Suudi Arabistan'ın ülkenin en önemli Şii din adımlarından Ayetullah Nemr Bakır el-Nimr de dahil olmak üzere 47 kişiyi idam etmesinin ardından, Suudi Arabistan ve İran merkezli bir mezhepsel gerilim hattı kopma noktasına geldi. İdamların ardından, İran Suudi Arabistan'ın 'bedel ödeyeceğini' ilan ederken, pek çok yerde Şiiler sokağa çıkarak idamları protesto etti. Körfez ülkeleri başta olmak üzere Sunni eksendeki ülkeler Suudi Arabistan'ın yanında tutum alırken, Şii-Sunni eksenli mezhep gerilimi yükseldi. Rusya, arabuluculuk önerdi. Türkiye, şimdilik temkinli bir açıklamada bulundu.
Suriye'de İç Savaş ve Dolaylı Bölge Mezhep Savaşı Suudi Arabistan'ın sonuçlarını bile isteye gerçekleştirdiği bu idamlarla patlama noktasına gelen mezhep gerilimi kuşkusuz yeni değil. Irak ve Suriye merkezli olarak süren savaş ve çatışmalar da mezhep karşıtlığı üzerine oturuyor. Suriye'de bir biçimiyle bölgesel mezhep savaşı olarak da şekillenen iç savaş süreci, aynı zamanda dolaylı olarak Ortadoğu'nun da iç savaşı olarak yaşanıyor. Suudi Arabistan'ın liderliğindeki Sunni cephe, Suriye'de rejimle bütünleşen İran'la bir savaş biçiminde sürdürüldü.
Krizdeki Suudi Arabistan'ın Sunni Cephe Adımları Petrol fiyatlarındaki düşüşle birlikte ekonomide önemli bir daralma yaşayan Suud yönetimi, Suriye'de de Rusya-İran hattının etkin müdahalesi sonucunda Sunni etkinlik alanı sınırlandı. Öte yandan Tahran'ın ABD ile Nükleer Müzakerelerin başlamasının ardından bölgede inisiyatif alanının genişlemeye başlaması da önemli bir sorun oluşturmaya başladı. Suud yönetimi, bu gelişmeler karşısında Riyad'da peş peşe iki toplantı gerçekleştirdi. Bir yandan Suriye'deki İslamcı-cihatçı güçleri bir araya getirerek, Suriye'de geçiş öncesinde güç arttırmaya çalıştı. Diğer yandan da İslam ittifakı adıyla Sunni Cephe kuruldu. Türkiye'nin de yer aldığı İttifak, mezhep temelli bir bölge savaşı ekseninde konumlanma ve bu yönde askeri bir güç yığınağı oluşturmayı da içeriyor. Erdoğan son ziyaretinin ardından İttifak'a asker gönderileceğini de ifade etmişti. Numan Kurtulmuş, hükümet adına temkinli bir açıklama yaparak, tarafsız bir görüntü çizmeye çalışsa da, idam öncesinde Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyareti ve genel olarak izlediği politikalar nedeniyle İran cephesinden sorumlulardan birisi olarak görünüyor.
ABD Mezhep Savaşlarına Karşı Mı? Görünüşte öyle. ABD de gerilimin biran önce sona ermesi için sorumluluk çağrıları yapmaya başladı. ABD'nin, bu dönemdeki politikası ile de uyumli görülebilecek bu çağrı, mezhep savaşına karşı bir tutum olarak görülmemeli. Emperyalizm, bölgeyi mezhep savaşları temelinde bölerek bir iç savaş sürecinin içerisine soktu. Şii hilaline karşı Sunni eksenin güçlendirilmesi, İslamcı bir iktidar kuşağına dayanarak yeni bir Ortadoğu düzeni oluşturulması ABD'nin bir dönem önceki yönelimiydi. Ancak, bu politikanının Mısır'da ardından Suriye'de işlemez hale gelmesinin ardından, ABD de özellikle de IŞİD tehdidi karşısında Şii - Sunni dengesine yönelen bir politika değişikliğine gitmişti. Öte yandan ABD İran'la nükleer müzakerelere başlayarak bu yönde güçlü bir adım atarken, bölgedeki temel müttefiki olan Suud başta olmak üzere Körfez ülkelerini desteklemeye de devam etti. Bugün yaşanan mezhep gerilimi bir yönüyle hem bölge içindeki hem de uluslararası alandaki savaşın bir biçimi olarak ele alınabilir. ABD de bölgedeki bu savaşların yarattığı kaos içerisinde ilerlemeyi tercih eden bir taktiği hayata geçirmeye devam ediyor.
AKP Mezhepçiliği AKP'nin bölge içinde oldukça güç bir durumda olduğu malum. Suriye'de etkinlik alanı olabildiğince sınırlanmış durumda. AKP, son bir hamleyle Fırat'ın batısına Kürt güçleri geçirmeme üzerine kurduğu stratejinin de çökmesiyle, bölgede Suud'un oluşturduğu Sunni Cephe içerisine girerek, bir anlada güçsüzlüğünü belgelemişti. Mezhepçi motivasyonla dış politika belirleyen AKP, İran'ın karşıda olduğu ve bu yüzden büyük riskler taşıyan bu gerilim hattına doğru attığı her adım Türkiye'nin içinde bulunduğu felaketi derinleştirecektir.
Emperyalizmin elini soktuğu hiçbir yerden toplumlara fayda gelmiyor. Toplumlar birbirini boğazlarmış, kan oluk oluk akarmış hiç önemli değil, varsa yoksa emperyalizmin çıkarları. Saddam'ı bunun için devirdiler, Esad'a bunun için yüklendiler, mezhepçiliği bunun için kaşıdılar sonuçta orta doğuyu kan denizine çevirdiler. Benzin deposuna ateşle yaklaşıldığında depo mutlaka patlar. Oraya doğru gidiyoruz. İran ile Suudi Arabistan gerginliği biraz daha artarsa bölgede çıkacak mezhep savaşı bölgedeki bütün ülkeleri yakar. Bizde de karşılığını bulur. Güneydoğuyu Lübnan'a çevirdiler, etnik savaşın yanına bir de mezhep çatışması eklenirse Türkiye tam bir orta doğu ülkesi haline gelir. AKP sayesinde oraya doğru koşar adım gidiyoruz.
Belki Lübnan a dönen doğu geleceğin refahının merdivenlerine yürüyor .Bazı milliyetçiler durumda korkuyor çünkü onların korkusu bölünen küçülen bir Türkiye .Biz neden korkalım
Zaten bu topraklarda adam yerine konmuyoruz her gelen yönetim ilk şamarı bize indiriyor idoljilerimizle alay ediyor bizim düşüncelerimizi bizi aşalamak için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Belki gelecek bizim için bu günden iyi olacak.
Korkulacak bir şey yok zaten onursuzca yaşıyoruz Ne kaybederiz belki bizde kazanırız.
Meshep savaşları tarihlerden beri var bu gün daha radikal sadece .
Bu savaş eğer çıkarsa kaybeden İran olmaz Suudiler kaybeder çünkü köksüz milletler hala ulus bile olamadılar aşiret sistemi var.
İnsan korkuyla uykuya dalarsa kabusla uyanır bence arkana yaslan seyret. Birileri kaybedecek birileri kazanacak dünyanın sonu gelmeyecek.
Sıkı düzenler insanlardada sıkılaşmaya yol açar işe yaramayan taşlar elekten atılır.
Kapitalistler sermaye sahipleri korksun bizim kaybedeceğimiz bir şey yok.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
