir. PKK'deki tarzım da budur. Tecrübem var, nasıl Önderlik olunur anlatayım, örnek alın. Siz de artık biraz bu yöne girmişsiniz çünkü. Genel çözümlemelerim bellidir onları da okuyun. Diyarbakır'da doğmuşsunuz, adınız, aileniz iyidir. Ben geri çekilme kararını verirken halkı kurda kuşa yem yapmak için almadım bu kararı, baktınız böyle riskli oluyor karakol, korucular, HES'ler falan gerekirse geri çekilme yerine ileri gelinir. Kandil de siz de saflık yaptınız. Ben bu kararı alırken bunların olacağını tahmin etmedim. İmkânlarınız çoktur, değerlendirin.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

ŞEMDİN SAKIK ÖRNEĞİ

Şemdin (Sakık), Hogir (PKK tarafından infaz edilen eski PKK'lı itirafçı Cemil Işık), Terzi Cemal (Öcalan'ın talimatıyla infaz edildiği söylenen PKK'lı Ali Ömürcan) neler yaptılar, bunların en ufak belirtisi sizde yok tabi ben herkesi bu çerçevede eleştiririm. Cuma (Cemil Bayık), Cemal (Murat Karayılan), Karasu (Mustafa Karasu) bütün arkadaşları bu çerçevede eleştiririm. Hepsi de çok fedakârdır, kahramanca direndiler, mesela Karayılan yüzlerce mayını kendisi temizledi. Olası savaş olursa tedbirli olsunlar, Sakine gibi kendilerini de vururlar. Süreç olmayabilir, görüşmeler bitti gelemiyorsunuz diyelim, tedbir alacaksınız, Ermenilerin 24 Nisanını, KCK'nin 14 Nisanını hatırlayın.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

Ceyhun Bozkurt



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 31.08.2014- 16:13


İmralı tutanakları 4: Hakan Fidan'ın yardımcısı PKK'lı olsun

Resim Ekleme


PKK lideri, Güvenlik Komisyonu kurulmasını önerirken, bir MİT Müsteşar Yardımcısı'nın PKK'yı kastederek, Kürt hareketinden seçilebileceğini söylüyor. Abdullah Öcalan ayrıca, PKK'nın askeri olarak en güçlü döneminde olduğunu iddia ediyor

İmralı Tutanakları'na göre, PKK'nın hükümlü lideri Abdullah Öcalan, bir MİT Müsteşar Yardımcısının Kürt hareketinden olabileceğini söylüyor. PKK'nın yerel güvenlik gücü olmasını öneri olarak getiren Öcalan, örgütün askeri anlamda en güçlü döneminde olduğunu da belirtiyor.

Aydınlık'ın 28 Ağustos'ta yayımlamaya başladığı İmralı Tutanakları, Abdullah Öcalan'ın, silah bırakmaya, örgütün mevcut durumuna ve güvenlik konularına bakış açısını göstermesi açısından çarpıcı bilgiler içeriyor. Öcalan, PKK'nın askeri açıdan en güçlü döneminde olduğunu söylerken, PKK'ya asla tasfiye etmeyeceklerini de itiraf etti.

İşte Öcalan'ın tutanaklara yansıyan açıklamaları:

NOT: Ara başlıklar tarafımızdan atılmıştır

TUTANAKLAR VE HEYETTEKİLER

- 3 Nisan 2013 tarihindeki 4'üncü görüşme: Heyette BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder yer aldı.

- 14 Nisan 2013 tarihindeki 5'inci görüşme: Heyette Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder yer aldı.

- 24 Haziran 2013 tarihindeki 7'nci görüşme: Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı.

- 17 Ağustos 2013 tarihindeki 9'uncu görüşme: Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı.

'PKK'NIN ÇEKİLDİĞİ YERLERİ BDP/DTK KORUYACAK'

Heyet: Sn. Başbakan "çıkışlar silahsız olacak, silahlı olanlarla güvenlik güçleri karşılaşırsa görevlerini yapmak zorundadırlar" falan dedi. İzlemişsinizdir belki.

Öcalan: Yok. Öyle bir tartışma olmaz. İki günde cevaplarını yazsınlar. Bu cevaptan sonra konu aydınlanır. Çekilmeden sonra BDP-DTK bu alanlarda halkı koruyacak sivil örgütlenmeler yapar. Koruculardan bir zarar gelirse sert darbe indireceğiz. Geri dönenlere yardımcı olacaksınız; evlerini yapanlar, yerleşenler falan zorluk çekmesinler. Adalet ve İçişleri Bakanları ile beraber yürütebilmelisiniz bunları. Cevap gelmeden diğer konuyu tartışmayacağım. Öyle "silah bırak, git" olmaz. Büyük ihtimalle silahlar ve özel eşyalar alınacak, birbirimize gözükmeden olacak, dönemin ruhuna herkes uyacak.

Heyet: Sizin merkezinde olduğunuz bir süreci yürütüyoruz. Ama bizim de Kandil'in de sizinle görüşmesi hükümetin iznine bağlı halen. Bazen dışarıda yaşanan gelişmeler karşısında sizinle görüşmeden inisiyatif kullanmak istemiyoruz ama bu da hükümetin iznine bağlı. Ortaya boşluklar çıkıyor, bu boşlukları da hükümet kullanıyor. Belki izne tabi olmayan periyodik bir görüşme imkânımız olmalı. (3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'YARIN BİR GÜN GERİLLAYA KONFERANS YAPARSAM'

Öcalan: Belki hemen değil ama Cemil Bayık gelmek istese nasıl gelecek. O gelmesse gerilla nasıl gelecek. Hemen olsun demiyorum, Ekim'de olsun demiyorum ama şarttır. Gerilla sayısı hızla tırmanıyor, çünkü çözüm umudu yok henüz.

(...) En son 8-9 aydır da bu defa ki iyi gitti, en kapsamlısı oldu. Ama AKP halen şunu düşünüyor, paralel devletin tasfiye önerilerine kanıyor, çaresiz kaldığımızı düşünüyor. Oysa askeri olarak en güçlü olduğumuz dönemdir, hudut hattından Kandil'e, Suriye'ye kadar 50 bin gerilla gücü vardır. Beşir Bey'e de söyleyin siyasi çözüm potansiyeli gelişirse askeri potansiyel düşer, ya da tersi olur. Tamam en son silahsızlanma da olur, ama yurt dışında, cezaevinde olana statü tanıyacaksın. Hadi bana ve yönetime 5 yıl siyaset yasağı falan olur, bu fedakârlığı yaparız. En son Newroz bildirisinde ben siyaset hakkı dedim, onlar da bunu onayladı. Yarın bir gün ben gerillaya konferans yapsam ne diyeceğim, silaha gerek yok, siyaset hakkınız var demem gerekir. (17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'BİLSİNLER Kİ KENDİMİZİ ASLA TASFİYE ETMEYECEĞİZ'


Öcalan: Sn. Beşir Bey'in bilmesi lazım, kendimizi asla tasfiye etmeyeceğiz. Cemil'den gerillaya kadar herkese siyaset hakkı, kimine şimdi, kimine 5 ay sonra olur. 1 Eylül dediğimiz süre de budur. Ya stratejik çözeceğiz, ya da oyalamayı bırakacağız.

'İSRAİL BİZİ SİLAHLANDIRIR'

Öcalan: PKK tarihin iç-dış en büyük savaş potansiyeline sahiptir. İran-İsrail PKK'yı silahlandırır. Hatta paralel devlet bile yapar. İçeride de genç potansiyeli çok fazladır. Bu bir tehdit değil işin doğası gereğidir. Anlamlı barış, yasal ve anayasal (bu konuda acele etmiyorum) değişimle olur.

(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme notundan)

'BİRİ BİLE SİLAH BIRAKMAZ'

Geçmişten beri devlet bize söz veriyordu, yasallık için. Ama yasa olmaz diyorlarsa, aldatmaca vardır.

Bu son tavrım da bundan dolayıdır. Kandil'dekiler aya mı gidecek, Endonezya'ya mı, Finlandiya'ya mı? Nereye gidecek, bir teki bile silah bırakmaz böyle olursa.

(24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağından)

'PKK YEREL GÜVENLİK GÜCÜ OLSUN'

(Öcalan, kurulmasını önerdiği 8 komisyondan biri olan Güvenlik Komisyonu'nu ayrıntılandırırken): Çok önemlidir, ilk defa açıklıyorum; gerilla şu anda Kürtlerin tek güvencesidir. Sonrasında ne olacak, Kürtler için bir güvenlik konferansı yapılmalı. JİTEM, asimilasyon, kültür ve doğa tahribatı, kim Kürtlerin güvenliğini sağlayacak? Genel güvenlikte Kürtlerin temsilcisi olacak mı? Mesela bir MİT müsteşar yardımcısı Kürt hareketinden olabilir mi gibi? Seçimle iş başına gelen bir köy güvenlik birimi mesela. Belediyelere bağlı trafik polisi, zabıta, bekçi gibi.

(24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağından)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 01.09.2014- 14:34


PKK peşindeki ‘sol’a Öcalan’dan talimatlar

Resim Ekleme

İmralı Tutanakları’ndan, Haziran Direnişi için ‘Hükümete darbe girişimi” diyen Öcalan’ın, Gezi eylemlerini kullanma talimatı verdiği ortaya çıktı. Öcalan, yeni parti kuruluşu için heyete “Taksim sonrası rüzgardan yararlanın” diyor

İmralı Tutanakları’nın bugünkü bölümünde, Abdullah Öcalan’ın HDP’nin kuruluşuyla ilgili BDP’lilere verdiği talimatlar yer alacak. Öcalan, ÖDP’nin projeye mutlaka alınması gerektiğini söylerken; Emek Partisi (EMEP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) için “Onlara söyleyin beni biraz örnek alsınlar” ifadeleri tutanakta yer alıyor. Gezi eylemlerine en başta “Hükümete darbe girişimi” olarak yaklaşan ve eylemleri eleştiren Abdullah Öcalan, yeni parti kuruluşu için heyete “Taksim sonrası rüzgardan yararlanın” ifadelerini kullanıyor. AKP-CHP dışında bir blok kurmayı öneren Öcalan, bu projeyi hükümet heyetiyle de görüştüğünü, onların da buna ikna olduğunu söylüyor.

TUTANAKLAR VE HEYETTEKİLER
- 3 Nisan 2013 tarihindeki 4’üncü görüşme: Heyette BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder yer aldı.
- 14 Nisan 2013 tarihindeki 5’inci görüşme: Heyette Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder yer aldı.
- 24 Haziran 2013 tarihindeki 7’nci görüşme: Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı.
- 17 Ağustos 2013 tarihindeki 9’uncu görüşme: Heyette Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan yer aldı.
İşte o tutanak:
Heyet: HDK-BDP seçim konusu vardı. Bu meseleyi de biraz konuşmakta fayda var.
(...)
Öcalan: Meclis alanı dar kalıyor, herkesi kapsamıyor. Olağanüstü HDP Kongresi yapılabilir. Yeni baştan örgütlenebilirler. ESP falan çalışmak istiyorlar mı?
Heyet: Evet, ESP, SDP, EMEP falan çalışmak istiyorlar ancak partiler arası rekabet genişlemeyi zorluyor.

Öcalan: Onlara söyleyin beni biraz örnek alsınlar. Ben partimin başında mıyım? Bir hareketi partimin başında olduğum için mi etkileyebiliyorum. Kendilerine biraz güvensinler. Siz de kendinize güvenin, başında olmasanız da etkileyebilirsiniz. Kimse parti şovenizmine kapılmasın. Ben bile burada Türkiye solundan daha birlikçiyim (...)
(24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağı)

HDP YENİ MODEL TÜRKİYE PARTİSİ
HDP’de Irak’taki gibi olmaz. Türk Kürt partisi gibi ayrışmayın. Tehlikelidir. Yeni model bir Türkiye partisidir (...) Türk Ulusu vardır ve bir gerçektir, peki Kürt halkıyla birleşince ne olur, Türkiye ulusu diyebiliriz (...) ESP, BDP, EMEP, YEŞİLLER, Müslümanlar, feministler, çevreciler hepsi olsun (...) Sebahat toparlayıcı değilse başkası olur, çok uzatmadan karar verilebilir, Sırrı Süreyya yapabilir, ben sadece öneriyorum. İleride hem HDP’nin hem BDP’nin grubu olabilir.

40’ın üzerinde milletvekiliniz olabilir. Ertuğrul’a da Levent’e (Tüzel) de söyleyin pratik politika yapmazsanız olmaz, zavallı konumuna düşürürler.

HDP RAPORU ÖCALAN’IN ONAYINA SUNULDU
Öcalan: (HDP’nin sunduğu raporun sonuç bölümünü okudu) tamamdır uygundur, Türkiye kesiminde bazı belediyelerde HDP ile girilebilir, 18’indeki kongrelerini seçim yeterliliği için yaparlar sonra da Ekim’de falan asıl kongrelerini yaparlar, Ankara konferansının bileşenlerini de alırlar, yine de aranızda tartışın, oyunuzu artırabilecek taktikler, ittifaklar yapın. Bu taktikler, araçlar tümüyle pratik politikayla ilgilidir. Örneğin su için H2O gereklidir. İstediğiniz kadar hidrojen ve oksijeniniz olsun iki hidrojen bir oksijen bir araya getirmezseniz su olmaz. HDP’yi bunun için önerdim. (17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)

BDP kalabilir, daha da yetkinleşebilir, genç yetkin kadrolarla donanabilir. Tonlarca sorunun çözümü için nitelikli kadroya ihtiyacınız var. Ne PKK’nin ne KCK’nin taklidi ya da siyasi kolu değilsiniz, onların düşmanı da değilsiniz. PKK, KCK için arabulucu olabilirsiniz. Ama gerillanın, PKK’nin sözcüsü de değilsiniz, bazen öyle açıklamalar yapılıyor. Zora girersiniz. Kendinizi her açıdan geliştirin, PKK’ye de her şeyi danışmanıza gerek yok. Özgün bir Kürt hareketi olarak gelişirsiniz. Aranızda sınır kalmadığı için 5-10 bin üyeniz gitti.
(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 02.09.2014- 14:01


İmralı tutanakları 6: HDP projesi MİT onaylı

Resim Ekleme

Abdullah Öcalan’ın İmralı Tutanakları’na geçen ifadelerine göre, Öcalan’ın MİT heyetiyle yaptığı görüşmelerde, HDP’nin kuruluşunun planlaması da yapılmış

PKK’nın İmralı Cezaevi’nde hükümlü bulunan lideri Abdullah Öcalan’ın BDP/HDP heyetiyle yaptığı görüşmelerin tutanaklarında HDP (Halkların Demokratik Partisi)’nin kuruluşuna dair önemli ayrıntılar da yer aldı. Öcalan, kendisiyle görüşen MİT heyetinin HDP için “Sol olmadan bu işin olmayacağına” ikna olduğunu belirtiyor. Ayrıca tutanaklardaki bilgilere göre, Gülen cemaatinin BDP ile temasa geçerek “sizi Fethullah Gülen’le görüştürelim” dediği de öğrenildi.

Abdullah Öcalan’ın İmralı tutanaklarında geçen ifadeleri HDP-HDK (Halkların Demokratik Kongresi) projesinin MİT heyetiyle birlikte hayata geçirildiğini ortaya koydu. Öcalan, HDK’nın “sol” bileşenli bir yapı olması konusunda MİT heyetinin de ikna olduğunu söylüyor. Tutanaklara göre o dönemki sürece ilişkin olarak ÖDP, Halkevleri gibi örgütlerin HDK’ya dahil edilmesi meselesi öne çıkıyor. BDP heyeti Öcalan’a söz konusu çevrelerin “Türkiye konferansı”na katılması üzerinde çalıştıklarını aktarıyor. HDK’ya ilişkin tespitler yapan Öcalan, bu sırada itiraf niteliğinde bir açıklamada bulunuyor ve kendisiyle görüşen MİT heyetinin “Sol olmadan bu işin olmayacağına” ikna olduğunu belirtiyor. Öcalan sözlerinin devamında MİT ile üzerinde anlaştığı bu projenin “sola karşı komploları” bitireceğini iddia ediyor.

Tutanaktaki bölümler şöyle:

NOT: Arabaşlıklar tarafımızdan atılmıştır


Heyet: Kandil’de de bu konuyu konuştuk, ben iki bilgilendirme yapacağım. Birincisi Türkiye konferansıyla ilgili. HDK’nın kuruluş aşamasında ve gelinen noktada yaşadığımız eksiklikleri de giderebilecek bir imkân olarak yaklaşıyoruz aynı zamanda bu konferensa. Bu bağlamda ÖDP çevreleri, Halkeveleri gibi HDK dışı kurumların da etkili bir katılım için sürece dahil edeceğiz. Bu sizin önerdiğiniz perspektife de çok uygun düşmektedir. C. arkadaş, A. arkadaş da sizin gibi Türkiye Solu konusunda titiz ve duyarlılar. Bana önerdikleri şeyler ışığında O. ile bir telefon görüşmesi yaptım...

Öcalan: Çok doğru yapmışsınız. Fakat şunları da söylemeliydin: “Apo sizinle birlikte hareket etmek istiyor. Ankara konferansı tarihidir. Siyasetin temelini atacağız. Devlet Mustafa Suphilere yaptığını yapamayacak. Silahlar susacak, demokratik siyaset konuşacak. Bunu Başbakan söyledi. Geri dönemez. Dönerse isyan çıkacak, kıyamet kopacak. CHP’nin durumu ortada. Türkiye solu için bir fırsat, Üç blok var: AKP bir blok, MHP-CHP bir blok, emekçiler sosyalistler bir blok. Bunu hedefleyin, biçimlendirin. Heyetle görüştüm (MİT heyetini kastediyor-Aydınlık), sol olmadan bu iş olmaz. Onlar da ikna olmuş durumdalar. Yani onların güvenliğini de ben burada düşünüyorum, ben sağlıyorum. Bu ne demek; artık sol’a komplo yapılmayacak demek. Çünkü Sinop’ta size yapılanlar da bir türlü devlet komplosuydu. İçinde devlet olmadan böyle bir şey yapılabilir mi? Aynı şey Madımak için de geçerli. (S.’ye dönerek) Sen orada ölseydin yazık olmaz mıydı? Sol bu kadar ölüyor ve ben artık bunların güvenliğini sağlamak için bu kadar çalışıyorum.

(14 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

ÖCALAN: FETHULLAH GÜLEN’LE SİZ GÖRÜŞÜN

Abdullah Öcalan’ın HDP heyetiyle İmralı’da yaptığı görüşmedeki konulardan birisi de Cemaat’le kurulan ilişkiler. HDP’liler Cemaat’ten “ABD’de Fethullah Gülen’le görüştürelim” teklifi aldıklarını PKK liderine aktarıyor. Cemaat’i 17 Aralık’tan bu yana “Erdoğan’a ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a darbe yapmakla” suçlayan Öcalan bu teklife sıcak bakıyor, Gülen’le görüşmeye HDP heyetindeki Selahhattin Demirtaş, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in katılmasını istiyor. Öcalan’la HDP Milletvekilleri arasında görüşme tutunaklarındaki o konuşmalar şöyle: Heyet: Cemaat’e ilişkin mesajınız yüz yüze iletildi. Onların da bir müddettir ABD’ye davetleri var. Bizi F. G. (Fethullah Gülen-Aydınlık) ile görüşmeye davet ediyorlar.

Öcalan: Kimi? Onların mı daveti var?

Heyet:Evet. Mayıs ayı içinde bir etkinlikleri var ABD’de; “sonrasında bir görüşme olsa iyi olur” diyorlar.

Öcalan:Yapılabilir tabi. Sizler olamaz mı?

Heyet:Biz kapıları kapatmadık ama değerlendireceğimizi söyledik. Diğer arkadaşlarla da tartışıyoruz. Değerlendireceğiz bunu.

Öcalan: Oldu; siz karar verirsiniz artık.

(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

NEVRUZ MESAJINA YALNIZ ULUSALCILAR KARŞI ÇIKTI

Heyet: Nevruz’da yazdığınız mektup küçük bir kesim dışında herkeste şok etkisi yarattı ve olumlu bir etki bıraktı. Çizdiğimiz genel bir perspektif olarak kabul gördü. Kanımca bundan sonra somut pratik önermelerde bulunan ikinci bir mektubun zamanıdır. Dar bir milliyetçi ulusalcı çevre dışında kimse karşı çıkmadı.

Öcalan: Yüz yıllık hesabı görüyoruz. Daha neler söyleyeceğim. Kimdir bu fanatikler?

Heyet: Fanatik alanla ırkçı ve ulusalcı Kemalistler bu çerçevede.

Öcalan: Sol nasıl karşıladı?

Heyet: Sol’daki durumu ikiye bölmek gerekiyor. Yarattığı şok etkisiyle sarsıldı herkes. Bir kısmı temkimli yaklaştı, bir kısmı hayal kırıklığı ile içindeki Kemalisti açığa çıkardı.

Öcalan: Temkinli yaklaşan kimlerdir?

Heyet: O.M., M.P. vb. ÖDP çevreleri, TKP vb. çevreler daha vahim yaklaştılar.

Öcalan: Biz bu süreci sol’un da önünü açmak için yürütüyoruz... Onların da legalleşmesi gerekiyor. Burjuva zor ile bastırdığı için biz illegaliteyi seçmek zorunda kaldık. Yoksa normal olan legalitedir. Parlamentonun ileride yapacağı çağrıyla sol da legalleşecek. AKP muhafazakardır, diğerleri milliyetçi ulusalcı. Arada muazzam bir boşluk var. Sol bunu doldurabilir.” ....

Öcalan: Ama önce söyleyeyim. Nevruz bildirisinin yüzde 90 içeriği benimdir, diğerleri de bazı tavsiyelerdir; dikkate aldım sadece. Öyle “AKP yazmış da vermiş” tartışmalarına karşı söylüyorum bunları.

(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)

Ceyhun Bozkurt



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   İmralı,   tutanakları
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS