SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 24.04.2016- 22:00


Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Resimden ve sayin melnur'un anlattigindan anlasilan gercekten muhtesem bir toplanti ve kalabalik oldugu. Ancak ben bu tür kivilcimlarin sürekliligini izledigimde bir umut baglarim, yoksa   gecmistekiler gibi sadece "saman kivilcimiysa", yani saman gibi birden alevlenip sönüyorsa konusmaya dahi degmez derim.
Dolayisiyla bekleyip izlemek gerek, gelecek ne gösteriyor.



BGM üç bin kişilik bir salon, bilemedin 3.500 kişilik. Ama kapasitesi koltuk ileveleriyle arttırılabiliyor. Burada o da yapılmış. Merdivenlerde oturanları ve kapı ağzındaki birikmeyi de göz önüne aldığımızda en fazla beşbin kişi eder. Dışarda kalan var mıydı bilmiyorum, 2 saat boyunca hiç dışarı çıkmadık.

Bir kere bir komünist partinin hemen hemen hiç tanıtım ve çalışma yapmadan böyle bir kitleyi oraya yığabilmesi çok önemli. Daha önemlisi ise kitlenin heyecanıydı. Salonda inanılmaz bir coşku da hakimdi. Bu böyle sürer, sürecektir, buna eminim. Ama bir komünist partinin hiçbir zaman sistem içi partiler gibi kitle partisi olamayacağını, olmayacağını da bilmek gerekiyor. Bir örnek vereyim, köylü Rusya'da devrim öncesinde Bolşevikler hiçbir zaman çoğunluğa egemen olamadı. 1903 yenilgisinde partideki üye sayısı sanırım yüz civarındaydı. Daha önemlisi, Lenin ayaklanma çağrısında yaptığında bile üye sayısı 500 bini geçmiyordu. Devrimci partilerde örgütsel yapının korunması gerekir. Leninist parti olma özelliğinden de taviz verilmemesi gerekiyor. KP bölünme sürecinde de bunu savunuyordu, -bölünmenin en önemli nedeni buydu- şimdi de aynı şeyi savunuyor. Doğru da yapıyor.

Sonuçta söylemek istediğim, sosyalistlerin toplumsal güç olabilmelerinin ne üye sayısıyla ve ne de seçimlerde aldığı oyla doğrudan bir ilişkisi vardır. Başarılı olmaktan anlaşılması gereken siyasi, ideolojik örgütsel tutarlılık ve bu konuda gösterilen çabalardır. TKP adını alacağını umduğumuz KP'nin yakın bir süreçte Türkiye sosyalist hareketinin tekrar omurgası haline geleceğine ve bu konuda bir sıçrama yapacağına inanıyorum.


Ilk yazimda da söyledigim gibi aciklamalarinizdan muhtesem bir salon toplantisi oldugu belli. Ama önemli olan bu tür toplantilarin ve ötesindeki mücadelenin sürekliligidir. Bu söylemden neden hemen "kitle partisi olmak" gibi bir anlam cikartiyorsunuz anlayamiyorum. Tabiiki kitle partisi, örgütü olabilmek verilecek mücadeleyi dahada tetikler ve kolaylastirir ama ne olursan ol önemli olan sürekliliktir.
Diger taraftan   Lenin'in ayaklanma cagrisindan örnek vermissiniz, bu örnegi devamli   duyuyorum ama bana göre yanlis örnekler bunlar. Dönem ayni degil, insan yapisi, siyasi konum,.... asla ayni degil. Bakin siz "Forum cok sesziz" basligi altinda Solpaylasima etkin katilimlarin neden olmadigina cevap olarak   "Bir başka neden de forumların eskisi gibi rağbet görmemesi. İnternette başka kanallar var ve oralar özellikle gençlerin kendilerini daha iyi hissedip ifade edebilecekleri yerler. Orada kendilerine daha fazla güven duyabiliyorlar, öyle bir ortamı bulabiliyorlar.
Açıkçası ben de soğumuştum. Hep aynı şeyleri aynı kişilere yazmak keyifsiz gelmeye başlamıştı. Bu ne kadar sürer, onu da bilmiyorum. " yaziyorsunuz. Yani degisikliklerin, teknolojinin, toplumsal hayatin,..... devamli etkili oldugu ve asla sabit kalmadigini görüyoruz.
Lenin örnegi o dönem icin ve Rusya icin gecerli oldu ve sonrasina baktiginizda ayni sistemle hic bir komunist parti basari saglamadi. 1917 devrimine benzer baska hic bir devrim gösteremezsiniz.
Dolayisiyla kafamizi kumdan cikartmaliyiz, yeniliklere acik olmaliyiz ve mücadele bicimlerini matematik kurallari gibi düsünmemeliyiz.  
Türkiye Komunist parti ve örgütleri 90 yili askin bir ilerleme yapamiyorlarsa demekki en azindan mücadele bicimlerinde bir yanlislik var ve masaya yatirmalari gerekli.





Sn.Alişan;

Buradaki tartışmalar veya karşılık polemikler sadece iki kişi için yapılmıyor. Başlanılan bir yazı tartışan kişiler tarafından da değerlendirileceği için biraz daha bütünlüklü ve daha açıklayıcı bir biçimde yapılmaya çalışılıyor. Size adınız kullanılarak yanıt verilmişse, oradaki yorum hem doğrudan size bir yanıttır ve hem de daha kapsayıcıdır. En azından ben öyle yapmaya çalışıyorum. ''Kitle partisi'' konusunun yoruma eklenmesinin nedeni de budur.

Lenin dönemini örnek göstememin nedeni şu:

Lenin döneminde bile Bolşevik örgütlenme diğerlerine göre en ''ileri'' noktada değildi. Çok daha uygun koşullarda böyle ise, bizim gibi ''sinmiş, boyun eğmiş'' bir toplumsallık içinde çok daha ''geri'' olacaktır. Göndermeyle anlatılmak istenen budur.

Lenin dönemi ile bugünün Türkiye'sindeki koşullar çok farklı. Bu farklılık siyaset yapma biçiminin ve farklı araçlar geliştirmenin zorunluluğunu ortaya koyuyor. Bunu hep yineliyoruz zaten. Yanlış, ''zaman değişti, koşullar değişti, komünist ideoloji de değişmeli'' anlayışında yatıyor. İkisini birbirine karıştırmamak gerek. Ama çoğu zaman da karıştırılıyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
R2D2
[ R2D2 ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 03.02.2016
İleti Sayısı: 30
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: R2D2
Cevap Tarihi: 25.04.2016- 09:56


Sen TKP değilsin, TKP adını alana kadar TKP'yi reformist bir parti olarak adlandıran, KP adıyla parti kurunca "Neden TKP değil de KP?" sorusuna TKP tarihini sahiplenmemek cevabını veren bir hareketsin.

Sen TKP değilsin, ulusal yayın yapan bir televizyon kanalında, bir faşistin karşısında TKP geleneğini yaratan liderleri, devrim istemeyen Sovyetler'in beslediği asalak hıyarlar olarak tanımlayan birinin merkez komite üyesi olduğu bir hareketsin.

Sen TKP değilsin, 30 yıllık tarihinde bir tane grevi geçtim, elle tutulur tek bir iş yeri direnişi bile örgütleyememiş bir hareketsin.

Sen TKP değilsin, "İktidar sandıkla değil sokakta alınır." dediğin günden beri bir kez bile sokağa çıkmayan bir hareketsin.

TKP'yi, TKP yapan ne varsa, sende yok.

Kendine işçi sınıfı partisi diyorsun, ama tarihinde örgütlediğin bir tane bile elle tutulur işçi direnişin yok. 30 yılda (çeyrek asırdan fazla) tek bir işçi direnişin olmadığı için, TKP'nin direniş tarihini kendine mal etmeye çalışıyorsun.

İktidar sandıkta değil sokakta alınır gibi beylik laflar ediyorsun, ama iş sokağa çıkmaya gelince yürüyüşü, gösteriyi geçtim, basın açıklaması yapmaya bile korkuyorsun. Sokak senin için ancak başka hareketler mücadele edip, bedel ödeyip sokağa çıkılabilir hale getirirse çıkılacak bir yer.

Bir kapalı salona üç bin kişi toplamakla başarı naraları atan üyelerinin içinde bulunduğu durum aslında senin durumunun özeti.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 25.04.2016- 10:57


TKP kim, biz siz değilsek kim oluyor? TKP'yi tarihe mi bırakmalıyız, orada mı kalmalı, yaşatılmamalı mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 25.04.2016- 11:58


Alıntı Çizelgesi: R2D2 yazmış

Sen TKP değilsin, TKP adını alana kadar TKP'yi reformist bir parti olarak adlandıran, KP adıyla parti kurunca "Neden TKP değil de KP?" sorusuna TKP tarihini sahiplenmemek cevabını veren bir hareketsin.

Sen TKP değilsin, ulusal yayın yapan bir televizyon kanalında, bir faşistin karşısında TKP geleneğini yaratan liderleri, devrim istemeyen Sovyetler'in beslediği asalak hıyarlar olarak tanımlayan birinin merkez komite üyesi olduğu bir hareketsin.

Sen TKP değilsin, 30 yıllık tarihinde bir tane grevi geçtim, elle tutulur tek bir iş yeri direnişi bile örgütleyememiş bir hareketsin.

Sen TKP değilsin, "İktidar sandıkla değil sokakta alınır." dediğin günden beri bir kez bile sokağa çıkmayan bir hareketsin.

TKP'yi, TKP yapan ne varsa, sende yok.

Kendine işçi sınıfı partisi diyorsun, ama tarihinde örgütlediğin bir tane bile elle tutulur işçi direnişin yok. 30 yılda (çeyrek asırdan fazla) tek bir işçi direnişin olmadığı için, TKP'nin direniş tarihini kendine mal etmeye çalışıyorsun.

İktidar sandıkta değil sokakta alınır gibi beylik laflar ediyorsun, ama iş sokağa çıkmaya gelince yürüyüşü, gösteriyi geçtim, basın açıklaması yapmaya bile korkuyorsun. Sokak senin için ancak başka hareketler mücadele edip, bedel ödeyip sokağa çıkılabilir hale getirirse çıkılacak bir yer.

Bir kapalı salona üç bin kişi toplamakla başarı naraları atan üyelerinin içinde bulunduğu durum aslında senin durumunun özeti.





''Onlar TKP değil, biz TKP'yiz'' diyorsan, açıkla ki, belki size geliriz:) Uğraştıkları konuya bak ya.




Bu ileti en son munzur tarafından 25.04.2016- 11:58 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.04.2016- 21:16


Alıntı Çizelgesi: R2D2 yazmış

Sen TKP değilsin, TKP adını alana kadar TKP'yi reformist bir parti olarak adlandıran, KP adıyla parti kurunca "Neden TKP değil de KP?" sorusuna TKP tarihini sahiplenmemek cevabını veren bir hareketsin.

Sen TKP değilsin, ulusal yayın yapan bir televizyon kanalında, bir faşistin karşısında TKP geleneğini yaratan liderleri, devrim istemeyen Sovyetler'in beslediği asalak hıyarlar olarak tanımlayan birinin merkez komite üyesi olduğu bir hareketsin.

Sen TKP değilsin, 30 yıllık tarihinde bir tane grevi geçtim, elle tutulur tek bir iş yeri direnişi bile örgütleyememiş bir hareketsin.

Sen TKP değilsin, "İktidar sandıkla değil sokakta alınır." dediğin günden beri bir kez bile sokağa çıkmayan bir hareketsin.

TKP'yi, TKP yapan ne varsa, sende yok.

Kendine işçi sınıfı partisi diyorsun, ama tarihinde örgütlediğin bir tane bile elle tutulur işçi direnişin yok. 30 yılda (çeyrek asırdan fazla) tek bir işçi direnişin olmadığı için, TKP'nin direniş tarihini kendine mal etmeye çalışıyorsun. Komünü

İktidar sandıkta değil sokakta alınır gibi beylik laflar ediyorsun, ama iş sokağa çıkmaya gelince yürüyüşü, gösteriyi geçtim, basın açıklaması yapmaya bile korkuyorsun. Sokak senin için ancak başka hareketler mücadele edip, bedel ödeyip sokağa çıkılabilir hale getirirse çıkılacak bir yer.

Bir kapalı salona üç bin kişi toplamakla başarı naraları atan üyelerinin içinde bulunduğu durum aslında senin durumunun özeti.





Sn.R2D2;

KP TKP tarihini sahipleniyor.
KP Sovyetler Birliği'nin tarihini de sahipleniyor.
Paris Komünü'nü de, 68'li devrimci gençliği de...

Bunlar bizim tarihimiz. Sahiplenmek, doğrusu ve varsa yanlışlarıyla birlikte onu kucaklamak demektir, dışta bırakmamak demektir. Sahiplenmek ne yapılmış yanlışları görmemek ve ne de devrim yürüyüşüne yapılan katkıyı inkar etmektir. Sahiplenmek eleştirel olmamak demek de değildir.

TKP tarihi ülkemiz solunun tarihidir. Kendisini solda gören herkesin, her siyasetin tarihidir. Bu hareketin bir solcu tarafından sahiplenilmemesi ise zaten düşünülmemeli. Ayrışmadan sonra Komünist Parti de hala bu iddiasını ve sahiplenmesini sürdürüyor. Tıpkı TKP TİP birleşmesinden sonra yere düşürülen bayrağı yerden kaldırdığı, yasallık kazandırdığı gibi bundan sonra da bu konumlanışını sürdürecek. İşçi sınıfı başta olmak üzere tüm emekçi halkımızın sesi ve en güçlü örgütü olmaya devam edecek. En azından böyle bir iddiası var ve bu yolda elinden gelenin fazlasını da yapıyor.

Bu yüzden ''TKP biziz'' diyoruz, bu yönde çabamızı ve iddiamızı sürdürüyoruz. Bizlerin ''TKP biziz'' demesi başka siyasetlerin ''biziz'' demesine engel de olamaz. Sizin de böyle bir iddianız varsa, kendinizi biraz daha somut hale getirir, partinizi, siyasetinizi ve örgütlenmenizi anlatırsınız. Sorun değil. Ama ''TKP biziz'' diyebilmek, belli bir ideolojik ve siyasi duruş göstereceği gibi, belli bir örgütlenme çabası ve bu konuda güçlü adımlar atmayı da gerektirir; öyle değil mi? Sadece 'siz değilsiniz, biziz'' demek yeterli değil.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
R2D2
[ R2D2 ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 03.02.2016
İleti Sayısı: 30
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: R2D2
Cevap Tarihi: 26.04.2016- 00:55


KP adıyla bu dediğin anlamda sahiplenemiyor musun? Adının KP ya da SİP olması, böyle sahiplenmene engel mi?

Düne kadar reformist dediğin, geçmişini sahiplenmek istemiyoruz dediğin, yöneticilerini Sovyetler'den para alan asalak hıyarlar olarak tanımladığın bir partinin ismini alıp lafa "Partimizin 90 yıllık tarihi" diye başlamak mı genel bir sahipleniş oluyor?

30 yılda neden kendi direniş ve mücadele geleneğini yaratamadığını, öğrenci eylemleri dışında işte benim mirasım diye ortaya koyabileceğin bir mücadele pratiğinin olmamasını sorgulayacağına, TKP'nin adını alıp "parti tarihimiz" diye asalak dediğin adamların yarattıklarını sunmak mı sahiplenmek oluyor?




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 26.04.2016- 11:33


Alıntı Çizelgesi: R2D2 yazmış

KP adıyla bu dediğin anlamda sahiplenemiyor musun? Adının KP ya da SİP olması, böyle sahiplenmene engel mi?

Düne kadar reformist dediğin, geçmişini sahiplenmek istemiyoruz dediğin, yöneticilerini Sovyetler'den para alan asalak hıyarlar olarak tanımladığın bir partinin ismini alıp lafa "Partimizin 90 yıllık tarihi" diye başlamak mı genel bir sahipleniş oluyor?

30 yılda neden kendi direniş ve mücadele geleneğini yaratamadığını, öğrenci eylemleri dışında işte benim mirasım diye ortaya koyabileceğin bir mücadele pratiğinin olmamasını sorgulayacağına, TKP'nin adını alıp "parti tarihimiz" diye asalak dediğin adamların yarattıklarını sunmak mı sahiplenmek oluyor?





TKP'nin adını da alacağız, misyonunu da üstleneceğiz. Devrim yolunda mücadelemizi de vereceğiz. Bir site kurup ''biz TKP'yiz'' diyenlerden olmayacağız. Kürt hareketine kuyrukçuluktan başka bir şey yapmayanlardan da olmayacağız. KP TKP adını alacak ve sosyalist hareketin en önemli partisi haline gelerek yoluna devam edecek. İçi boş tartışmalarla uğraşacak zamanımız yok. Biz çalışıyor, siyaset üretiyoruz. Laf üretmeye çalışanlarla da hiçbir işimiz olmaz. Sen önce neyi savunduğunu, hangi siyasetten olduğunu açıkla ki, ne yaptığınızı görelim.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 27.04.2016- 19:09


1978 Yılında 1 mayıs için taksime gitmiştik TKP olarak çok disiplinli iyi organize olmuş 1 yıl önceki 1 mayısın (1977) hesabını soracaktık .

Ülke yangın yeri gibi idi yöneticiler yönetemez durumda CHP kongrelerini bile belirleyici duruma düşen devrimci güçler ülkenin her yerini kontrol ediyordu DİSK 500 000 işçi ile 1 mayıs alanına güçlü bir çıkartma yapmıştı. Türk-İş ortadan ikiye ayrılmıştı bazı güçlü sendikalar DİSK le birlikte davranıyor bazı sendikalar   siyaset üstü kalmak için çok çaba harcıyordu.

Güçlü bir gençlik ve kadın hareketi vardı TKP olarak ülkenin her yerinde devrimci durum tesbiti yapmıştık devrimci merkez ve devrimci durum konusunda ha bire seminerler veriliyordu.

Her kes devrime hazırlık yapıyor teknik donanımlarla uğraşıyordu.
tam bu heyecanla ve bir yıl öncesi 1 mayısın hesabını sormak maksadı ile yüreğimiz göğüs kafesine sığmayacak biçimde atıyor ve bu güne kadar hiç atmadığımız bir sloganı olan TEK YOL DEVRİM sloganı atıyorduk .

Bir ara bir slogan duyduk önce cılız biçimde sonra daha güçlü TKP ye özgürlük sloganı önce şaşırdık sonra iki yanımıza baktık ve bizde katıldık.

Ama o slogan bir çok şeyin habercisi idi.
Artık TKP ye özgürlük isterken legal TKP istiyorduk İşte ipler o zaman koptu 1 MAYIS bitti ama TKP de tartışma yeni başladı. Hani devrim için hazırlanacaktık nerden çıktı bu legalleşme isteği.

Zaten taksimde son 1 mayıs olmuştu ondan İzmir konak daha sonra tek merkez Mersin.
Bu ara TKP artık bir araya gelemeyecek biçimde bölünmüş ve oldukça güçsüzleşmişti yoldaşlar arasında silah da kullanılarak kavgalar başlamış birbirlerini hainlikte dahil suçlamalar ayyuka çıkmıştı.

İşte bir legal sevdasının akibeti bu olmuştu daha sonralarını o günleri yaşayan her kes bilir.TBKP ye kadar giden uzun bir yolculuk ve 12 eylül faşizme karşı siyasi ve pratik davranışlar.

Bir tarihin sonu .
Bu gün bu ismi kim almışsa bu iyi ve kötü tarihide alacaktır .Bu tarihin bir kısmı olan popiler yanı alıp o çetrefilli yanı bıraktığında bilinsinki o miras kimseye yaramayacaktır.

Her kes elini taşın altına soksun oradaki akreple tanışsın. Bu tarihte sadece Nazım Hikmet M. Suphi yok. Sefik Hüsnü İ.Bilen ve R.Yürkoğlu da var.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   BİZ,   TKPyiz
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS