SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
AKP'nin geriletilmesi ve solun durumu...           (gösterim sayısı: 3.279)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 25.03.2019- 09:58


31 Mart'a şunun şurasında 5-6 gün kaldı. Bu ülkenin solcuları, devrimcileri, ilericileri ve yurtseverleri olarak   beklentimizin ne olduğu sorusuna verilecek yanıt ne olmalıdır? Şunu söyleyebilir miyiz? ''1 Nisan'da ülkeye sosyalizmi getireceğiz'', ya da ''komünistlerin seçime katıldığı bölgelerde komünist belediyeler kuracağız'' veya ''topluma komünistlerin de bu ülkede hatırı sayılı bir güç olduğunu ve artık dikkate alınması gerektiğini göstereceğiz!'' Sanmıyorum; bunların hiçbirini söyleyemeyiz. Zaten söylenmiyor. Çünkü hiçbir gerçekliği de yok. Peki o zaman önümüzdeki pazar günü yapılacak seçimlerin amacı sol açısından ne olmalı?

Öteden beri söylemeye çalışıyorum; bu seçimlerin özellikle sol açısından öncelikli tercihi AKP'nin geriletilmesi olmalıdır. Çünkü AKP sıradan bir burjuva partisi değildir. AKP'nin ne olup ne olmadığını yıllardır yazıp, çiziyoruz. AKP bir karşı devrimci partidir ve söylenildiği gibi cumhuriyeti bir parantez olarak görmekte ve kapatmaya çalışmaktadır. AKP Genel Başkanı ve cumhurbaşbakanı Erdoğan her önüne gelene tehdit yağdırmaya da başladı. Bunun sonu nereye varacak, hep birlikte de göreceğiz. Şimdi böyle bir süreç yaşanırken bir solcunun, komünist olma savındaki bir parti yetkilisinin ''hepsi aynı'' anlamına gelen sözleri nedir? Neyi amaçlar?

Düzen partilerinin yerel seçim sürecinde Türkiye toplumunun karşısına geçerek tüm rezilliklerini ortaya döktükleri bir evrede, devrimci bir kökenden gelen bir oluşumun bu kadar net ifadelerle “AKP’yi geriletmek adına” sağın karşısına sağ yönelimle çıkanlara oy desteği sunacağını açıklaması gerçekten izahı zor bir durum. Türkiye solu her geçen gün toplum karşısında temel değerlerini bir bir elinden bırakan bir görüntü veriyor.

https://gazetemanifesto.com/2019/bu-ezber-bozulmayacak-devrimciler-sagcilara-oy-istemez-oy-vermez-250126/

TKH MK üyesi Kamil Tekerek yazıyor bunları. Sanırım EMEP'in AKP'yi geriletmek adına Millet İttifakı'nın adaylarını destekleme kararına karşı çıkıyor. Kamil Tekerek'in AKP gibi bir derdi yok anlaşılan. Peki derdi ne; amacı ne? İstanbul ve Ankara'yı mı kazanacaklar? Kamil Tekerek'in bu minvalde kaçıncı yazısı böyle. ''Bize oy verin'' diyor. Sadece o mu? Geçen hafta bir rastlantı sonucu bir sosyalist partinin var olduğunu öğrendim. Üstelik bağımsız adaylarla seçime de katılıyormuş. Belki, benzer şekilde, adını bilmediğimiz bir çok parti de seçimlerde aday gösteriyordur. Kamil Tekerek bu durumu savunuyor aslında. ''AKP'yi boşverin'' diyor bir anlamda. Boşvermenin gerekçesini de ''zaten hepsi aynı''ya bağlıyor. AKP'nin değirmenine su taşıdıklarının farkında değiller. Daha doğrusu umurlarında değil. Adını bilmediğimiz sol-sosyalist partilerin adını bilmediğimiz adaylarla seçime katılmasının akılcı nasıl bir anlamı olabilir, düşünüyor bulamıyorum. TKH'nin de öyle! Komünistlerin gerçekten bir toplumsal güç olmasını umuyorsa, böyle bir amacı varsa, kendilerini TKP ile yarıştırmaya çabalamasının anlamsızlığını kavraması ve boş yere para, emek, zaman israfında bulunmaması gerekmiyor mu?

Şu umut tacirliği bir kenara bırakılmalıdır. Alınacak ve hiçbir işe yaramayacağı da belli olan üç beş oy uğruna Türkiye'nin karanlık tünelde yol alışı gerçeği bu kadar görmezlikten gelinemez. TKH ve Kamil Tekerek komünist propaganda yapacaksa, doğru bir doğrultuda yol almayı öğütleyecekse önce TKP'ye katılmalarının gerekliliğini kavramalıdır. Komünistler toplumsal bir güç olmayı gerçekten istiyorlarsa önce şu koltuk sevdası ve ego tatminini bir kenara bırakmalıdırlar. Bu halleriyle toplum zaten farkında olmuyor da bari   sol sempatizanlara bile hiç güven vermedikleri gerçeğini kavrayabilseler.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.03.2019- 04:25


AKP'nin 31 Mart seçimlerinde yerel iktidardan düşürülmesinin yaşamsal bir öneme sahip olduğu gerçeğine karşı çıkan bir solcu olabilir mi? Sanmıyorum; yaşamının büyük bir bölümünü Atatürk, aydınlanma, başta laiklik olmak üzere cumhuriyet kazanımları ve CHP'ye düşman bir iklimde bulunmuş, bu iklimden beslenmiş ve sonrasında hasbelkader solcu olmuş birileri varsa, belki! Ya da Erdoğan iktidarının sürmesini taktiksel olarak solun yararına gören bir siyasi anlayış varsa, belki...Bunun dışında AKP ve Erdoğan'ın yerelde 23-25 yıl, merkezi iktidardaki 17 yıllık iktidarının ülkeyi ne hale getirdiğinin ve   karanlık bir tünele soktuğunun bilincinde olan birinin, bir örgüt veya bir partinin 31 Mart seçimlerinde en başa AKP'nin geriletilmesi gerçeğini yazması kadar doğru ve gerçekçi bir yaklaşım olamaz. Zaten böyle olduğu için de sosyalist partilerden, sosyal demokratlara, ülkücü kesimden, Kürt Hareketi'ne, muhafazakarlardan dincilere kadar pek çok farklı çevrenin AKP karşıtlığı içinde biraraya gelmesi gibi ''garip'' bir durum yaşanıyor ülkede. Şaşırılıcak ve anlaşılmayacak bir durum yok ortada. AKP'nin ülkeyi soktuğu karanlık tünelin nereye çıktığı konusunda yoğun kaygılar yaşanıyor ve bu yoğun kaygılar da sadece sosyalistleri değil, hemen her kesimi doğrudan ilgilendiriyor.

Seçime sosyalistler komünistler de katılıyor. Parti olarak TKP, bağımsız adaylar olarak kimi yerlerde TKH ve yine kimi yerlerde adını bile bilmediğim(iz) sol partilerin, adını bile bilmediğim(iz) bağımsız adayları...

Katılıyorum; ''neden katılıyorlar'' sorusu biraz haksızlık içerir; her partinin ve her siyasi anlayışın her seçime katılım hakkı varken ve bu durum hiç de yadırgatıcı olmazken, gerekçesi ne olursa olsun bu hakkı sosyalistler için sorunlu hale getirmek ve ''neden katılıyorlar'' diye sormak pek de anlamlı olmasa gerek. Ne var ki, madalyonun bir de diğer yüzü var: Seçime şöyle ya da böyle katılan sosyalistlerin bu halleriyle ve tek başlarına AKP'yi geriletebilecek şans ve güçleri yokken AKP'yi yerelde de olsa geriletebilecek ve hatta iktidardan edebilecek ''muhalefete'' muhalefet etmek doğru, anlamlı ve gerçekçi olabilir mi? Böyle bir siyasal tavrın toplumda karşılık bulup bulmaması bir yana, -sürekli yineliyoruz- AKP'nin değirmenine su taşımak anlamına gelmez mi?

Yazılarını beğendiğim Orhan Gökdemir'in bugünkü yazısına gelmek istiyorum;
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/orhan-gokdemir/kurtulus-yolu-259279  
Yazısının başlığını da ''Kurtuluş Yolu'' koymuş ve kurtuluşun CHP'nin üç büyük şehir adayına oy vermekten geçmediğini biraz abartarak, biraz da değil epey abartarak ve şaşırtarak yorumlamış. Merak ediyorum, bu tür yorumlarda bulunurken gerçekten inanarak mı yazıyor yoksa kendisi de TKP'nin bir ilçesinde aday olduğu için ve sol seçmenlerden oy istediği için mi yapıyor?

AKP'nin geriletilmesi gerek. AKP'nin geriletilmesinden kasıt da İstanbul, Ankara, Adana, Eskişehir, Adana, Mersin, Antalya vb. gibi büyük şehirlerde ( ve ilçelerde) yerel iktidardan uzaklaştırılmasıdır. Böyle olduğu için de toplumda belli bir oy potansiyeline sahip olan partiler seçimi AKP'nin önünde bitirme olasılığı bulunan adaya yöneliyorlar. Ne yazık ki, Dersim ve belki bir iki ilçesi hariç hiçbir komünist adayın böyle bir şansı da, gücü de bulunmuyor. Ankara'da Yavaş, İstanbul'da İmamoğlu bu yüzden öne çıkıyor. Nesnel durum bu. Bir daha yineleyelim, ne yazık ki bu! Orhan Gökdemir böyle bir gerçekliğe gözlerini kapayıp ''ben bu koşullarda AKP'nin iktidarda kalmasından yanayım'' mı, demek istiyor, muhalefete bu denli şiddetli muhalefette bulunurken? Bunu nu söylüyor; bunu mu öğütlüyor?

Sonra, yazdığı yazının bir yığın eksiklik ve yanlışlık içerdiğinin farkında değil   mi? Yavaş'ın Deniz Gezmiş hakkında savladığı söylediklerinin, böyle bir seçim öncesinde tarihi ve kaynağı gösterilmez mi? Sonra, İmamoğlu için ikide bir ''ANAP'lı'' diyor da, bu saptamasının dayanaklarını neden açıklamak gereği hissetmez? Bir solcuya bu tür bir dil ve yorum yakışır mı; üstelik böylesine önemli bir seçim arefesinde? Babasının ANAP'lı olması İmamoğlu'nu Anap'lı mı yapıyor? İnternette -milliyet com.tr.'de- biraz gezindim, Atatürkçü olduğu için, babasının partisi yerine CHP'yi tercih ettiği'' yazıyor. 2008'de üyelik, 2009'da ilçe yöneticiliği ve sonrasında belediye başkanlığı yapmış. Anap'lılığı nerden ileri geliyor? Gökdemir İmamoğlu'nun gençlik arkadaşı mı ki, ikide bir ANAP'lı olduğunu yazıp çiziyor? Hem sonra varsayalım ki öncesinde Anap'lı bir geçmişi bulunsun, bu durum onun CHP'de yönetici olmasına ve AKP karşıtlığında pozisyon almasına engel mi?

Çeşitli başlıklarda yaptığımız yorumlar sonunda hep aynı noktaya geliyoruz. Türkiye'nin sosyalizme ihtiyacı var; Türkiye sosyalizminin de TKP'ye... Türkiye solunun bu içinde bulunduğu bölük pörçük durumdan kurtulabilmesi için TKP'nin toplumsal bir güç haline gelmesine ve bir çekim merkezi olarak ışıldamasına ihtiyaç var. Parti olarak her seçime katılmasının altında da bu gerçeğin yattığını düşünüyorum. Belediye seçimleri için buna gerek var mı, ya da bu konu nasıl somutlanır ayrı bir şey; ama 31 Mart Belediye seçimine katılım kararı alınmışsa, bu katılımın AKP ve AKP'ye muhalif kesimlerin ''aynı'' olduğu üzerinde bir siyaset kurulması gibi bir hatayı içermemesi gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir siyaset tarzı AKP ve Erdoğan'ın karşı devrimci kimliğinin önemsizleştirilmesinden başka bir kapıya çıkmaz. TKP saflarından bu tarz yorumlar gelmemeli ve üstelik Orhan Gökdemir'in bugünkü yazısında olduğu gibi kaynaksız, tarihsiz, pek de doğru olmayan bilgiler üzerinden muhalefete muhalefet yapılmamalı.

TKP'nin seçime katılması AKP'nin geriletilmesi konusunun göz ardı edilmesi ve önemsizleştirilmesi anlamı taşımamalı. Zor belki ama TKP'nin bu siyasi beceriyi gösterebilecek bilgi ve deneyime sahip olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda Orhan Gökdemir'in bugünkü yazısının özellikle üslubunu yadırgadığımı söylemeliyim.















Bu ileti en son melnur tarafından 27.03.2019- 09:56 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.03.2019- 02:33


Birkaç yıldır hemen her seçim öncesinde TKP'nin desteklenmesi gerektiğini yazıp çiziyorum. Özellikle genel seçimlerde ( milletvekili seçimlerinde) dilim döndüğünce kendini solda tanımlayanların oylarını TKP'ye atmaları ve dahası TKP'ye desteğin TKP dostluğunun seçim sonrası da sürmesi, özellikle sürmesi ve mümkünse de orada örgütlenilmesi gerektiğinin altını çizmeye çalışıyorum. ''Oylar bölünmesin'' kaygısından kurtulmak gerektiği, Türkiye'nin düze çıkacaksa sosyalizmin ve dolayısıyla TKP'nin toplumsal bir güç olmaya ihtiyacı oduğunun anlaşılmasına ihtiyacı var. CHP ve HDP'de sıkışmış üç yüz, beşyüz bin sol-sosyalist oyun TKP'ye yönelmesinin bu partilerde hiçbir sıkıntı yaratmayacağı, en fazla -belki- Türkiye çapında bir iki vekile neden olacağı ama bunun karşılığında solun bir amip gibi bölünmesinin bile önüne geçilebilmesine yol açabilecektir. TKP açısından ise, partinin bunu amaçladığını, Türkiye'de öncülüğün ancak bu koşullarda gerçeklik kazanabileceğini, düşünüyorum. Bu konuda TKP yeterli bilgi, beceri ve donanıma sahiptir diye düşünüyorum.

Bir başka önemli konu, AKP'nin geriletilmesidir. TKP'nin toplumsal bir güç olması yönünde çalışmalarda bulunulmasının ne kadar önemli olduğu gerçeği kadar en az onun kadar önemli konu da budur. Ülke için önemlidir, Türkiye solu için önemlidir. ( İkisi de aynı kapıya çıkıyor zaten.) Çünkü AKP bu ülkenin çağdaş olan her şeyine saldırmakta ve bu bağlamda 1923 aydınlanmasının en önemli kazanımı olan laikliği ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Bu konuda bir hayli yol aldığı da ileri sürülebilir. Anlaşılması gereken -hala   solun bütünü açısından anlaşıldığını sanmıyorum- laikliğin solun yeşermesi ve yaygınlaşması açısından yaşamsal bir öneme sahip olduğu gerçeğidir. Sol-sosyalizm bir köy ideolojisi değil bir kent ideolojisidir ve laiklik olmadan da kentli olabilmek mümkün değildir. Bu yüzden çağdaş olmak için de solun yaygınlık kazanması için de laikliğe ihtiyaç vardır ve solun da bu konunun önemini tartışmasız bir şekilde içselleştirmesinin gerekliliğini kavraması gereklidir.

AKP'nin geriletilmesinin gerektiğinin en temel nedeni ve önceliği   de budur.

AKP ''cumhuriyet parantezi''ni kapatma uğraşındayken ve bu yolla başka bir rejim kurma hayalleri içindeyken laikliği hedef tahtası haline getirmesinin nedeni kurmayı tasarladığı rejimin laikliğe ihtiyacı olmaması ve dahası laikliğin siyasal ve toplumsal yaşamdan uzaklaştırılmasına ihtiyaç göstermesidir. Bu siyasetin, bu gerici yönelişin toplumsal alanda büyük bir tepkiye yol açtığı, hem cumhuriyet mitinglerinin ve hem de gezi ayaklanmasının bu tepkiler sonucu ortaya çıktığı somut bir gerçekliktir. AKP ne yaparsa yapsın toplumun bütününü konsolide edememekte, boyun eğdirememektedir. Solun yapması gereken şey bu tepkiyi olabildiğince düzen muhalefetinin kıskacından kurtarmak ve sosyalist kanallara yöneltmektir. Bu anlamda TKP doğru bir iş yapmakta, hemen hemen her seçimde solu partisiz bırakmamaya çalışmaktadır. Sorun, TKP ne yaparsa yapsın ve Türkiye solu tarafından ne yapılırsa yapılsın, bu tepkinin sosyalist kanallara akıtılmasının güçlüğünde yaşanmaktadır. Tepki daha çok düzen muhalefetini yeğlemekte ve AKP karşıtlığı da oralarda temsil edilmektedir.

Bir solcu açısından öncelikli olan konu bu nesnelliğin kavranılmasında yatmaktadır. Bu sorun bir bütün olarak kavranmadığında ve sorunun sadece bir yanını gördüğümüzde hem genel anlamıyla doğru bir siyasi konumlanış gerçekleştirilememekte ve hem de spesifik konularda doğru bir siyasi tavır ve hatta siyasi bir üslup tutturulamamaktadır. 31 Mart seçimlerinde önümüze çıkan ve aşmakta zorlandığımız konu tam da budur. Ya düzen muhalefetinin içinde eriyip gidilmekte ya da düzen muhalefetini tam boy karşıya almakla AKP'nin geriletilme çabası önemsiz hale getirilmektedir.




Bu ileti en son melnur tarafından 30.03.2019- 07:21 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.03.2019- 01:22


31 Mart pazar günü AKP'nin geriletilmesi adına İstanbul'da büyük şehir ve ilçede CHP'ye oy vereceğim. Geçmişinde ülkücülük mü, dindarlık mı, ANAPlılık var mı diye bakmadan, AKP'nin karşısına geçen muhalefetin en öne çıkan adayını destekleyeceğim. Çünkü bu ülkede siyasi açıdan sosyalizmin toplumsal bir güç olamaması büyük bir sorun ise, en az onun kadar önemli bir diğer konu AKP'nin iktidarda olduğu 20 yıla yakın bir sürede laik cumhuriyete karşı adım adım bir karşı devrim sürecini başlatmış olması ve bu konuda bir hayli yol almış bulunmasıdır. 31 Mart seçimleri, ortaya çıkan ekonomik krizin de etkisiyle   AKP'ye karşı önemli   bir sandık darbesinin gerçekleştirilme olanağı sunmaktadır. Bu olanak yitirilmemeli ve AKP'nin bu karşı devrimci 2023 yürüyüşünün önüne geçilmelidir. Solun seçimlere katılıyor olması bu gerçeğe gözlerini kapamasını gerektirmemeli. Muhalefete etme siyasetinin yakın geçmişte nelere mal olduğu hala hatırımızda. Bu siyaset tarzının AKP'nin önünü açmaktan başka bir işe yaramadığını acı bir deneyim olarak görmüş ve yaşamıştık. Şimdi de aynı yanlışı 31 Mart seçimlerinde yaşamamak gerek diye düşünüyorum. Bir kez daha yinelemekte yarar var; muhalefete muhalefet etmek sonuçta AKP değirmenine su taşımaktan başka bir işe yaramaz ve yaramayacaktır; umarım yanılıyorumdur.






Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.03.2019- 08:31


31 Mart seçimlerinin görünen sonucu AKP-MHP ittifakının gerileyeceği şeklinde. Bu gerilemenin oranı ne olacaktır, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük şehirlerimizde bir el değiştirme yaşanacak mıdır, bunları sanırım 31 Mart gece yarısına doğru öğrenmiş olacağız. Metin Çulhaoğlu bugünkü yazısında seçim sonrasında özellikle Türkiye siyaseti ve sağ siyasetin nasıl şekilleneceği konusunda öngörülerini yazmış.

https://ilerihaber.org/yazar/31-mart-sonrasi-ve-kimi-olasiliklar-95601.html

Çulhaoğlu seçim sonrasında Türkiye siyasetindeki muhtemel gelişmeleri yorumladıktan sonra,


''“Hiç iyi haber yok mu” diye soracaklar için (...) Türkiye “yaprak kımıldamıyor”, “ört ki ölem”, “ne yapsan para etmiyor” dönemini 2013 yılıyla birlikte (Gezi Direnişi) kapatmıştır. Başka bir deyişle henüz şekilsiz, savruk vb. görünse de ortada geriletilmesi çok güç bir “yüzde 50” vardır. Morali bozulabilmekte, küsebilmekte, “lanet olsun” diyebilmekte, ama kritik görünen uğraklarda yeniden istim üstü duruma gelebilmektedir.

Eskiden Pirelli lastiklerinin bir reklamı vardı. Sivri gagalı, keskin dişli çeşitli mahlûkat bu lastiği yıpratmak için didinir durur, beceremeyince “Ne biçim lastik bu” diye isyan ederdi. Seçim sonuçları ne olursa olsun, AKP bir daha Pirelli lastiği dayanıklılığına ulaşamayacaktır.'' demiş. Doğrudur; bence de seçim sonuçları AKP'nin   önceki gücünü koruyamayacağını gösterecek ve ayrıca, AKP karşısında yer alan kesimler de büyük bir moral motivasyonu kazanacaktır. Bu sürecin sola da olanaklar hazırlayacağını ve hep konuşmaya çalışıyoruz, bu seçimler ayrıca sola kitlesellik kazanmak konusunda farklı stratejilerin gerekliliğini de dayatacaktır, diye düşünüyorum.

Umarım TKP   Dersim merkez seçimini kazanır. Maçoğlu anketlerde önde gözüktüğünü söylüyor, umarım öyledir. Ayrıca birkaç ilçede de sosyalistlerin kazanması sosyalizme alan açacak ve bundan böyle sadece yazı ve söylemle değil aynı zamanda yerelde bir iktidar olma hedefi de ciddi bir biçimde kendini dayatacaktır.




Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Demirtaş ve Yüksekdağ'ın tutukluluğu ve solun durumu... melnur 3 2396 01.12.2019- 07:03
Konu Klasör AKP'nin geriletilmesi ve seçimler dayanışma 0 2544 01.03.2015- 10:10
Konu Klasör Solun cirmi, solun cürmü denizcan 0 3179 15.02.2016- 18:44
Konu Klasör Emperyalizmin durumu melnur 5 3343 13.12.2017- 09:05
Konu Klasör Forumun ''çevrimiçi'' durumu... melnur 1 1588 12.07.2021- 09:27
Etiketler   AKPnin,   geriletilmesi,   solun,   durumu.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS