SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Kendİ kazdığı çukura           (gösterim sayısı: 2.348)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.017
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 23.09.2013- 21:08


Kendi kazdığı çukura

Aydemir Güler



Suriye'de hükümet güçlerinin dengeyi lehlerine çevirdikleri günden beri, karşı taraf kıvranıyordu.

Terör eylemleri muhalefetin ana eylem biçimi haline geldi. Yaz aylarında Lazkiye köylerine yönelik saldırı, artık silahlı mücadelenin alan tutma hedefinden tamamen kopması demekti. Çünkü dinci cinayet şebekelerinin bu bölgede dikiş tutturma olasılığı yoktu. Bu bölgeyi sindirmenin de imkanı yoktu. Başından beri Suriye'nin iç dinamiklerini iyi bilenlerin tekrarladığı bir saptama var. Suriye'nin Hıristiyanları, ölümü yakın hissettiklerinde göç etmeyi düşünebilirler. Aleviler bir yere gidemez! Zaten o nedenle alçakların sloganlarından biri "Hıristiyanlar Lübnan'a, Aleviler mezara" olmuştu.

Çeteler alan kaybetmekle kalmıyor, stratejiden yoksun, maceracı bir görünüm veriyorlardı. Bugün Batı, El Kaide'den şikayet ediyor ya. Aslında, Şam düşmeyince en savaşkan unsur olarak en radikallerin öne çıkması kaçınılmaz hale gelmişti ve Batı buna göz yumdu. Ankara göz yummakla kalmadı; varını yoğunu bunlara yatırdı. Yani, şikayet etmeye hakları yok.

Kimyasal silah provokasyonu da bu çerçeveye oturdu. Ordunun, muhalefeti Türkiye sınırına sıkıştırması, Halep'ten söküp atacağının anlaşılması, Rojava'da ise Kürt hareketinin kendi alanını koruması karşısında sahadaki akılsızlar, maceracılıktan öteye gidemedi. Tepedeki "akıllılar" bula bula kimyasal palavrasını buldular.

Ben, emperyalizmin Suriye'ye bitirici olmasa bile muhalefeti ezilmekten kurtaracak bir darbe vurmayı tasarladığını düşünüyorum. Bu tasarı çuvalladı. Suriye'de hükümetin ve halkın direnişi, emperyalizmin kamuoyunu savaşa ikna edememesi, Rusya ve İran'ın önceki örneklerdeki gibi sessiz kal(a)mayacakları gerçeği... Geriye Ankara ile Tel-Aviv'in savaş çığırtkanlığı kalıyordu.

Kimyasal provokasyonunda bu iki ülkenin özel olarak zorlayıcı rol oynamış olmaları teorik olarak muhtemeldir. İki ülkeyi "devlet aklı" açısından karşılaştırırsak, yine teorik olarak, pisliğe en fazla bulaşanın AKP olduğu yüksek bir isabet oranıyla ileri sürülebilir.

Provokasyonun başını çekerken Suriye halkına tuzak kurduğunu sanan AKP'nin başı belaya giriyor. Sanılmasın ki, bu Rusya'nın sayesindedir. Sanılmasın ki, emperyalistler bizimkilerin ipini çekiyor.

Çöplüğü açığa çıkartmakta sosyalist basın öncü rol üstlendi. Sayıları "birkaç" diye ifade edilebilecek gazeteci arkadaşlarımız ısrarla büyük iş yaptılar. Ortaya çıkarttıkları hakikat karşısında her türden ana akım medyanın sessizliği işe yaramayacak, sansür de oto-sansür de sökmeyecek. Şimdiden AKP yetkilileri kendilerini yanıt vermek zorunda hissetmeye başladılar bile.

Suriye halkına karşı işlenen savaş suçları, bazı suç duyurularına konu olmuştu daha önce. O hukukçu arkadaşlarımızın girişimleri tek tek sonuç vermese bile, savaşa karşı direnişin isimsiz yapı taşları arasında yerlerini almışlardır. Çeşitli milletvekilleri benzeri örnekleri meclis çalışmalarına taşıdılar.

Çoğunluğu sosyalist -ama başka eğilimlerden de gelen- aydınlar panellerde, forumlarda, mitinglerde pisliği gündeme getirdiler. Barış Derneği bu tür toplantıların bir kısmına ev sahipliği yaptı, konuyu uluslararası alana taşımaya dönük adımlar attı...

Son günlere kadar tüm bu çabalar, toplum nezdinde tez, tahmin veya iddia aşamasına ait kalıyordu. Şimdi işte o aşama geçiliyor.

AKP için kendi kazdığı çukura düşmek artık bir yöntem haline gelmiştir. Örtülü-örtüsüz ödeneklerini, varını yoğunu savaşa yatıran bu iktidarın sonunu getiren dinamiklerden bir tanesi de savaş kiri olacak. Bu anlaşıldı artık.

Erdoğan ve Davutoğlu'nun acı biçimde anlayacakları gerçek çok basit: Dünya üzerinde bu ölçüde ağır suçları alenen işlemeye, hatta suçu tanımlamaya yetkili mercinin adı emperyalizmdir! AKP ise en fazla "aktif taşeron" dur. Ve önce taşeronların defteri dürülür.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/aydemir-guler/kendi-kazdigi-cukura-80018




Bu ileti en son melnur tarafından 23.09.2013- 21:11 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör SOL KENDİ SÖYLEMİNİ ÜRETEMEYİNCE... melnur 1 2102 14.02.2019- 10:15
Etiketler   Kendİ,   kazdığı,   çukura
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS