SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
‘Ilımlı İslam’ın kaybettiği ülke: TUNUS           (gösterim sayısı: 4.054)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 26.01.2016- 18:33


‘Ilımlı İslam’ın kaybettiği ülke: TUNUS
MUSTAFA K. ERDEMOL  
 
Laik, solcu bloğun kendi aralarındaki anlaşmazlıklarından yararlanıp aradan sıyrıldığı için İslamcı Ennahda’nın Tunus’ta yeniden söz sahibi olmasına aldanmamak lazım. İslamcılar için Tunus hiçbir zaman “çantada keklik” değil. Olmadı da zaten. Çünkü ülkede çok ciddi bir laik damar var. Arap Baharı adı verilen süreçte bile İslamcılar, iktidara gelseler bile, ülkede tam anlamıyla egemen olamadılar. Öyle ki sonraki iki ayrı seçimden yenik çıktılar.

Petrolü, doğal gazı, yer altı kaynakları olan bir ülke değil Tunus. Dolayısıyla bunlar yüzünden komşularıyla çatışma yaşaması da gerekmedi. Anlatırlar; 1964 yılında ülkenin Cezayir sınırına yakın bölgesi olan El Burma’da keşfedilen petrol yatağından Cezayir de hak talep ettiğinde ülkenin kurucusu, ilk devlet başkanı laik önder Habip Burgiba “savaşacak halimiz yok. Uzlaşma yolunu bulalım, olmazsa hepsini onlara verelim” demiştir. O nedenle Burgiba’nın çok akıllıca yönetiminde komşu ülkelerin yapamadığı atılımlarla uğraşacak zamanı oldu Tunus’un.

Burgiba eğitime çok önem verdi gerçekten de. Kadın erkek eşitliği konusunda ileri adımlar attı. “Şahsi Ahval Mecellesi” vardır Tunus’un. Bir yasa yani. Bu yasa uyarınca çok evlilik yasaklandı. Kurumlar kelimenin tam anlamıyla laikleştirildi. Bu ve benzeri tüm modernleşme adımlarında Burgiba ülkenin önde gelen din adamlarından da yararlandı. Bunların arasında Tahir Bin Aşur gibi çok saygın, çok etkili olanlar da vardı.

Bağımsızlığın ilk dönemlerinde kabilelerin etkili olduğu, nüfusun yüzde doksanının kırsalda yaşadığı bir ülkede bunları gerçekleştirmek büyük iş. Burgiba bunu “yazgıya boyun eğmeye alışmış, mukadderatın altında ezilmeyi özümsemiş bir insan sürüsünden, bir kabile yığınından, aşiret parçacıklarından, bir vatandaş topluluğu yarattım” sözleriyle vurguluyor. Bunları yaparken ülkenin tutucu kesiminin tepkilerini göğüslemek için de adımlar attı Burgiba. 1959 Anayasası’nda onların hoşuna gidecek birçok maddeye de yer verdi. Tunus Anayasası’nda İslami devlet kavramını benimsememekle beraber İslam’ı anayasal bir kaynak haline getirdi. Ülkeyi Müslüman ilan etti ama devleti değil.

İslamcılığı geliştiren hatalar


Bugün Burgiba’nın en büyük yanlışlarından birinin muhafazakarları da modernleri de reforma ikna ettiğine inanması olduğu belirtiliyor. İslamcılığın gelişmesine herhalde bilmeden katkıları da oldu tabii. Eğitime “fanatikçe” bir tutkusu olan bu büyük devlet adamı ülkede tutuculuğun merkezi sayılan El Zeytune medresesinin gücünü hesaba katmadı örneğin. Oluşturduğu laik kurumların gericilikle baş edeceğini sandı. Kimileri reform projelerine El Zeytune’yi de katması gerektiğini söylerler. Bunu yapmayarak kurum ile takipçilerini yer altına itmekle suçlandığı da oldu. Bu medreseden yetişenlerin bağımsızlık öncesi Tunus’ta İslami mahkemelerde Kuran hükümleriyle karar verdiklerini, bunun günümüz Tunus’unda da izlerinin olduğunu, buradan yetişenlerin camilerdeki vaazlarıyla halkın üstünde çok etkili olduklarını hesaba katmadı.

Bu medrese mensuplarının giderek El Kaide çizgisine savunduğu bir gerçektir. Ama gelişimleri(!) yavaş yavaş oldu. Önce camilerde toplandılar. Arapça eğitim veren yasal okullar açtılar. Aslında 1972’den beri faaliyet gösteren İslamcılar 1981’de İslami Yöneliş Hareketi’ni kurarak kurumlaştılar. Bugün yapılan kimi değerlendirmelerde bunun Burgiba’nın en büyük hatalarından biri olduğu dile getirilir. Doğrudur da bu. Çünkü İslami Yöneliş Hareketi, devletin desteklediği Kuran’ı Kerim’i Koruma Derneği’nin içinde vücut buldu. Burada yine İslamcıların lideri Raşid Gannuşi’nin önderliğinde siyasal İslam’ın ülkedeki en büyük örgütlenmelerinden biri olan İslami Cemaat adlı gizli yapı doğdu.

İslamcıları durduran darbe


Resim Ekleme

Bu gelişme o kadar hızlandı ki, Burgiba’yı 8 Kasım 1987’de devirmek için İslamcıların bir hazırlığı bile vardı. Ama bu tarihten bir gün önce, yani 7 Kasım’da Zeynel Abidin Bin Ali tarafından Burgiba’nın devrilmesi İslamcı darbe planını bozdu. Bin Ali’nin bu tarihten itibaren İslamcılara yönelik baskıcı politikaları çok önemlidir. O kadar, ama o kadar çok İslamcı tutuklandı ki, bu, İslamcıların yuvalandığı başka ülkelere de istihbarat paylaşımlarına yol açtı. Gannuşi ile diğer İslamcı liderler ülkeyi terk etti.

“Arap Baharı”nın başlamasından kısa bir süre ülkeye dönen Gannuşi bu kez havaalanında “Tala’al Badru Aleyna” ilahisiyle karşılanacaktı. Bu Mekke’den ayrılmak zorunda kalan İslam peygamberi için söylenen bir ilahiydi.

Ennahda doğuyor

Yukarıda sözünü ettiğim İslami Yöneliş Hareketi, 1989’da adını Ennahda olarak değiştirdi. Ennahda’nın en büyük başarısı siyasi çalışmalar ile toplumsal çalışmaları birlikte yürütmesi oldu. Ülkedeki tüm camilerde örgütlenen tek hareket budur. Beş bin caminin tümünde örgütlenmiştir. Ülkenin her köşesinde 260’dan fazla bürosu bulunmaktadır. Söylemlerinde, Tunus halkının uzun zamandır şikayet ettiği yolsuzluklara vurgu yapması taraftar sayısını çoğalttı. Somut öneriler getiremedi hiçbir zaman ama “ajitasyon” başarısıyla kitleler üzerinde etkili olabildi. Bazı kaynaklar devletten bile fazla parası olduğunu ileri sürdüler Ennahda’nın. Kaynağı bilinmemekle beraber bu partiye uzun yıllar boyunca yurt dışından para aktığı vurgulandı sık sık. Ama yerelde de para toplamayı başardı Ennahda. İki kaynak söz konusudur burada: 1) İslami söyleme hep yakın olmuş olan yerel esnaf ile çiftçiler, 2) Özellikle Fransa’daki Güney Tunus kökenli diaspora.

İstanbul’da eğitim aldılar

Resim Ekleme

Ennahda’nın bir çok üyesinin İstanbul’da eğitim gördüğü iddia ediliyor. Gannuşi’nin sürgünde yaşadığı İngiltere’de görüşlerinin biraz törpülendiği, bu nedenle Müslüman Kardeşler’den farklı bir yöntem izlediği belirtiliyor. O nedenle kimileri “Ilımlı İslam”ın kaynağının Londra olduğunu söylerler. Ama Gannuşi’nin gizli bir dinleme kaydı durumun tam tersine işaret etmektedir. Gannuşi bu kayıtta taraftarlarına “Şeriatı hemen talep etmemelerini, bir hastaya yavaş yavaş ilaç verir gibi şeriatı anlatmaları”nı ister.

“Arap Baharı”nı takip eden süreçte artık “ılımlı İslam” çizgisinde olduğu kabul edilen Ennahda iktidara geldiğinde çok az kimse bu kadar kısa süreceğini tahmin etmişti bu başarının. Şiddet olayları artmış, ekonomi krize girmiştir bu dönemde. Yaşam tarzlarına yapılan müdahaleler otel rezervasyonlarının iptallerine yol açmıştır. Döviz rezervleri tükenmiştir. Tunus hükümetine kredi veren tek kurum, bu tür ortamları seven Uluslararası Para Fonu’dur (IMF).

Ülkenin yavaş yavaş İslamileştirilmesi politikası Tunus’un laik damarına çarptı. Tunus’un Ennahda eliyle “Afganistanlaşacağı” korkusunu duyan kitleler Nida Tunus (Tunus’un Sesi) partisine sarıldılar. Öyle ki partinin üye sayısında patlama yaşandı. Ancak son aylarda bu partinin içinde yaşan sıkıntılar sonucu bölünme baş gösterdiğinde İslamcı Ennahda partisi mecliste tek başına hükümet kurma şansını yeniden yakaladı.

Ama şu bir gerçek ki, güçlü laik, sol bir damarın bulunduğu ülkede “Ilımlı İslam”ın bir kez daha etkin olması, toplumu sarması zayıf bir ihtimal. Ennahda, iktidara defalarca gelse de bu değişmez, çünkü Ennahda da artık bir “düzen partisi”. Tunus’un Burgiba’nın başlattığı çağdaşlık projesinden vaz geçmeye niyeti yok. Bu son yıllarda karşılaştıkları İslamcı politikalardan sonra daha da güçlü sarıldıkları bir proje oldu çünkü.




Bu ileti en son dayanışma tarafından 26.01.2016- 18:34 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 26.01.2016- 18:37


Protestoların üzerinden beş yıl geçti
Tahrir Meydanı: Ortak kimlik


Resim Ekleme

30 yıldan fazla ülkeyi demir yumrukla yöneten Hüsnü Mübarek ile temsilcisi olduğu rejime karşı ayaklanmaların başladığı yer olarak bilinir Tahrir Meydanı ama, 1919 yılında İngilizlere karşı da yığınsal gösterilerin olduğu bir meydandı. “Arap Baharı” adı verilen sürecin hemen sonrasında ülkede başlayan protesto gösterilerine ev sahipliği yapan Tahrir Meydanı’nda hemen hemen her sınıftan gösterici vardı. 1919’da da kadınlı erkekli binlerce yurtsever aynı meydanda toplamıştı. Bu meydan bu özelliğiyle “toplumsal kimliklerin” teke indiği bir “kamusal alan” olarak büyük önem taşıyor Mısır tarihinde.

Modern Mısır’ın yakın tarihindeki en büyük gösterilerden biri yine Tahrir’de olmuştu. Dönemin diktatörü Enver Sedat’ın berbat ekonomi politikasına itiraz eden kitleler 1977 yılında yine Tahrir’de toplanmışlardı. Sedat, sorumlusu olduğu ekonomik sorunların çözümü için Dünya Banlası’na da IMF’ye de adeta yalvarır durumdadır. IMF bu başvuruyu bir tek şartla kabul eder: Mısır hükümeti başta ekmek olmak üzere temel gıda maddelerine yönelik sübvansiyonları kaldırmalıdır. Sedat’ın IMF‘in baskısıyla sübvansiyonları kaldırması sonucu ekmek fiyatlarının hızla artması kitlelerin ayaklanmasına yol açar. Mısır tarihinde “Ekmek Ayaklanması” olarak geçen en büyük isyanlardan biridir bu.

Dün beşinci yılı olan Mısır’daki ayaklanma ise Hüsnü Mübarek yönetimine karşı bir başkaldırıydı. Arap Baharı’nın başlamasıyla 25 Ocak’da başlayan kitlesel ayaklanma öyle boyutlara ulaştı ki, Mübarek 11 Şubat 2011’de istifa etmek zorunda kaldı. Sorunun sadece Mübarek’in gitmesiyle çözülmeyeceğini düşünen binlerce gösteri, sonrasındaki geçiş hükümetlerine karşı da kararlılıkla karşı durmaktan vazgeçmedi. Yine Tahrir meydanını doldurdular, günlerce polisle çatışıp taleplerini haykırdılar. Protestocular bir darbeyle, Muhammed Mursi adlı gericinin iktidarını yıkan, aslında halkın Mursi’ye karşı direnişini bir anlamda çalmış olan Aldülfettah el Sisi’nin “İslamcılığa karşı” görünen politikasına “kısmi destek” vererek Tahrir Meydanı’ndan çekildiler.

Tahrir’den sonra ülke Sisi yönetiminde hızla emperyal politikaların bölgedeki araçlarından biri, haline geldi. Sisi, İsrail’le ilişkilerini korumak adına Filistinlilere karşı, özellikle Refah kapısı yoluyla ciddi ablukalar uyguladı. Öyle ki, Suudi Arabistan’la birlikte “ittifak” yaparak ABD politikalarının da uygulayıcılarından biri oldu. Ülkede, siyasal İslam’ın etkisi kırılmakla beraber Sisi’nin baskıcı politikaları Tahrir’in kazanımlarını yok etmeye başladı.

Ufukta yeni bir Tahrir var mı henüz bilinmez. Ama İtiraz geleneği gelişmiş Mısır toplumunda her an yeni bir başkaldırıyla karşılaşmamız mümkün.

Beş yılı geride bırakan Tahrir’de ne olduğunu bir kez daha anımsayalım:

25 Ocak: Sokaklara dökülen Mısırlılar bugünü “öfke günü” olarak adlandırdı. Binlerce gösterici iktidardaki Ulusal Demokrasi Partisi’nin merkezine, Dışişleri Bakanlığı’na ve devlet televizyonuna yürüdü. Polis göstericilere göz yaşartıcı bomba ve tazyikli su ile saldırdı. Mansura, Tanta, Asvan ve Asyut’ta gösteriler başladı.

26 Ocak: Gösteriler hız kesmedi. Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs, gazetecilere yaptığı açıklamada hükümetin Mısır halkının evrensel insan haklarına saygı duyarak bir çözüm oluşturma yoluna gitmesi gerektiğini belirtti. Arap Ligi Genel Sekreteri Amr Musa ise “Arap halkı bıkkın ve öfkeli” diye belirtti.

27 Ocak:   Protestocular, Kahire yakınlarında polisle çatıştı. İsmailiye’de protestocular polisle çatıştı. Facebook, Twitter ve BBM (Blackberry Messenger) servisleri engellendi.

28 Ocak:
Cuma namazının ardından devasa bir protestoya hazırlanan ülkede internet ve cep telefonu mesajlaşma hizmetleri kesildi. Müslüman Kardeşler’in 20 üyesi tutuklandı. Süveyş Kanalı’nda 11 sivil öldürüldü. Mübarek, hükümeti fest ettiğini açıkladı ama öfke dinmedi.

29 Ocak
: Mübarek, kabineyi görevden aldığını ancak kendisinin iktidardan çekilmeyeceğini belirtti. Tahrir Meydanı’ndaki göstericiler, ordunun ateş açmasına rağmen dağılmadı.

30 Ocak:
El Baradey meydanda kalabalığa seslenirken “Başladığımız işin geri dönüşü yok” dedi. Meydanda bulunan kalabalık bu seslenişi coşkuyla karşıladı.

31 Ocak:
Mübarek, istifasını isteyen kalabalığa rağmen geri adım atmayacağını bildirdi. Göstericiler, ordunun direttiği sokağa çıkma yasağına meydan okumaya devam etti.

1 Şubat:
Mübarek, televizyon konuşmasında, gelecek seçimlerde aday olmayacağını ancak görevi bırakmayı reddettiğini belirtti.

2 Şubat:
Ordu Tahrir Meydanı ve diğer stratejik bölgelerde konuşlanmaya devam etti.

3 Şubat:
Kahire’den bildirildiği üzere Tahrir Meydanı’nda hükümet karşıtı göstericilere açılan ateş sonucunda en az beş kişi hayatını kaybederken birçok kişi yaralandı.

8 Şubat: Protestocular çadır kente dönüşen Tahrir Meydanı’nda toplanmaya devam ettiler. Bunun yanı sıra parlamentonun önünde de gösteriler devam etti.

9 Şubat:
İşçi Sendikaları da protestolara katıldı.

11 Şubat: On binlerce kişi öfke içerisinde Mısır sokaklarına dökülürken Hüsnü Mübarek istifasını verdi ve yetkilerini orduya bıraktı.

12 Şubat:
Sabahın erken saatlerinde insanlar kutlama yapmak için Tahrir Meydanı’na indi.

13 Şubat: Askerler Tahrir Meydanı’nda bulunan protestocuları dağıtmaya başladı ve çadırların kaldırılmasını istedi.

http://www.birgun.net/haber-detay/ilimli-islam-in-kaybettigi-ulke-tunus-101787.html



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Emek Partisi "Bağımsız, demokratik bir ülke ve insanca yaşam bildirgesi"ni açıkladı... melnur 1 1348 23.01.2022- 02:13
Konu Klasör Siyasal İslam’ın mantığı... melnur 1 1208 19.12.2021- 08:52
Konu Klasör ‘Siyasal İslam’ın kazanma şansı yok’ melnur 1 1586 06.09.2020- 20:09
Konu Klasör Tunus'ta Müslüman Kardeşler hükümeti istifa edecek özgür 0 3395 28.09.2013- 16:02
Etiketler   ‘Ilımlı,   İslam’ın,   kaybettiği,   ülke:,   TUNUS
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS