SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
AKP kontrolü yitirdi           (gösterim sayısı: 3.735)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 05.01.2017- 09:25



AKP kontrolü yitirdi

İlker Belek




İslamcı parti. Amacı en başından beri din düzeni kurmak. Referansı Kuran.

Kendisini 2007 seçimlerine kadar gizledi. Buna takiyye diyorlar. Kimi İslam “alim”lerinin “kendini korumak amaçlı” olarak onay verdiği biliniyor. Al-i İmran suresi (28. ayet) üzerinden meşrulaştırıyorlar.

Kırılma noktası 2011 genel seçimleridir. Hatırlanacağı üzere Erdoğan ondan sonrasını ustalık dönemi olarak müjdelemişti. Kast ettiği tam da kelamın, fıkhın, özün dışa vurumuydu. Batının AKP hakkında ne denli yanılmış olduğuna uyanması da aynı tarihe rastlar. İş işten geçmiştir.

***

İslam’ı referans alan her siyasi yapı dinci bir rejim kurmak zorundadır. Nedeni, İslam’ın siyasi ontolojisidir. Dinin hedefi göçebe kavim yapısını devletleştirmekti. En azından Medine’den beri İslam devlettir ve devletin siyaseti İslam’dır.

Toplumun dine göre şekillendirilmesi bu ilişkinin sonucudur. İktidar kendisini İslam ile tanımlıyorsa, ona göre yönetecek, hayatı ona göre kalıba sokacaktır. Aksi dinden dönmek, mürtedlik olur.

***

Suriye’ye de aynı şekilde baktılar. Buradan Yeni Osmanlıcılık çıktı. Mitinglerde Erdoğan için padişah pankartları açıldı. Hilafet özlemiydi. Yeni Osmanlı’nın kuruluşu Emevi camiinde ilan edilecekti.

Yakın coğrafyada hakimiyet alanları kurulması Türkiye burjuvazisinin yayılmacı heveslerini de gıdıklıyordu.

Suriye’de her tür cihatçı yapıyla iş tutmaları, onları beslemeleri hem bu iktisadi hedefe ulaşmak bakımından gerekliydi, hem de ontolojilerinin tezahürüydü.

Gerçekten uzun süre hiç anlamadılar: IŞİD’i, Nusra’yı, vb kontrollerinde tutabileceklerini sandılar. Zira, en nihayetinde yürüdükleri yol ortaktı. Birbirlerinin ayaklarına basmazlardı. Bu güvenle IŞİD’in İstanbul’da dergi yayınlamasına bile izin verdiler.

***

Oysa Afganistan’dan, Taliban’dan beri bilinen gerçektir: Siyasal İslam kontrolde tutulamaz. Nedeni yine cihadist ontolojisidir, devletleşme arzusudur.

Siyasal İslam’ın emperyalizmle bu denli sıkı ilişki içinde olması, onun için hizmette kusur etmemiş bulunması, kendisine göre inisiyatif kullanmaya yeltenmeyeceği anlamına gelmez.

AKP bile, Suriye coğrafyasında ABD karşısında aynı şeyi yapmadı mı   ve zaten araları bu had bilmezlik nedeniyle bozulmadı mı ?

***

Şimdi AKP ile cihatçı yapılar arasında da aynı gerilimli ilişki şekilleniyor. Putin’in zorlamasıyla Suriye’de cihatçılara karşı alınan tavır yeni bir kırılma noktasıdır. Katliamlar, canlı bombalamalar devam edecek. Esad’ın dediği gerçekleşti, terör Türkiye’ye yöneldi ve Esad dediğini yaptı, teröristleri Türkiye’ye püskürttü.

Merkel’in tampon bölge yapmaya çalıştığı Türkiye sonunda cihatçı yuvası haline geldi.

Burası artık AKP’nin kontrolü yitirdiği noktadır: Büyükelçi suikastı, Reina katliamı, kendinden menkul bir modacının uçak merdiveninde linç edilmesi, cübbelinin söyledikleri … arkası gelecektir.

Bütün olup bitene verebildikleri yanıtlara baksanıza, ne denli çaresiz: 1- Ancak imam okulu sayısını artırmaktan, 2- satranca olan tutkularından söz edebiliyorlar ve 3- IŞİD’i lanetleyip, laikliğe sahip çıkanları tutuklayabiliyorlar.

İlki, ontolojilerinin gereğidir. Dinden başka şey bilmezler. Bu cihatçı üreten zemindir.   Anlamıyorlar ve çaresizler. İkincisi direksiyonu biraz olsun toparlama çabasıdır, olmayacaktır. Olmayacağı üçüncüden bellidir.

***

Bu dinci siyaset çok geçmeyecek Putin ile aralarını da bozacak. Nedeni Rusya’nın çevresinin muhafazakar ve İslamcı rejimlerle çevrili olmasıdır. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının yarattığı trajedi yaşanıyor.

Dinci siyasetleri, ortaçağa dönüş çağrısıdır. Orada felsefeyi şeriata teslim eden Gazzali var. Bu şekilde ve bu ekonomiyle, bu haldeki dünyada bile tutunmaları imkanı bulunmuyor.

Toparlayamazlar, yönetemezler, istikrar sağlayamazlar. Bunun dışında her şey olur. Darbe, suikast, iç savaş ve sosyalist bir silkiniş, hepsi ihtimal dahilindedir. Çelişki mi ? Değil, yalnızca diyalektik.

Bizim görmemiz gereken sonuncusudur.

Laiklik, eşitlik, sosyalizm mücadelesini yükselteceğiz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.01.2017- 09:40


Arıza nerede?

Kemal Okuyan




Başka ülkelerden komünistler, dostlarımız, yoldaşlarımızın haftada bir “iyi misiniz” diye kısa ve de kaygılı mesaj atmasına artık alışıyoruz.

Memlekette insanlar “nasılsınız” sorusuna “iyiyim” yanıtı verirken tereddüt ediyor, “artık nasıl iyi olunursa” ekini yapmamak vicdansızlık sınıfına sokulmanız için yeterli.

İyi miyiz?

Şöyle oldu, Türkiye 2013 yılında Haziran Direnişi sırasında zirve yapan itibarını, sonraki yıllarda bütünüyle yitirdi ve bugün gelinen noktada gerçekten bir “anomali” olarak görülmeye başlandı.

Yöneten sınıflar böyle görüyor, yoksullar da… Sağcısı böyle görüyor, solcusu da… İçeriden bakınca görülen bu, dışarıdan bakılınca da…

Oysa Erdoğan yola koyulurken, 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir “arıza”, bir “anomali” olduğunu ileri sürmüştü. Bu düşünce, Türkiye solcusunu bile heyecanlandırmış, hatta tarafımıza “Cumhuriyeti savunmak size mi düştü” sataşmasında bile bulunulmuştu.

Bilinen öykü…

Biz sistemi değiştirmek için uğraşıyorduk, sömürü üzerine kurulu bu toplumsal düzenin tek alternatifi sosyalizmdi. Karşımızda ise sosyalizmin bir hedef olarak gerçekçi olmadığı, yaşanan pratiklerde ise büyük bir başarısızlık anlamına geldiği iddialarını gerekçe edinerek AKP’nin “yıkıcı” hamlelerini huşu içinde seyredenler yer alıyordu. “AKP sizden daha devrimci” demeyi bile akıl etmişlerdi!

Doğrudur, AKP radikal bir müdahalede bulundu, özgürlükçü ve demokratik bir süreç ilan etmişti ve dediğim gibi soy Milli Görüşçüler dışında da heyecan yaratıyordu.

“Değişim” arzusu.

Sömürünün ortadan kalkması, eşitlikçi bir düzenin kurulması hedefini içermiyorsa, “değişim” arzusu bencillikle beslenir. Kapitalizm herkesin kazandığı bir sistem değildir. Kaybedenin kazananlardan çok olduğu bir toplumsal sistemdir sermaye diktatörlüğü. Yalnızca akçeli konularda değil, “demokrasi” ve “özgürlük” gibi başlıklarda da… Unutuluyor ya hani, demokrasinin sınıfsal bir kavram olduğu, o bakımdan!

Dolayısıyla, AKP “değişim” adı altında Türkiye’ye müdahale etmeye başladığında, bu müdahalelere hayırhah bakanlar “kazanan” tarafta olacaklarını düşünüyordu. Ekonomik açıdan olabilir, siyasal açıdan olabilir…

Evet, bu son tahlilde bencilliktir.

Onca yıldan sonra, kazanmak umuduyla AKP’nin peşine takılanların ciddi bir bölümü hüsrana uğramış, eşitsizlikle malul bir düzende “kazanan” değil “kaybeden” tarafta olduğunu görmüştür.

Öte yandan AKP kendisi için yeterli oranda bir nüfus bölmesini, “kazandığı”na ikna etmeye devam etmektedir. Neyle?

Rant çarkına dahil ederek…

Türkiye’nin ilerici birikiminden intikam hissini tatmin ederek…

İstikrar kozunu kullanıp “hep birlikte kaybeden olmama”yı garanti ederek…

İşte bugünkü Türkiye, AKP ile kazananların ya da kazandığını sananların yanılgılarını yüzlerine ısrarla vuracak ölçüde “anomali” haline gelmiştir.

Kapitalizmin “değiştirme” gücü, yeteneği ve ufku yoktur. Buna rağmen, AKP bu iddiayı ortaya attığında Türkiye burjuvazisi mutlu, liberaliyse sevindirik olmuş, tıkanan sistemi Erdoğan ile arkadaşlarının açacağını sanmıştır.

Şimdi Türkiye’ye ilişkin freni patladı, kontrolden çıktı, dağılıyor gibi ifadeler kullanılıyor. Dahası şaşkınlık, kaygı, hatta korkunun yanı sıra dünyada bayağı alay konusu haline geliyor.

Sözü edilen bizim ülkemizdir; çok ama çok ağır, üzücü bir durumdur bu.

Öte yandan da ders olmalıdır; bundan sonra tarihteki ileriye doğru hamleleri “arıza” diye ilan etmeden önce azıcık düşünür herhalde insanlar ve daha önemlisi, kapitalizmin “değişim”inin büyük fiyaskoya, dahası felakete yol açacağı da anlaşılmış olmalıdır.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kenan Somer yaşamını yitirdi tarihselmaddeci 0 4301 11.05.2015- 13:25
Konu Klasör Nelson Mandela yaşamını yitirdi umut 2 4501 08.12.2013- 23:06
Konu Klasör Doğan Tarkan yaşamını yitirdi che21 1 6516 25.12.2013- 19:05
Konu Klasör 8 baraj işçisi yaşamını yitirdi dayanışma 0 2953 29.12.2013- 10:48
Konu Klasör Mümtaz Soysal yaşamını yitirdi... melnur 1 2455 13.11.2019- 08:25
Etiketler   AKP,   kontrolü,   yitirdi
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS