SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
''AKP ‘demokrasi tramvayı’ndan inmek istiyor.''           (gösterim sayısı: 2.860)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 14.09.2014- 22:16


Taner Timur: “AKP ‘demokrasi tramvayı’ndan inmek istiyor”

Saygın akademisyen, Marksist tarihçi Prof. Dr. Taner Timur, Çapul TV’de Şule Uslutekin’in hazırladığı Gündeme Dair programının konuğuydu. Tayyip Erdoğan’ın vaktiyle “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” dediğine dikkat çeken Timur, şimdi AKP muhalifi bir pozisyona itilen liberallerin eski destekçi pozisyonlarını “niyet okumadık” diyerek meşrulaştırmaya çalışmalarına da gönderme yapıyor: “Niyet okunacak bir durum yok, kendi açıkça ifade etti. Bütün tavırları da bunu doğrular nitelikte. Çünkü Tayyip Bey, halkın değil ‘Hak’kın egemenliği’ne inanıyor.” AKP-Cemaat kavgası görünümündeki devlet krizine ve ekonomik kırılganlığa vurgu yapan Timur, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından da “Ciddi bir anayasa ve rejim krizi içine doğru gidiyoruz ve başlangıcındayız” diyor

Resim Ekleme

Şule Uslutekin: “Demokratik bir rejime geçilmek isteniyorsa bu anayasa değişikliği ile sınırlı kalamaz. Yanı sıra hukuk dilinde organik kanun denilen yasalar da vardır” diyorsunuz bir yazınızda.

Taner Timur: Bir ülkenin rejimi bir tek anayasadan ibaret değildir. Bazı kanunlar vardır ki seçim kanunu, siyasi partiler kanunu vs, bunlar anayasa kadar hatta bazen daha da önemli rol oynarlar. Herkesin bildiği o yüzde 10 barajı gibi bir şey hiçbir demokratik ülkede yok.

Ş.U: Erdoğan yüzde 38 oyla cumhurbaşkanı oldu mesela.

T.T: Evet. Katılım olarak da çoğunluk değil. Bunlar ilk iktidara geldiklerinde de yüzde 34-35 bir oyla geldiler. Yüzde 8-9’la baraj altında kalan partiler oldu. Yüzde 9 milyonlarca oy demek. İki parti barajı aşmıştı fakat AKP neredeyse anayasayı değiştirecek bir milletvekili oy oranı tutturmuştu ki, bu son derece antidemokratik. Siyasi partiler kanununda da bir sürü antidemokratik madde var. Mademki demokrasi diyorsun mademki ileri demokrasi diyorsun sen bunları kolayca çıkarabilirsin başkalarını suçlamana hiç gerek yok. Bunlar yapılmadı devamlı muhalefet suçlandı.

Benim görüşüm şu; bu iktidar, şu anki cumhurbaşkanı bizim bildiğimiz demokrasiye inanmıyor, öyle bir demokratik kültürü de yok. Şuna inanıyor; çoğunluğu aldık mı bu bizi rahatlatır. Bir kere ağzından kaçırarak söylemişti: “Bu tramvaydır, belli bir durağa gelince inilir.” Niyet okunacak bir durum yok, kendisi açıkça ifade etti. Bütün tavırları da bunu doğrular nitelikte. Çünkü Tayyip Bey, halkın değil “Hak’kın egemenliği”ne inanıyor. Aynı hayranı olduğu Necip Fazıl gibi. 1970’lerde Abdullah Gül de, bu da, Bülent Arınç da Büyük Doğu Gazetesi etrafında yetiştiler. Necip Fazıl ise çok koyu bir demokrasi düşmanı. Demokrasinin, halkın egemenliğinin çok saçma bir şey olduğunu, kendisi de yazmış, mecliste “Halkın egemenliği” ifadesini silip onun yerine “Hak’kın egemenliği” yazmanın teorisini “İdeolocya Örgüsü” diye bir kitabında uzun uzun anlatmıştı.

Öyle seçim falan yok yani. O seçime de karşı, hatta darbeci. Çünkü Menderes’i de darbeye teşvik ediyordu. Necip Fazıl’ın Menderes ile ilgili kitabı var, oradaki anılarında, 27 Mayıs olduğu zaman “Önce çok sevindim” diyor “Çünkü darbeyi Menderes yaptı zannettim.” Şimdi hayran oldukları şahsiyet, özel dergilerinde andıkları şahsiyet bu.

Ş.U: Demokratik bir rejimi aslında sağlayacak şeyleri dikkate almıyorlar.


T.T: Bence bunları araç olarak görüyorlar. Hani hep “davamız”, “kutlu yürüyüş” diyor ya, bu bence kendi kafalarına uygun dini, şeriatçı bir rejim. Ama bunu başarabileceklerini sanmıyorum. Şu ana kadar yükseliş dönemleri de bence bitti inişe doğru bir eğilim görüyorum.

Ş.U: ANAP’ta da böyle oldu, DP de benzer şekilde, parçalanmaya doğru gidiyor, diyorsunuz yazılarınızda. Bir de dikkate değer oy kaybı saptamanız var. Seçimlerde en çok oyu alsa bile geçmişe dönük baktığınızda oranlama olarak kayıp dönemler başlıyor diyorsunuz.

T.T: Cumhurbaşkanlığı seçimlerini saymayalım, çünkü çok olağanüstü koşullarda gerçekleşti. Bir de hiç kimsenin ismini bilmediği bir aday çıktı karşısına; yani hazırlıksız, alışık değil, üstelik bunlara karşı saygısı olan biriydi, AKP’ye fayda da etti.

Bence AKP demokrasiye, istikrara, sandığa, sağlıklı bir gidişe düşkün bir parti olsaydı Ekmeleddin Bey’in aslında onların cumhurbaşkanı adayı olması lazımdı. Ama bunlar o kadar radikal hayaller peşindeler ki…

Ş.U: “Bu iktidar gerekirse tüzüğünü değiştirip 2023’e kadar iktidarda kalmak istiyor. İktidardan düşmeyi salt iktidardan düşmek olarak görmüyor, bundan çekiniyorlar. Bu süreç kargaşaya ve giderek rejimin desantralizasyonuna yol açabilir. Büyük bir iktisadi krizle birleşirse çok büyük altüst oluşlar yaşanabilir” diyorsunuz. Burada aslında hükümetin birinci parti olmaması ya da artık hükümet olmaması kaybının ötesinde kayıplar onları bekliyor yaklaşımı var. Menderes örneğini veriyorsunuz mesela, başka şeylerle de suçlanabilirler, başlarına başka kayıplar da gelebilir vs.

T.T: Zaten suçlanıyorlar, ortada fezlekeler var. Banka müdüründen tutun da bakan çocuklarına kadar birtakım insanların evlerinde hala da açıklamadıkları milyonlar var. Bunlar yakalanmış, fezlekeler hazırlanmış. Şimdi bunlar iktidardan düştüğü zaman yargı üzerindeki baskılar bu şekilde yürümeyecek. O kovaladıkları polisler dönmese bile mevcut polisler daha rahat hareket edecek. Artık polis meselesi değil hakim meselesi bunlar, çünkü yargıya intikal etmiş şeyler.

Ş.U: Gezi sonrası süreci iktidar partisinin iyi yorumlayamadığını, anlayamadığını düşünüyorsunuz yaşanan örneklere bakarak.

T.T: Şimdi Gezi olayı nedir? Sadece Gezi Parkı’nı, Taksim’i değil bütün Türkiye’yi düşünüyorum. Milyonlarca insanın silaha sarılmadan sadece tencere tava çalarak veya meydana çıkıp pankart açarak “Sizi istemiyoruz, yeter” hatta “yola gelin, demokratik davranın, basına, yargıya vs saygılı olun” dediği haykırıştır.

Üstelik kim ne derse desin herkes eşittir ama her memlekette okumuş, aydın zümresi denen bir şey vardır, bundan geldi asıl itirazlar. Uygar bir memlekette böyle bir hareketin sonucunda iktidar der ki: “Bu kadar büyük bir tepki gördüğümüze göre mutlaka çok yanlışlar yaptık” (ki AKP içinden de böyle düşünenler oldu ama onların sesi hemen kesildi, susturuldular), “Biz büyük bir hata yaptık bunu nasıl düzeltebiliriz.” Bir kere daha yumuşatıcı tedbirler alır, daha demokratik davranmaya çalışırlar. Kısaca daha demokratik olarak onu susturur, iktidarı da artar. Ama bu ne yaptı; “Bunlar çapulcu, bunlar komplocu, bunların içine ajanlar karışmış…”


Resim Ekleme
"Bu iktidar, şu anki cumhurbaşkanı bizim bildiğimiz demokrasiye inanmıyor. Öyle bir kültürü de yok. Tayyip Bey, halkın değil 'Hakkın egemenliği'ne inanıyor. Aynı Necip Fazıl gibi"


Ş.U: O saldırgan refleks, korkularının yansıması mı?

T.T: Gayet tabi ama korkunun ecele faydası yoktur uzun vadede. Zannetti ki Mısır’daki gibi, Arap Baharı vs gibi ben de gidiyorum. Apar topar döndü ve kendini epeyce kaybetmiş bir vaziyette İstanbul’dan Ankara’ya her durakta bir miting yaptı. Böyle bir havadaydı, çok büyük bir korkuydu. Ama sadece korkuyla yönetilemez memleket. Etrafında bir sürü danışmanı var, soğukkanlı bir şekilde oturup “niçin bunlar oldu” diye konuşmaları lazımdı.

Üstelik bu reaksiyon bugün azalmış değil. Kimse şu an sokağa dökülmüyor ama belki daha da genişlemiş bir muhalefet cephesi olarak yerinde duruyor. Yüzde 51-52 oy hiçbir şey ifade etmiyor, bu çok yapay, bütün devlet olanaklarının seferber edildiği son derece antidemokratik bir seçimin ürünü.

Muhalefet liderleri, adayları söyledi: “Çıkalım baş başa bir tartışalım. Sen kendini bu kadar hatip olarak görüyorsan, bu kadar güçlü, hakim, yaptığı işlerin hepsi iyi, doğru olan bir lider olarak görüyorsan otur bir tarafta muhalefet, bir tarafta sen tartışalım bir saat, bir de halk görsün.” Buna bile tenezzül etmiyor, dünyanın neresinde muhalefet lideriyle konuşma tenezzül meselesi oldu!

Türkiye bugün çok ciddi bir kriz içinde yaşıyor son gelişmeler bu krizi daha da geliştirici nitelikte. Çünkü diyor ki, “Ben öyle bildiğiniz başkanlardan olmayacağım; ben hem cumhurbaşkanı olacağım, hem çok kuvvetli başbakan olacağım”, aynen böyle söylemese de söylediği buna geliyor. Anayasa buna uygun değil. Özal da, Demirel de bunu yapamadı, onların da arkasında partileri vardı. Gül de yapamadı. Yapmak da istemediler ayrıca, gerçi Özal buldu emanetçi adı altında bir başbakan ama sonunu gördük.

Yeni anayasa yapma falan derken şu an mevcut anayasal işleyişin dışında, farklı bir uygulama içindeler. Bunun ne olduğunu göreceğiz. Fakat ciddi bir anayasa ve rejim krizi içine doğru gidiyoruz ve başlangıcındayız. 10 Ağustos’ta cumhurbaşkanı seçildi, sonra parti kongresinde büyük bir kinle konuşma yaptı. Arada “Ben 78 milyonun başkanıyım” diyor ama yargıyı suçladı, parmak salladı biz size göstereceğiz diye. Öyle Haşhaşiler falan… Suçluysa (Fethullah Gülen’i kastediyor) Amerika’dan iste, istedi ama öyle hiç kimsenin oralı olduğu da yok. Hatta “Başbakana da bunları miras olarak bırakıyorum” diyor, “Haşhaşilerle, paralel devletle kavga…” 17 Aralık’tan bu yana, bu kadar zaman içinde sen yetkili bir başbakan olarak bulamadın da, polisleri buldu ama onların da çoğu oradan oraya yer nakli birkaçı tutuklu…


Ş.U: …Bütün bunlar çok ciddi bir kriz dönemi içinde bulunduğumuzun işaretleri bence. Üstelik bu siyasi kriz ekonomik krizlere gebe, çünkü günümüzde finansal krizler itibar ile ilgili krizlerdir. Çünkü itibarınıza dayanan bir para akımı var. İtibarınızı kaybettiğiniz an para akımı kesiliyor.

T.T: Şimdi bu karmaşa devam edecek, bu anayasa krizi herkesi etkileyecek.

Bu da ister istemez para akışını vs de etkileyecek. Borçlar, cari açıklar eskisi kadar kolay halledilebilir halden çıkmaya başlayacak.

Şimdi ben kötümser olduğum için değil fakat incelediğim, yaşadığım, gördüğüm verilerin bana telkin ettiği şeyleri söyledim ve tablonun iyi olmadığı kanısındayım.

“Mezhepçiliğin altından kolay kalkılmaz”

Ş.U: Bir röportajınızda, “AKP tarafından Türkiye ilk defa mezhep savaşının içine sokuluyor “ diyorsunuz.

T.T: Dünyanın neresinde demokratik bir ülkede insanların, siyasal liderlerin birbirlerine niçin “Mezhebini açıklamıyorsun ben açıklıyorum” şeklinde bir münakaşa yapıldığı görülmüş.

Ama bu bizde söylenebiliyor. Bu durumda ne diyeceksiniz, bunlar ne kadar inkar ederlerse etsinler bunun altında mezhep kafası yattığı aşikar. Bizde bu Alevilere karşı, öbürlerini saymıyorum çünkü öbürleri yani Türkiye’deki kimin dinsiz olduğu, ateist olduğu bunun zaten sayısal olarak fazla bir siyasi rolleri yok.

Gayrimüslimler artık yok mertebesine geldi Türkiye’de. 78 milyonluk bir ülkede bunların artık siyasi bir ağırlığı yok. Ama Alevilerin var, milyonlarca Alevi var onun için Türkiye’de mezhepçilikle, politikacılıkla birleşen bir siyaset uygulandı. Bu iktidarın bunun altından kolay kolay kalkabileceğini sanmıyorum. Önümüzde daha üzücü ve önemli olaylar olabilir diye düşünüyorum.

‘Çok küçültücü, bu hale düşme!’

Ş.U: İktidarın dış dünya karşısında da ciddi bir itibar kaybı gözleniyor…

T.T: Der Spiegel, Almanların en önemli haftalık dergisi. Kapak çıktı “Sizi istemiyoruz” dendi, Türkiye’nin hiçbir devlet başkanına böyle bir şey yapılmamıştı. The Economist, İngilizlerin en önemli dünya çapında itibarlı dergisi, o sultan özentisi kıyafetinde fotoğrafını kapak yaptı vs. Madem itibar diyoruz merasim için bu gazeteler yandaş gazeteler vs manşetler attılar “Obama ve Putin davet edildi.” Bakınız şimdi Obama davet edildi gelen kim Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı. Bu çok küçültücü bir şey asında. Bu hale düşme. Ama düşünün ki bugün bir miting yapılsın yüzbinler toplansa AKP’nin önünde hiçbirinin umrunda değildir. Amerika’dan Obama’yı çağırdık da gele gele Ankara’da büyükelçi bile değil onun maslahatgüzarı… Bizde Osmanlı’dan beri çok küçük dönemler dışında çürütülerek çözülüyor, yok ediliyor ama bunun reaksiyonları senelerce yaşanıyor. Şimdi de bu meseleler gördüğüm kadarıyla çürümeye doğru gidiyor bunun reaksiyonlarını da uzun bir süre yaşayacağız.

Sendika.Org




Bu ileti en son umut tarafından 14.09.2014- 22:18 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 18.09.2014- 18:46


Alıntı Çizelgesi: kim yazmış
Çünkü Tayyip Bey, halkın değil ‘Hak’kın egemenliği’ne inanıyor.



Bu Erdoğan tarafından ortaya atılmış ancak çoktan geçerliliğini yitirmiş bir söylem. Bu lafı, daha işin başındayken, kendi ekonomik ve sosyal düzeninin alt yapısını hazırlamak amacıyla siyasi bir söylem olarak ortaya atmıştır, o kadar. Arada geçen sürede, onun inandığının da paranın egemenliği olduğu açıkça kanıtladı. O da diğer kapitalistler gibi paranın egemenliğine inanıyor. Paranın padişahlığına inanan diğerlerinden tek farkı, egemen para kendisinde ve kendisi gibilerde olacak, başkasında değil.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kürtler ne istiyor? bedrettin 9 8673 27.10.2015- 20:44
Konu Klasör KCK: AKP süreci bitirmek istiyor melnur 0 3801 06.04.2014- 18:01
Konu Klasör Kurtuluş Kılçer (TKH) ne yapmak istiyor? melnur 1 2372 23.08.2020- 04:53
Konu Klasör Rus halkı sosyalizmi istiyor abbas 10 9752 25.08.2014- 10:18
Konu Klasör Sosyal demokrasi mi devrimci demokrasi mi? melnur 2 1079 29.08.2022- 08:41
Etiketler   AKP,   ‘demokrasi,   tramvayı’ndan,   inmek,   istiyor.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS