SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   3   [4] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 16.12.2014- 09:34


Bu Dava Genişler Büyür, Medyaya da El Konulur

Orhan Bursalı

14 Aralıkta başlayan bu operasyon, diyelim ki 1-2 ay önceden hazırdı... Sadece, Meclisten yeni yasanın çıkması bekleniyordu. Fuat Avni denen zat son anda duyum alabilmiş! Bu demektir ki, duyum alt kadrodan sızmış, oysa operasyon üst kadro da bekleme halindeydi. AKP yazarı A. Selvi boşuna yazıp durmasın:F. Avni'nin operasyonu daha önce duyurması, devlet içinde hâlâ ne kadar büyük bir güç olduklarını gösteriyor, diye. Selvi, devlet içinde bir heyula yaratmayı sürdürüyor. Tabii bu heyula gerekli. Kısa kronoloji:

***
15 Ekim 2014: Hâkim ve savcılara zam teklifini içeren yasa önerisine gece yarısı yeni maddeler eklendi ve anayasal düzene karşı işlenen suçlarda değişiklikler yapıldı. Somut delile dayalı kuvvetli şüphe yerine,makul şüphe yeterli görüldü. Ayrıca devlet güvenliğine karşı suçlarda mallara, paralara, şirketlere el koyma maddesinin kapsamı genişletildi, avukatlara dava dosyasını görme sınırlaması getirildi. Daha önce sulh ceza hâkimlikleri kurulmuştu. Bu hâkimliklere de iktidara yakın adamların atandığı medyada yer aldı.
10 Aralık 2014: Dink'in katili Ogün Samast:''Bugüne dek ölüm korkusuyla söylemedim. Cinayetin arkasında Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer var'' dedi. Ramazan Akyürek cemaate yakın bilinen, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü, yine cemaate yakın Ali Fuat Yılmazer dönemin İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürüydü.
12 Aralık 2014:Makul şüphe ve mal varlıklarına el koymayı da içeren tasarı Mecliste yasalaştı.
12 Aralık 2014: RTE, TOBB üyelerine konuştu:Gülen cemaati için;''Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının faili meçhul cinayetlere bile bulaştığını bugünlerde görüyoruz Daha şaşırtıcı şeyler de görecek, duyacaksınız... Güneyde sevdikleri ülke yönetimi bunları maşa olarak kullandı(İsraili kastediyor)''.
14 Aralık 2014: Cemaat medyasına ve Emniyetteki güçlerine operasyon düzenlendi. 31 kişi.. Gerekçe: Devletin egemenliğini ele geçirmek amacıyla örgüt kurma. Peki olay ne: Cemaat, 2009 da bir başka dini cemaat olan Tahşiyecileri tutuklamak ve mahkûm etmek için uyduruk delillere başvurmuş... Bu, orada kalmaz.

***
Yargıdaki düzenlemenin Meclisten çıkacağı belli. Önce katil Ogün Samast konuşturuluyor, cemaatin Emniyetteki en güçlü iki adamı hakkında. Katil sustu sustu, cemaate karşı operasyona az kala, konuşturuldu. Kim o? En altta bir çocuk-tetikçi. Ben, cinayeti işlemeden önce, isim olarak bile bu iki emniyetçiyi tanıdığından şüpheliyim!

Belli ki konuşturulmuş. Çünkü cemaate bir terör ve cinayet suçunun da yıkılması gerekiyor. Hrant Dink davası en büyük aday. RTE'ye Ogün Samast'ın ifadesini kullanmak için malzeme... Belli ki cemaatin başına bu cinayet çorabı örülecek. Cemaatin Emniyet'teki özellikle bu iki tepe adamının ve diğerlerinin, Dink cinayetinde azmettirici rolü var mı, bilmiyoruz, kanıtlanmış bir durum yok.

Ama meslektaşımız Nedim Şener, emniyet güçlerinin Dink cinayetinin koşar adım geldiğini görmelerine rağmen, önleyici adımlar atmadıklarını, savsadıklarını, hatta engelleyici tutum bile aldıklarını söylüyor.Hrant Dink'in Arkadaşları isimli bir grup entel mentel, bu emniyet güçlerini Ergenekoncu güçler olarak nitelendirme aymazlığını bile göstermiş ve devlet içindeki, AKP-cemaatçi yapıyı gözlerden saklamaya çalışmıştı. Nedim Şener, bu kitabından ve iddialarından dolayı hapsi boylamıştı!

RTE ve adamlarının böyle bir cinayet ilişkisine şiddetle ihtiyacı olduğu açık. Belki gerçekler daha net ortaya çıkacak. Tabii, yargılamayı izleyecek olan gerçek gazetecilerin soruşturmacı gözüyle... Ergenekon, Balyoz ve Odatv davalarını nesnel olarak izlediğimiz gibi, bu davayı da nesnel olarak izleyeceğiz.
Çünkü adalet, hukuk ve yasalara uygunluk, hepimizin, bu ülkenin baş meselesi...

***
RTE'nin açıklamaları ve suçlamalar, cemaat medyasına ve emniyet güçlerine karşı düzenlenen operasyonun hangi zeminde süreceğini gösteriyor.
Bu dava 31 kişinin sorgulanmasıyla bitmez. Genişler...
Bu dava, dallanıp budaklanacak. Çünkü bir yıldır RTE iktidarı bunu hazırlıyor.
Cemaat güçleri de Ergenekon davasına terör suçu bulaştırmak için, Osmanım adında bir uyduruk itirafçı yaratarak Danıştay cinayetini utanmaz ve rezilce Ergenekon davasına bağlamışlardı... Şimdi de başlarına bir Hrant Dink cinayeti örülüyor. Bu kez Ogün Samast bulundu... İzleyecek ve göreceğiz...

***
Peki medya bu davanın neresinde? Dünkü yazıma bakın. İktidar cemaat medyasını susturmayı kafaya koydu. Bunu medyadan iki kişi tutuklayarak yapamaz. Ama cemaat medyasını örgütün parçası olarak gösterir...

Yeni yasa gereğince taşınmazlara, hak ve alacaklara el konulması da gündeme gelir.
Medyanın tümüne el konur, iktidarın adamları atanır (şu sırada boşta olanlar var!), orayı havuz medyasına dönüştürürler...
İktidar havuz medyası oluşturmada büyük deneyime sahiptir!
Bu yönüyle de bu dava bir medya özgürlüğü davasına dönüşür...





Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 16.12.2014- 09:41 tarihinde, toplamda 5 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 16.12.2014- 09:43


İşin Özü: Adalet ve Demokrasi!

Emre Kongar

Türkiye yeniden bir gözaltı ve tutuklama dalgasıyla karşı karşıya:
AKP iktidarı, eski ortağı ve yoldaşı Gülen Cemaati'ne karşı bir temizlik operasyonuna girişti...
Bu operasyonu önceden, ayrıntılarıyla haber veren @fuatavnifuat adresli Twitter kullanıcısı (veya kullanıcıları), ilerleyen günlerde, operasyonun ana akım medyaya ve tüm muhaliflere de yöneleceğini belirtti.

***
Operasyonun yurtiçindeki ve yurtdışındaki yansımaları büyük oldu...
Cemaat mensupları,AKP'liler, basın meslek kuruluşları, politikacılar, yazarlar, olaya ilişkin demeçler verdiler, yorumlar yaptılar.
Olayı eleştiren hemen hemen herkes, bu operasyonun, AKP iktidarı hakkında 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde başlatılan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının yıldönümünü gölgelemek veya bunun intikamını almak için yapıldığı konusunda hemfikir.
Basın meslek kuruluşları, bunun medya özgürlüğüne bir darbe olduğu, bazı yorumcular ve politikacılar da olayın kendisinin bizatihi bir darbe niteliği taşıdığı kanısındalar.

***
Olayı, AKP iktidarı ile Cemaat arasındaki bir hesaplaşma gibi görmek çok yanlış:
Olay, adalet mekanizmasının bütünüyle siyasal iktidarın emrine girmesi ve böylece demokrasinin tümüyle rafa kaldırılması olayının Cemaat operasyonu üzerinden dışa yansımasıdır...
Kısacası, bırakın basit bir hesaplaşmayı, sadece bir adalet ve hukuk sorunuyla da değil, ciddi bir rejim bunalımıyla karşı karşıyayız!

***
Adalet mekanizmasına artık tek başına el koyan AKP, zaten kendi emrinde olan emniyet güçleriyle birlikte ülkeyi tam bir diktatörlüğe sürüklemektedir.
Bir düşünün bakalım, AKP iktidarı, anayasal ve yasal değişiklikleri en çok hangi konularda yaptı:
1) Yargı ve adalet konusunda.
2) İhaleler ve tahsisler konusunda.

***
Ne AKP';den yanayım, ne de Cemaatten...
Adaletten, hukuktan ve demokrasiden yanayım.

***
Bu konudaki tavrını Tweetleriyle açıklayan Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın seçtiğim bazı satırlarını köşeme alıyorum: (Tüm açıklamasını dün kongar.org da tam metin olarak verdim.)
''(Haksızlık, hukuksuzluk) Sizin gibi düşünenlerin, size yakın olanların değil, tersine sizden farklı düşünenlerin, hatta size yapılan haksızlığa bulaşmış ya da destek vermiş olanların başına geldiğinde de duraksamadan (onlara) sahip
çıktığınızda
özgürlükçüyüm,demokratım deme hakkınız olur.
Kimsenin değil, basın özgürlüğünün yanındayız...
Aslında sadece demokratız!''

***

Peki bugünkü zulmün yollarını açanlar?..
Bugünkü haksızlık ve hukuksuzlukların çok daha kötüsünü Silivri de yapanlar?..
Ali Tatar, Kuddusi Okkır, KaşifKozinoğlu, Murat Özenalp, İlhan Selçuk?..





Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 16.12.2014- 09:46 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 16.12.2014- 09:47


Aytek Soner Alpan,Orhan Bursalı ve Emre Kongar'ın   bu süreçle ilgili yazılarını bütün arkadaşlara okumasını öneriyorum.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 16.12.2014- 09:50 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 16.12.2014- 14:59


Hitler SS'leri kullanıp kullanıp ortadan kaldırdıysa, bugün cemaate yapılanlar da aynısıdır. Birlikteydiler, ortaktılar, AKP hükümet olduğu için devlet güçleri elindeydi, şimdi sırası geldi ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu kadar basit!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 19.12.2014- 10:05


Kullanışsız aptallık-Özgür Savaşçıoğlu  


Cemaat'e yönelik operasyonla Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK, Devrimci Karargah gibi operasyonlar arasında eşlik kurma çabaları yersiz.

Süreçler yargının siyasal bir enstrüman olarak kullanılması anlamında benzerlik taşısa da karşımızda yeni ve kendi özgünlüklerini barındıran bir tablo var.

Her şeyden önce Cemaat'ten bahsederken yıllarca AKP'yle ortak hareket eden gerçek bir suç örgütüyle karşı karşıya olduğumuzu akılda tutmamız gerekiyor.

Ortada bir suç örgütü ve elbette halka ve cumhuriyete karşı işlenmiş gerçek suçlar var. Buna karşın Cemaat, iktidarla beraber işlediği suçlar nedeniyle hedef alınmıyor.

Operasyonu basın özgürlüğü bağlamında ele almak ve Cemaat'le dayanışma çağrıları yapmak süreci kavrayamamak anlamına geliyor. Bununla birlikte, AKP'nin hamlelerini bir fırsat penceresi olarak değerlendirerek sürece alkış tutmak da olanaklı değil.

Ergenekon ve 14 Aralık arasında fark var demiştik. Farklı süreçler farklı destekçi tipleri yaratıyor.

14 Aralık'a gelindiğinde bir önceki dönemin siyasi davalarında karşımıza çıkan 'kullanışlı aptalları'* göremiyoruz.

AKP'nin Cemaat'e karşı giriştiği operasyona alkış tutanların konumu daha farklı bir şaşkınlık türüne işaret ediyor.

Karşılaştırmak ve işimizi kolaylaştırmak için 'kullanışsız aptallık' diyebiliriz.

'Aptallık' kısmı olmayacak beklentilere girme anlamıyla ortak...

Cumhuriyet'in tasfiyesinde işlev gören siyasi davalara destek veren kesimlerin 'kullanışlılığı', iktidarla kurdukları ilişkinin doğrudanlığı ve kurulmaya çalışılan yeni düzenin organik bir bileşeni olmalarından geliyordu.

Cemaat'e karşı attığı adımlarda AKP'ye alkış tutan kesimlerle iktidar arasındaki ilişki ise farklı bir karakter taşıyor. İktidarla aralarındaki mesafe daha fazla ve sürecin dışarıdan destekçisi konumundalar. Bu anlamda bir 'kullanım kolaylığı' sağlamıyorlar.

Bu duruşun en net örneğini İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'te görmek mümkün. Perinçek'in Suriye'ye yönelik tezkere ve HSYK seçimleri gibi gündemlerde somutlanan AKP destekçiliği Cemaat'e yönelik operasyonun hemen sonrasında da sürdü.

"Sonuna kadar gidilsin" tavrını benimseyen Perinçek, Erdoğan eliyle yürütülen operasyonu "F-tipi ile mücadele devam ederse, bu iş en sonunda Erdoğan’ın yakasına yapışacak" ifadesiyle destekledi.

Benzer bir yaklaşım Atilla Coşkun'un Çarşamba günü Odatv'de yer alan yazısında da mevcut. "Odatv Erdoğan'a telekinezi mi uyguladı" başlıklı yazıda**, Erdoğan'ın Aralık ayında yaptığı açıklamalar olumlanıyor.

Özetle Coşkun, Rusya'yla işbirliği, din tüccarlarına karşı tepki, Cemaat karşıtlığı ve Avrupa'yla hesaplaşma konusunda Erdoğan'a "dediğimize geldin" diyor.

Peki süreç gerçekten böyle mi? Erdoğan, bir süredir Cemaat'e karşı eleştiri geliştiren kesimlerin dedikleri konuma mı geldi?

AKP – Cemaat koalisyonundaki dağılma sonrasında koalisyonun iktidarda olan bileşeni kontrollü bir geri çekilmeye giderek '2007 sınırları'na mı dönüyor?

Bu sorulara 'evet' cevabı vermemiz halinde Perinçek ve Coşkun'a benzer bir yaklaşım geliştirmemiz, dışarıdan yapılacak müdahalelerle geri çekilişi kontrolsüz kılma yoluna gitmemiz en mantıklı tercih. Geri çekilişin kontrolsüzleşmesi halinde Erdoğan'ın bu enkazın altında kalmasını beklemek de anlaşılabilir.

Ancak, gelişmeler tam tersi bir yönelime işaret ediyor. Çok boyutlu bir saldırıya hazırlanan AKP, tekleşmeye ve yeni rejimi oturtmaya yönelik hamlelerle ilerliyor.

14 Aralık operasyonu da bu bütünlükten koparılarak ele alınamaz. Operasyonu, ricat eden bir iktidarın suçları geçmişteki ortağına yıkma çabasına indirgemek bu anlamda hatalı.

AKP, geçmişteki ortağını kendisine karşı hamleleri nedeniyle hedef alıyor, iktidarını güçlendirmek için Cemaat'i tasfiye etmek istiyor.

Ortak suçların bir kısmını Cemaat'e yıkarak bunların getirdiği yükten kurtulmak ise ikincil bir işlev.

Kalkış noktası olarak Ergenekon, Odatv veya Balyoz'un değil "Tahşiyeciler" isimli islamcı gruba yönelik operasyonun belirlenmesi bilinçli bir tercihin ürünü.

Sonunda "tünelin ucu sakat bir yere çıktı" dememek için başlangıç noktasını ve doğrultuyu iyi kavramak gerekiyor.

--------------------------------------------------------------------------------

*Yıldıray Oğur'un Cemaat'e yönelik desteği nedeniyle günah çıkardığı bir yazısında kullanmasıyla tekrar gündeme gelen bu kavramın Oğur gibilerin durumunu anlatmak için hafif kaldığı açık. Ancak, karşılaştırma kolaylığı sağlaması nedeniyle kullanmayı tercih ediyoruz. İsteyen, ilgili kısımları "kullanışlı ihanet- kullanışsız aptallık" olarak da okuyabilir.

** Atilla Coşkun'un yazısının başlığı her ne kadar Odatv adına yazılmış izlenimi verse de yazıda ifade edilen noktaları yazarın kendi görüşü olarak ele almayı tercih ettik. Erdoğan'ın din tüccarlarına karşı tepki gösterdiği yönündeki ifadeler ise kuşkusuz yazının en talihsiz kısmını oluşturuyor. Özellikle Antalya'da düzenlenen Milli Eğitim Şurası'ndan sonra bunların söylenmemiş olmasını dilerdik. Sürece ilişkin daha doğru bir değerlendirme için Yalçın Küçük'ün aynı sitede yer alan söyleşisine bakmak faydalı olacaktır.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   3   [4] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kılıçdaroğlu'ndan koalisyon sinyali: MHP ve HDP dayanışma 21 15402 21.04.2015- 21:41
Konu Klasör İstanbul’da HDP’ye operasyon denizcan 1 3869 02.10.2015- 10:50
Konu Klasör Savcılıktan operasyon açıklaması umut 1 4260 18.12.2013- 19:01
Konu Klasör Koza Holding'e operasyon! dayanışma 5 4540 03.09.2015- 01:21
Konu Klasör Cemaate operasyon başladı umut 11 10784 27.03.2014- 20:49
Etiketler   Erdoğandan,   operasyon,   sinyali:,   İnlerine,   girdik
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS