SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Teori gridir           (gösterim sayısı: 4.456)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 21.12.2016- 18:11


Şeytanımız bol olsun!

Metin Çulhaoğlu


Ağaçların rengine ilişkin ünlü deyişi duymamış olan herhalde yoktur. Tam olarak şöyledir:   “Tüm teori gridir dostum; ebediyen yeşil kalan ise hayat ağacıdır.”

Goethe doğru söylemiştir, gerçekten böyledir.

İsterseniz deneyin: Bir grup arkadaşınıza teorik bir önermede bulunun ve tartışılmasını isteyin. En kötü ihtimal “şimdi böyle şeylerin sırası mı?” diye terslenmenizdir. En iyi ihtimalde ise önermenizin çerçevesi, kavramları ve yöntemi makul bulunursa üzerinde biraz durulur, ardından (haklı olarak) “pratikte sınanması gerekir” denir ve orada biter.

Aynı arkadaş grubuna bu kez başka bir önermede bulunun. Örneğin deyin ki “referandumda hayır cephesinin öne çıkaracağı temalar şunlar şunlar olmalı…”   Ciddi, katılımcı ve uzun bir tartışmanın önü açılmış olacaktır.

İroni yapmıyoruz, kinayeli konuşmuyoruz; olabilecek olan ve olması gereken budur. Çünkü teori ağacı gerçekten gri, hayat ağacı ise gerçekten yeşildir.

***

Ancak, ağaç renklerine ilişkin bu deyişi bize miras bırakan Goethe, kendi döneminde topa tuttuğu ruhban sınıfına ve soylulara sert eleştiriler yöneltir. Der ki, “avucunuzda bulmadığınız nesneleri dünyadan kalkmış sanırsınız. Hesap edemediğiniz hesap sorunları sizin için yoktur. Tartamadığınız nesnenin ağırlığı yoktur.” (Faust,   çeviren: Hasan İzzettin Dinamo, Yazko 1983, s. 213).

Bu durumda, avucumuzda bulmadığımız nesneler, hesap edemediğimiz hesaplar ya da tartamadığımız nesneler hakkında en azından bir fikrimizin, genel bir yaklaşımımızın olması gerekmez mi?

Faust’ta “şeytan” (Mefistotoles) burada devreye girer; kendisine dayatılan darlıkla yetinmesi beklenen insanı “yasaklar ve günahlar” alanına davet eder. İşte bu alan o kadar da “yeşil” değildir; teorinin grisi de bulaşmıştır.

Sola da bulaşmalıdır.

Eğer “şeytani olan” bu davetse, şeytana uymanın sakıncası yoktur.

***

Ancak, işimizi zorlaştıran kimi nesnellikleri de bilmek, kabul etmek durumundayız.

Dünya kapitalizmi kendi tarihini, bir yanda ekonominin işleyişini/düzenini belirli bir çerçeveye oturtan, diğer yanda ise siyasal, ideolojik, kültürel vb. üstyapılara evrensel “standartlar” getiren teorilerle yaşamıştır.

Yaklaşık 150 yıl böyle gitmiştir.

Karşısındakinin, sosyalizmin kendi teorik uğraşına ve üretimine girdiler sağlayan, belirli zeminler oluşturan bir nesnellikti…  

Bu nesnelliğin son 10-15 yıldır ortadan kalktığı kanısındayız.

Avusturya Okulu, Schumpeter, Keynes, monetarizm, Popper, Arendt, Aron vb. derken en son “küreselleşmenin kimi riskler de içeren potansiyel nimetlerine” ve “adil küreselleşmeye” ulaşılmıştır. Oradan “çoğulcu-katılımcı demokrasiye”, “üst-anlatıların eleştirisine”, “radikal demokrasiye” gelinmiştir ve bu yeni dalga da son 10-15 yıl içinde tükenmiş, iflas etmiştir.  

Özetle, kapitalizmin daha 1840’larda Marx tarafından saptanan, çok sonraları Schumpeter tarafından da işlenen “yaratıcı yıkıcılığı” artık özellikle üstyapısal “yaratıcılık” öğesi tümden dumura uğramış bir yıkıcılıkla kalakalmıştır.

“O da kapitalizmin derdi olsun” deyip geçmeyelim.

Belirsizlikleri artırdığı için bizim teorik kalkış noktalarımızı zayıflatan, teorik üretim alanımızı sınırlandıran ve belirsizleştiren bir etkendir.

***

Yine de “şeytan” bize ne diyor, nelere, nerelere tahrik ediyor bunlara bakmak, sonra “şeytana uymak” durumundayız.    

Biz de uyalım ve (şimdilik) dört “teorik” önermeyi sıralayarak bitirelim:

Birincisi: Kapitalizmin yaratıcılık boyutunun işlevini yitirdiği bugünkü koşullarda, sol-sosyalist alternatif kapitalizm için “pozitif önermeler” şöyle dursun her zamankinden daha yıkıcı düşünmek, yapabildiği yerlerde de bu yıkıcılığını yaşama geçirmek durumundadır.

İkincisi: Ademi-merkeziyetçilik, “radikal demokrasi” ve benzerleri, az önce değinilen “yıkıcı boyut” devreye girmediği sürece en fazla kapitalizmin kendini bir ölçüde değiştirerek nasıl sürdürebileceğine ilişkin naif önermelerden ibaret kalacaktır.

Üçüncüsü: Eğer olumlu anlamda yıkıcılıksa ve kapitalizme gerçek bir alternatif bulmaksa, bu alternatif merkeziyetçilik, planlama ve büyük ölçekli birimler başta kimilerince “eskimiş” sayılan araçları yeniden gündeme getirecektir.

Dördüncüsü: Bugünün koşullarında güncel mücadele temalarıysa, neredeyse karşı tarafa zimmetliymiş gibi görülen “popülizme” başka türlü bakmak, yanlış ellerdeki bu ideolojik-pratik kategoriyi “çağdaş halkçılık” olarak yeniden üretip doğru ellere taşımak gerekecektir.

Şeytanımız bol olsun!    



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ''Teori gridir, yaşamın sonsuz ağacı ise yeşil.'' melnur 1 2183 19.11.2020- 09:11
Konu Klasör Teori melnur 3 3681 02.09.2013- 00:49
Konu Klasör Bir Marksizm’den “bin Marksizm”e teori umut 12 9509 16.04.2015- 12:07
Etiketler   Teori,   gridir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS