SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
K.Okuyan: Akşener'in lafı, Kılıçdaroğlu'nun imzası           (gösterim sayısı: 2.526)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 17.12.2018- 18:23


Akşener’in lafına Kılıçdaroğlu imza atarsa... - Kemal Okuyan


TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan pazartesi röportajlarında bu hafta yaklaşan yerel seçimler konusunda sorularımızı yanıtladı. Okuyan'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Türkiye’nin bir kez daha seçim atmosferine girmesiyle birlikte 2019’a dair umut arayışlarında seçimler işaret edilmeye başlandı. Sizce de 2019’da değişim mümkün mü?

Yalnızca seçime endeksli hiçbir stratejiden umut çıkmaz. Bunu her defasında söylüyoruz, her defasında seçim sonrasında “haklıymışsınız” deniyor ama sonra yine aynı duygu ortaya çıkıyor. Çünkü meselenin özü kavranmıyor. Meselenin özü Erdoğan ya da AKP’nin seçimleri her durumda kazanacak olması değildir. Böyle bir kural yok. Hileye, hurdaya, devlet olanaklarına rağmen Erdoğan seçim kaybedebilir. Tamam, sandık sonuçlarını korumak için asgari bir toplumsal örgütlenme olmaması, bunu geçtik sandık sonuçlarını korumak için düzen muhalefetinde bir istek dahi olmaması önemli. Lakin bu eksikliği başka şeyler kapatabilir. Örneğin şu ana kadar AKP’ye destek veren bir odak o desteği çekiverir ve hile hurda da yetmez. Yine örneğin AKP Ankara ve İstanbul’u kaybedebilir, bu mümkündür; kaybetsin de… Ancak buradan bir umudun çıkması için, bir değişimin olması için kaybeden ile kazanan arasındaki ayrımın belli olması gerekir. Hiç abartmaksızın söylemek gerekiyor ki, birçok yerleşimde (tamamında demiyorum, haksızlık olur) CHP’li belediyeler ile AKP’li belediyeler arasındaki fark “içki ruhsatı”ndan ibaret. Kuşkusuz bu ruhsat meselesi diye küçümsenecek bir şey değil, kentin dokusu, kültürü ile ilgili bir dinci müdahalenin simgesi. Ancak kent yaşamının ve kaynaklarının sermayenin talanına açılması konusunda partiler arasında ilkesel bir ayrım yok ve asıl mesele orada.

Ancak umuda konu olan belediyecilik değil, ülke siyaseti değil mi? AKP bazı belediyeleri kaybederse yönetmekte zorlanır, hatta erken seçim olur deniyor.

AKP uzun süredir ülkeyi yönetmekte zorlanıyor. O zorlukları her defasında muhalefetin yardımıyla aştılar. AKP siyasal değil toplumsal nedenlerle yönetmekte zorlanıyor. Yoksa düzen muhalefetinden yana bir derdi yok. O toplumsallığı sandığa sıkıştırmak isteyen düzen muhalefetidir, aslında düzen muhalefeti bir aracıdır, bu düzenin sahibi olan sermaye sınıfı AKP’nin karşısındaki toplumsallığı önemsizleştirmek ve AKP politikalarını sürdürecek başka siyasi alternatifler yaratma peşinde. Bizim uyarılarımız bununla ilişkilidir. Memlekette muhalefetin on yılda heyecan ve umut diye topluma sunduğu figür Abdullah Gül. Yine parti kuracakmış, öyle diyorlar. Heyecan, değişim bu kadar! Biz buna mahkum olmadığımızı göstermek zorundayız ve gösteriyoruz.

Türkiye’de her seçim sonrası seçim sisteminin adaletsizliği ve teknik olarak da güvenliğinin mümkün olmadığı tartışılırken seçimler sizce nasıl bu kadar değişim heyecanı yaratabiliyor?

İnsanlar çaresiz. Örgütsüz insan çaresizdir. Bugün Türkiye’de kendisini çaresiz hissetmeyenler örgütlü olanlar ve mücadele edenlerdir. Örnek olsun, Flormar işçisi kendisini çaresiz hissetmiyor, çünkü direniyor, mücadele ediyor, hakkını arıyor. Yılda bir, iki yılda bir sandığa gitmekten başka bir şey yapmayan bir kişi neden umutlu olsun? Bu nedenle ben heyecan olduğunu düşünmüyorum. Şu anda “eh hadi bakalım, inşallah” türünden bir “ya tutarsa…” beklentisi var. Bu olmak zorunda öbür türlüsü milyonlarca kişi gündelik hayatını sürdüremez.

Muhalefet seçimlere önceki seçimlerde olduğu gibi bir programla değil seçim aritmetiği hesaplarıyla çıkıyor. Bu tercihin sonuçlarından biri CHP ve İyi Parti ittifakı... CHP’liler önümüzdeki seçimlerde bazı bölgelerde sokakta İyi Parti’ye oy isteyecekler, bu halkı sağa örgütlemek değil midir?

Artık bu nokta da aşıldı. CHP’nin bir üst düzey yöneticisi “iki parti arasında geçişkenlik var” diyor. Doğrudur Akşener’in önemli bir konudaki demecini alsanız, altına Kılıçdaroğlu’nun imzasını koysanız anlaşılmaz, hatta bazen “Kemal Bey bugün azıcık solculuk yapmış” bile dersiniz. Siyasi alanda partilerin ne dediği önemsizleşti, hepsi aynı değerleri savunuyor. İslamcı gelenek ikiye bölündü, bir taraf hükümette bir taraf muhalefette. MHP için de aynı şey. Yarın bu kartlar yine karılır. Program, ilke hiçbir şey yok. Ayrıca seçim aritmetiği üzerine hesaplar da hemen herkes için meşrulaştı. Seçim başarısı için inanmadığını, benimsemediğini yapmak TKP dışında bir siyaset kuralı. Ancak artık kimseyi ilkesizlikle suçlayamayız, zaten farkları yok. Birbirlerine benzediler, aynılaştılar, birbirlerine oy versinler, herkes her yerden aday olabilsin, uzlaşma kültürü olsun, herkes kenetlensin, sonra halk neden umutsuz, neden mutsuz!

CHP parti içinde de dışında da birçok kararıyla tartışılıyor, eleştiriliyor ancak konu seçim olunca vicdan azabıyla yaşamaya hazır CHP’li bir topluluk var. Milletvekilleri, CHP’li yöneticiler, yazarlar, sanatçılar... Hayatı boyunca solda durduğunu iddia eden bir toplam CHP’nin sağ tercihlerine yıllardır boyun eğiyor. Bu döngüden nasıl çıkılacak?

Yıllardır CHP’den hoşnut pek az CHP’li siyasetçi gördüm. Bir noktadan sonra anlamı yok. Bir partiye dair köklü, temelden eleştirin varsa, bu inancın sarsılmışsa yapılacak şeyler bellidir. Değiştirmeye çalışırsın ama bunu hesapla mesapla değil, açıkça ne dediğin anlaşılacak şekilde yaparsın. Olmadı ayrılırsın, senin gibi düşünenlerle ayrı bir oluşuma gidersin ya da kafana yatan bir başka partiye geçersin ya da “siyaset”i bu düzlemde bırakırsın. Evet CHP’de ya da CHP’yi destekleyen ama aslında gerçekte solda duran bir sürü kişi var. Ancak onlar da değişiyorlar zamanla… Olumsuz anlamda. Sorunun merkezinde neyin durduğunu bilmelerine rağmen… Kendi sorunları… Bizi bu başlıkta ilgilendiren toplumda CHP’ye umut bağlaya bağlaya umudunu yitiren milyonlarca emekçi. Ve elbette tüm emekçiler… Yoksa sosyal demokrasinin ne olduğunu hepimizden daha iyi bilip, her gün şikayet eden ama o çatının altında durmaya devam edenler siyasi değil insani bir sorun olarak görülebilir. Sermayeye, emperyalizme hizmet eden bir partinin toplumdaki inandırıcılığını artıyorlar. Dünyanın hiçbir sosyal demokrat partisinde bu kadar sayıda kendini solcu sayan siyasetçi rol üstlenmemiş durumda.

Bazı sol oluşumlar “ortak aday”lığı ve ilerici adayları destekleyeceklerini ifade etmeye başladılar.   TKP bu tartışmanın bir yerinde durmuyor... Örneğin bir önceki seçimlerde ilerici adayları destekleyeceğini ifade eden bazı oluşumlar açık bir şekilde CHP ve HDP’yi işaret ettiler ancak TKP’nin adayları konusunda suskun kaldılar. Bunun nedeni sizce nedir?

Kendi tercihleridir, CHP ya da HDP’yi kendilerine daha yakın görüyorlardır ya da “oyumuz boşa gitmesin” diyorlardır. Bilmiyorum. TKP açısından bir adayın kabul edilip edilir olmamasını belirleyen üç kriter var: Gericiliğe, sermayeye, emperyalizme açıktan karşı olacak. Ortaktır, değildir bu başka mesele. Bu anlamda TKP’nin bir düzen partisinin adayına oy verme çağrısı yapması, onu desteklemesi söz konusu olmaz.

TKP seçimlere kendi programı ve adaylarıyla giriyor. Daha once “belediye meclislerine komünistleri halkın bekçisi, sesi, temsilcisi olarak sokma” çağrısı yapacağız demiştiniz. Buradan belediye başkan adayları çıkartmayacağınızı mı anlamalıyız?

Belediye meclislerine, o yerleşimde öne çıkan, yerel yönetimlerde talana, piyasacılığa, halk düşmanlığına, zamlara, emek düşmanlığına karşı çıkabilecek adaylar göstereceğiz. Bunlar belediye meclislerinde halkın gözü-kulağı ve sesi olacak. Bunun yanı sıra alternatif bir belediyecilik için belediye başkan adayı göstereceğimiz yerler olacak. Bu yerleri özenle belirliyoruz, ayrıca dostlarımızla da görüşüyoruz.

TKP’nin belediye başkan adayı çıkarmadığı yerlerde halk ne yapacak?

Birçok yerleşimde AKP’nin belediyeyi almaması isteği yaygın ve anlaşılır bir toplumsal yönelim. TKP hükümet olduğu andan bu yana AKP karşısında ikirciksiz, tutarlı, açık, kararlı tutum alan, ona hiçbir konuda hayırhah bakmayan tek partidir. Dolayısıyla toplumdaki bu isteği bütünüyle bir kenara koyamayız. Biz sözümüzü söyleyeceğiz, propagandamızı bütün Türkiye’de yapacağız ve yerel yönetimler için TKP’ye oy isteyeceğiz. Her yerde. Ancak bir belediye başkanlığını AKP’nin kazanmasına yardımcı olacak bir tutum içine giremeyiz. Parlamento seçiminden farklı bir tarafı var bunun. Bir düzen partisinin adayına oy vermek anlamına gelmiyor bu. TKP üyeleri kendi adayımız olmayan yerlerde belediye başkanlık seçiminde oy kullanmayacaktır.

Sonuçta şunu söyleyebilirim: Düzen partilerini seçenek olarak görmez ve düzen partileri için oy istemeyiz ama bunun AKP ile bir başka düzen partisi arasında kalmış birisini AKP'ye yönlendirmek ya da ona "zaten ikisi de aynıymış, AKP'ye versem ne farkedecek" dedirtmek gibi bir sonucu olmaması için gereken çalışkanlığı gösteririz.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/aksenerin-lafina-kilicdaroglu-imza-atarsa-252914




Bu ileti en son melnur tarafından 17.12.2018- 18:26 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 18.12.2018- 10:46


Kemal Okuyan bilinçli bir tercihte mi bulunuyor, yoksa çaresizlik ve bir anlamda ( bu konuda) siyaset üretememe mi, kestirmek ilk elde zor ama, gerçekten de ''hepsi bir'' demeden hepsi de bir ve aynı demeyi başarmış!

Bu yazıyı iki defa okudum ve bende uyandırdığı düşünce böyle bir şey!





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.12.2018- 09:59



''TKP’nin belediye başkan adayı çıkarmadığı yerlerde halk ne yapacak?'' diye soru sorulmuş, K.Okuyan da, 31 Mart Belediye Seçimlerinin   genel seçim gibi bir özellik taşımadığını söyleyerek, kendi adaylarına oy vereceklerini ve aday çıkarmadıkları yerde de sandığa gitmeyeceklerini belirtmiş!

İyi ama o zaman bunlar söylemenin bir anlamı var mı?

''Birçok yerleşimde AKP’nin belediyeyi almaması isteği yaygın ve anlaşılır bir toplumsal yönelim. TKP hükümet olduğu andan bu yana AKP karşısında ikirciksiz, tutarlı, açık, kararlı tutum alan, ona hiçbir konuda hayırhah bakmayan tek partidir. Dolayısıyla toplumdaki bu isteği bütünüyle bir kenara koyamayız. Biz sözümüzü söyleyeceğiz, propagandamızı bütün Türkiye’de yapacağız ve yerel yönetimler için TKP’ye oy isteyeceğiz. Her yerde. Ancak bir belediye başkanlığını AKP’nin kazanmasına yardımcı olacak bir tutum içine giremeyiz.''

Kazanmak bir yana, bu koşullarda hatırı sayılır bir oy bile alamayacağını bile bile, bir genel seçim özelliği taşımayan seçimde aday çıkarmanın ve aday çıkarılmayan yerlerde de oy vermemenin anlamı ne ola ki?

Sosyalizmin gerçek bir maddi güce dönüşmesinin yolu kitleselleşmesinden geçiyor, doğru, ama sanırım, sosyalist partilerimizin koşulların gerektirdiği uygun-doğru siyaset üretebilmelerinin yolu da yine kitlesellik kazanabilmelerine bağlı.

Zor iş!

Ve bu zorluğun üstesinden gelinemediği için Türkiye her geçen gün daha da kötüye gidiyor!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.01.2019- 09:07


Kemal Okuyan bu hafta da seçim konusunu işlemiş. TKP'nin ''Türkiye'nin her yerinde seçimlere katılacağını ve aynıların karşısına farklı adaylar ve siyasetlerle çıkacağını söylüyor. ''Türkiye yeni bir seçim sürecinde ve 2019 yerel seçimleri için siyasi partilerin nerede-nasıl bir stratejiyle seçimlere girecekleri netleşiyor. Bu tabloyu değerlendirerek başlayalım isterseniz.'' konusunda görüşünü de şöyle ortaya koyuyor:

''Strateji yok ki, netleşme olsun. Strateji denen şey toplumun kabullenmediği AKP Türkiyesi’ni, siyaset alanında tekleştirmek. AKP zaten bunun için uğraşıyor. CHP ve diğerleri de bunun için uğraşıyor. Stratejik ortaklık diyebiliriz ama bir seçim stratejisi değil bu. Bakın AKP’nin karşısına MHP’lilerle çıkmak, eski MHP’lilerle çıkmak yetmedi, eski AKP’lilerle çıkmayı denediler, devam ediyorlar. Şimdi bu da yetmedi AKP’nin karşısına AKP’lilerle çıkacaklar. Söylenenler doğruysa, Manisa’da halen AKP üyesi olan biri AKP’nin desteklediği MHP’li adayın karşısına çıkacak. Pusulada MHP ile İYİP yarışacak. Geldiğimiz nokta budur. Zamanında Ekmeleddin’e demediğini bırakmayan CHP’liler pusulaya bakacaklar ve AKP’li bir adaya kurtuluş için oy verecekler. Strateji bu. Türkiye toplumunu çökertmek, umutsuz bırakmak için elbirliği ile uğraşıyorlar. Neymiş, Erdoğan’ı yeneceklermiş! Yakında Bilal Erdoğan’dan, Berat’tan da medet umarlar. ''

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/turkiyenin-her-yerinde-olacagiz-254295

Doğru mu; en azından yanlış değil. Ne var ki, sürecin tam olarak bir betimlemesi değil. Strateji var; AKP'nin seçimlerde yenilgiye uğratılması; AKP'nin geriletilmeye çalışılması. Yakınılan durumlar yani hem ''MHP'Lİ aday'' veya daha muhafazakar adaylar hep bu ''strateji nedeniyle gündeme getiriliyor. (Tabi bir de özellikle CHP'de lider ve yönetim kadrosunun çok uzun zamandır AKP'yi yenmenin sağcılaşmaktan geçtiği yanılsamasından geçtiğini düşünmesidir.) Bu seçim sistemiyle ve bu koşullarda sağın bir bölümüne ( laik ve diktatörlükten yana olmayan kesimine veya Erdoğan karşıtı kesimine diyelim) dokunmadan seçimi kazanabilme iddiasının imkanı yok. AKP'nin MHP ile birlikte kurduğu ''cumhur ittifakı''nın karşısına o ittifakı sandıkta yenebilecek bir ittifakla çıkılmadığı sürece bu anlayışı sandıkta geriletmenin imkanı yoksa, iddia edilen ''yanlış''ın dışında ne yapılabilir ki?

Erdoğan öteden beri çeşitli taktik ve stratejilerle bir kesimi ( yüzde elliyi) kendi etrafında konsolide etmeyi başarabiliyor. Daha baştan aynı stratejiyle sağcılaşmaya çalışmadan, emek güçlerine hitap ederek, sol-sosyal demokrat aday ve siyasetlerde ısrar ederek bugün çok farklı bir noktaya gelinebilir ve Türkiye gerçekten çok farklı bir durumda olabilirdi. Ama yapılmadı, yapılamadı. CHP böyle bir siyasete karar verecek bir lider ve kadroya da sahip olamadı. Baykal'ın yanlışlarına, daha sonra Kılıçdaroğlu da katıldı. Baykal yönetiminin yanlışlarını Kılıçdaroğlu yönetimi de yaptı. Baykallı CHP'nin sağcılaşması Kılıçdaroğlu CHP'sinde de sürdü gitti.

Türkiye 16-17 yıllık AKP iktidarıyla farklı bir süreç yaşamıştır. Erdoğan AKP'si Türkiye'yi dönüştürmüş, cumhuriyet kazanımlarını yerle bir etmiş ve devleti parti devletine dönüştürerek solun ayaklarını bastığı, basmak zorunda olduğu zemini ortadan kaldırma yolunda çok büyük mesafeler kaydetmiştir. Bu süreç CHP'nin sağcılaşma veya -doğru yanlış- seçim kazanma stratejisi için girdiği ittifak girişimlerinin   gerisine düşemez. Erdoğan AKP'sinin gerçeği Kılıçdaroğlu CHP'sinin yapmaya çalıştıklarının önüne de geçemez. Bu gerçek hesaba katılmadan bir seçim stratejisi oluşturulamaz. Oluşturulursa önemi ve anlamı olamaz. Toplumsal alanda da ciddiye alınmaz, karşılık bulmaz.

AKP ülkeyi bir kabile toplumuna dönüştürme yolunda. Anayasa AKP ve Erdoğan'ın nezdinde hükümsüzdür. En son meclis başkanının anayasanın açık hükmüne rağmen belediye başkan adayı olup başkanlıktan istifa etmemesi sadece en son örnektir. AKP devleti parti devleti haline getirdiğinden yana böyledir. Ve böyle sürüp gidecektir. AKP'nin bu süreçteki kendince haklılık payı, meşruiyet kaynağı da sandıktır, seçimlerdir. Başka bir şey değil. Erdoğan AKP'si öyle ya da böyle sandıkta yenilgi tatmadıkça bu süreci önleyebilmenin olanağı yoktur. Kendi kendimizi kandırmanın bir anlamı yok. Kafamızı kuma gömmenin de bir anlamı ve yararı bulunmuyor. Bu gerçeği hesaba katmadan bir seçim stratejisi oluşturabilmek de mümkün değil.

( HDP'yi saymıyorum. CHP'nin içine girdiği sağcılaşma sürecinden Kürt hareketini soyutlamak doğru değil. Kürt hareketi CHP'den çok daha sistemli bir şekilde   sağcılaşma süreci yaşamış ve giderek Amerikan emperyalizmiyle kucaklaşma tercihinde bulunmuştur. Ayrıca Türkiye bütününe içkin bir siyasetleri ve Türkiyelileşmek gibi bir çabaları olduğuna da inanmıyorum. Kürt hareketinin bu yapısıyla yollar ayrılmıştır. Türkiye solunun bu gerçek ortada dururken Kürt önderliği ile Türkiye konusunda bir strateji oluşturması çok da mümkün görünmemektedir.)

Tekrar tekrar yineliyoruz. Türkiye sosyalizminin kitleselleşmeye ihtiyacı var. Kitleselleşme de düzen parti ve siyasetlerinden bağımsız bir konuma yerleşmeyi ve siyaset üretmeyi gerektirir. Ancak bunu yaparken Türkiye gerçeğini yani AKP ve Erdoğan gerçeğini de göz ardı etmemek gerek. TKP'nin lider ve yönetim kadrosunun donanımları bu gerçekleri kapsayan bir seçim strateji ortaya çıkarabilir. Savunduğum budur ve eleştirim de önümüze konulanın bu konuda eksikli ve   sorunlu   olduğunu düşünmemden kaynaklanıyor.

Umarım yanılıyorumdur!




Bu ileti en son melnur tarafından 09.01.2019- 09:09 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör K.Okuyan hayalleri melnur 0 3 08.03.2024- 08:29
Konu Klasör Milli/Kemal Okuyan melnur 0 3413 04.11.2013- 18:20
Konu Klasör Kemal Okuyan SOL'dan ayrıldı umut 22 19391 27.04.2014- 21:31
Konu Klasör soL’da yazmayın!/Kemal Okuyan melnur 0 3083 20.11.2013- 18:31
Konu Klasör Ulus.../Kemal Okuyan melnur 0 3744 19.11.2013- 11:48
Etiketler   K.Okuyan:,   Akşenerin,   lafı,   Kılıçdaroğlunun,   imzası
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS