SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Kavgaysa kavga, buradayız, ayaktayız!           (gösterim sayısı: 3.474)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 18.02.2015- 14:54


Kavgaysa kavga, buradayız, ayaktayız!
Erkan Baş  

 

Yazının başlığı, ÖDP PM üyesi ve Birleşik HAZİRAN İzmir Yürütme Kurulu üyesi Onur Kılıç arkadaşımızın tutuklandığı gün HAZİRAN Yürütme Kurulu adına yazdığımız açıklamanın son cümlelerinden alındı. (1)

Bu utanç hepimize yeter!

Geçtiğimiz günlerde Tarsus'ta vahşice öldürülen Özgecan ile ilgili haberleri okuyamayanlarız biz. Bu barbarlığı, bu canavarlığı duyduktan sonra, gazetelere yansıyan her bir ayrıntıda acıyı yüreğinde hisseden bir süre sonra artık o haberleri okuyamaz hale gelenler...

Katil, bir sapık, bir faşist, gerici-yobaz bir cani olabilir. Ancak asıl meselenin bu insanlardan caniler yaratan toplumsal düzen olduğunu bilenler, bununla yetinemez. Bu alçakça, vahşice işlenen cinayetin bir sorumlusu da bizleriz. Bu insanlık düşmanı iktidarın, kadınlara dönük açık saldırılarına, aşağılamalarına hak ettiği yanıtları üretip, alaşağı edemediğimiz için...

Bu iktidarı deviremediğimiz, bu karanlık gidişata son veremediğimiz sürece benzeri onlarca, yüzlerce cinayetin yükümlülüğü bizim de omuzlarımızdadır.

Bundan sonra bir tek örneğini daha yaşamamak için kaybettiğimiz her anın yeni bir felakete, yeni bir katliama olanak sunacağını düşünerek yaşamak zorundayız.

Ve evet, işte bu yüzden çok acelemiz var!

Beterin beteri var!

HAZİRAN tutuklamaları, Özgecan cinayeti, cinayetin ardından gerici ağızlardan ortalığa saçılan pislikler, sözde iç güvenlik yasası olarak adlandırılan yasanın kendisi, bu yasa tasarısı görülürken Meclis'te sergilenen barbarca saldırganlık...

Bunlar sadece son birkaç güne sığan rezillikler. Ve maalesef sadece en çok duyabildiklerimiz...

Bu kadar rezilliğin üst üste gelmesi için belki birkaç yıl geçmesi gerekirdi, Türkiye’de bunlar birkaç güne sığabiliyor.

Ülkemizin bir cehenneme çevrildiğini yazmak için bunlar yeter. AKP iktidara geldikten kısa bir süre sonra ülkeyi bir felakete sürüklediklerini iddia ettiğimizde abartıyorsunuz diyenler dahil olmak üzere herkesin“bu kadarını ben de tahmin etmiyordum” dediği günlerden geçiyoruz.

AKP Türkiye’nin uzunca bir süredir, sermaye diktatörlüğü eliyle çökertildiği bir ülkede iktidara getirildi. İktidarının ilk yıllarında, o rezil düzenin yarattığı kimi siyasal-ekonomik ve kültürel sonuçlar nedeniyle atacağı gerici adımları meşrulaştırıcı bir zemin de buldu. Süreç içinde gerçek yüzünün deşifre olmasıyla birlikte karşısında oluşan cılız tepkileri boğdu. Boğdukça güç kazandı ve nihayet gücünün zirvesinde olduğu anda artık yeni bir gerici rejimin kuruculuğuna soyundu. Bugün yaşadıklarımızın temel nedeni, AKP’nin gerici, piyasacı ve emperyalizm yanlısı müdahalelerine yeterince etkili direnememiş olmamızdır.

Artık çok geç demeyeceğim ancak başka bir savaş kuralını hatırlamak zorundayız; tereddüt ölüm getirir.

Geride kalan dönemin en önemli derslerinden birisi şu oldu; AKP’nin herhangi bir hamlesinin karşısında mütereddit duruş AKP’nin kazanması için yeterli oluyor.

Tam bu nedenle “göğüs göğüse kavga zamanı” vurgusunu ön plana çıkarıyoruz.

AKP için işlerin iyi gitmediği açık, ancak karşısında örgütlü bir halk gücü olmadığında bir yolunu bulup iktidarını koruyacağından hiç şüpheniz olmasın. Ya biz AKP’ye nefes aldırmayacağız ya onlar Türkiye’yi solsuz, dolayısıyla soluksuz bırakacaklar.

Asla bu betere razı olmamak üzere beterin beteri var sözünü hatırlamalıyız.

Buradayız!

Solda statüko yıkılmalı

Sol her şeyden önce ülkeye müdahale eden, ülkeyi dönüştüren bir güç olmalı, bu dönüşüme odaklanmalıdır. Türkiye sol hareketinin tarihsel ve güncel durumuna baktığımızda bunun herhangi bir öznenin tek başına gerçekleştiremeyeceği kadar çok boyutlu olduğu görülecektir.

Uzun yıllar esas olarak bir direniş hareketi olarak var olan Türkiye solu, ileri sıçramak, kazanmak için çok önemli olanakların da olduğu bir tarihsel kesitte olduğumuzun bilinciyle hareket etmeli, düşünce dünyamızın merkezine bu saptama oturmalıdır.

Kısacası kavgaysa, kavga...

Düşüncenin canlılığı öznenin hareketine bağlıdır. Yürümeyenin veya yürüyemeyenin, özetle ilerleyemeyenin düşünceleri de kaçınılmaz olarak durağanlaşır. Solun silkinişinin temel dayanağı düşünsel ve pratik olarak ülkeyle kurduğu ilişkinin yenilenmesine bağlıdır.

Solda topyekun bir silkinişe, topyekun bir yeniden kuruluşa ihtiyaç var.

Bu satırların yazarının da parçası olduğu siyasal-örgütsel hat bu açıdan son derece önemli bir ileri çıkışa imza atmış olsa bile bunun Türkiye solunun daha geniş kesimlerinin ileri çıkışlarıyla güçlenmesiyle bir aşama daha kaydedecektir. Bir bütün olarak düzen dışı solun siyasal-örgütsel birikiminin emekçi halkın gündelik sıkıntı ve talepleriyle tarihsel çıkarları arasındaki boşluğu doldurması ve kapatması gerekiyor.

Çok ilginç bir durumla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum, “ne olursa olsun parlamentoda olmak gerekir” teziyle “seçimler zaten düzenin bir oyunu” arasında fark yok. “AKP’nin gündemlerine mahkum olmayalım” ile   “erken hesaplaşmalardan kaçmak lazım” sözleri sanki aynı yerden üretiliyor. “Laiklik moda olduysa bu işin altında bir çapanoğlu vardır” saçmalamasıyla “laiklik egemenler arasında bir kavga başlığı, biz o topa girmeyelim” saçmalaması arasındaki mesafe çok kısalmış durumda. Hepsi solun devre dışı kaldığı bir tablonun olağanlaşması için değişik biçimlerde gerekçe olarak sunuluyor ve en önemlisi artık çatırdayan statükoyu koruyor.

Bu sürecin hakkını verecek bir sol müdahale aynı zamanda bu statükoyu da kıracak ve solun aklının, eyleminin özgürleşmesiyle gerçek bir toplumsal-siyasal güç haline gelmesi ancak bu yolla mümkün olacaktır.

Ayaklanma ve isyan çağrısı

Solda yıllardır bir retorik oldu. Ayağa, ayağa kalkıyoruz vb. biçimlerde

İşçi sınıfı ayakta, kadınlar ayakta, gençler ayakta, toplumun yüzde 50si zaten uzun bir süredir ayakta.

Ayağa kalkmak, ayaklanmaktır. Sol ayaktadır, ancak kavgayı yürütecek enerjiye ihtiyacı vardır.
--------------------------------------------------------------------------------

(1) Bu yazıda Birleşik HAZİRAN Hareketi tutuklularına mektup yazmak vardı aklımda. Onların o dimdik duruşlarının, mahkemeye ve hatta cezaevlerine doğru yola çıkarlarken yüzlerindeki gülümsemeye dair yazacaktım. “Yürüyenin yüzü geleceğe bakar” sözünün somut örneği olduklarını, yüzlerini gülümsetenin yöneldikleri gelecekte gördükleri umut olduğunu filan yazacaktım.

Bizleri umutlandırdıkları, inancımızı kuvvetlendirdikleri için her birisine teker teker teşekkür etmek istiyordum.

Fakat içinden geçtiğimiz günler nedeniyle mektuplarını kendilerine özel olarak yazıp, postayla ulaştırmak durumundayız. Buradan hepsine sevgilerimizi, selamlarımızı yolluyoruz, en kısa sürede aramızda olacaklarını biliyoruz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.021
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 18.02.2015- 17:56


Bu yazıyı okuyunca gözümün önüne bir görüntü düştü. Ergenekon uydurmaları sırasında Doğu Perincek kelepçeli bir şekilde gözaltına alınırken '' bu komplodur'' diyordu. '' Bu AKP iktidarını deviremediğimiz için bize yazıklar olsun!'' Perincek bu iktidarı devirmek için nasıl bir uğraş veriyordu, tnasıl bir angajman içine girmişti, tam bilinmiyor ama, Erkan Baş -KP'lilerin söylediği biçimde- ''gençliğinin heyecanıyla'' AK'yi düşürmenin sokaktan geçtiğinin bilincinde. HTKP'nin örgütlenme ve leninist olma özelliğinde bir zaaf yaratmadığı sürece hem doğru bir tespitte bulunuyor ve hem de bu doğru tespiti siyasal alana aktarmanın pratiği konusunda da öncülük yapıyor. Yazının başlığı Onur Kılıç'ın da olsa Erkan Baş'ın ve partisinin şu anki misyonuyla da örtüşüyor.

Kavgaysa kavga, buradayız, ayaktayız!




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 19.02.2015- 05:09


''Geride kalan dönemin en önemli derslerinden birisi şu oldu; AKP'nin herhangi bir hamlesinin karşısında mütereddit duruş AKP'nin kazanması için yeterli oluyor.

Tam bu nedenle ''göğüs göğüse kavga zamanı'' vurgusunu ön plana çıkarıyoruz.

AKP için işlerin iyi gitmediği açık, ancak karşısında örgütlü bir halk gücü olmadığında bir yolunu bulup iktidarını koruyacağından hiç şüpheniz olmasın. Ya biz AKP'ye nefes aldırmayacağız ya onlar Türkiye'yi solsuz, dolayısıyla soluksuz bırakacaklar.''

Erkan Baş bu yazısında genel olarak çok doğru tespitlerde bulunmuş ve kafa açıcı bir yazı olmuş. Altını çizdiğim bölümde de çok önemli bir noktaya değinmiş. AKP'ye karşı bundan sonra verilecek mücadelede içe kapanık bir şekilde savunmacı bir çizginin geri adım ve mağlubiyet getireceğini AKP'ye karşı verilecek mücadelenin ancak ileriye adımlar atarak, atağa geçerek başarıya ulaşacağına değinmiş. Yazının devamında ise bunun yolunun sosyalist solun bir bütün olarak kendini yenilemesinden ve günlükle tarihsel arasındaki çelişkiyi uzlaştırmayı başarmasından ve de solun bazı somut gelişmeler, başlıklar üzerinde ''aşırı sol'' veya ''aşırı sağ'' sapmalardan kaçınarak gerçek bir sol perspektif geliştirmesinden geçtiğini belirtiyor. Dediği gibi sol bunları yapmayı başarabilir ve bu sayede var olan ayaklanmış kitleyi kapsamayı başarabilirse yani güçlü bir örgütlülük yaratabilirse kısacası devrimin sübjektif koşulunu yaratabilirse devrimin objektif koşullarının var olduğu varsayımından yola çıkarsak Türkiye ''Emekçi Cumhuriyet'' yolunda büyük bir ileri atılıma sahne olabilir...

Bu arada şu da dikkatimi çekti Erkan Baş TKP döneminde ne Gelenek'te nede soL'da pek fazla yazı yazmazdı. Ancak şimdi hem İleri'de hem Komünist'te sık bir şekilde yazılarını görmekteyiz. Bu durum sevindirici açıkçası. Hem bizim Erkan Baş'ın görüşlerinden faydalanmamız için hem de Erkan Baş'ın kendini geliştirmesi için. Bence komünist hareketlerin önemli isimleri sırf başarılı ''pratikçiler'' değil aynı zamanda da iyi birer teorisyen olmalı.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 19.02.2015- 05:11 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Avrupa Komünist Toplantısı başladı: Buradayız, buz kırıldı, yol açıldı... melnur 1 2121 10.12.2019- 04:57
Etiketler   Kavgaysa,   buradayız,   ayaktayız
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS