SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.02.2018- 21:55


Şunu söylüyorum, Veda'nın anlamadığı ( o bilgisizliği ile anlamaması da normal) konu devletin sınıfsal bir niteliği olduğunu söylemek, konu bağlamında yetersiz bir açıklamadır. ''AKP devleti''nin ne anlama geldiğini anlayabilmek için devlet konusunda farklı bir açıklamaya, farklı bir somutluğa ihtiyaç var. Bunun ne olduğunu da üstteki yazılarımda belirttim. Veda anlamıyor, yazı onun anlayabileceği türden değil sanırım, bu yüzden Bilal oğlana anlatır gibi anlatmaya çalışacağım.

Devleti sınıflar üstü bir baskı mekanizması olarak tanımlayan birine ''devletin bir sınıfsal baskı aracı''olduğu açıklaması üzerinden yorumlarda bulunulabilir. Çünkü tartışılacak konuya uygun ve yeterli bir tanımlamadır bu. Ama burada olduğu gibi ''AKP devleti'' tanımlamasını eleştirmek için bir yorum yapılacaksa o zaman konuyu anlamak ve anlatmaya çalışıp çözümleme yapabilmek devletin sınıfsal niteliği konusunda daha farklı bilgiye ve yoruma ihtiyaç gösterir. Veda'nın anlayamadığı ve o oldukça yetersiz donanımıyla hiçbir zaman da anlayamayacağı konu tam da burası.

Evet, devletin sınıfsal bir baskı aracı olduğunu söylemek, söz konusu konuda bu sınıfsal baskı mekanizmasının ne anlama geldiği ve nasıl gerçekleştiği konusunda açıklama yapmayı ve dolayısıyla bu konuda belli bir bilgi edinmeyi gerekli kılar. Şu anlama mı geliyor; her sabah Tüsiad'ından Müsiad'ına bütün patron örgütleri bir araya geliyor ve o gün devletin sınıfsallığının nasıl şekilleneceğine karar mı veriyorlar? Burjuvazinin sınıfsallığı bir baskı aracı olarak böyle mi şekilleniyor? Kuşkusuz, hayır! Bu yüzden bir kaç yorum önce devletin sınıfsallığının doğrudan doğruya burjuvazinin kendisinden kısmen özerk ve bağımsız olduğunu söylemiştim.   Ve kısmen özerk ve bağımsız olmak devletin sınıfsal bir nitelik taşımadığı anlamına da gelmez. Sadece bu sınıfsal baskının devletin bütün kurumlarında ideolojik bir nitelik olarak var olduğu anlamına gelir. Kapitalist ülkelerde seçimlerle gerçekleşen bir iktidar değişikliği bu niteliğin ( normal koşullarda) değişmesi anlamına gelmez. Devlet anayasal bir çatı altında bütün kurumlarıyla burjuva partileri arasında bir eşitliği ön görür. Normal koşullarda da sistem bu şekilde işler. Ne var ki, 2002 yılından beri iktidarda bulunan AKP işte devletin bu özelliğini yok etmiş, kısmen özerklik ve bağımsızlık durumunu yok ederek devleti eğitimi, yargısı, emniyeti, askeriyesi vb.olmak üzere değiştirmiş, ve kendi gerici ideolojisinin doğrudan uzantısı gibi bir şekle sokmuştur. Yani devletin sınıfsal niteliğini bu anlamda farklılaştırmıştır. Parti devleti, AKP devleti, saray devleti gibi kavramlar bu yüzden kullanılmakta, devletin sınıfsal bir baskı mekanizması olmasının dışında, daha da gerici bir hal almış olduğu vurgusu gerçekleştirilmektedir.

Bu yüzden bugünün devleti AKP devletidir.
Daha ileri gidebiliriz,   'tek adam devleti''dir.

Bu tanımlamalar devletin sınıfsal bir niteliğinin reddedildiği anlamına gelir mi hiç?

Ama Veda öyle anlıyor, daha doğrusu anlayamıyor.

Kafasında ezberler var, sağdan soldan topladığı cümleleri o ezberlerin altına üstüne ekliyor, bir çözümleme yaptığını sanıyor! Cahilliği yüzüne vurulduğunda da ''imdaaat'' diye bağırmaya başlıyor. ''Doğu Perincek, damarlarında akan asil kan, şoven, vb'' hep o kuyrukçuluktan kalan alışkanlığı. Bunları söylediğinde kürt milliyetçilerinden ''bravo veda abi'' alırdı; hala iklimin o olduğunu sanıyor, çaresizleri oynuyor.

Yazık, yıllardır boş yere emek ve zaman harcamak böyle bir şey olsa gerek. Oysa boyundan büyük konulara dalmanın ne gereği var.

Veda şunu anla; bir insan istediği kadar ''ben kapitali okudum, iki defa hatim ettim'' desin, veya ''üniversitede şu bölümü bitirdim'', desin veya ''yazarım, hapisteyken bir kitap da yazdım'' desin. Veya Lenin'in UKKTH konusundaki bütün çalışmalarını okuyup anladım'' desin; örnekleri de çoğaltmak mümkün. Eninde sonunda açığa çıkar, belli olur. Sen gereksiz yere bilgiçlik taslıyorsun. Hem bilgisizsin, hem bilgiliymiş gibi davranıyorsun. Hem yazı yazabilme, yorumla ve analiz konularında yetersizsin, hem de farkında değilsin. Hem okumuyorsun, okuduklarını ise anlamıyorsun, bu konuda hiçbir donanımın yok ve hem de yine biliyormuş gibi kasım kasım kasılmaya çalışıyorsun.

Bir daha aynı şeyi söyleyeceğim, yazık!

( Konunun açılımı devam edecek, hala yazacak pek çok şey var.).




Bu ileti en son melnur tarafından 04.02.2018- 21:55 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.02.2018- 19:16


:)

Yok yok, bu arkadaş gerçekten normal değil. Bakın burada yazılanlara yanıtı ne olmuş.)

Bak ne güzel itiraf ediyor Melnur!
“Bu yüzden bugünün devleti AKP devletidir.
Daha ileri gidebiliriz,   'tek adam devleti''dir.”

İşte Melnur’un bizim yazımızdan anladığı o kıt aklıyla bu!
Ne yapsın zavallı,beynindeki kıvrımlar ancak bu kadarını anlamasına olanak tanıyor.
İşte bu nedenle bu anlama özürlülere anlatabilmek adına Devlet konusunda yazmayı gerekli gördük.

“Şu anlama mı geliyor; her sabah Tüsiad'ından Müsiad'ına bütün patron örgütleri bir araya geliyor ve o gün devletin sınıfsallığının nasıl şekilleneceğine karar mı veriyorlar? Burjuvazinin sınıfsallığı bir baskı aracı olarak böyle mi şekilleniyor? Kuşkusuz, hayır!”

Böyle diyor Melnur battığı bataktan çıkmak için ama debelendikçe,saçmaladıkça daha da batıyor.
Burjuvazinin sınıfsallığı o iktidara geldiğinden bu yana zaten şekillenmiştir.
O sınıfsal şekillenmeyi her gün oturup bizzat kendinin belirlemesi gerekmez.

Siyasi Partiler( Sistem Partileri) bunun için vardır ve görevleri sermayenin geldiği her birikim evresine göre onun çıkarlarını   belirlemektir.

Ve bir soru sorduk!
Yarın CHP hükümet olsa ona da CHP Devleti mi diyeceğiz?

İktidar sınıfsal olarak el değiştirmedikçede DEVLET, sermayenin farklı birikim evrelerinde biçim değiştirsede,öz olarak hep aynıdır.

Hükümetlerin biri gider,diğeri gelir ama İktidarın ve onun sınıfsal baskı aracı   DEVLETİN özü   değişmez.
Buna bağlı olarakta Devlet,iktidardaki sınıfın çıkarları doğrultusunda,karşıtı üzerindeki baskı ve zoru devam ettirir.
Devlet,iktidardaki sınıfın,karşıtı ve diğerleri üzerindeki, hükümetler aracılığıyla kullandığı bir baskı ve zor aracıdır.

Devletin görece bağımsızlığından yola çıkarak Devleti sınıfsal temelinden, onun var olmasına ve de sönümlenmesine yol açan sınıflardan BAĞIMSIZ göremezsiniz.

Melnur bende Devleti sınıflardan bağımsız görmüyorum diyor ama Devleti nitelerken onu, asıl özü olan sınıflardan soyutlayarak, sınıfsal aidiyetini ikinci plana atarak ona başka bir aidiyet yüklüyor.

Devletin görece bağımsızlığı,mevcut sistemin yürüyebilmesi için tüm toplum kesimlerinin belli alanlardaki haklarının hukuk içersine alınmasıdır.
Tabi ki bu hukukta belirleyici olan yine Burjuvazinin çıkarları temelinde BURJUVA HUKUKTUR.

Neyse Melnur seninle laf yarıştırarak benim için değerli olan zamanımı boşa harcayamam.
Bak Doğu Perinçek 2019 başkanlık seçimlerinde aday olacakmış.
Sana yakışan, bugünden gerekli desteği, sahibi olduğun forum aracılığıyla verebilirsin.



Gerçekten anlamıyor; belki bu konuda özel bir durumu da vardır, bilmiyorum. Bir insan bu kadar donanımsız, bu kadar okuduğunu anlamaz ve bu kadar bilgisiz olup hala sanki bir teoristenmiş gibi açıklamalarda bulunur mu?

Ya da!

Ya da tam bir köylü kurnazı.

Benim yazdıklarımı köşesine taşıyamıyor. Link veremiyor. Anlamadığı konu üzerinden aklınca doğruyu söylüyormuş gibi bir tutum takınarak cevahiri kurtarmaya çalışıyor. melnur'u tanımayan, nerede, ne yazdığını bilmeyen birileri varsa eğer o forumda aklınca kendini haklı çıkaracak! Öyleyse, tam bir köylü kurnazlığı gerçekten. Hala devletin sınıfsallığı konusunda çarpıtma, hala CHP iktidar olunca CHP devleti mi denmeliymiş vb. Sanki bunlara yanıt verilmemiş gibi. Gerçekten inanamıyorum. Bir insan bu kadar sıradanlaşabilir mi?ASlında kararsız da kalıyorum, köylü kurnazı derken. Belki gerçekten anlama konusunda kıt bir kapasiteye sahip. Ama öyle olsa yazının tamamını oraya taşır, yanıtı onun altına yazar, hiç olmazsa okuyan üç beş kişi, artık ne kadarsa, iki yorumu da okuyup değerlendirir. Öyle yapmıyor, çünkü öyle bir yöntem kullansa yazdıklarının ne kadar anlamsız ve saçma olduğu ortaya çıkacağı gibi, okuduğunu anlayamadığı da açığa çıkacak.

Sanırım hem anlamıyor, hem anlamadığının anlaşılmasından rahatsızlık duyduğu için kafasına göre yanıtlar veriyor ve hem de cahilliği anlaşılmasın diye köylü kurnazlığına başvuruyor.

Böyle biri işte!

( Bu konuya devam edeceğim, bu yorumunu(!) ise daha önce -birkaç defa- ilgili her yorumda yanıtladığım   için ciddiye almıyorum. Yanıt vermek, buraya gelip, bu konuyu okuyanların aklına ve sabrına zarar...)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.02.2018- 11:49


Yazı yazmak iyidir, ama haddini bilmek koşuluyla. İlle de bir teorisyen olunması gerekmiyor, ille de ''çok bilgili'' olmak da gerekmiyor. Neyi bilip neyi bilmediğimizin farkındaysak, -ÇOK ÖNEMLİ- samimiysek, bildiğimiz veya yabancısı olmadığımız konularda belli bir üslup da tutturarak yazabiliriz. Hatta daha ileri giderek söylüyorum, bu çerçeveyi çok da aşmadan yazmaya çalışmalıyız. Ama tekrar ediyorum; HADDİMİZİ BİLEREK!

Sanal ortamın önümüze serdiği olumsuz bir olanak bu durumun göz ardı edilmesine yol açmaktadır çünkü! ''Nasıl olsa sanal'', ''nasıl olsa okurlar pek de matah bir şey değil, yutuyorlar'' diyerek ve''nasıl olsa bol alkış alıyorum, bayağı yok satıyor, yazdıklarım'' diyerek üfürmek herhalde solculuğa yakışmayacak bir davranış olsa gerek. Ne olursa olsun, insan kendisinin ne olup ne olmadığını bilmez mi? ''Kapital'i iki kez okudum'' dendiğinde bunun böyle olmadığının anlaşılmasından nasıl emin olabiliyoruz ki?

''Üniversiteyi bitirdim'', ''yalnız sen mi, ben de Lenin'in okudum'' veya benzer bir yığın gereksiz yalanları neden tekrarlar dururuz? Çok mu önemli? Okunmamış bir kitap için ''okudum'' demek, ya da bitirilmemiş, hatta gidilmemiş bir okul için ''bitirdim'' demek bir insana ne kazandırabilir ki? Sonuçta ne söylerseniz söyleyin, ne savlarsanız savlayın bildikleriniz o yazılanlarla ortaya çıkan değil mi? Tıpkı -gereksiz- ustalardan alıntılar gibi söylemeye çalıştıklarımıza bir değer katacağını mı geçiriyoruz aklımızda?

Ne yazık ki, sanal ortam bu garip tiplerden geçilmez haldeydi. Şimdilerde epey tavsasa da hala tek tük de olsa rahatsız edici. Başkası ne derse desin, bizler kendimizin ne olup ne olmadığını bilmez miyiz? Yoksa başkalarını kandırmaya çalışmak, giderek tarafımızdan kanıksanır bir hale mi geliyor? Giderek, ''ben neymişim de haberim yokmuş'' gereksizliğine mi yol açıyor. Gerçekten, böyle bir etki mi yapıyor sanalın yazıcılarında?

Bilmiyorum!
Ama Veda'da böyle bir etki yaptığına kesinlikle eminim!

(Devamı var; bu yazılar bitmez, emin olun. )



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.02.2018- 15:36


Yazı yazmak her şeyden önce belli bir bilgiyle olur.   Bir çözümleme yapmak, siyasette bir konuyu derinliğine yazmak ise belli bir bilgiden öte daha geniş ve yeterli bir bilgiyi gerekli kılar. Çoğu zaman bu da tek başına yetmeyebilir; doğru bir analiz yöntemine de ihtiyaç duyulur. Dahası tutarlı bir mantıksal yaklaşım-yöntem de doğru sonuçlara varabilmek açısından bir zorunlu gerekliliktir. Yazıyı, yorumu, çözümlemeyi sağlıklı sonuçlara ulaştırabilmek ancak bu şekliyle mümkün olabilir. Yüzeysel ezberler, bilgisizlik ya da yetersiz bilgi, tutarsız yaklaşımlar ve uygun bir yöntem olmadan gerçekleştirilmeye çalışılan çözümleme veya yapılan yorumlar çoğu kez hep hatalı sonuçlar verecektir.

Bu hatalı konumlanış içinde çok fazla bulunuyoruz ve bir türlü bu durumdan sıyrılamıyoruz. Çok değindim, iklim bu türden konumlanışlara çok uygundu. Evet, tavsadı artık. ESkisi gibi değil. Kürt hareketinin solcu-sosyalist olmadığı iyice ortaya çıktı. Solcuların kürt milliyetçiliğine biat etmesi gerektiği yanlışı zihinlere yerleşti. Kerameti kendinden menkul solcularımızın kuyrukçu saflarda yer alanları artık açık seçik kuyrukçuluk da yapmıyorlar. Ama alışkanlıklar tek tük de olsa devam ediyor.

Örnekse, yurtseverliğin istediğiniz kadar tanımlayın, içeriğini somut bir biçimde ortaya koyun. Bu yıllardır kerameti kendinden menkul solculuğun kuyrukçu olanları, o yetersiz donanımları, tutarsız yaklaşımları ve sıradan ezberleriyle sizin tanımınızı hep görmezden gelir ve kapasitesi o kadar olduğu için, yurtseverliği milliyetçilik ve hatta faşizmle eş değer görür ve aklınca bu farklı yere oturttuğu olguyu eleştirir. Ve sonra da -sanırım- '' egosunu tatmin edebilmenin huzuru içinde kasım kasım kasılır!

''AKP devleti'' kavramının yanlışlığını ortaya koymak için o yetersiz bilgi ve donanımıyla Troçkist makalelerden aşırdığı, konuyla ilgisiz cümleleri alt alta yazar ve sonunu da yine o cahil alışkanlığı ile ''sen şucusun, bucusun''a bağlar!i Solcu olmak sanki Kürt ulusalcılığına destekten geçiyormuş gibi yine o bilgisiz ve donanımsız yapısıyla yıllardır açık seçik kuyrukçuluk yapması da bu özelliği nedeniyleydi.

Troçkist site ve makalelerden beslenir ''enternasyonalistliği'' de bu bağlamda savunur, daha doğrusu savunamaz. Anlamadığı için ve ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifi olmadan enternasyonal anlayışın hiçbir anlamı olmadığını ve bu yanlışlığı savunanların Leninist olamayacaklarını da kavrayamaz. Çözümleme becerisi olmadan bir konu üzerinde yorum yapılamayacağını da bilmez. Bu konuda söyleyebileceği tek şey ''bak komüntern'de neler söylenmiş'' olacaktır. İstediğiniz kadar enternasyonalizmin bir ülkede sosyalist devrimi öteleyemeyeceğini söyleyin. Ezberleri konuyu anlamasının önüne geçer. Kerameti kendinden menkul olanların   Marksist olduğunu iddia edenlerde görülen anti-marksist özellik, bu arkadaşımızda da görülür. Bu arkadaş, Troçkist makalelerden aşırma yapar ama yeri geldiğinde Leninisttir.   Çünkü o da savunageldiklerinin ve öne çıkarmaya çalıştıklarının o haliyle Leninizme aykırı olduğunun farkına da varamaz...

BU yüzden kerameti kendinden menkul solculuk, bu yüzden ego tatmin etmekten öte işe yaramayan gevezelikler diyoruz, yazılıp çizilenlere!

( Yaz yaz bitmez...Devam edeceğiz.)

NOT: Yazı daha önceki haliyle biraz daha farklıydı. Epey de yazmıştım ama yazarken beni de rahatsız etmeye başlayınca, o yorumu değiştirdim. Üzücü, belki çok fazla kişisel olarak da gelebilir ama, inanın sadece yapılan yorumları baz alarak onlara yanıt vermek, bu saçma sapan, bu absurt yorumları ciddiye almak olur. Böyle bir tavrın sol sempatizanlara zarar vereceğini düşünüyorum. Ve zaten, yazılanlara yanıt da veriliyor ama karşı taraf tam bir köylü kurnazlığına yatınca, gerçekten rahatsız edici ve bir solcuya yakışmayacak bir tavırla karşılaşıyor insan. Bu tavır deşifre edilmeli. Bu kurnazluk ve iki yüzlülük mutlaka okur tarafından anlaşılmalı. Hem yetersizlik ve hem de kasım kasım kasılma sonucu, sağa sola çamur atma! Bu zihinlerin solcu olmadıkları, sola hiçbir katkı veremeyecekleri sol sempatizanlar tarafından da anlaşılmalı. Yapılmak istenen budur.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kaçak'dan Veda... Kaçak 6 4525 06.10.2013- 13:44
Konu Klasör EF,SP forumları ve suat Veda owert 402 141791 25.09.2018- 04:12
Konu Klasör Veda'dan Aydın müsvetteleri ... melnur 8 4013 15.10.2017- 20:42
Konu Klasör Veda'nın bir türlü anlayamadığı... melnur 18 9746 05.11.2018- 16:04
Konu Klasör KARINCA ( VEDA ) hakkında... melnur 0 1322 30.03.2020- 19:35
Etiketler   Sn.VEDA,   yine,   döktürmüş
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS