SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
"Sosyalist olmanın bedeli hep ağır oldu"           (gösterim sayısı: 3.565)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 03.11.2014- 20:38


"Sosyalist olmanın bedeli hep ağır oldu"

Halit Çelenk Hukuk Ödülleri ilk defa bu yıl verilecek. Hukuk Ödülleri fikrinin nasıl çıktığını ve Halit Çelenk'i kızı Serpil Güvenç İleri'ye anlattı.

Resim Ekleme


(İleri - Haber Merkezi) Halit Çelenk, başka bir avukatlığın nasıl yapılabileceğinin bir örneğini yarattı. Tüm yaşamı mücadele içinde geçen Çelenk Deniz Gezmiş'lerin avukatı olarak tanınsa da bir çok devrimcinin, sendikanın, yazarın avukatlığını üstlendi, Çağdaş Hukukçular Derneği'ni kurdu, Türkiye İşçi Partisi'nin Genel Yönetim Kurulu üyeliğini yaptı. Mahkeme salonlarında sadece avukat olarak yer almadı, sanık sandalyesinde de oturdu. Ailesi, meslektaşları bu yıl ilk defa Halit Çelenk Hukuk Ödülü'nü verecekler. Halit Çelenk'i ve ödül fikrini kızı Serpil Güvenç İleri'ye anlattı.

Mayıs 2015'te ilk defa Halit Çelenk Hukuk Ödülü verilecek. Ödül fikri nasıl oluştu ve ödülün kriterleri   neler?

Ödül düşüncesinin sahipleri, bir grup devrimci avukat arkadaş. Halit Çelenk’i yitirişimizden sonra, toplantılarının önemli olduğu ama kalıcı ve sürekli bir bellek oluşturmak için bir ödül projesinin gerçekleştirilmesi gerektiğine ilişkin düşüncelerini paylaştılar benimle. Ve 3 Mayıs 2014’de Ankara’da düzenlenen anma toplantısında ödül kararı ve ödül kurulu açıklandı. Arkadaşlar bir de ödül komitesi oluşturdular. Komitede Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof.Dr. Rona Aybay, Prof. Dr. Ali Murat Özdemir, av. Başar Yaltı, av. Erşen Şansal, Anayasa Mahkemesi eski raportörü Ali Rıza Aydın,   avukat Özlem Şen Abay, avukat Bilgütay Durna, avukat Barış Aybay, Dr. İlker Kılıç, Serpil Çelenk Güvenç yer alıyor.

Halit Çelenk Hukuk Ödülleri hangi aralıklarla verilecek ve bu ödülle amaçlanan nedir?

Amaç, devrimci duruşunu kişisel yaşamında ve hukuk alanındaki mücadelesinde ödünsüz olarak sürdürmüş olan Halit Çelenk’in siyasi anlayışıyla uyumlu eserlerin ödüllendirilmesi. Halit Çelenk’in yaşamı, eserleri, mesleki ve yaşam mücadelesi, fikirleri ile hukuk ya da bu bağlamda hukuk/toplumsal ilişkiler arasında bağlantı kuran yayın, tez ya da diğer çalışmalar değerlendirmeye alınacak.

Görüldüğü gibi bir konu kısıtlamasına gidilmedi. Örneğin, 141-142. Maddelere ilişkin bir tezin ya da bir sunumun yanı sıra devrimci bir savunma da ödül konusu olabilecek. Ödülün her yıl verilmesi düşünülüyor.

Halit Çelenk, Denizlerin avukatlığı dışında başka hangi davalara baktı? Kimleri savundu?

Halit Çelenk “Denizlerin avukatı” olarak bilinir ama 12 Mart ve 12 Eylül öncesi ve sonrasında Dev Genç, TÖS, TİP, DİSK, Barış Derneği, TKP, TDKP, Partizan, Kurtuluş, Halkevleri, TBKP gibi birçok devrimci siyasi örgüt ve kuruluşun, yayınladıkları ya da yazdıkları kitaplardan, oyunlardan, şiirlerden dolayı tutuklanan, haklarında ünlü 142. Maddeden dava açılan çevirmen, yazar, ozan, yayımcı ve sorumlu yazı işleri müdürlerinin davalarına baktı. Ayrıca aralarında Mahir Çayan, Aziz Nesin, Rasih Nuri İleri, Talip Apaydın, Vahap Erdoğdu, Muzaffer İlhan Erdost, Süleyman Ege, Erbil Tuşalp, Adnan Özyalçıner, Asım Bezirci, Teslim Töre, Aşık İhsani, Kemal Burkay, Mehmet Ali Aslan, Melih Pekdemir, Ali Alfatlı, Oğuzhan Müftüoğlu, Sarp Kuray, Mustafa Yalçıner, Kaya Güvenç, Akın Birdal, Ertuğrul Kürkçü Nedim Şahhüseyinoğlu, Samiye Yaltırım, Mahmut Dikerdem, Mihri Belli, Nihat Sargın, Fakir Baykurt, Metin Demirtaş, Taylan Özgür, Necdet Adalı, Oktay Etiman, Ruhi Koç, Vecdi Özgüner ve burada adını saymakla bitiremeyeceğim kadar çok sayıda devrimcinin, sosyalistin, komünistin avukatlığını yaptı.

Günümüzde yargı bağımsızlığı tartışmaları ile 12 Mart cunta döneminin bu konudaki uygulamalarında paralellikler var mı?

Son analizde, sınıflı toplumlarda yargının sermayeden ve iktidarlardan bağımsız olamayacağını bilmekle birlikte, Halit Çelenk başta olmak üzere tüm devrimci avukatlar hep yargı bağımsızlığını savunageldiler. Özellikle darbe dönemlerinde yapılan savunmaları okursanız bunun sürekli olarak vurgulandığını göreceksiniz. Bu nedenledir ki, Halit Çelenk, Denizleri yargılayan mahkemenin, bir mahkeme değil ama bir “kurul” olduğunu, mahkemenin hâkimlerinin “yürütme organı” tarafından görevlendirildiklerini ve istendiği zaman görevlerine son verildiğini ve başka yerlere atandıklarını, yargı bağımsızlığının söz konusu olmadığını ve bu nedenle de verilen kararın bir yargısız infaz olduğunu söyleyegelmiştir.

Dahası da var…

O dönemde sol eğilimli kişilere, özellikle de devrimci öğrencilere verilecek cezaları bile Sıkıyönetim Komutanlıkları askeri yargıçlara yazıyla bildirmekteydiler! Eğer Marksist Leninist düşünceyi benimsemiş bir gençseniz idamla yani TCK ’nun 146. Maddesiyle yargılanmaktaydınız. Ama sağcı bir komando ya da militan iseniz eyleminize uyan ve düşük bir cezayı gerektiren maddeler uygulanmaktaydı hakkınızda…   Anayasanın eşitlik maddesi filan düşünüldüğünde böyle bir şey olanaksız gibi gelebilir. Ama oldu ve arkadaşlarımız idam edildiler. Ya da çok ağır cezalara çarptırıldılar işlemedikleri bir suçtan dolayı.

Bugün de yargıda benzer süreçler yaşanmakta. Belki de insanlarda en çok endişe doğuran yan, “sivil” yönetim koşullarında bu “sıkıyönetim” in yaşanması ve henüz yolun sonunda bir ışığın görülmemesi. Ama unutmayalım ki, ne Pinochet ’nin, ne Hitler’in, ne Mussolini’ nin ömrü toplumların yaşamını aştı! Dünya dönüyor hem de büyük bir hızla. Emekçi halklar,   ülkemizde ve her yerde, ağır ve acılı da olsa, silkinerek kendilerine dayatılan bu koşullara “artık yeter!” diyorlar…

Denizler’in idamlarının meclis oylamasında iki elini birden kaldırıp evet oyu veren ve sıkıyönetim mahkemesi başkanı Ali Elverdi’yi milletvekili seçtiren ve Süleyman Demirel adına ‘demokrasi müzesi’ açılması meselesini nasıl yorumluyorsunuz?

Sadece Ali Elverdi mi? Denizlerin davasında savcı yardımcısı olan, sola, sosyalizme olan nefretini sadece devrimcilerden değil, sol yayınlardan da alan ve Hüseyin Gazi tepesinde evlerden ve yayınevlerinden toplanan on binlerce kitabı yaktıran Baki Tuğ, İzmir Sıkıyönetim Komutanı Cemal Süer, İstanbul Sıkıyönetim Komutanı ve daha bir sürü darbeci, 12 Mart sonrasında S. Demirel’in Adalet Partisi (AP)’ ne üye oldular.   Ve Ali Elverdi, Baki Tuğ gibi milletvekili yapılanlar da oldu.  

Bu bağlamda şunu da belirtmeden geçemeyeceğim.

“Cumhuriyet” ve “aydınlık” olarak nitelenen basının yanı sıra solda siyaset yaptığını iddia eden sosyal demokrat partinin de yer aldığı geniş bir çevre, Türkiye’de din simsarlığının, gericiliğin, yasa tanımazlığın, Amerikancılığın, emek düşmanlığının, sermaye yanlılığının en büyük temsilcilerinden Süleyman Demirel’in “demokrasisi” nin ipine sarılmış gidiyorlar. Bizim yaşlarda olanlar, Demirel’in Adalet Partisi (AP)’ nin emekçi halka ve onun savunucularına, aydınlara, ilericilere, demokratlara, sosyalistlere, devrimcilere yaşattıklarına tanık olanlar en hafif tabiriyle bu aymazlığı şaşkınlıkla izlemekteler.

Menderes, Demirel’in babası ise, Demirel de RTE ’nin babasıdır. Sağcı faşist iktidarların açtığı ve cuntaların da iyice “temizledikleri” yoldan yürümektedir AKP.

Olayın ayrıntıları uzun bir yazının konusu ama kan kanla yıkanmaz derler ya, faşizm de faşizmle yıkanmaz. Demirel ve sağ ile iş tutmak bizi ancak, insanların sokaklarda, evlerde, toplantı salonunda katledildikleri, yakıldıkları, işkence gördükleri, örgütlerin kapatılıp üye ve yöneticilerinin ağır cezalara çarptırıldıkları, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına uyulmayan, sermayenin gülmeye devam ettiği ve işçilerin ve emekçilerin ise ağlamayı sürdürecekleri o eski günlere taşır.

Müzelik olmak isteyenler için Isparta’daki müzede epey yer var gibi görünüyor ama Türkiye’deki ilerici, demokrat ve sosyalist insanların, aydınların, gençlerin, kadınların talebi, kendi kuracakları eşit, özgür, aydınlık, laik, bağımsız bir toplumda yaşamak… Bunu da Demirel’in yedi kubbeli   “demokrasi” müzesi” nde bulmanın olanaksız olduğunun bilincindeler.

Halit Çelenk davalarda sadece savunmanlık yapmadı aynı zamanda yargılandı. Başka bir avukatlık deneyiminin olabileceğini gösterdi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halit Çelenk’, devrimcilerin sosyalistlerin, komünistlerin savunmanı olmanın ötesinde bir siyasi kişiliğe sahip. 1961 yılında üye olduğu Türkiye İşçi Partisi’ nin Samsun il örgütü kurucusu, Senato seçimleri adayı, radyo konuşmacısı ve TİP GYK üyesi. Bunun yanı sıra, 12 Mart ve 12 Eylül sonrası dönemlerde sosyalist solun birliğine yönelik çalışmalara katkı koyanların içinde yer almakta. Bir başka deyişle, devrimci avukatlığın yanı sıra sol siyasi hareketin de içinde olan bir insan. O zaman “sanık” olmak bir yerde kaçınılmaz hale geliyor.

Halit Çelenk, Barış Derneği davasının hem savunmanı, hem sanığı. Anılarında bu olayı anlatır. Sanık olduğunu öğrendiği celsede yargıca sorar. “Nereye oturayım?” diye. Hâkim sanıkların oturduğu sırayı gösterir savunmana.   12 Eylül sonrasında 1300 yürekli aydının cuntanın başı Evren’e yolladıkları “Aydınlar Dilekçesi” nin yazmanlar kurulu’ nda bulunan Çelenk, aynı zamanda bu dilekçeden dolayı yargılanan elli dokuz imzacıdan birisi.

Yine 12 Eylül döneminde, 26 Ekim 1988’de, ABECE dergisinde yazdığı “Hukuk Açısından Demokrasi” yazısından dolayı TCK ’nun ünlü 142 maddesinden yani komünizm propagandası yapmaktan DGM’de yargılanır.   Halit Çelenk yazısında, demokratikleşmenin temelinde insan hak ve özgürlüklerinin kazanılması ve yaşama geçirilmesinin yattığını ve demokrasi mücadelesinin aslında bir sınıf mücadelesi olduğunu vurgular.   Sınıfların doğuşu yani ezilen ve ezenin ortaya çıkmasıyla hak ve özgürlük mücadelesi de insanlığın gündemine taşınmıştır. Yüz yıllar boyu süren hak mücadeleleri sonunda kazanılan hak ve özgürlükler anayasa ve uluslararası belgelerde yer almıştır. Çelenk, kazanılan hak ve özgürlüklerin, ezilen, sömürülen sınıfların hukukunu oluşturduğunu belirtir ve bu hukuku ‘karşı hukuk” ya da “insan haklarına dayalı hukuk” olarak tanımlar. Ve “günümüzde gerçek hukukun, egemen sınıfların tarih boyunca kendi çıkarları için düzenledikleri baskı kuralları değil, sınıf mücadeleleri sonunda ezilen halk yığınlarının kazandığı hak ve özgürlüklerin oluşturduğu hak ve özgürlükler demeti” olduğunu belirtir.

Bu hukuk anlayışına karşı, günümüzdeki yargı anlayışının, siyasal iktidarların, işçi ve emekçi yığınları üzerinde baskı ve sömürü düzenini güvence altına alan bir “yasalar yığını” olduğunu söyler Halit Çelenk. Ona göre, insan haklarına saygıdan yoksun böyle bir yasa yığınına ‘hukuk’ denmesi ise olanaksızdır.

12 Eylül’ü izleyen baskı rejiminin uygulamalarına da değinilen yazıda, uygulanan sözde demokrasinin “dışa bağımlı, tekelci, işbirlikçi burjuvazinin dikta rejimi” nin adı olduğu anlatılır.  

Bu yazı nedeniyle gece yarısı evinden alınıp DAL (derin araştırma laboratuvarı) yani 12 Eylül’ün işkence merkezine götürülen Halit Çelenk 70’ine merdiven dayamıştır.

Bu kadar da değil… Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının suçunu övmek, yine Denizlerin davasında savcıya ‘önyargılı’ demek suretiyle hakaret, TKP davasından yargılanan müvekkilleri ile cezaevinde görüştüğü sırada onları yönetime karşı isyana teşvik, askeri yargıçları öldürme emri verme…

Sanırım, birçok yer gibi bu ülkede de sosyalist olmanın bedeli hep ağır oldu.

Ödül başvuruları için adresler: www.halitcelenk.org, bilgi@halitcelenk.org, halitcelenkhukukodulu@gmail.com, www.facebook.com/halitcelenkhukukodulu, www.twitter.com/halitcelenkodul.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ''laikçi bir yazı'' olmanın ötesinde çok şey... melnur 1 1493 14.09.2021- 07:10
Konu Klasör Çağımızın Ütopik Sosyalizmi melnur 1 2509 17.03.2020- 09:11
Konu Klasör Marksizm'i aşıyoruz! melnur 2 2363 24.10.2019- 10:59
Konu Klasör Mustafa Suphiler anıldı: TKP yeni bir Türkiye için çağırıyor melnur 0 739 30.01.2022- 03:32
Konu Klasör Türk halkının sağcılığı ve 'Osman Ağa'... melnur 1 3355 05.05.2019- 05:25
Etiketler   Sosyalist,   olmanın,   bedeli,   hep,   ağır,   oldu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS