SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 21.04.2015- 20:42


Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Kemalizm denilince aklınıza Dersim mi, Tunçeli mi geliyor? Hani nerede Cumhuriyet, gericiliğe darbe, kadın hakları, yurttaşlık, ve daha pek çok kazanımlar? Perincek'i eleştirmek kolay, adamın son halleri eleştirilmeyecek gibi değil, ama Perincek üzerinden Kemalizmi Dersim ile vurmaya çalışmak gericiliğin saflarına katılmaktan başka bir şey değil.




"son halleri" derken acaba neyi kastettin? mesela ışid'in kobani'yi almasının "bölge halklarının" çıkarlarına daha uygun olacağını savunması olabilir mi? hayır, onu sen de savundun bu forumda.

ha, chp'yi eleştirip seçime ayrı parti olarak katılmasını kastediyorsun sanırım. "eleştirilmeyecek gibi değil" dediğin buysa, ben bunda eleştirilecek bir yan göremiyorum. her parti seçimlere bağımısz girme hakkına ve meşruiyetine sahiptir.

chp kuyrukçuluğu yapma mecburiyeti yok ille de.





Perincek'in son politikalarını beğenmediğimi, CHP'ye muhalefet etmesinin yanlış olduğunu söylüyorum. IŞİD konusunda düşüncelerimi söylemiştim, yeniden aynı konuya dönmek gereksiz. Şu anda söylediğim ise, Kemalizm denilince aklınıza Dersim gelmesi. Katliam üzerinden siyaset yapmaya çalışmandır. Tamamen kürt milliyetçiliğinin konuya bakış açısı ne ise sende de o var. Yazdıkların bunu gösteriyorsun. IŞİD konusunda da aynı şeyi yaptın. Siyasetin bu olmadığını söylemiştim. Aynı yanlışı sürdürüyorsun.

Sayın abbas, kimin ne dediği önemli değil, önemli olan söylenenlerin dorğruluk derecesi. Siz öyle bir konuma gelmişsinizki "Kürt milliyetcileri" fobisiyle yaşıyorsunuz. Sizin bu haliniz bana bir Temel fıkrasını hatırlattı. Bir gün Temel'le sormuşlar 1938 sana neyi hatırlatıyor? Temel hemen cevap vermiş, Atatürk'ün ölüm yılını hatırlatıyor. Ya 1941? Temel gene cevap vermiş, Atatürk'ün ölümünden 3 yıl sonrası. Peki ya 1945 sana neyi hatırlatıyor? Temel cevaplıyor, Atatürk öleli 6 yıl geçmiş. Ve cevaplar böyle   devam ediyor. Sizin ruh halinizde aynen Temel fıkrasındakine benziyor ne yazıkki.
Bakınız Kürtler 12 Eylül faşist darbesi öncesinde mücadelelerini Türkiye sosyalist örgütleri içerisinde verirken o dönem neredeyse istisnasız tüm sol sosyalist örgütler Dersim için "katliam" diyorlardı ve her yıl o katliamı kınayan açıklamalar, protestolar,.... yapıyorlardı. Ne zamanki Türk sol sosyalistleri siyasi etkinliklerini kaybettiler ve Kürtler artık kendi örgütlerini kurdular bizim bazı sol sosyalistlerimiz birden Dersim'de katliamın olduğunu unuttular, hatta devlet tarafında yer aldılar, katliamı onaylayan açıklamalar yapmaya başladılar.
Yani Dersim'de katliam oldu diyen sadece "Kürt milliyetcileri" değil, bir zamanlar o "Kürt milliyetcilerini" kendi içlerinde örgütleyen Türkiye sosyalistleriydi. Ama onlar bugünlerde "dün dündür bugün bugündür" mantığıyla siyaset yapıyorlar.




Bu ileti en son Alisan tarafından 21.04.2015- 20:45 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 21.04.2015- 21:32


Sen yazılanın ne olduğunu anladın mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 21.04.2015- 22:14


Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Sen yazılanın ne olduğunu anladın mı?


Anlamadığımı nereden çıkarttın? Yoksa sendemi "Alisan okuduğunu anlamıyor" diyenler kervanına katıldın? Burada da ammada zor yorumlar yapılıyor yaaa. Yorumlar öyle zoki ben asla anlamıyorum. İdare et beni abbas arkadaş, çaktırma fazla.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 22.04.2015- 04:40


Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Evet, Perinçek konusunda ve bu son açıklamalarıyla ilgili olarak hepimiz benzer düşüncelere sahibiz sanırım. Perinçek, geçici de olsa bizi birleştirdi!

Kemalizmi savunduğunu iddia ediyor ve haydi diyelim ki öyle. Ama kemalizmi savunmak demek, geçmişte işlenen bütün hataları, kusurları da savunmak demek değil ki. Dersim'de yapılanlar açıkça yanlıştı ve çok kötüydü.

Bir de kaç yüzyıllık adını değiştirip kafalarına göre bir isim koydular. Üstelik oraya yapılan harekatı çağrıştıran bir isim: Tunçeli.

33 kaçakçı köylüyü yargısız olarak kurşuna dizdiren orgeneral Muğlalı'nın büstünün yıllarca o bölgedeki kışlada dikili kalması gibi. Devlet kendi vatandaşlarına diyor ki, "ben devletim, istediğimi yaparım, en ağır kötülükleri de yaptım, yine yaparım."

Şimdi bu isim değişecekse Perinçek ve partisi buna neden karşı çıkıyor? Dersim oranın kadim adı. Kaç yüzyıllık geçmişi var. Oysa Tunceli temelsiz, köksüz bir ad. Değiştirilmesine neden karşı çıkıyorlar ki?

Sözüm ona solcular. Aslında faşizan temelde bir devletçiliği ve milliyetçiliği savunuyorlar.





Perinçek tartışmasını fırsat bilip Kürt milliyetçiliğini kışkırtmak için AKP'nin taktiğini uyguluyorsunuz. Bunlardan birisi de Dersim. Dersim'deki uygulamanın son derece acımasız olduğu bellidir. Buna faşizan devletçilik demek doğru değildir. Tüm burjuva devrimlerinde görülen Jakoben tavırdır. Dersim konusu istismara açık, sürekli istismar ediliyor, bir süre edilecek de. Ben yalnız şunu belirteyim, Dersim konusunda Komintern'in görüşü var. Dünya Komünist Teşkilatı olan Komintern faşizan devletçi ve milliyetçi bir örgüt müdür?

Benim burada esas tartışmak istediğim isim konusu. Dersim değil.   Yanlış anlaşılmasın, Dersim adına da karşı değilim. Yalnız siz "köksüz, temelsiz" ad diyorsunuz. Adı değiştirilen çok kent var dünyada, Türkiye'de de. Tabii Dersim bir tepki sonucudur ama farklı dillerde aynı kentlere farklı adlar verilmesi tüm coğrafyalarda var.   Şimdi Türkiye'de eski isimlere dönelim derken bunuı nereye kadar yapmayı düşünüyorsunuz? Mesela İstanbul'un adı Constantinopolis veya İzmir'in adı Symirna olarak değiştirilsin mi? Ağrı’nın adı Ermenilerin Türkçe söylediği gibi Karakilise mi olsun Kürtçe Agiri mi? Dağa da Ararat mı diyelim? Bitlis’e Ermenice Bageş mi Aramice Bet Dlis mi diyeceğiz? Peki Hititçe adlar? Bunlara dönülmeyecek mi? Batı'da Rumca, Latince v.b. Doğu'da Rumca, Ermenice ve Aramice köy ve kasaba adlarına dönülsün mü?   Hatta Doğu'daki Arapça adlar Kürtçe mi yapılsın? Yükselen Kürt milliyetçiliğinden parsa kapalım diye bazı şeyleri kaşırsanız bunun sonu gelmez.







benim bu yazımda kürd milliyetçiliğini kışkırtan ne bulduğunu anlamadım? kürd milliyetçiliğini kışkırtacak son kişilerden biri benimdir. bu forumda öyle birisi olsa onunla da kürd milliyetçiliği üzerine hararetli tartışmalarımızı izleyecektiniz. ayrıca dersim lafının edilmesi bile o acılarla ilgili dedelerinden, ninelerinden duydukları somut öyküleri olanlar için yeterli bir tahrik etkenidir.

"son derece acımasız" lafın son derece yetersiz. gezi'de yaşanan olaylarda hayatını kaybeden gençler söz konusu olduğunda esirgenmeyen "katliam", "faşizm", "katiller!" vb türünden söylem, mevzu dersim'e gelince aniden değişiyor ve "bir takım yanlışlar", "son derece acımasız", "jakoben tavır" vb.ye dönüşüyor. ilginç ve manidar, değil mi?

komintern'in kabullerinin kabul edilecek bir yanı yok. sonuçta komintern'in bu olayları değerlendirişinde yararlandığı kaynak o dönemin kemalist tkp'si. o da şeyh sait, ağrı vb konularında olduğu gibi dersim'de de kemalist rejimi destekledi.


isim değiştirme konusunda elbette bizans'a kadar gidilmesi doğru olmaz. sadece cumhuriyet döneminde keyfî olarak değiştirilmiş isimlerin iadesi yeterlidir. yani dersim'in iadesinden yanayım ve onun gibi ismi değiştirilen irili ufaklı pek çok yerleşimin isminin. ama mesela diyarbekir'e "amed" denmesini doğru bulmuyorum.

gördüğün gibi ben kürd milliyetçiliğinden parsa kapmak derdinde değilim. öyle olsaydım amed'le ilgili fikrimi söylemezdim. bu amed ismi nedeniyle de başka bir forumda tartışmamız olmuştu.

isimler tarihimizin ve kültürümüzün bir parçasıdır. o nedenle de zırt pırt değiştirilmemeli. ancak çok önemli bir olay üzerine değişiklik gündeme gelebilir. toplumun kabul ettiği ve sahiplendiği, sevinçli, hayırlı bir olay. dersim'de acılar yaşamış bir topluma, o acıları sürekli hatırlatacak bir tunç-eli'yi isim olarak buyurmak, ona karşı bir başka haksızlık olmuştur.

günümüzde bu isim değişiklikleri toplumun onayı da dikkate alınarak yapılmalıdır. genel ölçü de cumhuriyet döneminin keyfî olarak değiştirilmiş isimleri ile sınırlandırma olmalıdır. onlardan bile bir kısmı artık iyice yerleşmiş ve kabul görmüştür ve öyle kalmalarında bir sakınca yoktur.





At izinin it izine karıştığı bir zamanda Dersim konusunu tartışmak abestir. Yalnız şunu söyleyeyim, genel sekreteri ve tüm merkez komitesi üyeleri öldürülmüş ve daha sonra da her tülü yasağı yaşamış şanlı TKP'ye Kemalist demeye kalkmak utanmazlıktır. Komintern de o tarihlerde Sovyet Komünist Partisi'nin etkisindedir, tabii ki TKP de. Türkiye Sovyetler için Uruguay değildir, kapı komşusudur. Rus orduları daha önce Doğu Anadolu'yu işgal etmiştir ve bölgeyi çok ama çok iyi bilmektedir. Bırakın siyasi, sosyal ve etnik yapıyı, o tarihte Rusların hazırladığı Doğu Anadolu'ya ait topografik haritaların detayı, bugün Türkiye'nin elindeki topoğrafik haritalarda yoktur.

İsim konusunda verdiğiniz yanıt da suyuna tirit yanıt. Size bu arada ilginç birşey söyleyeyim. Türkiye'de kitlesel olarak ad değiştirma sandığınız gibi Cumhuriyet'in ilk yıllarında değil, çok daha sonra 70'lerden sonra yapıldı. Benim çocukluğumda kullanılan pek çok ad daha sonra değiştirildi ve bugün kullanılmıyor. (Tabii kullanan kullanıyor. Mesela bizim evde zaman zaman Rumca konuşulur ve biz Rumca konuşurken, fonetik olarak daha uygun düştüğünden yer adlarının Rumcalarını söyleriz. Türkçe konuşurken de Türkçe fonetiğe daha uygun düştüğünden Türkçeleşmiş Rumcalarını. Tamamen değiştirilmiş olanları ise, eski isimleri bilmeyenlerle konuşurken kullanırız.) Yani yerlerin isim değişikliği Kemalizm'e bağlamayın. (Tunceli derkenki "el" sözcüğü iddia ettiğiniz gibi insan uzvu değildir, Türkçe'deki diyar anlamındadır. Tunç da eğer biliyorsanız, pek öyle sert bir malzeme değildir. Bakır-kalay alaşımıdır ve Antik Anadolu Medeniyetinin sembolüdür. Tarihte tunç devrine Anadolu'da geçilmiştir. Anadolu bakır yönünden de oldukça zengindir. "Tunceli" bölgesi de. O zaman neden Tunceli demişler acaba? Dersim de yerleşim merkezinin adı değil bölgenin adıdır. Yerleşim merkezinin adı Kürtçe Memeki, Zazaca Memekiye'dir. TUnceli vilayetin adı olarak verilmiştir. Elazığ'dan ayrılarak vilayet yapılma tarihi de 1935'tir.)




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 22.04.2015- 04:50 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 22.04.2015- 08:33


Burada konu Perinçek'in yediği herzeler. Dersim ve yerli isimlerin değiştirilmesi konusuna girilmesi yersiz olur. Konuyu da şöyle bağlayalım isterseniz.

Perinçek de bu isim değişikliklerine Sosyalist Parti dönemindeki kalıbında karşı çıkmıştır. Hatta o kadar karşı çıkışını ileri götürmüştür ki Türkiye adının değiştirilmesi gerektiğini, Türk ulusu kavramının uydurma olduğunu ilan etmiştir. Bu kadar kontra-şoven saflardaydı, şimdi ise tamamen şovenist saflarda.

Diğer yandan isim değiştirme meselesi gerçekten de 1970 sonrasındadır. Bir kısım isim Türk telafuzu ile anılmaktadır. Karadeniz'den örnek verirsem, Gerze ilçesi (orjinali Geruze) Türklerin yoğunluklu yaşadığı bir kasaba olduğu halde modern tarihe kadar bu ad ile anılmıştır. Onun biraz ilerisindeki Gümenez (Batı Trakya'dan ve Kırım'dan göçenler dahil tüm yerliler bu adı kullanır, orjinali ise Kominos) Yakakent olarak değiştirilmiştir. Kemalist iktidar döneminde bir şovenist taraf vardır, bu doğru. Ancak tüm kötülükler onun döneminde ortaya çıkmıştır iddiası tamamen Perinçekgillerin kafasıdır. HDP de o kafayı devam ettirmektedir, kötü bir Perinçek kopyasından başka bir şey değillerdir maalesef.

Diğer yandan Rumca meselesini de doğru algılamak gerekiyor, bir eksiklik var bu kavramda. Çünkü sesten de anlaşılabileceği gibi, Roma'dan geliyor bu adlandırma. Dolayısıyla Doğu Roma İmparatorluğu vatandaşlarının tümüne verilmiş addır Rumluk. Osmanlı döneminde Anadolu'nun adı da Rum olarak kullanılmıştır. Ancak biz Helenik kökenli halkı anmak istediğimizde burada farklı adlandırmalar kullanılmalı. Bu bile yetersizdir, Pontus halkı ve Kıbrıs'daki halkın ulus birliğini sağladığını söylemek antika tarih açısından imkansız mesela. Bu yetersizlikten dolayı, Anadolu yerlisi olan halkı Helenik kökenli kabul ederek değerlendirme yapılmakta, Megalo İdea adlı şovenist düşüncenin kökleri bu kabulde yatmakta.

Anadolu yerlileri, Hristiyan da olsa Müslüman da olsa, kendi anadilleri ile birlikte Türkçe'yi kullanırlar. Maalesef, Türkiye finans-kapital iktidarı ulus yapısını kurarken bu bağlamı atlamıştır. Bugün Anadolu'da tek taraflı bir vahşet, kıyım, katliam dönemi yaşandığı iddia ediliyor (Pontus katliamı) ama bu daha çok İslam'dan olmak ile Hristiyan'dan olmak arasındaki 1000 yıllık savaşların devamı gibi gözüküyor. Sorunu bu noktadan ele alırsak, Türk ulusu yapısını da Marksist-Leninist anlamda tekrardan yeniden sağlıklı bir biçimde tanımlayabiliriz:

1- Türkçe dilini anadil olarak kullanan
2- Türkiye ekonomi şartları içinde barınan
3- Trakya ve Anadolu coğrafyası içinde yer alan
4- Bin yıllık tarihsel bütünlükte yer alan

Tüm halklar Türk ulusunun tanımı içindedir (hiç kuşku yok ki, bu konularda ayrılan Kürt ulusu ayrı bir ulustur).

Nacizane görüşlerim bu şekildedir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 22.04.2015- 09:05


Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

At izinin it izine karıştığı bir zamanda Dersim konusunu tartışmak abestir. Yalnız şunu söyleyeyim, genel sekreteri ve tüm merkez komitesi üyeleri öldürülmüş ve daha sonra da her tülü yasağı yaşamış şanlı TKP'ye Kemalist demeye kalkmak utanmazlıktır. Komintern de o tarihlerde Sovyet Komünist Partisi'nin etkisindedir, tabii ki TKP de. Türkiye Sovyetler için Uruguay değildir, kapı komşusudur. Rus orduları daha önce Doğu Anadolu'yu işgal etmiştir ve bölgeyi çok ama çok iyi bilmektedir. Bırakın siyasi, sosyal ve etnik yapıyı, o tarihte Rusların hazırladığı Doğu Anadolu'ya ait topografik haritaların detayı, bugün Türkiye'nin elindeki topoğrafik haritalarda yoktur.

İsim konusunda verdiğiniz yanıt da suyuna tirit yanıt. Size bu arada ilginç birşey söyleyeyim. Türkiye'de kitlesel olarak ad değiştirma sandığınız gibi Cumhuriyet'in ilk yıllarında değil, çok daha sonra 70'lerden sonra yapıldı. Benim çocukluğumda kullanılan pek çok ad daha sonra değiştirildi ve bugün kullanılmıyor. (Tabii kullanan kullanıyor. Mesela bizim evde zaman zaman Rumca konuşulur ve biz Rumca konuşurken, fonetik olarak daha uygun düştüğünden yer adlarının Rumcalarını söyleriz. Türkçe konuşurken de Türkçe fonetiğe daha uygun düştüğünden Türkçeleşmiş Rumcalarını. Tamamen değiştirilmiş olanları ise, eski isimleri bilmeyenlerle konuşurken kullanırız.) Yani yerlerin isim değişikliği Kemalizm'e bağlamayın. (Tunceli derkenki "el" sözcüğü iddia ettiğiniz gibi insan uzvu değildir, Türkçe'deki diyar anlamındadır. Tunç da eğer biliyorsanız, pek öyle sert bir malzeme değildir. Bakır-kalay alaşımıdır ve Antik Anadolu Medeniyetinin sembolüdür. Tarihte tunç devrine Anadolu'da geçilmiştir. Anadolu bakır yönünden de oldukça zengindir. "Tunceli" bölgesi de. O zaman neden Tunceli demişler acaba? Dersim de yerleşim merkezinin adı değil bölgenin adıdır. Yerleşim merkezinin adı Kürtçe Memeki, Zazaca Memekiye'dir. TUnceli vilayetin adı olarak verilmiştir. Elazığ'dan ayrılarak vilayet yapılma tarihi de 1935'tir.)







"tkp kemalistti" derken kemalizmi destekliyordu, bunu da ilericilik, burjuva devrimi, aydınlanma vb adına yapıyordu ve kaba marksist bir anlayışa sahipti. kürd meselesine bakışı da, isyanları ingiliz kışkırtması olarak ele alışı da, bu bakış açısıyla ilgiliydi.

zaten tkp yönetimi de eski ittihatçılardan, savaş esiri askerlerdendi. ideolojik kökenleri çok müsaitti de.

dolayısıyla onların bir burjuva ideolojisi olan kemalizmden etkilenmiş olduklarını söylemek neden utanmazlık olsun? seninkisi "laf olsun, torba dolsun."

ruslar doğu anadolu'lu iyi biliyorlardı ama bunun dersim'le ne ilgisi var? oraları işgal etmemişlerdi ki. kaldı ki sovyetler birliği de kemalist rejimi destekliyordu. tıpkı sonradan baascı rejimleri desteklediği gibi. o kadar destekledi ki, tkp kadrolarının karadeniz'de boğularak katledilmelerini bile sessizlikle karşılayıp ankara hükumetine silah ve para yardımı yaptı.

isim konusuna verdiğim yanıt neden suya tirit oluyormuş? senin de savunduğuna yakın bir görüşü savundum orada. isim değişikliğini sadece cumhuriyet dönemiyle sınırladım. onu bile "hepsi olmayabilir", "genel uzlaşma olabilir" vb diyerek kısıtlı ölçüde verdim. il isimlerinden tunceli'nin dersim olarak değiştirilmesini savundum. sen aynen kalmasından yanasın demek ki.

"tunceli"deki -el insan eli değil, diyar anlamında. ben de aksini iddia etmedim. ama öyle bir anlam da akla getiriyor ister istemez. o harekattan sonra akla daha çok vurup, yakıp yıkan tunçtan bir insan elini çağrıştırıyor.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 23.04.2015- 07:57


Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

At izinin it izine karıştığı bir zamanda Dersim konusunu tartışmak abestir. Yalnız şunu söyleyeyim, genel sekreteri ve tüm merkez komitesi üyeleri öldürülmüş ve daha sonra da her tülü yasağı yaşamış şanlı TKP'ye Kemalist demeye kalkmak utanmazlıktır. Komintern de o tarihlerde Sovyet Komünist Partisi'nin etkisindedir, tabii ki TKP de. Türkiye Sovyetler için Uruguay değildir, kapı komşusudur. Rus orduları daha önce Doğu Anadolu'yu işgal etmiştir ve bölgeyi çok ama çok iyi bilmektedir. Bırakın siyasi, sosyal ve etnik yapıyı, o tarihte Rusların hazırladığı Doğu Anadolu'ya ait topografik haritaların detayı, bugün Türkiye'nin elindeki topoğrafik haritalarda yoktur.

İsim konusunda verdiğiniz yanıt da suyuna tirit yanıt. Size bu arada ilginç birşey söyleyeyim. Türkiye'de kitlesel olarak ad değiştirma sandığınız gibi Cumhuriyet'in ilk yıllarında değil, çok daha sonra 70'lerden sonra yapıldı. Benim çocukluğumda kullanılan pek çok ad daha sonra değiştirildi ve bugün kullanılmıyor. (Tabii kullanan kullanıyor. Mesela bizim evde zaman zaman Rumca konuşulur ve biz Rumca konuşurken, fonetik olarak daha uygun düştüğünden yer adlarının Rumcalarını söyleriz. Türkçe konuşurken de Türkçe fonetiğe daha uygun düştüğünden Türkçeleşmiş Rumcalarını. Tamamen değiştirilmiş olanları ise, eski isimleri bilmeyenlerle konuşurken kullanırız.) Yani yerlerin isim değişikliği Kemalizm'e bağlamayın. (Tunceli derkenki "el" sözcüğü iddia ettiğiniz gibi insan uzvu değildir, Türkçe'deki diyar anlamındadır. Tunç da eğer biliyorsanız, pek öyle sert bir malzeme değildir. Bakır-kalay alaşımıdır ve Antik Anadolu Medeniyetinin sembolüdür. Tarihte tunç devrine Anadolu'da geçilmiştir. Anadolu bakır yönünden de oldukça zengindir. "Tunceli" bölgesi de. O zaman neden Tunceli demişler acaba? Dersim de yerleşim merkezinin adı değil bölgenin adıdır. Yerleşim merkezinin adı Kürtçe Memeki, Zazaca Memekiye'dir. TUnceli vilayetin adı olarak verilmiştir. Elazığ'dan ayrılarak vilayet yapılma tarihi de 1935'tir.)







"tkp kemalistti" derken kemalizmi destekliyordu, bunu da ilericilik, burjuva devrimi, aydınlanma vb adına yapıyordu ve kaba marksist bir anlayışa sahipti. kürd meselesine bakışı da, isyanları ingiliz kışkırtması olarak ele alışı da, bu bakış açısıyla ilgiliydi.

zaten tkp yönetimi de eski ittihatçılardan, savaş esiri askerlerdendi. ideolojik kökenleri çok müsaitti de.

dolayısıyla onların bir burjuva ideolojisi olan kemalizmden etkilenmiş olduklarını söylemek neden utanmazlık olsun? seninkisi "laf olsun, torba dolsun."

ruslar doğu anadolu'lu iyi biliyorlardı ama bunun dersim'le ne ilgisi var? oraları işgal etmemişlerdi ki. kaldı ki sovyetler birliği de kemalist rejimi destekliyordu. tıpkı sonradan baascı rejimleri desteklediği gibi. o kadar destekledi ki, tkp kadrolarının karadeniz'de boğularak katledilmelerini bile sessizlikle karşılayıp ankara hükumetine silah ve para yardımı yaptı.

isim konusuna verdiğim yanıt neden suya tirit oluyormuş? senin de savunduğuna yakın bir görüşü savundum orada. isim değişikliğini sadece cumhuriyet dönemiyle sınırladım. onu bile "hepsi olmayabilir", "genel uzlaşma olabilir" vb diyerek kısıtlı ölçüde verdim. il isimlerinden tunceli'nin dersim olarak değiştirilmesini savundum. sen aynen kalmasından yanasın demek ki.

"tunceli"deki -el insan eli değil, diyar anlamında. ben de aksini iddia etmedim. ama öyle bir anlam da akla getiriyor ister istemez. o harekattan sonra akla daha çok vurup, yakıp yıkan tunçtan bir insan elini çağrıştırıyor.






Komünistler her zaman feodalizme karşı burjuvaziyi desteklemiştir. Marx zamanında da. 1848 köylü ayaklanmalarında da. Bu son derece doğal. Kaldı ki emperyalizm döneminde emperyalizme savaş veren milli burjuvaziyi desteklemeleri de ayrıca doğal. Milli mÜcadele yalnız burjuva hareketi de değildir. Halk kitleleri de emperyalizme karşı ayaklanmıştır. Zaten sizin de yazdığınız gibi Lenin de Mustafa Kemal'i destekliyor. Bu kaba Marksizm değildir. Dersim isyanı Kürt hareketi değildir. Feodal nitelikli isyandır. Yöre feodalleri iktidarın ellerinden gitmesini istememektedir. İsyanı çıkaran halk değil yöre egemenleridir. İsyanı bastıran da büyük ölçüde merkezi iktidarı destekleyen Kürt aşiret birlikleridir. Yoksa o tarihte ulusal hareketlere destek veren komünistler, onu da desteklerdi, neden desteklemesin?

15'ler hadisesini kalkıp doğrudan Kemalizme bağlamak olmaz. 15'leri katleden ülkedeki gericiliktir. Zaten buna ön ayak olanlar ve 15'lerin katilleri daha sonra Atatürk'ü de öldürmek istemiş, Kemalizme de savaş açmışlardır. Demagoji yapmayın yani. Esas sorun ülkede gericiliğin çok korkunç boyutta olması, ülkenin tam bir kaos içinde olması ve komünistlerin güçsüz olmasında yatıyor. O tarihte ülkede hakim güç Kemalizm değildir, Kemalizm daha iktidar olmuş değildir.

TKP'nin ittihatçılıkla bir alakası yoktur. TKP içindeki aydınlar Bolşevik devriminden etkilenmiş aydınlardır. Bunların içinde Avrupa'da bulunmuş olanları da var, Osmanlı'nın çöküşüyle Balkanlardan ve Kafkaslardan göç etmiş insanlar da, Rusya'da esir kalmış olanlar da. Bu da son derece doğal. Bunun dışında ülkede o zamanki sanayinin gelişmişliği ölçüsünde işçiler de hareketin içinde yer alıyor. Zaten dünyada kapitalizme en önce geçmiş büyük emperyalist devletler dışındaki tüm ülkelerde sanayi az gelişmiş ve işçi sınıfı da yeterli değil.

Komintern enternasyonal komünist örügtüdür. 1930'ların sonunda da enternasyonal komünist harekette tabii ki Sovyet komünistlerinin etkisi büyük. Sovyet işçi sınıfı ve onun partisi komünist hareketin öncüsü olarak kabul ediliyor. Sovyetlerin burnunun dibindeki ülkede olan biteni bilmemesi olanaksız. Ruslar zaten öteden beri Doğu Anadolu'yu çok iyi biliyorlar. Sovyetler de biliyor. Yalnız Türkiye'yi değil, İran'ı ve Orta Doğu'yu da biliyorlar. Şİmdi böyle bir ülkede olan olaylar için fikir sahibi olmamaları, yalnızca yerel komünistlere sormaları olanaksız. Türkiye Uruguay değil derken bunu kastetmiştim önceki mesajımda da.

Dersim konusunda da hala demagoji yapıyorsunuz. Efendim askeri harekat yapıldı, tunçtan el isyanı bastırdı, ondan sonra adı böyle değiştirildi v.b. Her şey yalan ve yakıştırma üzerinde kurulmak zorunda mı? Tunceli'nin il oluşu tarih olarak isyandan önce. Ben Dersim adına karşı olmadığımı da özellikle yazdım. Bu konuda da hala demagoji yapıyorsunuz. Ben Dersim adına karşı olmadığımı yazdım, ancak coğrafi yer isimlerine de özellikle değindim. Çünkü ülkede ad tartışması Dersim adıyla sınırlı değil. Zaten ülkede il ve ilçe adlarının büyük bölümü ne Türkçe, ne de Kürtçe, çoğu tarihi adların biraz başkalasmasıyla ortaya çıkmış. Bu da dillerdeki fonetikle ilgili birşey. Kürtçe olduğu iddia edilen adların çoğu da tarihi adlar. Amed adı da dahil. Ben emperyalist güçlerin halkı birbirine düşürmek için yaptığı kışkırtmalara karşı uyarı görevi yapıyorum. Yoksa Sami halklarının koyduğu ve daha sonra Ermenilerin benimsediği Aramice ad olan Amed adı da bana vız gelir, Arapların koyduğu Diyarbekir adı da.




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 23.04.2015- 08:00 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 27.04.2015- 09:17


Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış
Komünistler her zaman feodalizme karşı burjuvaziyi desteklemiştir. Marx zamanında da. 1848 köylü ayaklanmalarında da. Bu son derece doğal. Kaldı ki emperyalizm döneminde emperyalizme savaş veren milli burjuvaziyi desteklemeleri de ayrıca doğal. Milli mÜcadele yalnız burjuva hareketi de değildir. Halk kitleleri de emperyalizme karşı ayaklanmıştır. Zaten sizin de yazdığınız gibi Lenin de Mustafa Kemal'i destekliyor. Bu kaba Marksizm değildir. Dersim isyanı Kürt hareketi değildir. Feodal nitelikli isyandır. Yöre feodalleri iktidarın ellerinden gitmesini istememektedir. İsyanı çıkaran halk değil yöre egemenleridir. İsyanı bastıran da büyük ölçüde merkezi iktidarı destekleyen Kürt aşiret birlikleridir. Yoksa o tarihte ulusal hareketlere destek veren komünistler, onu da desteklerdi, neden desteklemesin?

15'ler hadisesini kalkıp doğrudan Kemalizme bağlamak olmaz. 15'leri katleden ülkedeki gericiliktir. Zaten buna ön ayak olanlar ve 15'lerin katilleri daha sonra Atatürk'ü de öldürmek istemiş, Kemalizme de savaş açmışlardır. Demagoji yapmayın yani. Esas sorun ülkede gericiliğin çok korkunç boyutta olması, ülkenin tam bir kaos içinde olması ve komünistlerin güçsüz olmasında yatıyor. O tarihte ülkede hakim güç Kemalizm değildir, Kemalizm daha iktidar olmuş değildir.

TKP'nin ittihatçılıkla bir alakası yoktur. TKP içindeki aydınlar Bolşevik devriminden etkilenmiş aydınlardır. Bunların içinde Avrupa'da bulunmuş olanları da var, Osmanlı'nın çöküşüyle Balkanlardan ve Kafkaslardan göç etmiş insanlar da, Rusya'da esir kalmış olanlar da. Bu da son derece doğal. Bunun dışında ülkede o zamanki sanayinin gelişmişliği ölçüsünde işçiler de hareketin içinde yer alıyor. Zaten dünyada kapitalizme en önce geçmiş büyük emperyalist devletler dışındaki tüm ülkelerde sanayi az gelişmiş ve işçi sınıfı da yeterli değil.

Komintern enternasyonal komünist örügtüdür. 1930'ların sonunda da enternasyonal komünist harekette tabii ki Sovyet komünistlerinin etkisi büyük. Sovyet işçi sınıfı ve onun partisi komünist hareketin öncüsü olarak kabul ediliyor. Sovyetlerin burnunun dibindeki ülkede olan biteni bilmemesi olanaksız. Ruslar zaten öteden beri Doğu Anadolu'yu çok iyi biliyorlar. Sovyetler de biliyor. Yalnız Türkiye'yi değil, İran'ı ve Orta Doğu'yu da biliyorlar. Şİmdi böyle bir ülkede olan olaylar için fikir sahibi olmamaları, yalnızca yerel komünistlere sormaları olanaksız. Türkiye Uruguay değil derken bunu kastetmiştim önceki mesajımda da.

Dersim konusunda da hala demagoji yapıyorsunuz. Efendim askeri harekat yapıldı, tunçtan el isyanı bastırdı, ondan sonra adı böyle değiştirildi v.b. Her şey yalan ve yakıştırma üzerinde kurulmak zorunda mı? Tunceli'nin il oluşu tarih olarak isyandan önce. Ben Dersim adına karşı olmadığımı da özellikle yazdım. Bu konuda da hala demagoji yapıyorsunuz. Ben Dersim adına karşı olmadığımı yazdım, ancak coğrafi yer isimlerine de özellikle değindim. Çünkü ülkede ad tartışması Dersim adıyla sınırlı değil. Zaten ülkede il ve ilçe adlarının büyük bölümü ne Türkçe, ne de Kürtçe, çoğu tarihi adların biraz başkalasmasıyla ortaya çıkmış. Bu da dillerdeki fonetikle ilgili birşey. Kürtçe olduğu iddia edilen adların çoğu da tarihi adlar. Amed adı da dahil. Ben emperyalist güçlerin halkı birbirine düşürmek için yaptığı kışkırtmalara karşı uyarı görevi yapıyorum. Yoksa Sami halklarının koyduğu ve daha sonra Ermenilerin benimsediği Aramice ad olan Amed adı da bana vız gelir, Arapların koyduğu Diyarbekir adı da.







aynı şeyleri tekrarlıyoruz. bu konuları defalarca tartıştık. komünistlerin feodalizme karşı burjuvaziyi desteklemesi ayrıdır, yeni rejimin halka karşı orantısız bir güçle saldırıp katliam yapması ayrıdır. dersim'de feodalite ne arar? orada feodalizmden de eski bir yapı olan aşiret ilişkileri vardı. bunları tartıştık.

isyan olduğu da şüpheli. başka yollarla pekala çözülecek bir sorun, kendini devlet sanan muktedirlerce zalimane yöntemlerle çözüldü.

evet, dersim olayı kürd olayı değildir. dersim'de katliamı yapan askerlerin çoğu zaten kürd kökenliydi. daha önce hamidiye alaylarında yer almış kürd beylerinin silahlı güçleri de buna katılmış hatta. alevi dersimli zazaları yok edilmesi gereken bir tuhaf canlılar olarak görüp yok etmişler.

bunların feodalizme karşı burjuva modernizasyonuyla, aydınlanmasıyla ilgisi yok yani.

suphilerin katli kemalistlerin değil, enveristlerin işi olabilir. kemalist güçler, kazım karabekir, bunları sadece halkı tahrik edip uzaklaştırmak istemiş, ama karadeniz'de bunları ortadan kaldırmayı enver paşa taraftarları düşünmüş ve uygulamış olmalı. ama o dönemde tabii kimin ne yaptığı belli değil. toz duman içinde etraf. katliamdan bile çok sonra haberdar olunuyor. ama sscb tepkisi çok sınırlı kalıyor.

ölenlerin tam sayısı bile belli değil. 15'den fazla oldukları söyleniyor. suphi'nin rus hanımı da o alçak katillerin esiri, cariyesi oluyor. tam bir çapulculuk işi.

mustafa suphi eski ittihatçılardandı. bu bir gerçek. diğer partililerden asker esirler de vardı. o dönem ittihatçılık en güçlü akımdı. komünist olmak yenidir. o dönemin koşullarından, bilgi edinme ve öğrenme imkanlarının kıtlığı içinde ne kadar olabildilerse o kadar komünist oldular. tabii komünizmin teorisini öğrenmekten söz ediyorum.

bu nedenle başka bir sınıf demek olan kemalistlerin çağrısına bu kadar körü körüne güvenip savunmasızca koşa koşa geldiler. kurtuluş savaşına katılıp güç vereceklerini ve güç olacaklarını sanıyorlardı. bambaşka bir gerçekle karşılaştılar.

bugün perinçek gibilerinin kemalizme ve chp'ye bu kadar sıcak bakmalarında da aynı bilinç vardır aslında. güç olabilmek, iktidarın bir tarafından tutunabilmek için kendilerine dünya görüşü olarak yakın gördükleri kemalist chp'ye, mhp'ye, benzerlerine sürekli yaklaşır, ittifak çağrıları yaparlar. bunlar bu yüzden katil ışid'i bile savunurlar. bunu da ideolojik söylemle gerekçelendirirler.

perinçek bir karikatürse, diğer solcularımız da o karikatürün daha düzgün görünümlü resimleridir yani. başka bir sınıfın güvenli limanında büyümek ve iktidardan nemalanmak isterler. o başka sınıf bunları itse de, dövse de, öldürse de, o kanadına karşı bu kanadıyla ittifak arayışında olurlar. ama kendi savundukları sınıfın biraz aykırı görünen kesimlerine yüz vermezler bunlar.




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 2 kişi görüntülüyor:  2 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ''Sol''un Perinçek düşmanlığının nedeni abbas 39 32884 31.10.2022- 11:42
Konu Klasör Doğu Perinçek'le AKP aynı gemideymiş... melnur 7 2616 20.10.2021- 00:09
Konu Klasör Sungur Savran Milli Mücadele'ye ‘ihtilal’ demek zorunda kalırsa: Mustafa Kemal gerçekten bu mu? melnur 0 185 03.09.2023- 00:50
Etiketler   Perinçekten,   CHPye,   birleşme,   şartı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS