SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Güncellik ve iki temel çıkarım           (gösterim sayısı: 4.095)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 12.11.2016- 22:52


Güncellik ve iki temel çıkarım
Metin Çulhaoğlu



Ne kadar güç bir dönemden geçtiğimizi anlatmaya gerek yok.

Solu bekleyen güncel görevlere odaklanılması gerektiği de açık.

Bu tartışılmaz gerçeklerle birlikte, solun biraz daha uzun dönem için dikkate alması gereken durumlara eğilmekte yarar var.

Özcesi soru, yaşanılanlardan hangi sonuçların çıkarılabileceği, sola ve geleceğe ilişkin ne gibi kestirimlerde bulunulabileceğidir.

Kanımızca, sol ve “gelecek” denilip çıkarımlarda bulunurken dikkate alınması gereken, yakın geçmişe ilişkin üç ana olgudan söz edilebilir: 2013 Haziran Direnişi, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ve Kürt ulusal hareketi…

Olsaydı, sınıf hareketinin durumunu da bunlara katıp dört olgudan söz edebilirdik.  

Şimdilik, üç temel olgudan söz edebiliyoruz ve belirli bir ihtiyat payı da bırakarak birtakım çıkarımlar yapılabileceğini söylüyoruz.

İki temel çıkarım…

Birincisi: Türkiye’de düzen siyasetinin özgün dinamikleri, düzenin bekası adına yapılabilecek “akıllı” tasarımlara, belirli bir rasyonalitesi olan hesaplara, planlara, daha uzun vadeli düzenlemelere vb. yer vermeyen bir olumsallıkta ve güncellikte seyretmektedir...

İsterseniz şöyle anlatalım: Emperyalist merkezlerin, sermaye çevrelerinin, düzenin organik aydınlarının ve belirli düşünce kuruluşlarının “Türkiye nasıl düze çıkar?” sorusuna verebildikleri yanıtlar ve geliştirdikleri “modeller” olabilir, vardır… Ancak bunların hepsi mevcut rejimin devreye soktuğu güncel dinamikler karşısında yok hükmünde kalmaktadır.

Daha önemlisi, düşünülen çözümler ve geliştirilen modeller kendini rejime dayatmamakta, tersine kendini rejimin dayattıklarına adapte etmektedir.

Dolayısıyla,   “restorasyon”, “liberal dalga”, “Türkiye’nin CHP ile HDP’ye yönettirilmesi” gibi yakın döneme ait kimi öngörülerin bu gerçeğin görülememesinden (belki de görülmek istenmemesinden) kaynaklandığını düşünüyoruz. Tekrar edelim: ABD’deki merkezlerin, başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği’nin, sermaye sınıfının “ince düşünen” kesimlerinin, organik aydınlarının kuşkusuz birtakım tasavvurları vardır, yoktur demiyoruz… Ne var ki hepsi bir “Eyyy” nidası karşısında boşa düşmekte, kendini bu nidaya göre şöyle ya da böyle uyarlamak zorunda kalmaktadır.

“Anormal bir durum değil mi?” diye sorulabilir; biz öyle olduğu kanısında değiliz. Genelde, siyasetin kendi özgün dinamikleri geliştirilmiş tasarımlara ya da “vizyonlara” her zaman baskındır; şimdi bu baskınlık çok daha belirgin duruma gelmiştir, o kadar…

Böyleyse, “sonu nereye varır?” sorusu meşrudur; ama bu sorunun yanıtının verilemeyecek olması da kendince bir meşruiyete sahiptir. “Sonu nereye varır?” sorusunun yanıtlanması, ancak mevcut rejime karşı çok yönlü, kendi içinde çeşitlilik taşıyan ve kitlesel bir direnç hattının ortaya çıkmasıyla mümkün olabilecektir. O malum vizyonlar, tasarımlar, modeller vb. de ancak bu uğraktan sonra geçerlilik kazanacak, ciddiye alınabilir duruma gelecektir.

İki temel çıkarım demiştik…

İkincisi: Umutsuzluğa, “bitti bu iş” karamsarlığına yer olmaması gerekir… Rejimin bugünkü gidişi ve siyasetin dinamikleri kendi karşıtını da (şimdilik) biriktirmektedir. Şimdilik, sadece biriktirmektedir. Bu birikimin bir noktada patlamaya dönüşmesi kaçınılmazdır. Zamanını, vadesini bilemeyiz, ama kaçınılmazdır. Ekleyelim: Bugünkü verilerle baktığımızda, patlamasını kaçınılmaz saydığımız birikimin omurgası ve genel formasyonu zayıf kalacaktır; ideolojisi tanımlanamayacaktır; siyasal talep ve hedefleri de ciddi bulanıklıklar taşıyacaktır…

İşte, malum odakların ve çevrelerin “vizyonları”, “çözümleri” ve “modelleri” asıl burada devreye girecek, belirli bir karşılık bulacaktır.

Başa dönersek, bu durumda 2013 Haziranının kendini belki de başka bürünümlerle yenileyebileceğini, “bilmem kimler rahatsız” haberlerinin ve duyumlarının yeniden yaygınlaşabileceğini, bir de Kürt siyasetinin vereceği kararların ve izleyeceği yolun önemli bir etken olacağını söylemiş oluyoruz.

Sınıf hareketinden şimdilik ne yazık ki söz edemeyeceğimizi belirtmiştik.

Ama “sosyalist sol”, tüm zaaflarına ve sorunlarına rağmen yine de vardır.

Karşı taraftaki biriktirenler arasında yeri de…

Şimdi bu genel, büyük ölçüde şekilsiz birikim içinde sosyalist solun kendi ayrı birikimini yaşamasının ve çevresine yaşatmasının zamanıdır.

Bu başarılabildiği oranda Haziran’ın yeni bürünümleri, “rahatsız çevreler” ve Kürt siyaseti etkilenebilecek, “işte bizim günümüz geldi çattı” diyecek çevrelerin vizyonları, çözümleri ve modelleri boşa düşürülmüş olacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.11.2016- 23:00


Günlerin bugün getirdiği…
Metin Çulhaoğlu



Ne günler ama…

30 Ekim Pazar gecesini HDP Diyarbakır Eşbaşkanlarının ve eski bir milletvekilinin tutuklanması haberiyle kapatmıştık.

31 Ekim sabahı ise Cumhuriyet gazetesine operasyon haberiyle uyandık.

Bunların hemen öncesinde OHAL, KHK derken rektörlük seçimlerinin kaldırıldığını öğrenip üniversitelerden atılanların listesini okumuştuk. Rektörlük seçimleriyle ilgili kararı “darısı yargının başına” diye kutlayanların çıktığını da ekleyelim.

Neyin peşindeler?

Bu sorudaki çoğul takısına gerek olup olmadığını bir kenara bırakıp iki açıklamayla yetinelim.

Daha önce de yazmıştık: AKP iktidarı, “onay” (rıza) yanı da belirgin bir egemen blok olma ve böyle hareket etme dönemini kapatmıştır. Artık Türkiye’de klasik anlamda bir siyasal parti iktidarından söz etmek mümkün değildir. Karşımızdaki, tek adama bağlı bir rejimdir ve adına “saray rejimi” denmektedir. “Blok” bittiyse, bir tür gönüllülük temelindeki “onay” da bitmiş, yerini zor’un dayattığı teslimiyete ve kabullenmeye bırakmış demektir.

Bugün Türkiye’de düzenin yerleşik kurumları ve unsurlarıyla belirli müştereklerde buluşan, bu şekilde oluşan blokla onay’ı yaygınlaştıran bir siyasal iktidar değil, bu kurumları zor’la kendine içeren, “kendisi haline getiren” bir rejim vardır.

Birinci açıklama bu oluyor.

İkincisi, ilkiyle “çelişkili” gibi görünse bile en azından saray rejiminin bir türlü üstesinden gelip rahatlayamadığı bir kaygıyla ilgilidir. Rejim, yaptıklarının ve yapacaklarının, bir gün gelip patlamasını mümkün saydığı hoşnutsuzluklar ve tepkiler biriktireceği kaygısındadır. Öyle “radikal” değil düzen içi hoşnutsuzluklar ve tepkilerden söz ediyoruz. Ne kadar “Allah’ın lütfu” deseler de, 15 Temmuz,   mevcut rejime salt “FET֔ ile sınırlı kalmayacak ya da ona atfedilemeyecek karşıt ittifaklar oluşabileceği alarmını vermiştir.
Bugün yapılan, bu tür olası ittifakların zeminini en başta zor kullanarak yok etmeye, kurutmaya yöneliktir.

Durum aşağı yukarı böyledir; rejim elini çabuk tutmak istemektedir ve önümüzdeki yıl gündeme geleceğe benzeyen “yeni anayasa”, “başkanlık”, “referandum” gibi başlıklara böyle hazırlanmaktadır.  

***

Durum böyle de, rejime ve gidişine karşı olanlar ne yapmalı?

Kuşkusuz, durum ne olursa olsun her zaman, her an, her yerde hazır ve nazır olabilen liberal tehlikeye karşı uyarıların ötesinde yapılabileceklerden söz ediyoruz.

Dönem, Anayasa’ya ve yasalara uygunluk, “hukukun üstünlüğü”, bu anlamda meşruiyet gibi kaygılar taşınmadan fiili durumlar yaratma, “ben yaptım oldu” deme dönemidir.

Böyle bir dönemde hukuk çerçevesinde yapılabileceklerin sınırları vardır.

“Yargı bağımsızlığı”? Herhalde son kırıntıları da süpürülecektir.  

Meclis desen, devre dışıdır.

Ancak, mahallelerde, işyerlerinde, okullarda, artık ne kadar kaldıysa medyada, kamusal alanlarda ve başka mekânlarda, rejim tarafından gelsin, onun devreye sokacağı militanlardan gelsin hukuksuzluklara, baskılara ve sindirme/yıldırma girişimlerine direnmenin, ses çıkarmanın, ses getirmenin ve direniş cephesini buralardan genişletmenin yolları vardır.

Bu yollar denenmelidir.

***

Referandum mu?

Zaman varken üzerinde ince ince düşünülmelidir.

Evet, bir bakıma “bıçak sırtı” gibi, “ucu ucuna”   gibi görünmektedir. Ne var ki bu hesaplarda “başkanlık sistemine karşı çıkacak” MHP’li kimi unsurlara ve MHP seçmenine bel bağlanması büyük bir yanılgı olacaktır.   Birincisi, bugünkü rejimin bu unsurları ve seçmeni yanına almak için başvurabileceği, üstelik etkili olacak pek çok yol vardır. İkincisi, genlerine işlemiştir; sol düşmanlığı, bugün bir de Kürt düşmanlığı ile takviyeli olarak bu geleneğin hep birinci önceliği olmuştur ve bugün de böyledir.

Sonra, bugün Türkiye’de yaşanan genel iklimin olası bir referanduma da taşınmak isteneceğini düşünürsek ki böyle olacağı kesindir,   bu referandumun meşruiyetini tartışmak dururken “kaçamayız”, “halka gitmekten neden korkalım ki” gibi şeyler mi söylenecektir?  

Dediğimiz gibi, üzerinde titizlikle düşünülmesi gereken bir başlıktır.

Türkiye’de bugün egemen olan genel siyasal iklimi “bozmadan”, orada gedikler açmadan, en azından bu iklimi sorgulanır hale getirmeden “hodri meydan” demek?

Zaman varken düşünmek gerekir…



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kara Kıta'da kara emirlikler özgür 0 3008 28.09.2013- 16:32
Konu Klasör Marx'ın Temel Kavramları tiktaalik 4 5322 05.10.2019- 23:41
Konu Klasör Temel ihtiyacımız: Örgütçülük... melnur 0 669 30.07.2022- 21:32
Konu Klasör TİP: Kurtuluş ve kuruluş için temel ilkeler... melnur 1 1430 22.10.2021- 00:02
Konu Klasör Partiyi sol bir çizgiye getirmek temel amacımız umut 5 5396 09.08.2015- 18:14
Etiketler   Güncellik,   iki,   temel,   çıkarım
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS