SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
FKF Kongresi vesilesiyle: Haziran'ın gençleri           (gösterim sayısı: 4.075)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 21.11.2014- 10:40


FKF Kongresi vesilesiyle: Haziran'ın gençleri-Özgür Savaşçıoğlu  

Yarın 2. Kongresi'ni toplamaya hazırlanan Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) yeniden kuruluşundan bu yana geçen bir buçuk yıllık dönemde attığı cüretli adımlarla heyecan ve bazı kesimler açısında tartışma yaratmayı sürdürüyor.

Aradan geçen süre kısa sayılabilecek olsa da FKF çok sayıda güncel görevle karşı karşıya kaldı. Bu anlamda, FKF'nin kuruluşuna giden süreçten başlayarak gençlik hareketinde gelinen noktaya tekrar göz atmakta fayda var.

FKF tek başına öznel zorlamaların değil mücadelenin güncel ihtiyaçlarının da ürünü olarak doğdu.

Yeniden kuruluşta tamamı AKP iktidarı döneminde siyasi mücadeleyle tanışan genç bir sosyalist kadro kolektifinin ve FKF'den önce örgütlü mücadele içerisinde bulunmayan ancak üniversitelerde kulüpler ve toplulukların yaptığı üretimlerle aydınlanmacı birikimin taşıyıcılığını üstlenen geniş bir gençlik toplamının damgası vardı.

Kuruluş yönünde adım atmayı dayatan güncel gelişme ise 2012 Aralık ayında ODTÜ'ye Recep Tayyip Erdoğan'ın gelmesiyle başlayan ve kısa sürede tüm ülkeye yayılan gençlik eylemleri oldu.

FKF'nin kuruluş kararının alındığı Üniversite Kongresi öncesinde yapılan tartışmalarda da ODTÜ eylemlerinde "neyi istemediğini" gösteren gençliğin "ne istediğini" göstermesinin zamanı geldiği vurgusu öne çıkıyordu.

Kongre, AKP karşıtı direnci kalıcı bir kanalda birleştirme ve daha ileri hedeflere doğru yöneltme iddiasıyla yola çıktı. Ve beklenenin çok ötesinde bir karşılık yarattı. Onlarca öğrenci kulübünün bir araya gelişi ve Kongre'nin yüzlerce delegenin katılımıyla toplanması bunun en somut göstergeleriydi.

Üniversite Kongresi'nin toplanmasına ODTÜ eylemleri vesile olsa da FKF'nin kuruluşunu tetikleyen temel etken AKP iktidarının ülkede yarattığı dönüşüm ve bu dönüşümün gençlik üzerindeki etkileriydi.

FKF, ülkenin bağımsızlıkçı ve aydınlanmacı birikimini hedef tahtasına yerleştiren iktidarın bu birikimin en önemli taşıyıcılarından olan gençliğe karşı düşmanca tutumu karşısında bir yanıt olarak şekillendi.

Üniversite Kongresi'nde kendi payıma düşen Aydınlanma ve Gençlik sunumunda, sağın gençlik korkusunu anlatmak için İsmet Özel'in sağcılaşma sürecinin ürünü olan "öcalinmazsa çocuklar bile birden büyüyebilir" dizeleriyle Edip Cansever'in "O çocuklar büyüyecek" dizelerini karşılaştırmıştım.

Aynı örnekten devam edecek olursak, FKF çocukların büyümesinden korkanların karşısında "çocukların dünyayı düzeltecek elleri"nin meydan okuması olarak ortaya çıktı.

FKF isminin tercih edilmesinin de daha sonra atılan adımların da arkasında kuruluşa damgasını vuran bu meydan okuma niteliği vardı.

Gençliği siyaset denkleminden çıkarmayı uman AKP iktidarına izin vermemek... Gençliği Türkiye'deki tarihsel misyonlarının da devamcısı olacak şekilde ayağa kaldırmak... Türkiye'deki ilerici birikimi ve devrimci gençlik birikimini ileriye taşıyarak sahiplenme cüretini göstermek... FKF bu iddiaların ürünüydü.

Yeniden kuruluş, kavgayı ileriye taşıyamayanlara, sola sirayet eden ortalamacı ve korumacı yaklaşımlara karşı da meydan okuma anlamını taşıyordu. FKF, yeni dönemin mücadelesinin çocukların büyümesinden korkanların omuzlarında yükselemeyeceğini bilerek yola koyuldu.

****

Yarınki Kongre ise Türkiye devrimci gençlik mücadelesi açısından yeni bir döneme işaret ediyor. Gençlik mücadelesinin önümüzdeki 4-5 senelik kesitine Haziran'ın etkisiyle politikleşen ve büyük ölçüde FKF'de örgütlü mücadeleyle tanışan bir kuşak (FKF'nin afişinde kullanılan ifadeyle "Berkin'in sıra arkadaşları") damgasını vuracak.

FKF, sahip olduğunu korumakla yetinmeyen, sürekli daha ileri hedeflere odaklanan bir arayışın ürünü olarak ortaya çıktı. Gelinen noktada ise Haziran sonrası Türkiyesi'nin gençlik hareketini yaratma sorumluluğuyla karşı karşıya.

Gençlik mücadelesinin önümüzdeki dönemde yakalayacağı çıkış, "Üniversitelerden kovduk sıra memlekette" iddiasının Haziran'ın etkisiyle politikleşen toplamlarla buluşmasının ürünü olacak.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 21.11.2014- 10:43


Direniş sözlüğünden seçmeler ve Gezi-Ali Mert  

“Direniş kavramlarına dair sesli düşünceler” demek daha uygun düşerdi belki. Enine boyuna çerçeveler çizilen teorik yazılardan yazmayacağız. Siyasal eylem biçimlerine ve araçlarımıza/ amaçlarımıza dair bazı kavramları kısaca kurcalayıp, Gezi’ye referans vereceğiz sadece. Şöyle:

Protesto:
Yanıp söner sanki. Bir yanar, bir söner. Yanar döner değil ama. Yanma nedeni, yanma şiddeti ve yandığı dönem mühim. Süreklilik beklemesin kimse, yine de yandığı dönemde ne denli etkili olduğu değil midir asıl mesele? Etkili protesto lazım sola ve memlekete. Ancak o zaman bırakabiliyor sonrasına bir şeyler. “Kalıcı sonuç” soru işareti olsa da, etkili/odaklı bir protesto, kazanımla/mevziyle sonuçlanabilir yaygınlaşıp çoğaldıkça.

Gezi’de protesto mu? Vardı tabii ki. Birçok farklı protesto. Protestolar. Farklı protestoların bir araya gelişi, ortak büyük bir protestoyu harekete geçirişi. Bileşke belki...

Dayanışma eylemi: Güzel tabii. Herkese ve her eyleme lazım. Dayanıştıkça büyüyor, gelişiyor, genişliyor, güzelleşiyor içimizdeki cevherler… Direniş ve dayanışma odakları lazım bize. Neka çok, oka iyi. Neka nitelikli, oka harika. Hareketimiz yeni dayanışma eylemleri ve odaklarıyla güçlenmeli.

Gezi’de dayanışma mı? Olma mı? Baştan aşağıya dayanışmaydı. En alasından vardı. En içteninden. Soldaki dayanışma geleneğini de bir bütün olarak yenileyen/güçlendiren türden.

İşgal/occupy: Üniversite ve fabrika işgallerinden alan/meydan işgallerine (ev işgallerini saymayalım şimdilik) uzanan tarihinde, son derece etkili bir olay tabii ki. Ses getirici, ses geliştirici, ses genişletici... sesin koroya dönüşmüş hali... Bölgesel de kalabiliyor, yayılabiliyor da. Hatta ülkeden ülkeye. Geçici olabiliyor ama belli bir sürekliliğe de ulaşabiliyor. Özellikle #occupy süreçleriyle birlikte hızı, vurgusu ve önemi arttı.

Gezi’de işgal. Gezi’yi işgal. Gezili işgal... Gezi baştan ayağa işgaldi be abi.

Mevzi/kazanım: Şimdi bakın, bu parka AVM yaptırmamak lazım... Şimdi bakın, bu kazandığımız yerellikte toplumculuğu nasıl hayata geçirdiğimizi göstermemiz lazım... Şimdi bakın, tutmak ve üzerine koymak, yol almak önemli... Arada bir dediğini yaptırmak en azından. Söylediğinin, iddia ettiğinin, hedeflediğinin... yapıldığını görmek/göstermek. Onca istifa çağrısından sonra bir istifa görebilmek mesela. Sonra üzerine koya koya ilerlemek.... Kazanım kazanım üstüne derken, aman reformculuğa, aşamacılığa falan çıkmasın bu ha. Değmesin yağlı boya!..

Gezi’de mevzi geldi mi peki? Tarihsel deneyimin önemi, öğreticiliği vb. bir kenara, siz orada bir Kışla yahut AVM görebiliyor musunuz şimdi?..

Hazır “gevşek sözlük” işine soyunmuşken ve serbestçe ve seslice düşünüyorken, daha başka kulvarlara geçelim, direnişin ötesine taşan ama direnişle bağlantılı bazı siyasal kavramlara kuşbakışı bakalım biraz da:

Seçim:
Bir yandan “kazanımlar”ın üst platformlara sıçrayabilmesi, diğer yandan güç dengelerinin vitrini. Yerel olsun, genel olsun, seçildikten sonra, halkın ve toplumculuğun sesi olarak etkili/geniş bir platformda gelişmelere müdahale edebilme, kendi gündemini kamuoyuna sunabilme vesilesi. Ne olursa olsun, halk tarafından ciddiye alınma ölçütü. Aslında partili siyasetin ve cephe girişimlerinin temel meselesi olması gerekirken, bizde nedense tali ve geçiştirilmesi gereken bir şey. Solun verili gücüyle, gerçek bir başarı/mevzi umudu olmadığından öyle gibi. Her ne şekilde olursa olsun, yer tutabilmek, başarı elde edebilmek, halka gerçek gücünü gösterebilmek önemli. Siyaset arenasının asli işine, yani seçim düğümüne kılıç atmayacaksa, neden var ki parti ve/veya partilerin birliği?

Gezi-seçim bağlantısı zorlu bir süreç tabii. Birleşik Haziran Hareketi’nin yola koyulması ile daha ümitli şimdi.

Cephe/ittifak/birlik vb.: Sahicisinin tadından yenmez! Bir ihtiyaç tabii. O halde değiştirelim maddeyi.

Sahici cephe ihtiyacı: Gerçek bir ihtiyaç. Gerçek bir cepheye ihtiyaç. “Ben kurdum/yaptım oldu” denince olmayacağı belli. Onun daha “kapsayıcı” görünen versiyonu; “Bakın biz kurduk, yakınımızdakileri de bir araya getirdik, haydi siz de gelin”le olmayacağı da. Oyun oynamayan, oyalanmayan, “birlikte yola koyulan, başarıya ve seçime odaklanan” gerçek bir cephe oluşacak eninde sonunda. Oluşmakta. Din tüccarı, faşizan diktatörlük ortada. Sahici bir cephe oluşturmak dışında çare de yok(tu) aslında.

Birlik: Cephe hakiki ise yöneldiği “hareket”e, tuttuğu mevzilere, ulaştığı kazanımlara göre bir müddet sonra, doğal bir sonucu olması gerekir aslında. Ama bir engel var önünde: Sol kadrolarda 30 yaş üstü herkes “birlik” istiyor ya! (30 yaş altı, bu ve benzer konularda rahat galiba). O halde bir tür yorgunluk/kolaycılık belirtisi mi? Her neyse, cephe ve hareket formları gerçekten ilerleyebilirse, sahici kazanımlar elde edebilirse, içinden birileri bir yerlerde buluşabilir/birleşebilir sonunda.

İdeolojik kültürel mücadele: Hep siyaset dedik, dışlayıverdik keratayı. Olmazsa olmaz halbuki. Solun doğası... tabiatı gereği yaptığı işi bir nevi. Yayıncılık en başta, her zaman ve mutlaka! “Parti/örgüt dediğiniz yayın değilse nedir” diyen Yalçın hocamız da aklımızda. Topluma nüfuz etme tutamağı en başta. İnternetin olanaklarıyla birlikte giderek daha geniş kesimlere ulaşmak da mümkün. Yüklenin!

Sovyet/konsey/şura, yerel meclis ve hatta “direniş komitesi”: Döndük yine siyasete, en kral siyasal mevziye. Devrimin habercisi, en “bizden” mevzi belki. Halkın gerçek iradesi. İradenin tecellisi. Söz, yetki, karar, iktidar halka; var mı daha ötesi?..

Oluşma dönemine ve sürecine dönük tartışmalar var galiba. Devrimci Yol geleneğinden gelen bazı tartışmaları okuyunca daha açık çıktı ortaya. Mesela, “Maksat direniş komitesi kurmak değil, direniş komitesi kurma çalışması yapmak” demiş Melih Pekdemir, DY tarihine ilişkin değerlendirmelerinde, “Tarihle Söyleşiler” kitabında. Yolculuk sevdası böyle bir şey! Onun üstüne, daha çok belgelere dayanan “Direniş Komiteleri” (Pratika yayınları, Şubat 2013) kitabına baktığınızda, halk iktidarının nüvelerini Direniş Komiteleri’nde oluşturma vurgusuyla birlikte bu yolun nerelerde nasıl tökezlediği de çıkıyor ortaya.

Epey tartışmalı bir konu ama tartışmayı kısaltmak mümkün bir şekilde: Nüvecilik/sosyal iktidarcılık, öncülüğe/siyasal iktidarcılığa ters. Öncülük/siyasal iktidarcılık, nüveciliğe/toplumsal iktidarcılığa ters. Farklı mücadele biçimlerinin farklı dönemlerde öne çıkmasını, biraradalığını ve bütünlüğünü görememek, insan aklına ters...

Siyasal iktidar: Hedef! Net. Devire devire gelecek.

Toplumsal iktidar: Süreç! Net değil. Evrile evrile, devrilme günlerini tetikleyecek.

*

Ve en sonda ve bir dipnot olarak belki; sanal alemin mücadeleye katkısı tabii ki: Şu sözlüğü ve benzerlerini gerçekten beraber yazabilme olanağımız işte. Kavramların içini doldurup harekete geçebilmemize katkı sunan ortak bir alan. İlişkilerimizi ve eleştirilerimizi, daha özgür ve eşit bir platformda, iletişerek geliştirebilme fırsatımız. İnteraktif, katılımcı ortamlar bir harika değil mi dostum? Siz de başlayabilirsiniz bu maddelerin ve benzerlerinin içini doldurmaya. Yazılanları eleştirip daha doğrusunu/tutarlısını bulmaya. Mücadeleyi sürdürürken, neşeyi ve şenliği de elden bırakmamaya...




Bu ileti en son denizcan tarafından 21.11.2014- 10:44 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 21.11.2014- 21:57


Bu gençlik karanlığı dağıtacaktır!

"Fikir Kulüpleri Federasyonu, bu hafta sonu kongresini topluyor. Ülkesine ve emekçi halkına karşı duyduğu sorumlulukla; gergin yayda duran oku, doğru hedefe yöneltmek için örgütlenen gençler mücadeleyi büyütmenin yollarını tartışacaklar. Onlara kolay gelsin..."

Resim Ekleme

Pusula

Sosyalist ve devrimci hareket açısından gençliğin neden önemli olduğu, tartışmaya yer bırakmayacak kadar net bir konu. 60'lı ya da 70'li yıllarda gençlik hareketinin sergilediği etkili siyasal çıkışları hatırlamak bile yeterli. 1960 darbesi ve 1971 muhtırası öncesindeki siyasi mücadelelerin kitlesel bir güce dönüşmesinde gençlik dinamiğinin çok etkili olduğunu söyleyebiliriz. 1980 sonrasında sosyalist hareketin yeniden kurulmasında ve büyümesinde yine gençlik ve özelde üniversiteli gençlik önemli bir rol oynadı. 1980 sonrasında üniversitelerde yoğun örgütlenme faaliyeti ve dernek süreci, 1990'larda başlayan gençlik hareketlenmesi, 1996 İstanbul Üniversitesi işgali akla gelen ilk örnekler olarak, siyaset-sosyalizm-gençlik denkleminde bir yere oturtulmalıdır.

Türkiye genç bir ülkedir. Türkiye krizlerle dolu bir toplumsal-siyasal-iktisadi yaşama sahiptir. Sermaye sınıfı gençliğe bir gelecek vaat edecek yetilerden yoksundur. Bu nedenle Türkiye'de gençlik, yalnız bir gelecek kuşak olarak değil aynı zamanda güncel sorunlara yanıt veren kimliğiyle   siyasi mücadelelerde hep önemli bir yerde olmuştur.

Türkiye'de gençlik içerisinde devrimci bir damarın hep var olması bu faktörlerle birlikte değerlendirilmelidir. FKF, Dev-Genç, İGD gibi sosyalist ve devrimci örgütlenmeler gençlik içinde bu damarın bir gelenek yaratmasını sağlamıştır. Bu gelenek bugün de sürüyor.

Ancak bugünün bazı özgünlükleri var. Gerici AKP rejiminin iktidarında şekillenen ve büyüyen bir kuşağın var olduğunu bilelim. Bu kuşak, bir süredir, gericilik karşıtı toplumsal mücadelenin ve böylece oluşan siyasi iklimin de öncülerinden. Gençlik bu mücadeleyle "büyüyor" ve "gelişiyor" ve "geliştiriyor". Sınav yolsuzluğuna karşı sokağa çıkan liseliler; Haziran Direnişi'ne rengini veren gençler; Berkin Elvan cenazesine yüzbinlerle katılan üniversiteli ve liseliler; Soma katliamından sonra, hem de bir "sınıf" gündeminde, sınıfını toplayıp kentlerin meydanlarına akın eden öğrencilerden bahsediyoruz. İlçelere kadar sirayet eden bu hareket için "bugün geriye mi çekildi" diye düşünmek yersiz. Yaşanan yayın geriye çekilmesinden başka bir şey değildir.

Haziran Direnişi için, bir dizi sosyolojik veri ve anket sonuçları yayınlandı. Türkiye geneline yayılan direnişin ağırlıklı kesiminin genç bir nüfus olduğu biliniyor. Yani 1980 darbesinin ardından 1990'lı çocukluğunu yaşamış, 2000'li yılların siyasal ortamında ve Haziran Direnişi gibi deneyimin içinde siyasal tutum ve tepkilerini oluşturmuş bir gençlik var karşımızda.

Bu yüzden yayı çekilmiş bu kuşağı önemseyelim. Bu ülkenin kurtuluşu bu kuşakların "yayından fırlamasından" geçecektir.

Fikir Kulüpleri Federasyonu, bu hafta sonu kongresini topluyor. Ülkesine ve emekçi halkına karşı duyduğu sorumlulukla; gergin yayda duran oku, doğru hedefe yöneltmek için örgütlenen gençler mücadeleyi büyütmenin yollarını tartışacaklar. Onlara kolay gelsin...

Bu gençlik, karanlığı dağıtacaktır! Ondan eminiz, yolunuz açık olsun!



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör HDP’den ‘üçüncü yol’ açıklaması: Esas mesele 24 Haziran’da ne yapacağımız… melnur 2 2919 25.06.2019- 20:49
Konu Klasör Ateş hırsızı: Genç Karl Marx. melnur 0 1306 26.11.2020- 08:12
Konu Klasör 60'lardan 68'lere gençlik hareketleri spartakus 1 8175 31.01.2015- 19:00
Konu Klasör 1 Mayıs vesilesiyle bir çağrı umut 0 3070 29.04.2015- 09:35
Konu Klasör Kızıl Bayrak’ın 20. yılı vesilesiyle seminerler... proleter 0 3205 24.06.2014- 22:45
Etiketler   FKF,   Kongresi,   vesilesiyle:,   Haziranın,   gençleri
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS