SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sosyalist-Devrimciler ve Bolşevikler           (gösterim sayısı: 4.603)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: solcu
Konu Tarihi: 25.02.2016- 13:09


Sosyalist-Devrimciler ve Bolşevikler – İsmet Konak

Lenin, Sosyalist- Devrimci hareketi şöyle tavsif etmekteydi: “Narodnizm ideolojisinin kötü yerlerini… Marksizmin oportünist eleştirisinin moda olmuş parçalarıyla yamamak”

Resim Ekleme

Rus devrim tarihi denilince genellikle akla Bolşevikler gelir. Lakin Sosyalist-devrimciler de tahlil edilmesi gereken bir fraksiyon veya parti olarak karşımızda durmaktadır. 1906 yılında ilk kongresini yapan partinin ideolojik temelini aslında Narodnizm (halkçılık) oluşturmaktadır. Bu açıdan Marksist doktrin ile kâmilen örtüşmeyen bir karakteri vardır. Narodnizm’in kuramcıları Gertsen ve Çernişevskiy, her ne kadar kokuşmuş çarlık rejimine karşı bir mücadele metodolojisi geliştirmiş olsalar da “ütopik sosyalist” olma kabuğunu kıramamışlardı. Özellikle Rus köylülüğünü idealize etme gibi bir hastalıkları vardı. Öyle ki Gertsen, şu tespitte bulunmaktaydı: “Rusya’nın istikbalinin adamı köylü olacaktır. Nasıl ki Fransa’da işçi olacaksa.”

Narodnik kuramcılara göre Rusya’da Marksist bir devrime ve sosyalist mücadeleye pek hacet yoktu. Zira Rus köylüsü hâlihazırda mir veya obşinalar (köy komünleri) teşkil ederek kendine özgün bir ortak yaşam modeli geliştirmişti. Aslında bu yaşam modeli Rus köylüsünün yeni bir icadı değildi. Çünkü 11. yüzyıldaki Yaroslav döneminde mir veya obşinalara benzer bir de verv sözcüğünün tevatürde (Russkaya Pravda) yer aldığı unutulmamalıdır. Verv, bir tür ilkel köylü komünüydü. Her ne kadar köy komün kültürü, Rus köylüsü tarafından içselleştirilmişse de Çarlık Rusyası döneminde “serflik yasası (krepostnoye pravo)” ve feodal bağımlılığın mütehakkim olduğu; saray destekli sınıfsal sömürünün köylüyü harap ettiği göz ardı edilmemelidir. Burjuva terminolojide “serflik yasası” şeklinde normalleştirilmeye çalışılan yasayı Lenin hiç tereddüt etmeden “kölelik yasası” (krepostnoye rabstvo) olarak tanımlamaktadır.

Tekrardan Narodnizm’in mimarlarına dönersek Çernişevskiy’in Gertsen’e oranla ciddi bir düşünsel sıçrama yaptığı ve Rus gençliğini “Nasıl yapmalı?” adlı eseriyle şedit bir tesir altına aldığı aşikârdır. Rus köylüsünü çarlık mutlakiyetçiliğine karşı ayaklandırması ve bu uğurda yıllarca sürgün hayatı yaşaması Çernişevskiy’i sol gelenek içinde bir “mütemmim cüz” yapmaktadır. Lenin, onun ideolojik çizgisini Marksist teoriden uzak bir çizgi olarak ittihaz etmiş olsa da şu övgüleri dile getirmekten imtina etmemişti: “Çernişevskiy çok daha tutarlı ve militan bir demokrattı, onun yazıları sınıf mücadelesi ruhunu esinlendirir. O, liberalizmin ikiyüzlülüğünü teşhir etme yolunu kararlılıkla izlemiştir… Ütopik sosyalist görüşlerine rağmen, O, kapitalizmin dikkat çekici biçimde derin bir eleştirmeniydi.”

19.yüzyılın ikinci yarısında Toprak ve Özgürlük (Zemlya i Volya) adlı örgütle pratiğe geçen Narodnizm, 1879 yılına gelindiğinde iki kliğe ayrılmıştır: Kara Paylaşım (Çyornıy Peredel) ve Halkın İradesi (Narodnaya Volya). Hareketin ikiye ayrılmasının sebebi örgütlenme yöntemi ve monarşiyle mücadele biçimiydi. Toprağı köylülere eşit bir şekilde üleştirmeyi ilke edinen Kara Paylaşım, bireysel suikastlerin aksine doğrudan kitle örgütlenmesine müstenit bir fraksiyondu. Halkın İradesi ise daha katı ve sert bir mücadele tarzını yani bireysel suikastlerle muktedirleri bertaraf ederek monarşiyi zayıflatma yöntemi benimsemişti. Bu fraksiyonun kuramcılarına göre yapılması gereken ortak yaşam modelini tehdit eden egemenleri birer birer ortadan kaldırmaktı. Yani bakanları, mebusları ve diğer çarlık yöneticilerini bireysel suikastlerle izale etmek. Nitekim Petersburg polis şefi, Kiev jandarma şefi, Rusya Jandarma Komutanı, “kurtarıcı çar” II. Aleksandr suikastleri; onun mülayim evladı III. Aleksandr’a yönelik suikast girişimleri bu amaç uğruna atılan adımlardı. Lenin’in ağabeyi Aleksandr’ın (Şaşa), Çar III. Aleksandr’a yönelik suikast girişiminde yer alması ve bedelini canıyla ödemesi Narodnik-Bolşevik kolerasyonunda oldukça önemlidir. Zira Lenin, ağabeyinin verdiği bedeli, üyesi olduğu Halkın İradesi adlı yapının katı, disiplinli ve kararlı mücadelesini taktir etmekle birlikte “bireysel suikastlerin” kitle örgütlenmesini geciktirdiğini ve monarşiyi aksine konsolide ettiğini belirtmekteydi. Bu yönüyle bireysel terörizm, Marksistler arasında eli silahlı bir reformizm algısı uyandırmaktaydı. Dolayısıyla Narodnik metodoloji, Bolşevik parti teorisyenleri tarafından çok kere tenkit edilmişti. Lev Trotskiy, 1911 yılında bireysel terörizm üzerine kaleme aldığı bir makalesinde şu eleştiride bulunmuştu: “Eğer biz terörist eylemlere karşıysak, bu sadecebireyselintikam bizi tatmin etmediği içindir. Bizim kapitalist sistemle görülecek hesabımız, bakan denen bazı görevlilerle görülecek olandan çok daha büyüktür.” Trotskiy ile birlikte Lenin de şu ifadeyi kullanmıştı: “Biz, şiddet ve terörü ilkesel olarak hiç reddetmeksizin, kitlelerin doğrudan katılımını hesaplayan ve bu katılımı sağlayacak olan şiddet kullanımı biçimlerinin hazırlanması çağrısında bulunduk. Biz bu görevin zorlu olduğu gerçeğine gözlerimizi kapamıyoruz.”

Nitekim proletarya rençberliği, ulusların kendi mukadderatını tayini, üretim araçlarının millileştirilmesi gibi Marksist teamüllerden uzak Narodnik “birikim” 1902 yılında Sosyalist-Devrimcilere intikal etti. Bu yeni yapı da Bolşeviklerin eleştiri süzgecinden geçmiş ve geçer not alamamıştı. Lenin, Sosyalist- Devrimci hareketi şöyle tavsif etmekteydi: “Narodnizm ideolojisinin kötü yerlerini… Marksizmin oportünist eleştirisinin moda olmuş parçalarıyla yamamak.”

M.A. Natanson, E. K. Breşko-Breşkovskaya, N. S. Rusanov, V. M. Çernov gibi şahsiyetlerin ideolojik öncülüğünde şekillen Neo-Narodnizm, 1917 yılına burjuva hülyalarla giriş yaptı. Bilinçaltında yatan küçük burjuva duygular baskın gelmiş ve 1917 Şubat Devrimi’nde Geçici Hükümet’le işbirliğine gidilmişti. Toprak ağaları ve sermaye ağalarının mütehakkim olduğu Geçici Hükümet’te Sosyalist- Devrimciler adına A. F. Kerenskiy, N. D. Avksentyev, V. M. Çernov ve S. L. Maslov gibi parti üyeleri nazırlık görevlerinde bulunmuşlardı. Bu isimlerden özellikle Kerenskiy, adeta Lenin’in karşısına dikilmiş bir figürandı. Önceleri Geçici Hükümet’te adalet bakanlığına getirilen “devrimci” Kerenskiy, neredeyse Çar II. Nikolay ve ailesinin muhafızlığını yapacak seviyeye ulaşmıştı. Çar ile konuşurken heyecandan boğazı düğümlenen ve bacakları titreyen “çarlık karşıtı” Kerenskiy, ilk icraatı çar ve ailesini devrimci Marksistlerden (Bolşevikler) kollamak için Tobolsk’e sağ salim nakletmekti. İkinci büyük icraatı ise Geçici Hükümet’in başbakanı olup Bolşeviklerin karargâhı konumundaki Kşesinskaya binasını harabeye çevirmekti. Bu esnada henüz “Marksist kişiliği” pek tartışılmayan Trotskiy, şunları yazmaktadır: “Kerenskiy bir devrimci değildi, sadece devrimin etrafında dolanıp duran biriydi.”

Lenin’i bir Alman ajanı olarak suçlayacak kadar sağa sapan Kerenskiy hükümeti, her geçen gün Nisan tezlerinin girdabına girme korkusu içindeydi. Bu korku, Kışlık Sarayı’ndaki Kerenskiy’i daha diktatöryel bir psikolojiye icbar etti. Parıltılı odasına Napolyon’un resmini asan Kerenskiy, nihayet Bonapartist hislerini dışa vurmuştu. Sosyalist-Devrimcilerin, “tüm iktidar Sovyetlere” şiarına karşı çıkmalarının sebebi artık berraklaşmıştı. Bir bakıma kitlelerin “barış ve ekmek” talepleri Bonapartizm’e heba edilmişti. Petrograd semalarında tebarüz eden Bonapartist vehimcilik, Ekim Devrimi ile birlikte tepetaklak oldu. Her ne kadar Sol Sosyalist-Devrimciler, Ekim Devrimi’nden sonra Sovyet hükümetine yakın durmuşlarsa da Kurucu Meclis’in feshi ve Brest-Litovsk Antlaşması’nın imzalanmasıyla birlikte onlar da Bolşevik karşıtı kampa iltihak ettiler. Burjuvazi ve kulakların kuklası haline gelen Sosyalist-Devrimciler iç savaşta Kadetler, Menşevikler, Basmacılar, Dağlılar, Beyaz Gönüllü Ordu ve Kazakların teşkil ettiği karşı-devrimci cephede yer aldılar. Alman elçisi Wilhelm von Mirbach ve Bolşevik M. S. Uritskiy’in suikaste kurban gitmesi, Tambov’daki Antonov ayaklanması, Lenin’e yönelik suikast girişimi (Fanya Kaplan), Bakü Komünü’ne bağlı 26 halk komiserinin Krasnovodsk’taki cinai ölümü gibi Sosyalist-Devrimci teşebbüsler, genç Sovyet Cumhuriyeti’nin sol tarafına sıkılan kör kurşunlardı. Böylece küçük burjuva oportünizminde nirvanaya çıkan Sosyalist-Devrimci güruh, Marksist diyalektik karşısında daha fazla barınamamış ve 1922’den itibaren tarih sahnesinden silinip gitmişti.




Bu ileti en son solcu tarafından 25.02.2016- 13:12 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.988
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.11.2017- 19:51


Narodnik kuramcılara göre Rusya’da Marksist bir devrime ve sosyalist mücadeleye pek hacet yoktu. Zira Rus köylüsü hâlihazırda mir veya obşinalar (köy komünleri) teşkil ederek kendine özgün bir ortak yaşam modeli geliştirmişti.

Üstteki alıntıda böyle bir cümle geçiyor ama, Bertram D.Wolfe'nin 1969 baskısı Devrim Yapan Üç Adam kitabında ( Prof.Ünsal Oskay çevirisi) Narodnizm ile Marksizm arasındaki farkı anlatılırken şunlar söyleniyor.(Sah.103-104)

''Halkçılara göre, Rusya'nın kendine özgü bir kaderi ve görevi vardı: kapitalizm cehennemine hiç girmeden bütün dünyayı sosyalizme yöneltme.. O'nlara göre şehir denen şey yabancı bir şeydi ve kırsal bölgelerin üzerine yapışmış bir ülserdi. Proletarya bu sosyal hastalığın -ki kaçınılması mümkündü- bir ürünüydü. Köylülerin tamamı içgüdüsel olarak sosyalist insanlardı. Kırsal yerlerdeki komünler ve köy zanaatkarları kooperatifleri yeni sosyal düzene gidişte izlenecek yolların ta kendisiydi. Fakat Marksistler daha o zamanlar bile Rusya'nın büyük bir endüstri ülkesi olmaya başladığını; köylerde zengin ve fakir, istismar eden ve edilen ayırımının ortaya çıktığını, sosyalizm hareketi için umut kaynağının köylüler değil proletarya olduğunu savunuyorlardı.''

Bilinen bir konu olmasına rağmen, dikkat çekici yanı Narodniklerin şehir ve proletarya Köylülüğün ağır bastığı bir ülkede sanayileşme ve proletarya beklenmeden de köylülüğe dayanılarak bir sosyalist devrim gerçekleştirilebilir. Zordur, burjuvazinin tarihsel olarak sorumluluğunda olan bir dizi görevin iktidarı gerçekleştiren devrimci önderliğin sorumluluğuna geçmesi anlamına gelir bu. Özetle kapitalistleşmeyi   dar anlamda bir sanayileşme olarak aldığımızda, bu görev köylü toplumunda sosyalizm için zorunlu bir aşamadır. Narodnikler sanayileşmeyi-proletaryayı beklemeden siyasal iktidarın alınması yolundaki tezlerini alıntıya göre bir reddiye dönüştürüyorlar. Yazara göre Narodnikler ile Marksistler arasındaki temel farklardan biri de burada yatıyor.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Reformistler ve ‘devrimciler’ buluşurken umut 1 3462 10.02.2015- 12:15
Konu Klasör TKH: ''Devrimciler burjuvazinin yanında saf tutmaz'' melnur 5 610 29.03.2023- 03:20
Konu Klasör Devrimciler gerici sendikalarda çalışmalı mı? melnur 2 3998 12.09.2013- 15:59
Konu Klasör “Devrimciler Ölür, Devrimler Durmaz Sürer” umut 2 4378 02.04.2015- 12:31
Konu Klasör Devrimciler Ölmez, Sinan Kazım Özüdoğru Kitabı dayanışma 0 3423 10.04.2015- 19:29
Etiketler   Sosyalist-Devrimciler,   Bolşevikler
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS