SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Hz. Nuh, oğlu ile cep telefonuyla görüştü           (gösterim sayısı: 3.281)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 06.01.2018- 21:53


Nuh Tufanı hakkında en tuhaf iddia: Hz. Nuh, oğlu ile cep telefonuyla görüştü

TRT’de yayınlanan Pelin Çift’in sunduğu Öteki Gündem programında Nuh Tufanı işlendi. Programa Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Örnek’in iddiaları damgasını vurdu.

Resim Ekleme

TRT’de yayınlanan Pelin Çift’in sunduğu Öteki Gündem programında Nuh Tufanı işlendi. Program konukları İbn Haldun Üniversitesinden Dinler Tarihi konusunda uzman olan Prof.Dr. Ömer Faruk Harman ve İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesinden Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Örnek oldu.

Programa Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Örnek’in iddiaları damgasını vurdu. Açıklamaları ile Pelin Çifti ve Prof.Dr. Ömer Faruk Harman'ı da şaşırtan Dr. Yavuz Örnek, Hz.Nuh zamanında günümüzden çok daha ileri seviyede teknoloji olduğunu ve bir bilim adamı olarak bunları ispatlayabileceğini iddia etti.

OĞLUNU CEP TELEFONU İLE ARADI

Dr. Yavuz Örnek, konuşmasında Nuh Tufanı esnasında Hz. Nuh’un kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için cep telefonu ile görüştüğünü savundu. Örnek ayrıca 10 bin yıl önce o dönemde Hz. Nuh’un 400 metrelik dalgalara dayanan çelik levhalardan yapılmış bir gemi inşa ettiğini ve bu geminin nükleer enerji kullandığını söyledi. İddialarının hep bilimsel kanıtlara dayandığını belirten Örnek soru üzerine bunları açıklamakta zorluk çekti.

Dr. Yavuz Örnek ayrıca Nuh’un oğlunun uçan bir cisim kullandığını, Hz. İsa’nın 2000 yıl önce değil 2 bin 300 yıl önce doğduğunu, Nuh Tufanının bölgesel değil tüm dünyada gerçekleştiğini, gemiye canlı hayvan alınmadığı, Hz. Nuh’un döllenmiş bir dişi bir erkek yumurta sipariş ettiğini ve siparişlerin o dönemde Amerika’dan, Fransa’dan Hz. Nuh’a yollandığını belirtti. Yavuz Örnek'in çok iddialı konuşması üzerine Pelin Çift ve Prof.Dr. Ömer Faruk Harman oldukça şaşırdı. Pelin Çift’in düzeltme çalışmalarını da "ben bilim adamıyım bilim adına konuşuyorum" diye engelledi.

"GEMİDEN GÜVERCİN DEĞİL İNSANSIZ HAVA ARACI YOLLANDI"

Dr. Yavuz Örnek, Nuh tufanı sonrasında da gemiden güvercin yollanmadığını, uçan bir insansız hava aracı İHA yollandığını söyleyince Pelin Çift dayanamayarak "Hocam bunun bilimsel ispatı var mı? diye sordu. Dr. Yavuz Örnek “Efendim ileri teknoloji varken niye güvercin yollasınlar” diye cevap verdi.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yasam/899311/Nuh_Tufani_hakkinda_en_tuhaf_iddia__Hz._Nuh__oglu_ile_cep_telefonuyla_gorustu.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.01.2018- 23:34


Yazıyazforum'un ilk versiyonunda da benzer görüşleri savunanlar olmuştu. Hatırlıyorum, o zamanlar Nuh Tufanı'nın   dünyasal ölçekte gerçekleşebilmesinin olanaksız olduğu, yeryüzünde bütün karaların üzerini örtecek kadar suyun bulunmadığını bilimsel verilere dayanarak açıklamış ve Nuh tufanının ancak yerel ölçekte bir su basması olabileceğini söylemiş ve ayrıca Nuh'un gemisinin iddia edildiği ölçülerde olamayacağını ve 100 m. uzunluğundaki ahşap bir geminin de suyun üzerinde duramayacağını ve ortadan ikiye bölüneceğinin altını çizmiştik. Bu yalın gerçekler ortada dururken bir kişinin kalkıp bu gerçeklerin aksine bir şeyler söylemesi, bir şeyler iddia edebilmesi nasıl mümkün olabilirdi? ''Sıradan'' insan için bilimsel verilere aykırı iddiaları bir ölçüde anlayabilmek mümkündü. Ama 21.yüzyıl Türkiye'sinde bilimsel bir ünvan da taşıyan bir prof'un bu akıl ve bilim dışı iddiaları ileri sürmesinin savunulabilir bir anlamı olabilir mi?

1923 aydınlanmasının ve laikliğin ne kadar önemli bir kazanım olduğunu şimdi anlayabiliyor muyuz? Türkiye'de laikliğin altının oyulmasını sadece AKP siyasetine bağlanamaz ama akp laikliğin altının oyulması konusunda en radikal çıkışı yapan bir partidir. Bu prof.'un benzerlerinden o kadar çok var ki? Tanınmış bir ilahiyatçı Prof.'u dinlemiştim Tv'de. Uzaylıların cin olduklarını iddia etmiş ve uzay araçlarıyla dünyaya gelmiş olabileceklerini söylemişti. 9 yaşında kız çocuklarının evlenebilmesi konusunda fetvalar yayınlayan diyanetin açıklaması bu gerici açıklamalardan farklı mı?

Sorunumuz gerçeğin ve doğrunun anlaşılmasında din, inanç ve hurafe mi, yoksa akıl ve bilimin mi referans alınacağıdır. Sorunumuz budur. Sorunumuz anlama konusunda akıl ve bilimi referans almayı bir kenara bırakıp dini yorumlarla gerçeği açıklamaya çalışmamızdır. Sorun, bugünün dünyasını Ortaçağ kafasıyla yorumlamaktan kaynaklanmaktadır. Sorun hurafeci anlayışı bütün topluma dayatmaya çalışan bir gerici zorbalığın yıllardır egemen hale gelmesinde yatmaktadır.

Ne var ki, bu günler de geçecek!
İnsanlık tarihi hep iyiye, güzele doğru akar.
Hep ileriye doğru...
Yavaşlatabilirler, bir zaman geriye de döndürebilirler.
Ama o kadar!
Su eninde sonunda yatağını bulur.
Sonrası hep aydınlık!

Hiç kuşkum yok, gün gelecek bu gerici zihniyet   tarihin çöplüğünde yerini alacaktır!
Bütün aktörleri, bütün figüranlarıyla!






Bu ileti en son melnur tarafından 11.01.2018- 06:02 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.01.2018- 18:14


Resim Ekleme



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.01.2018- 06:21


İnsanlar istediğine inanabilir; istediği din ve inanç sistemiyle -olabiliyorsa- kişisel dünyasına kendince bir anlam da katabilir. Ne var ki, bir din veya herhangi bir inanç sistemiyle toplumsal yaşam şekillendirilemez. Nesnel dünya hiçbir şekilde din ve inanç sistemlerinin savunageldikleriyle açıklanamaz. İnançlar siyasal bir düşünce ve pratik haline getirilip toplumsal hayatımızın biçimlenmesine izin verilemez. Laik   bir ülkede böyle bir zihnin televizyonlardan ahkam kesmesi de hoş karşılanamaz, mazur gösterilemez. Üstelik bir bilim adamı sıfatı da taşıyorsa, mutlaka üniversiteyle bağları kopartılır. Kararmış zihninden akan cümlelerin başka zihinlere etki etmesinin önüne geçilir. Ne yazık ki, Türkiye bu konuda dibe vurmuş durumda. Bilim siyasal ve toplumsal hayatımızdan çoktan el çekmiş durumda. Diyanetin fetvalarıyla yönetilir hale geldik. Egemen sistem var gücüyle ''dindar ve kindar bir nesil'' için çaba harcamakta!

İç karartıcı bir yorum olduğu açık. Ama başka bir gerçek daha var. Türkiye hiçbir zaman bir Suudi Arabistan veya başka bir Arap ülkesi değil. Hem 1923 Aydınlanması ve hem de onu tamamlayan 1960 devrimi bu ülkede bu tür bir gericiliğe bütünüyle boyun eğecek bir nitelikte değildir. Ülke egemenleri ne yaparlarsa yapsınlar toplumunun bütününü sindirebilmeyi başaramıyorlar. Gezi direnişi bir anlamda sindirilemeyenlerin isyanıydı. Bu toplumda böyle bir damar var ve bu yüzden gelecek konusunda umutsuz olmayı gerektirecek bir şey yok. Nazım'ın söylediği gibi; ''bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler/ ve elbette ki sevgilim/ elbet/ dolaşacaktır, elini kolunu sallaya sallaya/ dolaşacaktır/ en şanlı elbisesi-işçi tulumuyla/ bu güzelim memlekette hürriyet.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.02.2018- 10:14


SOLportal'da Orhan Gökdemir de bugün bu konuyu işlemiş. Yazısının başlığı Sultan II. Abdülgoogle Han   Giriş bölümü de şöyle:

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu nam zat, Sultan II. Abdülhamid için "Google'ı icat eden kişi" dedi, malum. Bu tarih tezini hiç yabana atmayın fakat. Nuh oğluyla cep telefonuyla irtibat kurduysa aradan geçen birkaç on bin yılda o telefona arama motoru eklemeyi de başarmıştır ecdadımız. Geç olmuş, tamama erdirmek Abdülhamit’e kalmıştır. Gülmeyin. Hatta imkânı olan torun Nilhan’a haber versin, miras kovalayacak yeni bir kapı açılmıştır zatıâlilerine.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/orhan-gokdemir/sultan-ii-abdulgoogle-han-229779

Prof.Dr. Ebubekir Sofuoğlu gibi isimlere haklı olarak büyük bir tepki gösteriyoruz. AKP döneminde bu tiplerin çok fazla ortaya çıkmış olması sadece AKP'nin siyasetlerine bağlanmamalıdır. Kuşkusuz onun da payı var ama AKP döneminde yaratılan iklim bu tiplerin görünür, bu söylemlerin de duyulur olmasını sağlamıştır. Bu tipler daha önce de aramızdaydılar. Belki bu kadar çok değillerdi, bilemiyorum, ama vardılar. Sadece belli ve ''dar'' bir çevrede bu tür saçmalıkları dillendiriyorlardı.Yoksa cumhuriyet dönemi boyunca bu tiplerden çok yarattık, sistem bu tiplerin ortaya çıkması için elinden geleni yaptı. Şimdi iklim de uygun olunca hemen hemen her alanda ortaya çıkıyorlar ve gerici düşüncelerini topluma açıklamakta bir sorun görmüyorlar.

Orhan Gökdemir bu tiplerin ortaya çıkışına yazısının sonunda bir ölçüde değinmiş. Bu başlıktaki yorumlarımda ben de değinmiş ve laikliğin öneminin altını çizmiştim. Üzerinde durmakta yarar var:

SOLpaylaşım'ın öncesindeki yazıyazforum'da zaman zaman gündeme gelirdi; ''dini inançlar bilim yapmaya uygun mu'', ya da '' inançlı kesimler bilim yapabilirler mi'' sorusu... Yanıtlamaya çalışırdık; inançlar salt inanç olarak kaldıkça ve inançlı insan doğaya, tarihe, ekonomiye, kısaca hayatın kendisine inançlarıyla değil akıl ve bilimle, bilimsel bir yöntemle yaklaşabildiği sürece inançlar nesnelliğin açıklanabilme sürecinde ayak bağı olmaz. Nice bilim adamları vardır ki, inançlıdırlar. Bu özellik evrim konusunda da geçerlidir. Maddenin gelişimi konusunu evrimle açıklamak inançsızlık gerektirmez. Ama inançlar maddenin gelişimi konusunun içine girmeye başlarsa o inançlı kişinin bilim yapabilmesi mümkün değildir. Buradaki sorunun inançların bilim yapmaya ne kadar uygun olup olmadığı konusudur ve bu konu da bence bir pratik konusudur.

Türkiye'de kuran kurslarının bir sorun olduğunu düşünüyorum. Kuşkusuz insanlarımızın pekçoğunu gerçeklikten uzaklaştırmayı sadece kuran kurslarına bağlamak da doğru değildir. Başka etkenlerin varlığı da söz konusudur ama, bir çocuğun yetişmesinin ilk yıllarında, çocuğun hiçbir şey anlamadığı, sadece ezberlemeye yönelik bir uygulamanın çocukta zaten olmayan sorgulama becerisinin önüne daha ilk elde ket vurma özelliği olması eğitim sistemimizin ezberciliğiyle de birleştiğinde çocuğu gerçeklikle ilgisiz bir yığın safsataya düşünmeksizin, sorgulamaksızın katılmaya yönlendirmektedir. Böyle bir iklimde biçimlenebilen bir çocuğun bilim yapabilmesi de, sorgulayabilir özellikler taşıması da mümkün olamamaktadır. Hatırlıyorum, Lise 1'deydi sanıyorum, hocamız ilk insanların mağaralarda, ağaç kavuklarında yaşadıklarından söz ettiğinde, sınıftaki bir arkadaşımız itiraz etmiş ve ilk insanların Adem ve Havva olduğunu söylemişti. Hocanın anlattıklarının gerçek olmadığını, insanların yaratılışının kuran'da yazdığını iddia etmişti. Sınıfta hocamıza karşı çıkan sadece o arkadaşımızdı, ama eminim, İstanbul'un göbeğinde, Vefa Lisesi'nde hocamza karşı çıkan o arkadaşımız pek de yalnız değildi. Konuşma cesareti gösteren sadece o arkadaşımızdı.

Türkiye'de ezberciliğe dayanan eğitim sistemimiz insanımızın sorgulayabilme becerisinin ortaya çıkmasında hep sorun olmuştur. Tümüyle değil elbet. Ama eğitim sistemimizin bilgiyi veriş biçiminin sorgulayıcı ve çözümleyici olmaktan çok ezbere dayalı olması inanan bir insan tipinin ortaya çıkarmasına da yol açmıştır. Ne yazık ki ülke insanının böyle bir niteliği var.
Evet; hepimiz az veya çok böyle bir iklimin tam göbeğinde bulunduk; az veya çok böyle bir havayı soluduk ve   bu koşullardan etkilendik. Ezberciliğe yatkınlığımız biraz bundan:)




Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör CHP lideri Özel, TİP Genel Başkanı Baş’la görüştü. melnur 1 149 26.01.2024- 00:39
Konu Klasör TKP Kadıköy, Maçoğlu ve TİP üzerine... melnur 13 427 22.03.2024- 08:59
Konu Klasör Kemalizm ve Devrimci Doğan Avcıoğlu melnur 2 3913 01.01.2020- 15:17
Konu Klasör Maçoğlu'nun TKP'den Kadıköy adayı olacağı açıklandı melnur 11 381 29.02.2024- 01:37
Konu Klasör ‘Dışarıdan bilinç’ meselesi - Ender Helvacıoğlu melnur 0 2 26.01.2022- 11:21
Etiketler   Hz.,   Nuh,   oğlu,   ile,   cep,   telefonuyla,   görüştü
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS