SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Yanıtı doğru yerde aramak...-Erkan Baş           (gösterim sayısı: 3.672)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 18.11.2015- 13:04


Yanıtı doğru yerde aramak...-Erkan Baş  

1 Kasım seçimlerinin üzerinden 15 günden fazla zaman geçti, seçim sonuçları üzerine birçok şey söylendi.

Garip biçimde hemen her politik çevrenin yine sadece kendilerini haklı çıkmış gördüğü ve fakat en genel olarak moral üstünlüğün AKP'de olduğu günlerden geçiyoruz.

AKP cenahındaki moral üstünlük normal. 13 yıldan fazla bir süredir sistematik biçimde halk düşmanı politikalar uygulayan bir iktidarın, son 2 yıl içerisinde epey sallandıktan sonra hile ve yolsuzlukla bile olsa %49 oy almayı başarmış olması üzerinden atlanacak bir konu değil.

Şimdilik sadece not düşmekle yetinelim. AKP'nin devlet katında kadrolaşması, oralarda elde ettiği mevziiler ve devlet yapılanması içinde de önemli bir dönüşüme imza atması önemli, ancak geride kalan dönemde toplumunun bir bölümünde yarattığı dönüşüm ve tahribatın derinliği daha önemlidir. Hepimizin özel olarak bu başlıkta daha ciddi çalışmalara ihtiyacı var. Zaten tarihsel olarak toplumun dokusunda belirli bir yeri olan gericiliğin, özellikle 2000’li yıllarda hem derinlik hem yaygınlık kazanmış olması gerçeği, solun uzun süreli mücadele konuları arasında öncelikli bir yere sahip olacak.

Konumuza dönersek, AKP'nin hile, baskı, terör gibi tüm silahları devreye sokarak bile olsa elde ettiği "başarı" önemlidir. Ancak bunun AKP karşısında Türkiye toplumunun önemli bir bölümüne yayılmış direnci kıramamış olması da... Birincisini görüp, ikincisinin üzerinden atlamak önemli bir hatadır.

Bize göre toplumun geleceği temsil eden kesimleri içinde önemli bir toplam 1 Kasım sonuçlarıyla da teyit olduğu üzere AKP karşısındaki direncini korumaktadır. Sol açısından belirleyici önemde olan veri budur.

Türkiye’nin ilerici güçleri AKP’ye teslim olmuyorlar. Ancak burada önemli bir sorun var, teslim olmayan bu kesim açısından "AKP nasıl yenilir?" sorusuna ikna edici, inandırıcı ve ayakları yere basan bir yanıt üretilebilmiş durumda değil.

Meseleyi basitçe "AKP zaten sandıkla değil, sokakta yenilecek" ekseninde ele alındığımızda teorik olarak çok doğru bir tez ileri sürüyor olsak bile pratik olarak yeterli bir yanıta ulaştığımızı düşünüp bununla yetinemeyiz.

Yakın dönemin bizim açımızdan en önemli sorunu olarak duran bu soruya henüz somut bir yanıt veremesek bile yanıta giden yolun köşe taşlarını bugünden yerleştirmek mümkündür.

Türkiye sosyalist hareketi bir bütün olarak, ısrarla ve inatla, emekçi halkın birliği ve dayanışmasını temel alan bir yol haritasına odaklanmak durumundadır. Yığınak bu fikrin arkasına yapılmalı. Hayatın her alanında halkın en geniş birliğini oluşturmayı hedef alan, bunu siyasal olduğu kadar toplumsal sorunları da gören bir bakış açısıyla örgütleyen, böylece aynı zamanda toplumu esir alan gericiliğin karşısında halkın dayanışmasıyla yeşerecek yeni bir politik-kültürel iklim yaratmak hedeflenmeli.

Biraz açalım...

Toplumsal mücadelelerde "doğru okuma" önemlidir. Ancak tasvir etmek ile tahlil etmek arasında bir fark vardır. Mevcut durumda Türkiye solunun daha ziyade tasvir ile yetindiğini söylemek zorundayız.

Tahlil, kaba görünüm ile yetinmeyen, arka plan, süreçler ve bütünlük arayışıyla belli bir derinlikle meseleyi ele almayı gerektirir. Buna uygun olarak strateji, taktik, ittifak ilişkileri ile mücadeleye yol gösteren bir okuma biçimidir.

Ancak bu da yetmez, müdahale edebilecek bir gücün oluşturulamadığı her durumda yenilgi kaçınılmazdır.

“Artık yazmayı bırakıyorum."

"Türkiye'yi terk edeceğim."

"Bu halk gerici kardeşim."

"Bunlara AKP müstahak."

"Bu halka güvenmiyorum."

"Gördün mü bak ben demiştim, AKP çok güçlü"

Uzatmak mümkün, ancak benzer pek çok "sözde isyan" lafının seçim sonrası sıkça duyulmasına dair de bir iki çift laf etmek gerekiyor.

İlk söylenmesi gereken bu ve benzeri değerlendirmelerin sahiplerinin neredeyse tamamının ortak bir hataya düştüğüdür. Bize göre AKP'nin başarısı olarak değerlendirilen tablonun bir boyutu, AKP-MHP koalisyonunun tabanda oluşturulmuş olmasından ibarettir. Bu bir küçümseme değildir, ancak örneğin AKP'nin MHP tabanından aldığı 3-4 puanlık oylar pusulada MHP'ye işaret ediyor olsaydı, yukarıdaki gibi "isyanların" önemli bir bölümünün gündem dışı kalacak olması gerçekten enteresan bir durum.

İkincisi, Türkiye'de bazı aydınlarda ve kimi sol çevrelerde her daim halka karşı bir güvensizlik temelinde konum alma alışkanlığını da göz ardı etmemek gerekir. Tarih öğretmenin sık sık hatırlattığı emekçi-yoksul halkların davranış yasaları, en az bu aydın ve sol kesimler tarafından dikkate alınıyor.

Hemen her seçim sonrası gündeme gelen, yukarıdakine benzer değerlendirmeler yapanlara dikkatle baktığımızda önemli bir çoğunluğunun, örneğin örgüt fikrinin ve örgütlenmenin önemini kabul ettiklerini görebilirsiniz. Genellikle halkın örgütsüzlüğünden şikayet ederler, örgütsüz olunduğu sürece başarılı olunamayacağını anlatırlar, ancak aynı çoğunluğun sadece çok ama çok küçük bir bölümü örgütlü mücadelenin parçası olmayı göze alırlar!

Politik olarak doğru okumaların belirli bir güç ile buluşmadığı durumda etkisinin sınırlı kaldığı gerçeği, 1 Kasım seçimleriyle bir kez daha ortaya çıkmışken bunun da hatırlanması gerekiyor.

Bilinen bir Nasreddin Hoca fıkrasıyla tamamlayalım.

Hoca, evinin kapısının önünde, tertemiz yolun üstünde aranmağa başlamış. Görenlerin dikkatini çekince sormuşlar;

- “Ne arıyorsun Hoca efendi, yerde hiçbir şey görünmüyor. Ne aradığını söyle de beraber arayalım”

- “Anahtarlarımı düşürdüm de, üç-dört tane birbirine zincirle bağlı anahtar.

Soranlar iyice şaşırmış;

- “Buralarda bir şey yok. Sen nerede düşürdün anahtarlarını ?” demişler.

- “İçerde bodrumda” demiş Hoca.

- “Öyleyse ne diye burada arıyorsun?”

- “İçerisi karanlık, görünmüyor!

Özetle, AKP nasıl yenilir sorusunun yanıtını kolay yerde değil, doğru yerde aramak gerekiyor.

Odaklanma noktası güven verici, inandırıcı, gündelik hayata müdahale edebilen etkin bir politik gücün yaratılması olmak zorundadır.

AKP'yi yenmenin, toplumsal alandaki etkisini kırmanın başka bir yolu yoktur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 19.11.2015- 10:31


Çıkış yolu
Can Soyer  


Türkiye, gerçekten ilginç bir ülke. Bu ilginçlik, zaman zaman şaşırtıcı fırsatlar yaratıp umudumuzu tazeliyor. Zaman zaman ise, akıl almaz derecede basiretsiz tutum ve alışkanlıkların ortaya çıkmasına, hatta bunların prim yapmasına neden oluyor.

Sosyalist solun içinde yürüyen tartışmalara baktığımızda, ülkenin ilginçliğinin her iki boyutuyla da kendini gösterdiğini söyleyebiliriz. Doğal karşılaşmak gerekli tabi; ülke bu kadar ilginçken o ülkenin sosyalist hareketinin çok da “normal” olması beklenmemeli.

Türkiye sosyalist hareketi, AKP rejimi karşısında güçlü ve ortak bir halkçı muhalefet hareketinin nasıl oluşturulabileceğini tartışan, çeşitli denemelerle bunun yolunu arayıp imkanlarını kollayan bir tartışmayı gündemine almıştır. Bu tartışmadan ne gibi “şaşırtıcı fırsatlar” çıkacağını öngörmek için henüz erken; ama sosyalist solun bir kesiminin söz konusu arayışı sürdüreceği kesin denebilir.

Türkiye sosyalist hareketinin bir başka kesimi açısından ise, ülkenin gündemindeki somut ve gerçek mücadele başlıklarından kaçmak için gösterilen çaba ve yaratıcılık takdire şayan. Türkiye’nin son 3 yıllık dalgalı seyrinde, toplumsal muhalefetin tepeye ulaştığı ya da düzenin krizinin direkten döndüğü anlar da dahil olmak üzere neredeyse her uğrakta ve gündemde izleyici konumuna geçmeyi tercih ettiler. Bu eğilimin, belki de eğimin, devam edeceği de anlaşılıyor.

Dolayısıyla, sosyalist sol içinde, gerek tezler ve sonuçların karşılaştırılması yoluyla gerekse de doğrudan polemikler aracılığıyla süregiden tartışmalara da bu açıdan bakmak ve tartışma sürecinin kısa vadede sona ereceği beklentisine girmemek gerekiyor. Bundan şikayet etmiyoruz elbette; fakat eğer gerçekten bir fayda bekleniyorsa, Erkan Baş’ın dünkü yazısında vurguladığı gibi, doğru sorulara doğru yanıtları doğru yerlerde aramak konusunda ısrarcı olunmalı.

Çünkü Türkiye sosyalist hareketinde gerçek ve o anda yanıtlanması gereken soruya değil, yanıtı zaten bilinen ya da bilindiği varsayılan sorulara yanıt vermek moda haline gelmiş durumda. Şaka gibi gelse de, yayınlar çanak soruları göğsünde yumuşatan kıvrak yanıtlarla, hatta kendi kendileriyle röportaj/mülakat yapanlarla dolup taşıyor. Hal böyle olunca, “reformlarla sosyalizm gelmez değil mi?” diye yazılmış “soru”lara, “olur mu canım öyle şey, sosyalizm ancak devrimle kurulabilir” türünden “yanıt”lar verilebiliyor.

Bildiğimiz kadarıyla, Türkiye sosyalist hareketinin neredeyse hiçbir bileşeni, hem programatik hem de stratejik/taktik düzlemde reformlarla kapitalizmin devrilmesi ve sosyalizme geçilmesi gibi bir tercihe sahip değilken, sosyalist hareketin bir kısmı bu tür tartışma-polemiklerle gölge boksu yapmayı iş bellemiş durumda.

“Gerçek barış sosyalizmde mi olacak?”

“Elbette, sosyalizm olmadan olmaz.”

“Sadece AKP’den değil, onun yarattığı düzenden de kurtulmak gerek değil mi?”

“Ben de tam olarak bunu söylüyorum.”

“Gericiliğe karşı mücadele yetmez, esas kapitalizme karşı mücadele etmek lazım diyorsunuz yani?”

“Tabi, bu o kadar önemli bir saptama ki.”

Uzatmayalım. Kel başa şimşir tarak misali, Türkiye sosyalist solunda genişçe bir kesim, ortaya ha bire bu tür sorular atıp sonra bunlara ezberden yanıt vererek mücadele yürüttüğünü sanmaktadır. Zaten kimse de tersini söylemediğine göre, doğal olarak, bu gürültü ve karmaşa içinde, gerçek ve şimdiki ana dair soruların yanıtlanması güme gitmektedir.

O halde, ülkenin her geçen gün daha da karanlığa sürüklendiği göz önünde tutularak bu komik oyuna son verilmeli ve acilen şu soruya yanıt bulunmalıdır: AKP, onun lideri ve Saray’ı da dahil olmak üzere bu gerici ve halk düşmanı rejim, nasıl yenilebilir?

Dediğimiz gibi, sosyalist hareketin başka bir kesimi bu tür sorular sormaya ve yanıtlar aramaya başlamıştır. Ve ortak bir halkçı muhalefet hareketinin yaratılması, topyekun saldıran iktidara karşı topyekun bir direniş ve kazanım cephesinin kurulması, Türkiye’nin birliğinin emekçi halkın birliği ile garanti altına alınması bu arayışın şimdiye kadarki en somut sonucu olmuştur.

Şimdi bu sonucun geliştirilmesi, güçlendirilmesi ve pratik olarak mümkün hale getirilmesi için yeni adımlar atılmalıdır. Kuşkusuz, yeni sorular geliştirip yeni yanıtlar üreterek.

Örneğin, bu tür bir ortak mücadelenin yakın, orta ve uzak vadeli talepleri ve hedefleri ne olmalıdır?

Ortak mücadelenin sömürü ve eşitsizlik karşıtı çizgisiyle laiklik, özgürlük ve kardeşlikten yana çizgisi uyumlu bir politik stratejiye nasıl oturtulmalıdır?

Böylesi bir ortak mücadelede sosyalist hareketin konumu; sosyalist hareketin ilerici ve özgürlükçü toplumsal kesimlerle ilişkisi ne olmalıdır?

Bu soruların yanıtı, sadece sosyalist solun içindeki vurdumduymazlığı aşmak için değil, koca bir ülkeye çıkış yolu göstermek için de yaşamsaldır. Böylesi bir çıkışın yolunu bulup gösteremeyen bir sosyalistliğin ya da devrimciliğin ise, kendisini ayrıcalıklı bir konuma yerleştirmesinin herhangi bir meşruiyeti olmayacaktır.

Çünkü devrimcilik, gönüllü olarak üstlenilen bir ödevdir; başkalarına ödev dağıtıp not vermek değil.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Zor ama doğru olanlar… - Erkan Baş melnur 1 1836 25.08.2020- 08:50
Konu Klasör Erkan Baş'tan ''Yenebiliyormuşuz...'' melnur 3 3046 23.04.2019- 00:11
Konu Klasör Erkan Baş ve TİP'in özgürlük yürüyüşü... melnur 27 1210 28.10.2023- 05:17
Konu Klasör Erkan Baş: Büyük bir hesaplaşma dönemine giriyoruz... melnur 0 433 07.01.2023- 10:07
Konu Klasör Erkan Baş: Erdoğan’a tarihin en büyük yenilgisini yaşatabiliriz... melnur 1 1074 29.09.2022- 09:05
Etiketler   Yanıtı,   doğru,   yerde,   aramak.-Erkan,   Baş
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS