SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Elveda Marx, Elveda Lenin           (gösterim sayısı: 3.756)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 23.01.2016- 12:13


Elveda Marx, Elveda Lenin - Kurtuluş Kılçer -


Hep birlikte haykırmamızı istiyorlar.

Hep birlikte unutmamızı istiyorlar.

Hep birlikte gerçekçi olmamızı vaaz ediyorlar.

Bugünün acil sorunu Marx ve Lenin demekle, onların adını anmakla, söylediklerini tekrarlamakla, ilkelerini yaşama geçirmekle, bu doğrultuda siyasette ısrar etmekle çözülmez diye!

Bugünün acil sorunları var diyorlar. Tayyip gitsin de, sonrasına bakarız. Kürt illerinde savaş bitsin de, ondan sonra düşünürüz. Kürt devleti kurulsun da, oturup değerlendiririz.

Bugün Kürt sorununda yaşananlar herkesin gözü önünde cereyan ediyor. Kentler savaş alanı, halk göç etmiş, insanlar ölmüş, tanklar her yeri bombalamış, sokağa çıkma yasakları olağan hale gelmiş, bombalamalar almış başını gitmiş.

Kimseden ses çıkmıyor. Herkes ses verin diyor, ancak kimse ses vermiyor. Sonra da niye ses vermiyorsunuz diye fatura en fazla sosyalistlere çıkarılıyor.

Ama, toplumsal kurtuluş, ama burjuva diktatörlüğü, ama emperyalizm, ama gericilik, ama emekçilerin birliği, ama sınıf mücadelesi, ama yeni bir cumhuriyet, ama sosyalizm dedikçe şimdi sırası mı diyenlerden ortalık geçilmiyor.

“Amasız, fakatsız bakmak gerek” lafı moda oldu. İşlerine bu geldiği için neredeyse ayıp bir söz söylemişsiniz gibi bakıyorlar size.

Öz yönetim nedir, nasıl bir çözüm, emperyalizmi ne yapacağız, hangi masa, nasıl bir özerklik sorularına kimse yanıt vermiyor. Nedense bu sorular hoop yuvarlanıp gidiyor.

Birileri çıkmış, Yavuz Selim ile İdris-i Bitlisi arasındaki tarihsel ittifaktan dem vurup Safevi devletine karşı nasıl mücadele ettiklerini hatırlatıyor. İslam’ın hizmetinde ne güzel birlikte davrandıktan çıkıp Selahaddin-i Eyyubi El Kürdi’ye varıyor. Yani bugün gelin Türk-Kürt ittifakı kuralım, İran’ı hedef alalım diyor. Peki emperyalizm?

Birileri çıkmış, hendekleri boşverin, niye Türkiye’ye bağlı model öneriyorsunuz, direkt özerkliği ilan edelim, emperyalistlere dilekçe verelim, meclisimizi kuralım, bu işi bitirelim diyor. Hendeklerin bu işi kriminalize ettiğini iddia ederek sivil direniş öneriyor. Peki sınıfsal nitelik?

Birileri çıkmış, bağımsız Kürdistan için referandum yapma derdinde. Kürt devleti kurulması için İsrail’den, Suudi Arabistan’dan, ABD’den, İngiltere’den, Almanya’dan medet umarak, yani bilumum işbirlikçi ve emperyalist devletlerle işbirliği yaparak devlet kurma peşinde. Peki bağımsızlık?

Birileri çıkmış, dilekçeler yazarak herkesin masaya dönmesi gerektiğini vaaz ediyor. Savaşın bitmesi, silahların susması iyi de, AKP iktidarında nasıl bir çözüm?

Birileri çıkmış, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Şartnamesi’ni işaret edecek ve bunun için büyük bir silahlı   mücadele sürdürecek. Peki her şey bunun için mi?

Bugün Kürt sorunu ülkemizin en ağır sorunu. Bu sorunun sağından solundan, ortasından yanından bütün muhatapları bu ağır sorunun acil bir sorun haline geldiğini söylüyor. Anlaşılabilir ve doğrudur, peki ağır bir sorunun acil çözümü bu kadar hafif mi?

Savaş, yıkım, göç ve ölümler almış başını gidiyor, peki ne için sorusu, bu kahrolası tabloda sessizlikle boğuluyor bugün. Kimsenin ölümler ve yaşanan yıkım karşısında boş verelim deme şansı olabilir mi? Ancak bunun arkasına sığınarak milliyetçilik, liberalizm, işbirlikçilik yapılması meşru sayılabilir mi?

Meydan AKP’yi karşıya almayı yanlış bularak federalizm önerenlere, AKP rejiminin demokratikleşmesinin yolunun masaya oturularak çözüleceğini düşünen liberallere, büyük devletlerin destekleri ile Kürt sorunun çözüleceğini söyleyenlere kalmış.

Sosyalistseniz, hep bir ağızdan şimdi sırası mı diyorlar.

Ama anlamak lazım, zaten onlar sosyalist değil diyorlar. Ama biz sosyalistiz!

Devlet faşizmi buz gibi ortada. İnsanlar ölüyor, insanlar göç ediyor, kentler yıkılıyor, emekçiler ölüyor, emekçilerin evleri harabeye dönüyor. Böylesi bir tabloda faşizmin karşısını çıkmaktan da düşüncelerimizi söylemekten de geri durmak sosyalistlere yakışmaz.

Kapitalizmde Kürt sorunun gerçek bir çözüme kavuşabileceğine inanmıyoruz. Emperyalizmin biçtiği elbisede Kürt emekçilerine kurtuluş geleceğine inanmıyoruz. AKP rejiminin Kürt halkına vereceği gericilik ve piyasacılık dışında bir seçenek bulunduğuna inanmıyoruz.

Önce Stalin’i eleştirdiler, sonra Lenin’i, sonra Marx’ı, sonra sosyalizmi, sonra devrimi… Sonra emekçilerin çıkarından vazgeçtiler.

Şimdi bu ülkenin sosyalistlerinden elveda Marx ve elveda Lenin demesini bekliyorlar. Yağma yok.

Kürt sorununda, bugün yaşanan devlet faşizmini karşımıza alacağımız gibi, Sosyalist Türkiye ve Sosyalist Kürdistan demekten asla vazgeçmeyeceğiz. Emekçilerin birliğini başa yazacağız, emperyalizme, gericiliğe ve sermayeye karşı mücadeleyi yükseltmek dışında bir seçenek olduğunu düşünmüyoruz.

Çok mu tarihselci yaklaştık? Güncel siyasetten çok mu kopuk görüşler bunlar?

Buyrun Marx’ın ve Lenin’in söyledikleri ortada! Karşı mısınız?

Ulusların kendi kaderini tayin hakkı mı dediniz? Kapitalist, yerel sermaye ile kol kola, emperyalizmle içli dışlı, gericiliğe bulaşmış, AKP’li ya da ABD’li bir “ulusal siyaseti” destekleyecek bir Marx ve Lenin bulursanız meydan sizin!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 23.01.2016- 13:55


Kimin yazdığını görmesem bu yazının Komünist Parti ileri gelenlerinden biri tarafından yazıldığını söyleyebilirdim. Bu yazı HTKP'lilerin kaleminden çıkmaz. Aklıma gelen soru TKH ile KP arasında nasıl bir fark var. Bu yazıyı okuyan ve KP'yi az çok tanıyan biri TKH ile KP arasında ideolojik olarak hiçbir fark olmadığını anlayacaktır. O zaman bu ayrılık gayrılık ne; neden iki farklı yapı? İdeolojik farklılık yoksa o zaman parti ileri gelenleri arasında bir kariyerizm mücadelesi olduğu sonucu ortaya çıkmıyor mu?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 24.01.2016- 13:02


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Kimin yazdığını görmesem bu yazının Komünist Parti ileri gelenlerinden biri tarafından yazıldığını söyleyebilirdim. Bu yazı HTKP'lilerin kaleminden çıkmaz. Aklıma gelen soru TKH ile KP arasında nasıl bir fark var. Bu yazıyı okuyan ve KP'yi az çok tanıyan biri TKH ile KP arasında ideolojik olarak hiçbir fark olmadığını anlayacaktır. O zaman bu ayrılık gayrılık ne; neden iki farklı yapı? İdeolojik farklılık yoksa o zaman parti ileri gelenleri arasında bir kariyerizm mücadelesi olduğu sonucu ortaya çıkmıyor mu?



HTKP TKP'den ayrılmamış olsaydı TKH'lilerin partiden ayrılması gerçekleşmezdi. TKH'nin KP'den ideolojik olarak bir farkı yok. HTKP de ayrılırken sürekli olarak bunu söyledi. TKP'nin ideolojisiyle bir problemleri olmadığını söylediler. Farklılığın siyaset yapma biçiminden geldiğini ileri sürdüler ve Haziran direnişi sonrasında aynı siyaset tarzının savunulmaması yönünde eleştiri getirdiler. Kurtuluş Kılçer ve arkadaşlarının daha sonra HTKP ile ters düşmesinin nedeni de bu oldu. Siyaset yapma tarzıyla kürt hareketinin yanına yanaşma olacağını belki de hiç akıllarına getirmediler. Seçim öncesinde bu durum ortaya çıktığında tepki gösterdiler. Erkan Baş'ın Kurtuluş Kılçer'in üzerine yürüdüğü bile yazıldı. Tartışmalar bu hale geldiyse ayrılık da kaçınılmaz olur. TKH'nin ortaya çıkışı böyle oldu. Komünist Parti ile Türkiye komünist hareketinin yollarının birleşeceğini sanıyorum. Birbirine bu kadar benzer partinin ayrı yerlerde bulunmasının bence manası yok.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 24.01.2016- 20:09


Önce Stalin’i eleştirdiler, sonra Lenin’i, sonra Marx’ı, sonra sosyalizmi, sonra devrimi… Sonra emekçilerin çıkarından vazgeçtiler.

Şimdi bu ülkenin sosyalistlerinden elveda Marx ve elveda Lenin demesini bekliyorlar. Yağma yok.



Kimse dokunulmaz değildir Marx da Lenin de Stalin de eleştirilir bence eleştirilmelidir eğer eleştirilmezse insan değil tanrı olur.

Stalin dışında kalanlar kendilerinin eleştirilmesini isterler ama Stalin bunu hiç istemedi.

Elveda Marx elveda Lenin diyenler ortaya daha mantıklı çözümler koymuşsa insanlığın kurtuluşu, sistemin eleştirisini daha iyi yapmışlarsa   fikirleri saygı ile okunur.

Bilimsel bir açıklama bilimsel çözümler varsa niçin itibar edilmesin bilim bir öncekinin itibarsızlaştırılması (yıkımı) değil mi
Kapitalizm i daha iyi bir eleştirisi dikkate alınır. insanlığın kurtuluşu hakkında koşullara uygun öneriler dikkate alınır.

Bunda ne sakınca olur
ama kapitalizmin eleştiriini bu güne kadar kimse marxın yaptığı şekilde yapamadı yani kimse onu aşamadı.

Bir düşünce eleştirilmiyorsa o gelişmeye kapanır işte orada muhafazarlık öne çıkar buda gelişmeyi tıkar.
Bu gün ne üretici güçlerin gelişmişliği ne dünya sistemi ne teknolojik gelişmeler Marx dönemi gibi değildir eğer hayatta devrimci nitelikte değişimler olmuşsa öznelerde çözümlerde değişmiştir.

Ama bu değişimlerin olabileceğini Marx anlatmıştır .Marx aşılmamıştır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.01.2016- 15:14


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Kimin yazdığını görmesem bu yazının Komünist Parti ileri gelenlerinden biri tarafından yazıldığını söyleyebilirdim. Bu yazı HTKP'lilerin kaleminden çıkmaz. Aklıma gelen soru TKH ile KP arasında nasıl bir fark var. Bu yazıyı okuyan ve KP'yi az çok tanıyan biri TKH ile KP arasında ideolojik olarak hiçbir fark olmadığını anlayacaktır. O zaman bu ayrılık gayrılık ne; neden iki farklı yapı? İdeolojik farklılık yoksa o zaman parti ileri gelenleri arasında bir kariyerizm mücadelesi olduğu sonucu ortaya çıkmıyor mu?



TKP'deki ayrışmanın ideolojik farklılıktan değil, siyaset yapma biçiminden ve örgüt yapısındaki farklı yorumlamalardan ileri geldiği söylenmişti. KP ısrarla TKP'nin ideolojik ve siyasi niteliğini sürdüreceğini, ve partinin demokratik merkeziyetçi yapılanmasında ısrarcı olacağını belirtmişti. Bu konuda tutarlı çizgisini koruyor. HTKP ise Gezi direnişinden sonra hem örgütsel anlayışın ve hem de siyaset tarzının değişmesi gerektiğini iddia etti. İdeolojik konumlanışını koruyarak kürt hareketiyle birliktelikten yana bir siyasi pozisyon almak istiyor ama burada karşısına zorluklar çıkıyor. Böyle bir beraberlik kuyrukçu pozisyona düşmeden gerçekleşemez. Kürt ulusalcılığının ülkede ve bölgede aldığı pozisyon solun karşı çıkması gereken bir pozisyon. HTKP için zorluk buradan çıkıyor. TKH'nin HTKP'den kopmasının nedeni   dışarıya yansıdığı kadarıyla bu.

TKH'nin KP ile farkının ise Leninist parti modelindeki farklılıktan kaynaklandığını düşünüyorum. Onlar tıpkı HTKP gibi demokratik merkeziyetçiliğin gevşetilmesinden yanalar. Siyasi pozisyon olarak KP'ye yakın olsalar da, leninist parti modeli konusunda HTKP'ye daha yakınlar; ilerde ne olur bilemem ama şu anda her üç partinin de bir araya gelmesi bence pek de mümkün gözükmüyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 26.01.2016- 14:24


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Kimin yazdığını görmesem bu yazının Komünist Parti ileri gelenlerinden biri tarafından yazıldığını söyleyebilirdim. Bu yazı HTKP'lilerin kaleminden çıkmaz. Aklıma gelen soru TKH ile KP arasında nasıl bir fark var. Bu yazıyı okuyan ve KP'yi az çok tanıyan biri TKH ile KP arasında ideolojik olarak hiçbir fark olmadığını anlayacaktır. O zaman bu ayrılık gayrılık ne; neden iki farklı yapı? İdeolojik farklılık yoksa o zaman parti ileri gelenleri arasında bir kariyerizm mücadelesi olduğu sonucu ortaya çıkmıyor mu?



TKP'deki ayrışmanın ideolojik farklılıktan değil, siyaset yapma biçiminden ve örgüt yapısındaki farklı yorumlamalardan ileri geldiği söylenmişti. KP ısrarla TKP'nin ideolojik ve siyasi niteliğini sürdüreceğini, ve partinin demokratik merkeziyetçi yapılanmasında ısrarcı olacağını belirtmişti. Bu konuda tutarlı çizgisini koruyor. HTKP ise Gezi direnişinden sonra hem örgütsel anlayışın ve hem de siyaset tarzının değişmesi gerektiğini iddia etti. İdeolojik konumlanışını koruyarak kürt hareketiyle birliktelikten yana bir siyasi pozisyon almak istiyor ama burada karşısına zorluklar çıkıyor. Böyle bir beraberlik kuyrukçu pozisyona düşmeden gerçekleşemez. Kürt ulusalcılığının ülkede ve bölgede aldığı pozisyon solun karşı çıkması gereken bir pozisyon. HTKP için zorluk buradan çıkıyor. TKH'nin HTKP'den kopmasının nedeni   dışarıya yansıdığı kadarıyla bu.

TKH'nin KP ile farkının ise Leninist parti modelindeki farklılıktan kaynaklandığını düşünüyorum. Onlar tıpkı HTKP gibi demokratik merkeziyetçiliğin gevşetilmesinden yanalar. Siyasi pozisyon olarak KP'ye yakın olsalar da, leninist parti modeli konusunda HTKP'ye daha yakınlar; ilerde ne olur bilemem ama şu anda her üç partinin de bir araya gelmesi bence pek de mümkün gözükmüyor.




Komünist Parti ile Türkiye Komünist Hareketi arasındaki fark sadece parti modelinin nasıl olacağı ise bu konu iki ayrı parti olmayı gerektirmemeli. TKH yanlış yapıyor. İdeolojik ve siyasi farklılık yoksa iki parti bir araya gelmeli. Küçük ve önemsiz farklılıklar bir parti çatısı altında giderilmeye çalışılabilir. Türkiye solu bu sorunlardan kurtulmalı, daha büyük parti olmak varken küçük parti haline kalmak neden tercih edilir, anlamıyorum.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Öcalan'ın Marx ve Lenin Üzerine Yorumları proletersosyalist 2 5405 16.02.2015- 22:57
Konu Klasör NEDEN İŞÇİ SINIFI VE ELVEDA PROLETARYACILARA YANIT KARINCA 16 8788 13.12.2022- 03:38
Konu Klasör Lenin'siz Marksizm ya da Lenin'in Marksizme katkıları... melnur 4 1870 23.02.2021- 06:00
Konu Klasör Marx Cumhuriyetçiydi! melnur 5 6105 04.11.2013- 22:20
Konu Klasör ''Marx İstanbul'da...'' melnur 0 1848 01.10.2019- 09:15
Etiketler   Elveda,   Marx,   Lenin
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS