SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sosyalist solda çıkış arayışı...           (gösterim sayısı: 3.050)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 22.11.2019- 06:43


Sosyalist solda çıkış arayışı: Halk direnirken öne adım atmak! - Onur Emre


Yakından izleyenler ve gözden kaçırmayanlar mutlaka olmuştur. Türkiye sosyalist hareketinin bileşeni olan ve farklı geleneklere yaslanan birçok örgüt, öncelikle kendi içinde ve kısmen dışarıya da taşıyarak bir tartışma yürütüyor. İçerdiği kaygı ve politik odaklanması itibariyle “çıkış arayışı” olarak özetlenebilecek ve kanımca -cüzi de olsa- bir yeni harmanlanma ile sonuçlanabilecek bu dikkate şayan tartışma sürecinin benzer gerekçelerle ve aynı zaman diliminde yapıldığını söylemek de mümkün.

Yine belirli gözlemlere dayanarak şunu da söyleyebiliriz; sosyalistlerin daha çok kendi örgütsel mekanizmaları içerisinde ve belirli ölçülerde sol kamuoyuna taşıyarak gündeme getirdiği bu tartışma süreci en gösterişsiz haliyle iki ana başlık atında özetlenebilir: Birincisi, Türkiye sosyalist solunun, özgün ideolojik kimliği ve bağımsız devrimci siyasetiyle toplumsal mücadele alanlarına hitap edebilmesi ve kitleselleşmesi gerekmektedir. Yani siyasette alan tutması ve genel olarak politik süreçlerin işleyişine etki edebilmesi arzu edilmektedir. Ve ikincisi, sosyalist solun, ilk maddede belirtilen hedefi başarabilmesi için (aynı zamanda), günlük siyasal mücadeleye yön verebilen etkili kadrolardan oluşan örgütlere ve bugüne yanıt üretebilen, güncellenmiş devrimci Marksist bir doğrultuya ihtiyacı vardır. Farklı öznelerin yürüttüğü tartışmalardan yansıyanların kaba özeti böyle olabilir.

Ayrıca, gündemdeki tartışma kimilerine göre tarihin tekerrüründen ibaret olarak görülecekse de günceldir, gerçektir ve devindiren bir niteliğe sahiptir. Mümkün olduğunca açıklıkla ve kapsayıcı biçimde yapılması, söz konusu arayışa denk gelen sonucu yaratma ihtimalini de kuvvetlendirecektir.

***

Peki neden tartışıyoruz? Neden şimdi ve hangi saikle?

2019 yılında dünyanın farklı bölgelerinden 50'ye yakın noktada, çoğu bulunduğu ülkedeki siyasal dinamiklerin konumunu da yeniden belirleyebilecek ölçekte olan kitle eylemleri yaşandı. Bunların en az 10 tanesi devrim süreçlerinde karşılaşabileceğimiz radikal eylemleri içeriyor. Sadece son birkaç ayda Lübnan'da, Şili'de, Ekvador'da, Irak'ta, İran'da Hong Kong'da, Endonezya'da yaşanan halk hareketlerine bakıldığında dahi, şimdilik uluslararası hegemonik devletlerin dışında tüm dünyanın halk öfkesiyle kaynama halinde olduğu anlaşılıyor. Haiti, Hong Kong, Lübnan gibi isyanların ABD etkileşimine açık olduğu, Irak'taki “Açların İsyanı”nın İran'ın karşı örgütlenmesine maruz kaldığı doğru olsa dahi sokağa çıkan insanların taleplerinin asılsız değil gerçek olduğu da kabul ediliyor. Kapitalist-emperyalist iktidarların bu halk öfkesine verdiği yanıt ise gittikçe daha fazla şiddet ve kimi sigortaları sağlamak için, isyan eden halklara “kötü örnek” olacak sol iktidarları darbe ve ekonomik saldırı gibi yöntemlerle çökertmeye çalışmak oluyor.


Dünyadaki sosyalist- komünist partiler ise ne yazık ki, bu halk eylemlerinin örgütleyicisi veya sürükleyicisi değil katılımcısı, iyi ihtimalle aktörler arasında eşitlerden biri konumunda duruyor. Halk hareketleri siyasal partilerin etkisinden uzak, lidersiz ve çoğu durumda yönsüz ilerliyor. İşte sosyalist sol için sorun da bu noktadan itibaren vücut buluyor, dahası, eksiklik devleşiyor.

Siyasal mücadele tarihi açısından kısa, ancak güncel siyasete müdahale zorunluluğu söz konusu olduğunda uzun sayılabilecek bir zamandır sosyalist solun belirleyici bir etkisinden söz edemiyoruz.


Türkiye özgülünde ise şöyle söyleyebiliriz; Gezi/Haziran İsyanı'ndan bu yana geçen beş buçuk yıla baktığımızda, ülkemizde kapitalist sınıfın emek sömürüsünü ve yoksulluğu artırdığını, sistemin daha fazla otoriterleştiğini, kitlesel katliamların, emekçi intiharlarının sıradanlaştığını veya benzer anti-kapitalist sinir uçlarını ayağa kaldırması gereken esaslı gelişmeleri gözlemek mümkün. Fakat heyhat, Türkiye sosyalist hareketinin de politik-örgütsel ağırlığı nedense oluşamıyor ve işçi sınıfının, emekçilerin güncel hak mücadelelerine dahi etki edemiyor. Toplu intiharların yaşandığı ülkemizde sosyalistler sokakları hareketlendiremiyor. Gizlimiz saklımız yok, tam da bu tablonun işaret ettiği sarih hakikat, sosyalist solun siyasal süreçlere gerekli devrimci müdahaleyi yapamadığını ve bir tıkanma (kriz) yaşadığını gösteriyor. Bu söylenenden elbette "ortada hiç çaba yok" sonucu çıkarılmasın ve yaptığımız bu saptamanın da yeni olmadığını belirtelim. Benzer çıkarımları farklı sol-sosyalist örgütlerin yazılı ve sözlü değerlendirmelerinde görmek mümkün.

***

Konuya başka bir soruyla devam edeceğiz: Neden kriz yaşıyoruz?

Birden çok neden sayılabilir. Ancak bu nedenler sadece sosyalist hareketimizin o mahut örgüt içi iktidar kavgaları ya da yine sol içine dönük benmerkezci politik anlayışıyla, solun birleşememesi veya ülkedeki faşist yönetim gibi nedenlerle sınırlı tutulamaz. Bize göre öncelikli olan neden, sosyalist solun, kapitalizmin sistemik dönüşümünü ve toplumsal muhalefet dinamiklerindeki farklılaşmaları yeterli teorik-politik titizlikle çözümleyip güne uygun bir devrimci iktidar perspektifi üretememesidir...

Neoliberal kapitalizmin en belirgin özelliği, sosyal devletin topluma karşı sorumluluklarından sıyrılmaya başlaması ve bununla birlikte özelleştirme, emek süreçlerinin esnetilmesi gibi yöntemlerle örgütlü emeğe, sınıf hareketine dönük saldırganlığın zincirlerinden boşanmasıydı.

Kapitalizmin demokrasiden vazgeçip daha fazla otoriterleşme eğilimi bugün tüm açıklığıyla görülüyor. Erdoğan, Trump, Duterte, Bolsonaro gibi nobran ve pervasız liderler sistemin mevcut idari anlayışını, “yeni normal”i temsil ediyorlar. Dünya neoliberal sömürüye teslim olurken ne yazık ki işçi sınıfı hareketi de küçüldü ve sermaye tahakkümü güçleniyor.

Tüm bunlarla birlikte, neoliberalizmin gelişimi, sistemin işleyişinde kimi farklı politik ve organizasyonel şekillenmelerin de yolunu açtı.

- “Post-endüstriyalist” dönem olarak da adlandırılan yakın zamanımızda imalatın payı küçülerek üçüncü dünya ülkelerine taşındı. Bunun yerine bilginin satılmasının, dijitalleşmenin, robotizmin hakim olduğu bir kapitalist endüstri hakim hale geldi.

- Bu dönüşümle birlikte orta sınıflar hızla işçileşmeye, ikinci sınıf ve geleceksiz işçiler dünya geneline yayılmaya başladı (Halk isyanlarında işçileşen orta sınıfların, güvencesiz işçilerin ve öğrencilerin oranı dikkat çekici). İşçi sınıfı nicelik olarak büyürken, sektörel dağılımdaki ağırlıklar değişti, “gri yakalı” işçilerin ve kent yoksullarının ölçeği büyüdü.

- Devletin toplumsal alandan çekilmesi, siyasal alanda beliren toplumsal öbeklerin kendi çabalarıyla organizasyonlar kurmalarının koşullarını yarattı. Yoksul kesimlerin hususi yöntemlerle var ettikleri dayanışma modelleri, konseyler, otonomlar, sosyal hak mücadeleleri genel toplumsal direnişi ve iktidar karşıtlığını temsil etmeye başladı.

- Kimlik mücadeleleri, fabrika dışı yerel direniş odakları güçlendi ve iktidarları tehdit eden yapılara dönüştü. Toplumsal cinsiyet, ekoloji, ırkçılık karşıtlığı, azınlık hakları, yerli hakları gibi diğer ortaklaştırıcı mücadele alanları yaygın hale geldi.

Günümüzde kapitalist iktidarlara karşı yükselen bu mücadele biçimlerine “ikinci dalga hareketler” deniyor. 1960'larda, 70'lerde tüm dünyada yükselen gerilla tarzı şiddet içeren direniş hareketleri yerini, kent merkezlerinde ve diğer yaşam alanlarında silahsız ancak şiddeti dışlamayan hareketlere bıraktı.


Sosyalist-komünist özneler geçmişte bu yeni dalga hareketlerle ilişkilenmek ve iktidar perspektifi kazandırmak yerine bu dinamikleri dışarda tutmayı ve Marksist ortodoksi adına çeşitli biçimlerde karşıya almayı tercih etmişti. Dönemin fiziki koşulları, Sovyetler ve sosyalist blok üzerindeki kuşatma gibi argümanlar sunulabilir. Haklı argümanlardır ancak sonuçta bugün sosyalist siyaset bu ezberi bozan yeni dalga hareketlerin dışında kalıyor.

Özetlersek, şimdi biz sosyalistler, komünistler hep beraber, bu yeni dünyaya doğan yeni muhalefet hareketlerinin, bu anti-iktidarcı dinamiklerin zil, maske ve ateşten oluşan raksını izlemeyi bırakıp birlikte salınmayı... Zil, maske ve ateşten oluşan salınımlara nasıl yön vereceğimizi tartışıyoruz. Yönsüz ve hedefsiz kalan dip dalgaların parçalanarak dağılmaya muhtaç olduğunu bilecek kadar siyasi mücadele deneyimleriyle dolu tarihimiz...

Sosyalist hareketimiz ve sol yanımız için geliştiren ve netleştiren bir tartışma olacağına inanıyoruz. Arayışımız buzu kırıp yolu nasıl açacağımız üzerinedir ve insanlık tarihinin en devrimci sorusu olduğu şüphesizdir.

https://ilerihaber.org/yazar/sosyalist-solda-cikis-arayisi-halk-direnirken-one-adim-atmak-106506.html




Bu ileti en son melnur tarafından 23.11.2019- 20:03 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.11.2019- 11:25


''...sosyalistlerin daha çok kendi örgütsel mekanizmaları içerisinde ve belirli ölçülerde sol kamuoyuna taşıyarak gündeme getirdiği bu tartışma süreci en gösterişsiz haliyle iki ana başlık atında özetlenebilir: Birincisi, Türkiye sosyalist solunun, özgün ideolojik kimliği ve bağımsız devrimci siyasetiyle toplumsal mücadele alanlarına hitap edebilmesi ve kitleselleşmesi gerekmektedir. Yani siyasette alan tutması ve genel olarak politik süreçlerin işleyişine etki edebilmesi arzu edilmektedir. Ve ikincisi, sosyalist solun, ilk maddede belirtilen hedefi başarabilmesi için (aynı zamanda), günlük siyasal mücadeleye yön verebilen etkili kadrolardan oluşan örgütlere ve bugüne yanıt üretebilen, güncellenmiş devrimci Marksist bir doğrultuya ihtiyacı vardır.''

Onur Emre yeni bir şey söylemiyor. Türkiye sosyalizminin toplumsal alandaki etkisizliğini aşmanın yolunun ''etkili kadrolardan'' oluşan devrimci partilere ve ''marksist bir doğrultuya'' ihtiyaç olduğunu ve yazısının diğer bölümlerinde de bu ihtiyacın somut nedenleri üzerinde durmuş.

Birincisi, yazarın ''sosyalistlerin daha çok kendi örgütsel mekanizmaları içerisinde ve belirli ölçüde sol kamuoyuna taşıyarak gündeme getirdiği'' tartışmalardan söz ederken keşke bu konuyu örnekleyebilseydi. TKP dışında böyle bir ihtiyacı kendi çapında gidermeye çalışan bir örgüt/parti bilmiyorum. Böyle bir örneğe rastlamadım. İnternette fazla dolaşmıyor oluşumdan, benim eksikliğimden kaynaklanıyor olabilir. Keşke bu konuyu biraz daha somutlayabilseydi.

İkincisi yazı, eksikliğin giderilmesi yönünde pek bir şey de söylemiyor. nur Emre hem kendi fikrini söyleyebilir ve hem de örgüt/partilerdeki ''tartışmalardan'' alıntılar yapabilirdi. Bana öyle geliyor ki, Onur Emre fotoğrafı çekmiş, sonra da bu konuda pek bir şey de söylemeden etrafında dolaşmış.

Katılıyorum,   kapitalizm bir çıkışsızlık yaşıyor ve karşılığında halk kitleleri de sokaklara çıkarak tepkilerini dile getiriyor. Sosyalist örgütler bu tepkilerin bir parçası oluyorlar ama hala öncüsü ve yönlendiricisi olmaktan uzaktalar. GEZİde böyleydi. Sosyalist sol bu kendiliğinden eylemselliğe damgasını vuramadı ve destekleyicisi ve katılımcısı olmaktan öteye gidemedi. Egemenlerin yönetemediği, bu konuda ''çaresizlik'' içine düştüğü, halk kitlelerinin ise büyük huzursuzluk ve mutsuzluk içinde yoğun tepkiler göstererek sokaklara çıktığı koşullarda sosyalist solun bu toplumsal gerçekliğe müdahil, öncü ve yönlendirici olarak öne çıkmaması büyük bir sorundur. Bu yüzden sosyalistlerin ve sol-sosyalist partilerin önceliği bu sorunun aşılması konusunda neler yapılması gerektiği konusunda somut açıklama, çözümleme ve önerilerde bulunmasıdır. Yapılması gereken budur. Bu yüzden sadece büyük fotoğrafın resmini çekmek yeterli olmuyor. Ne yapılmalı; siyasetteki bu çok parçalı yapının önüne nasıl geçilmeli; belli doğrularda uzlaşabilen kişi ve partilerin bir araya gelmesinin önünde hangi engeller var, bunlar nasıl kaldırılır? gibi...

Bence yoğunlaşılması gereken başlıklar şimdi bunlar olmalı!








Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
vito
[ vito ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.10.2018
İleti Sayısı: 10
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: vito
Cevap Tarihi: 26.11.2019- 21:54


Alıntı Çizelgesi: Alıntı yazmış
Birincisi, yazarın ''sosyalistlerin daha çok kendi örgütsel mekanizmaları içerisinde ve belirli ölçüde sol kamuoyuna taşıyarak gündeme getirdiği'' tartışmalardan söz ederken keşke bu konuyu örnekleyebilseydi. TKP dışında böyle bir ihtiyacı kendi çapında gidermeye çalışan bir örgüt/parti bilmiyorum. Böyle bir örneğe rastlamadım.



ÖDP ve TİP tartışıyor. Konferanslar yapıyorlar. İsteyen katılabiliyor, serbest kürsü de vardır muhtemelen Biraz sol içi muhasebe olduğu için internete fazla yansıtmıyorlar sanırsam. 5-10 yılda bir 'Tartışma Süreci' yapmak Ödp'lilerin alameti oldu artık.




Bu ileti en son vito tarafından 26.11.2019- 21:55 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.11.2019- 00:24


ÖDP ve TİP tartışıyor. Konferanslar yapıyorlar. İsteyen katılabiliyor, serbest kürsü de vardır muhtemelen Biraz sol içi muhasebe olduğu için internete fazla yansıtmıyorlar sanırsam. 5-10 yılda bir 'Tartışma Süreci' yapmak Ödp'lilerin alameti oldu artık.

Gerçekten konferans yapıyorlarsa ya bunu gerektirdiği gibi duyuramıyorlar ya da sol kamuoyuna doğru dürüst taşıyamıyorlardır. Dolayısıyla amacına da ulaşamıyor demektir.

ÖDP'nin farklı bir çizgisi var. Bana hep sol bir sosyal demokrat çizgi gibi geldi. Demokrat sosyalistler! CHP içinde sol bir kanat yakıştırması da yapmıştım onlar için. Olamaz mı?

Erkan Baş ise hep bir ''arayış'' içinde oldu.2013'teki ilk TKP bölünmesinde KP'de kalmış genç parti üyeleri bile onun için ''gençlik işte'' yakınmasında bulunuyordu. Fazla aceleci, yerinde duramayan hep bir hareket özlemi içinde olan bir arkadaş gibi geldi bana. HTKP'nin bölünmesinden sonra CHP ve HDP'yi bir muhalif çizgide bir araya getirme siyaseti daha belirgin bir hal almıştı. Hem sosyalizm burada nereye oturuyor sorusu askıda kalıyordu ve hem de dışardan çabalarla böyle bir siyasetin başarıya ulaşma şansı pek yoktu. Sonuç, sadece Erkan Baş ve Barış Atay'ın vekilliğiyle sonuçlandı. Dolayısıyla ÖDP ve Erkan Taş'ın aranılan sosyalist/komünist çizgiye ilaç olması pek beklenmemeli.

Benim önceliğim ve beklentim TKH ile TKP'nin ivedi olarak birleşmesi ve dışarıda kalmış sosyalist aydınların partiye katılımı konusunda TKP yönetiminin göstermesi gereken çabalar ve bu çabanın sürekliliğidir. TKP'nin kitle kazanma ve toplum içinde yaygınlık kazanma konusundaki atılımlarını olumlu buluyorum; bence eksiklik üstte altını çizmeye çalıştığım konuda oluyor.

Umarım bu tür sorunlar da çözüme kavuşturulur ve sol siyasi alandaki etkisini toplumsal alana da katar. Bu eksiklik giderilmediği sürece düzen siyasetini sola çekmek   ve burjuva siyasetine   etkin bir şekilde müdahale etmek de pek mümkün olmayacak...



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalist solda birlik sorunu: ÖDP melnur 5 3233 09.07.2019- 05:01
Konu Klasör Sosyalist solda rekabet terimleri... melnur 1 1363 07.10.2021- 01:11
Konu Klasör Üniversiteliler FKF meclislerinde bir araya geliyor özgür 0 2747 30.09.2013- 20:49
Konu Klasör Avrupalı komünistler bir araya geldi solcu 0 3287 03.10.2014- 14:36
Konu Klasör Gençlik Saray'a karşı bir araya geliyor denizcan 1 3339 27.10.2015- 13:58
Etiketler   Sosyalist,   solda,   çıkış,   arayışı.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS