SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Düzen cephesi seçimlere hazırlanıyor...           (gösterim sayısı: 2.729)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proleter
Konu Tarihi: 21.01.2015- 22:23


Düzen cephesi seçimlere hazırlanıyor...

Resim Ekleme

Çözümün sandıklardan değil, devrimci bir sınıf hareketi geliştirmekten geçtiği işçi ve emekçi kitlelere yönelik çağrımızın da esasını oluşturacaktır. Hazırlıkları devam etmekte olan Greif etkinliği, baharın devrimci gündemlerine sınıf cephesinden müdahalenin bir basamağı olabilmelidir.

Yanıtımız devrimci sınıf mücadelesi olacaktır!

7 Haziran 2015’te yapılacağı açıklanan genel seçimler, düzen açısından oldukça kritik bir önem taşıyor. İlk evresi yerel seçimlerle başlayan 1,5 yıllık seçim döneminin son perdesi yıl ortasında kapanmış olacak. Olağanüstü gelişmeler yaşanmadığı koşullarda sonraki 3-4 yıl boyunca seçim aldatmacası sahnelemek gibi bir ihtiyaç kalmayacak.

Resmi seçim dönemine daha uzun bir zaman olsa da seçim çalışmaları yerel seçimlerin çok öncesinden bugüne kesintisiz bir şekilde sürüyor. Gelinen yerde tüm düzen partilerinin her türlü söz ve davranışı genel seçim hesaplarına endekslenmiş durumda.

Dinci-gerici partinin seçim başarıları ve final hedefi

Yerel seçimlerin de cumhurbaşkanlığı seçiminin de elbette özgül önemleri vardı. 2013 Haziran Direnişi’yle başlayan süreçten sonraki dönemin kritik birer uğrağıydılar. Haziran Direnişi sonucunda geri dönüşü olmayan bir yıpranma periyoduna giren AKP iktidarının miadını belirleyeceklerdi. Her renkten parlamenter muhalefetin sırasının hangi hızla geleceğini de geçtiğimiz seçimler gösterecekti.

Toplumsal siyasal atmosfer ile düzenin siyasal cephesinde yaşanan gelişmeler, AKP’nin her iki seçimden de özgüven tazelenmesiyle çıkmasını sağladı. Tersinden düzen muhalefeti ile liberal-reformist solun zayıflığını tescilledi. Gerçi ortalıkta, cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş’ın aldığı oy oranının liberal solda yarattığı yeni heyecan dalgası kol geziyor. Fakat bu, Haziran süreci ve dinci-gericiliğin iç iktidar dalaşmasıyla oluşan atmosferi oya tahvil etme hesabıyla büyük beklentilere kapılıp sandıklara toslamanın, yerel seçimlere iktidar alternatifleri çıkarma hayalleriyle girip hezimetle çıkmanın ardından yaşanan bir tür hezeyandan başka bir şey değil.

Genel seçimleri öncekilerden ayıran başlıca özgünlüğü, dinci-gerici akımın hedefleriyle ilgilidir. AKP iktidarı toplumsal yaşamda ve siyasal yapıda adım adım ele geçirmiş olduğu mevzileri ve inşa ettiği rejimi kalıcılaştırmak, anayasal bir formla güvence altına almak istiyor. Bunun yolu ise salt hükümet olmaya yeten bir milletvekili sayısı tutturmaktan öteye geçmeyi gerektiriyor. Genel seçimlerdeki başarı ölçütü, yeni anayasayı yapmaya yetecek bir meclis aritmetiği oluşmasıdır.

Düzen cephesinde seçeneksizlik

Sadece Türk burjuvazisinin kuyruğunu kısmış belli kesimleri değil, ABD-AB eksenli emperyalist efendiler de hoşnut olmasalar da öne çıkarabilecekleri bir seçenekten yoksun durumdalar. Yoksa Haziran Direnişi’nin yarattığı sarsıntılar sonucunda Tayyip Erdoğan ve müritlerinden zaten vazgeçmişlerdi. Türkiye gibi sınıfsal çelişkilerin keskin olduğu, devrimci sınıf mücadelesinin potansiyel bir tehdit olarak derinden derine mayalandığı bir toplumda, toplumsal fay hatlarındaki gerilimi sürekli körükleyen bir siyasal anlayışın, sınıf ve emekçi kitleleri uzun süreli kontrol edemeyeceği bellidir. Toplumdaki yapay taraflaşmaların veya dikey yarılmaların ancak bir yere kadar kullanımı olabilir. AKP’nin elinde ise Haziran’dan sonra bundan başka bir şey kalmadı.

Nitekim ABD emperyalizmi, Tayyip Erdoğan ve ekibinden umudunu kestiği içindir ki dinci-gerici koalisyonun daha sinsi ortağının iktidar kavgasına tutuşmasının arkasında durdu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kendi imalatı olduğu baştan belli bir başka dinciyi sürdü. Fakat 17-25 Aralık yolsuzluk-rüşvet operasyonları ve video-tape sağanağı AKP tarafından püskürtüldüğü, yerel seçimler düzen muhalefetinin hezimetine dönüştüğü ölçüde, cumhurbaşkanlığı için yapılan bu tercih tam bir zavallılık olarak algılandı ve neticede ona dönüştü.

Sonuç itibariyle tüm çabalarına karşın, AKP ile köprüleri atmış olan emperyalistlerin ve Türk burjuvazisinin AKP’den rahatsız olan kesimlerinin ellerinde yeni bir şey yok. Charlie Hebdo katliamıyla oluşan atmosferden ne devşirileceği ise henüz belli değil.

Emperyalist efendileri tarafından gözden çıkarılmasına karşın oy desteğini korumuş olmak, üstüne bir de Cemaat’le kapışmada tüm burjuva düzenini paçavraya çevirebilmenin rahatlığı Tayyip Erdoğan ile avanesini alabildiğine saldırganlaştırmıştır. İpini çekme kudretine sahip olarak gördüğü ABD dışındaki güçlere karşı hiç değilse söylem planında sınırlarını fazlasıyla zorlamaktadır. Tayyip Erdoğan’ın bu sözde efelenmelerinin sarhoş ettiği oy tabanının aklına tabii ki ABD emperyalizmi karşısındaki alttan almayı, daha doğru tabirle uşakça tutumu sorgulamak gelmiyor. Dinsel gericiliğin körleştirdiği kitleler karşısında AB’ye, özellikle de İsrail’e atıp tutmak hala da hatırı sayılır bir prim yapıyor nasılsa. Hele de İslamofobi çığırtkanlığının dinsel bağnazlığın etkisindeki kitlelerde yarattığı tepki ortamında…

Faşist baskı ve gerici zorbalıkla koşullanan seçim dönemi

Halihazırda genel seçimlerde dramatik değişiklikler yaşanabileceğini gösteren bir belirti olmasa da AKP’nin saldırgan tutumu ve rejimle ilgili hesapları, önümüzdeki dönemin sert geçmesini koşullamaktadır. Zira düzen muhalefeti açısından da AKP açısından da önümüzdeki genel seçimler varlık-yokluk sorunu olarak görülmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin akabinde Tayyip Erdoğan ile müritlerinin saldırganlığı, burjuva hukukunu ayaklar altına almaktaki pervasızlıkları boşuna değil. AKP cephesi düzen muhalefetini nefessiz bırakmak için, yargıda, medyada, toplumsal yaşamın neredeyse her alanında tam bir terör estirmektedir. Düzen muhalefetinin tepkisi ise can havlinin bir dışavurumuna dönüşmektedir.

AKP iktidarı işi şansa bırakmak niyetinde olmadığını toplumsal muhalefete karşı gerici zorbalık ve faşist baskıda gemi azıya almasıyla da gösteriyor zaten. Her yeni gün despotik toplum mühendisliğinin yeni bir icraatıyla, polis şiddetinin ve katliamlarının yeni bir örneğiyle çalkalanıyor. Poliste, yargıda, eğitim sisteminde kendi sultasını kuran dinci-faşist parti, manşetlere devlet terörü ve faşist baskıyla şekil veriyor. Bu konuda sözün bittiği yerdeyiz.

AKP’nin işi şansa bırakmamak konusundaki en belirgin tutumu kuşkusuz ki Kürt sorunu üzerinden yansımaktadır. MİT’in İmralı’da kurduğu görüşme masasında sürdürülen “çözüm süreci” denebilir ki son iki yıldır AKP’nin en büyük dayanağı ve silahı durumundadır. İş başına geldiğinden bu yana silahlı Kürt direnişini tasfiye etmek dışında bir amacı olmadığını defalarca göstermiş olduğu halde, son “çözüm süreci” aldatmacasını iki kritik yıl boyunca sürdürebilmek yabana atılacak bir başarı değildir. Bu aldatmacanın Haziran seçimlerine kadar sürdürülmesi için AKP’nin zorunlu bazı esnemeler göstermesi bile gerekmiyor. Zira Abdullah Öcalan ve Kürt hareketi cephesinde beklentiler bir kez daha seçim sonrasına bırakılmış görünüyor. Öcalan ve HDP’nin 6-8 Ekim Kobanê eylemlerinin yatıştırılmasındaki rolü, “İç Güvenlik Yasası” konusundaki tutumu ve nihayet baraj engeline rağmen seçimlere parti olarak girme açıklaması hiç de hayra alamet değil.

Reformist solun seçim hesapları

Bu, aynı zamanda liberal-reformist solun HDK-HDP çatısı altında, bir başka deyişle “demokratik modernite” olarak kodlanan “demokratik cumhuriyet” programı etrafında toplanan kanadının Haziran ayına kadar nasıl bir çizgi izleyeceğini de göstermektedir. Temel hedef, seçim atmosferini ve “çözüm sürecini” tehdit eden militan ve devrimci kitle eylemlerine mahal vermeden, HDP rüyasına kapılan kitleleri parlamenter hayallere yedeklemektir.

Liberal reformizmin öteki ana kanadı, çeşitli tonlarıyla “ulusal cumhuriyetçiler” ise Birleşik Haziran Hareketi olarak sahneye çıkmış bulunuyorlar. Daha ilk günlerinde Taksim Meydanı'nı boşalttırmaya çalışan, direnişi tek çadıra indirmek için uğraşan, direnişin militanlığı ve barikatları karşısında ürküntüye kapılan reformistlerin seçtiği isimle veya mücadele açıklamalarıyla, Haziran Direnişi’nin militan eylemlerini kast etmediklerini söylemeye gerek yok herhalde. Temel hedef Haziran’da meclise bir miktar vekili hareket ettirmekten ibarettir.

Devrimci bir sınıf hareketi için…

Bu iki reformist kümelenmenin, biz komünistler dışındaki irili-ufaklı tüm solu resmen, dışında kalmış görünenleri ise fiilen yedeklemiş olduğu apaçık bir olgudur ve son iki seçimde yeniden tescillenmiştir. Komünistler ise dönemi devrimci sınıf mücadelesinin ihtiyaçları çerçevesinde değerlendirmeye odaklanacaklardır. Bunun anlamı sınıf mücadelesinin gündemlerine yoğunlaşmak, fabrika eksenli sınıf çalışmasına yüklenmektir.

Çözümün sandıklardan değil, devrimci bir sınıf hareketi geliştirmekten geçtiği işçi ve emekçi kitlelere yönelik çağrımızın da esasını oluşturacaktır. Hazırlıkları devam etmekte olan Greif etkinliği, baharın devrimci gündemlerine sınıf cephesinden müdahalenin bir basamağı olabilmelidir. Metal işkolunda tabanın basıncıyla ortaya çıkan grev iradesi, parlamenter hayallerin zehirlediği atmosferi sınıf cephesinden yarma güç ve olanaklarının dünden daha ilerde olduğunu göstermektedir. Liberal-reformist solun buna bile sandık hesabıyla yaklaşacağından hiç kuşku duyulmamalıdır. Sınıf devrimcileri ise sınıf hareketi üzerinden ortaya çıkan veya sınıf içinde potansiyel olarak var olan olanaklara devrimci bir sınıf hareketi geliştirmek ekseninde müdahale etmeye devam edeceklerdir.

Kızıl Bayrak



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Demirtaş’tan mahkeme heyetine: Seçime hazırız, hodri meydan! melnur 0 753 08.07.2022- 04:47
Konu Klasör 'Komünist partiler baskıcı yönelime hazırlık yaparken iyimserlik de çoğalıyor'... melnur 0 606 08.11.2022- 05:31
Konu Klasör Bu düzen değişmelidir melnur 1 3732 28.05.2020- 09:06
Konu Klasör Tunceli’de Sol ittifak ile DEM Tek Çatı Altında Seçimlere Girecek... melnur 3 172 24.03.2024- 08:26
Konu Klasör TKP seçimlere bütün illerde, kendi adıyla katılıyor.. melnur 1 533 24.03.2023- 01:38
Etiketler   Düzen,   cephesi,   seçimlere,   hazırlanıyor.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS