SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 30.03.2014- 10:59



Devrimci Gençler Mahir'e yürüdü

30 Mart 1972’de Kızıldere'de katledilen Mahir Çayan ve yoldaşları Ankara'da mezarları başında anıldı

Resim Ekleme


Kızıldere’de katledilen Mahir Çayan ve 9 yoldaşı Ankara’da mezarları başında anıldı. Devrimci Gençler, tarafından Karşıyaka Mezarlığı’nda gerçekleştirilen anmada yapılan konuşmada, “Kızıldere’den Fatsa’ya, Fatsa’dan Haziran’a mücadele sürüyor” denildi.

30 Mart 1972’de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamlarını engellemek için 3 NATO teknisyenini Tokat’ın Kızıldere köyüne kaçıran ve askeri operasyonla katledilen THKP-C ve THKO militanları Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Saffet Alp, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy için Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda anma yapıldı.

Devrimci Gençler,   “Mahir, Hüseyin, Ulaş kurtuluşa kadar savaş,” “Mahirlerden Özenç’e selam olsun Dev-Genç’e” sloganları ile yürüdü. Mahir Çayan’ın mezarı başında Devrimci Gençler adına yapılan açıklamada, “Fatsa’dan Haziran’a Kızıldere yolumuza ışık tutuyor” denildi. Açıklamada, “Devrimci mücadelemizi öğrendiğimiz, iktidara karşı nasıl direneceğimizi öğrendiğimiz önderlerimiz için buradayız. İnsanlar katledilebilir ancak yıllar sonra binlerce genç o fikirleri devam ettirirler. Fatsa’dan Haziran’a mücadelemiz sürüyor, Gezi direnişi bize gösterdi ki 40 yıl önce bitmedi bu kavga, sürecek” ifadeleri kullanıldı.

Kızıldere Katliamı anma toplantısına katılan Ankara Bağımsız Ortak Sol Adayı Özcan Kaya Güvenç de yaptığı konuşmada “Onlar bizlere devrimci dayanışmanın en güzel örneklerini sundular, onları mücadelemizde yaşatacağız” açıklamasını yaptı.

Resim Ekleme



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 30.03.2014- 12:22


Kızıldere'den Gezi'ye bu tarih bizim  

Resim Ekleme

Antalya Halkevleri, Liseli Genç Umut, Öğrenci Kolektiflerinin birlikte düzenlediği Mahir Çayan ve yoldaşlarının katledilmesinin 42. yılındaki anma etkinliği gerçekleştirildi.

Kapalı yol Halkbankası önünden Attalos meydanına sloganlarla yürüyen kitle burada bir basın açıklaması ve şiirlerle türkülerle bir anma gerçekleştirdi. Bağlama eşliğinde Oy dere Kızıldere, Demiri toz ederler, Kızıldere adın ahire kalsın türküleri hep birlikte söylenirken, üniversiteli bir kadın öğrenci Mahirim şiirini okudu.

Liseli bir gencin okuduğu basın açıklamasında "Gezi direnişinde mücadele edenler Mahirlerin Kızıldere'de yaktığı ateşi Haziran barikatlarında yeniden alevlendirdiler" denildi. Etkinlikte Sık sık "Kızıldere son değil savaş sürüyor" , "Tek yol sokak tek yol devrim" sloganları atıldı.

İşte o anma etkinliğinden kareler:

[img]http://www.odatv.com/images/resimler/unnamed__3_(21).jpg[/img]

[img]http://www.odatv.com/images/resimler/unnamed__4_(18).jpg[/img]

[img]http://www.odatv.com/images/resimler/unnamed__5_(14).jpg[/img]

[img]http://www.odatv.com/images/resimler/unnamed__6_(9).jpg[/img]

[img]http://www.odatv.com/images/resimler/unnamed__7_(9).jpg[/img]

[img]http://www.odatv.com/images/resimler/unnamed__8_(9).jpg[/img]

Odatv.com



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 31.03.2014- 03:22


Kızıldere Katliamı'nın üzerinden 42 yıl geçti

Resim Ekleme

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan'ın idamlarını engellemek için NATO üssünde görevli 3 İngiliz teknisyeni kaçıran Mahir Çayan ve arkadaşlarının, katledilişlerinin üzerinden 42 yıl geçti. Devrimci dayanışmanın sembolü On’lar dün Ankara’da mezarları başında yapılan etkinlikle anıldı.

Türkiye devrimci mücadelesinin öncü sembolerinden Mahir Çayan ve arkadaşlarının Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde kolluk güçleri tarafından katledilmesinin üzerinden 42 yıl geçti. THKP-C ve THKO üyesi Çayan ve arkadaşları NATO üssünde görevli İngiliz askerleri tarafından kaçırılmış ve yapılan operasyonda on devrimci katledilmişti.

Operasyon öncesi ne olmuştu?
THKO üyeleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan hakkında Ekim 1971’de çıkarılan idam kararının ardından, idamları engellemek isteyen Mahir Çayan ve arkadaşları, idamları önleyecek yasal yolların tıkanması durumunda, NATO dinleme üssünde görevli İngilizlerin rehin alınmasını kararlaştırdı. Kaçırılan İngilizlerin eylem sonrasında Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Saffet Alp ve Ömer Ayna'nın bulunduğu Kızıldere köyüne götürülmesine karar verildi.

Kaçırma eyleminin ardından rehin alınan üç İngiliz teknisyenle birlikte Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy ve Nihat Yılmaz, İngilizlerin aracı ile Kızıldere köyüne doğru yola çıktı. 27 Mart sabahı Kızıldere’ye ulaşan ve arkadaşlarının konakladığı muhtarın evine yerleşen devrimcilere, 30 Mart 1972 günü sabah 05:00'te muhtarın, evine bilgi almak için gelen jandarmalara önceden hazırlanmış ihbar mektubunu teslim etmesi üzerine operasyon başlatıldı.

Devrimcilere yapılacak olan operasyonda binlerce komando görev alırken Mahir Çayan ve arkadaşları taleplerine karşılık verilmez ve yaylım ateşi açılırsa rehineleri öldürüp çarpışma kararı aldı. Kolluk güçleri bu sırada rehinelere görüşme talep etti. Görüşme talebine olumlu yanıt veren grup rehineleri çatıya çıkardı. Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Cihan Alptekin ve Saffet Alp görüşme için çatıda beklerken, gruba makineli tüfeklerle ateş açıldı. Üç kişi deliklerden eve atlamayı başarırken, Mahir Çayan vücuduna isabet eden altı kurşunla can verdi.

Toplu katliam
Devrimciler yaylım ateşine teknisyenlerin öldürülmesi ile karşılık verirken çatışmada jandarmanın açtığı ateşte Ömer Ayna gözünden, Cihan Alptekin karnından vuruldu. Çatışmada devrimcilerin olduğu eve giren jandarma güçleri yaralı Saffet Alp’i de kurşuna dizerek katletti. Çatışamadan yaralı olarak kurtulan Ertuğrul Kürkçü ise muhtarın jandarmaya verdiği sayı ile ölü sayısının tutması sayesinde hayatta kalabildi. Kürkçü daha sonra ağır yaralı olarak yakalandı.

http://haber.sol.org.tr/soldakiler/kizildere-katliaminin-uzerinden-42-yil-gecti-haberi-90224



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 30.03.2015- 09:52


İleri Haber yazarı Emrah Akansu bugünkü yazısında Kızıldere katliamının yıldönümünde Mahir'leri mirasına değinerek, Haziran Sözleşmesi'nin Türkiye'yi karanlıktan kurtaracak yol olduğunu belirtiyor.


Kızıldere mirası-Emrah Akansu  

Resim Ekleme
 

“Zulme, kahpeliğe, sömürüye karşı…

Dişiyle, tırnağıyla, üç kıtada karşı koyanlar,

benim evlatlarımdır kahpe hücre.

Benim Ada’mın ormanlığından aldıkları fideleri,

Birer birer dikiyor, kahpeler koalisyonunun dünyasına.

Kel dünya, Ada’mın ağaçlarıyla ayıbını örtüyor,

Güzelleşiyor artık.

İyi bak bana feodal duvar, iyi tanı beni.

Seni yerle bir edecek Ada’lıları iyi tanı.”

Mahir Çayan

Her yıl 30 Mart’ta, ülkenin bağımsızlığı ve halkların kurtuluşu için kavga verip, Kızıldere’de katledilen devrimci önderleri, Mahir Çayan ve yoldaşlarını anıyoruz.

Kızıldere’yi, devrimciler için örnek bir dayanışma bilincinin, kardeşçe bir yoldaşlık bağının, her ne pahasına olursa olsun, devrimcilerin kendilerini çevreleyen koşullara, devrimin çıkarlarına göre müdahale etme arayışının, somut bir ifadesi olduğu için değerli buluyoruz.

Türkiye solunun böylesi onurlu ve mücadeleci bir mirasa sahip olmasını önemsiyoruz.

Bu mirasa hep birlikte sahip çıkmak gerektiğini düşünüyoruz.

Türkiye uzun süredir, devletin her kademesinde örgütlü bir suç çetesi tarafından teslim alınmak isteniyor. Özgürlüklere ve laikliğe saldırının yasalaştığı, yağmanın yaygınlaştığı, kuralsızlığın kural haline geldiği, emekçi halk üzerinde her türlü baskının sıradanlaştığı bir Türkiye istiyorlar. 7 Haziran’da yapılacak seçimleri de bu yolun döşenmesini hızlandıracak yeni bir anayasaya ve başkanlık sistemine geçiş için fırsat bildiklerini ilan ediyorlar.

Türkiye’yi teslim alamayacaklar

Bu saldırılar karşısında, ülkenin aydınlık, devrimci, yurtsever birikimi, bulunduğu yerden bir adım geri basmayacağını her fırsatta gösteriyor. Fakat gerilememek yetmiyor. Suç çetesinden kurtulmayı önüne koymak, bunun için ileri çıkmak gerekiyor.

Türkiye her zamankinden daha fazla devrimcilerin yol göstericiliğine, toplumu saran gerici, piyasacı kuşatmaya, sonuç alıcı bir biçimde müdahale edilmesine ihtiyaç duyuyor.

Bizim misyonumuz budur; AKP’yi geriletmek için, Haziran Türkiye’sini elle tutulur, gözle görülür bir seçenek haline getirmek.

Haziran Türkiye’si için sözleşelim

Milyonlarca yurttaşın, gerçek ihtiyaçları somut talepleri var. Kendisine, ülkesine, geleceğine dair kaygıları, reva görülenlere dair öfkesi var.

Ay sonunu nasıl gelecek diye düşünenler, işsiz, aşsız, muhtaç hissedenler, milyarlarca dolarlık sarayda sürülen saltanatı görüyor.

Başkanlık sevdasının ülke çıkarıyla, istikrarla alakası olmadığını biliyor.

Dişimizle tırnağımızla yarattığımız zenginliklere el koyanların, “milletin hizmetkârıyız” palavrasını halk yutmuyor.

Kadınlar, ayrımcılığı, şiddeti, ölümü kendilerine hak gören sapık yobazları tanıyor.

Çocuğunu okula gönderen veli, bilim ve akıl düşmanı eğitim sisteminin çocuklarını zehirlendiğini fark ediyor

İnşaatlarda, madenlerde şantiyelerde çalışan işçiler, patronun kar hırsı yüzünden, üç kuruşluk tedbir alınmadığı için, her gün ölümle yüz yüze geldiğini biliyor.  

Parklarımıza, bahçelerimize, derelerimize kimin neden el uzattığını, betona boğulmayan tek metre kare kalmamacasına, doğanın nasıl talan edildiğini herkes izliyor.

Türkler, Kürtler ve memleket toprağında, bir arada kardeşçe yaşama iradesine sahip tüm halklar, kimlerin düşmanlıktan çıkarı olduğunu, kimlerin inançlarımız ya da inançsızlığımız üzerinden bizleri böldüğünü görüyor.

Yukarıda sıraladığım her farkındalık, hem bir öfkeyi hem de insanca, onurlu bir yaşam talebini kendi somutluğunda barındırıyor.

Haziran Türkiye’si için sözleşmek, bu farkındalığı yaymak, bu öfkeyi büyütmek, somut taleplerle birleşik bir mücadeleyi örgütlemek anlamına geliyor.

Haziran Türkiye’si için sözleşmek, Türkiye’nin karanlıktan kurtuluş yolunda birleşmek anlamına geliyor.

Bugün Kızıldere’nin yıl dönümü.

Bu mirasının hakkı, sadece anmalarda buluşmakla, Mahir’in yazdıklarını okuyup, fotoğraflarını evlere asmakla, hakkında iki üç cümle konuşmakla verilmeyecekse, Sarayı sultanın başına yıkacak iradeyi örgütlemek gerekiyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 30.03.2015- 12:54


Kızıldere'nin üzerinden 43 yıl geçti...

Mahir Çayan ve yoldaşlarının Kızıldere'de katledilmesinin üzerinden tam 43 yıl geçti.

Resim Ekleme

Denizlerin idamını engellemek için başlattıkları mücadelenin sonunda Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde katledilen Mahir Çayan ve yoldaşları ölümlerinin 43. yılında ülke genelinde yapılan eylemlerle anılıyor.

DENİZLERİ KURTARMAK İÇİN YOLA DÜŞTÜLER

THKO üyeleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan hakkında Ekim 1971’de çıkarılan idam kararının ardından, idamları engellemek isteyen Mahir Çayan ve arkadaşları, idamları önleyecek yasal yolların tıkanması durumunda, NATO dinleme üssünde görevli İngilizlerin rehin alınmasını kararlaştırdı. Kaçırılan İngilizlerin eylem sonrasında Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Saffet Alp ve Ömer Ayna'nın bulunduğu Kızıldere köyüne götürülmesine karar verildi.

Kaçırma eyleminin ardından rehin alınan üç İngiliz teknisyenle birlikte Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy ve Nihat Yılmaz, İngilizlerin aracı ile Kızıldere köyüne doğru yola çıktı. 27 Mart sabahı Kızıldere’ye ulaşan ve arkadaşlarının konakladığı muhtarın evine yerleşen devrimcilere, 30 Mart 1972 günü sabah 05:00'te muhtarın, evine bilgi almak için gelen jandarmalara önceden hazırlanmış ihbar mektubunu teslim etmesi üzerine operasyon başlatıldı.

Devrimcilere yapılacak olan operasyonda binlerce komando görev alırken Mahir Çayan ve arkadaşları taleplerine karşılık verilmez ve yaylım ateşi açılırsa rehineleri öldürüp çarpışma kararı aldı. Kolluk güçleri bu sırada rehinelere görüşme talep etti. Görüşme talebine olumlu yanıt veren grup rehineleri çatıya çıkardı. Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Cihan Alptekin ve Saffet Alp görüşme için çatıda beklerken, gruba makineli tüfeklerle ateş açıldı. Üç kişi deliklerden eve atlamayı başarırken, Mahir Çayan vücuduna isabet eden altı kurşunla can verdi.

Devrimciler yaylım ateşine teknisyenlerin öldürülmesi ile karşılık verirken çatışmada jandarmanın açtığı ateşte Ömer Ayna gözünden, Cihan Alptekin karnından vuruldu. Çatışmada devrimcilerin olduğu eve giren jandarma güçleri yaralı Saffet Alp’i de kurşuna dizerek katletti. Çatışamadan yaralı olarak kurtulan Ertuğrul Kürkçü ise daha sonra ağır yaralı olarak yakalandı.

sol



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 30.03.2015- 17:28


Devrimci Gençler Mahir Çayan'ı andı

Resim Ekleme

Mahir Çayan ve 9 yoldaşı,   30 Mart 1972 yılında Kızıldere’de katledilmelerinin 43. Yıldönümünde Devrimci Gençler tarafından Karşıyaka’daki mezarlıkta anma töreni düzenlendi.
Kızıldere’de 43 yıl önce katledilen Mahir Çayan ve 9 yoldaşı, katledilmelerinin 43. Yılında Ankara’da yüzlerce genç tarafından anıldı.

Devrimci Gençler’in Karşıyaka mezarlık girişinde oluşturduğu kortej ‘Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa kadar Savaş”, “ONlar ölmedi, mücadelemizde yaşıyor”, “Faşizme Ölüm, Tek Yol Devrim”, “Kızıldere son değil, savaş sürüyor”   sloganlarıyla Mahir Çayan’ın mezarının başına kadar yürüyüş gerçekleştirdi.
 
Devrimci Gençler adına yapılan konuşmada, Mahir Çayan ve yoldaşlarının devrimci dayanışma adına gözlerini kırpmadan ölüme gittikleri belirtilerek, Kızıldere’nin çağrısı Fatsa’dır, Haziran’dır. Bu mücadeleyi Devrimci Gençler olarak sahipleniyoruz, önderlerimizin ayak izlerinde yürüyoruz denildi.
 
Devrimci Gençler konuşmalarının sonunda ‘Kızıldere’yi Kutup Yıldızı’mız yapan Mahir Çayan ve 9 yoldaşının nezdinde’ Devrim Andı içti.
 
Mahir Çayan’ın mezarından sonra, Sinan Kazım Özüdoğru ve Hüdai Arıkan’ın mezarlarına giden Devrimci Gençler, saygı duruşunda bulunarak devrimci şiirler okudu.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proleter
Cevap Tarihi: 01.04.2015- 01:14


Kızıl bir meşaledir Kızıldere!

Onların devrimcilik anlayışında kurulu düzenle hiçbir biçimde uyuşmamak vardır. Devrimcilik onlar için biçimsel bir davranış değildir. Her şeyden önce bir yaşam biçimidir. Yarınlarda gerçekleşebilecek devrimin güzelliği onların yaşamının doğal bir parçasıdır. Paylaşımları, dava arkadaşları için gösterdikleri fedakârlıklar devrim ve devrimciliğin bir slogandan, bir ünvandan çok daha öte bir şey olduğunu göstermektedir. Yoldaşlık, en doğru tanımını onların hayatlarında bulmuş, bizlere miras kalmıştır.


Resim Ekleme

Tarihin öyle sayfaları vardır ki hem taşıdığı anlam nedeniyle kızıl bir ayraçtır, hem de geleceğe tuttuğu ışık nedeniyle bir meşale. 30 Mart işte böyle bir tarihtir. Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere Köyü bir son durak değil, aksine devrimin sarp ve engebeli yollarındaki uzun maratonun bir parçasıdır. Ki Kızıldere’ye çıkan bu maratonun 6 Mayıs şafağında da devrimin “en güzel yüz metresi” koşulmuştur.

Hani şu günlerde revaçta olan seçim sandıklarının cezbedici büyüsü o günlerde de etkilidir. Vietnam, Latin Amerika devrimleri, gençlik hareketinin yükselişi güçlü bir sol rüzgâr estirmiştir. Bu rüzgârı arkasına alan Türkiye İşçi Partisi seçimlerde 15 kişiyi meclise gönderir. Keza CHP de sol söylemleriyle popülerdir. Yükselişte olan işçi hareketi DİSK’i yaratmış ve 15-16 Haziran’da doruğuna ulaşmıştır. Bu düzenin sınırlarını aşamayan TİP ve MDD gibi sol akımların oldukça popüler olduğu bir dönemde devreye zamanın “maceracıları” girmiştir. ‘71’in devrimci önderleri tarih sahnesine çıkmış, devrimin ancak zor yoluyla gerçekleşebileceğine olan inançlarıyla rotalarını çizmişlerdir.

Elbette kurulu düzen yaklaşan tehlikenin farkına varmakta gecikmemiştir. 12 Mart 1971 faşist darbesiyle Nihat Erim başkanlığında bir teknokrat hükümet kurulur. “Balyoz Harekatı” adı altında bir sürek avı başlar. Türkiye’deki bütün sol ve muhalifler üzerinde tam bir devlet terörü estirilir. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi birçok ilde sıkıyönetim ilan edilir. Hedefin başında devrimci önderler bulunmaktadır. ‘71’in devrimci önderleri, gelecek düşlerini bu düzene sığdırmamalarının faturasını hayatlarıyla ödeyeceklerdir.

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan yakalanmıştır. Sıkıyönetim mahkemeleri Denizler’in idamını istemektedir. İdamları engellemek için Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) ve THKO ortak eylem kararı alır. Bu karar doğrultusunda 1972 Martı’nda Ünye’ye gidilir ve burada bulunan NATO üssünde çalışan iki İngiliz ve bir Kanadalı radyo teknisyeni kaçırılır. Rehinelerin serbest bırakılması için koşul Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serbest bırakılmasıdır.

ON’ların Niksar ilçesine bağlı Kızıldere Köyü’nde saklandıkları yer muhtarın evidir. İhbar sonucu ev devlet güçleri tarafından kuşatılır. Kuşatılan devrimcilerin cephaneliği; ‘bir sten, bir kısa namlulu tüfek, bir uzun şarjörlü tabanca ve iki sıradan tabancadan’ ibarettir. Kuşatanların ellerinde ise ağır silahlar ve helikopter desteği vardır. Yine bazı köylülerin iddiasına göre NATO askerleri de bu kuşatmaya katılmışlardır.

“Teslim ol” çağrılarına kuşatma altındaki devrimcilerin talepleri üç maddeden ibarettir:

1. İnfazlar derhal duracak.

2. Hiçbir yurtsever ve devrimci asılmayacak.

3. En çok 48 saat içerisinde bu konuda Türkiye radyolarından infazların durdurulduğu hakkında yayın yapılacak.

Ancak devleti ilgilendiren rehinelerin durumu değildir. Ya içerdeki devrimcileri teslim alacaklardır ya da imha edeceklerdir. Her halükarda da direniş iradesini kıracaklar, devrim idealini devrimci örgüt fikriyle birlikte ortadan kaldıracaklardır. Ancak küçücük bu köy evinin çatısından Mahir Çayan’ın sesi devletin kendisine bir meydan okumadır; “Sıradan askerleri gönderin, rütbeliler gelsin!”, “Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik!”

İlk yaylım ateşinde Mahir başından vurulur. Türkiye devrim tarihine adını yazdıran, sonraki kuşaklara bir gelenek devreden bu destansı direnişte, Mahir’in ardından THKO liderleri Cihan Alptekin ve Ömer Ayna, THKP-C üyeleri Nihat Yılmaz, Sinan Kazım Özüdoğru, Saffet Alp, Hüdai Arıkan (Dev-Genç Merkez Yürütme Kurulu üyesi), Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan ve Sabahattin Kurt da katledilirler. Rehinelerin de öldüğü bu katliamdan sadece samanlığa saklanan Ertuğrul Kürkçü kurtulur ve o da yapılan aramalar sonucu askerler tarafından bulunur.

Kızıldere sadece mazide bir hatıra değildir!


Devrimin ve devrimci düşüncenin, devrim davası uğruna savaşmanın ve ölmenin, devrimci dayanışmanın ve siper yoldaşlığının sembolüdür artık Kızıldere.

Mahir’i, Deniz’i, İbo’su, Cevahir’i, Ulaş’ı, Sinan’ı ile bir bütün olarak ‘71 devrimci kuşağı burjuva reformculuğundan devrimci bir kopuştur. Devrimciliğin bir yaşama biçimi ve savaşma arzusu olduğunu gösteren bu genç devrimcilerin yolunun Nurhaklar’a, Kızıldere’ye, Şarkışla’ya çıkması “maceracılık” değildir. Onları sonu ölümle bitecek bu yola gönüllü ve büyük bir huzurla çıkaran yegane gerçek, devrim davasının düzen sınırlarına sığmayacak olmasıdır. Devrimci yaşamlarında edindikleri birikim onları proleter sosyalizmine ulaştırmamış olsa da, bıraktıkları miras devrim yolunun tatlı sulardan değil, sarp, dolambaçlı ve engellerle dolu patikalardan geçtiğini göstermeye fazlasıyla yeterlidir. Onlar rüzgârla sürüklenmek yerine fırtınalara karşı göğüs germeyi tercih etmişlerdir.

Onların devrimcilik anlayışında kurulu düzenle hiçbir biçimde uyuşmamak vardır. Devrimcilik onlar için biçimsel bir davranış değildir. Her şeyden önce bir yaşam biçimidir. Yarınlarda gerçekleşebilecek devrimin güzelliği onların yaşamının doğal bir parçasıdır. Paylaşımları, dava arkadaşları için gösterdikleri fedakârlıklar devrim ve devrimciliğin bir slogandan, bir ünvandan çok daha öte bir şey olduğunu göstermektedir. Yoldaşlık, en doğru tanımını onların hayatlarında bulmuş, bizlere miras kalmıştır.

Devrimcilikleriyle emekçidirler. Yapılacak işlerin en önünde onlar vardır. Ölümle sonuçlanabilecek eylemlerde, emek gerektiren başka işlerde de esirgemedikleri hayatlarının yanında alınterleridir. Giriştikleri ve yaptıkları her işte başarılı olmaları tesadüf değildir. Zira tercihleri rastgele değildir. Düşündükleri gibi yaşamakta ve yaşadıkları gibi de düşünmektedirler. Bilinç ve emeğin üzerine kurdukları devrimci yaşamlarında ölümü bile tereddütsüz karşılamalarının gerisinde, işte bu bilinçli tercih bulunmaktadır.

Devrim onlara yarın olabilecek kadar yakındır ve bu nedenledir ki tüm kötülüklerin sebebi olan bu kurulu düzende mezar taşları dışında tek bir dikili ağaçları yoktur. Bu düzen onlar için kendilerine hayat kuracakları bir dünya değildir. Aksine yıkılması gerekmektedir. Çünkü insanın insan üzerindeki sömürüsünü ortadan kaldıracak, birlikte üretilen her şeyin yine birlikte paylaşılabileceği, halkların kardeşçe yaşayabileceği sosyalist bir gelecek, ancak kurulu düzen yıkılarak inşa edilebilecektir. Eskiye ait tüm o yoz değer ve kötülüklerse enkazla birlikte tarihin çöplüğüne atılacaktır.

Geriye sadece adlarını ve anılarını yaşatan devrimci yaşamlarını bırakmışlardır. İşte bu miras, bu düzende elde edilen hiçbir servet ve mülkle, hiçbir ayrıcalık ve makamla kıyaslanamaz.

Kızıldere sadece mazide bir hatıra değil, bir savaş çağrısıdır.

Kızıl Bayrak



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 03.04.2015- 08:06


Bu ülkede ON'lar hiç eksilmeyecek, ON'ların türküleri söylenmeye hep devam edecek. Dün ON'lardı devrim bayrağını yükselten, bugün ON'larcası. Şafak ve Bahtiyar da ON'lardandı. Işıklar yağsın üzerlerine. Mücadeleleri mücadelemize ışık tutmaya devam edecek.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Kızıldere,   bir,   destandır
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS