SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
Alper Taş : Hep Beraber Başarabiliriz           (gösterim sayısı: 10.224)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 11.11.2015- 10:49


Alper Taş : Hep Beraber Başarabiliriz
 
Resim Ekleme

1 Kasım sonuçlarını değerlendiren yandaş basın "Gezi isyanında açılan parantez kapandı" dedi. AKP'ye en büyük darbeyi vuran gezi isyanı gerçekten de etkisini yitiridi mi?

Gezi'den sonra AKP'nin tedrici bir gerileme sürecine girdiğini ve bu seçimlerle bunun en azından şimdilik aşıldığını söylemek mümkün. Ancak, Gezi isyanını, salt bu alandaki yansımalarına bakarak değerlendirmek eksik olur. AKP, Gezi isyanını normalin dışına çıkılmış anlık bir tepkiden ibaret gördüğü için, Gezi isyanından sonra tüm araçlarıyla bu dinamiği bastırmaya çalıştı. Ancak Gezi isyanı AKP'nin anladığı üzere anlık bir tepkiye indirgenemeyeceği gibi açılıp kapanacak bir parantez olarak ele alınamaz.

Gezi'nin direnme dinamikleri, sokağa çıkan kesimlerin talepleri bugünkü rejime karşı temelden bir karşıtlığı içeriyor. O yüzden AKP-Saray rejimi geçici olarak bu dinamikleri bugün açısından (1 Kasım) geriletse de, bu talepler ekseninde süren direnişlerde ve halkın büyük bölümünde AKP'ye karşı arayış-direnç biçiminde sürüyor.

Kendi açımızdan bakarsak, Gezi'nin siyasetinin üretilemediği, geliştirilemediği ve kalıcılaştırılamadığını söylemek mümkün. Bu anlamda, Gezi milyonları siyasetini aramaya devam ediyor. Gezi'den sonra, onun referansları üzerinden solda inşa edilebilen tek yeni yapı Haziran Hareketi oldu. Kuşkusuz, Haziran Hareketi tamamlanmış bir hareket değil ve bu anlamda inşa edimesi gereken çok önemli bir zemin. Şunu ifade etmeliyiz ki Gezi isyanıyla beraber aslında AKP bitmişti. Gramsci'nin tabiriyle 'eski ölmüş ama yeni henüz doğmamıştı'. Gezi isyanı yeniye dair çok önemli bir yön çizmesine rağmen, Gezi'nin hemen ardından girilen peş peşe seçim süreçleri içerisinde Gezi'nin politik taleplerine sahip çıkan, onun birleşik ve yaygın dinamiklerine seslenebilen birleşik bir yeni seçenek oluşturulamadı. Gezi muhalefet tarafından sembolikleştirildi. Seçimlerde daha çok stratejik oy kullanma biçimini alan, bu anlamda AKP'ye HAYIR diyen negatif bir siyaset hakim oldu. Gezi milyonları bu doğrultuda hareket etti. Bu durum bir seçeneksizliği işaret etti. Seçenek ancak AKP-Saray rejiminin karşısında Türkiye'yi yeniden kuracak bir bütünlüklü Haziran programı ile geliştirilebilirdi. Bu yapılamadı.

Öte yandan seçim platformunun dışında, toplumsal mücadele zeminlerinde de Gezi isyanının ortaya koyduğu siyaseti ete kemiğe büründürecek bir halk muhalefeti seçeneği de geliştirilemedi. Haziran Hareketi'nin bu doğrultudaki çabaları, seçim platformunun, temsili demokrasinin hesapları ve kitapları içerisinde kendine bir alan açamadı. Şimdi bu süreçlerden ders çıkartıp önümüzdeki döneme bakmalıyız. Önümüzdeki dönemde Gezi'nin yeniden üretilmesini, yaygınlaşmasını ve örgütlü güce dönüşmesini sağlayacak olan mahallede, sokakta, iş yerinde, saldırıların yoğunlaştığı her noktada halkın birleşik mücadelesinin geliştirilmesidir. Bunu esas alarak, bu mücadeleye paralel 2019 seçimlerini de   bugünden görebilen bir yerden Gezi siyasetinin ilkeleri ve felsefesi doğrultusunda halkın öz örgütlerine, Meclislere dayalı bir tarzda halkın iktidarının önünü açan bir siyaseti de geliştirmeliyiz.

* 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında sağ-muhafazakar oylar hesaplandığında büyük fark gözükmüyor. Buna rağmen 1 Kasım sonrası toplumsal muhalefet odaklarında yenilgi iklimi hakim. Bu durumu nasıl değerlendiriyor sunuz?

7 Haziran'da AKP'nin tek başına iktidarını kaybetmesi -biraz da abartılı biçimler alsa da - genel olarak bir iyimserlik havası yarattı. 7 Haziran sonrası AKP tarafından geliştirilen savaş konsepti ve onun bir parçası olarak şekillenen 1 Kasım seçim sonuçları, bu iyimserliği yok etti. Şimdi, yine biraz abartılı biçimde yaşanan karamsarlığın nedenlerinden birisi bu. Elbette herkes neler yaşanabileceği noktasında haklı bir kaygı içerisinde. Ama bu kaygının insanları pasifleştiren, kendi dünyasına döndüren bir sonuca değil, bugünkünü aşan bir direnme mücadelesine dönüştürülmesi gerekiyor. Hani, memleketi terk edip gitmek üzerine söylenenlere bakınca biraz şaşırmak ve üzelmemek de elde değil. Ama tümüyle böyle düşünenleri suçlamak da doğru değil. Milyonlarca insan tutunacağı, güveneceği,   gelecek düşünü yeniden üreteceği bir umut arıyor. Mesele bu umudun yaratılması. Onun için de şimdi içe kapanarak, halka küserek değil aksine bu karanlık girdaptan ülkemizi nasıl çıkaracağımızı birlikte düşünerek, yeni yollar açmaya odaklanmamız gerekiyor.

Evet, ülke gerçekliği tüm çıplaklığıyla karşımızda duruyor. Milliyetçi-muhafazakar toplumsal bir yapı özellikle 12 Eylül'den sonra örgütlü bir biçimde geliştirildi. 21.yüzyılın dinsel, kültürel ve kimlik temelli siyaseti de bunu besledi. AKP, bu sağ milliyetçi-muhafazakar kesimin neredeyse tek temsilcisi olmasıyla belirleyici bir güç haline geldi. 7 Haziran'la 1 Kasım arasındaki farka baktığımızda da 7 Haziran'da, milliyetçi oylar MHP ve BBP eksenine, muhafazakar oylar HDP, Saadet ve Hüda-Par'a dağılmıştı. AKP savaş konsepti içerisinde dağılan bu oyları geri topladı.

Bu kültürel-ideoljik iklim ülkemizin gerçekliği. Bu gerçeğe sırtımızı dönemeyeceğimize göre değiştirmek için neler yapacağımızı konuşmalıyız. Bu her şeyden önce uzun süreli, çok yönlü ve kapsamlı bir mücadeleyi gerektiriyor. Bu iklimi değiştirmek istiyorsak, halkın bağrında onunla iç içe geçmiş kanalları, zeminleri yaratmamız gerekiyor. Bunları yapmadan bu değişimi sağlayamayız.

Şimdi seçimler öncesi ve sonrasında anket şirketleri sözün, imajın etkisinden söz ediyor. Kuşkusuz siyaset de söylemin de etkisi vardır. Ancak, devrimci bir siyaset açısından halkın gerçek dönüşümü sözün eylemle geliştirildiği noktada yaşanabilir. O yüzden önümüzdeki dönemde iğneyle kuyu kazacak bir sabırla halkın gündelik sorunlarını halkla içi içe çözmeye çalışacak, yeni bir emekçi aydınlanmasına dayanan bir kültürel değişimi de içeren, kurucu   perspektife sahip   bir direniş hareketinin geliştirilmesine ihtiyaç var. Değiştirme iddiası, iradesi ve gücü bunun içinde gelişecektir. Yoksa şimdi halkı kendi suçlarına ortak etmiş AKP iktidarının kötülüklerine bakarak, ona oy veren herkesi de aynı kötülüğün parçası olarak görerek de bir şey yapmak mümkün değil. Yoksullar, ezilenler, emekçiler, işçiler sağ milliyetçi-muhafazakar ideoloji içerisinde kalmaya devam ediyorsa, bunun üzerine düşünmeli ve bu durumu tersine çevirebilecek şekilde dilimizi, çalışma tarzımızı, örgütlenmemizi yenilemeye çalışmalıyız.

* 1 Kasım sonrası ile öncesi arasında temel br farklılık var mı?
1 Kasım sonuçları AKP'ye derin bir nefes aldırdı. İleriye hamle yapabilme imkanı sağladı. Seçim sonrası başlayan yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi tartışmalarında da bunu görmek mümkün. Ancak, bu sonucun esastan bir değişikliğe yol açtığını söylemek mümkün değil. İstikrar beklemek bütünüyle hayal. İstikrar ancak AKP'nin sömürü, baskı politikaları açısından geçerliliğini koruyacak. Yoksa rejimin ve düzenin dayandığı konjonktürel ve yapısal kriz dinamikleri istikrarsızlık üretmeye devam edecek.

AKP karşısında, aslında AKP'den daha büyük bir kesim var. 1 Kasım sonrasında değişmesi gereken, AKP'ye HAYIR diyen milyonların örgütsüzlüğünün aşılması, muhalefet hareketinin dağınıklığının ortadan kaldırılmasıdır. Başka türlü temel bir değişimin gerçekleşmesi zaten mümkün değil. Bu anlamda ülkeyi esastan değiştirecek potansiyel gücün, örgütlü ve kurucu bir güce dönüşmesi gerekiyor. O yüzden temel farklılık, muhalefet hareketi açısından böyle bir mücadelenin ne denli zorunlu ve hayati olduğu gerçeğinin çok net biçimde ortaya çıkmış olmasıdır.

* Kısa vadede yüzde 60 yüzde 40 seçim tercihi değişmeyeceğine göre sol ne yapmalı?

Öncelikle birbirimize daha çok sahip çıkmamız ve birbirimizin iyiliğini daha çok istememiz gerekiyor.

Birbirimizi anlamaya, dinlemeye, daha çok dayanışma içinde olmaya çalışmalıyız. Artık gösteriye, kendini göstermeye dayanan, gerçek zeminleri yaslanmayan ya da gerçeğin çok abartılı bir biçimde ifade edildiği çalışma biçimlerinden uzak durmalıyız. Gösterişi değil, mütevaziliği öne çıkarmalı derinliğine bir siyasi-toplumsal mücadele geliştirmeleyiz.

AKP'nin saldırılarının yoğunlaştığı noktalarda birlikte direnme -dayanışma ilişkisini güçlendirmeliyiz. Sokağın koordinasyonunu sağlayacak şekilde muhalefet hareketinin ortak zeminlerini inşa etmeliyiz. Ama bunların ötesinde başka bir şey yapmak gerekiyor. Hani her zaman bu tür anların ardından bir yenilenme arzusu da ortaya çıkar, ama herkes kısa bir süre sonra bildiğini yapmaya devam eder. Gezi'den sonra da böyle oldu. Bunu değiştirmemiz gerekiyor. Bunun yolu da halkın gündelik sorunlarına onlarla birlikte yanıt arayan, yoksulların, ezilenlerin, emekçilerin mücadelesine omuz veren, kendine onun içinde onlarla birlikte bir varoluş zemini yaratabilen bir hareket olmaktan geçiyor. Mesele artık bunu yapma iradesinin nasıl ve ne kadar gösterileceğinden ibaret. O yüzden şimdi bu sonuçları içine sindiremeyen, bu ülkede yaşanır mı diye umutsuzluğa düşen ya da direnmenin bir yolunu bulalım diyen herkesi birlikte böyle bir mücadeleyi yürütmeye, yeni yollar açmaya çağırıyoruz. Ankara'da katladilen arkadaşlarımızın açtığı pankartta olduğu gibi, 'umutlarımızı bombalayamazlar'. Umutlarımızı, fikirlerimizi ve hayallerimizi teslim alamazlar. Şimdi ya hep beraber ya hiç birimiz sloganının en güncel olduğu bir dönemin içerisindeyiz. Hep birlikte Başarabiliriz.

*BirGün'de yayınlanan söyleşinin tamamıdır. (Nurcan Gökdemir - Yaşar Aydın)




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 11.11.2015- 11:35


[MÎR SAİD SULTAN GALİYEV - Azmi Özcan]

gibi takma adlarla yayımlanan yazılarıyla devam etti. 1915’te yeniden öğretmenliğe döndü ve Bakü’deki Tatar Kız Lisesi’nde çalıştı. Bu sırada milliyetçi-sosyalist görüşleri belirginleşti. Bakü Şehir Meclisi’nde ticaret vekili oldu. Bu dönemde Galiyev’in ilk siyasî faaliyeti, Ufa’da kurucuları arasında bulunduğu militan Tatar örgütü ile bölgesindeki Ruslaştırma ve hıristiyanlaştırma faaliyetlerine karşı direnişi örgütlemesi olmuştur. I. Dünya Savaşı sırasında Tatar ve Başkırt askerlerini Çarlık ordusunda savaşmamaya çağıran faaliyetlerde bulundu.

1917 Şubat devriminde Bütün Rusya Müslüman Hareketi’nin sol kanadında yer aldı ve Müslüman Kongresi Yürütme Komitesi sekreterliği için Moskova’ya davet edildi. Mayıs 1917’de Rusya Müslümanları Kongresi’nde genel sekreterliğe seçildi. Ardından Kazan’a giderek bu dönemde Tatar Türkleri’nin tek yetkili komitesi olan Molla Nur Vahidof’un önderliğindeki Müslüman Sosyalist Komite’ye dahil oldu ve kısa zamanda etkili bir konuma ulaşıp Müslüman Sosyalist Komite komiserliğine getirildi. Bu arada Komünist Parti saflarında hızla yükselerek Sovyet Milliyetler Komitesi’nin ikinci sekreteri oldu. Aynı zamanda bu örgütün resmî yayın organı Jiznnatsionalnostey’in editörlüğünü yapmaya başladı.


Hiç Galiyev in yaşamını okuyan oldumu.
Hem İslam hem komünist.   Sovyet devrimine Türkiye de M.Suphilere çok büyük katkıları olan bütün islam dünyasında komünizm,i sempatik gösteren ve komünist mücadelede iran dahil çok ülkeye düşünce ve eylemleri ile katkıda bulunan yüce yürekli bir insan.

Bu gün Türkiyede İhsan Eliaçık niçin Galiyev olmasın niçin anti kapitalist müslümanlar aynı zamanda komünist olması.Komünizmi islam alaminde yeniden parlatmasın.

Bütün solculer aldıkları yenilgiden sonra hep gerilerine bakarlar.Sn A.Taş ta bütün meselesini gezi olaylarına dikmiş.
Dünyada gezi tipi bir çok olay yaşandı bazıları bir daha geri dönmemek üzere gitti bazılar sonucu darbe oldu bazıları bir kısım demokratik kazanımlar elde etti.

Türkiyede de gezi olaylar iz bıraktı çekti gitti
Belki gelecek mücadele biçimi için bir mihenk taşı oladu belki yıllar sonra bir hatıradan başka bir şey olmayacak.
Ama biz olaylar değerlendirirken işi sadece gezide bırakamayız işte gezi sonrası kurulan haziran hareketi bir şey bile olamadı.Ama türkiyede geziden sonra çok büyük ve çok karmaşık süreç yaşandı .
İktidardaki güçler krizleri çok iyi yönetti bu kadar kotü şartlardan bile başarı çıkarmasını becerdi Kendine yapılmak istenen darbeyi geri çevirdi haziran seçimi sonrası oynadığı kumarı kazandı.

Peki rakibimizin bu başarıları karşısında biz ne yaptık .
Hala gölgemizle öğünüyoruz hala bu halkın % 60 ı sağcı ne yapalım deyip tanrısal bir güçten medet ummaktayız.
Niçin tanrı biz olmuyoruz olmak için niçin aklımızı gücümüzü kullanmıyoruz Bu halkın % 60 ı sağcı ise bu halkın % 70 i fukara eğer bizi engelleyen güç islamsa onunda çaresi tarihimizde yaşanmıştır işte galiyev o bizim tarihimiz değilmi niçin bir Galiyev İ.Eliaçık olmasın anti kapitalist oluşu bizimle aynı kulvarda olduğunu göstermiyor mu.

Artık alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz Dünyaya bakışımızıda eğitimimizi kültürümüzüde
Belki etrafımızda bir çok Galiyevler var biz görmüyoruz .Artık kafaların değişme vakti geldi.Bize komünizm,i devrimi kimse ikram etmeyecek.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 11.11.2015- 11:42


Senin bu yazdıklarından sonra Alper Taş'ın söylediklerinin yanlış olduğunu anladım: ''İhsan Eliaçık'la başarabiliriz'' demeliydi!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 11.11.2015- 12:08


Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Senin bu yazdıklarından sonra Alper Taş'ın söylediklerinin yanlış olduğunu anladım: ''İhsan Eliaçık'la başarabiliriz'' demeliydi!


Bence de öyle demeliydi.




Bu ileti en son hakkı tarafından 12.11.2015- 09:47 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 11.11.2015- 17:16


Alıntı Çizelgesi: hakkı yazmış



Hiç Galiyev in yaşamını okuyan oldumu.
Hem İslam hem komünist.   Sovyet devrimine Türkiye de M.Suphilere çok büyük katkıları olan bütün islam dünyasında komünizm,i sempatik gösteren ve komünist mücadelede iran dahil çok ülkeye düşünce ve eylemleri ile katkıda bulunan yüce yürekli bir insan.




Bilgi yanlışı var, Sultangaliyev İslam değil, diyalektik materyalisttir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 12.11.2015- 09:51


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış


Bilgi yanlışı var, Sultangaliyev İslam değil, diyalektik materyalisttir.



İhsan Eliaçıkta öyle. Ne diyor bak Bütün mülk allahındır onu bütün insanlar kullanmalı.
Bu gün islam geçinen bir çok iktidar taraftarı İ. Eliaçık için o Müslüman değil komünist diyor. Ne olacak şimdi biz bu adamı nereye koyacağız.

Mataryalistler de demiyormu üreten sadece doğa ve emekçidir.
Bundan önce Şeh Bedrettin de bu tür şeyler söyledi Pir sultan abdal,da.




Bu ileti en son hakkı tarafından 12.11.2015- 10:20 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
owert
[ İşçi ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.11.2013
İleti Sayısı: 246
Konum: Antalya
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: owert
Cevap Tarihi: 12.11.2015- 10:31


Alper Taş,Evet, ülke gerçekliği tüm çıplaklığıyla karşımızda duruyor. Milliyetçi-muhafazakar toplumsal bir yapı özellikle 12 Eylül'den sonra örgütlü bir biçimde geliştirildi. 21.yüzyılın dinsel, kültürel ve kimlik temelli siyaseti de bunu besledi. '' diye doğru bir tespit yapıyor ama bu gelişmeye karşılığının ne olduğunu söyleyemiyor. Bu konuda Türkiye sosylistleri zafiyet ve beceriksizlik için de .

Alper Taş hala 21.yüzyılın dinsel, kültürel ve kimlik temelli siyasetini temel alanlardan medet umuyor,umut besliyor ,gerçekte haziran sonrası olabilecek ve olan örgütlenmeyi bunların sabote ettiğini ve dinamitlediğini itiraf edemiyor .

Türkiye sosyalistleri PKK ya net ,berak tutum alamadığı müdetçe bu karambol devam eder, bir adım öteye gidemez.Olduğu yerde tepinip durur ve geçmiş mirası yer.

Türkiye Sosyalistlerinin bağımlılık ilişkisine isyan bayrağını çeken 1968 devrimci soyalistlerini anlayamayanlar ,dünü de anlayamazlar .Dünü anlayamayan ise bugünü hiç anlayıp çözümleyemez.

Dinsel ve kimliksel rüzgarlara kapınıldığında devrimci olunmaktan uzaklaşılır.Ne yazık ki Türkiye devrimcileri bu rüzgara kapılmış kendini her geçen yıllar inkar etmiştir. Bu eleştirleri yapanları da şöven,türk ulusalcısı ,nasyonilist karalamasıyla rüzgarın önünde koşmaya başlamıştır. Çünkü kendine güvenemeyen tutarsızların yolu ancak bu yol olabilir. Dünün(1970 de) ,deneyimlerinden özelikle bağımsız olmayı ,olunması gerektiğini gösterenlerın tersine   ,HDP den milletvekili adayları olurlar. Bunu da onaylarlar. Afişlerini yapıştırıp,propagandasını yaparlar .Bunlara da Bu ülkede ''devrimci sosyalist ''derler . Gerçekte bu ne sosyalist nede devrimcilikle alakası vardır




Bu ileti en son owert tarafından 12.11.2015- 10:41 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 13.11.2015- 02:05


Alper Taş'ın uzun zamandır yaptığı açıklamalar Türkiye gerçeğine uygun açıklamalardır. Solun bu açıklamalara kulak vermesi de lazım. Bölük pörçük örgütlenmelerle Türkiye'de muhafazakar bir otoriterliğin egemenlik kurulması önlenemiyorsa CHP ve HDP'yi de içine alan bir proje ile seçimlere hazırlanmak kitlesel bir güç oluşturmak lazım. Solun bu dağınıklığı sağın daha yerleşik olmasına yol açıyorsa bu dağınıklığa gerekçeler üreterek dağınıklıkta ısrar etmek muhafazakar otoriterliğin daha da artmasına   neden oluyorsa, Alper Taş'ın ''birlik olalım'' çırpınışları çok değerli görülmelidir. Kürtler üzerinde böyle bir baskı da kurulursa HDP'nin PKK'nın baskısından uzaklaşması da sağlanabilir. HDP'nin bu konuda güvene ihtiyaç var ve Alper Taş'ın önerileri doğrultusunda adımlar atılırsa PKK de buna kayıtsız kalamayacaktır. Alper Taş haklı, Türkiye'nin gündemine solun en geniş anlamda beraberliği girmelidir. Geç bile kaldık.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
owert
[ İşçi ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.11.2013
İleti Sayısı: 246
Konum: Antalya
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: owert
Cevap Tarihi: 13.11.2015- 09:49


Ödp nin Türkiye sorunlarına yaklaşımları doğru bir çizgide. Ancak doğru olmak yetmiyor,doğru bir hat örgütlenmesi gerektiğini söylemekte yetmiyor. Ödp nin önerdiği bu hatta yaklaşmayanları da eleştirmek gerekiyor. Geçen CNN de Alper bunu açıklamaya çalıştı.yerel seçimlerden ,cumhurbaşkanlığı seçimlerinde   ÖDP nin CHP ,HDP nin yine toplumsal muhalefettin katılımıyla ortaklık oluşturulması gerektiğini ,bu konuda çaba sarfedildiğini ancak ne CHP ne HDP bu ortaklaşmaya yanaşmadığını söyleyemesede (işte bunu söylemsi gerkirdi.) ima yollu anlattı.

Şu açık ve net . Ne CHP ne HDP Tüm toplumsal muhalefetti kapsayacak ortak bir programda birleşmek istemiyor. CHP ve HDP kendi başlarına ipi çekmek istiyor. Bana göre bu iki siyasal oluşumun Türkiye toplumlarına yaptığı en büyük kötülük. Adeta ,AKP nin bir tekmelik canı kalmışken böyle ortak bir program ki bu aman aman çok detaylı olmayan sadece demokratik Türkiye kapsamında,AKP yi yerle bir edecek   olan program çıkaramıyorlar. Tersine,bu iki siyasal oluşum kendi siyasal utkusu içinde   kazançlarına bakıyorlar. Diğer taraftan Türkiye toplumları berbat bir konuma sürükleniyorlarmış hiç umurlarında değil.

İşte Ödp yürekli,cesaretli   olup bu iki siyasal duruşu yerden yere vurmalı teşhir etmelidir.

Evet Ödp bazı gelecekte hala bir ortaklaşma sağlanabilir   kaygılarından ötürü bunu siyasal olarak tercih etmemektedir. Ama bunu yılardır Türkiye soyalistleri özelikle Kürt siyasalına karşı yapmamaktadır.

Kısaca bir tekmelik hali kalmış AKP bu karmbol ve tutukluluktan yaralanmakta ,siyasal olarak rol konumunda olan CHP _HDP ortalıkta toplumsal sonuçlar alınmayacak biçimde   dolaşmaktadır.   Bunlarda gelecekte tek başlarına daha güçlü siyasal güç olabilecekleri umutlarıyla Türkiye toplumları AKP nin eline teslim etmektedir.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Alper Taş: Kürt sorununun çözümü için de memlekete sol lazım... melnur 2 2369 26.12.2019- 06:22
Konu Klasör Alper Taş: Belediye binasındakiler değil, halk yönetecek melnur 0 1764 11.02.2019- 08:08
Konu Klasör Alper Taş: Meselemiz Kürtlerin talepleriyle değil, HDP’yle ilişkinin biçiminde... melnur 0 602 31.01.2022- 03:23
Konu Klasör Ya hep beraber ya hep beraber dayanışma 0 3325 08.09.2014- 21:18
Konu Klasör Cumhuriyet Kobane'de: 'Beraber mevzilendik' umut 1 3412 24.02.2015- 19:11
Etiketler   Alper,   Taş,   Hep,   Beraber,   Başarabiliriz
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS