SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
Çözüm gerçek bir devrimde!           (gösterim sayısı: 8.735)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proleter
Konu Tarihi: 01.02.2015- 14:47


Çözüm gerçek bir devrimde!

Mısır’da isimler değişti, kostümler farklılaştı. Önce Mübarek, ardından Mursi diktatörü gitti. Ne var ki, diktatörlük tüm yapısıyla yerli yerinde duruyor. Bu gerçek bu yılki gösteriler sırasında bir kez daha doğrulandı.

Resim Ekleme

Mısır’da Mübarek ve Mursi gitti ancak “diktatörlük duruyor...” 25 Ocak günü Mısır boydan boya protesto gösterilerine sahne oldu. En kitlesel gösteriler Kahire ve İskenderiye’de yapıldı. Gösterilerin en barışçıl olanı bile Sisi rejiminin acımasız saldırılarına hedef oldu. Kahire ve İskenderiye’de polisle çok sert çatışmalar yaşandı. Bu iki kent de dahil ülke çapında 21 kişi yaşamını yitirdi. Hatırlanacağı üzere geçen yıl, 25 Ocak 2011 yılında gerçekleşen ayaklanmanın 3. yıldönümü vesilesiyle yapılan gösterilerde de kan akıtılmış, toplam 60 kişi katledilmişti

Bu yılki gösterilere katılanların ağırlıklı bölümünü yine işçiler ve öğrenciler oluşturuyordu. Ekmek, özgürlük, adalet ve onur, bu yılki gösterilerin öne çıkartılan başlıca talepleriydi.

Mısır’da isimler değişti, kostümler farklılaştı. Önce Mübarek, ardından Mursi diktatörü gitti. Ne var ki, diktatörlük tüm yapısıyla yerli yerinde duruyor. Bu gerçek bu yılki gösteriler sırasında bir kez daha doğrulandı.

25 Ocak 2011 yılındaki ayaklanmanın üzerinden 4 yıl geçmiş bulunuyor. Ancak sular durulmuş değil. Dört yıllık bir aradan sonra 25 Ocak’ta Mısırlı işçi ve emekçiler yine sokaktalar. İşçiler yine grevdeler. Mahalla’daki devlete bağlı tekstil fabrikasında çalışan 25 bin işçi yine grevlerde başı çekiyor. İşçiler, insanca yaşanacak bir ücret, işten atılmalara son verilmesi ve güvenceli çalışma taleplerini dile getiriyorlar. Gençlik özerk üniversite ve eski dekanların işbaşından uzaklaştırılması talebi ile alanlarda. Sisi 25 Ocak ayaklanmasının yıldönümünde, kendinden öncekileri aratırcasına, tüm bunları dizginsiz bir polis terörü ile karşıladı, kan döktü, katliamlara başvurdu. Mısır’da halihazırda 40 bin politik tutuklu cezaevlerinde yatmaktadır, ki tek başına bu bile general Sisi’nin diktatörlüğü hakkında bir fikir vermektedir.

Bu arada, 25 Ocak ayaklanmasının yıldönümünde Müslüman Kardeşler de gösteriler yaptı ve saldırılardan nasibini aldı. Fakat, Sisi rejiminin 25 Ocak’ta başvurduğu saldırıların esas hedefi Mısır’ın işçileri, emekçileri, ilerici ve devrimci güçleridir. Onların ileri sürdüğü taleplerdir, geleceğe dönük özlemleridir.

Sonuç olarak önce Mübarek, ardından Mursi gitti, fakat diktatörlük devam ediyor. Diktatörlüğün başında şimdi de general Sisi var. Emperyalist ağababaları tarafından generallikten Mısır Devlet Başkanlığı'na terfi ettirilen Sisi, bugüne kadar efendilerine kölece bir sadakat içinde oldu. Bundan sonra da böyle olmaya yeminlidir. Zira bugünkü yerini tümüyle onlara borçludur. Sisi, şimdi bu borcunu uluslararası platformlarda da ödemenin çabası içindedir. Bu amaçla konuşmacı olarak Davos Zirvesi'ne katılmış bulunuyor.
 
Bir kez daha: “Devrim için dersler”

Mısır’daki 25 Ocak ayaklanması görkemli bir ayaklanmaydı. Kimi burjuva gözlemciler, sözde solcular ve sosyalistler tarafından maksatlı biçimde “devrim” olarak nitelendi. Nedir ki, devrim değildi. Söz konusu olan, sosyal sorunlar kaynaklı kendiliğinden bir sosyal patlamaydı. Gelecekteki daha büyük patlamaların ve giderek de bunların doruğu olan devrimlerin habercisi bir öncü sarsıntıydı.

Öte yandan ayaklanma çok zengin bir bileşime sahipti. İşçiler, emekçiler, öğrenci gençlik ağırlıklı olarak gençlik, orta sınıf, Baradey’in temsil ettiği burjuvalar ve Müslüman Kardeşler hepsi de hareketin içindeydiler. İşte bu zenginlik aynı zamanda hareketin zaafiyetiydi. Emperyalistler başından itibaren bu zaafiyetin farkındaydılar ve bundan çok iyi yaralandılar. Onu hareketin dizginlenmesinin ve denetim altına alınmasının bir imkanına çevirmeyi başardılar. Hem de çok kolay biçimde...

Çünkü ayaklanma bir programdan, yönden, hedeften yoksundu. Her şeyden önce tüm bunların olabilmesi için olmazsa olmaz devrimci bir sınıf partisinin öncülüğünden yoksundu. Verili sol örgütlerse çok ama çok zayıftı. Sadece bu da değil, ayaklanmanın seyrinde kendi gerçek rolünü oynayacak devrimci bir sınıftan, bu sınıfın hazırlığından da yoksundu. İşçi sınıfının kitlesiyle hareketin içinde olması yetmiyordu. Örgütlü de değildi. Sendikaları güçsüzdü ve etkisizdi. Sınıf kendi bağımsız devrimci politik ve örgütsel kimliğini oluşturmamıştı.

Böylesi hayati durumlarda devrimci partinin ve devrimci sınıfın yaşamsallığı kendisini bir kez daha, hem de en ileri düzeyde hissettirdi.

Mısır’daki emekçi halk ayaklanması tüm bunlara rağmen geriye çok değerli dersler, geleceğe dönük olarak yararlanılacak paha biçilmez deneyimler bıraktı. Devrimci güçler için son derece uygun bir moral atmosfer sundu. Mısırlı devrimciler şimdi bu deneyim, ders ve moral zeminden de güç alarak, devrimci bir sınıf partisi inşa ve işçi sınıfını devrimci bir sınıf haline getirme, her alanda ve her bakımdan devrime hazırlanmak görevi ve sorumluluğu ile karşı karşıyadırlar.

  Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Kızıl Bayrak




Bu ileti en son proleter tarafından 01.02.2015- 14:49 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 01.02.2015- 17:31


Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 01.02.2015- 18:41


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?


BHH ile!!!!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 02.02.2015- 22:10


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?




Dünyada bütün devrimler o ülkedeki emekçi sınıfların bilinç durumuyla ilişkili mücadelelerden oluşur. Mısır'da da böyle olur, Türkiye'de de böyle olacak, başka ülkelerde de. Sosyalizmin gerçekleşmesi bütün ülkelerde iktidarın burjuvaziden alınmasıyla gerçekleşecektir ancak iktidarın alınmasıyla ilgili mücadele o ülkelerdeki emekçi sınıfların   özgüllüğüyle irtibatlı olacaktır. Emekçi sınıfların siyasete uzaklığı veya yakınlığı öncü tarafından hesap edilecek ve ona göre devrimci programlar oluşturularak stratejiler ve taktikler geliştirilecektir. Devrim böyle bir süreç izlemeli, sınıf mücadelesi bu bağlam içinde yürütülmelidir. Bunlar gerçekleştirilirken öncü parti de kendisini sağlamlaştıracak, çelik bir disiplin oluşturacak ve mutlaka toplumun soldaki aydınlarını kendi partisi içine dahil edecektir. Öncü partinin öncülüğü sadece ideolojik bir çerçeveyle sınırlı olamaz. Entelektüel birikiminin de arttırılması için toplumdaki solcu aydınları da kendi çevresinde konsolide edebilmelidir. Kitlelere ulaşabilmenin çeşitli yönlerinden biri de bana göre budur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 02.02.2015- 23:39


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?




Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok. Tartışılacak konu öncünün ilişki kuracağı kitlenin ne olduğudur. Bugün Türkiye'de sosyalist sola yakın kitle nerede, AKP'de mi, kürt hareketi içinde mi, yoksa AKP gericiliğine bayrak açan ayaklanan haziran kitlesi mi? Bence birinci sorunun cevabı burada aranmalıdır. İkinci sorunun cevabı ise bu kitleye diğer kitlelerden de katılım sağlayarak sokağı harekete geçirmek olmalıdır. Bu konunun en somut cevabı bence budur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 02.02.2015- 23:41


M
Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?




[size=2]Dünyada bütün devrimler o ülkedeki emekçi sınıfların bilinç durumuyla ilişkili mücadelelerden oluşur. Mısır'da da böyle olur, Türkiye'de de böyle olacak, başka ülkelerde de oldu


Doğu Almanya'da, Polanya'da, Yugoslavya'da, Arnavutluk'ta, Macaristan'da, Romanya'da, Çekoslovakya'da, Afganistan'da,.......   yaşanan devrimler gerçektende sizin iddia ettiğiniz gibi o ülkelerdeki emekçi sınıfların bilinç durumuylamı ilişkili sizce?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 02.02.2015- 23:50


Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?




Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok. Tartışılacak konu öncünün ilişki kuracağı kitlenin ne olduğudur. Bugün Türkiye'de sosyalist sola yakın kitle nerede, AKP'de mi, kürt hareketi içinde mi, yoksa AKP gericiliğine bayrak açan ayaklanan haziran kitlesi mi? Bence birinci sorunun cevabı burada aranmalıdır. İkinci sorunun cevabı ise bu kitleye diğer kitlelerden de katılım sağlayarak sokağı harekete geçirmek olmalıdır. Bu konunun en somut cevabı bence budur.



Bu görüşe katılıyorum. İdeolojik olarak proleteryadan sözetmek devrimin sadece sanayi işçilerinin örgütlenmesi ve devrimci mücadeleye katılmasıyla olmayacak. Sanayi işçisinin, ve işçilerin örgütlü olması nedeniyle devrime katkısının başat bir katkı olacağı ancak yeterli olmadığı da bilinmeli. Bu yüzden bu şekilde kategorik bir yaklaşım ile konuya yaklaşılmamalı. Proleterya dışındaki geniş halk kitlelerinin özgüllüğü bu açıdan önemli. Konuyu bugüne getirdiğimizde Haziran kitlesinin öncü partiler için öncelikli kitle olduğunu söyleyebilirim. Bu kitleye katılacak olan örgütlü proleterya ile birlikte öncü partinin kitlesinin ne olduğu ortaya çıkar.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 03.02.2015- 10:32


Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm, Mübarek, Mursi ve Sisi ile birlikte Mısır’daki yozlaşmış ve çürümüş diktatörlüğü tarihe gömecek olan gerçek bir devrimdedir.

Doğru da,   hangi kitleyle, ve nasıl? Kuşkusuz Mısır'daki sosyalistler de çözümün sosyalist bir devrimde olduğunu biliyorlardır. Bu sorunun yanıtı sadece Mısır'a özgü de değil. Aynı soru Türkiye'li sosyalistler için de geçerli. Hangi kitleyle ve nasıl?





Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok. Tartışılacak konu öncünün ilişki kuracağı kitlenin ne olduğudur. Bugün Türkiye'de sosyalist sola yakın kitle nerede, AKP'de mi, kürt hareketi içinde mi, yoksa AKP gericiliğine bayrak açan ayaklanan haziran kitlesi mi? Bence birinci sorunun cevabı burada aranmalıdır. İkinci sorunun cevabı ise bu kitleye diğer kitlelerden de katılım sağlayarak sokağı harekete geçirmek olmalıdır. Bu konunun en somut cevabı bence budur.




Bu görüşe katılıyorum. İdeolojik olarak proleteryadan sözetmek devrimin sadece sanayi işçilerinin örgütlenmesi ve devrimci mücadeleye katılmasıyla olmayacak. Sanayi işçisinin, ve işçilerin örgütlü olması nedeniyle devrime katkısının başat bir katkı olacağı ancak yeterli olmadığı da bilinmeli. Bu yüzden bu şekilde kategorik bir yaklaşım ile konuya yaklaşılmamalı. Proleterya dışındaki geniş halk kitlelerinin özgüllüğü bu açıdan önemli. Konuyu bugüne getirdiğimizde Haziran kitlesinin öncü partiler için öncelikli kitle olduğunu söyleyebilirim. Bu kitleye katılacak olan örgütlü proleterya ile birlikte öncü partinin kitlesinin ne olduğu ortaya çıkar.





İşte solumuzun içler acısı hâline güzel bir örnek. Kendine kitle arayan bir "sol"! Sanki hanımefendi saraydan çıkmış pazarda kendine entari arıyor! :)

Beyler! Hanımlar!.. Sosyal dünya sizin kendinize yakışanı bulacağınız bir dükkan değildir. Orada keyfinize göre, zevkinize göre kumaş bulamazsınız. Devrimcilik bu değildir. Devrimcilik maddeye müdahale edip onu dönüştürebilme sanatıdır. Kendinize şu toplum kesiminden mi, bu toplum kesiminden mi kumaş, kitle bulacağınızı tartışıyorsanız, bırakın bu işleri.

Emekçi halk deyip sonra da o emekçilerin bölündüğü düzen partilerinden bazılarına katılmış olanlarını dışarıda bırakan yaklaşımlarla devrimcilik değil, klüpçülük oynanır.

Sizin dilinize de sinmiş bu zihniyet. Bu halkın küçümsediğiniz değerlerine karşı kullandığınız dil bile ele veriyor sizi.

Pazara çıkan bir hanım bile ne bulacağına dâir ahkam kesmez. Bakar, aranır. En uygununu seçer. Ama kalkıp da "şurada şunu bulacağım ve alacağım" demez. Sizler o hanımdan bile daha tuhafsınız. Kalkıp "şurada şunu bulacağız" diyorsunuz. İşte bu mesajlarınızdan bir iki örnek:

"Sosyalist devrim öncünün ilişki kuracağı kitleyle olacaktır. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok."
...
"İdeolojik olarak proleteryadan sözetmek devrimin sadece sanayi işçilerinin örgütlenmesi ve devrimci mücadeleye katılmasıyla olmayacak. Sanayi işçisinin, ve işçilerin örgütlü olması nedeniyle devrime katkısının başat bir katkı olacağı ancak yeterli olmadığı da bilinmeli."



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 03.02.2015- 13:03


Solun içler acısı durum dediğin bana göre de doğru bir tespit. Nesini ve neden yanlış bulduğunu da somut olarak açıklar mısın? Türkiye gerçeğini yok saymadan.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör İyi ki doğdun iki gözüm... dayanışma 2 7178 28.10.2019- 19:10
Konu Klasör ‘Çözüm süreci’... melnur 3 1528 19.07.2021- 01:27
Konu Klasör Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde! proleter 0 4548 03.03.2014- 14:33
Konu Klasör Çözüm devrimde, sosyalist işçi-emekçi cumhuriyetinde proleter 1 4595 23.07.2014- 21:05
Konu Klasör Demirtaş'tan ''yeni çözüm süreci'' başlıklı yazı... melnur 0 739 02.07.2022- 00:06
Etiketler   Çözüm,   gerçek,   bir,   devrimde
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS