SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
''Çözüm süreci'' bitti mi?           (gösterim sayısı: 3.805)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 29.07.2015- 02:19


''ÇÖzüm süreci'' bitti mi?

Kestirmeden yanıt verilecekse, zaten böyle bir süreç yoktu.   Çözüm süreci veya barış görüşmeleri veya adına ne derseniz deyin, iki tarafın, yani AKP ile kürt hareketinin adı gerçekte konulmamış ve her seçim dönemlerinde gündeme getirilen dönemsel ateşkes durumundan başka bir şey değildi. İki toplum da bu kadar acılar yaşamışken gizli kapılar arkasında neler konuşulduğu halklardan gizlenirken barış mı gerçekleşirdi?   AKP her seçim döneminde barış getirebilecek tek özne olarak kendini pazarlıyor, liberalleri, ''akil adamları''meydana salıyor, bu konuda kürt hareketinin içinden bile alkış ve destek alıyor, amacına ulaşıp, oyları cebine indirince ortalık yine aynı hamam aynı tas oluyordu. Kürt hareketinin ''üst aklı'' da bunun bilincindeydi. Onlar da ''AKP'yi iktidarda tutarak'' bu ateşkes dönemi boyunca alan hakimiyeti konusunda adımlar atıyordu. İşlerine geldiği, çıkarlarıyla örtüştüğü sürece   çözüm süreci de devam edebilirdi. Genel seçimlerde HDP'nin beklenenin üstünde oy almasıyla hesap değişti. Erdoğan'ın başkanlık rüyaları berhava olunca, şimdi en azından AKP'yi tek başına iktidara taşıyacak olasılıklar gündeme oturdu. Çözüm süreciyle kürt oylar HDP'ye gittiyse ve bir daha geri gelme olasılığının bulunmadığını anketörler söyledikçe, Erdoğan'a yapacak tek şey kalıyor: milliyetçi oylara oynamak! Yaratılacak şiddet sarmalı ile MHP'ye giden oyları kendi partisine aktarmak ve HDP üzerine oyunlar da oynayarak onun baraj altında kalmasını sağlamak veya oy kaybına uğratmak!

(Yanlış da anlaşıli faşist birmamalı, AKP tek başına iktidar olabilecek bir güce erişseydi ve HDP ile anayasa değişikliğini gerçekleştirebilecek bir sayı ortaya çıksaydı, sürecek olan şey bu sözde çözüm süreci olacaktı, yoksa liberal tayfanın ileri sürdüğü gibi bir çözüm değil.)

Bu başlıkta amaç kürt sorununu ele almak değil, elbette. Ama kürtlerin de dahil olduğu karanlık bir sürecin içine girilmekte olduğunun işaretleri fazlasıyla geliyor ve artık herkesin özellikle kürt hareketinin ve kuyrukçu takımının AKP'yi doğru tanımlamasının zamanının gelip geçtiğini görmek gerekiyor. Hep yineledik; AKP sıradan bir burjuva partisi değildir. Erdoğan sıradan bir burjuva lider de değildir. Bu gerçek görülmediği sürece Türkiye'de siyaset okuması yapılamaz.Üstelik bugünkü durum dündan de farklı ve zorlu; IŞİD kürt ve türk demeden kafa kesiyor, kitlesel saldırılarda bulunuyor! Ölenler kürt ve türk! Bu caniler şebekesinin içinde çoğunlukla kürt ve türk'ün bulunması da bize bir şeyler söylemeyecekse aynı hataları tekrarlamaya devam!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 29.07.2015- 12:01


Oylar gitti, çözüm süreci bitti.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 29.07.2015- 21:02


Kürt hareketinde yekpare bir davranış yok. Bilinçli yapıp yapmadıklarından pek de emin olmamakla birlikte HDP iyi polisi, Kandil ise kötü polisi oynuyor gibi geliyor bana. HDP barış derken, Kandil elde silah insan avına çıkıyor. Son iki polis memurunun öldürülmesini üstlenmediler ancak dudaklarından hep savaş çığlıkları dökülüyor. Bir karar vermeliler barış mı, savaş mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.07.2015- 01:24


Çözüm süreci Erdoğan'ın kendi diktatoryasını kurabilmesinin bir paragrafıydı. Erdoğan bilinçli ve planlı bir şekilde bu süreci götürdü. Kendisine yarar getirmeyeceğini anladı anda da gerçek düşüncesini açıklamaktan çekinmedi. '' Bu sorunu çözerse Erdoğan çözer'' deyip, Erdoğan ile karşılıklı bu konuyu konuşan Leyla Zana, Erdoğan'ın ''kürt sorunu yoktur'' sözünü duyduğunda ne hissetmiştir, ne düşünmüştür? Bir aldatılmışlık duygusu yaşamış mıdır? Sadece Leyla Zana mı? ''AKP'yi iktidarda biz tutuyoruz'' diyen Öcalan ne düşünüyordur? Ya AKP'ye toz kondurmayan sözde solcular? AKP'nin ne olup ne olmadığını sürekli hatırlatan, siyasi mücadelenin merkezine AKP'nin konulması gerektiğini, AKP'nin sıradan bir burjuva partisi olmadığını söyleyen sola dönüp ve hiç utanıp sıkılmadan '' bu AKP olmasaydı bu sosyal şovenler ne yapardı'' deyip, aklınca dalga geçen kuyrukçu takımı ne düşünüyordur?

Geçelim.

Kürt sorununda sistem içi barış diye bir şey olmaz. Üstelik iktidarda burjuva demokrasisini bile içselleştirememiş bir parti varken hiç olmaz! Olmazdı! Bir yanılgıydı, geçti gitti. Bölge yangın yerine dönmüşken emperyalizm elini bölgeye uzatmışken ve taşeronları emperyalist planlarda rol çalmaya çalışırken Türkiye bölmesinde kürt sorununun çözümü üstelik iktidarda böyle bir anlayış varken mümkün değildir. Kürt hareketi gerçekten barış istiyorsa, gerçekten Türkiyelileşme gibi bir paradigmayı samimi olarak savunuyorsa öncelikle bunun AKP ile olamayacağını bilmeli ve ona göre bir siyaset kurgusu geliştirebilmeliydi. Hadi o da geçti diyelim; ya şimdi?

Kandil savaş derken ve gereğini yapacağına ilişkin işaretler de verirken Demirtaş'ın ne kadar çaresiz kaldığını da mı göremiyorlar?

Kürt sorununda ne hamasetlin   ve ne de etnik/milliyetçi siyasetin çözüm üretme potansiyeli vardır! Barış mı, iki halkın eşit yurttaşlık çerçevesinde biraradalığı mı, o zaman yapılması gerekenler de, alınması gereken tutum da bellidir. Kürt hareketi etnik milliyetçi söylemi aşacak ve soruna sınıfsal bir yaklaşım getirecek.   Başka yolu yok ve olmadığı da defalarca görüldü!




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 30.07.2015- 15:59


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm süreci Erdoğan'ın kendi diktatoryasını kurabilmesinin bir paragrafıydı. Erdoğan bilinçli ve planlı bir şekilde bu süreci götürdü. Kendisine yarar getirmeyeceğini anladı anda da gerçek düşüncesini açıklamaktan çekinmedi. '' Bu sorunu çözerse Erdoğan çözer'' deyip, Erdoğan ile karşılıklı bu konuyu konuşan Leyla Zana, Erdoğan'ın ''kürt sorunu yoktur'' sözünü duyduğunda ne hissetmiştir, ne düşünmüştür? Bir aldatılmışlık duygusu yaşamış mıdır? Sadece Leyla Zana mı? ''AKP'yi iktidarda biz tutuyoruz'' diyen Öcalan ne düşünüyordur? Ya AKP'ye toz kondurmayan sözde solcular? AKP'nin ne olup ne olmadığını sürekli hatırlatan, siyasi mücadelenin merkezine AKP'nin konulması gerektiğini, AKP'nin sıradan bir burjuva partisi olmadığını söyleyen sola dönüp ve hiç utanıp sıkılmadan '' bu AKP olmasaydı bu sosyal şovenler ne yapardı'' deyip, aklınca dalga geçen kuyrukçu takımı ne düşünüyordur?

Geçelim.

Kürt sorununda sistem içi barış diye bir şey olmaz. Üstelik iktidarda burjuva demokrasisini bile içselleştirememiş bir parti varken hiç olmaz! Olmazdı! Bir yanılgıydı, geçti gitti. Bölge yangın yerine dönmüşken emperyalizm elini bölgeye uzatmışken ve taşeronları emperyalist planlarda rol çalmaya çalışırken Türkiye bölmesinde kürt sorununun çözümü üstelik iktidarda böyle bir anlayış varken mümkün değildir. Kürt hareketi gerçekten barış istiyorsa, gerçekten Türkiyelileşme gibi bir paradigmayı samimi olarak savunuyorsa öncelikle bunun AKP ile olamayacağını bilmeli ve ona göre bir siyaset kurgusu geliştirebilmeliydi. Hadi o da geçti diyelim; ya şimdi?

Kandil savaş derken ve gereğini yapacağına ilişkin işaretler de verirken Demirtaş'ın ne kadar çaresiz kaldığını da mı göremiyorlar?

Kürt sorununda ne hamasetlin   ve ne de etnik/milliyetçi siyasetin çözüm üretme potansiyeli vardır! Barış mı, iki halkın eşit yurttaşlık çerçevesinde biraradalığı mı, o zaman yapılması gerekenler de, alınması gereken tutum da bellidir. Kürt hareketi etnik milliyetçi söylemi aşacak ve soruna sınıfsal bir yaklaşım getirecek.   Başka yolu yok ve olmadığı da defalarca görüldü!



Bir hakin özgürlüğüne kavuşma yolu illada sizin iddia ettiğiniz gibi sadece sınıf micadelesinden oluşmaz. Ulusal mücadeleler sınıfsal değildir. Diğer taraftan sınıf micadelesi veriyoruz diyenlere bakıyorum ama yıllardır sadece masa başı mücadelesi veriyorlar, halktan asla bir güvence ve destek alamıyorlar. Toplumda herhangi   bir değer taşıyan ağırlıkları   yok, yaptıkları sadece yazıp çizmek ve kendilerine ters düşenleri eleştirmek,.......
Türk devletiyle devletten kaynaklanan sorunları çözmek öyle kolay olmuyor çünkü, devletin ve dolayısıyla devleti temsil edenlerin sorunları çözmek gibi ciddi bir yaklaşımları yok. Bugüne kadar yaşanan ilerlemeler sadece zorlamayla olmuştur ve ancak buraya kadar.
Başta Türkiye toplumu olmak üzere tüm unsurların demokratlaşmadığı sürece, ötekileştirmekten ve inkardan vaz geçilmediği sürece,   demokrasi içselleşmediği sürece,...... bırakın Kürt sorununu hiç bir sorunumuz asla nihai bir çözüme erişemez.




Bu ileti en son Alisan tarafından 30.07.2015- 17:27 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
abbas
[ emeğin gücü ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 21.12.2013
İleti Sayısı: 830
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: abbas
Cevap Tarihi: 30.07.2015- 17:55


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Çözüm süreci Erdoğan'ın kendi diktatoryasını kurabilmesinin bir paragrafıydı. Erdoğan bilinçli ve planlı bir şekilde bu süreci götürdü. Kendisine yarar getirmeyeceğini anladı anda da gerçek düşüncesini açıklamaktan çekinmedi. '' Bu sorunu çözerse Erdoğan çözer'' deyip, Erdoğan ile karşılıklı bu konuyu konuşan Leyla Zana, Erdoğan'ın ''kürt sorunu yoktur'' sözünü duyduğunda ne hissetmiştir, ne düşünmüştür? Bir aldatılmışlık duygusu yaşamış mıdır? Sadece Leyla Zana mı? ''AKP'yi iktidarda biz tutuyoruz'' diyen Öcalan ne düşünüyordur? Ya AKP'ye toz kondurmayan sözde solcular? AKP'nin ne olup ne olmadığını sürekli hatırlatan, siyasi mücadelenin merkezine AKP'nin konulması gerektiğini, AKP'nin sıradan bir burjuva partisi olmadığını söyleyen sola dönüp ve hiç utanıp sıkılmadan '' bu AKP olmasaydı bu sosyal şovenler ne yapardı'' deyip, aklınca dalga geçen kuyrukçu takımı ne düşünüyordur?

Geçelim.

Kürt sorununda sistem içi barış diye bir şey olmaz. Üstelik iktidarda burjuva demokrasisini bile içselleştirememiş bir parti varken hiç olmaz! Olmazdı! Bir yanılgıydı, geçti gitti. Bölge yangın yerine dönmüşken emperyalizm elini bölgeye uzatmışken ve taşeronları emperyalist planlarda rol çalmaya çalışırken Türkiye bölmesinde kürt sorununun çözümü üstelik iktidarda böyle bir anlayış varken mümkün değildir. Kürt hareketi gerçekten barış istiyorsa, gerçekten Türkiyelileşme gibi bir paradigmayı samimi olarak savunuyorsa öncelikle bunun AKP ile olamayacağını bilmeli ve ona göre bir siyaset kurgusu geliştirebilmeliydi. Hadi o da geçti diyelim; ya şimdi?

Kandil savaş derken ve gereğini yapacağına ilişkin işaretler de verirken Demirtaş'ın ne kadar çaresiz kaldığını da mı göremiyorlar?

Kürt sorununda ne hamasetlin   ve ne de etnik/milliyetçi siyasetin çözüm üretme potansiyeli vardır! Barış mı, iki halkın eşit yurttaşlık çerçevesinde biraradalığı mı, o zaman yapılması gerekenler de, alınması gereken tutum da bellidir. Kürt hareketi etnik milliyetçi söylemi aşacak ve soruna sınıfsal bir yaklaşım getirecek.   Başka yolu yok ve olmadığı da defalarca görüldü!





AKP ile kürt hareketi arasında süren görüşmelerin çözüm süreci olmadığı görüşünüze katılmakla birlikte bu sürecin Türkiye için çözülme süreci olduğunu söylüyorum. Bunu görmek lazım. Bu süreç boyunca AKP seçim kazanmayı, kürt hareketi ise alanda fiili üstünlük kurmayı amaçlamıştır ve böyle olmuştur. Bu süreç iki halkı barışta birleştirmeye değil, çatışmasızlık adı altında ayrıştırmaya yol açmıştır. Bunda da başarılı olmuştur. İki halk hiç olmadığı kadar birbirinden uzaklaşmış, kürt hareketi hiç olmadığı kadar alanda kendi hakimiyetini kurmuştur. Elinde silah olan ve silahı bırakmayacağını söyleyen bir örgütle masaya oturmak baştan yanlıştı deniliyor, bence amaç barış olmadığı için bence bu değerlendirmeler de doğru değil. İki taraf da süreç boyunca istediğini almıştır. AKP iki seçim kazanmış, kürt hareketi doğuda devlet olmayan devlet haline gelmiştir. Bu sürecin tekrar başlayabilmesi AKP'nin bu süreçten fayda görmesine bağlı. Bu yüzden çözülme süreci bitti, şimdi hatalarının bedelini halka ödetmeye çalışıyorlar.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 30.07.2015- 19:55


Esneyen Türkiye
Aydemir Güler


Esneyen TürkiyeÇok kısa bir zaman dilimine çok şey sığdı. Türkiye Suriye’ye hava saldırısı düzenledi. “IŞİD hedef alınmadı” demek mümkün değil. Çünkü TSK bir Amerikan operasyonunu icra etmiş bulunuyor ve bombalar AKP’nin “ABD koalisyonuna giriş belgesi” yerine geçiyor.

Ama asıl… Niye orada dursun ki AKP? Madem başka ülke sınırları içinde silah kullanmak resmen tanındı ve kabul gördü, neden PKK ile ilişkilere, yani şu “çözüm süreci” denklemine yeniden sınır ötesi hava ve/veya kara operasyonu parametresi ilave edilmesin? Bu bir koz, el güçlendiriyor.

Bir müdahaleye karşı çıkmayıp diğerine isyan edeceksiniz… Buna çifte standart dendiğini unuttuk mu?

Yoksa Ankara hükümetinin Süleyman Şah’ın varsayımsal cesedinden kalanlara ölesiye bağlı olduğunu düşünen mi var? AKP’nin Eşme ruhu diye yelkenlerini şişirip Suriye’ye girip çıkması, IŞİD ve PKK’ye bomba yağdırmasının ön hazırlığıdır. Süleyman Şahın ululuğunun manası budur.

O halde barışı savunurken doğru dürüst savunacaksınız. Orada destek, burada itiraz… Türkiye solunun bir tuhaf kısmı Eşme’de kafayı kuma soktu. Öyle olmuyor. Zaten kafayı kuma sokunca bombalardan da korunmuş olunmuyor.

Türkiye’nin gerilimi göstere göstere, adım adım geldi ve Suruç’ta iş kaosa döndü. Ülkeler bir dizi kriterle ayrıştırılabilir. Türkiye kaosla yönetilecek bir ülke değildir. Hadi temkinli davranayım ve “şimdilik” diye ekleyeyim.

Bir teze göre ülkemiz kaosun hiç eksik olmadığı, Lübnan’ın bazı kentlerinin, Afganistan’ın, Pakistan’ın yer aldığı lige düşüyor… Doğrultunun bu olduğu yalan değilse de, bu dönüşümün tamamlandığı söylenemez. Henüz iç savaş, bölünme ve dağılma noktasında değiliz.

Yani şimdilik göründüğü kadarıyla kaos geçecek... Türkiye terbiye olduktan sonra. Bu düzenin içinde, söz konusu durumdan dönüş olmadığı gibi, kaos uğrağında memleket gerçekten küme de düşebilir. Yukarıdaki anlamda olmasa da, başka bir anlamda düştü bile.

Kaosun geçiciliğini işleyen bir yazı yazmaya niyetlendiğimde henüz KCK sözcüsü “süreç yeniden başlayabilir” dememişti.


KCK: Ceylanpınar'da iki polisi PKK öldürmediDemek konu sürecin nasıl devam edeceğiyle ilgiliymiş! Demek ki terbiye işlemi çalışmış, Türkiye’yi esnetmiş...

Türkiye’de hükümet partisi seçim kaybediyor, ama düşmüyor. Türkiye savaşa giriyor, yer yerinden oynamıyor, milliyetçilik tepe yapmıyor, iç savaş çıkmıyor. 32 genç ölüyor, ülkenin bir kısmının üzülmesi yetiyor. Artık her gün insan ölüyor, ama hayat devam ediyor. Her yerde bomba ihbarı, Türkiye sadece korkuyor. İhbar diye meydanlar kapanıyor, hayat duruyor, insanlar korkularla yaşamaya hızla alışıyor. Korkudan kurtulmak için siyasetten kaçıyorlar.

Amerikan koalisyonuna müracaat işlemini tamamlayıp takdirnamesini alan AKP, yine de, bu atmosfer içinde en fazla terbiyeye muhtaç taraf. Yoksa durduk yerde niye uluslararası bir soruşturma açılsın bizim savaş kışkırtıcı ve organizatörleri hakkında?


Uluslararası Ceza Mahkemesi Erdoğan, Davutoğlu, Ala ve Fidan hakkında inceleme başlattı iddiası Türkiye döve öldüre sokulduğu kaotik ortamdan dövüle öldürüle çıkacak. Bu arada bayağı esnemiş olacak. Boyun eğecek anlayacağınız. Bütün dokularıyla, bütün organlarıyla…

AKP Türkiye’si kendince ehliyetli değil, tamamen aciz bir rejimdir. Suriye’de bula bula ÖSO denen artık ne idüğü belirsizleşmiş grupları topçu ateşiyle desteklemeyi bulan bir hükümetten söz ediyoruz!


Türkiye'nin 'müthiş' planı: Tampona ÖSO yerleşecek, ama onları biz koruyacağız
Aczin efelenmeyle örtülmesi mümkündür. Ama efelenmenin de bir sınırı olmalıdır. IŞİD’in o kadar da kötü olmadığı anlamına gelen görüş ve uygulamalar emperyalistlerin tekelindedir. AKP ise kardeş bellediği gericileri öldürmeyi öğrenecek. Masada birlikte oturduğunu da, evinde konuk ettiğini de…

Yeter ki ABD’nin imzasını taşıyan senaryodaki rol dağılımına uygun davranılsın. “Tamam tamam İncirlik sizin olsun.”

Kuşkusuz her yöne esnetemezsiniz bir toplumu. Türkiye sağa ve depolitizasyona doğru esneyecekse, solu besleyen damarlarda tıkanma kaçınılmazdır. Sağa esneme, solu kırar. Ya da solu kırmadan sağa doğru esneyemezler.

Örneğin sekülarizm, CHP’nin başlattığı ve seçim döneminde HDP’nin doruğa taşıdığı ideolojik söylem sayesinde enerjisini yitirmiş bulunuyor. Sekülarizm ile özgürlükçülük arasındaki köprü yıkıldığında ilk akla gelen üç toplumsal dinamiğin   duraklayacağı kesindir: gençlik, beyaz yakalılar, alevi hareketi… Seçim sonrasında, şu son günlerde IŞİD karşıtlığına bir ilerici, laik yükselişin eşlik etmemesi yalnızca polisiye baskılara bağlanamaz. AKP’nin polisiye baskısı CHP ve HDP’nin laikliğin içini boşaltmalarının tamamlayıcısıdır.

Emperyalizm ve gericilik Türkiye’yi böyle esnetebildiyse, burada soldaki uykulu esneme halinin payı az değildir.

Bunun tersi de doğru. Esneyen Türkiye’nin çıkışı diri bir soldan geçer. Dirileşen bir sol, çıkışın garantisi değildir. Ama onsuz hiçbir şey olmaz.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Demirtaş'tan ''yeni çözüm süreci'' başlıklı yazı... melnur 0 705 02.07.2022- 00:06
Konu Klasör İyi ki doğdun iki gözüm... dayanışma 2 7131 28.10.2019- 19:10
Konu Klasör ‘Çözüm süreci’... melnur 3 1481 19.07.2021- 01:27
Konu Klasör Oyun bitti toplumcu 0 3038 20.03.2014- 12:33
Konu Klasör 12 Eylül boşuna mı bitti?- Can Soyer denizcan 2 4633 24.08.2014- 09:38
Etiketler   Çözüm,   süreci,   bitti
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS