SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 6 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 19.12.2015- 11:50


Karınca: bana saygı duyma ama yazdıklarımı iyi oku. Ondan sonra fikir belirt. Sınıflı toplumların hepsinde diktatörlük vardır benim itirazım diktatörlüğün demokrasi ile olmadığını iddia edenlere.

Diktatörlüğü abartıp demokrasiyi küçümseyenlere.

İnançlar her zaman körcesine olmuyor bazen gözü açık inançlarda oluyor mesela senin gibi.
Gazı ister çevir istersen orda kalsın beni enterse etmiyor. Sen neler gördün bilmem ama göremediklerinde var kendini görmemişsin.

Evet ben inanamam Marxda inançlarla hareket etmezdi eğer öyle olsa idi şu an Marx diye bir kişiyi tanımıyor olurduk.
Ayrıca fark etmediğin bir şey var inanç varsa bilim yoktur, bilim varsa inanç yoktur sen birini seç ben seçtim.

Demek Marx komünizme ve proleterya diktatörlüğüne inandığı için savundu. Ne kadar marxist oldun belli.
Tarih en gerçekçi bilim diyen Marx geleceği kurgularken bilim dışı davranıp inanç a başvurdu. Öylemi.

Birde başkası hakkında karar veren Marxist,e bak. Eğer senin gibiler karar organı ise vay dünyanın geleceğine.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 19.12.2015- 18:24


Demokrasi deyip arkasından liberalizme özgürlük, liberal partilere seçim diyen sen değil misin? Senin ankladığın demokrasi liberal demokrasi değil mi? Böyle söylediğimizde ''liberalizmden korkmamak lazım'' diyen sen değil misin? Proleterya diktatörlüğü böyle bir şey mi? Döne döne başın dönecek! Ne dediğini bilmiyor, bilmediğin için de açık konuşamıyorsun. Biraz açık konuşmaya çalıştığında falso üstüne falso yapıyorsun, yine de zeytinyağ gibi üste çıkmaya çalışıyorsun.

Bomboş şeylerle uğraşıyorsun, marks inançlarla uğraşmazmış da, proleter diktatörlüğe inanmamak lazımmış! Biz inanıyoruz, sen biliyorsun, bildiğin için de devrimden sonra bile liberalizme özgürlüğü savunuyorsun. Söylediklerin içinde bir tane dişe dokunur şeyler yok, hala yanlışlarını anlamamakta ayak diretiyorsun.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 19.12.2015- 20:26


Alıntı Çizelgesi: hakkı yazmış



Demek Marx komünizme ve proleterya diktatörlüğüne inandığı için savundu.




İnanmamış mı saymalıyız? Sen inanmadığın için komünizm ve proleter diktatörlüğü sulandıracak mıyız?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 19.12.2015- 22:44


Eğer dış görünüş ve şeylerin özü aynı olsaydı, o zaman bilime gerek kalmazdı . K.Marks

Görünen, gerçek olsaydı bilime gerek kalmazdı.   K.Marks

Kitaplarım, onları yazarken içtiğim tütünün bile parasını karşılamadı.   K.Marks

Bir kimsenin özgür olarak gelişmesi, herkesin özgür olarak gelişmesinin şartıdır.   K.Marks

Proleterya ekmeği için değil onuru için savaştığında devrimcidir. K.Marks

Madem ki insanı biçimlendiren yaşadığı koşullar; koşullar en insani şekilde biçimlenmelidir. K.Marks

Marxtan seçme sözler.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
KARINCA
[ KARINCA ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 31.10.2013
İleti Sayısı: 105
Konum: İstanbul
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: KARINCA
Cevap Tarihi: 19.12.2015- 23:13


Marks'tan alıntıladığın bu sözlerin gerçekten ne anlama geldiğini biliyormusun?
Bence sen arapça bilmeyen ama namaz kılmak için ezberinde arapça surelerle,anlamını bilmeden tanrıya yakaranlara benziyorsun.
Daha düne kadar Hacıbektaştan bahseden şahıs bugün hiç yüzü kızarmadan BİLİMDEN bahsediyor.
Merak ediyorum,Hacı Bektaş Veli'nin düşüncelerinin neresinde bilimsellik var?
Yeter artık bu kadar SOYTARILIK!
Marks'ı ağzına alarak,onu sahiplenmiş pozlarında ,Marksizm'i daha fazla kirletme.
Duyduğum saygı sana değil,Marksist olmayabilirsin,herkes Marksist olacak diye de bir kural yok.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 20.12.2015- 00:33


Bilim Marx la mı başladı sanıyorsun Marxtan yıllarca önce top vardı gemide

Hacı Bektaş Veli . Okunacak en büyük   kitap insandır demiş ve dikkatlari insan üzerine çekerek tanrının insan olduğunu   işaret etmiştir.
Ayrıca ilim le gidilmeyen yolun sonu karanlıktır diyerek bilime dikkat çekmiştir.
Sen yunusu Hacı Bektaş Veliyi hafife mi alıyorsun Anadolu insanının kökleridir o hafife aldığın bilgeler.

Arapça bilmem ama Türkçe kuran ukudum .Kuran İncil Tevrat okumadan tanrısız olanlar ancak tanrının olmadığına inanlardır.
Tıpkı kapital okumadan Marxist olanlar gibi.

Soytarı falan deme enin seviyene   inecek kadar cahil değilim.
Marxistlik sanma senin tekelinde .Bu konuda otarite sen değilsin.

Bana saygı duyma ihtiyacım yok yeterki yazdıkları mı iyi oku.





Bu ileti en son hakkı tarafından 20.12.2015- 00:35 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 10.01.2016- 21:52


Bolivarcı ittifakın geleceği-Nazım Sinan Odabaşı

Venezuela'da Hugo Chavez'in partisi PSUV'nin 16 yıl aradan sonra aldığı ilk seçim mağlubiyeti - Chavez'in sağlığında da bir referandum kaybetmişler ancak çabuk toparlanmışlardı - Parlamentoda sağ muhalefetin önemli bir çoğunluğa ulaşmasını sağladı. Geçtiğimiz hafta içerisinde gerçekleşen yemin töreninde, Genel Kurul Salonundan Chavez ve Bolivar'ın portrelerinin kaldırılması, yeni döneme ilişkin ipuçları veren sembolik bir eylem oldu.

Bu ipucu aslında, 21. Yüzyıl Sosyalizmi, Bolivarcı Alternatif vb. isimlerle nitelenen ve kapitalist ekonomiyi tam anlamıyla tasfiye etmemekle beraber, kayda değer reformlarla - petrol şirketi PDVSA kamulaştırması örneğinde olduğu üzere - ilerleyen sosyalist kuruluş sürecinin geleceği hakkında şüpheler doğurmakla kalmıyor, bu sürecin temel bir bileşeni olan ALBA-TCP (Amerikalar için Bolivarcı İttifak - Halkların Ticareti Anlaşması) projesinin sürdürülebilirliğini de sorgulatıyor.

ALBA 2004 yılında, ABD'nin Kıta ülkelerine onaylatmaya çalıştığı ve ABD-Kanada-Meksika üçlüsünün arasındaki NAFTA serbest ticaret anlaşmasının bir benzeri olan FTAA'ya karşı, Küba ve Venezuela liderlerinin ortak deklerasyonuyla doğdu. Kıtada sol partiler iktidara geldikçe genişleyen ittifakın şu anda 11 üyesi bulunuyor. Bu iki ülkeyle birlikte Bolivya, Ekvador ve Nikaragua, ittifakın hem sol kanadını, hem de nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturuyorlar. Diğer üyeler, 2000 Sydney Yaz Oyunlarında kazandığı 100 metre altın madalyasıyla hatırlanan Kim Collins'in memleketi St. Kitts and Nevis gibi, küçük ada devletleri.

Bolivarcı İttifakın üç ana temele dayandığı söylenebilir. Latin Amerika entegrasyonu hedefi ve Küba'nın sosyal politika birikimi ile Venezuela'nın petrol gelirlerinin, bu amaca ulaşmak için kullanılması. Bu üç temelden ilk sarsılan, petrol fiyatlarının dramatik biçimde düşmesiyle İttifakın en önemli mali kaynağı olan bu gelirlerin azalması oldu. Bu azalma öncelikle Venezuela ekonomisini etkilerken, stokçu sermayedarların da katkısıyla, market raflarının yer yer boş kaldığı bir ortamda seçime gidilmesi, PSUV'nin yenilgisini hazırlayan faktörlerden birisi oldu. Aslında petrol fiyatlarındaki düşüşün, ALBA'nın üye ülkelerdeki sosyal programları olumsuz anlamda etkilediğini gösteren bir bulgu ya da araştırma yok. Ancak Venezuela'daki siyasi dengelerin, Bolivarcı entegrasyon ideali aleyhine değişmesi - ki sağ muhalefet Başkan Nicholas Maduro'yu yasal ya da yasadışı yollardan iktidardan düşürmeye çalışacağı sinyallerini veriyor - bir vadede Bolivarcı İttifakın Venezuela'yı kaybetmesi riskini doğurabilir.

ALBA'nın geleceği hakkında yorumlarda bulunurken, akıldan çıkarılmaması gereken bir husus da, İttifak'ın Gramscici anlamda bir karşı-hegemonya projesi anlamına gelmediği. Daha doğrusu, tek başına ALBA, böyle bir role soyunabilmek için gereken ekonomik, siyasi, askeri, kültürel gücün oldukça uzağında. Bolivarcı İttifakın üye ülkeler için öncelikli anlamı, avantajlı koşullarda ticaret yapmak ve halklarının gelişme seviyesini yukarıya taşımak. Hatta ALBA'nın oluşturduğu sistem, Petrocaribe Birliği sayesinde, üye ülkelerin dışındaki bölge ülkelerine de, Venezuela petrolünü piyasa koşullarından daha uygun fiyata ve daha uzun vadeli ödemelerle satın almak gibi bazı avantajlar sağlıyor. Bu ticaretten ayrılan paylarla kurulan ALBA Fund gibi fonlar aracılığıyla ve özellikle Küba'nın bu alandaki yetişmiş insan gücü ve birikiminin desteğiyle, üye ülkelerde sosyal projeler hayata geçirilebiliyor. Biraz daha somutlaştırmak gerekirse, ABD ablukasının halen sürdüğü Küba, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ilk kez, elverişli koşullarda petrol alımı yapabilirken, ittifakın yukarıda belirtilen 5 ana ülkesi, Küba'nın ünlü "Yo, si puedo" adlı eğitim metodu sayesinde, tüm nüfuslarını okur-yazar hale getirmeyi başarmış bulunuyor.

Kısacası ALBA, üye ülkelere bir soluk alma olanağı yaratıyor ancak bundan fazlası için, yani ABD’nin geleneksel olarak Amerika Kıtasında daha doğrudan hissedilen hegemonyası karşısında alternatif bir kutup yaratabilmesi için öncelikle ihtiyaç duyulan, Kıtanın güneyindeki büyük ekonomiler Brezilya ve Arjantin’le ilişkilerin geliştirilmesi. ABD’ye alternatif kutup olma ihtimali üzerinde hararetli akademik tartışmalara konu olan BRIC ülkeleri arasında yer alan Brezilya, 2002 yılında Lula’yla başlayan ve bugün de Dilma Rousseff ile devam eden PT hükümetleri döneminde, bir yandan ABD ile arasını bozmamaya özen gösterirken, diğer yandan ABD hariç tutularak oluşturulacak bir bölgesel entegrasyon için çabalarını sürdürdü. Brezilya ve Arjantin’in başını çektiği Güney Ortak Marketi’nin (MERCOSUR) Venezuela ve henüz üyelik süreci devam eden Bolivya’yı da kapsayacak biçimde genişlemesi ve bölgedeki birçok ülkenin, “ortak ülke” statüsünde Marketin toplantılarına katılıyor olmalarını, biraz da bu çabanın bir sonucu olarak değerlendirmek gerekir. Ne var ki, kısa bir süre önce seçimi kazanarak, sol Peronist hükümetlerin yaklaşık 15 yıllık iktidarını sonlandıran Arjantin’in sağcı devlet başkanı Mauricio Macri, henüz bu yönde bir hamle yapmamış olmasına rağmen, geçmişte Venezuela’nın MERCOSUR üyeliğine karşı çıkmış bir politikacı.

Arjantin’de Macri seçimi kazandıktan sonra sosyal medyada ülkenin ve bölgenin politik döngüsünü özetleyen bir görsel, sosyal medyada sıkça paylaşıldı. Buna göre, orta sınıflar ekonomik darboğazın etkilerini hissetmeye başladıklarında, halkçı politikaları savunan bir hükümet başa gelir ve uygulanan sosyal politikalarla orta sınıf kalabalıklaşır. Bir süre sonra yaşanan bir ekonomik krizle aynı orta sınıflar, sağ alternatife yönelirler ve sağcı hükümetin uyguladığı kesintilerle bir kez daha yoksullaşıp, tekrardan başa dönerek yeni bir halkçı hükümeti başa getirirler. Biraz kaba bir portre olmakla birlikte, Latin Amerikanın yakın tarihi düşünüldüğünde gerçeklik payı yüksek olan bir özet. Bu döngü bir bakıma, halkçı hükümetler ABD’yi hariç tutan Latin Amerika entegrasyonunu amaçlarken, sağcı hükümetler de, öncelikli olarak ABD ile yakın işbirliğini hedefledikleri için, bölgesel entegrasyon konusunda da yansımasını buluyor.

2016 yılı Venezuela ve ALBA’nın diğer sosyalist hükümetleriyle, Latin Amerika entegrasyonu ideali için yeni ödevler getireceğe benziyor.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 6 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Venezuela yol ayrımında melnur 5 4059 21.02.2014- 18:48
Konu Klasör Ukrayna, Venezuela, Türkiye... umut 1 3905 20.02.2014- 12:23
Konu Klasör Venezuela komünal devleti tartışıyor umut 0 3136 02.06.2014- 13:09
Konu Klasör ‘ABD Venezuela’da kirli bir savaş yürütüyor’ toplumcu 0 2863 03.03.2014- 19:39
Konu Klasör Sosyalistler Venezuela'daki darbeye ne dedi melnur 3 2827 01.02.2019- 23:45
Etiketler   Venezuela,   “devrimi”nin,   sonu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS