SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
'Kürt düşmanlığı' ve anti-emperyalizm           (gösterim sayısı: 2.986)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 12.01.2019- 08:19


'Kürt düşmanlığı' ve anti-emperyalizm
  *Perihan Öncü


ABD’nin Suriye’den çekilme kararı almasından sonra “Kürt Hareketi”nin bazı unsurları bu karardan geri dönülmesi için başta imza olmak üzere birtakım kampanyalar örgütledi, yürüyüşler düzenledi. Bunun üzerine ABD’nin Suriye’den çekilme kararını olumlu bir gelişme olarak görenler (örneğin Cumhuriyet gazetesi), “ABD’ye çekilmeme çağrısının” emperyalizmden medet umma anlamına geldiğine dair eleştiriler getirdiler. Emperyalizm ve anti-emperyalizm arasında başlayan tartışma, sol içerisinde tutum farklılaşmalarıyla devam etti.

Gürültü ve patırtı içerisinde dikkat çekmek istediğimiz bir detay bulunuyor: Kürt Hareketinin organik bileşenleri olması gerektiği gibi davrandı. Ancak kendisine “sol” hatta “sosyalist” diyen çevreler emperyalizm/anti-emperyalizm tartışmalarında bilimsel sosyalizmin ve Leninizmin ilkelerini yitirdiğini, onun yerine açık seçik bir Kürt Hareketi angajmanında olduklarını, “ulusların kendi kaderini tayin hakkı”nı yalnızca hareketin eylemlerini olumlama aracı olarak gördüklerini ortaya koydu. Kürt Hareketi’nin politik taleplerini sözüm ona stratejik düzeyde “desteklemek” adı altında kuyrukçuluğunu ve tefsirciliğini yapan “solcuların” kendileri dışındaki herkesi “Kürt düşmanı”, “milliyetçi”, “ulusalcı” olarak yaftalaması için yeni bir ortam doğmuş oldu. Daha önce defalarca karşılaştığımız gibi…

Öncelikle, kategorik bir ayrımdan söz etmek gerekiyor. “Kürt Hareketi”, bir entite olarak Kürt ya da Kürt Halkı demek değildir. Bunları eşleştirmek, MHP ve AKP “Türklük”ün en doğru adresi olduğunu savunuyor diye -etnik veya siyasi tanımlama olarak- Türk olan herkesi MHP ve AKP ile özdeşleştirmek ile aynı şeydir. Bunun sonucu da, söz konusu siyasal parti ve hareketlere yönelik her eleştirinin Türk düşmanlığı ile özdeşleştirilmesi olacaktır. Nitekim ismi geçen partiler de siyasetlerini bu noktadan kurmaktadırlar. Kürt Hareketi’ne yönelik her eleştirinin Kürt düşmanlığı ile açıklanma çabası da benzer bir siyasi taktiktir. Ülkemizde de sıkça kullanılmaktadır. Kürt Hareketi gibi içinde birbirine hiç benzemeyen, birçok çelişkiyi barındıran ve çoğunlukla farklı toplumlardaki (Türkiye, İran, Irak, Suriye) dinamiklerden yoğun biçimde etkilenen bir siyasal hareketin, yekpare bir biçimi varmışçasına Kürtlerin taleplerinin yegâne temsilcisi olarak yutturulmaya çalışılması başlı başına sorunludur. Eğer öyle olsaydı, Kürt Halkı içerisindeki küçük ve büyük burjuvalardan işçi ve işsizlerine, herkesin Kürt Hareketi ile hareket etmesi beklenirdi.

Tam da burada, iki şeyi vurgulamalıyız: Birincisi, “kuyrukçu” kesim içerisinden sıkça yapıldığı gibi “siz sağcılarla aynı şeyi yapıyorsunuz” iddiasında bulunmuyoruz. İçeriği ve ne olduğu bulandırılan sağcılık ve solculuk üzerinden bir açıklama getirilemeyeceğinin farkındayız. Yalnızca siyasi bir taktik olarak, çoğunlukla da kitlesel olarak güçlü olan hareketlerin kullandıkları bir taktik olarak, söz konusu tavrı işaretlemekteyiz. Sol-sosyalist hareketin ivme kaybettiği dönemlerde Kürt Hareketi ile girilen tüm stratejik ve taktik birlikteliklerin zamanla eklemlenme ile sonuçlandığı, HDP ve HDK üzerinden Kürt Hareketi ile ilişki kuran tüm sol siyasetlerin kuklaya dönüştüğü aynıyla vakidir. Çünkü siyaset güç ile ilişkilidir ve ortaklık içerisinde güç devşirme çabalarınız, gücünüzü başka bir siyasete teslim etmeniz anlamına gelir çoğu zaman.

İkinci olarak, AKP ve/veya Vatan Partisi, anti-emperyalist değildir; Kürt Hareketine ilişkin tutumları da anti-emperyalizmle hiç alakası bulunmayan farklı siyasi gerekçelerden beslenir. AKP yalnızca emperyalizmin Türkiye toplumundaki etkilerine bağlı olarak emperyalizmle çelişkili ilişkiler kurmak durumunda kalan bir hükümettir. Vatan Partisi ise olsa olsa anti-ABD’cidir ama anti-emperyalist asla! ABD’nin emperyalizm açısından özgül bir konumu bulunmakla birlikte, emperyalizm ABD’ye yahut herhangi bir ülke veya devlete eşitlenemeyecek ilişkileri ve çelişkileri (en başta da sermaye ilişkisini) barındırır. Bu husus, Doğu Perinçek’in ve partisinin mevcut haliyle anlamasının pek mümkün olmadığı bir husustur. Perinçek ne zaman “Erdoğan bizim olduğumuz noktaya geldi” dese aslında Vatan Partisi AKP’nin hizasında demektir. Söz konusu husus, aynı şekilde, anti-emperyalizmi ulusalcılığın ve milliyetçiliğin kılıfı olarak görenlerin de idrak yeteneklerini aşar.

Rahatlıkla söylenebilir ki, son zamanların yıldız “gazetecisi” İrfan Aktan da aynı idrak yetersizliğinden mustariptir. Ara sıra da olsa yazılarını takip etme gafletinde bulunanların bilecekleri üzere kendisi için bir Kürtler vardır, bir de Kürt düşmanları… Bir HDP ve HDP’nin uydusu “üç beş solcu” vardır, bir de “demokrasi” düşmanları… Kürt Hareketinin yaptığı şeyleri eleştirmek şöyle dursun, ona destek olmadığınız sürece “Kürt düşmanı” olursunuz. Hiç yoktan HDP çizgisinde somutlaşmış bir radikal demokrasi projesine destek vermeniz gerekir ki, “solcu” olabilesiniz. Bu projenin, Kürt Hareketi hegemonyasında olduğu açıktır ancak tabii ki her türlü kimliği de barındırmaktadır. İşçilik de bir kimliktir, öyleyse neden burada bir renk de siz olmayasınız? Radikal demokrasi dışlayıcı değildir; dinamiktir, muazzamdır, yegane olasılıktır…

Fark edilecektir ki, İrfan Aktan yazılarından da anlaşıldığı gibi entelektüel ya da analitik kapasitesi ile değil; yukarıda bahsi geçen taktiği en sık ve doğru şekillerde kullandığı için, ajitasyondan ibaret siyasi mülahazalarda kendine yer bulabilmiş bir isim. Öyleyse açıklanması gereken bir nokta beliriyor: Entelektüel ve analitik kapasitesi Aktan’dan daha “gelişkin” olan gazeteci Ali Ergin Demirhan, neden benzer yazılarla bizlerin ruhunu sıkıyor? Neden Kürt Hareketi ne yaparsa yapsın sosyalistler, “ulusların kendi kaderini tayin hakkı”, “enternasyonalizm” gibi “ilkeler” nedeniyle her zaman hazır ve nazır biçimde onu desteklemek zorunda? Neden sosyalistler sanki herhangi birine peşinen söz vermişler gibi, bir siyasal hareket dibe battığı zaman “ama biz de onları yalnız bıraktık” özeleştirisi vermeli? Neden bizler özellikle Lenin’i ve düşüncelerini bütünlüğünden ve bağlamından kopararak anlamalıyız? Lenin’den bir reformist ve somut gerçeklikten kopuk bir “prensip adamı” nasıl çıkar? Hadi onu geçtik de, Kürt Hareketi’ni olumlamak adına Küba ve Fidel Castro nasıl emperyalist işbirlikçisi haline getirilebilir? İşte bunlar, Türkiye sosyalistleri açısından son döneme damgasını vurmuş bir meseleyle ilgili.

Andığımız isimler ve siyasal hareketler için rüzgâr, Kürt Hareketi’nden esiyor. Bunun nedeni, radikal demokrasi projesi içerisindeki en güçlü hareket olarak bu siyasal hareketin kendini baskın kılabilme yetisidir. Ona biat etmeyen her “solcu” onun düşmanı olacaktır. Elbette maddi çıkar birliktelikleri bu işin olmazsa olmazı; Demirhan’ın siyaseti (mevcut haliyle Halkevi) HDP’de vekillik mükafatı aldığından eksiksiz bir Kürt Hareketi “apolojizmi”, “sosyalizm ve enternasyonalizm” adı altında pazarlanıyor. Kürt Hareketinin bu tip tefsircileri Demirhan’dan ibaret değil. ABD’nin emperyalist stratejilerini bölgede kendilerinin beğendiği örgütlerle işbirliği yapıyor diye aklama girişiminde olanlar, elinde ABD bayrağı ile gezenleri “ama Türk solu onları yalnız bıraktı” diyerek savunanlar, sosyalist hareketin tarihinde bir utanç unsuru olarak yerini aldı.

Ne var ki, siyasi pişkinliğin sonu yok. ABD’nin Kürt Hareketini yarı yolda bırakmasına, emperyalist karakteri gereği piyon muamelesi yapmasına itiraz edemeyen Kürt Hareketi apolojistleri, bunu dile getiren solculara köpürüyor. Düne kadar Suriye Cumhuriyeti’nin emperyalist işgaline karşı Esad’ı savunanlara “rejim bekçisi”, “Esadcılar” diyenler şimdi YPG ile Suriye Ordusu arasındaki taktik işbirliği karşısında sessiz. Duran Kalkan’ın Yeni Özgür Politika’da yazdığı yazıda “ABD karşılıksız tükürüğünü bile vermez” sözlerine gözleri ve kulakları kapalı. Nedeni basit: Gerçekliğin ne olduğu ve onu nasıl dönüştürecekleri ile ilgilenmeyi bırakıp siyasal hareketlerden birini olumlamayı, yanlışını bile doğru göstermeye çalışmayı asli görevleri bilmek… “Kürt düşmanı olmayan solcular” hepimize enternasyonalizm dersi veriyor, ne güzel!

Yarın bir gün nesnel koşullar tekrar sınıf siyasetini öne çıkarırsa, Demirhan gibi “gerçek solcular” zaten sınıfı hiç terk etmedikleri iddialarıyla rüzgârın önünde koşmaya başlayacaklardır. Onların yelkenlerini şişirmek için olmasa da işçi sınıfının rüzgarının eseceği günler yakındır. Proletaryanın parçası olarak iktidara talip olan sosyalistler ise yukarıda bahsedilen zihniyetle tartışmakla, onları ikna etmekle zaman kaybetmemeli; durduk yere huzurlarını kaçırmamalıdır.

*Hukuk Doktoru adayı, Trinity College Dublin

https://www.abcgazetesi.com/abc-forum/abc-forum--perihan-oncu--kurt-dusmanligi-ve-antiemperyalizm/haber-118334




Bu ileti en son melnur tarafından 12.01.2019- 08:33 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.01.2019- 10:20


Yıllar önce okuduğum, Fikret Bila'nın ''Hangi PKK?'' isimli kitabında Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'ın bir sözünü hatırlıyorum: ''ABD izin versin, bölgede bir Kürt devleti kuralım, İsrail'den daha fazla ona yakın dururuz.'' Anlamı buydu, ''yakın durmak'' yerine çok daha ağır bir deyim kullanmıştı. Kürt hareketinin öteden beri amacı bu. Dört ayrı bölgeye yayılmış Kürt halkını bir araya getirmek ve bir Kürt devleti kurmak. Amaç sadece bununla ilişkili olunca da, bu amacı gerçekleştirmek için her şey yapılabilir. Amerika ile de dost olunabilir, İsrail'le de. Ve karşılıklı çıkar beklentisi içinde her ülkeyle birlikte hareket edilebilir!

Kürt hareketinin emperyalizmle ilişkisinin altyapısında bu var. '' Bana bir yol verin, ben bölgede sizler için her şeyi yaparım!'' Öyle de yapıyorlar. Suriye'de 14 adet ABD bayrağının dalgalandığı hava alanı ve Kürt hareketine akan yüzlerce tır dolusu ABD menşeli silah ve mühimmat bu ilişkinin bir sonucu değil mi?

Bugünlere bir günde gelinmedi. Osman Öcalan'ın açıklamalarını Kürt hareketini destekleyen Kürtçe gazeteler de destek veriyor ve altyapısını kuruyordu. Daha o zamanlardan bu zamanlara gelineceği görülmüş ve emperyalizmin çağımızda değiştiği ( siz iyileştiği şeklinde anlayın) sözleri piyasaya sürülmeye başlanmıştı. Sola ihtiyaç duymaları da bu noktadaydı. Lenin'in UKKTH'sini sürekli dillendirmelerinin nedeni de buydu.

''Ne var bunda'' diye sorulabilir ve yapılan eleştirilere karşı çıkılabilir.

Bir siyasi hareket, varmak istediği hedef için bölgede güçlü gördüğü devlet veya devletlere yanaşamaz mı? Emperyalizmle uzlaşamaz mı? Siyaset ve teorisini bu temelde kuramaz mı?

Evet, hepsini yapabilir. Amacım da Kürt hareketine ve sempatizanlarına ''neden böyle davranıyorsunuz?'' eleştirisini yöneltmek değil. Yıllardır kendimce yazar dururum, hiçbir zaman da Kürt hareketine bu tarz bir eleştiri yöneltmedim. Söylemek istediğim ve zaman da olsa söylemeye çalıştığım, ''siz böyle davranabilirsiniz, ama biz solcular böyle davranamayız. Siz emperyalizmin değiştiğini ve artık halklara demokrasi ve özgürlük getirmeye çalışan bir yapı haline geldiğini de düşünebilir ve savunabilirsiniz ; ama bizim için kazın ayağı hiç de öyle değil. Bizim varlık nedenimiz kapitalizm, ve emperyalizm karşıtlığı üzerine kurulu. Ülke içinde gericilikle, ülke dışında emperyalizmle kol kola giren bir siyasetin sol açısından hoşgörüyle karşılanması mümkün olabilir mi?

Kürt emekçisinin huzur, barış ve özgürlük özlemleri diğer emekçi sınıflardan ayrışarak değil, birleşerek ve sosyalizm için mücadele edilerek kazanılacaktır. Ötesi sadece yokluk, yoksunluk, baskı, zulüm ve ölümdür. Amerikan gericiliği ve emperyalizminin bir halka özgürlük getirdiği nerede görülmüş?




Bu ileti en son melnur tarafından 14.03.2019- 08:42 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.03.2019- 11:18


Yaklaşan seçimin dayattığı yorumlardan biraz olsun başımızı kaldırdığımızda şu ''Kürt düşmanlığı'' tanımıyla   karşılaşmak gerçekten bıktırıcı geliyor. Arkadaşlar, bu sayfalarda yıllardan beri AKP ve MHP eleştirisi yapıyoruz; yeri geliyor eleştirilerimiz CHP'ye ve hatta sol-sosyalist kesimlere de uzanıyor. Böyle yaptığımızda, bu tür eleştirilerde bulunduğumuzda bu yorumlardan Türk halkına düşmanlık çıkartılabilir mi? Böyle bir şey, böyle bir yorum olabilir mi?

Türkiye solu, ağırlıklı olarak sol haber veya BirGün, Kürt hareketinin yönetimine ve siyasetine herhangi bir şekilde bir eleştiri yönelttiğinde bu eleştirinin Kürt halkıyla, Kürt halkına düşmanlıkla bir ilintisi olamaz. Bu tür yorumlar Kürt halkına, Kürtlere düşmanlık olarak nitelendirilemez. Tamam bilgi yok, ama az buçuk mantık da mı yok? Bir dönem bu tür yorumlar revaçtaydı; Kürt hareketine biat etmedin mi, kuyrukçuluk yapmadın mı, eleştiride mi bulundun, en başta Kürt halkına düşmanlık, sonra sosyal şovenlik, sonra ulusalcılık ve neo-faşistlik ezberleri sıralanır giderdi. Böyle bir iklim yaratılmıştı. Benim sözde sol-sosyalist forumlar olarak nitelediğim ve solculukla, sosyalizmle hiçbir ilgisi olmayan bu zırvalık zeminleri hepsi aynı koronun üyesi ve organizatörleriydi.


Evet, tavsadı artık; inandırıcılıkları kalmadı.


Ama hala bu tür zorlama yorumların yapılmaya çalışılmasını gördükçe bıktırıcılığının yanında insan üzülüyor.


Ne diyelim, gerçekten yazık!






Bu ileti en son melnur tarafından 13.03.2019- 20:40 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.03.2019- 09:18


Kendini solcu, sosyalist veya enternasyonalist olarak gören kimi çevrelerin Kürt hareketinin kuyruğuna yapışması, biat etmesi nasıl ki, bir üstte değindiğim saçmalığa neden oluyor ve Kürt hareketinin siyasetine yönelik eleştirileri Kürt halkına düşmanlık olarak görüyor ve anlatmaya çalışıyorsa benzer biçimde PKK karşıtlığını diliyle olsun, eylem tarzıyla olsun, Kürt halkına yönelten bir kesimin de olduğunu görmek gerekiyor. Sayıları ne kadardır, etki düzeyleri nedir belki ayrı bir konu ama, böyle bir siyaset tarzının da olduğunu kabullenmek ve es geçmemek gerektiğini düşünüyorum. Kürt hareketinin en azından illegal yapılanmasının şiddet temelli siyasetinin her iki ''taraf''ta bir milliyetçilik duygusunun yükselişine ve bu milliyetçilik duygusunun da -haliyle- ırkçı ve şoven bir yaklaşımı beraberinde getirme potansiyeli taşıdığını görmek gerekiyor. Sadece Türk kesiminde değil, Kürt kesiminde de bu şovenist yaklaşımın tehlikeli sonuçlarına rastlamak mümkün. Kişisel düşüncem Türk ve Kürt halklarının olan biten onca acılı, ölümlü olay ve kışkırtmalara rağmen birbirlerini hiçbir şekilde dışlamadıkları ve birlikte yaşama iradesini de her koşulda sürdürmeye kararlı oldukları yönündedir. Bu durumun klasik tanımı ''et ve tırnak'' oldukları şeklindedir. Bu coğrafyada pek çok etnik kimlik ve pek çok farklı inanç biçimi yüzlerce yıldır yan yana yaşamalarına rağmen hiçbirinde Türk ve Kürtlerde gördüğümüz iç içelik bulunmamaktadır. Yani et ve tırnak benzetmesi ne kadar klasik bir tanım olsa da gerçekten nesnel durumu en iyi açıklayan bir örnektir. Ve bu birliktelik kitlesel anlamda bozulmamıştır. Yaşanan onca acılı ve ölümlü örneklere rağmen bozulmamıştır.

İşte bu ''Kürt düşmanlığı'' nakaratını öteden beri yineleme alışkanlığını solculuk, sosyalistlik veya enternasyonalistlik sanan, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde bu düşmanlığı köpürtme işlevi üstlenen çevreler aslında iki halkın ayrışmasına çaba göstermekten başka bir iş yapmıyorlar. Sadece onlar değil, PKK şiddet ve siyasetini bir şekilde milliyetçi-şoven duygularının emrine veren ve kendileri gibi olmayan, kendileri gibi düşünmeyen Kürt veya başka etnik yapılara dil ve eylem olarak ötekileştirici ve hatta düşmanlaştırıcı bir siyasete dönüştüren kesimlerin varlığı da bir gerçek. Yani, sayıları ve etki düzeyleri nedir bilmiyorum ama hem kışkırtılmaya müsaitler ve hem de sürekli kışkırtma eğilimi içinde olduklarını söyleyebilmek mümkün. Kürt ve Türk halkları arasındaki duygusal kopuş tam anlamıyla bütüne-genele yansımadıysa da özellikle gençlik arasında böyle bir kopuştan söz etmek -ne yazık ki- hiç de yanlış olmayacaktır. Bu gidişin kötü bir gidiş olduğunu görmek ve başta şu ''kürt düşmanlığı'' safsatasını diline dolamış sözde enternasyonalist(!) şaklabanlar olmak üzere her iki tarafın milliyetçi-şoven kesimlerinin siyasi yaklaşımlarını görmezlikten gelmemek gerekiyor, diye düşünüyorum.







Bu ileti en son melnur tarafından 14.03.2019- 09:19 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.12.2021- 09:09


Barış Terkoğlu Cumhuriyet'teki köşesinde bugünkü yazısını AKP'nin Kürt Düşmanlığı''na ayırmış. Bu sayfada Kürt ulusalcılığına biat etmeyişşin nasıl da Kürt düşmanlığı olarak damgalandığına değinmişiz. Tamamını okumadım ama sanırım bu başlıkta düşmanlık onusu bu minvalde işlenmiş. Gerekirse tekrar yorumlanır da, bugün Barış Terkoğlu'nun AKP Kürt düşmanlığına savrulurken başlıklı yazısını da, en azından bir bölümünü buraya asmanın yararlı olacaüını düşündüm. Kürt düşmanlığının da bir realite olduğunu, ülkede onlarca yıldır süren bir şiddet ortamının toplumun bir kesiminde en azından böyle bir gerçeklik yarattığının da altını çizmek gerekir. Özetle kuyrukçu ya da Kürt milliyetçiliğni fanatikçe savunanların hatalı kullandıkları bir terim olmanın ötesinde Barış Terkoğlu'nun da değindiği gibi insanı rahatsız eden bir gerçekliğin adıdır, Kürt dşmanlığı.

Türkiye koşullarında sıradan bir ''hak arama'' konusunun AKP   tarafından nasıl yorumlandığı ve gözaltı kararı verlmesinin gerekçesi haline getirildiği ibretlik örnekler var yazıda. Şöyle diyor Barış Terkoğlu:

''‘FIRSAT BULURSA HAİN OLUR’
7 Kasım 2016 tarihli, üç müdür ve amirin imzasını taşıyan raporu okudum. Bazı ifadeler şaşırtıcıydı. Örneğin PKK bağı bulunamayan Kürt kökenli M.E. isimli gümrük memurunun adının karşısında şu ifadeler yazıyordu:

“PKK terör faaliyetleri kapsamında, en ufak bir güç gösterisinde veya fırsat bulduğunda, devlete hainlik yapacağı ehliyetine sahip olduğu tahmin edilmektedir.”

Başka bir yerinde ise şunları yazarak sürdürüyor yorumunu:

''Mardin’de kalabilmek için Mardin Belediyesi’ne tayin başvurusu yapmayı düşünen memur G.D. için ise şu ifadeler kullanılıyordu: “PKK terör örgütü sempatizanı, bu oluşum içinde geçmiş dönemde Mardin Belediyesi tarafından geçiş ve talep yazısı yazıldığına dair duyumlar alınmıştır.”

Raporu hazırlayanlara göre, Mardin Belediyesi PKK’nindi. Bu belediyeye tayin olmayı düşünen memur da PKK sempatizanıydı.

İşin ilginci, “çözüm süreci” denilen ortamda, “HDP’ye oy verdiği duyumu” da memuriyetten atılma sebebiydi. Y.A’nın karşısında şu yazıyordu:

“7 Haziran 2015 seçim döneminde HDP ve söz konusu partiye yakın terör örgütünün propagandasını yaptığı, PKK terör örgütü sempatisi bulunduğu duyumları alınmış…”

Şunu söyleyebilirim. Kürt ve Türk halkları arasında her şeye rağmen bir düşmanık yaratılamıştır. Bu konularda hatırı sayılır zorlamalar da yapılmış ama başarılamamıştır. Münferit olayları 40 yıllık zamana yayılmış bir kalkışmanın ve şiddet ortamının varlığına bağlamak mümkün. Ama daha dün, ''yarım kalmış burjuva devrimini tamamlayacağı'' ilan edilen ve bir kısım sol, liberaller ve Kürt ulusalcılığı tarafından da destek gören AKP kadrolarının ve AKP zihniyetinin ne menem bir demokratlık içerdiğinin acı örnekleri bunlar. Aklıma şöyle bir soru da gelmiyor değil, yine o dönemde, özellikle Kürt ulsalcılığı liberallerin ve AKP'nin peşine takılarak kendilerine biat etmeyenlere gösterdikleri bu gereksiz ve ötekileştirici hakaretlerle uğraşmak yerine AKP ve liberallere yönelik bir öngörü becerisi gösterebilselerdi, ülkemiz içine sürüklendiği bu karanlık süreci yaşar mıydı?

Buralara gelebilir miydik?
Sanırım bu ülkede pek çok kesimin hala büyük bir özür borcu var ve üstelik o da yetmez, özeleştiriler nerede? Hiçbir şey olmamış, yaşanan süreçte hiçbir dahlilimiz yokmuş gibi sürdürebilmek mümkün mü?

Not: Barış Terkoğlu'nun yazısı: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/akp-kurt-dusmanligina-savrulurken-1893091




Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Anti-emperyalizm yoksa barış da yok! melnur 1 4144 08.10.2014- 21:16
Konu Klasör Anti-emperyalizm ve milliyetçilik melnur 1 1969 17.05.2021- 00:41
Konu Klasör Sol düşmanlığı... melnur 2 3178 29.12.2019- 09:54
Konu Klasör Mülkiyet Düşmanlığı... melnur 3 2026 20.03.2024- 08:41
Konu Klasör ''Sol''un Perinçek düşmanlığının nedeni abbas 39 32530 31.10.2022- 11:42
Etiketler   Kürt,   düşmanlığı,   anti-emperyalizm
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS