SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.11.2017- 13:10


Bir daha tekrar etmekte yarar var: Marks, Engels ve Lenin'in bütün söylemlerindeki öncelik devrimdir, devrimin çıkarlarıdır. Kendisini nasıl tanımlarsa tanımlasın bilimsel sosyalizmi bir yol haritası olarak rehber edinen kişilerin aklından çıkarmaması gereken gerçek budur. DEVRİMİN ÇIKARLARI. Marks, başka bir ulusu ezen bir ulusun özgür olamayacağını söylerken önemli olan bu cümlenin içerdiği dar anlam değil, devrimin çıkarlarıdır. ''Büyük uluslar''dan -örnekse Alman ulusu- yana ağırlık koyarken ve küçük ulusları -örnekse slavlar- yermeleri ve adeta düşmanca bir yaklaşım göstermelerinin nedeni de kurdukları cümlelerin dar anlamları değildi; DEVRİMİN ÇIKARLARIydı. Fransa'nın Cezayir'i alkışlamalarının nedeni de bir ırkçı veya SOSYAL ŞOVEN olmaları değildi. Yine DEVRİMİN ÇIKARLARI idi. Lenin'in bütün yaklaşımlarında da aynı siyasal tutumu görmek mümkündü. Avrupa'nın en batısından Asya'nın en doğusuna kadar uzanan çok geniş bir coğrafya halklar hapishanesi durumundaydı ve Lenin her kafadan bir sesin yükseldiği ortamda bu konuya girmişti. Spesifik olarak söylediklerini genelleştirerek almak DEVRİMİN ÇIKARLARI süzgecinden hiç geçirmemek sadece ve sadece ML'e bir ansiklopediymiş gibi bakmaya çalışan arıza zihinlerin sonucudur.

Dolayısıyla DEVRİMİN ve İŞÇİ SINIFININ TARİHSEL ÇIKARLARI gözetilmeden savunulacak her şey aslında ML açısından hiçbir şeydir ve hiçbir şey olarak kalmaya da mahkumdur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.11.2017- 17:12


Bizim Kuyrukçu ve de (gerçekten) cahil arkadaşımızın yorumuna tekrar dönelim.

Marks Gotha Programının Eleştirisinde bunu açık ifade eder.

" Besbelli ki, işçi sınıfı, savaşım verebilmek için, sınıf olarak kendi ülkesinde örgütlenmelidir ve her ülke, ayrı ayrı bu sınıf savaşımının doğrudan alanıdır. İşte işçi sınıfının savaşımı, bu anlamda ulusal nitelik taşır, içeriği bakımından değil, ama Komünist Manifesto'nun da dediği gibi, "biçimi bakımından" ulusal. "

Biçim ve İçerik arasındaki diyalektik ilişkide belirleyici olanın ve tabi kılınması gerekilenin İÇERİK olduğunu Marksizmin abc sini az buçuk okuyan her Marksist bilir.

Hal böyleyken hala işçi sınıfının mücadelesinde israrla biçimi ön plana alarak,içeriği arka planlara atmak ve İşçi Sınıfının mücadelesini ULUSAL bir mücadele olarak görmek,Marksizmi inkar etmek,ELVEDA MARKSİZM demektir.


Takmış şu biçim ve içerik konusuna. Anlayamadığı ve peşinen Troçkist önyargılara dayanak aradığı için yine bir Troçkist makaleden bir paragraf bulmuş, tırtıklamış ve oradan aldığı paragrafın da ne anlama geldiğini, Marks'ın neden öyle bir yorumda bulunduğunu hiç düşünmeden, düşünemeden kendince bir yorumda bulunmuş. Aklınca ulusal ölçekteki siyasal devrim perspektifini yok sayacak ya çırpındıkça çırpınıyor. Bu cahil arkadaş boyundan büyük yorumlarda bulunmak yerine en basit-yalın konuları anlamaya kendisini verse belki zamanla bir şeyi kavrıyacak noktaya gelecek ama nedense o ille de çok şey biliyormuş gibi bir izlenim verme çabasında ve bu yüzden çuvalladıkça çuvallıyor ve en önemlisi bunun farkında değil.

İşçi sınıfının mücadelesinin ulusal değil enternasyonal bir mücadele olduğunu söylemekle, işçi sınıfının öncelikli mücadelesinin ulusal ölçekte siyasal iktidarın fethi olduğunu söylemek arasında ne fark var? HİÇ. Aslında ikinci cümle çok daha somut ve çok daha anlaşılabilir. Çünkü komünizm zaten enternasyonal bir süreç. Enternasyonal bir toplum yaratım olayı da özellikle her ülkenin ulusal sınırlar içinde sosyalist devrim yapma koşuluna bağlı. Yani ulusal ölçekte bir siyasal devrim gerçekleşmeden, böyle bir perspektifi gözetmeden ve bu yolda bir mücadeleyi önceliğine almadan enternasyonal toplum bir hayaldır. Tekrar edelim, tekrar tekrar söyleyelim, bir komünist için siyasal devrim perspektifi önceliklidir. Enternasyonalin önemi ise ulusal ölçekteki devrim mücadelesi için bir doğrudan katkıya yol açmaz. Önemli olması ayrıdır, ama bu önem hiçbir şekilde ulusal ölçekteki devrim perspektifinden bağımsız da değildir, öncelikli de değildir. Daha somut konuşalım, diyelim ki bu arkadaşın kafasında bir enternasyonal mücadele biçimi var ( kuyrukçuluk olduğunu biliyoruz da, nasıl bir biçim olursa olsun diyelim) böyle bir mücadele biçimi de ulusal ölçekteki siyasal devrim biçiminden daha önemli değildir. Veda sürekli olarak kuyrukçuluğuna bir kılıf arıyor ya, sürekli olarak ulusal sınırlar içinde devrim mücadelesinden kaçıyor, kaçınıyor ya, bu tavrı da o nedenle savunur hale geliyor.

Ama söylemek istediğini de söyleyemiyor aslında. Bir alıntı alıyor, açıklayacağına, o alıntıdaki sözcükleri tekrarlayarak açıklama yaptığını sanıyor ve sonra da,''Hal böyleyken hala işçi sınıfının mücadelesinde israrla biçimi ön plana alarak,içeriği arka planlara atmak ve İşçi Sınıfının mücadelesini ULUSAL bir mücadele olarak görmek,Marksizmi inkar etmek,ELVEDA MARKSİZM demektir. '' diyerek ''oh be, ne güzel de açıkladım'' rahatlaması içine giriyor. Öyle de mutlu oluyor belki. Onun bu sanal mutluluk dünyasına pek de ilişmemek gerekiyor belki, ama bu cahil cahil konuşmasına da bir yanıt vermek gerekmiyor mu?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.09.2018- 16:57


Liberal sol ile bu sanalın kuyrukçuları arasında aslında pek fark yok. Liberal solcular da   sanalın kuyrukçuları da aslında siyasal devrim perspektifini öteleyen hatta yok sayan ve Marksizmi ve Leninizmi işçi sınıfının iktidar perspektifli bir mücadele somutluğundan çıkaran anlayışlara sahipler. Bu yüzden somut siyasetleri kuyrukçuluğa dayanır. Başka bir deyişle mücadelenin merkezinde ulusal ölçekte somut bir iktidar perspektifi yoksa geriye kalan şey, burjuva anlamda demokrasi ve özgürlük söylemlerinden başka bir şey olamaz. Liberal sol bunu açık seçik yaparken kendilerini enternasyonal komünist sanan ve enternasyonalizmi ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifinin önüne koyan,   bu bağlamda burjuva kozmopolitizmiyle enternasyonalizmi tıpkı liberal solcular gibi birbirine karıştıran ve devrimci süreci böyle yorumlayan, böyle anlayan tipler gerçekte devrim kaçkını olmaktan öteye gidememektedirler. Evet, devrim konusunda ve güncelde tuttukları yer bakımından aralarında hiçbir fark yoktur. Liberal solcular konumlanışlarında daha tutarlıyken, daha açı ve daha netken, kendilerini enternasyonalist komünist olarak adlandırmaya çalışan bu sanalın kuyrukçuları hem bilgisizler, hem samimiyetsiz ve hem de tutarsızlar.

Zorlanmaya, zorlanarak tartışılmaya çalışılan konunun gerçekte tartışılacak bir yanı yoktur. Bunun için Marks'ın Lenin'in arkasına sığınmaya çalışmanın da bir anlamı yoktur. Biçim demek, içerik demek anlamamakta ısrar etmek ve bu konuda takla üstüne takla atmaya çalışmak demektir. Kuyrukçuluğa zemin hazırlamak ve bir yığın saçmalıklardan sonra ''hadi oylar HDP'ye...'' demektir.

Bir gömleğin ilk düğmesi yanlış düğmelenirse, diğerlerinin doğru olabilmesi mümkün değildir. Bu liberal sol ile sanalın kuyrukçuları arasında bu yüzden hiçbir fark yoktur ve kuyrukçuluk zorunlu bir varış noktasıdır. Hatırlayın, AKP'yi bu kadar muktedir hale getiren sürecin başlangıcı 12 Eylül Anayasa referandumudur ve bırakın solcu-sosyalist olmayı AKP faşizminin önüne geçebilmenin yolu o referandumda yüksek sesle HAYIR diyebilmekti. Bu konuda mücadele etmekti. Ama Kürt hareketinin AKP'yi iktidarda tutma çabası bu konuda açık bir siyasi tavır almasını engelliyordu. Öyle de yaptılar. AKP karşıtlığında mücadele yürütenlerin de karşısına geçip boykot dediler. Sağlı sollu liberaller evet, yetmez ama evet diyerek açıktan destek verirken bizim bu sanalın enternasyonalist komünistleri Kürt hareketinin arkasına takılmayı o süreçte bile takılmayı terketmediler ve referandumda HAYIR yerine BOYKOTu tercih ettiler. Şimdi utanıp sıkılmadan, yarım yamalak da olsa ''AKP faşizmi'' diyenler AKP'yi muktedir yapan süreçte tıpkı liberaller gibi parmakları olduğunu unutmuşa benziyorlar.

Bir daha yineleyelim; bilimsel sosyalizm işçi sınıfının öncülüğünde insanlığın kurtuluşunun enternasyonal bir tasavvurda olduğunu ileri sürer. Bu tasavvurun gerçeklik kazanması ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifini ön görür. Marks'ın Avrupa'da hayaletin dönüştüğü dönemde söylediklerinin bire bir karşılığı dönemseldir. Marks Avrupa'da devrimin yakın bir süreçte gerçekleşeceğini ön görüyordu. Söyledikleri yanlış değildir, ama o koşullarla ilintilidir. Marksizmin bir ansiklopedi olmadığını sürekli söylemeye çalışıyorum. Nedeni budur. Anlayamazsın. Diyalektik materyalizmin aynı zamanda bir düşünme yöntemi içerdiğini ve bu konunun içselleştirilmeden Marksizmi ve Leninizmi anlamanın mümkün olmadığını kavramalıyız. Bu sanalın kuyrukçularının sürekli yanlış yorumlarda bulunmasının ve hemen hemen tek bir doğru yorumunun bulunmamasının nedeni de budur. İnternette bir alıntı bulup, anlamadan, kavramadan, ve çözümleyemeden altına üstüne bir cümle yazarak bir doğrunun dile getirildiğini ve doğru bir yorumlamada bulunulduğunu sanmak...-işte bu yüzden cahilliktir.

O kadar çok örneği var ki!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.10.2018- 09:56


Bir kavramın anlaşılabilirlik kazanması için mutlaka içeriğinin ne olduğunun ortaya konulması gerekir. Biliyorum; Veda'nın uzaktan yakından ilgilenemediği bir konu bu. demişim yaklaşık bir yıl önce. Bir daha bu arkadaşla çok fazla ilgilenmemeliyim, ciddiye almamalı ve onu kendi dünyasında kendi psikolojisiyle baş başa bırakmalı kararını almıştım. Ama olmuyor işte; ona yönelik yazılanların ona hiçbir yararının da olmadığını göre göre hiç olmazsa etrafında bulunan bir iki kişinin anlayacağı varsayımıyla bu yorumu yazma gereği hissediyorum. Onlara söyleyeceğim şey; bu arkadaşı çok fazla pohpohlayarak, yazdığı saçma sapan şeylere de bir değer vererek, bu arkadaşın karanlık ve karmakarışık zihninin daha kararmasına ve daha karmakarışık olmasına neden olduklarıdır.

Şimdi bu arkadaş cumhuriyet konusunda bir yorumda bulunmuş ve her fırsatta olduğu gibi cumhuriyetin bu yıldönümünde de kindar ve dindar nesil siyasetinin değirmenine su taşımış. Farkında değil, ne yazdığının farkında değil. İlk yazdığı yazının saçmasapan bir bütünlük(!) taşıdığının farkına varmış ki, internette aramış taramış Lenin'in bir sözünü bulmuş:

"CUMHURİYET HANGİ BİÇİMLERE BÜRÜNÜRSE BÜRÜNSÜN, İSTERSE EN DEMOKRATİK CUMHURİYET OLSUN, BİR BURJUVA CUMHURİYETİYSE, ONDA TOPRAĞIN,
FABRİKALARIN ÖZEL MÜLKİYETİ SÜRÜYORSA VE ÖZEL SERMAYE TOPLUMU ÜCRETLİ KÖLELİK İÇİNDE TUTUYORSA, BU DEVLET BİRİLERİNİN DİĞERLERİNİ EZMESİ İÇİN BİR MAKİNEDİR."


Ve hemen üstüne atılmış; cumhuriyeti de, kazanımları da, ona yöneltilen saldırıları da hiç önemsemeyin anlamında ''sosyalist cumhuriyeti savunmalıyız'' cümlesine bağlamış. Ve ardından da; ''Artık Devrimci Cumhuriyet Çağrısı yapan arkadaşlarda   kafa karşıklığının sona ermesi gerekiyor!''

Karikatür gibi!
Yani bir insan gerçekten bilgisiz olabilir, gerçekten çözümleme becerisine sahip de olmayabilir, ama bir insan ve üstelik solcu olduğunu söyleyen biri içinde bulunulan koşullara bu kadar yabancı olarak bir şeyi anladığını sanabilir mi? Hadi bu tür saçmalıklarla etrafında bulunan bir iki kişiyi kandırdığından aldığı güçle hemen herkesi kandırabileceğini düşünebilir mi?

Bir insan bu kadar yetersizlik içinde olabilir mi?

Tamam, bu arkadaş yıllardır böyle. Kitap okuma alışkanlığı yok, okumuyor, okumadığı için edinemediği bilgiyi internette bulduğu ilgili ilgisiz Marks-Lenin alıntılarıyla örtmeye çalışıyor ama, onu da beceremiyor çünkü yöntemi de yanlış. Kısaca doğru bir yanı da yok. Sanki bu ülkede devrimci cumhuriyet veya sosyalist cumhuriyet demeyen varmış gibi. Sanki cumhuriyet konusunun bu kavramlaştırmanın ötesinde de bir anlamı bir derinliği olduğunun farkında değil. Bir uzay boşluğunda yaşıyor sanki. Yazdığı konuda bir kez olsun kavramın açıklanması gerektiği ilkesini düstur edinmemiş. Bul bir alıntı, altına üstüne çoğu zaman ilgisiz şeyler yaz ve sonra da ''anladınız mı, şimdi'' komikliğini yap; sanki söylediğinin bile farkındaymış gibi!

Evet, bu kadar ''giriş''ten sonra...

Cumhuriyet konusunda ahkam kesecek biri her şeyden önce anlamını ve tarihsel önemini ortaya koyacaktır. Cumhuriyet nedir arkadaş? Türkiye'de tarihsel kuruluş bağlamında anlamı ve önemi nedir?

Bu konularda en küçük bir bilgi kırıntısı olmadan ve üstelik cumhuriyet tek adam diktatörlüğünün de saldırısı altındayken, gericiliğin saflarında ona güç ve kuvvet vermek ister ve cumhuriyet düşmanlığının bir kez daha altını çizerken, ''devrimci cumhuriyeti savunmalıyız, burjuva cumhuriyeti değil'' diyerek ve başka da bir şey söylemeyerek(!) komünist bir duruş sergilediğini sanmak bir acıklı karikatürün ve bir cumhuriyet düşmanlığının parçası olmaktan başka ne anlama gelebilir ki?

Yazık!




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.11.2018- 08:43


"CUMHURİYET HANGİ BİÇİMLERE BÜRÜNÜRSE BÜRÜNSÜN, İSTERSE EN DEMOKRATİK CUMHURİYET OLSUN, BİR BURJUVA CUMHURİYETİYSE, ONDA TOPRAĞIN,
FABRİKALARIN ÖZEL MÜLKİYETİ SÜRÜYORSA VE ÖZEL SERMAYE TOPLUMU ÜCRETLİ KÖLELİK İÇİNDE TUTUYORSA, BU DEVLET BİRİLERİNİN DİĞERLERİNİ EZMESİ İÇİN BİR MAKİNEDİR."


Bu tür alıntılar yapılırken, 1 mutlaka kaynak verilmelidir. Hem Lenin'in bu sözü hangi yazı bütünlüğü içinde ve hangi polemik sırasında söylediği anlaşılması için ve 2 çok büyük bir olasılıkla net'te bir yazı-makale vb.den alınmıştır. O zaman da o yazının linki verilmelidir. Bunlar yapılmayacaksa Lenin'in sözü denilip ve tırnak işareti de kullanılmadan anlatılmak istenen şeyi kendi düşüncemizle vermeliyiz. Ama o zaman da okuyan kişinin kaynak isteme hakkı doğar ve yine kaynak sorunu ile karşı karşıya kalınır. Bu yüzden bu tür EKSİKLİ yazılarda üst perdeden ve keskin cümleler kurmamak gerekiyor. Çünkü solun cumhuriyet konusundaki yaklaşımı ile Lenin'den alıntılanan bu sözün birbiriyle ilgisi yok. Bir konu hakkında bilgi vermek için veya bir polemikte tartışılan konuya uygun bir söz bir başka konuda uygun düşmeyebilir. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi...

Avrupa ülkelerinde kapitalizmin ortaya çıkışı yani sanayi devrimi önce İngiltere'den başlayarak, Fransa ve Almanya üzerinden bütün kıtayı sarmış ve bu devrim hareketi de aydınlanmanın genişlemesinin önünü de açmış ve din'in toplumsal ve siyasal alandan geriye çekilişine neden olmuştur. O süreç aynı zamanda bilimsel sosyalizmin de ( tıpkı liberalizm gibi) ortaya çıkıp gelişmesine yol açmıştır.. Nedir bu süreç? Bu süreç, sadece kapitalizmin bir ekonomik sistem olarak ortaya çıkması anlamında mıdır? Bu mudur?

Türkiye aydınlanması derken, bundan sadece kapitalizmin gelişmesinin önünün açıldığı mı anlaşılmalı? Anadolu aydınlanması dediğimiz olgu bu mudur? ''Tarihsel gelişme-sıçrama dediğimiz süreç bununla mı sınırlıdır?

Hayır, değildir.

Cumhuriyet dediğimizde anlaşılması gereken şey sadece bu değildir; bu süreci de kapsayan ama onu da çok aşan başka bir süreçtir. Hilafetin, saltanatın kaldırılmasıdır örnekse. Kadının erkeğin yanında yer alabilmesinin temelini atmaktır. Yurttaşlığın getirilmesi ve kulluk anlayışından vazgeçilmesidir. Medeni kanunun kabul edilmesi ve dini kuralların yasalardan çıkartılmasıdır. Sol-sosyalizm için gerekli ve zorunlu olan bu değişimlerin belki de en önemlisi laikliğin bu coğrafyaya getirilmesidir. Devletin dini İslam'dır'' ibaresinin anayasadan çıkarılması ve laikliğin anayasal bir madde haline getirilmesidir. Böylece düşünme, bilme ve anlama konusunda referansın göklerden alınıp yeryüzüne indirilmesidir. Toplumun cehaletten arınıp aklın özgürleşmesi yolunda dev bir sıçrama yapılmasıdır. Harf devrimi, ve kadının seçme ve seçilme gibi irili ufaklı reformları-devrimleri saymıyorum.

Cumhuriyet ve aydınlanma derken işaret edilen bu süreçtir. Ve bu süreç Yalçın Küçük ustanın da dediği gibi solun asla geriye düşmemesi gereken, ayaklarını sağlamca basabileceği zemindir. Sol-sosyalizmin varlık nedenidir. Geçenlerde Çulhaoğlu değinmişti, bu zemin ortadan kalktığında artık sol ve sosyalizmi hurafe toplumunda anlatmak zorunda kalırsınız.

Yazıyazforum'dan beri söylüyorum. Burjuva devlet, burjuva partiler dediğimizde ''hepsi bir'' yaklaşımı özünde bir doğru olmasına rağmen spesifik konularda anlamamızı ( ve dolayısıyla anlatmamızı) sağlayan bir veri değildir. Kolaya kaçarak, ön yargılarımızın esiri olarak gösterdiğimiz bu tür tavırlar sola zarar vermekten başka bir şeye yol açmıyorlar. İran İslam Cumhuriyet'i ile gelişmiş bir Avrupa ülkesini-örnekse İsveç gibi bir iskandinav ülkesini bir tutmak anlamına gelir. Kaba bir yaklaşımdır, günceli okuyamamakır ve solu çaresizliğe mahkum etmektir. ( Zaten bu mahkumiyet ve çaresizlik nedeniyle kuyrukçuluk konumlanışı gerçekleştirilmektedir. Lenin, Marks, UKKTH ise bu çaresizliğin ve günceli okuyamamanın kılıfını ayarlamaya çalışmaktan başka bir şey değildir.)

Uzatmayalım ve tekrar edelim: internette bulunan ve derinliğine kavranmaktan uzak olan birtakım alıntıların altına ve üstüne bir şeyler çiziktirmek konunun anlaşıldığı anlamına gelmez. Anlaşılamayan bir konuyu anlatma çabasına girmek ve bu yanlışlığı bir alışkanlığa dönüştürmek ise -tekrar olacak- bir karikatürden farklı bir şeye yol açmıyor.

Bu kadar basit bir konuyu anlayabilmek bu kadar zor mu?





Bu ileti en son melnur tarafından 04.11.2018- 16:53 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Bolsevik
[ Bolsevik ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 20.05.2016
İleti Sayısı: 29
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Bolsevik
Cevap Tarihi: 04.11.2018- 13:44


...




Bu ileti en son Bolsevik tarafından 03.12.2018- 17:10 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.11.2018- 17:20


Sn.bolşevik;

Forumlarda neyi tartışırsak tartışalım, sokağa yansıdığı yok zaten. Buralar eskisi gibi de ilgi görmüyor. Zaman ayırmamızın nedeni biraz alışkanlık olmasından ve biraz da ilgi duyan varsa yararlanmaları nedeniyledir. Konunun Veda ile ilgisinin olması Veda ile sınırlı olduğu anlamına gelmiyor. Ne yazık ki veda ve diğer sözde sol-sosyalist forumlarda savunulanlar üç aşağı beş yukarı hep aynı. Kimimiz benzer görüşleri ''Apoizm'' adına, kimimiz ''enternasyonalist'', kimimiz ise komünistlik adına savunuyor. Takip ettiysen internetteki bu tür forumlarda karşıtlık hep aynı. Atatürk, Kemalizm, CHP, cumhuriyet, ay yıldızlı bayrak vb. Dönem de buna uygun olduğu için, yani solcu olmak özellikle sanal ortamda ve bu sözde sol forumlarda Kürt hareketine kuyrukçuluktan geçtiği için bu ülkenin kuruluş felsefesi ( yani cumhuriyet aydınlanması) bu kişi ve siyasetlerin saldırısı altındadır.

Bu siyasetin yani bu saldırıların soldan gelmemesi ve bir solcunun cumhuriyet aydınlanmasına karşıt bir tavır içinde olmaması gerektiğini sürekli yineliyorum. Böyle bir siyasal tavrın solculuk olmadığını söylüyorum. Ve üstelik AKP gibi bir parti iktidardayken ve hedefini cumhuriyet ve kazanımları olduğunu ayan beyan ortaya koymuşken! Bir üstte cumhuriyet devriminin ne anlama geldiğinin altını çizmeye çalıştım. Sol için önemini de söyledim. Sadece bu bile solun bu konuda daha duyarlı olması anlamına geliyorken, liberalizmin etkisi altında tıpkı liberaller ve Kürt milliyetçileri gibi Anadolu devrimini küçük görmek, ona saldırmak solculuk falan değildir. Bunu anlayamayan biri de hiç kusura bakmasın, solcu değildir. İşin temeli buralarda. Yoksa komünizmin ileri aşamasında devletin nasıl olacağını tartışmaya açmak ve bu konuda internette bulduğu bir alıntıyı anlamadan göstererek bir şeyler söylemek solculuk falan değildir. Lenin de adını koymuş bu durumun, ''devrimci gevezelik''. Bence devrimciliği de fazla, apaçık gevezelik bu, başka bir şey değil.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.11.2018- 17:56


(Sosyalist veya devrimci cumhuriyeti savunmanın üstte söylediklerimi yanlışlamayacağını, hatta sosyalist cumhuriyet sloganını daha gür ve daha doğru bir zeminde savunabilmenin yolunun aydınlanma devrimlerini sahiplenmeden geçtiğini pek çok yorumumda dile getirmiştim. Bu yüzden o konuya burada bir daha girmek gereği duymadım. Burada söylemek istediğim Anadolu aydınlanmasına karşı çıkarak sosyalist cumhuriyeti savunmanın mümkün olmadığıdır. Liberallerle, Kürt milliyetçileriyle birlikte AKP doğrultusuna girerek güncel siyasette tavır almak solculuk değildir ve olamaz. )



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Vedanın,   bir,   türlü,   anlayamadığı.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS