SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   >   son» 
Stalin Modeli Üzerine           (gösterim sayısı: 11.604)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proletersosyalist
Konu Tarihi: 24.01.2015- 15:07


Stalin Modeli Üzerine Tarihsel ve Gerçekçi bir Perspektiften Düşünmek-I Prof Zheng Zhisheng

Özet: Stalin modeli; bilimsel sosyalist teorinin geri ülkelerde uygunsuz   bir biçimde uygulanmasını göstermektedir; bu model belirli bir tarihsel arka planda ortaya çıkan   çeşitli faktörlerin birleşik etkilerinin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu modelin başarısızlığı bize sosyalizmin inşasında tek bir sabit modelin olmadığını, gerçekleştirilen sosyalizm inşası denemelerinin Marx'ın eserlerinde sözünü ettiği komünizmin birinci aşaması olmadığını ve sosyal gelişmenin ötesinde olan her hangi bir fikir veya pratiğin tarih tarafından reddedileceği dersini vermektedir.

Sosyalizm ve kapitalizm karşıt konumda bulunmalarına karşın birbirlerine dayanmalı ve işbirliği yapmalıdırlar. Sosyalizm despotik değil   aksine demokratik ve açık bir toplum olmalıdır. Dolayısıyla kendi özgün koşullarına dayanan reform hareketleri   sosyalist inşa sürecinde ikinci bir devrim olarak düşünülmelidir.

Yayın tarihi 2006 Mayıs. Çin'de yayımlanan Sosyalizm Tarihi İncelemeleri   Akademik Dergisi

Giriş

Genel olarak belirtmek gerekirse, Stalin modeli, Sovyetler Birliği'nde   endüstrileşme ve tarımın kollektifleştirilmesi tarihi sürecinde oluşmuş olan   ekonomik ve politik sistemleri ve sosyalist tarzı anlatmaktadır. 1936'da   yürürlüğe koyulan Sovyet Anayasası   bu modelin ürünü ve sembolü olarak ortaya çıkmıştır. Bu modelin temel karakteristikleri; yüksek yoğunlaşma ve   yüksek   düzeyde merkezileşmedir. Bunun anlamı politik askeri diplomatik   kültürel ve bilimsel işlerde karar verme gücünün Parti Merkez Komitesi'nin en yüksek düzey önderlik organlarına verilmesidir. Böylece katı bir yapı ortaya çıkmış ve Sovyetler Birliği'nde sosyal yaşamın canlılığı ve gelişme saiki   kaybolmuştur.

Ekonomik alanda bu modelin anlamı üretim araçları mülkiyeti düzleminde   tek tip bir kamusal mülkiyet sisteminin ve ekonomik sektörler arasında dengesiz bir yapı   kurulması; ekonomik yaşamda değer yasasını dikkate almayan kumandacı tipte bir   plan ekonomisi ve ekonomik sistemin ve işletmelerin yüksek düzeyde merkezileşmiş yönetim sistemleri ile yönetilmesidir. Politik düzlemde ise tek parti hakimiyeti, partinin devlet ve hükümetin işlevlerini de üstlenerek onların yerini alması, kadro ve memur   atamalarında merkeziyetçi tek yanlı yukardan aşağıya işleyen bir sistem ve ömür boyu görev alma sistemi, demokrasinin yokluğu, iktidarı denetleyen   karşı denetim ve izleme ve kontrol mekanizmalarının geliştirilmemiş olması ve   kişilere   tapma ve yüceltmenin yaygınlığıdır.

Bunlara ilaveten uluslararası dış politika alanında Stalin modelinin yansıması kapitalist ve sosyalist sistemin karşıtlığı üzerinde oturan iki yaklaşımı doktrin düzeyine çıkarır ve bu doktrinler üzerinde oturur ve ''sosyalizmin tek ülkede inşası kavramı ile iki tipte pazar: kapitalist ve sosyalist pazarlar ve iki dünya ekonomisi doktrinleri''. Bunlar kapalı veya yarı kapalı bir ülke ekonomisine yol açar.

Stalin modelinin bu özellikleri, Marx ve Engelsteki ''saf ve katıksız meta üretimi ekonomisini ve pazar kavramlarını dışlayan'' klasik sosyalizm teorisinin bazı fikirlerinin ve Bolşevik Partisi'nin savaş-askeri komünizmi dönemi pratiğinin birleştirilmesinin bir ürünüdür. Bu model sosyalizmin klasik teorisini teori düzeyinden pratiğe aktarılarak bir gerçek olmasını hayata geçirmiş, geri bir tarımsal   ülkeyi birkaç on yıl gibi kısa bir süre içersinde Batılı kapitalist güçlere karşı koyabilecek modern bir sanayi ülkesi haline getirmiş fakat öte yandan aynı zamanda ilerde Sovyetler Birliği'nin dağılıp yıkılmasına önemli bir neden olarak yol açacak olan yüksek düzeyde   yoğunlaşmış ve merkezileşmiş değişmez ve katı bir sistem yaratmıştır. Bu oldukça tartışmalı ve itirazlar gerektiren bir modeldir ve övgü veya suçlama yaklaşımı ile ele alınması doğru olmaz. Bu modelin ortaya çıkışının nedenlerinin araştırılması ve analiz edilmesi günümüzde sosyalizm inşası süreci açısından büyük önem taşımaktadır .

1- Stalin modelinin oluşumunun tarihsel boyutu; Stalin modeli ne kişisel özlemlerin ne de tesadüfi   etkenlerin ürünü değil, özgün tarihsel koşulların   doğal bir ürünüdür.

Engels, şuna işaret etmekteydi: ''İnsanlar kendi tarihlerini yaratırlar, fakat bunu kurulmuş, sınırlanmış ve varolan ortam içinde yaparlar''. Lenin de ''her hangi bir sosyal olayın araştırılmasında Marksist teorinin mutlak gerektirdiği şey sorunları belirli bir tarihsel ortam içine yerleştirmek ve bu çerçeve içinde ele almaktır''.

Şüphesiz Stalin modeli de tesadüfi bir çakışma değil   özgün tarihsel koşulların doğal bir ürünüdür .

Stalin modelinin ortaya çıkışında sosyalizm ve komünizmin inşasına ilişkin klasik genel teorilerin etkisi bulunmaktadır. Çünkü Marksizmin kurucuları tarafından oluşturulan klasik komünizm ve sosyalizmin genel teorileri sadece   komünizmin yüksek düzeyde gelişkin bir toplumsal üretkenlik temelinde inşa edilebileceğini ileri sürmüyor, bu teorilerde aynı zamanda komünizmin inşasının ön koşulu olarak eski toplumdaki sosyal iş bölümünün sönümü veya tasfiyesinin gerekli olduğu, devletin, metanın, paranın, sınıf karşıtlıklarının sönümü ve tasfiyesini ön koşul olarak   koyuyordu. 1875'te yazdığı Gotha Programı'nın Eleştirisi adlı eserde Marks komünizmin tarihsel dönemini başlangıç dönemi ve gelişkin dönem olarak ikiye ayırdı. 1917 yılında Lenin de Devlet ve Devrim adlı eserinde açıkça sosyalizmi komünizmin birinci ve ilk, başlangıç aşaması olarak tanımladı

Stalin o günkü Rusya'nın içinde bulunduğu geri ekonomik ve kültürel koşulları dikkatle göz önünde bulundurmadı; o sosyalizmin proletarya diktatörlüğü altında ve işçi-köylü ittifakı temelinde tamamlanabileceğini düşündü. Tek tipte bir üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti sistemi; plan ekonomisi; bölüşüm sisteminin emek katkısına göre düzenlenmesi; sınıf karşıtlıklarının tasfiyesi gibi klasik sosyalizmin temel özelliklerini yansıtan politikalar doğrudan Sovyetler Birliği'nin geri ekonomik ve kültürel ortamında sosyalizmin inşası sürecine uygulandı. Stalin, Lenin'in Yeni Ekonomi Politika (NEP) modelini ''devlet kapitalizmi'' piyasalar, metalar ve paranın içinde bulunacağı bu sistemi sosyalizmin inşasında kalıcı ve uzun süreli bir sistem olarak düşünmedi ve Lenin'in fikirlerini ciddi olarak incelemedi. Lenin'in bu modeli   bir yazısında kapitalizmle mücadelede ''arkadan dolaşan dolaylı'' bir yol olarak tanımlamasından hareketle Stalin, Lenin'in düşündüğü bu modeli Sovyetler Birliği'ndeki o günkü koşullarda sosyal çelişmeleri yumuşatmayı hedefleyen geçici bir politika olarak değerlendirdi.

Dolayısıyla Stalin modelinin oluşmasında Sovyetler Birliği'nin mevcut koşullarının büyük ölçüde gözden uzak tutulması ve Marks ve Engels'in teorilerinin mekanik bir biçimde uygulanması söz konusu olmuştur.

Stalin modelinin oluşmasında Sovyetler Birliği'nin iç ve uluslararası koşullarının yakın bir ilişkisi bulunmaktadır. Ekim Devrimi'nden sonra yeni Sovyet ülkelerinin karşı karşıya bulunduğu uluslararası durum olağanüstü ciddi idi. Umut edilen dünya devrimi gelmemişti; Batı Avrupa ülkelerinden enternasyonal destek gelmek bir yana bu ülkelerden silahlı müdahale ve iç savaşa destek geliyordu. Ve rejim ölüm kalım savaşı yaşıyordu. Ekim Devrimi'nden on yıl sonra geriye bakıldığında, Sovyetler Birliği'nin sosyalizmin inşası süreci açısından hiçbir zaman normal bir   barışçı uluslararası ortam yaşamadığını görebiliriz. Güçlü bir kapitalist dünyanın direnişi koşullarında on yıl sonra dahi SBKP'nin yönettiği devlet ve ülke küçük çaplı köylü ekonomisine dayanan geri bir tarım ülkesiydi; büyük sanayinin temeli olağanüstü zayıftı ve bilim ve teknolojinin gelişme düzeyi çok geriydi.

Sovyetler Birliği'nin o günlerde öncelikli görev olarak sosyalizmi inşa etmek değil, ayakta kalmaya ihtiyacı vardı. Sovyet karşıtı emperyalist cephe ile karşı karşıya bulunan SBKP büyük ölçüde bir kriz duygusunun ağır baskısı altındaydı ve devamlı bir savaş hali ve alarm konumu felsefesi oluşturmuştu. Bu düşünce bu dönemle sınırlı kalmadı ve etkilerini gelecekte de uzun bir dönem boyunca sürdürdü. Partideki muhalefet kanadı dahi her an bir savaşın yaklaşmakta olduğu beklentisi içindeydi ve muhalefet de kendisini Stalin'in operasyonel politikalarını ve savaşa karşı hazırlıklı bulunmak politikalarını güçlü bir şekilde desteklemek gereği baskısı altında hissediyordu.

Stalin modelindeki süper hızla endüstrileşme ve bunun için bütün yol ve yöntemleri seferber ederek modern bir endüstriyi yaratma yönelimi bu krizli ruh haline cevap veren kaçınılmaz bir tercih haline gelmişti.

İç politik sürece baktığımızda ise, Lenin'in ölümünden sonra SBKP içinde keskin şiddetli bir tartışma ortaya çıktı. Tek bir ülke sosyalizmi inşa edebilir miydi ve bu nasıl olacaktı? Ve başka tartışma noktaları da ortaya çıktı. Troçki'nin ''sürekli devrim teorisine''; karşı Stalin tek bir ülkede sosyalizmin inşa edilebileceği kavramını ileri sürdü ve öte yandan bu kavramsal fikri sosyalizmin nihai zaferini elde etme kavramından ayırdı.

Aynı zamanda sosyalizmin nasıl inşa edilebileceği Sovyetler Birliği'nin içinde bulunduğu koşulların analizi, piyasaların işlevinin nasıl ele alınması gerektiği, proletarya dışındaki sınıflara nasıl önderlik edilebileceği, Sovyetler Birliği'nin dış dünya ile uluslararası ilişkilerinin nasıl yorumlanabileceği ve diğer konularda Stalin'in grubu ile Buharin'in grubu arasında da keskin bir çatışma ortaya çıktı. Stalin   sosyalizmin kapitalizme karşı sahip olduğu üstünlüklerden hareket ederek pazar ilişkilerini dışladı ve ''piyasaların normalleştirilmesine'' karşı çıktı ve kırsal ve kentsel küçük burjuvazinin ''barışçı bir biçimde sosyalizmin inşası sürecine kazanılması'' fikrine karşı çıkarak bu sınıf ve tabakalara karşı politik mücadele ve zora dayalı yöntemlerin uygulanması gerektiğini savundu. Parti içindeki bu ideolojik ve politik mücadelelerde Stalin'in önderlik ettiği çoğunluk muhalefeti yendi. Ancak bu arada   şunu da kaydetmek gerekir ki, Stalin'in savunduğu bu fikirler Sovyetler Birliği'ndeki küçük köylüler ve küçük üreticileri hızlı ve çabuk bir başarı isteyen sosyal psikolojilerini ve özlemlerini yansıtmaktaydı. 1918'lerdeki savaş komünizmi politikasının uygulandığı dönemdeki   kestirme bir biçimde sosyalizme ulaşma fikri tekrar   canlanmış ve kendisine yaygın bir temel bulmuştu; dolayısıyla Stalin modelinin oluşması ve yaşaması böyle bir güçlü kitle temeline dayanmış oldu.

Stalin modelinin oluşması şüphesiz ideolojik alandan gelen etkileri de taşımaktadır. Çünkü sosyalizmin klasik teorisindeki sosyalizm sadece kapitalizmle karşıtlık ve anti tez içinde olan bir katogori ve gerçeklik olarak görünmektedir. Stalin, Sovyetler Birliği'nde sosyalizmi inşa sürecinde küresel ekonomik ortam ile karşılıklı ilişkinin ve etkileşimin farkında olmasına karşın dış ekonomik ilişkileri geliştirmek konusunda büyük endişeler ve korkular taşımaktaydı. Bundan dolayı o Sovyetler Birliği'nin dış ekonomik ilişkilerini, Sovyetler Birliği'ni uluslararası kapitalist sistemin bağımlı bir uzantısı haline getirmemek, kapitalist dünya ekonomik sistemine bulaşarak onun bir parçası haline gelmek korkusuyla hareket etti; Stalin Sovyetler Birliği'nin ekonomisini bağımsız bir ekonomik birim halinde geliştirmek istiyordu. Böyle bir bağımsız ekonomik birim temelde iç pazara dayanmalı kendi endüstri ve tarımsal dallarına dayanmalıydı.

Dolayısıyla Stalin ''iki parallel dünya pazarı'' fikrini savundu. Ekonomik politikada ve faaliyetlerde kapitalist dünyaya ve pazara karşı açık kapı politikasi izlemek sosyalist ülkelere zararlı ve önü kapalı bir alternatifti. Stalin'in bu açık kapı politikasına karşı tutumu tek yanlı bir yaklaşımdı.

Meta üretimi ekonomisi kapitalizmle eş görülüyor, pazar ve sosyalizm çatışan karakterde görülüyor ve sosyalizmden tümüyle dışlanıyordu. Sosyalizmin inşa sürecinde böylece kapitalist sistemler ve yöntemlerden yararlanılmasının tamamen reddi uzun vadede Sovyetler Birliği'nin gelişme sürecini dünya ekonomisinden soyutlamış oldu ve olumsuz etkilerde bulundu.

Buna ilaveten bir ülke olarak Rusya'nın ulusal tarihi ve kültürel özellikleri de Stalin modelinin oluşmasının nedenlerinden biridir. Rusya doğu despotizmi geleneklerini taşıyan bir ülkedir. Rus köylüsü ve diğer etnik halklarda da   güçlü emperyal büyük devlet düşünceleri bulunmaktaydı. Demokratik geleneklerden yoksunluk, ulusal dışlama   alışkanlıkları ''kadro tayin ve seçme sistemini'' ataerkil doğrultuda   geliştiriyordu; kişiye tapma ve yüceltme fikrini besliyor ve bunların gündelik yaşamda kolayca benimsenip doğal bir şey gibi algılanmasına yol açıyordu. ''Kısa vadeli''   köylü bakış açısı ve özne bilinci, küçük üreticinin düşünce dünyasına ilişkin alışkanlıkların gücü bir bütün olarak ülkenin sosyalist ekonomik yaşamına ilişkin düşünce atmosferinin oluşmasına etkide bulunuyordu.

Bu toplum bu haliyle pre-kapitalist doğal ekonominin katogorilerinin düşünüş tarzını kolayca kabul edebiliyordu. Dolayısıyla bu yaklaşımla meta ekonomisinin gelişmesi ve daha gelişkin bir meta ekonomisinin koşullarının oluşması sıklıkla kapitalizmin geliştirilmesi olarak algılanıyor ve toplumda reddediliyordu.   Bir bütün olarak ülke çapında halkın geniş çoğunluğunun kültürel düzeyi nispeten düşük olduğu için ve bu kültürel düzeyin ilerlemesi yavaş geliştiği için öznelci istemlere göre, öznel iradecilik ve politik üst yapıdan keyfi-iradi müdaheleler öne çıkıyordu. Otorite gücünü elde tutanların iradesine boyun eğme ve onaylama yaklaşımı politik yaşamın düzenlenmesinde, ekonomik planların tasarlanması ve uygulanmasında ve sosyalizmin inşasının diğer meselelerine yaklaşımda kendisini aşırılıklar biçiminde gösteriyordu.
banner

Bunlarla birlikte Stalin'in kişisel karakterine özgü zaafları, öznelcilik, kıskançlık, iktidarı elinde tutmaya büyük tutkusu ve nobran, kaba özellikleri vb. de Stalin modelinin oluşmasında önemli bir etkendir.

2-   Stalin modelinin uygulamalarının incelenmesi: Stalin modeli bir dönem sosyalizmin inşasında bir mucize yaratmıştı. Fakat   bu modelin sosyalist inşaya örnek olup olmayacağı gerçekçi bakış açısından incelenmelidir.

Stalin modelinin nasıl ele alınacağı konusu salt bir akademik sorun değildir; bu mesele komünist akımın ve sosyalist sistemin geleceği ve kaderi açısından ciddi bir politik sorundur. Daha sonraki dönemde 1950'lerde SBKP Stalin modelini tamamen inkar etmiştir ve bunun arkasından bir dönem sonra Gorbaçev'in ''hümanist demokratik sosyalizm'' modeli reformu gelmiş bu da   Sovyetler Birliği'nin felaketli çöküşüne yol açmıştır. Bu arada çeşitli tarihsel olguların inkarı karşıt gücün   kullandığı bir taktik olmuştur. Bunlar Komünist Partisi'ni devre dışı bırakmak için onun kendi tarihini inkar etmesinden yararlanmışlardı. Bunlar sosyalist sistemi devirmek ve kapitalist sistemi restore etmek için Komünist Partisi'nin kendi sosyalist inşa pratiğini inkar etmesini kullanmışlardır. Stalin modelinin uygulamalarının incelenip irdelenmesi sadece sosyalizmin kendisini yeniden değerlendirip gözden geçirmesi değil aynı zamanda bu irdeleme sosyalizm inşasının bugünkü pratiği üzerine fikirler oluşturmada önemli bir etkide bulunacaktır.

Stalin modeli sosyalist miydi? Stalin modelindeki sosyalizm gerçek yaşam koşulları içindeki bir sosyalizm miydi?

Uzun bir tarihi dönem boyunca   insanlar sosyalizmin teorideki   kategorilerinin pratikteki sosyalizme tamamen-bütünüyle eş olması gerektiği şeklinde düşünme alışkanlığını yaşatıp sürdürdüler. Bunun sonucunda   gelecek toplumla ilgili Marksist teoriler içinde bulunduğumuz gerçek yaşam koşullarına   doğrudan-öylece   uygulanmak istendi; kanımızca bu gerçekçi olmayan bir yaklaşımdı. Stalinci model   büyük ölçüde klasik sosyalizmin teorilerine dayanıyordu. Stalin, Marx ve Engels'in gelecek toplum üzerine ilk teorilerine göre sosyalizmin gerçekliğini şekillendirmek istedi. Bu şekil tarihin bir döneminde   Sovyetler Birliği'nin gelişmesinde bir mucize   ortaya çıkardı. Böylece geri üretkenlik ve geri üretici güçler düzeyi   temeli üzerinde inşa edilen bir tür olağanüstü toplum   kurmuştu. Bu   sosyalizm değil miydi?

Şu noktalardan bakarsak Stalin modelinde sosyalizme ilişkin elementer birtakım ögeler açıkça görülmektedir: Komünist Partisi'nin sosyalizmin tarihsel döneminde iktidarı ve önderliği elinde tutması ilkesine sahip çıkması; işçi köylü ittifakı temeline dayalı bir Sovyet Meclisleri rejimi kurması; proletarya ve diğer halk sınıf ve tabakalarına demokrasi uygulaması ve burjuvazi ve diğer düşman siyasi güçlere karşı diktatörlük uygulaması ve proletarya diktatörlüğüne dayanarak sosyalist sistemi savunması açısından ve iki tipte mülkiyet yapısını gerçekleştirip bütün halkın kamusal mülkiyeti ve kollektif grup mülkiyeti- gibi üretim araçlarının sosyalist kamu mülkiyetini sağlayarak bu sistemin bütün bir ekonomik sisteme egemen olmasını gerçekleştirmesi; bölüşüm sisteminde emek katkısına göre bir bölüşüm sistemini yürürlüğe sokması; üstyapının ideolojik alanında Marksizm-Leninizm'in düşüncelerini yüksekte tutması ve önderliğini savunması ve başka ilave edilecek şeylerle Stalin modelinin temel sisteminin bütün içerikleri sosyalist karakterleri taşımaktadır ve tamamen olumlanmalıdır.

Öte yandan ''Stalin modeli''   belirli bir özgün ekonomik ve politik sistem ve işleyiş mekanizmaları açısından ayrımsız bütün yönlerini aynı sepete koyarak incelenmemelidir. Bunlardan bazıları doğrudur, bazıları da yanlıştır. Bazıları   Sovyetler Birliği'nin özgün koşulları içinde doğru olarak görülebilir, fakat aynı yollar başka ülkelere uygulandığında yanlıştır. Birçoğu belirli tarihsel koşullarda doğru sayılabilir; öte yandan nesnel koşullarda değişiklikliklere bağlı olarak doğru olmayabilir. Ancak görülmüştür ki, Sovyetler Birliği   onyıllar süren gelişme sürecinde donmuş ve duragan hale gelmiş olan Stalin modelinde ısrar etmiş ve zamanın ve şartların değişmesine bağlı yapısal reformlar geliştirememiştir. Bu katı tipte bir sosyalizmdir.

Çev: Cem Kızılçec








Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 24.01.2015- 15:20 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 24.01.2015- 15:22


Stalin Modeli Üzerine Tarihsel ve Gerçekçi Bir Perspektiften Düşünmek-II Prof Zheng Zhisheng

Sosyalizmin temel bazı ortak özelliklerinden söz edebiliriz. Fakat sosyalizmin inşasına ilişkin tekil sabit bir model önerebilir miyiz? Sosyalizmin pratiği oldukça azgelişmiş bir kapitalist ülkede ortaya çıktı veya hatta olağanüstü geri, yarı sömürge ve yarı feodal bir toplumda ortaya çıktı. Böylesi ülkelerde sosyalist devrimin tamamlanmasından sonra adım adım nasıl ilerlenip komünizme geçileceği yeni bir teorik ve tarihsel sorundur. Marksist teorik düzlemde bunlara hazır bir cevap bulunmuyor ve öğreneceğimiz ve üzerinden bir model yaratacağımız ölçüde gerçekleşmiş bir tecrübe de bulunumuyor. Marksist teoriler temelinde yaratıcı bir   araştırma ve deney süreci gerekiyor. Doğu Avrupa'daki dramatik değişiklikliklerin temel sebebi buralarda ülkenin özgün koşullarına uyan bir modelin geliştirilmemesi   ve fakat Sovyet modelinin körükörüne kopya edilmesidir. Bunun sonucu kaçınılmaz olarak Sovyet modelinin inkar edilip reddedilmesi olmuş, bu da sosyalist sistemin yıkımına götürmüştür.

Aslında Marx ve Engels bilimsel sosyalizmin ilkelerinin her bir ülkenin gerçeklerine uygun olarak düşünülmesini daima vurgulamışlardı. Komünist Partisi Manifestosu ve diğer önemli programatik belgelerde onlar ''bu temel ilkelerin uygulamasının   koşullardaki değişikliklere bağlı olarak'' değiştirilmesini tavsiye etmişlerdi. Onlar, ''bizim teorimiz kapalı bir doktrin değil bir eylem kılavuzudur'' diyorlardı.

Çin'in sosyalist inşa sürecinde Eylül 1982'de   Deng Xiao Ping açıkça ilk kez ''Sosyalizmin Çin'e özgün özelliklerde inşa edilmesi'' şeklindeki perspektifi öne sürdü. Bunun arkasından tekrar Mayıs 1989'da ÇKP'nin 12. ülke kongresinde yaptığı konuşmada, ''her ülkenin sosyalizm inşasının kendi koşullarına uyması gerekir. Sabit olan tek bir yol yoktur; böyle olması da olanaksızdır. Eski kuralları ve yöntemleri izlemek ve muhafazakar bakış açısında ısrar etmek; sadece ve sadece gerilemeye hatta başarısızlığa götürür, çünkü farklı ülkelerdeki koşullar farklıdır; onların tarihleri, ulusal kökleri ve kültürleri, komşuları ve birçok başka farklılıkları vardır'' diyordu.

''Diğerlerinin tecrübesinden öğrenebilirsiniz fakat   kopya etmek doğru değildir. Biz kendi pratiğimize dayanarak ve sosyalist ülkelerin pratiklerini gözönünde tutarak uygun bir reform politikası ve adımlar belirlemeliyiz; farklı yol ve yöntemlerin bulunup geliştirilmesi sosyalizmin canlılığı ve hayatiyetini gösterecektir'' diyordu. Onun bu fikirlerinin etkisi büyük oldu.

3- Stalin modeli üzerine değerlendirme: Stalin modelinin başarısızlığı bir bütün olarak sosyalist hareketin başarısızlığı anlamına gelmemektedir; bu sadece   pratiksel düzlemde bir başarısızlıktır. Bu modelden bugünkü sosyalizmin inşası için çok önemli dersler ve aydınlanma noktaları çıkarılabilir.

Çıkarım   a- Yaşanan sosyalizm gerçeği,   Marks'ın sözünü ettiği veya öngördüğü   anlamda onun komünizmin birinci aşaması olarak tanımladığı sosyalizm değildi.

Marx, sosyal gelişme aşamasının ötesindeki   herhangi bir kavrayış ve pratiğin tarih tarafından cezalandırılacağını yazmıştı. 20 .Yüzyıl tarihinin olguları bu fikri kanıtlamıştır, gerçek sosyalizmin kapitalizmden sonraki   daha   gelişkin bir tip sosyal sistem olduğunu ve kapitalizmin antitezi olarak göründüğü gerçeğini ortaya koydu, ancak varolan mevcut sosyal temeli bakımından bugünkü sosyalizmin bugünkü kapitalizmden daha geri bir pozisyonda olduğunu da ortaya koydu. Bundan dolayı diyebiliriz ki, sosyalizm kapitalizmin ''Utanç   kapısından'' ( Caudine Forks )* geçmeden ilerleyebilir fakat öte yandan sosyalizmin inşası   ''kaçınılmaz olan tarihsel aşamanın'' görevlerinin üzerinden atlamayı denememelidir.
Diğer bir deyişle ''endüstrileşmenin gerçekleştirilmesi, ekonominin toplumsallaşmasını ve gelişkin pazar ekonomisini ve modernleşmeyi gerçekleştirme   görevlerinin üzerinden atlayamaz, atlamamalıdır. Aynı zamanda modernleşme-medenileşme sadece ekonomik boyutlu değil, politik ve kültürel boyutlu olarak gelişkin bir düzeye çıkarılmalıdır.''

Stalin'in teorisinin önemli temel hatası, Rusya'nın somut ulusal koşullarından kopuk olarak oluşmasıdır. Stalin modeli Marks ve Engels'in geleceğin komünist toplumuna ilişkin (özellikle birinci aşamaya ilişkin) elementer öngörülerini ekonomik, teknolojik ve kültürel bakımlardan geri Rusya toplumuna zorla uygulama çabasıdır. Stalin'in uygulama biçimi model ve sosyalizme ilişkin yüksek standartları geri bir düzeye düşürmüştür. Bu modelin suni bir biçimde sosyalizmin inşası tarihsel sürecini   kısaltma çabasına girişmesi böylece nihai olarak pratikte bir dizi ''sol'' hatalar içeren aceleci-iradeci bir çizgiye düşmüştür. Sosyalizm yolunda ilerlerken bir yandan yoksulluğun sosyalizm olmadığını ve sosyalizmin kapitalizmden tarihsel olarak daha ilerdeki daha gelişkin bir toplumsal formasyon olduğunu düşünmeliyiz, fakat öte yandan da   bugünkü gerçek sosyalizmin ekonomik ve kültürel olarak geri ülkelerde ortaya çıktığını ve geri bir noktada bulunduğunu dikkate almalıyız. Ulusal koşullardan ve içinde bulunulan aşamanın süreçlerinden soyutlanmış her hangi bir   pratik tarihin yasaları tarafından cezalandırılır.

Nitekim, 1936'da   Sovyetler Birliği'nde   sosyalizmin inşa edilmiş olduğu ilan edilmişti. 1950'lerin sonlarında   Çin'de de ''komünizme koşar adım geçiş'' süreci   başlatıldı ve Çin'de bu dönemde aynı zamanda ''Britanya'yı geçmek ve ABD'ye yetişmek hedefi'' konulmuştu. Bu yaklaşımlar ve çalışmalar içinde bulunulan aşamanın gerçeklerinden kopmuştu ve ekonomiyi bir çöküşün eşiğine götürecek   sonuçlara yol açtılar. Modernleşmiş bir sosyalist toplum inşa etme çabası   içinde bulunulan tarihsel dönemin çizgilerine uyumlu olmalı ve ülkenin genel koşullarnı yansıtmalıdır. Marksizmin teorik temeli dogmatik ve mekanik bir biçimde ele alınmamalıdır.

Çıkarım b; Sosyalizm ve kapitalizm arasında sadece çatışma ve karşıtlık değil aynı zamanda birlik ve karşılıklı bağımlılık bulunur.

Bunun bugün tam da böyle olmasının nedeni bugünkü yaşanan sosyalizmin içinde bulunduğu tarihsel sürecin Marks ve Engels'in öngördüğü bir biçimde ortaya çıkmamış olmasıdır.

Bundan dolayı   bugünkü sosyalizmin inşası görevi kaçınılmaz olarak sosyalizm ile kapitalizm arasında karşılıklı bağımlılık olgusunu ve bütün bir insan toplumunun bir arada ortak varlığını ortak gelişme gerçeğini de dikkate alması gerekir .

Bugünkü sosyalizmi inşa sürecinde bir yandan kesin bir biçimde sosyalist özelliklere bağlı kalmayı sürdürmeli ve sosyalist ülkelerin ekonomik ve politik reformlar sürdürmesi bayrağı altında sosyalist yoldan vazgeçirilmesi yolundaki karşıt çabalara karşı çıkmalı ve ''sosyalizm ile kapitalizmin farklılıklarının asimile edilip   kaynaştırılması'' teorisini reddetmeliyiz .

Öte yandan da yüzlerce yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan gelişmiş kapitalist   ülkelerde ekonomik politik   kültürel bilimsel ve teknolojik açılardan öğrenmeye değer ve sosyalizmin inşasında yararlı ve değerli   birçok gelişkin ögenin bulunduğunu da kabul etmeliyiz.

Stalin, dünya ekonomisinin birçok bağlantılarını ve bunların Sovyet ekonomisini etkilediğini bilmesine karşın ideolojik alandaki çatışma gerekleri ve çatışma nedenleri sonucunda, Rusya ve benzeri geri ülkelerin sosyalizm inşa süreçleri açısından   bu yolu uygun bir model olarak değerlendirmedi.
O bu ilişkilenmeyi geçici bir tedbir, geçici gereksinimlere bağlı bir   taktik olarak düşündü ve dolayısıyla sadece meseleye kapitalizmle sosyalizmin karşıtlık içinde olması bakış açısından baktı. Son yüzyıllık gelişmesi süreci içinde kapitalist ekonomi politik ''bırakınız yapsınlar'' meta   ekonomisi modelinden, piyasalara ''devlet müdahalesini'' de içeren gelişkin bir pazar ekonomisi modeline evrildi.
Mikro ekonomik düzlemde işletmelerin davranış biçimleri sosyal sistemin bütününe uyumlulaştırıldı ve rekabet koşullarına esnek bir biçimde uyabilecekleri reformlar yapıldı. Kapitalizm makro ekonomik düzlemde ise, değer yasasının pazarda daha sistematik işlemesi için bazı tedbirler geliştirdi ve üretim faktörlerinin bilgisinin daha hızla akabildiği bir sistem oluşturarak bir dizi reformlar yaptı. Böylece bu reformlar ile kapitalist yönetim yapısının planlama ve etkinlik düzeyini büyük ölçüde yükseltti.

Kapitalizme özgü temel çelişmeler hala varlığını sürdürmekle birlikte pazardaki ürün   fazlası olgusu daha sonraki dönemde üretim kapasitesi fazlası problemine dönüşmekle birlikte, kapitalizmin önceki felaketli ekonomik krizleri şimdilerde sadece daha ılımlı ekonomik durgunluklar sonucuna yol açmaktadır. Kapitalizmin kendi kendini düzenleme ve ayarlamalar yapma eğilimi olgusunda tecrübelerini geliştirmektedir. Bütün bu olguları dikkate aldığımızda kapitalizm ile sosyalizm arasında karşılıklı bağımlılık ve işbirliği yönünün de bulunduğu gerçeğinin görülmesi ihmal edilemez. Bundan dolayı sosyalizmin kapitalizmin yerini alması uzun bir tarihi süreç içinde gerçekleşebilecektir.

Çıkarım c-   Sosyalizm otoriter değil açık ve demokratik tipte bir toplum biçimidir.

Marx ve Engels geleceğin toplumu üzerine öngörülerde bulunurken içinde halkın tam olarak demokratik haklarını en geniş biçimde kullanabilecekleri ve en geniş haklardan yararlanacağı bir demokratik merkeziyetçiliğin sosyalist toplumun temel bir örgütsel biçimi olduğunu ileri sürmüşlerdi. Stalin 1930'larda yürüttüğü ''karşı devrimcileri tasfiye kampanyalarında'' ''temizlik hareketlerinde'' parti ve ordu içinde büyük sayılarda önde gelen önemli kadroları öldürttü   ve halkın sosyalizmden korkmasına yol açtı. Onun kişiye tapma ve yüceltme   kampanyaları dogmatizmle birleşerek onun bizzat kendisinin gerçeğin ve Partinin yegane temsilcisi ve tek doğru olarak algılanması sonucunu doğurdu. Stalin'in teorileri bütün fikirlerin kaynağı olarak alındı, bunlar hep birlikte katı, muhafazakar, kapalı bir ideolojik ve kültürel sistemin Sovyetler Birliği'nde oluşmasına yol açtı.

Bu modelde, demokratik merkeziyetçilik şeklindeki sosyalist ilke ve halkın denetim ve gözetim hakları pratikte hakikaten ifadesini bulamıyordu. Bu durum işçilerin inisiyatif ve iştirakine büyük zarar verdi ve tüm toplumun yaratıcılığını söndürdü. Toplumsal sistemde hastalıklı anormal bir yapının oluşmasına yol açılmış oldu.
Sosyalizm henüz teorik bir fikir olduğu aşamada sosyalizmin çekiciliği kapitalizmin hatalarına ve kötülüklerine getirdiği eleştirilerden güçlenmekteydi. Sosyalizm bir tür gerçek olduğunda ise, onun çekiciliği kapitalizme göre üstünlüklerini ortaya koyması ile olabilir.
Bugünün sosyalizminin inşasında onun üstünlüğünü sadece üretici güçleri hızla geliştirmesi ile değil aynı zamanda demokratik bir politik yaşam   tarzı inşa edilmesinde, kültür, eğitim, bilimsel ve teknolojik gelişmede demokratik bir tarzı oluşturmasında göstermelidir. Sosyalizmin gelişme amacı   ve hedefi bu olmalıdır.

Bir ulusun ideolojik ve kültürel gerilik içinde fanatik bir yola girmesi sorunları tutkularla çözmeye çalışması ve demokrasi yoksunluğu her alanda bilimsel ve teknolojik yenilenmenin gelişmesini ciddi bir biçimde engelleyecektir. Bununla birlikte böylesi bir yenilenme olmaksızın ekonomik gelişmenin gerek duyduğu sürekli destek ve itici güçler yaratılamayacaktır. Sosyalizm dünya çapında nihai zaferi elde etmek istiyorsa gerçek hayatta tartışmasız üstünlüğünü ortaya koymalıdır ve bu üstünlüğü bütün alanlarda geniş kapsamlı bir biçimde gösterebilmelidir. Sosyalizmin gerçekliği canlı bir biçimde üretici güçleri geliştirmeli ve özgürleştirmelidir; düzenli bir biçimde devamlı olarak politik sistemde reformlar yapmalı, sosyalist demokrasiyi inşa etmeli, sosyalist hukuk sistemini gözardı eden ve demokrasiyi çiğneyen Stalin modelinin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmalı; aynı zamanda   bütünlük içerisinde sosyalizmi, demokrasiyi, açıklık ve uygarlaşmayı açığa çıkarmalıdır.

Çıkarım d- Sosyalizmin inşası pratiğinde ülke koşullarına uygun reformlar başlatıp sürdürmeye girişme yaklaşımı ikinci bir devrim niteliğindedir.

Reformun amacı hataları düzeltmek ve eksiklikleri aşmaktır. Bunun yolu ise reformlar yapmaktan geçmektedir. Klasik Marksist teoriyi tamamen kopya etmek   durağanlaşmış ve donmuş bir sosyal sisteme yol açacaktır. Modası ve zamanı geçmiş   bir sistemde ısrar etmek sosyal hayatın durgunlaşmasına yol açacak,   hatta sosyal dağılma dahi ortaya çıkabilecektir. Stalin modeli, geri bir tarım toplumunu Avrupa'nın birinci sırada bir ülkesi haline getirdi; bu ülkeyi kısa bir zaman dilimi içinde   dünyanın ikinci büyük gücü haline getirdi; onun başarılarını görmezden gelemeyiz.

Fakat birçok çalkantılı onyıllar boyunca Kruşcev etkin bir reform çabasına girişmedi. Brejnev istikrar kaygısı ile ideolojik alanda ''hassas sinir'' noktalarına dokunmaktan korktu ve muhafazakar bir tutum sergiledi. Sonuçta kurulu muazzam sistem sosyal gelişmeyi tıkayan bir tıkaç haline geldi.

Engels, bu meselede şöyle yazıyordu; ''sosyalist toplum denen şey öyle statik bir şey değildir, aksine o herhangi bir diğer sistem gibi sürekli değişen ve reformlar yaşayacak bir toplumdur''. Tarihte karşılaşılmamış bir sosyalizm inşası görevi ile karşı karşıya bulunuyoruz; nehri geçmenin yolunu arıyoruz; dolayısıyla bu yolda ilerlerken sosyalizmin temel öncüllerine bağlı kalmayı sürdürmeliyiz. Bu perspektiften vazgeçmeden güncel duruma uygun kurumsal düzeyde   reformlar yapmayı sürdürmeliyiz. Teknolojik yenilikler, ekonomik gelişme ve politik reformlar, ideolojik ve   kurumsal düzeyde reformları gerektirmektedir. Yaratıcı düşünme ve yaratıcı teori kılavuzluğu ile reformun yönünü belirlemeli; reformların yapısı üzerine bir konsensus sağlamalıyız. Üretici güçler ile üretim ilişkileri arasında ve toplumsal formasyonun ekonomik temeli ile üst yapısı arasında uygun bir uyum ve karşılıklı etkileşim sağlamalıyız ve dönem dönem uygun ayarlamalar (reformlar) yapmalıyız.

Ekonomik düzlemden bakarsak: Pazar ekonomisi sistemi kaynakların tahsisine ilişkin yollardan sadece biridir ve pazar ekenomisi sistemi ile toplumsal sistemin niteliği arasında doğrudan bir ilişki ve bağımlılık yoktur.

Kapitalizmde de planlar bulunur, sosyalizmde de   piyasalar/pazar bulunur. Azgelişmiş ülkelerde sosyalizmin inşasında   üretim araçlarının kamusal mülkiyet altında bulunan yapısının temel olduğu ve bunun diğer farklı mülkiyet biçimleri ile bir arada bulunduğu   bir sistem uygun bir ekonomik sistemdir. Kamusal mülkiyet biçiminin de uygulamada kendi içinde çeşitlenebileceği ve çeşitlendirilemesine izin verilmesi gerektiği Çin'deki sosyalizm inşa deneylerinde kanıtlanmıştır ve bu anlamda Marksizm Leninizmin teorisinde yaratıcı bir gelişme de sağlanmıştır.


Politik düzlemde bakarsak: Proletarya diktatörlüğü sınıfların tasfiyesi ve adım adım   komünist topluma geçişin ön koşulu olmakla birlikte politik örgütler içinde demokrasi ihmal edilmemelidir, aksi takdirde bu iktidarın merkezileşmesine ve kişisel diktatörlüğe götürür. Ekonomik gelişmenin gereksinimlerini karşılamak için politik sistemin sürekli bir biçimde reforma tabi tutulması gerekli olan bir yaklaşımdır.


Kültürel düzlemde bakarsak: Üstyapının bütün alanlarında Marksizmin önder konumunu korumakta ısrar ederken, öte yandan düşüncelerin çeşitliliğine ve farklılıkların varlığına özenle dikkat göstermeliyiz. ''Yüz düşünce okulunun birlikte yarış içinde varolduğu ve yüz çiçeğin gelişip açıldığı'' yaklaşımında ısrar ederken, diğerlerinin iyi yanlarından öğrenip ve alıp kendimiz için yararlı yönde   kullanma tutumunu göstermeliyiz.

Sosyalist ülkelerdeki inşa sürecinin sorunları temel sistemden kaynaklanmamış ancak   somut çalışmadan ve kurulan somut özgün sistemlerden doğmuştur. Bu nedenle reformlar yaparken nelerin değiştirilmesi nelerin değiştirilmemesinin doğru belirlenmesi önemlidir, aksi takdirde yapılacak reformlar ''ana yönde değişikliğe'' yol açabilir.

Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa'da   meydana gelen değişiklikler sosyalist akımın yenilgisi değil, fakat sosyalizmin pratiksel düzlemdeki bir modelinin başarısızlığıdır; diğer bir deyişle Sovyetler Birliği'ndeki Stalin modelinin başarısızlığı ve sona ermesi Marksizmde ısrar etmemenin bir sonucudur. Tersinden ifade edersek bu model gerçekte Marksizmin gerçek yaşayan ruhundan uzaklaşmanın bir sonucudur.
Stalin modelinin olumsuz deneyinden elde edilen dersler sonucunda sosyalist ülkeler tek bir pratiksel model üzerinde gelişme yolu yerine, çoğul yollardan ilerleme yolunu bulmuşlardır.

Sosyalizm ve kapitalizm arasındaki rekabet içinde nihai zaferin sosyalizme ait olacağı kesindir.

*(ÇN: Kapitalizmin utanç kapısı terimi Marx'ın Rusya ile ilgili tartışmalarda ileri sürdüğü bir benzetmedir. Burada Marks işçi sınıfının kapitalizm ve burjuvazinin egemenliği olmaksızın üzerinde sosyalizmi kuracağı ''kapitalist toplumsal formasyonun'' gerçekleştireceği varsayılan toplumsal-ekonomik ve kültürel koşulları işçi sınınfının bizzat kendisinin gerçekleştirebilme olanağını ileri sürmüştür. Bkz Duan. Marks'ın Toplumsal Formasyon Teorisi kitabı. Bu teori Çin'de kapitalist toplumsal formasyonun ''üzerinden atlama'' teorisi olarak   incelenmekte ve ele alınmaktadır.)

Kaynaklar

1] Selected Works of Marx and Engels (Volume IV) [M],   People’s Publishing House, 1995, Beijing

[2] Selected Works of Lenin (Volume II) [M],   People’s Publishing House, 1972, Beijing

[3] Soviet Union Communist Party (Bolshevik) Partinin 14.Kongresi’ne sunulan rapor, Collected Works of Stalin (Volume 7) [M]   People’s Publishing House, 1958, Beijing

[4]Selected Works of Marx and Engels (Vol. I) [M] People’s Publishing House, 1972, Beijing

[5] The Selected Works of Deng Xiaoping (Volume III) [M],   People’s Publishing House, 1993,   Beijing

[6]ÇKP Genel Sekreter Jiang Zemin’in report In the 15th Kongreye sunduğu rapor [R].

[7]Yu Jincheng: Sosyalizmin Doğu Dünyasındaki   Pratiği   [M],   Shanghai Sanlian Bookstore, 2005, Shanghai

[8] The Complete Works of Marx and Engels (Volume 37) [M],   People’s Publishing House, 1971, Beijing






Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 24.01.2015- 15:34 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 24.01.2015- 21:35


Çok uzun tamamını okuyamadım ama bana çok saçma bir yazı geldi. Yazar Stalin'i devrimci dönüşümler yapmakla ve sosyalist uygulamaları hayata geçirmekle eleştiriyor. Ne yapılacaktı? Devrim laf olsun diye mi yapıldı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 24.01.2015- 21:44


Devrim laf olsun diye yapılmadı. Ancak siz dönüşümleri gerçekleştirirken içinde bulunulan tarihsel ve mekânsal şartları ve içinde yaşadığınız toplumun sosyal gelişmişliğini hesaba katmalısınız. Yazarın dediği; Stalin'in mekanik bir şekilde Marx ve Engels'i kopyalayıp tek ülkede komünizmin alt evresini oluşturmaya çalışmasının yanlış olduğu, sosyalist inşa sürecinin daha farklı bir pratik olması gerektiği. Bu konuda Lenin ve Buharin'i dikkate almamakla eleştiriyor Stalin'i. Ayrıca Rus toplumunun ağırlıklı olarak köylü ve feodal geleneklerin hakim olduğu bir yapıda olmasından dolayı, Stalin'in oluşturduğu aşırı otoriter yapının bir lider kültü yarattığını ve kitlelerin yönetime katılmadığı, yukarıdan aşağı baskıcı yapının Sovyet toplumundaki canlılığı, gelişmeyi tıkadığından, bu aşırı otoriter yapının kısa vadeli başarılar getirse de uzun vadede tıkanmaya yol açtığından bahsediyor. Başka değindiği önemli noktalarda var. Aşırı uzun olduğunu düşünmüyorum, yazı okunmalı bence.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 24.01.2015- 21:44 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 24.01.2015- 21:49


Bu Stalin yoldaşın çekeceği varmış! Birileri Marks ve Lenin'den uzaklaştığı için eleştirir, birileri Marks ve Lenin'i hayata geçirdiği için. Ne kötülük yapmış bu Stalin yoldaş? Devrimi korumak için her türlü önlemi almış, burjuvaziyi ve kulakları Sovyet ülkesinden silmek için her yolu denemiş! Bu mu yanlış? Neymiş o nesnel koşullar? Kusura bakma ama sende bir Stalin önyargısı oluşmuş. Stalin'e yönelik hangi eleştiri varsa üzerine atlıyorsun.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 24.01.2015- 21:54


Bende neden Stalin önyargısı olsun? Sizde aşırı bir lider kültçülüğü var. Stalin eleştirilir, eleştirilmesi gereken noktalar da var. Size göre Stalin'i hiç eleştirmeyelim, o dönem yaşanan hataları ve bunun sonrasında getirdiği yapısal problemleri eleştirmeyelim, körü körüne Stalin'e övgü düzelim.

Nesnel koşulların ne olduğu belli. Yazar hem tek ülkede Marx ve Engels'in ekonomik görüşlerinin mekanik bir şekilde kopya edilmesinin problemler getireceğini açıklıyor hem de oluşturulan aşırı otoriter yapının aslında Sosyalizm idealiyle alakası olmadığını, ayrıca bunun geri Rus toplumunda lider kültü yarattığını söylüyor.

Ayrıca Stalin ile ilgili her eleştirinin üstüne atlasam Troçkistlerin eleştirilerini getirir dururum. Ben meseleye objektif bakmaya çalışanların eleştirisini aktarıyorum.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 24.01.2015- 21:58 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 24.01.2015- 22:00


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Bende neden Stalin önyargısı olsun? Sizde aşırı bir lider kültçülüğü var. Stalin eleştirilir, eleştirilmesi gereken noktalar da var. Size göre Stalin'i hiç eleştirmeyelim, o dönem yaşanan hataları ve bunun sonrasında getirdiği yapısal problemleri eleştirmeyelim, körü körüne Stalin'e övgü düzelim.

Nesnel koşulların ne olduğu belli. Yazar hem tek ülkede Marx ve Engels'in ekonomik görüşlerinin mekanik bir şekilde kopya edilmesinin problemler getireceğini açıklıyor hem de oluşturulan aşırı otoriter yapının aslında Sosyalizm idealiyle alakası olmadığını, ayrıca bunun geri Rus toplumunda lider kültü yarattığını söylüyor.

Ayrıca Stalin ile ilgili her eleştirinin üstüne atlasam Troçkistlerin eleştirilerini getirir dururum. Ben meseleye objektif bakmaya çalışanların eleştirisini aktarıyorum.




Nesini eleştirdiğin belli değil ki? Hem teoriye uymadığını söyleyerek, hem teoriye uyduğunu söyleyerek mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 24.01.2015- 22:23


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Bende neden Stalin önyargısı olsun? Sizde aşırı bir lider kültçülüğü var. Stalin eleştirilir, eleştirilmesi gereken noktalar da var. Size göre Stalin'i hiç eleştirmeyelim, o dönem yaşanan hataları ve bunun sonrasında getirdiği yapısal problemleri eleştirmeyelim, körü körüne Stalin'e övgü düzelim.

Nesnel koşulların ne olduğu belli. Yazar hem tek ülkede Marx ve Engels'in ekonomik görüşlerinin mekanik bir şekilde kopya edilmesinin problemler getireceğini açıklıyor hem de oluşturulan aşırı otoriter yapının aslında Sosyalizm idealiyle alakası olmadığını, ayrıca bunun geri Rus toplumunda lider kültü yarattığını söylüyor.

Ayrıca Stalin ile ilgili her eleştirinin üstüne atlasam Troçkistlerin eleştirilerini getirir dururum. Ben meseleye objektif bakmaya çalışanların eleştirisini aktarıyorum.




Nesini eleştirdiğin belli değil ki? Hem teoriye uymadığını söyleyerek, hem teoriye uyduğunu söyleyerek mi?


Çelişkili gibi görünse de gerçek bu. Bir yandan Marx ve Engels'in devletin sönümlenmesi, kitlelerin doğrudan yönetime katılması, sosyalizm-komünizm uluslararası bir sistemdir gibi görüşleri tersyüz ediliyor ama diğer taraftan komünizmin alt evresine dair görüşleri mekanik bir şekilde kopya edilmeye çalışılıyor. Ancak o mekanik ele alış bile hem tek ülkede denendiği için hem de bunun sonucu olarak sosyalizm-komünizm ekonomik determinist bir biçimde ele alındığı ve yönetsel değişimlerle ilgili görüşler revize edildiği için bir tahrifat gerçekleşmiş oluyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 24.01.2015- 22:34


O zaman ne yapması gerektiğini de söyle. Nesnel koşullara uyduğunda uymaması gerektiğini söyleyeceksin, uymadığını söylediğin yerlerde uymasını söyleyeceksin. Yine değişen bir şey olmayacak. Yine uymadığı ve uyduğu bölümler olduğu için aynı mantıkla yine eleştireceksin. Elindeki terazi Stalin'i mahkum ettiği için ne yaptıysa yanlış demen bu mantıkla çok kolay.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Laiklik Üzerine... melnur 16 9368 02.06.2021- 11:41
Konu Klasör Komünist Manifesto Üzerine umut 1 5969 21.02.2020- 18:14
Konu Klasör Plazma Evren Modeli sirius 1 5577 19.11.2015- 22:17
Konu Klasör Güneydoğu’ya ‘Rojava’ modeli abbas 0 3077 22.03.2014- 01:53
Konu Klasör Hegel’in Diyalektiği Üzerine Bir Derleme... melnur 0 1264 12.05.2020- 00:07
Etiketler   Stalin,   Modeli,   Üzerine
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS