SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Şu bitmeyen Kayyum meselesi...           (gösterim sayısı: 2.643)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.988
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 23.10.2019- 10:22


31 Mart seçimleri sırasında sürekli olarak HDP'li belediye başkanları kazanırsa, görevden alınacakları mesajları veriliyordu. Öyle oluyor; SOLportal'dak, habere göre şimdiye kadar 12 HDP'li Belediye Başkanı görevden alınmış ve   Belediye Encümeni de atlanarak yerlerine kayyum atanmış. Gerekçe standart; ''terör örgütü üyeliği'' vb. Nasıl oluyor; seçimlere katılım için ''iyi hal kağıdı'' almışlar, YSK'da ''seçime katılmasında bir sakınca'' bulmamış; o zaman bu ''terör örgütü üyeliği''ni nasıl yorumlamalı? Seçimden sonra mı üye olmuşlar, ya da seçimi kazandıktan sonra PKK ile ilişkiye mi geçmişler? Ayrıca bu konuda ortaya çıkan bir mahkeme kararı var mı?

Kişisel kanaatim bu konuda algılar üzerinden hareket edildiği yolunda. Örnekse yılların Ahmet Türk'ünün PKK üyesi olduğunu   ve terörle bir bağlantı içinde olduğunu iddia etmenin hiçbir inandırıcılığı yok. Ahmet Türk dün idiyse, ne söylüyorsa bugün de aşağı yukarı aynı yerde duruyordur. HDP konusunda da aynı şeyler söylenebilir. Görevden alınan Belediye Başkanları için PKK ile ilişki iddiası varsa ve bu durum kanıtlanabilir bir durumdaysa tek tek neden uğraşılıyor; kapatın partiyi gitsin! Yok eğer bu konuda en küçük bir adım atılmıyorsa o zaman mahkeme kararı olmadan bu insanlar neden görevden alınır?

Aslında bu tür soruların yanıtları belli. Ülkemiz en hafif deyimiyle uzunca bir zamandır yargı, adalet sorunu yaşıyor. Siyasal iktidarın emrine girmiş bir devlet mekanizması var ve yargı da bundan bağımsız değil. Medyayı yandaş haline getiren irade ellerini yargıya da uzatmıştır. Buradan HDP'li belediye Başkanları'nın payına da bu görevden almalar ve tutuklamalar düşmektedir.

Ben konunun bu yanında değilim. Asıl sorun bu durumun ülkede neden tepkisiz kaldığıdır. Hadi diğer muhalefet partilerini anladık da HDP kitlesinin tepki vermemesi ve etkili sokak gösterilerinde bulunmaması bir hayli düşündürücü değil mi? Bu konular detaylandırılabilir, detaylandırılmalıdır da, ama şu kadarını söyleyeyim, özellikle Kürt halkı bir bıkınlık yaşıyor. Şiddet, terör, sürekli huzursuzluk, baskı, korku ve gerekli gereksiz yıllarca insanları sokaklara dökme gerçekten yordu. İnsanlar bıktı, yoruldu. Artık huzur istiyorlar, çocuklarının başına bir şeyler gelme korkusundan uzak bir gündelik yaşam istiyorlar.

HDP Eş Genel Başkanı Temelli kayyum konusuna haklı olarak tepki gösterirken bence bu konuları da düşünmeli ve partinin gündemine taşımalıdır.   Bir parti düşünün, ülkenin üçüncü büyük partisi ama seçimde kazanıkları belediyeyi bir türlü yönetemiyor ve bu durum Türkiye insanı tarafından bir tepkiye dönüşmüyor! ''Hepsi faşist, sosyal şoven'' diyerek bu soruyu geçiştirmek Temelli'nin muhalefete yönelik tepkisini havada bırakmaz mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.988
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.10.2019- 15:19


Son yapılan anketlerde AKP'nin hala birinci parti, MHP ile kurduğu ittifakta   da bir miktar yükseliş olduğu gözleniyor. AKP bu dalgayı arkasına alarak içerde kayyum uygulamasını sürdürecektır. Yasal olarak yapılacak çok bir şey yok. Ama HDP öteden beri o kadar çok yanlış bir siyaset izledi ve bu konuda hem liberal ve hem de kuyrukçu kesimlerin öylesine gazına geldi ki, kitlesel anlamda kendini destekleyebilecek olan CHP'yi kendisini doğru dürüst savunamaz hale getirdi. Bir iki gün önce Pervin Buldan'ın   ''CHP desteğini'' yeterli bulmayarak ''Batıda biz sizi desteklemiştik'' diyerek '' bir sonraki seçimde görüşürüz'' restini çekmesi, sorunun ne olduğunu kavrayamadığını gösteriyor. Oysa kayyum atamaları konusunda hem İmamoğlu'nun ve hem de CHP'nin ''desteği'' var. Bu destek de açıklama yapmaktan ve bu konuda düşünce belirtmekten öteye geçmezdi. Böyle bir tavır, HDP'nin toplumdaki algısı gereği '' CHP terörü destekliyor'' propaganda ve kışkırtmalara neden olacağı için böyle bir adım atmıyor, atamıyor. Bir anlamda Kürt hareketinin yasal temsilcilerinin öteden beri hem şiddet konusunda yuvarlak sözler söylemekten başka bir şey yapmadılar. Şimdi ''CHP neden daha fazla tepki koymuyor'' diye hayıflanmasının hiçbir anlamı yok.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.988
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.11.2019- 03:16


Kayyum konusuna burada değinildikten sonra da ''kayyum'' olayı devam etti, sanırım! ''Sanırım'' sözü bile rahatsız edici değil mi? O kadar sıradan ve rutin bir hale geldi/getiridi ki, takip etme gereği bile hissedilmiyor! Dün de İstiklal Caddesi'nde bildiri dağıtan HDP'liler polis tarafından engellemelerle karşılaşmış. SOLportal'daki haber şöyle:

''İstiklal Caddesi’nde partilerinin İstanbul İl Kongresi’ne dair çağrı bildirisini dağıtmak isteyen HDP’lileri engelleyen polisler, gazetecileri de gözaltına almakla tehdit etti. Polis kalkanları arasında yürümelerine izin verilen HDP’li vekiller, duruma “Bu onların bizim haklılığımızdan ne kadar korktuklarının göstergesidir” diyerek tepki gösterdi.

Mezopotamyaajansı'nın haberine göre, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü’nün yarın Küçükçekmece’de bulunan Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde yapacağı kongre öncesi partililer İstiklal Caddesi’nde bildiri dağıtımı yapmak istedi. Aralarında partili milletvekilleri Garo Paylan, İmam Taşçıer, Zeynel Özen, Erol Katırcıoğlu ve Ali Kenanoğlu'nun da bulunduğu HDP’liler, önünde bir araya geldikleri İHD İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokaktan İstiklal Caddesi’ne çıkmak istedi.

Ancak partililerin önü, cadde girişinde polislerce kesildi. Polis amirleri, kitlesel şekilde bildiri dağıtımına izin verilmeyeceğini, sadece milletvekillerinin bildiri dağıtabileceğini belirtti.

Engellemeye rağmen bildiri dağıtmak isteyen milletvekilleri ve partililerin önü caddeye çıkmalarından kısa bir süre sonra yeniden polislerce kesildi. Kalkanları ile vekillerin etrafını saran polisler, ‘Biz size sadece bildiri dağıtacaksınız dedik. Siz insanlara çağrı yapıyorsunuz’ diyerek bildiri dağıtımına izin verilmeyeceğini söyledi.

POLİS ABLUKASI ALTINDA YÜRÜDÜLER

İstanbul Milletvekili Zeynel Özen'in tüm diyalog girişimlerine rağmen kitleyi uzaklaştıran polisler, vekillerin etrafını kalkanlarıyla sarmayı sürdürdü. Etraflarındaki polis kordonu ile cadde boyunca yürümeye başlayan milletvekilleri, caddedeki yurttaşlara bildiri dağıtıp kongreye katılım çağrısında bulundu. ''


https://haber.sol.org.tr/toplum/bildiri-dagitan-hdpliler-polis-ablukasina-alindi-273577

Önce HDP'den verilen tepkiye bir eleştiri getirmem gerek, benzer konularda sürekli aynı hata yapılıyor, çünkü.HDP bu tür konularda ''bizden çekiniyorlar, korkuyorlar.'' açıklamasında bulunuyor. Bence bu tür üst perdeden tepkiler toplumda bir rahatsızlıktan başka bir şey yaratmıyor. Neden korkulsun ki, HDP bu tür baskılar konusunda sağı solu mu bombalayacak? Bu mu söylenmek isteniyor; kuşkusuz değil. Ama zaten toplumda ''terörle ve PKK ile bir bağlantısı var'' algısı varken bu tür açıklamalarla bu algıyı güçlendirici bir etkiye yol açacağı belli değil mi? Bence bu tür açıklamaları duygusal tepkilere dönüştürmemek gerek. Haklıyken haksız bir duruma düşmek tam da böyle bir şey sanırım.

Ama bu konudan önemli başka bir şey daha var. Özellikle seçime girmeyen ve girmediği seçimin çözümlemesini kabaca ''kapitalist sistemin demokrasi konusunda daha ileri bir aşamaya geçebilmesinin mümkün olmadığına'' bağlanması hiç de doğru değil. Bu tür açıklamaların AKP'yi ikinci, üçüncü plana atarak sermaye devletini öne çıkarma çabasının bir sonucu olduğunun altını çizelim önce. AKP karşıtı   muhalefete seçimlerde destek vermemenin zorunlu siyasi uğrağı elbette bu tür açıklamalar olacaktı. İlk düğme yanlış iliklendiğinde, yanlışta ısrar bu tür açıklamaları zorunlu hale getirir. Elbette sosyalistler için çoğu kez burjuva demokrasisini merkeze koyan siyasetlerin pek de doğru olmadığı iddia edilebilir; doğrudur da. Ne var ki, daha düne kadar ''cumhuriyet karşıtı'', ''karşı devrimci parti'' olarak nitelenen bir siyasi anlayışın gelinen noktada tek adam diktatörlüğüne geçmesi karşısında bile birdenbire makas değiştirmesi siyasi açısından yanlıştan öte bir yönelimdir. Sosyalist dostların bu konuyu es geçmesi anlaşılır gibi değil.

Kimse demokrasi mücadelesinin sınıf mücadelesi yerine ikame edilmesi gerektiğini söylemiyor, savunmuyor.   Ne var ki, -analize gerek de yok- AKP karşıtlığında yerini almanın ve AKP'yi iktidardan uzaklaştırma çabasının bile sınıf mücadelesinin zorunlu bir parçası olduğunu neden gözardı ediyoruz. Şu basit örnekler için bile kapitalist düzenin zorunlu uğrağı denilip, ''iyileştirilemez'' saptamasında bulunmanin küçücük bir akılcı yanı olabilir mi?

Hem kayyum rezaleti ve hem de rutine dönmüş örnekteki yasaklama ve baskılar başta Suriye olayı olmak üzere yükselişe geçen kaba milliyetçilik rüzgarının sürekli canlı tutulması ve altının sürekli harlanması çabasından başka bir şey değildir. Son anketler de onu gösteriyor; Erdoğan AKP'si yükselişte. Ülkede milliyetçilik rüzgarı arttığında AKP-MHP ittifakı puan topluyor. Ülke gündemnde iyi olan, halk yararına olumlu sayılabilecek hiçbir şeyin olmadığı koşullarda iktidar ittifakının oylarındaki artış bulunmaz bir nimetdir, bu yüzden kayyum olayının da, örnekteki uygulamaların da ardı arkası kesilmeyecektir. Bu ve benzer onlarca, yüzlerce örneğin yaşandığı bir ülkede ''kapitalizmin geldiği son nokta'' veya ''sermaye devleti böyle istiyor'' şeklinde gerekçeler üreterek AKP'nin igeriletilmesi çabasını önemsizleştirme anlamına gelecek söylemlere kalkışmak bir daha tekrar edelim, boylu boyunca AKP'nin değirmenine su taşımaktan başka bir şey değildir.


Umarım bu yanlıştan en kısa sürede dönülür.







Bu ileti en son melnur tarafından 03.11.2019- 03:16 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.988
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.11.2019- 16:03


Bir kayyum ataması daha. Bu kez Mardin'in Kızıltepe belediyesinin HDP'li belediye başkanı görevinden alındı ve yerine kayyum atandı. Nedeni falan yok; mahkeme kararı da yok. ''silahlı terör örgütüne üye olma'' konusunda mahkemede bir dosyası varmış, bu durum gerekçe gösterilerek görevden alma gerçekleştirilmiş. İyi ama seçime katılırken bu kişiler birtakım prosedürleri yerine getiriyor, seçime katılabilir, kazanırsa belediye başkanı olabilir denmiyor mu? O zaman Kılıçdaroğlu'nun tekerlemesiyle ''hangi gerekçeyle?''

AKP, devleti parti devletine dönüştürmeden önce seçinişm önemine vurgu yapmak için ''seçimle gelen seçimle gitmeli'' derdi. Şimdi koşullar değişti. İktidarda AKP var, devlet AKP'nin devleti oldu, yasa masa hak getire. HDP'nin görevden alınan 15. belediyesi bu. Sırada İstanbul var. İmamoğlu'nu açıktan görevden almak o kadar kolay değil; bunun yerine yetkilerini törpülüyorlar. Bopaziçi kıyılarının imar durumu belediye alınıp Cumhurbaşkanımıza bağlı bir kuruma devredilmesi gündemde. Doğuda öyle, batıda böyle...

Bu ülkede ilericilerin, demokratların devrimcilerinin ve solun önceliğinin öteden beri AKP'nin geriletilmesi ve gerçekleştirilebiliyorsa iktidardan düşürülmesi olduğunu yıllardır söylüyorduk.Bu sorun her geçen gün çok daha aciliyet kazanıyor.






Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Marksizmin bitmeyen revizyonu melnur 4 4093 13.11.2016- 22:45
Konu Klasör Diyarbakır, Van ve Mardin'de yeniden kayyum... melnur 0 1899 19.08.2019- 22:29
Konu Klasör Şu 50+1 meselesi... melnur 1 2356 22.02.2020- 20:03
Konu Klasör Suriyeliler Meselesi Sosyalist27 0 2129 29.11.2018- 20:51
Konu Klasör Bağımsız sosyalist hat meselesi denizcan 2 3577 03.02.2015- 12:44
Etiketler   Şu,   bitmeyen,   Kayyum,   meselesi.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS