SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 18.03.2016- 13:36


Alıntı Çizelgesi: KARINCA yazmış

Proletarya Devrimi Ve Dönek Kautsky adlı kitapta geçiyor.
Tam metin şöyle;
"Genel olarak, bir devrim durumunun belirtileri nelerdir? Şu üç önemli belirtiyi ileri sürersek, her halde yanılmış olmayız: 1) Egemen sınıflar için değişikliğe gitmeden egemenliği sürdürmek mümkün olmazsa; 'üst sınıflar' arasında şu ya da bu biçimde bir buhran, egemen sınıfın politikasında baskı altındaki sınıfların hoşnutsuzluğuna ve parlamalarına yol açacak bir çatlamaya götüren bir buhran ortaya çıkarsa. Bir devrimin olabilmesi için, genellikle 'alt sınıfların eski biçimde yaşamak istememeleri' yeterli değildir. 'Üst sınıfların eski biçimde yaşayamayacak durumda' bulunması da gereklidir. 2) Baskı altındaki sınıfların sıkıntısı ve ihtiyacı, olağandan daha öteye varmışsa. 3) Yukarıdaki nedenlerin bir sonucu olarak, 'barış' zamanında kendilerinin soyulmasına hiç ses çıkarmadan razı olan, ama sıkıntılı zamanlarda hem buhranın her türlü koşullarında, hem de bizzat 'üst sınıflar' tarafından bağımsız tarihi eyleme itilen yığınların etkinliğinde önemli bir artış varsa."



İlgilendiğin için teşekkürler. Ben bu açıklamayı internette bulmuştum ama kitabında bulamadım. Onun için sordum, internette bulduğum yazıda kitap adı yanlış yazılmış olabilir mi, diye düşünmüştüm. Devlet ve Devrim'e de baktım, orada da yok.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 18.03.2016- 21:20


Alıntı Çizelgesi: hakkı yazmış

Alıntı Çizelgesi: KARINCA yazmış

Hakkı Arkadaş&#8217;a göre Devrimin olabilmesi için Lenin 3 şart söylemiş.
Buna göre; 1.Devrimci durumun olması gerekir.
2.Partinin hazır olması gerekir.
3.Dünya koşullarının devrim için olgunlaşması gerekir.
Hadi ilk iki şartı anladık,birincisi Devrimin nesnel koşulunu,ikincisi de bu nesnelliğe müdahale edecek öznelliği tanımlıyor.
Ama ben Leninden Dünya Koşullarının Devrim İçin Olgunlaşması   diye bir koşul duymadım.
Hakkı Arkadaş bu konuda kaynak aktarırsa,kendisine minnettar oluruz.
.




Ama ben Leninden   Dünya Koşullarının Devrim İçin Olgunlaşması   diye bir koşul duymadım.


Gerçekten duymadın mı duymuş ol.

Sana kaynak gösteremem hangi kitabında okudum şimdi hatırlayamıyorum   okuyalı çok yıllar oldu.
Bu üçlü itifakı   çok kullandık   onu hatırlıyorum

Ama bir ip ucu vereyim.

Bütün devrimleri incele yurttaki olgunluğun yanında dünya koşullarının da olgun olduğunu göreceksin. Örneğin Sovyet devrimi (1917 şubat-Ekim) birinci dünya savaşına rastlar.

Diğer ÜLKELER deki anti emperyalist anti faşist kalkışmalar sosyal devrime dönüşmesi Sovyetlerin ve Çin in büyük destekleri sayesinde başarıya ulaşmıştır. Hatta Asya, L. Amerika , Afrika daki bir çok mücadeleler bu ülkelerin destekleri görülür.

Dünya koşulları o ülke için elverişli değilse diğer iki koşulda oluşsa devrim ihtimali yok gibidir.




Hakkı arkadaş bir ülkede devrimci durum varsa dünyadaki koşulların ne olup ne olmadığının o ülkedeki devrimci durum için şart değildir. Bir iddia ortaya atıyorsan o iddiayı ispatlayacak delilin yoksa söylememelisin. Söylemeden önce araştırma da yapmıyorsun, Lenin söyledi diyorsun, söylemediğ ortaya çıkınca bu sefer başka şeyler söylüyorsun. Dünyada savaş gibi buhranlar varsa o savaş ülkedeki devrimci durum üzerinde etkili olur, etkili olması ise şart değildir. Neden olsun, zaten bir ülkede devrimci durum ortaya çıkmışsa ve dünyada savaş yoksa o ülkede devrimci durum yoktur, çünkü dünyada savaş yok mu denilecek.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 18.03.2016- 21:31


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bunlar da yeterli değil. Devrimci sürecin olmazsa olmazı önderlik ve örgütdür. İşçi sınıfının tarihsel aklını oluşturan önderlik ve örgüt-parti olmadan ülke içindeki koşullar ne olursa olsun, ( bu ne olursa olsuna, işçi sınıfının kitlesel eylemliliğini de katabiliriz) devrim gerçekleşmez. Önderlik ve örgüt-parti bu derece önemlidir. Ve aynı derecede önderlik ve örgüt-partinin ideolojisi de ( siyasi programı). Örgüt ve partisi ve bilimsel sosyalist ideolojisiyle öncülüğe soyunmuş işçi sınıfının tarihsel aklı, sınıfın ve emekçinin verili koşullardaki aklı ile bütünleşmedikçe yine devrim gerçekleşmez. Bu nedenle emperyalizmin dünya ölçeğindeki nesnel koşullarının varlığı her ülke için nesnel koşulların olgunlaştığı anlamına gelmiyor. Devrimin nesnel ve öznel koşulları dediğimiz işçi sınıfının bilimsel sosyalist ideolojisiyle donanmış önderlik ve parti olmadan ve işçi sınıfının ve emekçi halkın genel bir kalkışma aşamasına gelen politik mücadelesi olgunlaşmadan ve ayrıca iki durum-koşul bir arada bütünleşmeden hiçbir ülkede sosyalist devrim gerçekleşmez.



Parti ile emekçi halkın buluşması olmuyorsa, halk boyun eğmişse ne olacak, devrim mi olmayacak?



Sn.bedrettin;

Siyasal devrim konusunda iki temel yanlışımız var. Bunlardan birincisi kapitalizmin küresel bir niteliği olduğu, uluslararası ölçekte hegemonya kurduğu ve dolayısıyla siyasal devrimin de enternasyonal düzeyde olmak zorunluluğu... Siyasal devrime bu tür bir yaklaşım kökten yanlıştır.   Bu tür yaklaşımlar genellikle Marksist Leninist kuramı bütünselliğinden saptıran ve ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifini reddetmenin gerekçesini yaratmanın peşinde olanlar tarafından ileri sürüldüğü de bilinmektedir. Bir kez, ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifi reddedildiğinde artık konformist bir siyasal tavır içine girilmekte, liberalizme veya kürt siyasetine kuyrukçuluğa savrulma yaşanmaktadır. Bir anlamda bu ''tez''in savrulmaya kılıf yaratmanın ötesinde hiçbir anlamı da bulunmamaktadır. Birinci yanlışımız bu.

İkincisi siyasal devrimin işçi sınıfı ve emekçi halktan soyutlanmış bir örgütlülükle gerçekleşebileceğini savunmaktır. İllegal ve silahlı bir örgütün eylemlerinin verili koşullardan bağımsız bir biçimde devrim önündeki engelleri düzleyeceğini savunmak da en az birinci koşul kadar yanlıştır ve bu yanlışlığı Marks ve Engels 1850'lerde ortaya koymuş, Lenin'e de bu konunun teorisini yazmak düşmüştür. Kısaca söylenecekse siyasal devrim öncü parti ile işçi sınıfı ve emekçi halkın bütünleşebilmesinden geçmektedir. Sosyalist siyasal devrimin olmazsa olmaz koşulu budur. İşçi sınıfı ve emekçi halkın ''eskisi gibi yaşamama iradesi'' gösterdiği eylemsellik koşulları olmadan ve o koşullarda kitleyle organik bağı kurabilmiş bir öncü bulunmadan siyasal devrim gerçekleşemez. Siyasal devrim konusunda bizlerin savunacağı ''amentü'' de budur.

Bununla bitmiyor; sizin de sorduğunuz üzere, işçi sınıfı ve emekçi halk sistem tarafından boyun eğdirilmişse ve devrimci özne ne yaparsa yapsın   o taraflarda bir etki yaratamıyorsa ne olacak? Bir kere, devrimci özne ve işçi sınıfı ve emekçi halk bütünleşmesinden vazgeçilmemesi gerekiyor. Böyle bir ''vazgeçme'' kuramın bütünselliğinin bozulmasından ve bunu savunan kişi ve anlayışların ML'den savrulmasına yol açar ve başka bir işe de yaramaz. Siyasal devrim mutlaka öncü parti önder sınıf birlikteliğinden geçmek zorunda; hem siyasal devrim ve hem de sonrasında kuruculuk dönemi için.

Öncü parti önder güç birlikteliğinin zorunluluğunu devrim için en başa yazdıktan sonra yapılması gereken, verili koşullarda geriye çekilmiş sınıf ve emekçi halkı bu doğrultuya nasıl sokmak gerektiğinin araçlarını bulmaktır. Bunun başkaca bir yolu ve yöntemi de bulunmamaktadır. Şunu da eklemek gerek; kapitalizmin yol aldığı ve temel sınıfların şekillendiği bir ülkede bu araç silahlı öncü birlikler değildir.Bu tür ülkelerde işçi sınıfı ve emekçi kesimleri siyaset alanına çekmek zaten başlı başına bir zorluk içerirken, bu tür kitleden kopuk eylemler hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın emekçi sınıfların daha da içine kapanmasına ve sinmesine yol açmaktan başka bir işe de yaramıyor. Siz ısrarla ''olmuyorsa ne yapmalı?'' diye sorarken ''silahlı öncü birliklerin'' bir ''çözüm'' olduğunu ima etmek istiyorsanız, çözüm olmadığı rahatlıkla ileri sürülebilir.




''Silahlı öncü birlik'' konusunu devrimci süreç için çare olarak görmediğimizde geriye bir şey kalıyor mu, sizce? Sosyalistlerin elinde sınırlı olanaklarla propaganda ve ajitasyondan başka bir şey kalmıyor. Burjuvazinin elinde ise her türlü propaganda, ajitasyon ve yalan makineleri var. Halk nasıl bilinçlenecek, sistemin kendisini daha yoksul, zengini daha zengin yaptığını nasıl anlayacak? İçinde bulunduğu koşulların kader olmadığını nasıl öğrenecek? Sosyalistlerin propaganda araçları ile burjuvazinin araçlarını karşılaştırdığımızda işçi sınıfının uyanması nasıl olacak? Sosyalistlerin eli kolu bağlanmış olmuyor mu? Dışarıdan bilinç diyoruz ancak, burjuvazinin dayattığı yanlış bilinçin daha etkili olacağı belliyken kitlelerin ayağa kalkması bana tartışmalı bir konu gibi geliyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.03.2016- 17:34


Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Alıntı Çizelgesi: KARINCA yazmış

Proletarya Devrimi Ve Dönek Kautsky adlı kitapta geçiyor.
Tam metin şöyle;
"Genel olarak, bir devrim durumunun belirtileri nelerdir? Şu üç önemli belirtiyi ileri sürersek, her halde yanılmış olmayız: 1) Egemen sınıflar için değişikliğe gitmeden egemenliği sürdürmek mümkün olmazsa; 'üst sınıflar' arasında şu ya da bu biçimde bir buhran, egemen sınıfın politikasında baskı altındaki sınıfların hoşnutsuzluğuna ve parlamalarına yol açacak bir çatlamaya götüren bir buhran ortaya çıkarsa. Bir devrimin olabilmesi için, genellikle 'alt sınıfların eski biçimde yaşamak istememeleri' yeterli değildir. 'Üst sınıfların eski biçimde yaşayamayacak durumda' bulunması da gereklidir. 2) Baskı altındaki sınıfların sıkıntısı ve ihtiyacı, olağandan daha öteye varmışsa. 3) Yukarıdaki nedenlerin bir sonucu olarak, 'barış' zamanında kendilerinin soyulmasına hiç ses çıkarmadan razı olan, ama sıkıntılı zamanlarda hem buhranın her türlü koşullarında, hem de bizzat 'üst sınıflar' tarafından bağımsız tarihi eyleme itilen yığınların etkinliğinde önemli bir artış varsa."



İlgilendiğin için teşekkürler. Ben bu açıklamayı internette bulmuştum ama kitabında bulamadım. Onun için sordum, internette bulduğum yazıda kitap adı yanlış yazılmış olabilir mi, diye düşünmüştüm. Devlet ve Devrim'e de baktım, orada da yok.




Evet, bu açıklama biraz daha geniş olarak Lenin'in ''Proleter Devrim ve Dönek Kautsky'' kitabı içinde geçiyor. Senin baktığın kitap hangi yayınevinden bilmiyorum ama, İnter Yayınları'nın   96 Birinci Basım'ında, sonundaki EKLER bölümünde geçiyor. ( Sahife 157-158) Uzunca olduğu için buraya almıyorum ama, aşağı yukarı Sn.KARINCA'nın yazmış olduğu gibi özetlenebilir. Bir ülkede siyasal devrimin gerçekleşebilmesinin dünya koşullarına bağlı olduğu tek başına bir şey ifade etmiyor. Kaldı ki ''sosyalizmin arefesi'' olarak nitelenen emperyalizm döneminde dünya ölçeğinde nesnel koşullar var demektir. Burada üzerinden atlanılmaması gereken konu, dünyada nesnel koşulların olması, her ülkede nesnelliğin olacağı anlamına gelmediğidir.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.03.2016- 19:37


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış



''Silahlı öncü birlik'' konusunu devrimci süreç için çare olarak görmediğimizde geriye bir şey kalıyor mu, sizce? Sosyalistlerin elinde sınırlı olanaklarla propaganda ve ajitasyondan başka bir şey kalmıyor. Burjuvazinin elinde ise her türlü propaganda, ajitasyon ve yalan makineleri var. Halk nasıl bilinçlenecek, sistemin kendisini daha yoksul, zengini daha zengin yaptığını nasıl anlayacak? İçinde bulunduğu koşulların kader olmadığını nasıl öğrenecek? Sosyalistlerin propaganda araçları ile burjuvazinin araçlarını karşılaştırdığımızda işçi sınıfının uyanması nasıl olacak? Sosyalistlerin eli kolu bağlanmış olmuyor mu? Dışarıdan bilinç diyoruz ancak, burjuvazinin dayattığı yanlış bilinçin daha etkili olacağı belliyken kitlelerin ayağa kalkması bana tartışmalı bir konu gibi geliyor.




Sn.bedrettin;

Kapitalizmin iç çelişkilerini neden görmezlikten geliyoruz? Sistemin ideolojik kurumları bir yere kadar etkili olabiliyor ama sistemin sürekli kriz durumunun ağırlaştığı koşullarda ''sisteme'' muhalefet bu ideolojik basıncı yırtıp atabiliyor.

Kapitalizm altında sömürüye uğrayan sınıfların memnuniyetsizliği süreklidir. Burjuvazinin ideolojik basıncı bu memnuniyetsizliği bir yere kadar dizginleyebilme olanağına sahiptir, insanların söz ve eylemlerini sürekli baskılamak bu yüzden mümkün değildir. Sol siyasetlerini işte bu memnuniyetsizlik üzerine kurar. Örgütsel sağlamlığını pekiştirirken, halkı siyasete çekme yolunda da işlev yüklenir.

Burada iki temel konu var: Kapitalizmin gelişip temel sınıfların ortaya çıktığı koşullarda ''Silahlı öncü birlikler'' yoluyla kitleyi siyasete ve sokağa taşımak mümkün olmuyor. Mümkün değil. Bu tür eylemler sanılanın tersine zaten siyasete taşınması zor olan kitleyi siyasetten daha da soğutarak içe kapanmasına yol açmakta. Yani Güney Amerika devletlerinin belli koşullarında geçerli olan bir modelin Türkiye gibi ülkelerde şansı yoktur. Şöyle bakabiliriz; burjuva ideolojisinin temel amacı kitleyi dar yaşamına tutsak etmek, onun siyasetle ilişkisini minimalize etmektir. Soru şu; herhangi bir yerde patlayan bomba veya silahlı bir eylem, halkın bu pasifize görünümüne daha fazla katkı mı yapar yoksa onun sistem konusunda bilinçlenmesine mi yol açar?

Milliyetçiliğin yükselişte olduğu ve halkın genel olarak siyasete soğuk baktığı koşullarda illegal örgütlenmelerin, silahlı öncü birlik veya silahlı propaganda gibi yöntemlerin işçi sınıfı ve emekçi halk kesimlerine bir yarar getirmesi söz konusu değildir. Bu konuda yapılan propagandaların doğru olduğunu hiç düşünmüyorum. Yapılması gereken örgütlenmeye ağırlık vermek ve nesnel koşullar konusunda sağlıklı okumalar yapabilmek ( bunu örgüt yapacaktır, bireysel okumalar bir yerden sonra yararsızdır) ve o okumalar doğrultusunda siyasetler üretmek ve yeni araçlar oluşturabilmektir.

Başka bir yolu yok!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 23.03.2016- 19:40


Silahlı öncü birlikler yoluyla halkın mücadeleye katılmasını savunmuyorum. Bu yolla halkın silahlı mücadele başlatanların arkasında saf tutabileceğine aklım yatmıyor. Ancak sadece kitap yazmak, bildiri dağıtmakla da bu konuda ilerlemek olmuyor. Türkiye halkının durumu örnek. Sosyalistler pasif konumdan etkin konuma geçmeden seslerini duyuramazlar. Etkin konum işçi sınıfının içinde örgütlenmeye çalışmaktan ve onları grev ile direnişle tanıştırmaktan geçiyor. Profesyonal kadrolarla işçiler içinde örgütlenmeye çalışmak, yoksul kesimlerin bulunduğu mahallerde etkin bir şekilde çalışmak ve bu çalışmaları Türkiye'nin her yanına yaymak sosyalistler için çözüm olabilir. Üniversitelerde daha aktif hale gelmek, gençliği siyasetin öncüsü haline getirmek de faydalı olacaktır. Burjuva medyası sola ambargo koyarak görüşlerinin halka ulaşmasına engelse, biz de doğrudan halkla temasa geçmeliyiz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 25.03.2016- 20:46


Kapitalizmi yıkacak olan güç halktır, halkın örgütlü gücüdür. İşçi sınıfı ve halkın bilinci kapitalizmi yıkacak güçte değilse, işçi sınıfı ve halk kapitalizmi yıkacak güce sahip değil diye devrimden devrimci mücadeleden uzaklaşılmamalı. Koşullar yok diye devrimci mücadele bir kenara koyulup düzen içi mücadele demek olan demokrasi mücadelesi devrim mücadelesinin yerini almamalı. Halk bilinçli değil diye halkı bir kenara koyup silahlı mücadelenin savunuculuğuna da kalkışılmamalı. Halkın bilinci yeterli değil diye liberalizme veya kürt milliyetçiliğine kuyrukçuluk da yapılmamalı. Halk bilinçli değil, devrimci mücadelede yok diye sosyalist ideoloji de terkedilmemeli. Halk bilinçli değilse, işçi sınıfı bilinçli değilse halkın ve işçi sınıfının bilinçlenmesi için mücadele terk edilmeden mücadeleye devam edilmelidir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.12.2016- 07:53


''Devrimler taktik değil stratejik süreçlerdir. Devrimci olmayan bir strateji, kriz anında devrimci bir taktiğe evrilse dahi tutunamaz. Bolşeviklerin 1917'deki başarısı, öncesi bir yana Lenin'in 1915'ten itibaren ısrarla geliştirdiği bir stratejik yaklaşımın ürünüdür. Görülmüştür ki, devrimci bir stratejinin olgunlaştırılması için güce değil güçlenme iradesine ihtiyaç vardır. ''

Kemal Okuyan / Boyun Eğme, sayı 57. sayı



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Devrimin ve karşı devrimin yasaları denizcan 0 3636 04.03.2016- 16:50
Konu Klasör Sol nedir, sosyalizm nedir? melnur 6 11280 18.12.2021- 06:39
Konu Klasör Devrimin Üç Yüzü... melnur 24 9316 07.11.2019- 04:30
Konu Klasör Devrimin ne olduğunu hatırlayan var mı? solcu 1 4082 01.02.2015- 00:01
Konu Klasör Devrimin ve sosyalizmin soyutlaşması denizcan 4 4765 01.11.2014- 15:53
Etiketler   Devrimin,   öznelliği,   nesnelliği,   nedir.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS