SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
M.Pekdemir'in 24 Haziran yorumları...           (gösterim sayısı: 2.152)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 27.05.2018- 09:49


BirGün'de Melih Pekdemir'in yazısı. İçeriğinde yorumlanmaya uygun birkaç bölüm de var. Önce yazıyı koyalım, sonrasında yorumlamaya çalışırız.



Temkinli iyimserlik - MELİH PEKDEMİR  


Sonucu şimdiden belli bir seçim: Yenilecekler. İyimser olmak için sebep çok.

Saray rejimi kaybediyor ama kapkara bir ihtimal olarak yine “kaybetmedim ki” diyebilir. Temkinli olmak için de sebep çok.

Seçim sonucunu değiştirecek (!) tek ihtimal yine çamura yatmaları… O ihtimali geçersizleştirmeye kararlı bir çoğunluk var, öyleyse asıl Saraylılar düşünsün neler olacağını, ama yine de temkinli iyimserlik şart.

Çamura yatmalarını önlemenin nihai çözümü bataklığı kurutmaktır. Siyasette yirmi dört saat uzun bir süredir ve önümüzde en az sekiz yüz kırk saat var. Bataklığı kurutmayı sürdürmek için.

Saray’ın Cumhur İttifakı, yani çelişkili ve zoraki hâkim ittifak, demokrasi isteyenler karşısında faşist bir ittifaktır, dolayısıyla kazanmak için kendi iç çelişkilerini bırakıp dış çelişkileri sertleştirirler ve zorbalıkları artar. Saray’ın karşısındaki çelişkili ve zoraki muhalefet ittifakında ise iç çelişkiler ertelenir ve ikinci turda zoraki değil mecburi ittifak devam eder. Gönüllü mecburiyet!

Sınıflı her toplumda soru bellidir: Gidişatta hâkim sınıfların çıkarları nedir? Emekçi sınıfların çıkarları nedir? Çıkarlar ile tercihlerin hep çakışması beklenmez kuşkusuz.

Hâkim sınıflar bakımından çelişkili ve zoraki hâkim ittifak deyince artık toprak ağası, tefeci bezirgân ve burjuvazi gibi sömürücü sınıflar arasındaki geçmişte kalmış çelişkileri kastetmiyoruz elbette. O çatışmalar tekelci burjuvazinin zaferiyle sonuçlandı. Son yıllarda İslamcı kesimlere hile, ihale ve hatta cebir yoluyla sermaye aktarımından ve FETÖ sermayesine çöreklenilmesinden söz edebiliriz. Her türden sermaye kesiminin mevcut iktidara dair kaygısı ancak bir ekonomik çöküntü döneminde kârdan zarar etmeleridir.

Şimdiki AKP-MHP hâkim ittifakının çelişkili yapısında daha önce de belirttiğim üzere siyasi sehem (suç ortaklığı) niteliği öne çıkıyor. Ve bu haliyle de özünde sermayeyi ve emperyalist çıkarları hâlâ temsil edebilmeye ve en azından bu rolünü sürdürmeye çalışıyor. Burjuvazi bu ittifakı mı öbürünü mü tercih eder, ya emperyalist güçler? Cevabı çarklarının hangisinde daha iyi dönebilmesinde yatıyor.

Çelişkili ve zoraki muhalefet ittifakının cisimleşmiş hali Millet İttifakı ise özünde emekçileri temsil etmiyor, sadece bir kâbustan kurtulma imkânını temsil ediyor. Saray mı, Meclis mi? Osmanlı mı, Cumhuriyet mi? Şimdilik bu kadar sade ve basit: Zoraki ve çelişkili muhalif ittifaka koşulsuz Evet değil, Saray’ın zoraki ve çelişkili ittifakına kesin ve mutlak Hayır.
Millet İttifakı (Mİ) ile Muharrem İnce (Mİ) örtüşmesi gidişatın tuhaf bir tecellisi ve nitekim manifestosu da öyle. Altı çizilecek yerleri var: “Tek partinin, daha doğrusu tek bir adamın kaderiyle özdeş hale getirilmiş bir ülkenin, ne kadar kolay yönlendirileceğini bilen uluslararası güçler, adeta keyifle ellerini ovuşturuyor... Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan ekonomi politikalarına son vereceğiz… İşçilerin sendikal hakları ile grev hakkını kullanılamaz hale getiren yasal hükümleri kaldıracağız.” Ve tercih edilebilmeleri için yapılan vurgu da her konuda sermayeyi ve yabancı sermayeyi teşvik. Komünist Manifesto beklenmiyordu elbette!

İnce’nin manifestosunun kelimeleri zaten nasıl bir zihniyet ve temsil düzleminde olduğunu sergiliyor. Mesela manifestoda laiklik ve Kürt tek kelimeyle bile yok (ama Türk milleti de sadece bir kere var!), iki kere din var (mesela: “Dini her şeye alet eden bir ekibin tahakkümü altındayız”), Müslümanlık kelimesi ise bir kere kullanılıyor (“Vicdansız ve gücün emrine girmiş bir din anlayışı, bizim Müslümanlık anlayışımızla bağdaşamaz.”). Altı kere millet var iki kere halk var, altı kere cumhuriyet ve dokuz kere demokrasi var, ‘ulusalcı’ İnce sadece bir kere ulusal diyor, beş kere de milli… Eh bir kere de toplumsal kelimesi var.

Ama sosyal demokrasi bile yok, altı kere özgür kelimesi var ama eşitlik hiç yok… Çalışanlar bir kere var ama emek yok.

Sol? Hiç mi hiç yok!

Yani Millet İttifakı kazansa da temkinli iyimserlik…

Eh, Saray’ın “Türkiye şahlanıyor (Şah-lanıyor!)” manifestosu karşısında ehvendir. Birinci ittifakın bozulması ihtiyacı, emekçiler ve herkes açısından da, ikinci ittifakın kazanmasını zorunlu kılıyor. Çünkü on altı yıldır yaşatılan kâbus bitmeli.

Tamamen bitirmek için de emek, sol, eşitlik, laiklik, kardeşlik gibi kavramları daha sık kullanmak ve manifestoları böyle de haykırmak lazım. Öyleyse eşitlik vurgusuyla, sol söylemiyle, laiklik savunuculuğuyla, Kürt’e Kürt diyebilen ve emek ekseninden vazgeçmeyen ve demokrasiyi “söz yetki ve karar halka” diye tarif eden bir muhalif Halk İttifakına ihtiyaç var.

Demek ki ve iyi ki bağımsız devrimci muhalefet de var, işte bu yüzden Halk İttifakı’nın ürünü Birleşik Haziran Hareketi kendi seçim çalışmasını, asıl seçimin ve asıl tercihin özgürlük, eşitlik, emek ekseninde olacağı bir çalışmayı parlamento dışında yürütüyor.

Ya yine atı (ç)alan Üsküdar’ı geçecek…

Ya da bu kez Üsküdar’da sabah olmadan önce uyanılacak.




Bu ileti en son melnur tarafından 02.06.2018- 09:04 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 31.05.2018- 16:57


Çelişkili ve zoraki muhalefet ittifakının cisimleşmiş hali Millet İttifakı ise özünde emekçileri temsil etmiyor, sadece bir kâbustan kurtulma imkânını temsil ediyor. Saray mı, Meclis mi? Osmanlı mı, Cumhuriyet mi? Şimdilik bu kadar sade ve basit: Zoraki ve çelişkili muhalif ittifaka koşulsuz Evet değil, Saray’ın zoraki ve çelişkili ittifakına kesin ve mutlak Hayır.

M.Pekdemir böyle söylüyor ve katılıyorum. AKP'nin karşısında kendilerince bir demokrasi ve parlamento vurgusu yapan ittifak ve kesimlere bu koşullarda gereksiz ve abartılı bir eleştiri getirmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Pekdemir yukarıdaki cümleleriyle konuyu kısaca özetlemiş.

Bir başka konu HDP. Face'te de çok rastlıyorum, çoğu socu olduğu izlenimi veren liberallerle, kimi solcular-sosyalistler bu seçimde AKP'yi (gerçekten) geriletmenin yolunun HDP'nin barajı geçmesinde görüyorlar ve kendini bilen komünistlerin bu nedenle HDP'ye oy vermesi gerektiğini sürekli yineliyorlar.

İşte buna katılmıyorum.

Uzatmayacağım; bu ülkenin bu hale gelmesi, AKP'nin bu kadar muktedir olması ve devleti tek adam devletine dönüştürmesi sadece kendi çabasıyla olmadı. Ülke bugün toplumsal ve siyasal alanda gericiliğin yoğun bir baskısı altındaysa bunun en önemli nedenlerinden biri yetmez ama evet'çi tayfanın hem süreç içinde ve hem de 12 Eylül anayasa referandumunda verdiği destektir. AKP'yi ülkede demokratikleşmeyi gerçekleştirecek bir parti olarak görmeleri ve önünü açma konusunda her türlü çabayı göstermeleridir. Sadece yetmez ama evet'çi liberaller mi; ya dönekler, ya sözde solcular, ya Kürt hareketi, ya Kürt hareketi ile birlikte hareket eden ve referandumda boykotla AKP'nin değirmenine su taşıyan kuyrukçu kesimler... Ülke bu haldeyse bu çirkin ittifakın ortak çabalarıyla oldu. Bu ittifak AKP gibi bir partiden burjuva demokrasisinin tamamlanması beklentisi içine girdi. Bu kirli ittifak Erdoğan gibi bir liderden de bir demokrasi havarisi yarattı. Sürekli ''unutmayalım'' deyişimin nedeni de bu. Bakın hala utanıp sıkılmadan orta yerdeler ve yine demokrasi ve özgürlük adına HDP'ye oy istiyorlar.

Ve pişkinliğin bu kadarına da pes dedirtecek şekilde HDP'ye oy vermeyecek komünistlere de eleştiri yöneltiyorlar!

Bu adamlara karşı ideolojik mücadele verilmeden ve Türkiye solu bu illetten kurtulmadıkça sol da Türkiye de rahatlamayacak!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.06.2018- 09:03


Dolarda kur, muhalefette üçüncü tur - MELİH PEKDEMİR


Bir tarafta seçim turu, bir tarafta dolar kuru…

Hadi yine “umut fakirin ekmeği, ye memleket ye” deyip başlayalım. Birinci turda AKP-MHP kaybedebilir, ikinci turda Reis’leri kaybedebilir ve…

Ve fakat asıl 9 Temmuz sabahı üçüncü tur başlayacaktır. Yani ikinci turu kim kazanırsa kazansın bu kısır döngüyü kırıp tur bindirmek şarttır. İşte o üçüncü turu da bağımsız ve birleşik devrimci muhalefet hareketi koşmak zorundadır. Ekonomik krizden bile değil düpedüz iflastan söz edildiğinden, asıl tur sokaklarda yapılacak, orası şimdiden kesin.

Elbette tek adam tekrar seçilmesin. Elbette AKP Meclis’te çoğunluğu kaybetsin. CHP ve HDP elbette başarılı olsun. Ama üçüncü tur için bağımsız muhalefet şarttır, bağımsız devrimci siyaset her zamankinden daha gereklidir.

Pişmiş aşa su katmıyoruz, kendi aşımızı pişirelim diyoruz, çünkü seçim sonrası o üçüncü turda sadece ve sadece halkın öfkesiyle ve gücüyle baş başa kalacağız.

Kazansınlar dediğimiz CHP’nin ve HDP’nin tercihleri biliniyor. CHP şimdiden parti içi liste operasyonuyla tercihini beyan etti. HDP de haliyle ve zaten kendi ifadesiyle emek ve demokrasi güçleri yanı sıra önceliği Kürdistani ittifaka verdi. (Diyorlar ki “Kürdistan’da Kürdistani partilerin yan yana gelmesi, Batı’da emek ve demokrasi güçlerinin yan yana gelmesi bu baraj zihniyetine verilmiş en güçlü yanıt oldu.”)

Millet İttifakı’nın, yani çelişkili ve zoraki muhalefet ittifakının ana bileşeni CHP de aslında çelişkili ve zoraki bünyeye sahip. CHP yönetimi partiyi müstakbel koalisyon beklentisine göre dizayn etti ve iktidara göz dikerken IMF vb siyasetlere itiraz edebilecek kendi sol muhalefetini tırpanlamayı öne çekti. Meclise girdiğinde muhalefetteki HDP’nin birinci önceliği de, yine “emanet oylar filan yoktu” deyip Kürt birliği davasına devam olmayacak mı?

Bu bağlamda halk ittifakının bağımsız gücüyle ve siyasetiyle ayakta kalacak ve direnecek sol ve devrimci bir muhalefet ihtiyacı devam edecek. Dün Pazar Eki’nde Gamze Yücesan Özdemir bu ihtiyacın nasıl karşılanacağını şöyle vurguladı: “Bağımsız solu var etmek! Yeni bir ülkenin ancak solun kurucu ilkeleri üzerinde yükselebileceğini vazgeçmeden, usanmadan ve yorulmadan söylemek. Seçim aritmetiği içinde, günlük ittifaklar içinde, müzakereler içinde yitip gidenlerin, yitip gitmemesi için çaba sarf etmek! Tek adam yerine halk egemenliğini, piyasacılığa karşı kamuculuğu, gericiliğe karşı bilimin aydınlığını, emperyalizme karşı tam bağımsızlığı, bireyciliğe karşı dayanışmayı her yerde, herkesle ve herkesin parçası olarak paylaşmak! Herkesin, ‘olağanüstü bir dönemden geçiyoruz’ diyerek, neoliberal siyasal alanının içine sıkışıp kaldığı ve kötünün görece iyisine razı olmaya başladığı anda, bu fikri, ufku ve iradeyi var etmek!”

•••

“Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya yenilince biz de yenilmiş sayılmıştık” derlerdi. Şimdi savaş değil seçim var, lakin bazı sol çevreler “HDP veya CHP başarınca biz de başarmış sayılalım” deyip başarının tanımını değiştiriyorlar! “Solcuyum” dersin HDP’ye veya CHP’ye üye olursun, bu anlaşılır bir şey. (Mesela HDP adayı Ahmet Şık hiç yadırganmadı bu yüzden.) “HDP’li veya CHP’li değilim” dersin, dayanışma için oy verirsin, bu da anlaşılır bir şey. (Aynı şekilde HDP’ye oy çağrısı yapan EMEP de yadırganmadı.) Ama “bağımsız sosyalist programım ve örgütüm var” dersin ve yine de HDP’li veya CHP’li aday olursun, işte bu anlaşılmaz, bu dayanışma değil kendini var etmek için HDP’ye veya CHP’ye dayanmak olur, siyasi bakımdan tavşandan şapka çıkarmak olur. HDP veya CHP şemsiyesi altında seçime girmeyi içine sindiriyorsan, ya “bağımsız sosyalist siyaset güdüyorum” demeyeceksin ya da sahici bir CHP’li veya HDP’li olarak ve programlarını onaylayarak seçimlere katılmış olacaksın! “Öyle yaptık olmadı, böyle yaptık olmadı, hele şu Meclis’e bir kapağı atalım” mı deniliyor? Ama AKP yapınca ‘takiyye’, sosyalist yapınca ‘seçim taktiği’ deyip işin içinden çıkmak olur mu? Olmaz ki.

•••

Bağımsız bir devrimci muhalefet Yeni Türkiye dedikleri neo- Türkiye yerine, neoliberalizmin neoTürkiyesi yerine başka bir memleket mümkün diye öne çıkacak.

Aslında en kârlı işin dolara yatırım olduğunu bilenler, “yastık altındakileri de bozdurun ki biz toplayalım piyasadan” demiş olmuyorlar mı?

Ortalığı berbat bir koku sardı. Muharrem İnce bebek bezi KDV’sini indireceğim dedi ya, o da yetmez. Çünkü tez seçimin asıl sebebi anlaşıldı:

Defi hacet etti iktidar bez getir, pis kokuttu tez getir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.06.2018- 22:34


Zoraki ve çelişkili muhalif ittifaka koşulsuz Evet değil, Saray’ın zoraki ve çelişkili ittifakına kesin ve mutlak Hayır.

Pekdemir'in sözü, bu kadar basit ve bu kadar önemli. TKH'nin boykot kararını tartışmaya açmak bile anlamsız. Ama TKP'nin ''hepsi bir'' anlamına gelecek tutumunu anlayabilmek zor. Oysa TKP hemen her konuda ve olayda olduğu gibbi, hemen her seçimde de en doğru ve gerekli yaklaşımı gösteren partiydi. Bu kez parlamento seçimlerinde kendi bağımsız adaylarını çıkardılar, katılıyor ve destekliyorum. Ne var ki, başkanlık seçimindeki tutumlarını giderek pek dillendirmeseler de şaşırtıcı buluyorum.

Sosyalist partilerin bir düzen partisini işaret etmesini de garipsiyorum. Doğru tutum bana göre yukarıdaki alıntı doğrultusunda olmalıydı.





Bu ileti en son melnur tarafından 20.06.2018- 22:38 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.06.2018- 15:13


Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya yenilince biz de yenilmiş sayılmıştık” derlerdi. Şimdi savaş değil seçim var, lakin bazı sol çevreler “HDP veya CHP başarınca biz de başarmış sayılalım” deyip başarının tanımını değiştiriyorlar! “Solcuyum” dersin HDP’ye veya CHP’ye üye olursun, bu anlaşılır bir şey. (Mesela HDP adayı Ahmet Şık hiç yadırganmadı bu yüzden.) “HDP’li veya CHP’li değilim” dersin, dayanışma için oy verirsin, bu da anlaşılır bir şey. (Aynı şekilde HDP’ye oy çağrısı yapan EMEP de yadırganmadı.) Ama “bağımsız sosyalist programım ve örgütüm var” dersin ve yine de HDP’li veya CHP’li aday olursun, işte bu anlaşılmaz, bu dayanışma değil kendini var etmek için HDP’ye veya CHP’ye dayanmak olur, siyasi bakımdan tavşandan şapka çıkarmak olur. HDP veya CHP şemsiyesi altında seçime girmeyi içine sindiriyorsan, ya “bağımsız sosyalist siyaset güdüyorum” demeyeceksin ya da sahici bir CHP’li veya HDP’li olarak ve programlarını onaylayarak seçimlere katılmış olacaksın!

Ekleyelim, tipik liberal solcu gibi davranıp hemen her seçimde, ''hadi oylar HDPye'' demek de bir anlamda aşamacı bir siyasi tavrın savunulduğu anlamına gelir. Seçim öncesi ve sonrasında keskin komünist ve dahi enternasyonalist bir algı yaratmaya çalışmak ama her siyasi tutumda gözlerin kürt ulusalcılığına çevrilmesinin başka bir anlamı yoktur. Bu tavır bilimsel sosyalist bir tavır değil, çakma sosyalist(!) bir tavırdır!



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 7 Haziran’da +1 olan, 8 Haziran’a -1 olarak girer umut 0 3349 04.06.2015- 11:21
Konu Klasör Haziran’dan sonra Haziran denizcan 2 3091 06.07.2015- 08:36
Konu Klasör İki Haziran umut 0 3748 24.05.2014- 22:13
Konu Klasör 8 Haziran sabahı dayanışma 0 2659 18.05.2015- 12:27
Konu Klasör Haziran'a doğru... umut 1 2940 20.12.2014- 12:08
Etiketler   M.Pekdemirin,   Haziran,   yorumları.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS