SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Emperyalizm varsa IŞİD de var!           (gösterim sayısı: 3.298)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 18.11.2015- 15:05


Emperyalizm varsa IŞİD de var!-Ender HELVACIOĞLU


Çağımızda artık hem kapitalizm, hem de aydınlanma olmaz.

Hem emperyalist sömürü, hem de ilericilik, modernleşme, çağdaşlaşma olmaz.

Hem emperyalist müdahale, hem de özgürlük, demokrasi, huzur, güvenlik olmaz.

Çağımızın en temel gerçeği ve çözüm bekleyen çelişkisidir bu.

Bunu bizim gibi ülkeler zaten on yıllardır biliyor ve yaşıyorlardı; bugün modern, çağdaş, güvenli dünya da yaşıyor ve giderek kavrayacak.

***

Kapitalist Batı Uygarlığının temelinde yatan Modernizm, Bilimsel Devrim ve Aydınlanmanın çıkış noktası şuydu: Doğadaki süreçler, herhangi bir doğaüstü ve fizikötesi gücün tasarrufları sonucunda oluşmamıştır, doğa yasalarına tabidir ve insanoğlu aklıyla bu yasaları kavrayabilir. Kısacası aydınlanma, insanın kendi kaderini kendi ellerine alma mücadelesindeki en önemli kilometre taşlarından ve bilimsel düşüncenin binlerce yıllık dinsel düşünceye karşı en büyük zaferlerinden biriydi.

Batılı toplumlar, burjuvazileri önderliğinde “aydınlandılar”. Feodal düzeni, aristokrasiyi, dinsel düşünceyi, “Tanrı egemenliği”ni, kendi ortaçağlarını burjuvazileri önderliğindeki devrimlerle yıktılar ve aştılar. 500 yıllık bu pratik, insanlığın düşünsel hazinesine büyük bir katkı yaptı ve gözbebeği gibi korunması gereken bir miras bıraktı.

Sağ olun, var olun… Ama bu madalyonun bir yüzüdür.

Madalyonun diğer yüzünde ise, “burjuva önderliği”nin getirdiği sınırlılıklar bulunur. Burjuvazinin temsil ettiği sistem (kapitalizm) başından itibaren; 1) Sermayenin emek üzerindeki egemenliğine ve sömürüsüne, 2) Kapitalist-emperyalist ezen ülkelerin, dünyanın dörtte üçünü kapsayan ezilen ülkeler üzerindeki yıkım ve talanına, tahakkümüne, sömürüsüne dayanır.

Dolayısıyla burjuva aydınlanması, burjuva laikliği, burjuva insan hakları ve özgürlüğü, toplumun egemen, yönetici, elit kesimleriyle sınırlıdır. Emekçi sınıflara ve ezilen halklara gelindiğinde ise burjuva aydınlanması, gericiliğe, ortaçağ karanlığına, dinciliğe, despotizme, yıkıma, talana, köleliğe ve sömürüye dönüşür.

500 yıllık bir gerçektir bu.

Amerika’nın “kâşifi” Kristof Kolomb’un 500. ölüm yıldönümünde (2006), Avrupa’da Kolomb kutlamaları yapılırken, Venezüella’da yüz binler “Kahrolsun Kolomb!” diye haykırmıştı.

Demek ki 500 yıldır halledilememiş bir sorun var. Kolomb’un ardından bütün bir insanlık olarak “iyi bilirdik” diyemiyoruz hâlâ. Kolomb’un cenazesini kaldıramadık henüz!

***

İnsanlık bu yaman çelişkiyi sosyalizmle aşmayı denedi.

Ünlü Fransız aydınlanma düşünürü Rousseau, örneğin Voltaire’den farklı olarak, bir şeylerin tam yerine oturmadığını fark etmişti. Durumu bir “toplum sözleşmesi” ile kurtaracağını sandı; ama olmadı. Kalıcı sözleşme eşitler arasında olur.

Büyük Fransız Devriminin sol kanadının temsilcisi Babeuf, “yoksulların zenginlere karşı savaşı” kavramını ortaya attı; bedelini boynunu giyotine kaptırarak ödedi.

Ütopik sosyalistler emek-sermaye çelişkisini fark etmişlerdi. Bu sorunu “burjuvaziyi ikna ederek” çözebileceklerini sandılar; olmadı…

Sonunda Marx, insanlığın bu büyük çelişkisinin ancak kapitalizmin tarihe gömülmesiyle çözülebileceğini, yeni ve daha köklü bir modernite atılımının emekçi sınıflar öncülüğünde kurulacak sosyalizmle gelebileceğini savladı ve bunun bütüncül bir kuramını oluşturdu. 20. yüzyılda yüz milyonlarca emekçi bu kuramın pratiğini uyguladı ve ilk sosyalist devletler oluştu.

Emperyalistler -dedelerinin kendi ülkelerinde yıktığı- ortaçağ gericiliğiyle birleşerek sosyalizmi boğmaya çalıştılar ve “başarılı” da oldular.

Yeşil Kuşak projeleriyle, anti-komünist ilkel milliyetçilikle, kontrgerillayla, Gladyo’larla şeriatçılıkla, Taliban’larla, El-Kaide’lerle, IŞİD’lerle, ortaçağdan kalma her türlü yılan ve çıyanı hortlatarak sosyalizmi ve anti-emperyalizmi yıkmaya çalıştılar.

Nasıl da havalıydılar! Devrimler çağı bitmişti, sınıf mücadelesi sona ermiş, kimlikler öne çıkmıştı… Emek-sermaye çelişkisinin sermaye lehine çözüldüğünü ilan ettiler; “tarihin sonu”nu müjdeleyen şarlatanlar bile ortaya çıktı. Çok değil, 20 küsur sene önce…

Hey gidinin neo-liberal ütopyası! Emeği (yani anasını) yok etmeye çalışan, kârı için anasını bile satan ipini koparmış küresel sermaye temsilcileri! Alın size tarihin sonu!

***

Tarih, bu temel çelişkiyi bir tokat gibi bütün dünya toplumlarının yüzüne çarpıyor.

Emperyalist-kapitalist tahakküm ve sömürü devam ederse, aydınlanma ve sosyalizm boğulursa, ortaçağ gericiliği ve dinci şiddet fışkırır. Post-modernizm, en kabasından pre-modernizmdir.

Sadece Ankara’da, Kabil’de, Bağdat’ta ve Şam’da değil, artık New York’ta, Londra’da, Berlin’de, Paris’te de fışkırır.

Alın size küreselleşme! Vahşetin ve terörün küreselleşmesi!

İnsanlık ancak emperyalist küresel sermayeyi tarihin çöplüğüne göndererek, -bu kez emekçilerin önderliğinde- yeni bir modernite atılımıyla, Emekçi Aydınlanması ve Sosyalist Modernite hedefi ve pratiğiyle bu vahşetin üstesinden gelebilir.

***

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Paris katliamından sonra, “Suriye’ye müdahalemiz şiddetlenerek devam edecek” diye buyurmuş. Kahraman müsveddesine bak sen! Bu laf olsa olsa “daha fazla Fransız ölecek!” anlamına gelir.

Ey, Antalya’nın lüks otellerinde toplanmış G-20 mensupları! Ey “dünya liderleri”! Ey insanlığın ve emeğin tepesine çökmüş, artık bir kabuk haline gelmiş küresel sermayenin pop yıldızları!

IŞİD’leri siz yarattınız ve dünyanın başına bela ettiniz; şimdi hiç ağlamayın…

Sizler bu vahşetin Frankenstein’ısınız!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 18.11.2015- 20:39


Emperyalizm ve terörizm
Hakan Erol


Dünya üzerinde birçok ‘terörist’ bulunur. Daha doğrusu emperyalistler her zaman kendilerini aklar, kendilerine karşı olan herkesi ise terörist ilan eder. Sovyetler Birliği ve sosyalist ülkeler zamanında onlar için terör yuvalarıydı. Küba’da Fidel ve arkadaşlarının verdiği gerilla mücadelesi, emperyalistler için bir terör eylemiydi. Bugün dünya üzerinde hala silahlı-silahsız mücadele veren irili ufaklı sol çevre onların gözünde teröristten başka bir şeyi ifade etmiyor. FARC bunlardan biri sadece…

Irak, Afganistan, Libya, Tunus, Mısır, Ukrayna ve Suriye…

Dünya’nın her yanında savaşı emperyalistler çıkarır. Sömürü düzenini ‘’nasıl daha verimli hale getiririm’’in peşinde olurlar. Doymazlar, daha fazla sömürü, daha fazla halklara ölüm saçarlar. Petrol için Irak’a girerler. Çıkardıkları savaşa kılıf uydurmakta gecikmezler;’’demokrasi götürüyoruz!’’ Uluslararası tekeller ve medya kuruluşları bunu tüm dünyaya yayarlar. ABD’yi ve emperyalist projeleri aklama projesi bu şekilde sürerken, Irak’ta ABD terörü olağanca şiddetiyle devam eder. Çocuklar katledilir, petrolün sıvısı, çocuk bedeniyle boy ölçüşemez bile onların sathında!

Ortadoğu’da istemedikleri iktidarları düşürürler. Halk eylemlerini, halkın örgütsüzlüğünden yararlanarak, karşı devrime dönüştürmeyi başarırlar. Düne kadar dost olduğu liderlerin iktidarını istirdat eder ve onları linç ettirmekten aşağı kalmaz. Arap Baharı’nı güçlü tekelci medyasıyla ‘’devrim’’ diye yutturmaya bile kalkar. Alıcısı var ki, bu yolu denemekten vazgeçmiyor emperyalistler. Yiyenler utansın!

Ukrayna’yı karıştırırlar. Suriye’de ellerini güçlendirmeye çalışırlar. Rusya’nın geri çekilmesini isterler. Daha rahat hareket etmeleri gerektiği için bir ülkenin altını-üstüne getirmekten çekinmezler. Bir binada otuzdan fazla sendikacının ve komünistin herkesin gözünün içine baka baka yakan barbar faşistlere gıklarını çıkarmazlar. Aksine pohpohlarlar. Silah ve mühimmat verirler. Sosyalizmin kazanımlarını tek tek yıkmaya çalışan faşistleri ellerini ovuşturarak desteklerler. Bu insan düşmanı, faşist çetelere karşı bir direniş gördüklerinde ise onları ‘’terörist’’ ilan etmekten hiç gocunmazlar. Donetsk’te halkı için savaşan, emperyalizme kafa tutan devrimci militanlar bu yüzden onlar için teröristtir!

Suriye’de kafa kesen çeteciler ve gerici güruh, emperyalizmin gözünde ‘Ilımlı Muhalif’ olur. Alevi olduğu için insan katledenleri meşrulaştırmaktan zerre gocunmazlar. Kadınları ‘seks kölesi’ pozisyonuna getirmekten büyük zevk duyarlar. Genç beyinleri din adıyla kandırmaktan ve onları savaşa sürüklemekten keyif alırlar. Sınırsız silah, konaklama, teçhizat ve ‘sınırsız’ bir dünya sunarlar. IŞİD’li çeteci kafası estiği zaman, Türkiye’ye, Suudi’lere, Katar’a veya Fransa’ya gidebiliyor. Fransa’ya gidip, bomba patlatabiliyor. Emperyalizmin kontrolünde tabiki… Irak’ta, Lübnan’da, Fransa’da ve Kenya’da patlayan bombalar emperyalizmin bombalarıdır. Coğrafya tanımazlar, sınır bilmezler. Tek bildikleri öldürmek. Ne pahasına olursa olsun!

Emperyalizmin en vahşi özelliği doymak bilmeyişidir. Acımadan, gözünü kırpmadan kan akıtabilmesidir. Bir de utanma duyguları bulunmaz. Düne kadar Hollande; ‘’IŞİD’e karşı mücadelede ortağımız Esad olamaz’’ , ‘’Eğer AB karar almasa bile, biz tek başımıza Suriye’de muhalifleri silahlandıracağız’’ diyordu ve itiraf ediyordu:’’2012 yılında muhaliflere ambargoya rağmen silah verdik!’’ Şimdi ise acılar için ‘’üzüntü’’ içinde olduğunu ifade ediyor!

Davutoğlu açıklama yapıyor ve diyor ki:’’Paris saldırıları açık sekilde gösterdi ki terör, dünyanın her yerinde, her toplum için tehdittir.’’ Terörü besleyenler, ona finansal destek olanlar, teröristlerle toplantılar yapıp yemek yiyenler ve silahlandıranlar patlayan her bombadan, ölen her bir insandan sorumludurlar. Davutoğlu kendi suçunu bilmez olur mu? Biliyor, biliyor ama işine gelmiyor. Hollande gibi…

Bizdeki nasıl IŞİD’i besliyorsa, eğitip-donatıyorsa ve yaşanılan Paris saldırısından sonra pişkince ‘’başsağlığı mesajı iletiyorsa’’ Hollande’de aynı şekilde pişkinliğinden ödün vermiyor. Obama ve Merkel’de diğer aktörler. Böylece bir ortak yanlarını daha bulmuş olduk eli kanlıların; yüzsüzdürler, arsızdırlar ve her daim halklara, emekçilere düşmandırlar.

G20 oluşumu da böyle bir terörist yapılanmadır. Bu yıl Antalya’da gerçekleştirildi. Sonuç olarak; daha fazla sömürü, daha fazla işçi-emekçi kıyımı, ucuz işgücü, güvencesiz ve taşeron çalışmanın arttırılması, sendikasız ve örgütsüz işçi profilinin yükseltilmesi… Çıkan sonuç bu! Üretim güçlerini ellerinde bulunduran ufak bir azınlık, tüm dünyanın kaderine bir otel toplantısında, ağızlarının salyalarını akıta akıta belirleyebiliyor.

Bu yüzden halkı soyan, onlara ölümü, açlığı, zulm gibi bir yaşamı reva görenler teröristlerdir. Halkın refah içinde yaşaması için, açlığın ve yoksulluğun olmadığı bir dünyanın özlemiyle mücadele eden, emperyalist savaşlara karşı çıkan devrimciler terörist olmazlar.

Teröristin tanımına NATO, AB, ABD, G20 girer. Obama’cılık ve Merkel’cilik bu grupların başı. Yani Türkiye bir terörist gruba üye(NATO), bir terörist oluşuma girmek için debeleniyor(AB), bir terörist grubun bir dediğini ikiletmiyor(ABD), bir terörist oluşumunu, tüm meşruluğuyla ülkenin güneyinde en lüks otellerinde ağırlıyor(G20).

Şimdi mesele şu; Tüm bu onursuzluğu kabul mü edeceğiz? Onlar finansal olarak güçlü deyip, her şeye ‘’eyvallah’’ mı çekeceğiz? Yoksa Donetsk’ten ve Suriye’den direniş mi öğreneceğiz? Ya da tarihimizden Ekim Devrimi’nden, Küba’dan, Stalin’in Hitler Almanyasını dize geitrmesinden mi esinleneceğiz?

Dünya’ya bakıp, ahlanıp sızlanmakla bu terörü, bu sömürü çarklarını ve bu kanı durduramayız. Durdurmanın yolu Türkiye’de de, dünyada da basit; örgütlü mücadele vermek.

Tarihimizi, direnişimizi bilerek ve en önemlisi örgütlenerek, dünyadaki bu teröristlerden arınabiliriz. Bugün Fransa’da patlayan bomba, yarın Berlin’de, öbür gün Londra’da patlar. Olan halklara olur, parababaları,emperyalistler ve onların kuklaları ise avucunu ovuşturur ve ‘üzüntülüyüz’ pozunu arsızca verir.

G20’de ‘’IŞİD’e sağladığınız silahlar size döndü bay Hollande, ne düşünüyorsunuz?’’ diye sorulsaydı da, eminim aynı şekilde, aynı pişkinlikle cevap verirdi Hollande. Bu sömürücülerden cevap beklemek değil, onları ilzam duruma getirmek gerek. Hesap sormalı; daha fazla acı, gözyaşı ve kan akmaması için. Bunun için sosyalizm…

Emperyalizme ve onun çeteci-terörist gruplarına, Suriyeli askerin cesaretiyle sesleniyoruz: "Vallahi sizi sileceğiz!"



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 1 Eylül hatırlatmaları: Emperyalizm varsa, barış yok umut 0 3407 01.09.2014- 09:53
Konu Klasör Suç varsa... umut 0 2594 21.05.2016- 16:53
Konu Klasör Herşeyin teorisi: Yaşam varsa umut vardır! melnur 0 2910 01.03.2015- 19:07
Konu Klasör Sürekli Emperyalizm... melnur 1 1885 26.06.2020- 04:00
Konu Klasör Emperyalizm nedir? melnur 5 5802 15.12.2020- 09:47
Etiketler   Emperyalizm,   varsa,   IŞİD
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS