SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Alper Taş: AKP hırsızlığı dinle cilalıyor!           (gösterim sayısı: 2.683)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 20.01.2015- 15:54


Alper Taş: AKP hırsızlığı dinle cilalıyor!


ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, Haberdar.com Genel Yayın Yönetmeni Said Sefa'ya konuştu. Said Sefa'nın Alper Taş'la yaptığı röportajın 1. bölümünü yayınlıyoruz.

Said Sefa: Türkiye halklarına kendinizi yeterince anlatabildiğinizi düşünüyor musunuz? ÖDP'yi nasıl bir siyasi gelecek bekliyor? Vaziyetten memnun musunuz?
 

Alper Taş: Tabi ki memnun değiliz. Türkiye'nin içinden geçtiği süreç te kendi çizgimiz, ideolojimiz, toplumsal gücümüz doğrultusunda yeterince güçlü bir yapı olamadığımız gibi bir çok eksiğimiz olduğu da ortada.
 
Bugünün Türkiye'sinde siyaset artık çıkar birliği anlamına geliyor. O yüzden partiler arası geçişler kolay olabiliyor. İnsanlar, yaptıkları siyasetten ekonomik ve sosyal bir çıkar elde edip etmediklerine bakıyor. Elbette bireysel çıkardan bahsediyorum toplumsal çıkardan değil.
 
Biz böyle bir parti değiliz. Bizim mücadele geleneğimiz var. Mücadele geleneğimizde hayatını kaybetmiş, bu mücadeleye ömrünü vermiş değerlerimiz, Denizlerimiz, Mahirlerimiz, İbrahim Kaypakkayalarımız, onların fikirleri, rüyaları, istedikleri bir dünya, bir Türkiye var. Biz o Türkiye'nin takipçisiyiz.
 
HALKIMIZDAN UMUT KESİLMEZ
 
Said Sefa: "Türkiye'deki muhafazakarlar ya da merkez sağa oy verenler, bizi anlamaz ve hiç bir zaman da anlamayacaklar" gibi bir bakış açınız var mı?
Alper Taş: Böyle bir bakış açımız elbette yok ve halkımızdan hiçbir zaman umut kesilmez. Kimseye küsme, kırgın olma durumunda olamayız. Doğal olarak Türkiye halkının toplumsal algısı, zemini var. Ancak bu algı Sol'a meylediyor ve Sol'un gelişme zemini büyüyor. Önümüzdeki döneme Sol'un damga vuracağını düşünüyoruz.
 
TÜRKİYE MANEVİ BUNALIM YAŞIYOR
 
AKP'nin Türkiye toplumunu bunalıma sürüklediğini gördük, yaşadık. Eşitsizliklerin giderek arttığı, dayanışma, sevgi, saygı, paylaşma duygularının en aza indiği, insanların birbirlerini rakip olarak gördüğü, kırdığı, oğulun babaya, babanın oğula kızdığı, ailelerin birbiriyle rekabet ettiği ‘ Kardeşin de olsa fark etmez, başkasının sırtına basarak yükselebilirsin, dediği' rekabetçi bireyci toplum ortaya çıktı.
Manevi bunalım yaşayan bir toplumla karşı karşıyayız.

MADDEYE TAPANLARIN KİMLER OLDUĞUNU GÖRDÜK
 
Said Sefa: Siz bu bunalımın Sol mecralar, fikirler, ideolojiler tarafından giderileceğini mi düşünüyorsunuz?
 
Alper Taş: Tabii ki. Sol genelde maddiyatçılıkla eleştirilir. Diyalektik materyalizm kavramından hareketle, sağcılar, "Bunlar maddiyatçı , maddeye taparlar" diye solu eleştirirdi. Maddeye tapanların kimler olduğunu bugün net biçimde görüyoruz. Dünyanın malına mülküne gözü doymayanların kimler olduğu ortada. Bunların tek değerlerinin para pul olduğu ortaya çıkıyor.

DİNDARLIK ARTIK PİYASANIN BİR PARÇASI

Maneviyat iddiasıyla iktidar olan AKP iktidarı döneminde, toplumun en çok maneviyatı zedelendi.
Bir lokma bir hırka felsefesine göre yaşayan dindarlık öldü. Paranın parçası olan dindarlık anlayışı geliştirildi.
 
DİN, YATIRIMLAR İÇİN BİR ARAÇ HALİNE GELDİ

Said Sefa: Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun bir açıklaması vardı. "Din adına topladıklarıyla dünyaya yatırım yapıyorlar" diye. Bu paralelde mi düşünüyorsunuz?
 
Alper Taş: Evet, din, dünyevi yatırımlar için araç haline geldi. Akp zihniyeti Türkiye halkına, ‘Dünyanın gelip geçiciliğini, öteki dünyanın asıl olduğunu, dünya malına mülküne aldanmamak gerektiğini' anlatıp durdu.
 
"Ötekini şüpheli görüyorlar ki dünyaya yatırım yapıyorlar..."
 
Ama görüyoruz ki dünyaya bolca yatırım yapıyorlar. Karadeniz'de bir türkü var, "Bu dünyadan fayda yok öteki de şüpheli" diye.
Herhalde bunlar öteki dünyayı şüpheli gördüklerinden bu dünyaya bu kadar yatırım yapıyorlar.

Din özgür değil. Din, siyasi, ticari istismar ve sömürü aracı haline gelmiştir. Dini özgürleştirmek, dinin üstündeki bu sömürünün kaldırmasıyla gerçekleşir.
 
DİNDARLAR YOBAZ MIDIR?
 
Said Sefa: Merkez sağın ya da Siyasal islam'ın ‘Sol, Türkiye halkının manevi değerleriyle çatışıyor, hiç bir zaman manevi değerleri kabul etmez' iddiası var. Sol çizgide duran bazı insanlar söylem ve eylemleriyle bu iddiayı güçlendiriyor. Örneğin muhafazakarları yobaz olarak görüyorlar. Siz burada kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Sizce dindarlar yobaz mı?
 
Alper Taş: Hayır. Biz ‘Dindarlık eşittir yobazlık veya gericilik' diye bir özdeşlik içinde asla olmadık. Halkımızın dindarlığıyla herhangi bir problemimiz yok. Biz, bu halkın çocuklarıyız, uzaydan gelmedik, Türkiye toplumunun devrimcisiyiz.
 
Bizim arkadaşların yargılandığı davalarda, yargılanan imamlar, hocalar da vardı. Onlarla hiç bir problemimiz olmadı. Zaten inançla bir problemimiz olmaz.
Bizim Siyasal İslam'la problemimiz olur. İslam'ın ticarileştirilmesi, siyasallaştırılması karşısında dururuz
 
CAMİLERİ KAPATACAK MISINIZ?
 
Bugün bize gittiğimiz yerlerde hala soruyorlar, ‘Camileri kapatacak mısınız?' diye.
Biz de ‘Camilere elbette dokunmayacağız ama camilerin altındaki dükkânları kaldıracağız. İbadethanenin altında ticarethanelerin olması zihniyetini yanlış buluyoruz. Kendilerine menfaat sağlamak için cami yapıp caminin altını rant alanına çeviren ve ilişkilerini sürdürmeye çalışanların ipliğini pazara çıkaracağız ve onlara yol vermeyeceğiz' diyoruz.
 
HIRSIZLIĞI DİN VE İMANLA CİLALIYORLAR
 
Dine bu kadar sarılmalarının altında, günahlarını örtme gayreti yatıryor. Dinin bu kadar vurgulanması ancak günahı büyük olanların başvuracağı bir yöntemdir.
Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet almış başını gidiyor. Buna paralel, suçlarını dinle örtmeye çalışıyorlar. Sömürüyü, hırsızlığı, din ve imanla cilalıyorlar


IŞİD İÇİMİZDE

 

Giderek artan İslamizasyon politikaları IŞİD tarzı zihniyetleri büyütüyor. IŞİD'i öyle Suriye'de Irak'ta filan görmemek lazım. İçimizde de benzeri zihniyetler var.
Siz kalkıp 21.YY'da kadın erkek eşit değil derseniz , kadınlarınız sokakta, toplumsal yaşamda yüksek sesle gülmesin , anneliğin dışında kariyeri olmasın derseniz gericisinizdir.
6 yaşında kızla evlenebilirsiniz derseniz gericiliğin ötesinde sapık olursunuz.
 

IŞİD de böyle bir toplum ortaya koyuyor. Kadınlar doğursun, başka bir şeyle uğraşmasın, erkeklerin sözünün dışında çıkmasın. Toplumsal yaşamın parçası olmasın.
 

AKP'nin nüfus politikası buna uygun. Kadınları doğurma işleviyle sınırlandırıyor. Buna uygun bir paket geliştiriyor. Çocuk doğuran kadının yarı ücretini ödeyeceğiz diyorlar. Bu hikaye.

Özel sektör zaten kadınları işe almama gayretinde. Devlette de kadınlar toplumsal ve ekonomik yaşamdan tecrit ediliyor. Böylece kadın eve mahkum olan sadece çocuğuyla ilgilenen hale dönüştürülecek.
 
ARTIK AKP TAKİYE YAPMIYOR
 
Türkiye toplumunun nereye götürüldüğü açık. Bunu görmemek için kör olmak lazım. Zaten eskisi gibi takiyye yapmıyorlar. Eskiden AB diyorlardı, dünya diyorlardı. Orduya ve bürokrasiye karşı güç elde etmek, müttefik bulmak için özgürlükçü damardan gidiyorlardı, artık onu bir tarafa koydular, asıllarına rücu ettiler.
 
Said Sefa: Peki siz bu gidişatı nasıl okuyorsunuz? Bu durum ne zamana kadar devam edecek.
 
Gidişat böyle devam ederse yarın mahallelerde sokaklarda iç çatışma çıkar. Çünkü bu zihniyet oturma, kalkma, gezme, şöyle yaşa, şöyle yap diye baskı kuruyor.
Böyle bir Türkiye kaosa sürüklenir. Sistem yukarıdan böyle besleniyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan kendine uygun bir toplum inşa etmeye çalışıyor. Bunlardan cesaret alanlar da onları rol model alarak kendilerinden olmayanlara baskı kuruyor.
 
Sonuç itibariyle sadece sokakta ya da mahallede değil bürokraside de kendilerinden olmayana hayat hakkı tanımıyorlar. Mesela polis teşkilatını baştan başa dağıttılar.
 
AKP'NİN MASKESİ DÜŞTÜ
 
Said Sefa: Peki AKP, bu tavrın ötekileri radikalleştireceğini, ülkeyi iç çatışmaya sürükleyeceğini bunun da kendi iktidarının sonu olacağını fark etmiyor mu?
 
Alper Taş: İktidar, kendisini bir yalnızlığın içinde buldu, AKP'nin maskesi düştü. Halkı eskisi gibi inandıramıyor.
 
Daha önce destek aldığı uluslararası kesimlerden, iç kesimlerden ona kol kanat geren kesimlerden gerekli desteği göremiyor. Kendi muhafazakar kitlesini radikalleştirerek, iktidarını korumak adına onları manipüle ediyor. Sanki Erdoğan'dan önce Türkiye yoktu, o gittikten sonra da yok olacak gibi bir algı yaratılıyor. İktidarlarının sonunu gördükçe mazaret uyduruyorlar, iç ve dış güçler bize oyun oynuyor diyorlar.
 
17-25 Aralık operasyonunu Cemaate bağlı kadrolar yaptı diyorlar. Evet, bu siyasi bir operasyondu denilebilir, doğrudur. Yani siyasi hesap olduğu doğrudur. Ama bu siyasi hesabın dışında şuna yanıt verilememiştir.
 
‘Kardeşim geç siyasal hesabı, yolsuzluk, hırsızlık yaptınız mı yapmadınız mı? Bu haltları karıştırdınız mı karıştırmadınız mı?'
Türkiye toplumuna inandırıcı bir yanıt verebiliyor mu veremiyor..
 
Said Sefa: Bize darbe yapıldı diyorlar…

Alper Taş: Sen siyasal iktidarın başısın, bakanısın, başbakanısın, senin hakkında ortaya dökülmüş olan tapeler var. Tapelerin montaj olmadığı ortaya çıkıyor. Bunları yapmadığına dair toplumu inandırıcı hiçbir şey yapmıyorsun. Buradan hareketle bana darbe yapıldı diyorsun.
 
Dünyanın hiçbir yerinde suçlamaya maruz kalanlar, ‘Bana darbe yapılıyor' dememiştir. Sonuçta darbe nasıl yapılır biliriz ve AKP'de darbelerin ürünüdür. 12 Eylül darbesinde Erdoğan, neredeydi bir sıkıntı yaşadı mı? Kendi yararlarına olmayan her açıklamaya ve gelişmeye darbe diyorlar. AYM, ‘Seçim barajını tartışırız' dedi. Darbenin ürünü olan seçim barajını tartışırsanız darbeci olursunuz dediler.

Biraz karikatürize ediyorum ama, ‘AKP, seçimi kaybetse bize darbe yapıldı diye seçimleri iptal edebilir'.

Şimdi "Efendim, siyasette dizayn arayışları var, değişik partiler yan yana geliyor, bize operasyon yapıyor' diyorlar.

Farklı yapıların, partilerin, AKP'ye karşı yan yana gelip değişik çabalar içerisine girmesi kadar doğal ne olabilir. Buna bile bir darbe diyorlar. Maşallah, AKP'ye karşı ayağa kalktın mı hemen darbeci oluyorsun




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 20.01.2015- 21:34


sadece din yoluyla hırsızlığı cilalamıyorlar, kendilerinin dindar insanlar olduğunu düşündürterek iktidarlarını sağlamlaştırıyorlar.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 26.01.2015- 20:54


Şeriatçıların Nazi selamı
MELİH PEKDEMİR



Bir varmış bir yokmuş, memleketin birinde demokrasi diye bir “oyun” varmış. Oyun bu ya AB’ye girilecek ve demokrasi varolacakmış. Darbe yapılacak ve demokrasi yok olacakmış. AB’ye girilmemiş, darbe yapılmamış. Demokrasi ne varmış ne yokmuş derken, madem öyle Yeni Osmanlı olsun denmiş o da olmamış, Yeni Türkiye olsun denmiş.

Keşke bütün her şey böyle masal tadında olsaydı! Olmadı, olamazdı. Çünkü yaşattıkları külliyen zulümdü ve yalandı. Madem öyle Saray’ın adı dahi külliye olmalıydı.

AB mevzuunda bile artık kostaklanıyorlar: “Türkiye kapınıza gelip dilenecek bir ülke değildir!” Darbe mevzuunda darbeli matkap kesildiler. Delik deşik etmedikleri hiçbir kurum ve değer kalmadı neredeyse.

Yalanları yüzlerine tükürüldükçe cevapları belli: Yarabbi şükür! Yani yine dindarlar. Ve yalanlarıyla övünüyorlar. Yolsuzluklarına, rüşvetlerine, hırsızlıklarına hadislerden deliller bulup cümlemizi deli ediyorlar.

Ve üstelik malum bir şeyi bir kez daha ispat ediyorlar: Muhafazakâr toplumlar iç savaş fideliğidir. Çünkü muhafazakârlığın bir yanı saldırgan milliyetçilikse, diğer yanı tevhit bayrağı açan Müslümanlığın cihat vecibesi… Ve şimdiki siyasi tarifi de mezhep faşizmi.

Diyarbakır’da Başbakan, açıkça Kürtleri Türk bayrağı altında toplanmaya çağırırken “Bu al bayrak dünyada mazlumların tevhidin bayrağıdır. Bizler hilalin temsil ettiği İslam’ı temsil etmeye devam edeceğiz” demedi mi? Tevhit-Türk bayrağı altına girmeyenlerin vay haline! Çünkü lamı cimi yok iç savaş hazırlığı halindeler.

Yıllar öncesinden yazıp çizdik, AKP’nin öncelikli hedefi “laik devlet”ten daha çok “seküler toplum”dur. Yani bir yanıyla kitle mobilizasyonunu aktif tutabilmek için toplumun önce tamamen muhafazakârlaşması ve böylece daha fazla dindarlaşması (ve hatta IŞİD’leşmesi) lazım...

Ve kendi payıma başından beri “laikliği kaldırmazlar, laikliğin tanımını değiştirirler” deyip durmuştum, nitekim Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 18 Nisan 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/128 sayılı kararıyla bu tespit kesinlikle ispatlanmıştı. CHP “4+4+4 yasası”nın bazı maddelerinin iptali için dava açınca AYM bu başvuruyu “laiklik, bireyin ya da toplumun değil, devletin bir niteliğidir” gerekçesiyle reddetmişti. 2007 yılına dek laiklik İslami yaşamı bir nebze sınırlayabiliyordu, 2013’ten bu yana İslami kurallar laikliği sınırlıyor, tanımlıyor ve fiilen iptal ediyor.

Devletin kâğıt üstünde “laikmiş gibi kalması” hiç dert değil… Oysa toplumun tamamen muhafazakârlaşması ve böylece daha fazla dindarlaşması çabalarına tam hız devam şart... Toplumun yüzde 50’sinin “rızasını” almakla yetinmeyip geri kalan yüzde 50’nin sekülerlik adına “arıza” çıkarmasını önleyecek şekilde İslam adına teskin edilmesi ve bu da yetmeyince sindirilmesi, neo liberalizme böyle biat ettirilmesi mezhepçi faşizmin asıl hedefi.

Şeriatçı Suudi Kralı neoliberal Amerikancılığıyla meşhurdu, bizim Zalimler de öyle. Ve öyleyse, dilimde pelesenk olan bir lafı tekrarlayabilirim: Evet bu memlekete şeriat geliyor ama “Selamünaleyküm ben Şeriat” selamıyla değil “Hello! Ben Şeriat!” diyerek geliyor. Ve üstüne bir de sağ elini taşlaşmış kalplerin üzerine koyup selefi-Nazi selamı çakıyor.

Bu yüzden Birleşik Haziran Hareketi’nin ocak ayında eğitimdeki şeriatçılığa karşı bir kampanyayla start alması çok önemliydi. Kampanya 11 Şubat günü boykotla taçlanacak.

Ve gün gelecek “Hello! Ben Şeriat!” demeyi seven faşistlerin “Good by” demeye bile mecalleri kalmayacak.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 26.01.2015- 21:00


Birileri "vatanı ve bayrağı" kullanarak çalıyordu şimdilerde de "dini" kulanarak çlıyorlar bakalım ileride kimler neyi kullanarak çalacak göreceğiz. Burası Türkiye, çalmadan yönetilmiyor mantığı iliklerimize kadar işlemiş. Çalan daha da yükseliyor bu ülkede. Ehhhhh yükselmek içinde çalmak gerekiyor.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Alper Taş: Kürt sorununun çözümü için de memlekete sol lazım... melnur 2 2418 26.12.2019- 06:22
Konu Klasör Alper Taş: Belediye binasındakiler değil, halk yönetecek melnur 0 1790 11.02.2019- 08:08
Konu Klasör Alper Taş: Meselemiz Kürtlerin talepleriyle değil, HDP’yle ilişkinin biçiminde... melnur 0 619 31.01.2022- 03:23
Konu Klasör Solun dinle ilişkisi ve Türban... melnur 6 2878 29.01.2019- 07:05
Konu Klasör Alper Taş CHP'ye mi katılıyor? umut 2 4938 24.08.2014- 20:28
Etiketler   Alper,   Taş:,   AKP,   hırsızlığı,   dinle,   cilalıyor
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS