SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Bir sosyalistin gözünden: Dersim İsyanı/Katliamı           (gösterim sayısı: 3.756)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 04.05.2017- 09:35


Bir sosyalistin gözünden: Dersim İsyanı/Katliamı

Çağlar Yiğit


Bu ülkenin en büyün sorunlarından biri, bir konu, olgu, olay hakkında bilgi sahibi olmayanın, bilgi sahibi olandan daha çok konuşmasıdır.

Hatta ve hatta o konu,olgu ve olay hakkında bilgisiz olanın bilgiliyi edepsizce susturmaya çalışması, bilgiliyi konuşturmaması ve hatta bu uğurda gerekirse hakarete, küfre ve şiddete başvurmasıdır.

Bakınız Dersim İsyanı/Katliamı.

Dersimliyim,çocukluğum Dersim öyküleri dinlemekle geçti.

Hani derler ya ''Ruhunu bilirim'' diye, ben de ruhunu bilirim Dersim in.

Yazmışlar yine az bilip de çok konuşanlar, konuşmakla da kalmayıp seni susturmaya çalışanlar.

Ulusalcı ve Kemalistlerden bir kısım zevat yazmış ki ''Seyit Rıza çok büyük bir aşiret ağasıydı, binlerce silahlı adamı vardı, 238 tane köyü vardı, eşkıyalık yapıyordu, devlete vergi vermiyordu, orduya asker göndermiyordu, hatta askere kurşun sıkıyordu, Kürt devleti kurmak istiyordu, İngilizlerle işbirliği yapıyordu'' diye.

Yine Kürt ulusalcılarından ve liberallerden de bir kısım zevat yazmış ki ''Dersim halkı Kürt olduğu için, faşist ve sömürgeci T.C. devleti tarafından ilerleyen süreçte bir Kürdistan kurulmasın diye Dersim halkına katliam yapıldı. Dersim halkı devletin Sünnileştirme politikası gereği Alevi olduğu için katledildi. Dersim halkı, Seyit Rıza ve yanındakiler Kürt ulusal bilincine sahip, dönemine göre sosyalist ve devrimci bir önderdir.''

Neresinden tutsam elimde kalır. Hangi birisine cevap vereyim; eksik, hatalı, abartılı ve hatta %80'i de yalan yanlış olan bilgiler, ifadeler.

Çoğu da kin ve nefretinden kaynaklı kişisel kanaat ve itham.

1-Dersim'de (bugünkü Tunceli'de) toplasanız 450-500 arası köy ya vardır ya yoktur ki onun da 250 tanesinin Seyit Rıza ya ait olduğunu söylemek yalanın ta kendisidir.

2-Seyit Rıza aşiret ağası falan değildir. Alevilikte önemli bulunan dedelik makamına ve ocağına mensup, Dersimde sayılan, sevilen, hürmet edilen ve aşireti içerisinde de doğal önder kabul edilen birisidir.

3-Peki Seyit Rıza bir sosyalist açısından idealize edilip halk kahramanı noktasına getirilecek kadar ilerici, halkçı ve devrimci bir karakter midir? Kesinlikle hayır. Seyit Rıza Dersim İsyanı/Katliamı öncesinde de bölgede cinayetten, yağmacılığa ve nüfuzunu kullanıp yanlış fiillere sebep olmaya kadar birçok hatası olmuş yöresel nüfuz sahibi bir şahsiyettir. O zamanki tarihsel ve mekansal nesnellik ve kendi bulunduğu öznel konum gereği de devrimci, halkçı ve sosyalizan bir karakter olması mümkün değildir.

4-Dersimde hiçbir dönemde öyle zannedildiği gibi Şafi Kürt coğrafyasındakine benzer bir feodalite oluşmamış, ağalık ve aşiret ilişkileri abartıldığı kadar toplum hayatına nüfuz etmemiştir (Nasıl etsin, Aleviliğin doğası böylesi gerici bağlamlı ilişkileri çok da sineye çekilecek bir yapıya sahip olmamıştır hiçbir zaman.)

5-Dersim coğrafyası çok dağlıktır ve tarım yapılacak arazi çok sınırlıdır. Coğrafyanın etkisi düşünüldüğünde iddia edildiğinin aksine güneydoğu ovalarındaki aşiretler gibi büyük aşiretler değil bölük pörçük küçük çaplı aşiretler ve aileler kendince hegemonya kurmuşlardır ve birbirleriyle toprak ve mera meseleleri yüzünden çoğunlukla kavgalıdırlar. Öyle zannedildiği gibi büyük birliktelikler kurup ve bir araya gelip büyük isyanlar çıkarabilecek potansiyelleri de yoktur.

6-Dersim coğrafyasının halkı Kızılbaş/Alevi inancına mensup bir topluluktur. Osmanlı nın ve öncülü Sünni devletlerin zulmü düşünüldüğünde Dersim coğrafyasında bahsedilen dönemde de öncesinde de toplumun temel kimliği ve hassasiyeti Alevilik olmuştur. Hatta denilebilir ki Dersim coğrafyası Zaza/Kürt kimliğini son 30 yılda devletin zulmü ve Kürt Hareketi'nin o cağrafyadaki etkili ideolojik ve siyasi hamleleri sonucunda kazanmıştır. Bütün bunlara rağmen hala Dersim coğrafyasında etnik kimliğinden ziyade Aleviliğini veya solculuğunu öne koyan önemli bir nüfus vardır.

7-Dersim coğrafyası Osmanlı döneminde görece özerk bir bölge olmuş ve Osmanlı burayı satın aldığı bazı aşiretler ve aşiret ağaları aracılığıyla yönetmiştir (Bakınız Çarekan aşireti). Bütün bunlara rağmen dönem dönem Osmanlı uşağı derebeylerin zulmü ve inançsal baskılar yüzünden Dersim halkı isyan etmiş ve her isyandan sonra da ağır bir katliama maruz kalmıştır.

8-Osmanlı'nın son yıllarında da, cumhuriyetin ilk dönemlerinde de devletin bütün merkezi otorite girişimlerine rağmen Dersim'in görece özerkliği devam etmiştir. Fakat bu duruma rağmen Osmanlı da, Cumhuriyet yönetimi de diğer iller ve bölgeler kadar olmasa da Dersim'den asker de toplayabilmiş, vergi de alabilmiştir. Hatta Dersimliler 1.Dünya Savaşında Rus işgaline karşı çok etkili bir direniş göstermiş ve Dersim Rusların o dönemde giremediği ender şehirlerden biri olmuştur. Kurtuluş Savaşı için Dersim'in yerel kanaat önderleri çağrılar yapmış ve daha önceki savaşların aksine Kurtuluş Savaşı'na Dersim'den yoğun bir katılım olmuştur. Yani Dersimlilerin hiç vergi vermediği ve savaşlara hiç asker göndermediği tezi tamamen yalandan ibarettir.

9-Dersim coğrafyasında eşkıyalığın yaygın olmasının temel nedeni devletin otorite boşluğu ve devletle işbirliği halindeki yerel otoritelerin halka çok zulmetmesi, keyfi davranması ve halktan çok fazla vergi almasıdır. Doğru dürüst tarım arazisi olmayan ve nüfusu da o dönemlerde şimdinin iki katı olan (140-160 bin) Dersim'de halk zulümden ve yoksulluktan dağlara çıkmış ve yağmacılık yapmaya başlamıştır. Dersim dışındaki bölgelerden Dersim'e kaçan ve bölgenin dağlık olmasını, otorite boşluğunu fırsat bilen epeyce bir insan sayısını da buna eklemek gerekir. Fakat bu durum o zaman ülkenin neredeyse her yerinde mevcuttur sadece Dersim'in özgül koşulları sebebiyle Dersim'de biraz daha fazladır.

10-Seyit Rıza okuma yazma bile bilmeyen bir adamdır ki Dersim halkının da büyük çoğunluğu okuma, yazma falan bilmemektedir. O dönem ne Şafi ne de Alevi Kürtler arasında Kürtlük bilinci yaygındır. Kürtlük bilinci o dönem sadece çok sınırlı Kürt aydın ve öğrenci çevrelerinde yaygındır. Bu bağlamda Dersim İsyanı'nın/Katliamı'nın temelinde Kürtlük olduğunu iddia etmek düpedüz yalandır. Kaldı ki günümüzde de hala devam eden bir Şafi-Alevi zıtlaşması vardır ki Alevi Kürtler, Şafi Kürtlere ''Kürt'' demekte ve kendilerini Kürt değil Alevi olarak tanımlamakta ve Kürtlüğü Şafilikle eş görmektedirler. Bu bağlamda Dersim İsyanında/Katliamında Kürt Milliyetçiliğinin etkili olduğunu söylemek hiçbir bilimsel gerçekliğe uymamaktadır.

11-Gelelim Seyit Rıza nın İngilizlere yazdığı iddia edilen mektuba. Birincisi o mektubu Seyit Rıza değil Baytar Nuri lakaplı Nuri Dersimi yazmıştır. Kendisi çeşitli Kürt milliyetçi çevrelerinde faaliyet göstermiş o dönemin Kürt aydınlarındandır. Mektuba Seyit Rıza adıyla kendi imzasını atmıştır. Kaldı ki yıl 1938 Hitler faşizmi Avrupa'yı ve dolayısıyla İngiltere'yi ciddi anlamda tehdit ediyor. İngilizlerin işi yok da Anadolu'nun hiçbir açıdan yardım gönderilmesi mümkün olmayan iç bölgesindeki Dersim'de bulunan 3-5 bin isyancıya mı yardım gönderecektir? Hem de Hitler tehlikesine karşı Türkiye'yi kaybetme pahasına...

12-1923 Cumhuriyeti merkezi otoriteyi kurmak ve temel paradigması olan ulus-devleti inşa edebilmek için Dersimdeki fiili özerkliğe ve olası bir Kürt uyanışına erken müdahale edebilmek için başlattığı Dersim Harekatı çok acımasız ve haksız bir duruma yol açmış, feodal otoriteler tasfiye edilip merkezi otorite tesis edileceği yerde on binlerce suçsuz, günahsız insan en vahşi yöntemlerle katledilmiş ve belli bir süre sonra Dersim'de de tüm Kürt coğrafyasında da feodallerle ve ağalarla anlaşılıp ağalar CHP den milletvekili yapılıp Dersim'de de, diğer Kürt illerinde de ve tüm Anadolu'da da yoksul halka yönelik Devlet-Derebeyler zulmü devam etmiştir. Toprak Reformu tasarısı da yine bu derebeylerin gücü ve baskısı yüzünden iptal edilmiş, hayata geçirilememiştir.

13-1923 Cumhuriyeti görece de olsa laik ve ilerici bir karaktere sahiptir. Eğer Sünnileştirme ve asimilasyon arıyorsak dönüp Osmanlı'ya bakmalıyız.1923 Cumhuriyeti nin Alevilere pek de hayırhah bakmadığı doğrudur ama devleti hiçbir zaman Sünni esaslar üzerine kurmamışlardır ve İslamcılığı, muhafazakarlığı da kırmak için çoğu zaman Aleviliği de yardıma çağırmışlardır. Aleviler de bu bağlamda 1923 Cumhuriyeti'nin laik karakterinin kendileri için pozitif bir olgu olduğunu düşünmüş ve 1923 Cumhuriyeti'nin her zaman yardımına koşmuşlardır, hatta en sahiplenici unsurları olmuşlardır. Cumhuriyetin karakterinin zaman için de dejenere olup Sünnileştiği de objektif bir veridir tabi.

Bütün bu verileri ve olguları kendi histerik, milliyetçi paradigmaları gereği görmezden gelen cumhuriyet döneminin en büyük hatalarından, katliamlarından ve kara lekelerinden biri olan Dersim lekesini meşrulaştırmaya çalışanlara ve Dersim üzerinden cumhuriyete ve onun ilerici kazanımlarına düşmanlık edip AKP'ye ve gericiliğe meşruiyet kazandıranlaradır sözüm.

Cumhuriyet döneminin ilerici hamlelerini, kazanımlarını, Kurtuluş Savaşı'nın ve sonrasının görece de olsa bağımsızlıkçı muhtevasını ve Mustafa Kemal in jakoben, aydınlanmacı, laik ve ilerici karakterini sahipleniyorum vefakat 1923 Cumhuriyeti de, Mustafa Kemal de sütten çıkmış, pür ü pak, ak kaşık değildir.

Kalkıp bazı liberal ve sözde ''solcular'' gibi AKP dururken eski defterleri karıştırıp, Kemalizmle hesaplaşmak, cumhuriyetin ''günahlarını'' ortaya sermek adına Dersim goygoyculuğu da yapmıyorum.

Aksine geçmişe dönük ulusalcı ve histerik hezeyanlarla yapılan bu tür çarpık okumalar zannedildiğinin aksine kini ve nefreti daha da arttırıyor ve milliyetçiliği daha da körüklüyor. Bu tür konularda kendi etnik ve ulusal kimliğini aşmış milliyetçilikten uzak, soğukkanlı ve bir sosyalistin bakması gerektiği gibi bakmalıyız. Bize yakışır şekilde.

Elimden geldiğince objektif, tarihsel veriler ışığında, abartmadan, yalan söylemeden, uydurmadan, çarpıtmadan, cımbızlamadan ve histerik milliyetçi duygulardan uzak Dersim İsyanı/Katliamı hakkında bir sosyalistin nasıl bakması gerektiğini yazdım.

Umarım başarabilmişimdir.

Sürç-i lisan ettiysem affola.

http://haber.sol.org.tr/blog/serbest-kursu/caglar-yigit/bir-sosyalistin-gozunden-dersim-isyanikatliami-101470



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.05.2017- 10:54


Dersim Üzerine-Fatih Yaşlı

1- Dersim’de 1937-1938 yılları arasında yaşananlar tartışmasız bir şekilde katliamdır.

2- Erdoğan’ın Dersim özrü araçsaldır. Dersim, iki amaç için kullanılmıştır: Amaçlardan ilki ve özel olanı CHP içerisindeki hizipleri birbirine düşürmek ve böylelikle CHP’yi bölünmeye kadar gidebilecek bir kaosa sürüklemek, ikinci ve genel amaç ise Osmanlı-Türkiye modernleşmesini bir bütün olarak itibarsızlaştırma ve tasfiye sürecine sokmaktır. Önümüzdeki günlerde Jön Türklerden Kemalizm’e uzanan çizgi ve hilafetin kaldırılmasından harf devrimine kadar yaşanan bütün tarihsel olaylar, yakın tarihle hesaplaşmak görüntüsü altında, topyekûn bir şekilde böyle bir operasyona maruz kalacaktır.

3- Sol, bu operasyona iki nedenle dâhil olamaz, olmamalıdır. İlk olarak, operasyon açık bir şekilde AKP iktidarına ve liberal-muhafazakâr hegemonyanın güçlenmesine hizmet edecektir. İkinci olarak ise sol, Osmanlı-Türkiye modernleşmesini, liberallerin ve muhafazakârların yaptığı gibi, devlet-toplum karşıtlığı, merkez-çevre mücadelesi gibi ikilikler üzerinden okuyup elinin tersiyle bir kenara itemez. Sol bu süreci sınıfsal bir bakış açısıyla analiz eder ve eleştirir. Kapitalizm ve emperyalizm kavramlarının kullanılmadığı eleştiri ve analizler sol değildir.

4- Sol, genel olarak modernite ve aydınlanmayı, özel olarak ise Osmanlı-Türkiye modernleşmesini ve aydınlanmasını, modernite ve aydınlanma karşıtı, gerici, postmodern argümanlarla eleştiremez. Aydınlanma ve modernite, tıpkı Marx ve Engels’in yaptığı gibi, aydınlanma ve modernitenin içerisinden eleştirilir.

5- Modern devlet inşası, dünyanın her yerinde “merkezileştirme” anlamına gelmiştir. Modern devlet, üzerinde egemenlik kurmak istediği topraklarda yerel ve dini otoritelerin hüküm sürmesine izin vermeyeceği gibi, o toprakların her bir parçasının ulusal pazara dâhil olmasını sağlamaya çalışır. Ayrıca yurttaşlarından vergi toplar ve onları askere alır. Aynı zamanda yönettiği nüfusu etnik ve dini açıdan olabildiğince homojenleştirmek ister.

6- Dersim’de yaşananların ilk boyutunda bu modernleşme zihniyeti vardır. Devlet, Dersim’deki ağaları ve seyitleri kendi merkezi otoritesine bir meydan okuma olarak görmüş ve ortadan kaldırmıştır. Bunun yanı sıra Dersim’i ulusal pazarın bir parçası haline getirmek, Dersimlilerden vergi toplamak ve onları askere almak istemiştir. Katliam, katledilenlerin ve sürgüne yollananların Zaza ve Alevi olmaları nedeniyle, dini ve etnik homojenleştirmeye de hizmet etmiştir.

7- 1937-38’in ikinci boyutunda ise Osmanlı-Türk modernleşmesinin karanlık yüzü diyebileceğimiz (ki bu, birinci cumhuriyetin de sonunu getirmiştir) Sünni-Muhafazakâr damar vardır. İttihat-Terakki için de Kemalist rejim için de makbul vatandaş her daim Sünni-Türk vatandaş olmuştur. İttihat-Terakki’nin de Kemalist rejimin de Dersim’le ilgili olarak hazırladığı raporlarda, Aleviliğin sapkın bir inanç biçimi olduğuna dair çokça ibareye rastlamak mümkündür. “Tedip ve Tenkil Harekâtı”nın böylesi kanlı bir şekilde gerçekleşmesinin arkasındaki en önemli nedenlerden biri tam da bu Sünni-Muhafazakâr damardır hiyerarşi zincirinde aşağı doğru inildikçe, görevlilerin mezhep bilinci kendilerine verilen görevi daha iştahlı bir şekilde yapmalarını sağlamıştır.

8- O halde şöyle söyleyebiliriz: Dersim’de görev başında olan sadece modernleşmeci zihniyet değil aynı zamanda Osmanlı’dan devralınan Sünni-muhafazakâr zihniyettir de.

9- Tam da bu nedenle, liberallerin ve muhafazakârların iddia ettiği gibi, mesele basitçe ceberut, modernleşmeci devletin halka zulmetmesi ve katliam yapması değildir, en az onun kadar etkili başka bir faktör daha vardır: 500 yıldır devam etmekte olan Alevilere yönelik katliam geleneği. Türk sağının ise, liberali, muhafazakârı ve milliyetçisiyle bu gelenekle hesaplaşması mümkün değildir.

10- Tıpkı liberaller ve muhafazakârlar gibi ulusalcılar da katliama damgasını vuran Sünni-muhafazakâr zihniyeti görmezden gelmekte bu nedenle de meseleyi, cumhuriyetle feodalite ve gericilik arasındaki bir mücadele olarak görmektedirler. Oysa cumhuriyetin feodalizmle de gericilikle de radikal bir mücadele içerisine girmemiş olduğu bir gerçeklik olarak ortadadır ve ulusalcı literatürde de bu gerçeklik “Kemalist devrimin eksikleri” başlığıyla ifade edilmiş durumdadır. Buna ek olarak, araştırmalar Dersim’de örgütlü ve ideolojik rotası belli bir karşı-devrimci kalkışmanın söz konusu olmadığını göstermektedir. Bu nedenle de Dersim’de 37-38 yılları arasında devrimci güçlerle karşı-devrimci güçlerin tarihsel bir hesaplaşma yaşadıklarını söylemek fazlasıyla zorlama bir yorum niteliği taşımaktadır.

11- Böylesi bir hesaplaşma söz konusu olsaydı bile, bu, yaşanan katliamı meşrulaştırmazdı elbette ama yukarıda bahsettiğimiz üzere, meselenin cumhuriyet-feodalizm mücadelesi argümanını aşan bir boyutu, Sünni-muhafazakârlıktan beslenen ve gerici diyebileceğimiz bir boyutu daha vardır. Bu boyut, Osmanlı-Türkiye modernleşme sürecine dair yapılacak bütün analizlerde denkleme dâhil edilmelidir.

12- Türkiye solunun tabanında Kürtlerin ve Alevilerin önemlice bir yer kaplaması ve Tunceli’nin de Türkiye’de solun kalelerinden biri olması nedeniyle, Dersim İsyanı ve Seyit Rıza, kimi sol çevrelerce bir tür yüceltmeye tabi tutulmaktadır. Oysa Dersim isyanı Kürt ulusçuluğuna dayalı bir isyan olmadığı gibi, Baba İshak, Baba İlyas ya da Şeyh Bedrettin isyanlarına benzeyen eşitlikçi ya da komünizan bir isyan da değildir. Söz konusu olan, halkın bir bölümünün modernite öncesi yaşayış biçimini ve yaşam alanını korumak için başlattığı ve araştırmalara göre resmi belgelerde iddia edildiği kadar güçlü olmayan bir isyandır. Bu nedenle de Dersim halkına yapılanların katliam olması gerçekliği bir yana, Dersim isyanı ve isyanın sembol ismi Seyit Rıza Türkiye ilericiliğinin mücadele tarihinin bir parçası olarak görülemez.

NOT 1: Hüseyin Aygün’ün Zaman gazetesine verdiği mülakatın ardından yoğunlaşan Dersim tartışmaları, Erdoğan’ın özrüyle yeni bir boyut kazandı. Dersim’de 1937-38 yılları arasında yaşananlara ve bugünkü tartışmalara dair bu yazıda, konunun hassasiyeti nedeniyle, meramımı olabildiğince yalın cümlelerle ve maddeler halinde sıralayarak anlatmayı tercih ettim. Yazının kendi kişisel görüşlerimin bir yansıması olduğunu ve sadece beni bağladığını da ayrıca belirtmek isterim.

NOT 2: Ankara’daki Hopa protestolarında gözaltına alınan öğrenciler aylar sonra ilk duruşmalarına çıkarılacaklar. 9 Aralık Cuma günü Ankara Adliyesi’nde yapılacak olan bu duruşmada arkadaşları, dostları ve hocaları olarak onları yalnız bırakmayalım.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
R2D2
[ R2D2 ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 03.02.2016
İleti Sayısı: 30
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: R2D2
Cevap Tarihi: 05.05.2017- 05:53


Gerçekten çok ilginç... Bu insanları hakikaten anlamıyorum. Bir katliam üzerine yazıyorlar ve katliamdan bahsetmiyorlar. Yani ele aldıkları konuda en önemsiz taraf katliam.

Cidden oturup anlamaya çalışsan, Dersim Katliamı gündeme geldiğinde katliamın kendisini değil de Dersim İsyanı'nın ilerici mi, gerici mi olduğunu, Seyit Rıza'nın feodal ağa mı halk önderi mi olduğunu, isyanın bastırılmasının meşru olup olmadığını tartışan insanları anlayamazsın.

Bu isyan ilerici bir isyan olsa ne olur, bu isyan gerici bir isyan olsa ne olur? Seyit Rıza özgürlükçü bir halk önderi olsa ne olur, gerici bir feodal olsa ne olur?

Muhsin Batur anılarını anlattığı kitabında "Dersim Harekatı" ile ilgili bölüme gelince "Okurlarımdan özür dileyerek hayatımın bu kısmını anlatmaktan imtina ediyorum." diyor. Bu kadar korkunç şeylerin yaşandığı bir katliam gündeme geliyor ve düşünün ki kendini sosyalist olarak tanımlayan insanların katliamla ilgili yazdıkları bunlar.

Dersim İsyanı'nın niteliği ayrı bir konudur, katliam ayrı bir konudur. İkisi hakkında söylenecek şeyler ve takınılacak tavır birbirine bağlı değildir.

Her 6 Ağustos'ta Hiroşima'ya atılan atom bombasını lanetleyip katledilen insanları ananların Japon İmparatorluğu'nu davasında haklı bulduğunu ve Amerikalıların, İmparatorluğa karşı verdiği savaşı lanetlediğini mi sanıyorsunuz?

İkinci Dünya Savaşı'nın devam ettiği 40'larda RAF ve USAF'ın Essen ile Dresden'i (Alman savaş sanayinde istihdam edilen işçilerin şehirleri) bombalası sonucu 600,000 Alman sivilin öldürülmesini lanetleyip, hükümetlerini savaş suçu işlemekle suçlayan İngiliz gazeteleri, Nazilerin safını mı tutuyordu? Nazileri haklı buluyor ve Almanya'ya karşı hükümetlerinin verdiği savaşı protesto mu ediyorlardı?

Bu tavır ve yöntem çok çirkin.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.05.2017- 10:35


Cidden oturup anlamaya çalışsan, Dersim Katliamı gündeme geldiğinde katliamın kendisini değil de Dersim İsyanı'nın ilerici mi, gerici mi olduğunu, Seyit Rıza'nın feodal ağa mı halk önderi mi olduğunu, isyanın bastırılmasının meşru olup olmadığını tartışan insanları anlayamazsın.

Bu isyan ilerici bir isyan olsa ne olur, bu isyan gerici bir isyan olsa ne olur? Seyit Rıza özgürlükçü bir halk önderi olsa ne olur, gerici bir feodal olsa ne olur?


Bu günlerde facebook'ta Dersim İsyanı ile ilgili yorumlar yapılmakta ve Türkiye devletinin ne kadar faşist bir devlet olduğu düşüncesi özellikle sol-sosyalist olduğu algısı yaratan çevre-kişiler tarafından da savunulmaya çalışılmaktadır. Böyle bir konumlanışın özellikle AKP gibi gerici bir partinin de aynı argümanlarla Cumhuriyet ve onun değerlerine savaş açtığı bir momentumda ileri sürülmesi savunulamaz. Doğru bir siyaset değildir. Dersim ve benzeri isyanların sol açısından değerlendirilmesi içinde bulunulan iklimden soyutlanarak yapılamaz. Ayrıca Dersim ve benzeri isyanlarda merkezi iktidarın kullandığı yönteme ve acımasızlığına karşı çıkmak veya bu yöntemin faşizan karakterini göz ardı etmemek, bu çatışmada isyanların yanında yer almak anlamı da taşımamalı, bu isyanların bastırılmasının tarihsel bir haklılığı olduğu gerçeğinin de üzerinden atlanılmamalı. İsyanların bastırılmasındaki şiddet ve acımasızlık isyanı bastırmaya çalışan erkin sınıfsal karakteri nedeniyledir. Böyle olması kürt isyanlarına bir haklılık da kazandırmaz. Söylemekten çekinmeyelim; isyanlar gerici nitelikteydi ve sol tarafından da asla desteklenemez. ( Böyle olduğu için de Sovyet devrimi tarafından desteklenmemiştir.)



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Ataol Behramoğlu: İsyanım yaşam düşmanlığına.. melnur 0 551 14.05.2022- 10:23
Konu Klasör İslam düşüncesi bir solcunun gözünden yazıldı: Çöküşün sebebi Gazali değil.. melnur 0 1150 02.12.2019- 18:20
Konu Klasör Sivas-Madımak Katliamının üzerinden 27 yıl geçti. melnur 6 2746 02.07.2023- 07:51
Konu Klasör Katliama karşı Türkiye ayakta ayhan 7 3942 11.10.2015- 02:51
Konu Klasör 16 Mart 1978, İstanbul Üniversitesi katliamı... denizcan 7 6570 17.03.2023- 07:04
Etiketler   Bir,   sosyalistin,   gözünden:,   Dersim,   İsyanıKatliamı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS