SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Haziran Ayaklanmasını kim kışkırttı?           (gösterim sayısı: 1.996)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 22.11.2018- 18:20


Ender Helvacıoğlu - Haziran Ayaklanmasını kim kışkırttı?


Ben kışkırtmadım. Çünkü kesin olarak biliyorum ki, ben “kışkırtanlardan” değil, “kışkırtılanlardan” biriydim. Keşke kışkırtanlardan olabilseydim.
Peki, beni kim kışkırttı? Birkaç kişiyi “ihbar” edebilirim.
Birincisi annem! O tarihte (2013’te) 83 yaşındaydı. Her akşam telefon edip, “Bak Ender, saat 21.00’de camlara çıkıp tencere-tava ne varsa çalıyoruz, unutma” diye beni uyarıyordu (pardon, kışkırtıyordu).

Hele o ünlü “Gazdan Adam” eylemi sırasındaki telefon konuşmamızı unutamam. Gazdan Adam eylemi gününde ‘Ütopyalar Toplantısı’ dolayısıyla Karaburun’a gitmiştim, sunuşum vardı. Akşam vakti annem yine telefon etti: “Ender neredesin?” “Anne, Karaburun’dayım, ütopyalar toplantısındayım” diye yanıt vermiştim. “Başlarım senin ütopyana! Ütopya burada oğlum, Kadıköy’de olman gerekirdi.” diye beni fena halde azarlamıştı. Telefonda arkadan gelen 85 yaşındaki babamın bağırışını da unutamam: “Onur duyuyorum bu gençlerle!” (bakın, nasıl da gençleri kışkırtıyor!) Yıllar boyu her eyleme gidişimde “aman oğlum, gitme oğlum” diye beni engellemeye çalışan annemden, bir eyleme katılmadım diye azar işitmem beni fena halde utandırmış ve elbette kışkırtmıştı.

Anımsadığım bir diğer “kışkırtıcı” yan dairedeki komşum emekli Haydar Abi’dir. İkinci Boğaziçi Köprüsü seferine çıkmış, köprünün kıyısına kadar gelmiş ama polis barikatını aşamamıştık. Polisin gazlı-sulu saldırısı dolayısıyla geri kaçarken Haydar Abi’ye rastlamıştım. “Ulan 100 tane polisi aşamadık. Verecektiniz bana bir otobüs, sürecektim girecektim köprüye!” diyerek (Haydar Abi emekli otobüs şoförüdür) beni kışkırtmıştı.

Üst katta oturan, gün boyu gürültülü müzik dinleyip kafamı şişiren ergen kızı da unutmamak gerekir. Apartman bahçesinde “bu akşam Yoğurtçu Parkı’na mı gidelim, Boğa’ya mı” diye tartışırken, “Ne parkı yeaaa, Taksim’e gidiyorum ben” diye hepimizi küçümsemişti. “Ne ara radikalleşti bu zibidi” diye düşünmüş, ama epey provoke olmuştum doğrusu.

Kocasını eyleme katılmaya ikna edemediğinden yakınan mahalle bakkalının türbanlı eşi, yakasında bozkurt rozeti bulunan berber çırağı, geceleri çöp bidonunu karıştıran sokak çocuğu (bir sohbetimde “ben de devrimciyim Abi” demişti), bebeğini kucağına bağlayıp elinde Atatürk posteri eyleme gelen genç kadın, Gümüşsuyu’nda gözleri gazdan yaşarmış eylemcilere gizli gizli maske dağıtan asker… tanıdığım diğer “kışkırtıcılar”dı. Hele balkonundan al yıldızlı bayrağını sallayarak “Diren Lice!” diye haykıran yaşlı teyze öyle bir kışkırtmıştı ki beni, o gazla Lice’ye kadar koşabilirdim.

Evet, bunlar benim mahalledeki en yakın çevremden kışkırtıcılar. Her akşam toplanıp eyleme gittiğimiz Bilim ve Gelecek yazarlarını, okurlarını saymıyorum bile. Bu “kışkırtıcıların” ve “dışardan ithal edilmiş profesyonel eylemcilerin” sayılarının en az 10 milyon olduğunu tahmin ediyorum. Bir o kadar da pasif destekçiyi hesaba katmak lazım.

Ve işte, benim anam-babam, emekli Haydar Abi, zibidi kız, bakkalın türbanlı eşi, Ülkü Ocaklı berber çırağı, devrimci sokak çocuğu, Atatürk posterli bebekli genç kadın, balkondaki yaşlı teyze meseleye el koyduğunda, Sorosçu liberaller, AB’ciler, Amerikancılar, “darbeye zemin hazırlanıyor” deyip pılılarını pırtılarını toplayıp çekip gitmişlerdi.

O andan sonra, “Gezi Parkı Direnişi” oldu mu koskoca “Haziran Ayaklanması”…
Haziran kitlesine halkçı demeyeceğim; bizzat halkın bağrıydı onlar. Yurtsever de demeyeceğim; bu güzelim yurdun kendisiydi zaten onlar. Haziran, Türkiye’dir.
Kimse milyonlarca Hazirancıyı, Soros’a, cemaate falan yamamaya kalkmasın. 15 yıldır kendi biriktirdikleri çamuru bu güzel insanlara sıçratmasın. Benden uyarması...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.11.2018- 06:05


Yıllar boyu her eyleme gidişimde “aman oğlum, gitme oğlum” diye beni engellemeye çalışan annemden, bir eyleme katılmadım diye azar işitmem beni fena halde utandırmış ve elbette kışkırtmıştı.

GEZİ direnişi bambaşka bir şeydi; karanlıkta çakan bir ışıktı ve geziyi en iyi anlatan cümleler de Helvacığlu'nun kurduğu bu cümle ve benzerleriydi.

Önce Taksim Gezi Parkı'nda ''birkaç çadır protestosu'' olarak başlamıştı, sonra apartmanlarda klasik tencere tava eylemleri, sonra cadde ve sokaklarda küçük protesto yürüyüşleri ve giderek bir çığ gibi kabarma ve iki ay sürecek olan bir İSYAN!

Müthiş bir şey!

Müthiş bir kendiliğindenlik!

Gericiliğin bu ülkede kök salamayacağına ilişkin bir büyük umuttu GEZi direnişi! Ve evet, müthiş bir kendiliğindenlik içeriyordu. Hiçbir kışkırtıcısı yoktu; ya da Helvacıoğlu'nun değindiği gibi, o İsyanın bir parçası olan milyonlardı, birbirlerini kışkırtanlar!

GEZİ ''yaşandı ve bitti'' deniyor; bir anlamda doğru, yaşandı ve giderek sönümlendi. Yaşanmış olması ve giderek sönümlenmesi bir doğa kanunu. Hiçbir şey değişmeden aynı özelliklerini ilelebet koruyamaz. Diyalektik bu . Ve yine bir   doğa kanunu, yaşanan bir şeyin sönümlenmesinin bir daha, yeniden yaşanmayacağı anlamına gelmediğidir.

''Kışkırtıcı kim'' diye soruyorlar, bir neden, bir ''suçlu'' arıyorlar!

Doğanın ve onun bir parçası olan insanın bir değişim ve dönüşüm niteliğini içinde barındırdığını hiç bilmiyorlar, hiç farkında değiller. Geleceğin dünyasının çok daha güzel olacağını ısrar ve inatla yineleyişimizin bir nedeni de bu değil mi?



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 7 Ekim Ayaklanması'ndan İstanbul Sözleşmesi'nin Feshine: Şeriat ve Şerait melnur 0 863 12.07.2021- 08:14
Konu Klasör 7 Haziran’da +1 olan, 8 Haziran’a -1 olarak girer umut 0 3349 04.06.2015- 11:21
Konu Klasör Haziran’dan sonra Haziran denizcan 2 3091 06.07.2015- 08:36
Konu Klasör İki Haziran umut 0 3748 24.05.2014- 22:13
Konu Klasör “Haziran çağırıyor” denizcan 3 3108 21.12.2014- 12:52
Etiketler   Haziran,   Ayaklanmasını,   kim,   kışkırttı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS